Diş Politika Analizi Dersi 2. Ünite Özet

Liderlerin Dış Politika Üretimindeki Rolü: Bireysel Unsurlar

Giriş

Dış politika analizi yapılırken referans alınacak bazı olgular bulunmaktadır. Günümüzde devleti merkeze alarak yapılan dış politika analizleri oldukça yaygındır. Fakat yapılan araştırmaların yeterince doyurucu olmamasından kaynaklanan sebeplerle, dış politika analizinde, devlet dışı aktörlere de yönelmek gerekmektedir. Birey de bu aktörlerden bir tanesidir. Nitekim, devlet kademesinin içerisinde yer alan bireyler incelenmeden, dış politikaya dair yapılacak analizler sığ kalmaktadır. Öyle ki, aynı devlet içerisinde, değişen liderler, dönüşüme uğrayan koşullarla ortaya çıkan algı farklılıkları, koşullar aynı olsa dahi, bireylerin benzer durumlarda farklı yaklaşımlara sahip olmaları, dış politika analizi söz konusu olduğunda, incelenmeye değer bir husustur.

Birey odaklı dış politika analizi, karar alma mekanizmasını tek kişi olarak değerlendir. Liderler, gerek devlet içerisindeki yönetim faaliyetleri ve gerekse halk üzerinde etki kapasitesine sahip olmaları açısından önem arz etmektedir.

Dış Politika Üretiminde Liderlerin Rolü ve Psikolojik Unsurlar

Karar alma sürecinde, bireylerin rolleri incelendiğinde bakılması gereken ilk husus psikolojik özelliklerdir. Uluslararası İlişkiler Literatürüne bakıldığında bu konuda pek çok araştırmanın yapıldığı görülmektedir. Bu çalışmaların ortak yanı ise; dış politika analizi söz konusu olduğunda, liderin psikolojisinin olayın merkezinde bulunduğu ve onların karakteristik özelliklerinin bu süreci yakından etkilediği olmuştur. Bu açıdan bakıldığında amaç, siyasi portrenin arkasındaki bireyi analiz etmek ve bu bireyin hareketlerini anlamak ve açıklamaktır. Buna paralel olarak incelenmesi gereken başlıca hususlar şöyledir:

  • Kişinin ne tür bir lider olduğunu tanımlamak
  • Liderin kendine has özellikleri referans alınarak, olası durumlarda nasıl tepki vereceğini ve tavrının ne olacağını öngörmeye çalışmak
  • Bireyin hareketlerinin ne olduğuna dair çıkarımlarda bulunmak

Kişilik ve Karakter

Liderlerin, başarı ve başarısızlıklarının altında yatan en önemli faktörler arasında kişilik ve karakter özelliklerini saymak mümkündür. Kişilik ve karakter analizinde ortaya çıkan iki tür çalışma yöntemi bulunmaktadır. Bunlar kantitatif ve kalitatif yöntemlerdir. Bunlardan ilki, durum ve nitelik analizi yaparken, diğeri de olayları niceliksel olarak ele almaktadır. Kişilik analizi yapılırken izlenecek üç temel adım bulunmaktadır:

  1. Kişinin yaşanan olayları algılama ve dünyaya bakış şekli
  2. Liderin çevresindeki kadrolardan ne şekilde yararlandığı konusu
  3. Liderlik öncesi dönem

Kişilik ve karakter özelliklerinin, liderin karar alma sürecine olan etkilerini araştıran pek çok araştırma bulunmaktadır. Lider Kişilik Analizi bu açıdan önemli bir çalışmadır. Lider kişilik analizinin kullanılması, bireylerin kişilik ve karakterleri hakkında hem sistematik hem de anlaşılır ve yorumlanabilir bilgi üretmiştir. Bu sayede liderler çeşitli boyutlarda değerlendirilmiş ve kendileri hakkında daha detaylı bilgi sahibi olunmuştur. Burada önemli olan husus, liderlerin dünyaya karşı olan bakış açıları, karar alma mekanizmalarının bileşenleri ve bu mekanizmayı etkileyen faktörlerdir.

İnançlar ve İnanç Sistemleri

Liderin, dış politika kararında etkili olan en önemli faktörlerden birisi sahip olduğu inançtır. Çünkü karar alıcının karşılaşılan sorunun çözümünde kullandığı yol, problemin içeriğinden ne algıladığıyla yakından ilgilidir. İşte bu anlayış ve inançlar sistemine Operasyonel Kod adı verilmektedir. Operasyonel kod çalışmasının üç bileşeni bulunmaktadır:

  • Kişilik
  • İnançlar
  • Kültür

Görüldüğü üzere, Operasyonel Kod analizi, liderlerin inanç ve değerlerine ulaşarak, onların karar alma sürecindeki önemli faktörleri ortaya koymayı amaçlamaktadır.

İmaj Teorisi

İmaj, ülkelerin kendine özgü koşulları içinde oluşabileceği gibi, kimi zaman da karşı tarafın da yaratabildiği bir unsur olabilmektedir. Fakat imajlar çoğu kez, ülkelerin kendi politikalarına göre belirledikleri, yaratılmış bir olgudur. İmajlar dış politika yapım sürecinde oldukça önemlidir. Çünkü, bilgi analizi yaparken ve politika üretirken hesaba katılan en önemli unsurlardan birisi ülkenin sahip olduğu imajdır.

  • Pratik ihtiyaçlara uygun olarak üretilme
  • Yanlış anlaşılmaya müsait olma
  • İmaj değişikliğinin zor oluşu

majların lider üzerindeki etkisine bakıldığında, kişinin karşı tarafı algılamasındaki en önemli faktör olduğunu söylemek mümkündür. Bu etkinin sonuçları olumlu olabileceği gibi olumsuz da olabilmektedir. Zira, imajın yanlış algılanması politikanın da başarısızlığa uğramasına yol açabilmektedir.

Yanlış Algılama

Karşı taraf üzerinde zihinsel değerlendirme olarak tanımlanan algılama, lideri karar alma sürecinde etkileyen en önemli unsurlardan biridir Karar alıcı kendi çıkarları doğrultusunda politikalarını oluştururken, bu çıktıların karşı tarafta yaratacağı imajı da hesaba katmalıdır. Zira, karar alıcıların, karşı taraf hakkında fikir yürütürken hata yapma payları vardır. Özellikle imaj algısından dolayı, karşı tarafın duygu ve düşünceleri yanlış anlaşılabilmektedir.

Yanlış Algıların Savaşa Yönelik Etkileri

  1. Liderin kendisi hakkındaki görüşü; savaş öncesinde, liderlerin çoğu zaferi elde edeceğine, hatta savaşın kısa süreceğine dair algılara sahip olmaktadır. Bu da çoğu kez başarısızlıkla sonuçlanan mücadeleleri ortaya çıkarmaktadır. II. Dünya Savaşı’nda yenik düşen Hitler bu duruma örnek verilebilecek hususlardan bir tanesidir. Nitekim, savaşın kısa süreceği algısına sahip olan liderin erzak deposu yapmaması da bunu kanıtlar niteliktedir.
  2. Liderin düşmanı/rakibi hakkındaki görüşü; liderlerin karşı tarafa yönelik yanlış algılamaları da olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Örneğin; Başkan Johnson’un Vietnam Savaşı’nın uzamasına sebep olan kararı yanlış algılama sonucu ortaya çıkmıştır. Nitekim, Johnson komünizm kuvvetine inanarak attığı adımlar, Ho Chi’nin kendisini sömürgeci Fransa’nın devamı olarak gördüğünü algılamasına engel olmuştur.
  3. Liderin düşmanının/rakibinin niyeti hakkındaki görüşü; liderin karşı tarafın kendisine saldıracağı algısına sahip olması savaş ihtimalini arttırmaktadır. Hatta karşılıklı iki liderin de aynı düşünceye sahip olması, savaşla sonuçlanabilmektedir. Buna verilebilecek en iyi örnek ise, Arap-İsrail savaşlarıdır.
  4. Liderin düşmanının/rakibinin gücü ve kapasitesi hakkındaki görüşü; karşı tarafın güç kapasitesi, liderlerin savaşa yönelik kararlarını yakından etkilemektedir. Örneğin; Kore Savaşı’nda General MacArthur’un Çin’in müdahalesini olası durumlar arasında değerlendirmemesinin temel nedeni, Komünist Çin’in askeri kapasitesinin bu düzeyde olmadığına olan inancıdır.

Yukarıdaki dört durum da, yanlış algılamanın savaşa yol açtığı durumları izah etmektedir. Oysa her yanlış algılamanın savaşla sonuçlanacağı gibi bir kanı mevcut değildir.

Geçmişle Kıyaslayarak (Analojinin Yardımıyla) Dış Politika Kararı Alma

Dış politikada mevcut olan her olay veya durumda yeterli bilgiye sahip olmak mümkün olmayabilir. Böyle durumlarda, geçmişteki benzer olay ve durumlardan yararlanılarak karar verilmektir. Bu karşılaştırma sürecine de mukayese odaklı muhakeme adı verilmektedir. Analoji için yapılacak çalışmalar şöyledir:

  • Geçmişte yaşanmış dış politika olaylarının taranması
  • Şema; olayların karşılaştırılarak, benzerlikler ve farklılıkların tespit edilmesi
  • Güncel dış politika sonucunun çalışılması ve karar süreci

Geçmişten yararlanarak karar verme sürecinde dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Geçmişte yaşanan spesifik durumlar örnek alınarak verilen kararların başarı düzeyi düşük olduğundan, önceki olaylardan çıkarılan genel derslere odaklanmak gerekmektedir. Böylece, söz konusu riskler azaltılarak karar verme süreci sonuçlanmış olacaktır.

Analoji yöntemi dış politika yapıcısına göre farklı sonuçlar doğurabilmektedir. Liderin kavramsal bilgisi, deneyimleri, tarihi bilgisi bu süreci etkileyen temel faktörlerdir.

Duyguların Liderlerin Davranışları Üzerindeki Etkisi

Diğer bütün insanlarda olduğu gibi, liderlerin de duyguları karar alma süreçlerine etki etmektedir. Önemli olan, bu duyguların hangilerinin ne düzeyde etki yarattığını ortaya koyabilmektir. Duyguların, dış politika karar verme sürecinde kısıtlayıcı etkiler yaratabilmektedir. Bunun yanında, zaman sıkıntısı ve krizin mevcut olduğu durumlarda duygularla karar vermek gerekmektedir. Şüphesiz ki, bu durum riskli kararların alınabilmesine temel teşkil etmekte ve olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir.

Karar alma sürecinde duyguların önemi söz konusu olduğunda, değinilmesi gereken bir diğer husus da, duyguların önyargılara sebebiyet verebilmesidir. Nitekim, söz konusu durumlarda alınan kararlarla, objektifliği ön planda olan kararlar arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bunun temel sebebi ise; duyguların, gelen bilginin yanlı yorumlanmasına, kararın tepkili bir tavırla verilmesine sebep olmasıdır.

Hastalıklar ve Rahatsızlıklar

Fizyolojiye ait özellikler, her bireyin karar almasında etkili olmaktadır. Dolayısıyla, Liderde; hastalık, yaşlılık veya bağımlılık gibi durumların mevcut olup olmadığı iyi araştırılmalıdır.

Liderin sahip olduğu rahatsızlık ve hastalıklar; dikkat kaybı, dikkatsizlik, kapasite düşüklüğü gibi sorunları ortaya çıkarmasının yanında, duygu kontrolleri üzerinde de etkili olarak karar verme sürecine etki etmektedir. Dolayısıyla, bir liderin kişilik ve karakterinin değişmez olduğunu söylemek oldukça yanlış bir varsayımdır. Zira, hastalığa bağlı olarak kullanılan ilaçlar, tedavi süreci, suikast sonrasında oluşan psikoloji değişimleri kişilik ve karakter üzerinde doğrudan etkili olabilmektedir.

Lidere ait hastalık ve rahatsızlıkların öğrenilmesi, onun karar alma mekanizmasını anlamak açısından çok değerlidir, fakat bu oldukça zor bir husustur. Bu nedenle bahsi geçen bilgilere sahip olmak, daha ziyade, ölmüş olan liderler için geçerli olmaktadır.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi