Temel Gerontoloji Dersi 5. Ünite Özet

Yaşlılıkta Kronik ve Akut Sağlık Sorunları

Giriş

Yaşlılar, kronolojik, biyolojik ve fizyolojik olarak meydana gelen değişiklikler sonucunda daha sık hastalanırlar, daha fazla sağlık sorunlarıyla karşılaşırlar. Çoğu kez birden fazla sağlık problemiyle bir arada yaşamaya gayret ederler. Yaşlı insanlarda, erişkin populasyona göre uyku problemleri daha sık görülür.

Yaşlılar, inatçı ve kronik ağrı açısından önemli bir risk grubudur. Kronik ağrı, yaşlı bireylerin yaşam kalitesinin çok olumsuz olarak etkiler. Ağrı, yaşlı bireylerde anksiyete, depresyon, uyku bozuklukları ve hareket kısıtlılığına yol açar. Tremor, yaşlılarda sık görülen bir semptomdur.

Yaşlanmayla beraber ağız-diş sağlığı sorunları artar. Yaşlılarda diş kayıpları artış gösterir. Yaşlının ağız sağlığı, genel sağlığı ve yaşam kalitesiyle çok yakından ilişkilidir. Yaşlılarda görme ve işitme kayıpları da yaşam kalitesini etkiler.

Yaşlılıkta Öne Çıkan Sağlık Sorunları

Uyku Sorunları

Yaşlı insanlarda, erişkin popülasyona göre uyku problemleri daha sık görülür. Yaşlılarda ağrı problemleri, bazı nörolojik hastalıklar nedeniyle oluşan hareket kısıtlılıkları, emeklilik, yalnızlık, toplumsal ilginin azlığı, eş kaybı, huzurevi-bakımevinde kalma gibi hayatlarındaki değişiklikler, psikiyatrik sorunlar, çeşitli sistemik hastalıklara bağlı bulgular ve kullanılan ilaçlar uyku yapabilir.

İnsomnia; uykuya dalmada ve sürdürmede güçlük, sabah erken kalkma ve kalktığında dinlenilmemiş olmadır. Yaşlılıkta en sık karşılaşılan uyku yakınmasıdır.

Uyku Apnesi Sendromu: Uyku sırasında solunumun durması, oksijen yoğunluğunda azalma ve gündüzleri artmış uyku hali ile karakterizedir. Apne, 10 saniye veya daha fazla süreyle ağız ve burunda hava akımının olmamasıdır.

Ağrı

Ağrı, bedenin belli bölgesinde var olan veya olası doku hasarına eşlik eden ya da bu hasar ile tanımlanabilen kişinin geçmişteki deneyimleriyle ilişkili olan ve hoşa gitmeyen duyusal deneyimdir. Ağrı, yaşlı bireylerde anskiyete, depresyon, uyku bozuklukları ve hareket kısıtlanmasına yol açar. Yaşlılarda sık rastlanan ağrı nedenleri şunlardır (kanser dışındakiler):

  • Damarsal kökenli ağrılar: Otoimmün hastalıklar (bağışıklıkla ilgili): Temporal arterit (şakak damarlarında iltihaplanma), iskemik hastalıklar (damarsal beslenmenin bozulması): Anjina pektoris (göğüs ağrısı), periferik vasküler (damarsal) hastalıklar, tıkayıcı hastalıklar (damarlarda tıkanıklık yapan) Arteriyel emboli.
  • Nörojenik kökenli ağrılar: Sinir kökü basıları, periferik nöropatiler, postherpetik nevraljiler (örneğin zona sonrası ağrılar), talamik sendrom.
  • Kemik kökenli ağrılar: Senil osteoporoz (yaşlılığa bağlı kemik erimesi), Paget hastalığı (kemik yapım ve yıkım dengesinin bozulması) deformitelere ve hareketsizliğe neden olur.
  • Eklem kökenli ağrılar: Osteoartrit (eklem kireçlenmesi), servikal-lumbal spondiloz (omurgada kireçlenme), eklemleri tutan diğer hastalıklar. • Adale kökenli ağrılar: Polimiyaljia romatika (adale romatizması), hastalıklara ve ilaçlara ikincil miyopatiler (adale hastalığı), fibromiyalji, miyofasiyal ağrılar (yumuşak dokulara bağlı ağrılar), hareketsizliğe bağlı adale ve tendon (adale kirişleri) kontraktürleri (kısalmaları).
  • Viseral (iç organ) kökenli ağrılar: Peptik ülser veya hiatal herni (fıtık), safra kesesi taşı, divertiküller, spastik kolon, kabızlık, hemoroid.

Yara İyileşmesi

Yaşlılarda yara iyileşmesinde gecikmeler ve yetersizlikler daha sık görülmektedir. Kronik iyileşmeyen yaraların nedenleri; infeksiyonlar, iskemi, radyasyon, damarsal patolojiler, travma, bazı ilaçlar, kanserler, şeker hastalığı, beslenme bozuklukları, alkol gibi nedenlerdir.

Tremor (Titreme)

Tremor yaşlılarda sık görülen bir semptomdur. Tüm vücudu etkileyen tremor olduğu gibi, vücudun belli bir bölgesinde de olabilir. Yaşlılarda çoğunlukla el titremesi görülür. Titremenin primer belirti olduğu durumlar şunlardır:

  • Nedeni belli olmayan tremor,
  • Ailevi tremor,
  • İlaçlara bağlı tremor.

Ağız-Diş Sağlığı Problemleri

Yaşlanmayla beraber ağız-diş sağlığı sorunları artar. Yaşlının ağız sağlığı, genel sağlığını ve yaşam kalitesini de etkiler. Yaşlıda görülen diş kayıplarının önemli bir bölümünü periodontal hastalıklar (diş eti hastalıkları) oluşturur. Yaşlılarda sağlık sorunları da fazla olduğu için, bu hastalıklara bağlı olarak da periodontal hastalıklar hızlı ilerler ve diş kaybına yol açar. Yaşlıda ağız hijyeni istenilen kadar iyi değildir.

Kabızlık

Kabızlık, bir insanın normal alışkanlığından daha seyrek olarak katı bir gaita (dışkı) boşaltmasıdır. Günde üç kere ile haftada 3 kere arasında dışkılama normal kabul edilir.

Sebepleri: İnaktivite, hiperkalsemi, azalmış gıda alımı, azalmış sıvı alımı, dehidratasyon, güçsüzlük nedeni ile tuvalete gidememe veya ıkınamama, alınan ilaçlar sebep olabilir. Opioidlere bağlı kabızlık en sık sebeptir. Kansere bağlı kabızlık da olabilir. Kabızlık genel olarak oral alımı iyi olmayan ve hareketsiz hastalarda sıktır. Mümkün olduğunca ağızdan sıvı alınmasına çalışılmalı, posalı yiyecekler önerilmeli ve hasta hareket etmeye teşvik edilmelidir. Posa, özellikle meyve, sebze, baklagiller, fındık, fıstık, kepek gibi yiyeceklerde bulunur. Kabızlığı olan yaşlılara, her gün düzenli olarak tuvalete gitmeleri önerilir.

Üriner İnkontinans

Üriner inkontinans , sosyal ya da hijyenik sorun haline gelen ve objektif olarak gösterilebilen idrar kaçırmaktır. Üriner inkontinans sık karşılaşılan bir sorundur. Kadınlarda daha sık karşılaşılır. İdrar inkontinansı yaşlılar için büyük bir problem haline gelebilmektedir. Utanma, çekingenlik, soyutlanma ve depresyona neden olabilmektedir.

İşitme Kaybı

İnsanlarda yaş ilerledikçe işitme duyusu da giderek azalır. Yaşlanmaya bağlı olarak gelişen işitme kayıplarına “Presbiakuzi” denilir. Yaşlanmayla beraber oluşan işitme kaybı önce tiz seslerde ortaya çıkar. İşitmedeki zayıflama, yapısal nedenler, gürültüye maruz kalma gibi çeşitli etkenlerle olabilir. İşitme kaybında çoğunlukla üç olay suçlanır:

  • Kulağa giden damarların eskisi gibi kan taşıyamaması,
  • İşitme sinirinin yaşla birlikte özelliğini kaybetmesi veya
  • Beyindeki işitme merkezinin işlevinin zayıflaması.

Ancak kişinin genetik yapısı, kronik hastalıklar, daha önce yüksek gürültülü yerde çalışmış olması, sigara, çocuklukta geçirilmiş olan orta kulak iltihapları da işitme kayıplarına yol açabilir.

Görme Kaybı

Yaşlılarda görme sorunlarıyla sık karşılaşılır. Görmeyi azaltabilecek hastalıklar oldukça fazladır. Yaşlılarda görülen en önemli görme sorunu, görme keskinliğinin azalmasıdır. Görme keskinliğinde azalmanın nedenleri şunlardır:

  • Görme kusurları: Yaşın ilerlemesiyle birlikte özellikle yakın gözlüğüne ihtiyaç duyulur. Yakın gözlük takma yaşı genetiğe bağlı olabilir. Hipermetropi, astigmat, myopi görme kusurlarıdır.
  • Katarakt: Göz merceğinin opaklaşmasıyla karakterize bir hastalıktır. İlerleyen yaşa ek olarak, yetersiz beslenme, sigara alışkanlığı, kortikosteroid ve glokom ilaçları kullanımı, göz içi cerrahi ve göz travmaları da diğer risk faktörlerini oluşturmaktadır.
  • Sarı nokta hastalığı: Gözde makula ismi verilen bölgenin yaşlanmaya bağlı olarak bozulmasıdır. Kişinin baktığı alanda bulanıklık ve karanlık oluşur.
  • Glokom: Glokom dünya üzerinde önlenebilir körlük nedenlerinin en önde gelen sebeplerinden birisidir. Göz içi sıvı basıncının yükselmesidir. Glokom, göz tansiyonunun yüksekliği olarak da bilinir. Genellikle sinsi seyirlidir ve her iki gözü tutar. Çoğunlukla hastalar görme alanlarının giderek daha fazla olmak üzere daraldığından, görme sinirini etkileyerek görme keskinliğini azaltabilir.

Yaşlılarda Akut Sağlık Sorunları

Düşmeler

Düşmeler , yaşlılarda en sık rastlanan travma türüdür. Düşmelere bağlı olarak kırıklar ve ölüm meydana gelebilir ya da fonksiyon kaybıyla yaşlının yaşam kalitesi olumsuz olarak etkilenir.

Yaşlılarda düşmelerin nedenleri:

  • Görme bozukluğu,
  • İşitme-denge bozukluğu,
  • Karanlığa uyumda azalma,
  • Kan basıncı düzensizlikleri,
  • Reflekslerde yavaşlama,
  • Kullandıkları ilaçlar,
  • Düzensiz ve kalitesiz uyku,
  • Ev ortamının yaşlının yaşamasına uygun düzenlenmemesi,
  • Çok fazla eşya olması,
  • Kayan halılar,
  • Kaygan zeminler,
  • Yetersiz aydınlatma gibi nedenler olabildiği gibi,
  • Birçok kronik hastalıkta da düşme riski artar.

Ev içi düşmeler daha çok banyoda, yatak odasında ve mutfakta; ev dışı düşmeler ise daha çok basamak ve kaldırım kenarlarında olmaktadır. En sık görülen sorun kalça ve ön kol kırıklarıdır.

Öncelikle düşmeye neden olan sorunun saptanması gerekir. Görme, işitme muayeneleri yapılmalıdır. Baş dönmesi varsa araştırılmalıdır. Düşme riskini azaltacak çevre düzenlemeleri yapılmalıdır. Basit önlemler ile ev içinde karşılaşılabilecek kazaların önlenmesi mümkün olacaktır.

Anjina Pektoris (Göğüs Ağrısı)

Göğüs ağrısı kalp hastalığının ana bulgularından birisidir, ancak göğüs ağrısı sadece kalpten kaynaklanmaz. Göğüs içinde bulunan aorta, pulmoner arter, buronkopulmoner yapılar, plevra, mediasten, yemek borusu ve diyafram yapılarından ya da boyun ve göğüs duvarına ait yapılardan da kaynaklanabilir.

Anjina pektoris “özellikle egzersiz ile ortaya çıkan göğüste baskı hissi ve anksiyete” olarak tanımlanmıştır. Tipik olarak egzersiz veya stresle ortaya çıkmakta ve istirahatle ve/veya nitrat tedavisiyle geçmektedir.

Klasik anjina, sıklıkla sol omuz, boyun ve kola yansır. Anjina genellikle hastalar tarafından “ağrı” olarak değil, daha çok göğüste “sıkıştırıcı tarzda bir sıkıntı hissi” olarak tarif edilir. Göğüs ağrısının klinik sınıflaması şu şekilde yapılmaktadır:

Tipik anjina;

  • Tipik süre ve özellikte olmak kaydıyla substernal (göğüs kemiği altında) ağrı,
  • Ağrının duygusal stres ve egzersizle artması,
  • İstirahat veya nitrat tedavisiyle iyileşmesi şeklinde görülür.

Bu kriterlerin ikisinin varlığında atipik anjina, bir tanesinin olması ya da hiçbirinin olmaması durumunda kardiyak olmayan göğüs ağrısı düşünülür.

Akut Myokard Enfarktüsü

Akut myokard enfarktüsü; uzamış koroner iskemiye bağlı olarak gelişen, geri dönüşü olmayan kalp kası nekrozudur. Ateroskleroz (damar sertliği), enfarktüsün en sık nedenidir. Özellikle substernal bölgede sıkıştırıcı, baskı tarzında göğüs ağrısı ve rahatsızlık hissinden yakınılır.

Ağrı 30 dakikadan daha uzun sürer, sol kola ve çeneye yayılabilir, eforla artar, istirahat veya nitratla azalır. Ancak yaşlı hastalarda atipik veya ağrısız enfarktüs geçirme ihtimali daha yüksektir. Miyokenfarktüsü olma ihtimali vardır.

Karın Ağrısı

Yaşlı hastalarda karın ağrısı olduğunda altında ciddi cerrahi durumlar olabilir. Ayrıca yaşlı hastalar şikayetler bu yüzden gecikebilir. Atipik klinik ve tanıda güç-lük bazen ölümlere sebep olabilir. Karın ağrısı olan yaşlı hastalar değerlendirilirken laboratuar imkânları biraz daha fazla önem kazanır.

Tanı için ultrasonografi yapılabilir. Bilgisayarlı tomografi, abdominal aort anevrizması, apendisit, perforasyon gibi bir çok akut karın sebebinin teşhisinde yüksek oranda duyarlıdır.

Karın ağrısı ve distansiyonu olan her hasta ileus (barsak tıkanıklığı) yönünden değerlendirilmelidir. Karın ağrısı ve distansiyonun yanı sıra; kusma, gaz ve gaita çıkaramama şikayetleri olabilir.

Senkop

Senkop, beyne giden kan akımının azalmasına bağlı olarak bilincin ve postural tonusun geçici kaybına denir. Senkop;

  • Baygınlık hissi ya da presenkop,
  • Ani güç kaybı,
  • Başağrısı,
  • Bulanık görme,
  • Terleme,
  • Bulantı,
  • Kusma belirtilerinin olduğu durumdur.

Senkop bu durumun daha ileri halini gösterir. Bilinç kaybının düzeyi değişkendir. Hasta bazen çevresinden tamamen habersiz değildir. Konuşulan sesleri duyabilir veya çevredeki insanları bulanık olarak görebilir.

Çoğunlukla tam bir bilinç kaybı ve cevapsızlık oluşur. Hasta hareketsiz yatar, tüm kasları gevşemiş, göz bebekleri genişlemiştir.

Yaşlılıkta Sık Görülen Kronik Sağlık Sorunları

Yaşlılarda Kemik ve Eklem Sorunları

Osteoartrit; eklem kıkırdağını tutan dejeneratif ilerleyici özellikle olan, sistemik olmayan özellikle yaşlılarda çok sık görülen eklem hastalığıdır. Yaşlı bireylerde ağrı ve sakatlığın en sık nedenidir.

Dejenerasyon; dokuların normal yapılarının bozulup normal fonksiyonlarını yapamayacak hale gelmeleridir.

Osteoporoz; yaşam süresinin uzaması sonucu ortaya çıkan kronik ve dejeneratif bir hastalıktır. “Düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun yapısının bozulması sonucu kemik kırılganlığında ve kırığa yatkınlıkta artış ile karakterize bir hastalıktır”.

T skor; kemik kütlesinin genç erişkin referans popülasyonun ortalama doruk kemik kütlesi ile kıyaslanmasının Standart sapma olarak tanımlanmasıdır.

Kardiyovasküler (Kalp Damar) Hastalıklar

Kalp, damar hastalıkları hastalık ve ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Bu sorunların başında;

  • Koroner Arter Hastalığı,
  • Hipertansiyon,
  • Dislipidemi,
  • Kalp yetmezliği,
  • Periferik arter hastalığı ve
  • Metabolik sendrom gelmektedir.

Risk faktörü dediğimiz birçok etken kalp damar hastalıklarını arttırmaktadır. Bu risk faktörleri:

  • Hipertansiyon,
  • Sigara kullanımı,
  • Şişmanlık,
  • Fiziksel hareketsizlik,
  • Kan yağlarının yüksek olması,
  • Şeker hastalığı,
  • İleri yaş,
  • Erkek cinsiyet,
  • Ailede erken kalp damar hastalığı öyküsü olmasıdır.

Endokronolojik Hastalıklar

Diabetes Mellitus (DM: Şeker Hastalığı): DM insülin hormonunun eksikliği, yetersizliği veya etkisizliği ile birlikte karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasını etkileyen hiperglisemi ile karakterize ve bütün sistemleri ilgilendiren bir hastalıktır.

Tiroid Hastalıkları: Tiroid hormonunun az salgılanması hipotiroide, çok salgılanması ise hipertiroide neden olur.

Tiroid bezinin genel olarak büyümüş olması durumlara guatr adı verilir.

Hipotiroidi (Tiroid Hormon Azlığı); tedavisi olan bir hastalıktır, nedene bağlı olarak hayat boyu tedavi gerekebilir. Tedavide eksik olan tiroid hormonu hap olarak alınır. Tedavi sırasında gerekli sıklıkla kan tahlili yapılarak uygun doz bulunur. Bu nedenle düzenli doktor kontrolü gereklidir

Hipertiroidi (Tiroid Hormon Fazlalığı); tedavisi olan bir hastalıktır. Has-tanın özelliklerine göre ilaç tedavisi veya cerrahi tedavi tercih edilebilir.Sık görülen şikayetler; ishal, terleme, çarpıntı, zayıflama, uykusuzluk, sinirlilik ve huzursuzluktur.

Nörolojik Sorunlar

Demans ve Alzheimer: Demans, halk arasında “bunama” olarak adlandırılır. Hayatın her döneminde ortaya çıkmasına rağmen, normal yaşlanma sürecinin bir sonucu olmadığı kabul edilir. Zihinsel işlevlerde genel olarak azalma ve entelektüel gerileme hali oluşur. En sık görülen demans türü, Alzheimer hastalığı dır.

Sendrom; birbirleriyle ilişkisiz gibi görü-nen, ancak bir araya geldiklerinde tek bir hastalık olarak kendilerini gösteren şikayetler ve bulgular bütünüdür.

Psikiyatrik Hastalıklar

Depresyon: Yaşlılarda depresyon sık görülen bir durumdur. Yaşlılar genellikle majör depresyon durumuna erişmeden depressif belirtileri yaşarlar. Yaşlılardaki depresyon maskeli depresyon belirtileri gösterebilir. Maskeli depresyonda hastanın duydurumundaki sorunlardan çok fiziksel yakınmaları olur. Özellikle ağrı ve yorgunluktan şikayet ederler. Bellek yakınmaları, keyifsizlik, uykusuzluk sıklıkla vardır. İntihar düşünceleri daha az ifade edilir.

İleri yaşta depresyonda Risk Faktörleri: Kadın cinsiyet, kronik hastalıklar, eş kaybı ve diğer kayıp olayları, görme kayıpları, işitme kayıpları, inkontinans, tedavi edilemeyen ağrılar olması yaşlılarda depresyonu arttıran faktörlerdir.

Anksiyete (Kaygı) Bozuklukları: Anksiyete , çok hafif bir endişe ve gerginlik duygusundan panik derecesine varan duygu değişikliğidir. Kaygı bozukluğu olanlar toplumda evhamlı, endişeli, kuruntulu vs. adlandırılır. Normal yaşantılarında diğer insanlara göre daha fazla endişelenirler. Huzursuz, sabırsız, heyecanlıdırlar. Yaşlanmayla birlikte fiziksel sağlık, maddi kaynaklar ve sosyal desteklerdeki kayıp yaşlılarda kaygı yaratan faktörlerdir.

Anksiyete bozuklukları: Panik bozukluğu, Özgül fobi, Sosyal fobi, Obsessif kompulsif bozukluk, Travma sonrası stres bozukluğu, Akut stres bozukluğu, Yaygın anksiyete bozukluğu, Genel tıbbi duruma bağlı anksiyete bozukluğu

Panik atak , çeşitli bedensel ve bilişsel belirtilerin eşlik ettiği yoğun bir korku atağıdır. Özgül fobi , bir nesne ya da duruma karşı ortaya çıkan aşırı ve sürekli korkudur. Sosyal fobi; utanç verici olayların yaşanabileceği düşüncesiyle sosyal ortamlarda yaşanılan korku durumudur. ObsesifKompulsif Bozukluk (OKB); kişilerin zorlayıcı bir şekilde yaşadıkları düşünce ya da dürtülerdir.

Sık rastlanan obsesyonlar; hastalık bulaşmayla ilgili tekrarlayıcı düşünceler, şüphelenme, aşırı düzenli olma gibi özelliklerdir. Bu düşüncelerin davranışlara dönüşmesi de kompulsiyondur. Sık görülen kompülsif davranışlar; el yıkama, numaraları sayma, bazı kelimeleri tekrarlama gibi davranışlardır.

Yaygın anksiyete bozukluğu: Son 6 aylık dönemde, abartılmış kaygıların olduğu, ruhsal sıkıntı, uykusuzluk, sinirlilik, dikkat bozukluğu gibi belirtilerin olduğu anksiyete bozukluğudur.

Kanserler

Kanser, organizmada olgun olmayan hücrelerin kontrolsüz çoğalmasına verilen genel addır. Birçok kanser türü yaşla birlikte artmaktadır. Dünyada ortalama yaşam süresi arttığından, yaşlı nüfusun sayısı da artmakta, böylece kanser vakaları da artmaktadır.

Kanserin yaşla ilişkisi iki mekanizmayla açıklanabilir:

  1. Karsinogenez onlarca yılda tamamlanan bir süreçtir. Bu nedenle kanserin yaşla artması doğal bir süreçtir.
  2. Yaşla ortaya çıkan moleküler değişiklikler, yaşlı dokuların çevresel kanserojenlere duyarlılığını arttırır.

Kansere neden olan etkenlerin başlıcaları; Genetik yatkınlık, Sigara ve diğer tütün ürünleri içmek, Aşırı alkol tüketmek, Kötü beslenme, hayvansal yağdan zengin, lif değeri düşük, kalorisi yüksek besinlerle beslenmek, Aşırı güneş ışığı ve ultraviyole ışınları, Sedanter yaşam, Bazı virüsler (HPV, HBV, HCV, EBV), Kimyasal maddeler (katran, is, benzidin, nikel, krom, alüminyum, kadmiyum, asbest, arsenik) ve Radyasyon şeklinde sıralanabilir.

Kanserlerde erken teşhis çok önemlidir. Erken teşhis edildiğinde hayatta kalma oranı artmaktadır.

Yaşlılıkta Sık Görülen Solunum Sistemi Hastalıkları

Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH): KOAH, kronik hava akımı kısıtlanması ile karakterize bir hastalıktır. Hava akımı kısıtlanması ilerleyicidir ve akciğerlerin zararlı tozlara ve gazlara karşı anormal inflamatuar yanıtı ile seyreden tam olarak geri dönüşü olmayan ve genellikle ilerleyici olan bir hastalıktır.

Akciğer İnfeksiyonları: Yaşlı hastalarda akciğer infeksiyonları, hastaneye yatışların önemli bir nedenidir. Yaşlılarda gelişen, pnömoniler (zatürre) daha ağır geçer ve ölümle sonuçlanabilir. Yaşla birlikte solunum yollarında meydana gelen anatomik ve fonksiyonel değişiklikler, eşlik eden sistemik hastalıklar, kullanılan ilaçların toksik etkileri ve ek hastalıklar akciğer infeksiyonlarını arttırmakta ve daha ağır geçmesine sebep olmaktadır.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi