Genel Turizm Bilgisi Dersi 3. Ünite Özet

Turizmin Tarihsel Gelişme Süreci Ve Turizmin Gelişmesine Etki Eden Faktörler

Turizmin Tarihsel Gelişme Süreci

Turizmin başlangıcı Sümerlere dayanmaktadır. Ancak, bugünkü anlamda bir yerden başka bir yere seyahat eden ilk gezginlerin Fenikelilerin olduğu düşünülmektedir. Çinlilerin İpek Yolu ve Fenikelilerin Amber Yolu olarak adlandırdıkları ticaret yollarında yaptıkları seyahatler İlk Çağlar’ın en önemli ticaret gezileridir.

İpek Yolu , Çin’den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığı ile Avrupa’ya kadar uzanan dünyaca ünlü ticaret yoludur.

Amber Yolu ise Finikelilerin Akdeniz ülkelerinden aldıkları malları İskandinav ülkelerine giderek, oradan amber alıp getirdikleri yoldur.

İlk Çağlarda Çin, Uygur ve Fenike gibi topluluklar ticaret amacıyla seyahat etmişlerdir. Romalıların ise zevk için seyahat eden ilk turistler olduğu bilgisi literatürde yaygındır. Roma İmparatorluğu döneminde, yollar üzerinde izin belgesi veren, at araba değiştirilmesine, yeme-içme hizmetine imkân veren istasyonların varlığı, hızlı ve güvenli bir biçimde seyahat etmeyi sağlamıştır. Roma İmparatorluğunun yollarda ve konaklama yerlerinde güvenliği sağlaması seyahatlerin yoğunlaşması ve turizmin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. İlk Çağ boyunca, insanların sağlık veren kaplıca ve şifalı sular, olimpiyat oyunları, festival, panayır ve tiyatro gibi spor, eğlence, ticaret, sanat etkinlikleri ve dinsel nedenlerle seyahat ettikleri görülmüştür.

Tarihin babası olarak kabul edilen ünlü tarihçi Halikarnaslı Heredot tarihin ilk seyyahlarından biridir ve tarihsel olayları, gezdiği yerlerin gelenek ve göreneklerini yazması sebebiyle ilk turizm yazarı olarak kabul edilir. Homeros ve Pausanias gibi bilginler de bu topraklarda gezmişler ve eserler yazmışlardır. Homeros Anadolu’nun birçok yerini gezerek İlyada ve Odysseia’yı yazmıştır. Yunanlı gezgin Pausanias’ın MÖ 176-170 yıllarında yazmış olduğu “Yunanistan’ın Yol Rehberi” adlı eser de turizmle ilgisi bakımından önemli bir belgedir.

Orta Çağ’ın ilk dönemini karakterize eden sosyal, siyasi ve ekonomik koşullar ile din adamlarının insanlar üzerindeki baskısı seyahat yoğunluğunun azalmasına neden olmuştur. Ancak, ortaçağda dinî turizm hareketleri hem Avrupa’da hem de Orta Doğu’da kendini göstermiştir. Bu dönemde kaplıcalara yönelik seyahatler devam etmiştir. İlk Çağ’da zevk, eğlence ve dinlenme motifleri ağır basarken, Orta Çağ’da kaplıcalar daha çok tedavi amacıyla ziyaret edilmiştir.

Diğer yandan Marco Polo , İran ve Afganistan’dan geçerek Pamir Yaylası’nı ve Gobi Çölü’nü aşarak Çin’e ulaşmış ve Kubilay Han’ın sarayında konuk olarak yirmi yıl yaşamış, daha sonra Sumatra ve Hindistan’ı gezerek İtalya’ya dönmüştür. Marco Polo’nun yaptığı seyahatten sonra Venedik’te yayımladığı eser Asya’yı Avrupa’ya tanıtan ilk yayın olması ve hiç görülmemiş bir para türünü Çin’den Avrupa’ya getirmiş olması bakımından önemlidir.

Günümüz para sisteminin temelini oluşturan kâğıt paranın kökeni Marco Polo’nun getirdiği “uçan para” ya dayanır. Orta Çağ’ın ünlü seyyahlarından bir diğeri olan İbni Batuta ise 14. yüzyılda doğum yeri olan Tanca’dan yola çıkarak Mekke’ye defalarca gitmiş, Arabistan’ı, Orta Doğu’yu ve Anadolu’yu gezmiş, Semerkand üzerinden Hindistan’a ulaşmış ve oradan da Seylan ve Sumatra’ya geçmiş, ömrünün büyük kısmını seyahatlerle geçirmiştir.

Orta Çağ’da turizmin bir diğer sebebi loncalar sisteminin doğması ve esnafın teşkilatlanmasıdır. Mesleki gelişimin diğer ülkelerdeki meslektaşları ile kurulan bağlantı ile sağlanabileceği düşüncesi loncalar sistemi içerisindeki çalışanları seyahate yöneltmiştir. Orta Çağ’da Türklerde de ticaret amaçlı turizm hareketlerinin olduğu görülmektedir. Anadolu’nun coğrafi yapısı ve ünlü ticaret yollarının Anadolu’dan geçmesi dolayısıyla bu çağlarda ticari taşımacılık işlerini Türkler yapmıştır. Bu eski ticaret yolu üzerindeki kervanların korunması ve konaklaması için o dönemde kervansaraylar yapılmıştır. Kervansaraylar kara ticaret yolları üzerinde kurulu vakıf kuruluşlarıdır. Kervansarayların masrafları vakıflar tarafından karşılanırdı. Kervansaraylarda insanlar ve hayvanların yeme, içme, dinlenme, ulaşım (at-araba) ve tamirat ihtiyaçları karşılanırdı. Anadolu Selçukluları devrinde 13. yüzyılın ilk yarısında Anadolu’nun kervan yollarında yapılmış olan kervansaraylar, baskın ve soygun tehlikesine karşı sağlam bir kale niteliğinde inşa edilen çok önemli mimari yapılardır. Kervansarayların mimari yapısı birer sanat eseridir. Türk konaklama tesislerinin şehir ve kasaba içinde bulunanlarına ise han denilmekteydi. Kervansarayların tersine hanlar özellikle ticari amaçlarla kurulmuş işletmelerdir. Orta Çağ’da kutsal yerlere seyahat eden geniş kitleler Rönesans ile birlikte, sanatsal çalışmaların yoğunluk kazandığı İtalya ve özellikle Roma gibi merkezlere seyahat etmeye başlamışlardır.

Rönesans ile birlikte XVII. ve XVIII. yüzyıllarda asiller sınıfına mensup ailelerin çocukları, bir ile üç yıl arasında süren, iyi planlanmış seyahatlere çıkmışlardır. Bu seyahatlere daha sonra “Grand Tour” adı verilmiştir. Bu seyahatlerin siyasi ve kültürel yönleri vardır ve seyahatlerin amacı yarının idarecilerini oluşturacak gençlerin diğer ülkeleri her yönüyle tanımaları ve kültürlerini artırmalarıdır.

Christoph Colomb’un 1492’de Okyanus’u aşıp Amerika kıtasını bulmasının tarihte çok önemli yeri vardır. Vascodö Gama ve Macellan yaptıkları seyahatlerle Amerika kıtasının öbür yakasına geçmekle kalmamış aynı zamanda Asya kıtasına doğudan gidilen ve o zamana kadar bilinmeyen bir yoldan ulaşmışlardır.

Özellikle XVII. yüzyılın ikinci yarısında deniz suyu ve deniz banyolarının olumlu etkileri anlaşılınca deniz kıyıları kaplıcalara alternatif olmaya başlamıştır. Bu dönemde bir Türk denizcisi olan Piri Reis’in “Kitab-ı Bahriye” adlı eseri denizcilik ve turizm tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Yine XVII. yüzyılda ünlü Türk seyyahlarından Evliya Çelebi’nin Seyahatnâmesi dikkate değer bir eserdir. Evliya Çelebi Seyahatnâmesinde, gezdiği, gördüğü yerlerle ilgili izlenimleri sergilerken, başlı başına birer araştırma konusu olabilecek bilgiler, belgeler ortaya koyar. Bunlar arasında öyküler, türküler, halk şiirleri, söylenceler, masal, mani, ağız ayrılıkları, halk oyunları, giyim-kuşam, düğün, dernek, eğlence, inançlar, karşılıklı insan ilişkileri, komşuluk bağlantıları, toplumsal davranışlar, sanat ve zanaat varlıkları önemli bir yer tutar. Eserde insanlarla ilgili bilgiler yanında, yörenin yapılarından da söz eder. Orta Çağ’ın ilk dönemindeki bütün toplumu kuşatan din baskısından çıkıldığı Rönesans ile birlikte Aydınlanma Dönemi’ne girildiği, insanların yeni şeyler öğrenme, estetik zevk, politik toplantılara katılma ve tabiattan zevk alma gibi amaçlarla seyahat ettikleri görülmüştür.

Turizmin gelişmesi açısından Sanayi Devrimi önemlidir. Bugünkü anlamda turizm olayı XIX. yüzyıl sonlarında ve XX. yüzyılın başlarında önem kazanmaya başlamıştır. Dolayısıyla turizme sanayileşmenin bir sonucu olarak bakılmaktadır. Sanayi Devrimi insanlığın tarih içerisinde atladığı en büyük çağ değişimidir. Toplum yapısının değişimi, buluşların artması ve basılı eserlerin çoğalması, sömürge ve kolonilerin zenginliklerinin batı ülkelerine akması ve kapitalistleşme sürecinin başlaması, sosyal sınıfların ortaya çıkışı, eğitimin yaygınlık kazanması, şehirleşmenin artması, şehirlerin sanat ve kültür merkezi haline gelmesi, ulaştırma sistemindeki gelişmeler, sosyal adalet ve sosyal refah konularının ön plana çıkması ve kitlesel iletişim ağının kurulması, turizmin gelişmesini de etkileyen değişimlerdir.

Demiryollarının işletmeye açılmasıyla, trenle ilk organize turlar başlamıştır. İlk olarak 1841 yılında İngiltere’de bir gezi düzenleyen Thomas Cook tarihte ilk turizm seyahat organizatörü olarak bilinmektedir. Amerika’da ise 1848’de başlangıçta posta taşımacılığı amacıyla kurulan American Express Company, kitle turizminde önemli bir gelişme olarak kabul edilmektedir. Amerika’da, 1896 yılında ülkenin bir uçtan diğer uca demir yolu ile bağlanması seyahati güvenli ve ucuz hale getirmiştir. Avrupa’da ise Belçika’da 1876 yılında Wagons-Litz firmasının kurulması önemli bir gelişmedir.

Sanayileşme ile birlikte teknik alandaki yeni gelişmeler, buhar ve kömürle işleyen makinelerin icadı, ulaşımda önce gemilerin, daha sonra trenlerin kullanılmaya başlamasını sağlamıştır. Bu gelişmeler seyahat oranlarının ve seyahate ilginin artmasına yol açmıştır. XX. yüzyılda yaşanan iki dünya savaşı, bir taraftan ekonomik ve sosyal refahı, seyahat özgürlüğünü ve güvenliği azaltarak turizmi olumsuz yönde etkilerken diğer taraftan da ulaştırma araçlarında ve özelikle havacılık teknolojisinde önemli ilerlemeler yaratarak seyahatleri geliştirici yönde etkiler doğurmuştur. II. Dünya Savaşı sonrasında turizmin hızlı bir gelişme göstermesinde havacılıktaki gelişmelerin rolü çok büyük olmuştur. Diğer taraftan, seyahat amacıyla özellikle uzak mesafelerde hava yolunun tercih edilmesi, deniz yolu ve demir yolu taşımacılığının da hızla gerilemesine neden olmuştur.

İkinci Dünya Savaşı’na kadar lüks bir tüketim olan turizm, savaş sonrası Avrupa’daki sanayileşme hareketiyle birlikte gelişmeye ve yayılmaya başlamıştır. Geleneksel konaklama tesislerinin yanı sıra daha ucuz konaklama olanakları sunan kamping, tatil köyü, pansiyon ve benzerlerinin gelişmesi ve yaygınlaşması; özgür, doğaya yakın ve ucuz bir biçimde uzun süreli tatil yapmayı düşünenler de turizm olayına katılmışlardır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyada turizmin gelişmesinde tur operatörlerinin rolü de önemlidir. Tur operatörlerinin gruplar için düzenlediği “paket turlar” günümüzde turizm olayının tipik bir yönüdür. Kişiler, tek olarak yapabileceklerinden çok daha ucuza tüm ayrıntıları önceden belirlenmiş grup seyahatlerine giderek artan bir ilgi göstermekte ve bunun sonucu olarak da bu hizmeti sunan işletmeler hızla gelişmektedir.

Dünyada tatil kavramını değişmesi alternatif turizm alanlarına ilginin artması, gelir düzeyi yükselen insanların daha sık ve değişik aralıklarla tatile çıkar olması, uçakla ulaşımın ucuzlayarak kitleselleşmesi sonucu uzak bölgelerarası hareketliliğin yoğunlaşmaya başlaması, herkesin ihtiyaç duyduğu tatilin bir lüks olmaktan çıkarak toplumsallaşmasını sağlamıştır. Turizmin büyük toplulukların katıldığı bir kitle hareketi hâline gelmesi, ilk kez XX. yüzyılın başlarından başlayarak özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra, İngiltere, Fransa, Almanya ve Amerika gibi ekonomik bakımdan gelişmiş ülkelerde görülmeye başlanmıştır. Turizmin gelişmesindeki en önemli nedenlerden biri de turizm olayının ekonomik boyutudur. Turizm endüstrisi; ulaştırma, konaklama, yeme-içme, rekreasyon ve eğlence gibi alt sektörler ile ülke ekonomisine sağladığı önemli döviz girdileri ve yarattığı istihdam olanakları nedeniyle dünyadaki en önemli sektörlerden biri hâline gelmiştir. Günümüzde, turizm işletmeleri küreselleşme süreci içinde uluslararası hâle gelmektedir.

Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi (WTTC) tarafından 2020 yılına kadar olan dönem için %5 düzeyinde bir yıllık ortalama büyüme tahmini yapılmaktadır. Dünya Turizm Örgütünün yaptığı sınıflamaya göre, dünya turizmi beş bölgeye ayrılarak incelenmektedir. Bu bölgeler Avrupa, Asya ve Pasifik, Amerika, Afrika ve Orta Doğu’dur. Bölgelerin küresel turizm pazarından aldığı paylar açısından Avrupa en fazla turist kabul eden bölge olarak kalmakla birlikte Doğu Asya ve Pasifik bölgesinde yer alan Çin’in, 2020 yılında en çok turist çeken ülke konumuna yükseleceği öngörülmektedir.

Önümüzdeki 20 yılın temel eğilimleri ve tüketici profiline ilişkin olarak Dünya Turizm Örgütünün çeşitli araştırma sonuçları değerlendirilerek aşağıdaki tahminler yapılmıştır:

  • Uzun mesafeli ve deniz aşırı seyahatler önem kazanacaktır,
  • Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler turizm sektöründe de etkin şekilde kullanılacaktır,
  • Bireylerin eğitim ve refah düzeyindeki yükselme ile deneyimli turist grubu büyüyecektir,
  • Ürün geliştirmede 3S’ nin, “deniz-kum-güneş” (sea-sun-sand) yerini, 3E “heyecan-eğlenceeğitim” (exciting-entertainment-educational) alacaktır,
  • Çevreye duyarlı ve doğaya dayalı tatillere yönelik talep artacaktır,
  • Ortalama insan ömrünün artmasına paralel olarak emeklilik süresi uzayacak ve tatile daha çok zaman ayrılacaktır,
  • Bekâr ve çocuksuz çiftler ile üçüncü yaş denilen 65 ve üzeri yaş grubunun dünya nüfusu içerisinde ağırlık kazanması ile seyahate ve eğlenceye daha fazla kaynak ayırmaları beklenmektedir,
  • Ortalama çalışma süreleri kısalacak ve tatile ayrılan süreler artacaktır ve
  • Tüketicinin bilgilendirilmesi ve korunması evrensel sistemlere bağlanacaktır.

Türkiye’de kitle turizmine yönelik gelişmeler sonucunda özelikle Akdeniz ve Ege kıyı kesimde aşırı yığılma, kıyı gerisi ve çevresinde çarpık yapılaşma, altyapı yetersizliği ve çevre sorunları ortaya çıkmıştır. Bu olumsuz durumu değiştirebilmek için Türkiye Turizm Stratejisi kapsamında politika, strateji ve uygulamaya dönük yaklaşımlar yer almaktadır. Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Eylem Planı 2013, ülkemizin doğal, kültürel, tarihi ve coğrafi değerlerini koruma kullanma dengesi içinde kullanmayı ve alternatif turizmi geliştirerek ülkemizin turizmden alacağı payı artırmayı hedeflemektedir.

Turizmin Gelişmesine Etki Eden Faktörler

Turizmin özelikle Sanayi Devrimi’nden sonra gelişmesini hızlandıran faktörler; hareketlilik, eğitim ve kültür düzeyinin artması, boş zaman, ücretli tatil hakkı, gelir faktörü, sosyal güvenlik ve seyahat özgürlüğü, nüfus, psikoloji, teknolojik faktörler ve turizm kredileridir.

Turizm bir toplumsal hareketlilik biçimidir. Modern toplumun genel bir özelliği olan hareketlilik, turistik hareketlerini artırıcı etki yapmaktadır. Seyahatlerin sayısını artıran hareketlilik faktörü; mesleki hareketler, toplumsal hareketler ve kişisel hareketler olmak üzere üçe ayrılabilir. Ayrıca aile yapısında meydana gelen değişmeler bireylerin hareketlilik eğilimini artırmakta, dolayısıyla turizm hareketliliğini olumlu yönde etkilemektedir.

Kişilerin ve toplumların eğitim düzeylerinin yükselmesi genel kültür düzeyini yükseltirken, dünyayı tanıma ve bilgilenme isteğini de artırmıştır. Yapılan araştırmalarda, genellikle eğitim düzeyi ile turizm hareketlerine katılma arasında doğru orantılı bir bağlantı görülmüştür. Ülkeler arasındaki eğitim, bilim, kültür, sanat ve spor amaçlı ilişkilerin yoğunluk kazanması ulusal ve uluslararası düzeyde turizmi geliştirici politikaların uygulanması da turizme katılanları artıran bir diğer önemli faktördür.

Aktif boş zaman faaliyeti, kişilerin işten kalan zamanda serbest olarak seçtikleri, istedikleri biçimde uyguladıkları ve belirli bir tatmin duydukları faaliyetlerdir. Sanayi Devrimi döneminde ve modern anlamda boş zaman kavramı farklılık göstermektedir. Turizm bir boş zaman etkinliğidir. Boş zaman; pasif ve aktif olmak üzere iki şekilde değerlendirilmektedir.

Pasif değerlendirmede kişilerin boş zamanlarını belirli faaliyetin seyircisi biçiminde değerlendirmesidir.

Aktif değerlendirmede ise aktif bir katılımı gerektiren faaliyetlere katılarak boş zamanın değerlendirilmesidir.

Sanayide üretim alanındaki meydana gelen teknik gelişmeler çalışanların fiili çalışma sürelerini kısaltmıştır. Çalışma sürelerinin kısalması ile ortaya çıkan boş zamanın artması turizmi kısa süreli yer değiştirmeler ve gece eğlenceleri bağlamında etkilemektedir. Haftalık çalışma sürelerinin kısaltılması ise hafta sonu turizminin gelişmesine ve ikinci konut fikrinin de oluşmasına neden olmuştur.

Yıllık ücretli izin hakkının yayılmasıyla birlikte bu haktan yararlananlar için özel konaklama ve ulaştırma imkânları ortaya çıkmış ve sosyal turizm olgusu oluşmuştur. Gelişmiş ülkelerde refah düzeyinin yüksek olması, sağlık hizmetlerinin iyi olması, yaşlı nüfusta hastalıkların azalmasına, insan ömrünün uzamasına sağlıklı, dinamik ve canlı bir yaşlı nüfusun ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Üçüncü yaş olarak ifade edilen bu yaşlı nüfusun uluslararası turizme aktif bir şekilde katılarak önemli bir pay oluşturmuştur.

Ulaştırma sektöründe meydana gelen gelişmeler sayesinde, dünyanın her tarafının çok kısa sürelerde ulaşılabilir hale gelmesi, üretim sektöründe otomasyonun artması insanların boş zamanını artırmıştır. Böylelikle daha fazla insan turizm faaliyetlerine katılmıştır.

Sanayi Devrimi sonucunda ücretli tatil hakkının elde edilmesi, düzenli olarak artan gelirler turizmin gelişmesini sağlamıştır. Turizm temelde bir tüketim davranışıdır ve bu tüketimin meydana gelebilmesi için de tüketicilerin belirli bir gelire sahip olmaları gerekir. Turizmin ekonomik bakımdan gelişmiş ülkelerde ortaya çıkması, ekonomik koşulların önemini göstermektedir. Çalışma saatlerinin kısalması ve ücretli izin hakkı, insanlara seyahat için daha fazla boş zaman sağlamıştır.

Sanayi Devrimi’nin meydana getirdiği büyük işçi kitlesinin sosyal ve ekonomik durumunu düzeltmek için getirilen sosyal güvenlik t edbirleri ile ücretlerin yükseltilmesi, çalışma sürelerinin kısaltılması ücretli tatil izni, sosyal güvenlik ve seyahat özgürlüğü gibi gelişmeler geniş kitlelerin seyahat etmesini sağlamıştır. Seyahat özgürlüğü, turizmin gelişmesini sağlayan unsurlarından biridir. Seyahat özgürlüğü tüm insanların yurt içinde ve dışında eğitim, sağlık, gezi, turizm, dinî ziyaretler ve diğer çeşitli nedenlerle kullandıkları vazgeçilemez ve engellenemez bir temel insan hakkıdır.

Nüfus Faktörü, diğer bir deyişle dünya nüfusunun büyümesi, turizme katılanların sayısındaki artışın temel faktörlerinden biridir. Nüfus artışı ile sağlık koşullarının iyileştirilmesi ve insan ömrünün uzaması gibi etkenler, turizmin gelişmesini etkilemiştir. Ayrıca nüfus artışı, şehirlerin daha çok kalabalıklaşmasına yol açarak insanlarda kalabalıktan kaçma isteği uyandırmakta, dolayısıyla turizm faaliyetlerini artırmaktadır. Sanayileşme, devamlı nüfus artışı, yaşanılan çevrenin tabiatla ilişkisinin en az düzeye inmesine; çalışma hayatındaki uzmanlaşma ve otomasyon fertlerin psikolojik ve fizyolojik olarak yorulmalarına yol açmakta, bu durum da değişik bir çevrede tatil yapma ihtiyacını artırmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde sağlık alanındaki hızlı gelişmeler, artan boş zaman, eğitim ve gelir düzeyi sayesinde üçüncü yaş turistlerin sayısında da artış öngörülmektedir.

İnsanların psikolojik bir varlık olmasından ötürü onları harekete geçiren seyahate yönelten, yani motive eden birçok faktör vardır. Kişiyi seyahate iten motivasyonlar; fiziksel motivasyonlar, kültürel motivasyonlar, kişisel motivasyonlar ile prestij ve statü motivasyonları olarak sınıflandırılabilir. Kişileri seyahate yönelten faktörler ise; iten faktörler ve çeken faktörler olarak iki grupta belirtilebilir. Endüstriyel toplum yaşantısının yalnızlığa sürüklediği insan, mutluluğunu arttıran bir faktör olarak toplu seyahatlerle doğan grup arkadaşlığını kullanmaktadır.

Teknolojik faktörler turizmin gelişmesini etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Teknolojik faktörler;

  • Ulaşım teknolojileri,
  • Kitle iletişim araç teknolojileri ve
  • Bilgi teknolojileri olarak incelenebilir.

Ulaşım teknolojisindeki ve kitle iletişim araçlarındaki gelişmeler modern anlamda turizmin gelişmesine büyük katkıda bulunmuştur. Ulaştırma araçlarının kısa sürede uzak yörelere ulaşabilmesi, çok sayıda insanı bir seferde taşıyabilmesi, ulaştığı hız ve toplu taşıma imkânı turizmin merkezlerinin çeşitliliğini, konaklama tesislerinin niteliğini, konaklama sürelerini, taşıma ücretlerini etkilemiştir. Özelikle ulaşım teknolojisindeki gelişmeler sonucunda yolculukların ucuzlaması, turizmin kitleselleşmesini sağlamıştır. Ulaştırma araçları,

  • Gemi,
  • Tren,
  • Motorlu araçlar ve
  • Uçağı kapsamaktadır.

Günümüzde gemilerle kitle taşımacılığının yanında, turistik tatil ve eğlence şekli olarak kruvaziyer seferleri ortaya çıkmıştır. Trenler ise turizm amaçlı kitle seyahatlerinin ilk taşıma araçlarıdır. Trenler en güvenli ulaşım aracı olmaları, çok sayıda yolcuyu taşıyabilmeler, ucuz olmaları, yolculara rahat hareket edebilme, yeme-içme, geceleme imkânı sağlamaları ve günümüzde çevre dostu bir ulaşım şekli olmaları nedeniyle kullanılmaktadır. Teknolojik gelişmeler sonucunda artık hızlı konforlu trenler kullanılmaktadır.

Otomobilin ortaya çıkmasıyla 1940’tan sonra turizmde yer değiştirme ve gezme yönünde bir değişim başlamıştır. Otobüsle ilk gezi 1910 yılında İngiltere’de yapılmış, 1918 yılında Paris’te otobüsle turistik gezilerin yapıldığı görülmüştür. 1925 yılından itibaren otobüs şirketleri kurulmuş ve 1930’lardan sonra trenle rekabet etmeye başlamışlardır. Motorlu araçlarla bireysel veya toplu olarak başka ulaşım araçlarıyla gidilemeyen yerlere gidilebilmesi, istenilen yerde durma ve konaklama imkânı vermesi, kısa ve uzun mesafeli kent içi yolculuklara olanak vermesi, turizmin yaygınlaşmasını sağlamıştır.

Otomobilin ortaya çıkması ve I. Dünya Savaşı’ndan sonra uçakların kullanılmaya başlaması demir yolu ve deniz yolu ulaştırmacılığını olumsuz yönde etkilemiştir. İlk uçakla turistik geziler yine T. Cook tarafından New York ve Chicago arasında düzenlenmiştir. Seyahat acentalarının düzenlediği geziler, trenle yapılan seyahatten daha pahalıydı ve bu nedenle uçak, sadece zengin bir sınıfın seyahat aracı olarak görülüyordu.

1945’lerden sonra askerî uçaklar sivil yolcu taşımacılığında kullanılmaya başlanmış ayrıca devlet, tarifeli havayollarının yanı sıra tarifesiz özel uçak şirketlerinin de sefer yapmalarına izin vermiş, böylece charter seferleri kurulmuştur. Charter seferleri rantabl olan hatlarda yapılmakta, turistik talebe göre hareket edilmektedir. Charter seferleri tarifeli uçak seferlerine göre %50 kadar daha ucuz olmaktadır. Hava ulaştırmacılığındaki yolcu taşımacılığı ancak charter seferleriyle halka hitap etmeye başlamıştır. Uçaklar, çok uzak mesafelere kısa sürede ulaşabilme imkânı, gittikçe daha güvenli, daha konforlu ve daha ucuz olması nedeniyle ulusal ve uluslararası turizmin gelişmesine katkıda bulunmuştur.

Kitle iletişim araçlarındaki gelişmeler de insanların içinde yaşadıkları dünya konusunda bilgilerini artırarak, turizm isteğinin artmasını sağlamıştır. Gazete, radyo, televizyon ve internet gibi etkin iletişim kanalları doğmuştur. İletişim kanallarının etkin kullanımı ile turizm teşvik edilmiştir.

Bilgi teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler de turizmi olumlu yönde etkilemiştir. Gerek konaklama işletmeleri, gerekse seyahat acentaları rezervasyonlarda, biletlemede, tur programlarında, ödemelerde, merkezî rezervasyon sistemlerinde ve arka ofis işlemlerinde, bilgi teknolojisinden faydalanmaktadır.

Turizm kredileri, seyahat etmek isteyenlere finansman kolaylıklarının sağlanması ve tek bir fiyatla tümüyle planlanmış paket turlar düzenlenmesi, turizme katılmayı arzulayan fakat çeşitli nedenlerle bunu gerçekleştiremeyen kişilere bu olanağı sağlamıştır. Turizm işletmelerine verilen kredi ve yatırım teşvikleri de turizmin gelişmesini sağlamıştır. Türkiye’de özellikle 1980 sonrası uygulamaya konulan turizm teşviklerinin ülkedeki tesis, yatak ve turist sayısının önemli düzeyde artmasını sağlamıştır.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi