Diş Politika Analizi Dersi 5. Ünite Özet

Devletin Dış Politika Yapımı

Giriş

Devletler arası ilişkiler, dış politika analizi olarak nitelendirilmektedir ve bu ünitede devletler arası dış politika karar alma süreci anlatılmaktadır. Devletler, karar alma sürecinde, siyasal sistem içerisinde etki ve güç kazanmaya çalışmakta ve bu sistemde devlete ait özellikler devletlerin dış politika standartlarını göstererek devletlerin güç seviyeleri belirlenmektedir.

Devlete Ait Özellikler

Bir devletin gücü aşağıdaki unsurlar ile değerlendirilir:

  1. Askerî Güç
  2. Ekonomik Güç
  3. Gücün Tanımlanması
  4. Karşılıklı Bağımlılık
  5. Ulusal Rol Kavramı
  6. Yumuşak Güç
  7. Kültür
  8. Uluslararası Sistem ve Kutuplaşma

Askerî Güç

Askerî güç devletin sahip olduğu asker sayısı, tank, helikopter, savaş uçağı, füze, donanma büyüklüğü ve bunların yanında orduya ayrılan bütçe ve askerî harcamalar ile belirlenmektedir. Ülkelerin askerî güçleri ekonomileri ile doğru orantılıdır. Askerî harcamalara fazla bütçe ayırabilen ülkeler yeni teknolojik gelişmeleri takip ederek askerî yeteneklerini de geliştirir. Ayrıca, günümüzde bir ülkenin nükleer ya da biyolojik silah sahibi olması, askerî güç ve uygulayacağı dış politikada oldukça etkili bir niteliğe sahiptir.

Ekonomik Güç

Askerî gücü tamamlayan en önemli güç ekonomidir. Ekonomik güç bir devletin sahip olduğu iktisadi hacimdir. Gayrisafi Millî Hasıla (GSMH)’nın büyüklüğüne veya kişi başına düşen gelire bakılarak bir ülkenin ekonomik gücü belirlenebilir. Ekonomik gücün anlaşılmasında endüstrileşmenin ne seviyede olduğu da değerlendirilmelidir. Sanayileşmenin ekonomik gücün anlaşılmasındaki diğer bir önemi de askerî gelişmeyi beslemesiyle alakalıdır. Çok güçlü bir sanayiye sahip olan ülkeler genellikle büyük askerî güce sahiptir. Bir ülkenin ekonomik istikrarı, işsizlik oranı, enflasyon seviyesi, iç ve dış borç seviyesi, cari açık miktarı ve geleceğe yönelik yatırımlarla birlikte değerlendirilmelidir.

Doğal Kaynaklar

Bir ülkenin sahip olduğu doğal kaynaklar ve bu kaynakların zenginliği o ülkenin dış politika tavrının belirlenmesinde önemli bir etkendir. Günümüzün en gerekli ihtiyaçlarından olan petrol, doğal gaz, yeni teknolojilerde kullanılan bor gibi kaynakların yanında su kaynakları ve orman havzaları da oldukça önemlidir. Burada dikkat çekilmesi gereken durum, doğal kaynakların zenginliğinin yanı sıra bu kaynakların işlenebilmesi ve kullanılır duruma getirilebilmesidir. Aksi takdirde bu kaynakların işlenebilmesi için farklı devlet güçlerinin kontrolü altına girilebilir.

Demografik Özellikler

Bir ülkenin demografik yapısı ülkenin nüfus genişliği, genç-yaşlı oranı, nüfusun eğitim seviyesi, etnik yapı, gelir dağılımı ve benzeri faktörler ile belirlenir. Ülkenin nüfus genişliği ve yaş oranı iç pazarı, savaş anında kullanılabilecek insan gücünü ve geleceğe yatırım gibi durumları belirlerken, endüstrileşmenin gelişmesinde de etkili olur. Etnik gruptaki homojenlik ya da tersi durumlar ülkenin iç dinamiklerinde önem taşır. Eğitim seviyesi ve gelir dağılımı ise toplumun özüne ait önemli birer kriterdir. Eğitim seviyesi düşük ülkeler, yeterli sayıda kalifiye elemana sahip olamadıklarından, dış politikalarında diğer ülkelerin baskısı altında kalmakta ve kısıtlamalara uymak zorundadır. Gelir dağılımındaki eşitsizlik ise iç dengelerin bozulmasına sebep olur. Demografik yapı ülkenin insan gücünün özelliklerini göstermekte ve sahip olunan bu özelliklerin iyi durumu ülkenin dış politikasını oldukça etkilemektedir.

Coğrafi Konum

Bir devletin dış politikasının belirlenmesinde coğrafi konumunun, yani dünya üzerindeki yerinin önemi oldukça büyüktür. Ülkenin coğrafi konumunun stratejik bölgede olması, ada veya kıta devleti olması, denizlere sınır olması, ülkenin yüz ölçümü önemli coğrafi özelliklerdir ve ülkenin dış politikasının güçlenmesine yardımcı olur. Bunların yanında ülkenin, ticaret yollarına sahip olması ya da yakınlığı, ticari ve ekonomik güç açısından önem taşımaktadır.

Siyasal Sistem

Ülkelere ait siyasal sistem ve yönetim biçimi dış politika kararlarını doğrudan etkilemektedir. Savaş, çatışma durumlarında, askerî kararlar alınması gerektiğinde devlet içi işleyiş siyasal sisteme bağlı olarak çalışır. Hükümetin kuruluşunda, parlamenter sistem, başkanlık ya da yarı başkanlık sistemlerinin kararlaştırılmasında siyasal yapı önem taşır. Ayrıca, bir ülkenin siyasal sisteminin demokrasi olup olmaması da dış politika hareketlerini oldukça etkilemektedir.

Tarih

Bir ülkenin tarihi, ülkenin doğrudan gücünü etkilemese de, uzun bir geçmişe sahip olan ülkeler kendilerini bulundukları bölgenin önemli bir gücü olarak gösterebilirler. Bir ülkenin tarihinde kolonize yaşam gerçekleşmişse, bu ülkenin diğer ülkelere kıyasla dışarıya bağlılıkları fazla, kendilerine olan güvenleri ise daha az olabilir.

Kültürel Yapı

Kültürel yapı devletin sahip olduğu somut özelliklerin dışında, subjektif ve soyut kavramlar içerir. Kültür, geçmişten gelen tarihi değerler ile birlikte topluma iletildiğinde kültürel yapıyı oluşturur ve özünde bireylerin devletlere olan inanç ve tutumları yer alır. Bu inanç ve tutumlar doğrultusunda ortaya çıkan kısıtlamalar ile devletlerin dış politika karar alma süreçleri şekillenebilir.

Devletlerin Nitelikleri ve Güç Tanımı

Devletlerin sahip olduğu ekonomik büyüklük, askerî yapı, doğal kaynaklar gibi güçlerin öncelikleri farklı devletlere göre değişebilir ve bu güçler her ülke için eşit önem taşımayabilir. Böylece, devletler sahip oldukları nitelikler dahilinde dış politika kararlarını belirlemektedirler. Devletlerin sahip olduğu güçlü coğrafi ve demografik özellikler devletin gücünün artmasına yardımcı olabilir fakat bu her zaman devletin güçlü olacağı anlamına gelmez ve her zaman doğru orantılı değildir. Aynı zamanda, devletler coğrafi konumlarına göre askerî donanmasını geliştirdikleri zaman doğru karar vermiş olurlar. Devletlerin, sahip oldukları özelliklerin sadece birine ya da birkaçına göre dış politika kararı alması doğru değildir. Önemli olan bu özelliklerin nasıl kısıtlamalar yarattığı ve bu kısıtlamalara dikkat edilerek nasıl bir politika düzenleneceğidir.

Kısıtlamalar ve Dış Politika Kararları

Devletleri küçük, orta ve büyük güç olarak sınıflandırmak, sınırlandırma kategorileri tam belli olmadığından dolayı çok net bir yaklaşım değildir, fakat büyük güç olabilmek için sahip oldukları güçleri doğru ve küresel düzeyde kullanabiliyor olmaları gerekmektedir. Orta büyüklükteki devletler, askerî güçten ziyade siyasi güçlerini kullanan devletlerdir ve amaçları daha çok barışı korumak, işsizliği azaltmak ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamaktır. Orta büyüklükte güce sahip olmak, bölgesel güce sahip olmakla aynı şey değildir. Bölgesel güç sahip olduğu coğrafi konuma göre değişiklik gösterir. Küçük ve zayıf güce sahip devletlerin ise başka devletler üzerinde etkisi çok azdır, güçleri nadiren kullanılır ve dış politikaları kısıtlamalar ile oluşturulur.

Güçler Arası Eşitsizlik ve Dış Politika Kararları

Devletlerarası güçlerin eşit olmamasına rağmen aralarındaki ilişkilerin karşılıklı bağımlılık ilkesine bağlı kalması beklenir fakat bu pek mümkün değildir. Bu durumda küçük güçlere sahip zayıf ülkelerin dış politika kararları, kendilerinin bağımlı oldukları unsurlara göre belirlenir. Sınırlı şartlar altında dış politikasını belirlemek isteyen küçük devletler sayılı seçeneklere sahiptir. Bunların başında, dış politika karar alıcıları daha güçlü bir devletin politikasını gönüllü olarak kabul eder, aksi takdirde daha güçlü devlet kendi politikasını zorla kabul ettirir ve baskıcı bir tavır sergiler. Bunların dışında küçük devlet bağımlılığa karşı gelmeyi tercih eder ve bu durum güçlü devletleri rahatsız edebilir ve daha baskıcı bir politikaya geçmelerine sebep olabilir. Son ve üçüncü olarak, küçük devletlerin liderleri denge odaklı dış politika sergileyebilirler, bu durumda liderler kendi halklarını dinleyerek halkına bağlı hareket ederler.

Güç ve Ulusal Rol Kavramı

Devletlerin gücü, kapasitesi ve nasıl sınıflandırıldığı, devletlerin ölçülebilir farklılıklarına odaklanmıştır fakat bu durum onların uluslararası politikadaki rolü hakkında net bilgi vermeyebilir. Karar alıcılar devletlerinin yeteneklerini daha iyi bilir, diğer devletler ile ilişkilerinde tarihi geçmişi de göz önünde bulundururlar ve gücün uluslararası dağılımı, devletlerarası tek taraflı kısıtlamalar hakkında bilgi verir. Aynı zamanda karar alıcılar devletlerarası ilişkilerin sabit kalmasını ya da yavaşça değişimini izleyerek bir devletin ulusal rol kavramını öngörebilirler ve ulusal rol kavramı dış politika için geniş taslaklar önerir. Ulusal rol , devlet ile sistem arasındaki etkileşim ve devletin kendi algıları olarak ifade edilirken, beklenen ve uygun davranışların sergilenmesini içerir. Ulusal rol kavramı, devletin sistemde bulunduğu yer, pozisyon ve beklenen dış politika tutumlarını içerir. Devletlerin ulusal rol kavramını, devlet bireylerinin çoğu tarafından aynı düşüncenin paylaşılmasıyla ya da karar alıcılar tarafından nasıl davranılması konusunda sahip oldukları fikre göre belirlenebilir. Aynı zamanda rol teorisi içerisinde sınıflandırma da yapılmaktadır; bu sınıflandırmada sistem içerisinde yükselmeye çalışan devletler acemi taraf, uluslararası sistemde ilişkilerin belirlenmesini etkileyen ise büyük güçlerdir.

Ulusal Rol Kavramının Türkiye’ye Uyarlanması

Türkiye’de 2002 yılında değişen hükümet ile birlikte ulusal rol algısının dış politikaya nasıl yön verdiği incelenebilir. 2002 yılından itibaren Başbakan ve Cumhurbaşkanı danışmanı, 2009 yılından itibaren de Dışişleri Bakanı olarak görev yapan bakanımız, yani karar alıcı bakan tarafından dış politika oldukça aktif bir döneme gelmiştir. Yalnızca stratejik öneme dayalı dış politika anlayışından uzaklaşılarak, tarihi ve coğrafi derinlikleri temel alan bir tercih savunulmuştur. Bu politikanın temelleri; komşular ile sıfır sorun ve çok boyutlu dış politika izlenmesidir. Türkiye coğrafi ve tarihi olarak çeşitliliklere sahip bir ülkedir. Coğrafi olarak Akdeniz ülkesi olması yanında; Orta Doğu, Avrupa, Asya ve bir parçasıyla da Kafkas ülkesiyken, tarihi olarak da derinliklere sahiptir. Bu unsurlar göz önünde bulundurulduğunda daha aktif bir dış politika izlenmesi ve ulusal rol kavramının değiştirilmesi düşünülmüştür. Bu değişen ulusal rol tavrından sonra Türkiye, Balkanlar’da, Orta Doğu’da ve Kuzey Afrika’da etkin bir rol üstlenmeye başlamıştır. Kısacası, Türkiye 2002 yılında değişen hükümetten sonra birden çok coğrafyaya ait özellikler gösterdiği ve bu coğrafyalarda bulunan devletler ile tarihi bağları olduğu için, gelişmeleri uzaktan izlemek yerine süreçte etkin olmayı tercih etmiş ve böylece etkin bir biçimde rol almıştır.

Yumuşak Güç ve Dış Politika Yapımı

Güç, geleneksel olarak askerî için kullanılmış bir terimdir, bunun yanında ekonomik güç, askerî güç kadar belirgin olmasa da efektif bir şekilde kullanılabilir fakat bazı durumlarda ekonomik gücün beklenen sonuçları yaratmadığı görülür ve bu durumlarda yumuşak güç (soft power) uygulanır. Yumuşak güç , askerî ve ekonomik güç kullanmadan başka devletlerin sizin istediğiniz gibi hareket etmesini sağlamaktır, maddi ya da zorlamanın yerine psikolojik bir boyutta uygulaması vardır. Yumuşak güç uygulanmasında devletlerin ortak çıkarlar doğrultusunda, ince dengelerde dış politika uygulaması beklenir ve yumuşak güç uygulayan devlet, diğer devletler tarafından daha olumlu karşılanır. Bu gücü büyük, orta ve küçük güçlere sahip tüm devletler kullanabilir.

Kültür ve Dış Politika

Devletlerin sahip oldukları güçler ve uluslararası platformda üstlendikleri rollerin yanında sahip oldukları kültürel yapı da dış politika oluşturmalarında oldukça etkilidir. Kültürel dinamikler göz önünde tutulduğunda uluslararası ilişkilerin nasıl şekillendiği daha iyi görülebilir, kültür odaklı değerlendirmeler güç odaklı değerlendirmelerin açıklayamayacağı unsurlar içerir. Devletlerin netleşmiş kültürel yapıları belirsizliği ve stresi azaltarak dış politika yapım sürecini kolaylaştırır. Aynı zamanda devletin sahip olduğu kültürel yapı, devletlerin uluslararası sistemdeki diğer devletlerle nasıl etkileşime gireceği, yaşadıkları deneyimler ve üstlendikleri ulusal rol kavramı hakkında yardımcı olacaktır.

Kutuplaşma ve Dış Politika

Uluslararası ortamda, karar alıcılar öncelikle kendi devletinin çıkarlarını göz önünde tutarak daha sonra da diğer ülkelerin karar alıcılarını dikkate alarak dış politikalarını belirler ve uluslararası ortam şekillendirilir. Uluslararası ilişkilerde devletlerin dış politika öncelikleri şu şekillerde sıralanabilir:

  • Uluslararası kutuplaşma düşük ise devletin, dış çıkarlarına iç çıkarlarından daha fazla önem vereceği ön görülmüştür aksi takdirde tersi beklenir.
  • Devletin iç dengeleri arasında kutuplaşma düşük ise devletin iç çıkarlarına dış çıkarlarından daha fazla önem vermesi beklenir. Hükümetin siyasi dinamiklerinde sıkıntılar olduğu takdirde de, devletin iç siyasi çıkarlarına öncelik vereceği düşünülür.

Uluslararası Dinamikler ve Kutuplaşma

Uluslararası sistemde devletlerin ilk amacı kendi sürekliliklerini ve çıkarlarını gözetmektir, bu sistem içerisinde devletlerarası iletişim devletlerin sahip olduğu siyasi, ekonomik ve ideolojik kapasite ve güce göre gerçekleşir. Kutuplaşmalar, gücün eşitsizliği ve bazı ülkelerin diğer ülkelere kıyasla daha önemli güç merkezlerine sahip olmaları ile gerçekleşir, dolayısıyla kutuplaşma uluslararası çıkarların belirlenmesinde önemli bir etkendir. Uluslararası sistemde çok kutuplu bir sistem, iki kutuplu bir sisteme göre daha zayıftır, kutup sayısı arttıkça devletlerarası güçler birbirine yakınlaşacağından dolayı çatışmalar ve birbirleri üzerinde baskınlık kurma çabaları artabilir. Çok kutuplu sistem içerisinde ülkelerin özgürlük hareketleri artmakta ve ülkenin kendi içerisinde yaşadığı baskıların da azalmasına sebep olmaktadır. Ulusal ve uluslararası durumlar incelendiğinde bir diğer önemli husus, hangi gücün diğerine göre hakimiyeti olduğudur ve bu durum devletlerin kapasitelerine göre değerlendirilebilir. Uluslararası sistemde gücün nasıl dağıldığına dair bilgi verilebilir fakat devletlerarası ilişkilerde değerlendirme yapılamaz. İki devlet arasında çıkan anlaşmazlıkta devletler dış politika kararlarını belirlemek zorunda kalır. Bu durumda devletlerin demokrasi devleti olup olmaması önemlidir; demokrasi devletlerinin daha barışçıl çıkarlar gözetmekte olduğu öngörülmektedir. Dış politika yönteminin kurgulanması zor ve çok yönlü bir süreç olduğundan dolayı uluslararası sistemdeki tüm dinamikler göz önünde bulundurulmalıdır.

Devlet İçi Dinamikler ve Kutuplaşmalar

Devletler öncelikle kendi sürekliliklerini sağlamaya ve uluslararası yönetimde kalmaya çalışırlar ve bunun için de iç ve dış çıkar ayrımları görülür. İç çıkar , yönetimde kalabilmek adına politika geliştirmek iken; dış çıkar , uluslararası sistemde varlıklarını sürdürebilmektir. Devletler devamlılıkları için politik, ekonomik ve ideolojik politikalar belirlerler ve iç sistemde politik boyut, ekonomik ve ideolojik boyutlara göre daha önemlidir, çünkü siyasi güvenlik diğerlerinden daha önemlidir. Uluslararası ilişkilerde ise ekonomik çıkarlar siyasi çıkarları etkilemediği sürece önem kazanır ve üst seviyede tutulmaya çalışılır, çünkü siyasi boyut daha önemlidir. Bir devletin dış politika kararları almasında ulusal ve uluslararası etkenler, değişkenler göz önünde bulundurulmalı, sahip olunan özellikler farklı açılardan değerlendirilmeli ve en doğru şekilde karar verilmeye çalışılmalıdır.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v