Hayvan Besleme Dersi 7. Ünite Özet

Kanatlı Kümes Hayvanlarının Beslenmesi

Sindirim Organları ve Sindirim

Sindirim Organları

Kanatlı kümes hayvanlarının sindirim sistemi ağızla başlar ve kalın bağırsağın sonunda ürogenital yolla birleşerek kloakla son bulur. Bu sistem içinde yer alan organlar; ağız, kursak, bezel mide, taşlık (kaslı mide, pars muscularis), ince ve kalın bağırsaklar ile iki adet kör bağırsaktır. Karaciğer, safra kesesi ve pankreas bezi de sindirime yardımcı organlar olarak kabul edilirler. Kanatlı kümes hayvanlarının sindirim organları, geviş getiren hayvanların sindirim organlarına kıyasla kısa ve hacimsizdir. Bu hayvanlarda ağzın işlevi, yemlerin alınmasıyla sınırlıdır. Gaga şekli ve büyüklüğü, türe ve beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak değişmektedir. Dil, dil kemiğine bağlıdır ve çok hareketlidir. Kanatlı kümes hayvanlarında 7 adet tükürük bezi bulunur. Bu bezler mukus salgılar. Yemek borusu, memelilere oranla daha ince cidarlı ve esnektir. Bazılarında yemek borusu göğüs kafesine girmeden önce genişleyerek bir torba veya cep görünümünü alır. Kursak adı verilen bu genişlik, yemlerin depolanmasına yarar. Kanatlı kümes hayvanlarında mide iki bölümden oluşmaktadır.Birinci bölüm yemek borusuyla bağlantılı bezel mide, ikinci bölüm bezel midenin bağlandığı taşlıkdır. Kanatlı kümes hayvanlarında bağırsaklar ince ve kalın bağırsak olmak üzere iki ana bölümden oluşmuştur.

Sindirim

Kanatlı kümes hayvanlarının sindirim fizyolojisi, ağıza alınan yemlerin sindirim kanalı boyunca yer değiştirmesi, ıslatılması, yumuşatılması, parçalanarak partikül boyutlarının küçültülmesi ve sindirim enzimlerinin katalize ettiği kimyasal reaksiyonlar sonucu, büyük moleküllü organik besin maddelerinin hücre duvarını aşabilecek küçük moleküllere dönüştürülmesini sağlayan fiziksel ve kimyasal olayları kapsamaktadır. Kanatlı kümes hayvanlarında kursak, yemlerin depolanması görevini yapar. Taşlık dolu olduğu zaman yemler yemek borusu ve kursakta depolanır. Taşlık boş ise, yem partikülleri kursakta bekletilmeden mideye aktarılır. Kanatlı kümes hayvanlarının kursaklarındaki mukoz bezlerde bol miktarda salgı hazırlanmaktadır. Fakat bu salgı enzim içermez, sadece kursağa gelen yemlerin ıslatılarak yumuşatılmasını sağlar. Memelilerde dişlerin yaptığı öğütme işini, kanatlı kümes hayvanlarında taşlık yapar. Yemlerle birlikte küçük taş ve metal parçacıklarının yutulması, taşlıktaki öğütme işine yardımcı olur. Bağırsaklar, sindirimin tamamlandığı ve besin maddelerinin kana karıştığı, yani emilimin gerçekleştiği organlardır. Kanatlı kümes hayvanlarının kalın bağırsaklarında besin maddelerinin sindirimi ve emilimi önemsenmeyecek düzeydedir. Buna karşılık kalın bağırsak suyun geriye emilimini sağlar. Kanatlı kümes hayvanlarında iki parça halinde ve oldukça gelişmiş olan kör bağırsaklar, önemli bir mikroorganizma yatağıdırlar. Kör bağırsaklarda yerleşen mikroorganizmalar hücre çeperlerini parçalama yetenekleri yanında, çoğalmaları için gereksinim duydukları vitaminleri de sentezleyebilmektedirler.

Besin Maddeleri Gereksinimleri

Hayvanların tür, ırk, yaş, eşey, verim yönü ve düzeyi gibi değişik fizyolojik durumlara göre değişebilen organik ve inorganik besin maddeleri gereksinimleri belirlenmelidir. Kanatlı kümes hayvanları kolay sindirilen karbonhidratlar (nişasta ve mono sakkaritler), protein, makro ve iz elementler ve vitaminlerce zengin yoğun yemlerle beslenirler. Kanatlı kümes hayvanları sürü halinde barındırıldıkları için sürünün ortalama gereksinimleri göz önüne alınır ve bu gereksinimleri karşılayacak özellikte yemler hazırlanarak hayvanların serbest tüketimine sunulur.

Enerji Gereksinimi

Optimum çevre sıcaklığında barındırılan mutlak istirahat durumunda olan, hareket etmeyen, belirli bir süre aç bırakılmış, verim vermeyen ve canlı ağırlığı değişmeyen bir hayvanın 24 saatte harcadığı enerjiye bazal metabolizma enerjisi denir. Bazal metabolizma, istem dışı çalışan organ ve dokuların, solunum, dolaşım, boşaltım, sinir ve endokrin sistemlerin fonksiyonlarını sürdürebilmeleri için harcanan enerjidir, bireye özgüdür ve değiştirilemez. Hayvanların 24 saatte tüketebilecekleri yem, dolayısıyla enerji miktarı belirli bir düzeyin üzerine çıkamayacağı için, yaşama payı gereksinimi arttıkça verim için sarf edilecek enerji azalacak ve bunun sonucu olarak yemden yararlanma olumsuz yönde etkilenerek verim gerileyecektir.

Kanatlı kümes hayvanlarının etinden ve yumurtasından yararlanılmaktadır. Dolayısıyla yetiştiricinin amacı et veya yumurta üretmektir. Sadece yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilen hayvanlar ürün üretebilirler. Bu nedenle kanatlı kümes hayvanlarına yaşamlarını aksaksız sürdürmeleri ve kendilerinden beklenen verimi gerçekleştirmelerine yetecek düzeyde enerji sunulmalıdır.

Yumurta üretim dönemindeki kanatlı kümes hayvanlarının enerji gereksinimleri canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı ve yumurta üretimine bağlıdır. Kanatlı kümes hayvanları yumurtlama döneminin başlarında büyümelerini sürdürürler. Yumurta tavukları, kuluçkadan çıktıktan yaklaşık 20 hafta sonra yumurtlamaya başladıkları halde, büyümeleri 30-34. haftaya kadar devam eder. Bu nedenle yumurtlama döneminin başlangıcındaki kanatlı kümes hayvanları için enerji gereksinimi belirlenirken, canlı ağırlık artışı için sarf edilen enerjinin de dikkate alınması gerekir. Yumurtlama döneminde enerji gereksinimini belirleyen en önemli faktör yumurta üretimidir. Çünkü yumurta ile her gün önemli miktarda enerji dışarı atılır.

Kanatlı kümes hayvanlarının enerji kaynakları, yemler ile aldıkları karbonhidrat ve yağlardır. Bir yemin içerdiği organik maddelerin yakılması sonucu açığa çıkan enerjiye toplam enerji (TE, brüt enerji, BE) adı verilir. Toplam enerjiden o yemin hayvana yedirilmesi sonucu oluşan gübredeki enerji miktarı düşüldüğünde yemin sindirilebilir enerji (SE) miktarı bulunur. Sindirilebilir enerjiden idrarla atılan enerji miktarı düşüldüğünde ise metabolik enerji (ME) bulunur. Kanatlı kümes hayvanlarının enerji gereksinimlerinin karşılanmasında ve yemlerin enerji içeriklerinin ifade edilmesinde metabolik enerji birimi kullanılmaktadır.

Hücre düzeyinde kimyasal reaksiyonlar gerçekleşirken organik besin maddelerinin taşıdığı enerjinin bir kısmı ısı enerjisine dönüşür ve vücuttan atılır. Metabolik enerjiden ısı kayıpları düşüldüğünde net enerji (NE) bulunur. Hayvanların yaşamlarını sürdürmek ve ürün üretmek için harcadıkları enerji net enerjidir.

Kanatlı kümes hayvanlarının beslenmesinde kullanılan yemlerin metabolik enerji içerikleri Avrupa Birliği ve Türk Standartları Enstitüsü tarafından kabul edilen aşağıdaki eşitlik yardımıyla hesaplanabilmektedir.

Metabolik Enerji (kcal/kg) = 82.00 (% ham yağ) + 37.07 (% ham protein) + 31.09 (% şeker) + 39.89 (% nişasta)

Protein ve Amino Asit Gereksinimi

Kanatlı kümes hayvanları yaşamın aksaksız sürdürülmesi, tüy yapımı, büyüme ve yumurta üretimi için protein harcamaktadırlar. Yaşamlarının aksaksız sürdürülmesi için hücrelerin temel yapı maddesi olan proteinlerin hayvanlara yemleri ile sunulması gerekir. Proteinler hormonların ve enzimlerin yapısına girerler.

Kanatlı kümes hayvanlarının protein ve amino asit gereksinimleri, hayvana, yeme ve çevreye bağlı faktörlere göre değişmektedir. Hayvana bağlı faktörler arasında tür, ırk, hat, verim yönü, verim düzeyi, eşey ve yaş önem taşır. Büyüme çağındaki kanatlı kümes hayvanlarının protein ve amino asit gereksinimleri, büyüme hızı (günlük ağırlık artışı) ve artışta proteinin payına bağlıdır. Hayvana sunulan yemdeki protein düzeyi ile enerji düzeyi arasında bulunması gereken dengeye kalori-protein oranı denir ve yemdeki metabolik enerjinin (kcal/kg) yemdeki ham proteine (%) bölünmesiyle bulunur.

Makro ve İz Element Gereksinimi

Kanatlı kümes hayvanlarının yaşamlarını aksaksız sürdürebilmesi, büyüme ve yumurta üretimi için gereksinim duydukları makro ve iz elementleri (inorganik maddeler) yemleri ile vücutlarına almaları gerekmektedir. Makro ve iz elementlerin hiçbiri hayvan vücudunda sentezlenemez. Organizmada, ette, yumurtada ve tüylerde bulunan makro ve iz elementlerin tamamı, hayvanlara sunulan yem veya su ile vücuda alınırlar yani organizma için temel ihtiyaçtırlar.

Kanatlı kümes hayvanlarının vücudunda, et ve yumurta gibi ürünlerinde diğer elementlere göre daha fazla miktarlarda bulunan elementlere makro elementler denir. Kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, klor ve kükürt makro elementlerdir. Hayvan vücudunda 50 mikrogram/kg düzeyinin üzerinde bulunmayan ve vücut ağırlığının % 0.15-0.45’ini oluşturan iz elementler, demir, bakır, kobalt, mangan, çinko, selenyum, krom, flor ve molibdendir. Son yıllarda vanadyum, kalay, silisyum, nikel ve arseniğin de hayvansal organizma için yararlı etkilerinin olduğu belirlenmiştir.

Kanatlı kümes hayvanlarının beslenmelerinde kullanılan yem ham maddelerinin iz element içerikleri hayvanların gereksinimlerini karşılayacak düzeyde değildir. Bu nedenle hazırlanan karma yemlerin içerisine endüstri tarafından yem katkı maddesi olarak hazırlanan iz element karışımları ilave edilmektedir.

Vitamin Gereksinimi

Hayvansal organizmada yaşamın aksaksız sürdürülmesi için harcanan vitaminlere ek olarak, büyüme ve yumurta üretimini sağlamak amacıyla da vitamin kullanılmaktadır. Kanatlı kümes hayvanları vitaminlerin hemen hiç birini gereksinimlerini karşılayacak düzeyde sentezleyemezler. Böbreklerinde vitamin C sentezleyebilmelerine rağmen stres koşulları altında bu vitamin bakımından gereksinimlerinin artacağı bilinmelidir. Vitaminlere olan gereksinim düzeyleri çok düşük olmasına rağmen vitamin yetersizliklerine çok hassas olan kanatlı kümes hayvanlarında gereksinimlerin karşılanmaması ve yetersizlik durumu büyük ekonomik kayıplara neden olabilir. Bir hayvanın gereksinim duyduğu diğer tüm besin maddeleri eksiksiz karşılanmak kaydıyla, yaşamını aksaksız sürdürmek ve yeterli ürün üretmek için gereksinim duyduğu vitamin miktarına minimum vitamin gereksinimi veya temel vitamin gereksinimi adı verilir. Minimum vitamin gereksinimi, ticari üretim koşullarında hayvanların istenen performansı sağlamaları için yeterli olmayabilir. Bu nedenle ticari üretim koşullarında uygun gereksinimler dikkate alınır.

Vitaminlerin yetersizliğinde hayvansal organizmada ortaya çıkan aksaklığa avitaminoz adı verilir. Avitaminoz belirtileri uzun süren vitamin yetersizliği durumunda ortaya çıkar.

Vitamin A ve D dışındaki diğer vitaminler, mikrogram veya miligramla ölçülmektedir. Vitamin A ve D ise aktiviteleri ile ölçülürler. Vitamin A ve D hayvanda farklı aktivite gösterebilen değişik formlarda bulunurlar. Bu nedenle bu vitaminler için aktivite ölçütü olan uluslararası birimden (IU) yararlanılmaktadır. Kanatlı kümes hayvanlarının vitamin gereksinimlerinin karşılanmasında endüstri tarafından hazırlanan vitamin karışımlarından yararlanılmaktadır.

Su Gereksinimi

Kanatlı kümes hayvanlarının su gereksinimi, hayvanların yaşı, canlı ağırlığı, verim durumu, çevre sıcaklığı, tüketilen yem miktarı ve yemin bileşimi gibi faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Kanatlı kümes hayvanları gübre, idrar, akciğer, deri ve ürettikleri ürünler ile kaybettikleri suyu vücutlarına almak zorundadırlar. Yem tüketimi dolayısıyla tüketilen kuru madde miktarı arttıkça su tüketimi artar. Hava sıcaklığının yükseldiği dönemlerde soğuk su verilmesi hayvanların sıcak stresinden korunması için yararlıdır. Kanatlı kümes hayvanlarına içirilecek su, kendi tüketebileceğimiz nitelikte temiz, renksiz ve kokusuz olmalıdır. Organik ve inorganik zehirli maddelerle ve hastalık etmenleriyle bulaşmış olmamalıdır. İçme suyu % 1.5’dan fazla mineral madde içermemelidir. Kanatlı kümes hayvanlarının içme sularında arsenik, kurşun ve civa gibi metaller bulunmamalı, flour düzeyi 3 mg/l’den fazla olmamalıdır. Sudaki tuz düzeyi 4000 ppm’in üzerine çıkmamalıdır. Tuzlu su hayvanların tüketim isteğini azaltır ve ishale neden olabilir.

Etlik Piliçlerin Beslenmesi

Etlik piliç üretiminde kârlılığı belirleyen en önemli faktörlerden biri hayvanların büyüme hızı, yani canlı ağırlık artışıdır. Hayvanlar ne kadar hızlı büyürse kesim ağırlığına daha erken Etlik piliç üretiminde kesim ağırlığı ortalama 2000 g dolayındadır. Bu canlı ağırlığa 35-42 günde ve ortalama 3.5-4 kg yem tüketimi ile ulaşılabilmektedir.

Ülkemizde çoğunlukla yumurtadan çıkıştan itibaren ilk 3 veya 4 hafta etlik civciv, 4. haftadan kesime kadar geçen sürede ise etlik piliç kullanılmaktadır. Yumurtadan çıkıştan itibaren ilk 2 hafta besin maddelerince oldukça zengin başlangıç yemi, daha sonraki 2 hafta büyütme yemi ve daha sonra kesime kadar geçen sürede bitirme yemi kullanılmaktadır. Kesimden önceki son haftada kesim öncesi yemi kullanılmalıdır. Başlangıçta yavaş seyreden büyümenin sonradan hızlanması ve başlangıçta gözlenen canlı ağırlık gerilemesinin kesim yaşına kadar hızlı canlı ağırlık artışı ile telafi edilmesine telafi edici büyüme veya geciktirilmiş büyüme denir. Sınırlı yemleme yöntemi olarak nicel ve nitel yem sınırlama yöntemleri kullanılabilmektedir. Nicel sınırlamalar günlük olarak verilen yem miktarının azaltılması veya günlük yemleme süresinin kısaltılması, gün aşırı aç bırakma, haftada bir veya iki gün aç bırakma şeklinde uygulanabilmektedir. Nitel sınırlamalar ise yemin enerji, protein veya amino asit içeriğinin azaltılması, selüloz içeriğinin artırılması, yeme iyot veya çinko gibi yem tüketiminin düşmesine neden olan iz elementlerin daha yüksek düzeylerde ilave edilmesi şeklinde uygulanmaktadır.

Yemeklik Yumurta Üreten Tavukların ve Yumurta Tipi Damızlıkların Beslenmesi

Büyüme Döneminde Besleme

Yumurtadan çıkıştan itibaren büyüme dönemi, civciv ve piliç dönemi olmak üzere iki devreye ayrılır. Hayvanların yumurta üretmeye başladıkları dönem eşeysel olgunluğa ulaştıkları yaştır ve bu dönemdeki hayvanlar yarka olarak isimlendirilirler. Yarkaların canlı ağırlıklarının hedeflenenden yüksek olması ise hayvanların yağlanmasına ve yumurta veriminde aksaklıklara neden olur.

Civciv başlangıç yemleri, yumurtadan çıkıştan itibaren 8. haftaya kadar kullanılmaktadır. Yüksek enerji ve protein içeren civciv yemlerinin kullanım süresi, hastalık, stres ve iştahsızlığa bağlı düşük yem tüketim koşullarında 10-12. haftaya kadar uzatılabilir. Yumurta üretimi organizmada çok önemli metabolik değişikliklere neden olmaktadır. Bu nedenle sürüde ilk yumurtanın görüldüğü andan itibaren % 1 ila 5 yumurta üretim düzeyine ulaşıncaya kadar geçen sürede sürünün yumurta dönemine hazırlanması amacıyla yumurta öncesi yemler kullanılır. Yumurtlamaya başlayan tavukların yumurta kabuğunu oluşturması nedeniyle kalsiyum gereksinimi artar. Bu nedenle genellikle 16-18. haftalardan itibaren yumurta yemine geçinceye kadar piliç büyütme yemine oranla daha yüksek düzeyde % 1-2 kalsiyum içeren yemler önerilmektedir.

Kahverengi yumurtacı genotipler beyaz yumurtacılardan biraz daha ağırdırlar. Bu nedenle büyüme döneminde canlı ağırlığı kontrol etmek amacıyla, 8-12 haftalık yaştan itibaren nicel ve nitel yem sınırlama programları uygulanabilmektedir. Nicel sınırlamalar günlük olarak verilen yem miktarının azaltılması, günlük yemleme süresinin kısaltılması, haftada bir veya iki gün aç bırakma, gün aşırı aç bırakma şeklinde uygulanabilmektedir. Sınırlı yemleme uygulamalarında yem dağıtımı olabildiğince kısa zamanda yapılmalı ve her hayvanın yeterince yem tüketmesine olanak sağlanmalıdır.

Verim Döneminde Besleme

Yumurtlama dönemi, hayvan yetiştirme koşullarına bağlı olarak değişmekle birlikte, yumurta tipi tavuklarda 18 ila 20. haftalarda başlamaktadır. Başlangıçta çok düşük olan yumurta üretimi, 6-8 hafta sonra hızla yükselir ve en yüksek düzeye ulaşarak % 90 yumurta veriminin üzerine çıkar. Bir süre pik düzeyinde devam eden verim giderek azalır ve genellikle 70-72. haftalarda % 50 düzeyinin altına düşerek ekonomik olmaktan çıkar. Yumurtlamanın başlangıç döneminde, yumurta üretimi hızla artarken aynı zamanda yumurta ağırlığı da yükselmekte, diğer taraftan büyüme henüz tamamlanmadığı için canlı ağırlık artışı devam etmektedir. Bu nedenle, yumurta üretiminin başladığı 18-20. haftadan itibaren yemlerin besin maddeleri içeriklerinin değiştirilmesi gerekmektedir. Yumurta tipi tavuklar çevre koşullarına ve özellikle yeme karşı çok hassas hayvanlardır. Bu nedenle, yumurta üretim döneminde hayvanlara verilecek yemlerin bileşiminde veya yemleme programında değişiklik yapılmaması, zorunlu durumlarda ise çok dikkatli uygulanması gerekmektedir. Yumurta tavuklarında yumurtlama döneminin ileriki aşamalarında gözlenen besin maddeleri gereksinimlerindeki düşüşe paralel olarak daha az protein ve esensiyel amino asit içeren yemlerle beslenmeleri önerilmektedir. Bu yöntem aşamalı yemleme olarak isimlendirilir. Böylece yem maliyeti düşürülürken yumurta ağırlığı da kontrol altında tutulur.

Et Tipi Damızlıkların Beslenmesi

Et tipi damızlık yumurta üretiminde, canlı ağırlıkları yüksek damızlık hayvanlar kullanılmaktadır. Bu hayvanlar ağır hayvanlar oldukları için uygulanan besleme programları farklıdır. Et tipi damızlık tavukların eşeysel olgunluk ağırlığı genellikle 2.2 kg, optimum ergin ağırlıkları ise 3-3.5 kg arasındadır. Et tipi damızlıklar çok iştahlı hatta obur oldukları için serbest yemleme koşullarında gereksinimlerinden daha fazla yem tüketirler ve eşeysel olgunluktaki canlı ağırlıkları ile ergin ağırlıkları yükselir. Bu nedenle bu hayvanların erken yaştan itibaren canlı ağırlıkları kontrol altına alınarak büyütülmeleri gerekmektedir.

Büyüme Döneminde Besleme

Et tipi damızlık civcivler yumurtadan çıkıştan itibaren belirli bir süre serbest yemlemeye tabi tutulmalıdırlar. Sınırlı yemlemeye geçiş yaşı, genotipe göre değişmektedir. Hızlı gelişen genotiplerde sınırlı yemlemeye geçiş en erken 7-10. günler, normal gelişen genotiplerde ise 3. veya 4. haftadır. Sınırlamaya aniden başlanmamalı, mutlaka belli bir süre içinde ve yavaş yavaş yapılmalıdır. Büyüme döneminin 14-15. haftasına kadar sürünün ortalama canlı ağırlığı istenen değerlerde olacak şekilde yem sınırlamasına devam edilir. Ancak 15. haftadan itibaren eşeysel organların büyüme hızının artması ve eşeysel olgunluğun yaklaşması nedeniyle canlı ağırlık artışı hızlandığından besleme programı yeniden düzenlenir.

Verim Döneminde Besleme

Yetersiz besleme pik veriminin kısa sürmesine neden olur. Ancak hayvanlar pik öncesi dönemde gereksinimlerinin üzerinde yem tüketirler ise canlı ağırlıklarda istenmeyen artışlar görülebilir. Bu gibi durumlarda pik verimi fazla etkilenmemekle birlikte pikten sonraki dönemde (34-64. haftalar arası) yumurta üre-timinde önemli bir gerileme ortaya çıkar. Pik öncesi dönemde et tipi damızlık tavuklara verilecek yem miktarları damızlıkçı firmanın o genotip için belirlediği miktarlara uygun olarak ve işletme koşulları dikkate alınarak belirlenmelidir. Pik öncesi dönemde verilecek yem miktarı, yumurta verimine bağlı olarak, yavaş yavaş ve kontrollü bir şekilde artırılmalıdır. Yumurta yemine geçildiğinde eğer gün aşırı yemleme yapılıyor ise bu yöntem yerine her gün sınırlı miktarlarda yem verilmelidir. Ancak bu dönemde hayvanlara sunulacak yem miktarı, yumurta veriminin ve yumurta ağırlığının artışını engellememelidir. Bunun için hayvanlara haftada 2-3 gün, o hafta için belirlenen günlük yem miktarına ilaveten bir miktar ek yem verilebilir (Challenge Yemleme). Bu şekilde hayvanlara verilecek ek yem miktarı, bu dönem içinde tüketilen toplam yemin % 5’ini aşmamak, yumurta verimi % 60-70’e ulaştığında başlamalı, pik verim dönemi boyunca sürdürülmeli ve yumurta verimi % 80’in altına düştüğünde son verilmelidir. Aksi halde hayvanlarda yağlanma görülmekte ve pik sonrası dönemde yumurta verimi düşmektedir.

Yem tüketiminin sınırlanması besin maddeleri gereksinimlerinin eksiksiz karşılanması temeline dayanmalıdır. Gereksinimlerin üzerinde yem tüketilirse canlı ağırlık artışına bağlı olarak yağlanmanın ortaya çıkması yumurta veriminde ani düşmelere yol açabilir. Pik döneminden sonra uygulanacak yem kısıtlaması, esas itibariyle canlı ağırlığın kontrol altında tutulmasını sağlamalıdır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan et tipi damızlık tavukların yumurtlama dönemi sonunda 3.5 kg canlı ağırlığı aşmamaları önerilmektedir.

Et Tipi Damızlık Horozların Beslenmesi

Et tipi damızlık horozlar, yumurta üretmedikleri için tavuklardan daha az besin maddesine gereksinim duyarlar. Et tipi damızlıklarda tavuk başına civciv üretimi, tavuğun yumurta verimi yanında horozun performansına bağlıdır. Yüksek bir döllülük oranı ve çıkış gücü elde etmek için sürüdeki horozların yeterli miktarda sperma üretmeleri, yüksek eşeysel aktivite ve aşım gücüne sahip olmaları gerekmektedir. Horozlarda yetersiz veya aşırı beslenme döl verimini olumsuz yönde etkilemektedir. Horoz katımından sonraki yumurta üretim döneminde, dişi ve erkek damızlıkların ayrı yemliklerde ve farklı özellikte yemlerle beslenmeleri gerekir. Erkek ve dişi damızlıklar aynı yemlikten ve dişilerin gereksinimlerini karşılamaya uygun özellikte yemle beslendiklerinde, erkekler gereksinimlerinden daha fazla yem tüketmekte, hızla canlı ağırlık kazanmakta ve ilerleyen yaşlarda ayak tabanlarında ve eklemlerde rahatsızlık, bacak kusurları, eşeysel aktivitede gerileme ve aşım sıklığında azalmaya bağlı döl veriminde düşme ortaya çıkmaktadır. Yumurtadan çıkıştan itibaren 20. haftaya kadar süren büyüme döneminde, horozlarla tavuklar bir arada veya ayrı ayrı barındırılabilirler. Erkek damızlık civcivler 3 haftalık yaştan itibaren sınırlı yemlemeye tabi tutulmalıdırlar. En çok uygulanan sınırlama yöntemi, gün aşırı yem verilmesidir. Yem sınırlamasına 3. haftanın başında yapılan tartımda hayvanlar uygun canlı ağırlığa ulaşmışlar ise başlanır. Horozlar 20-22. haftadan itibaren çiftleşme kümesine aktarılırlar. Horozların performansını 35. haftaya kadar uygulanan besleme programı önemli düzeyde etkiler. Bu dönemde horozların beslenmesindeki en önemli sorun, dişi yemliklerinde ızgara genişliğinin 43 mm olması ve 20 haftalık genç horozların baş genişliklerinin 43 mm’den az olması nedeniyle başlarını bu ızgaralardan geçirerek tavuk yemliğinden rahatlıkla yem yiyebilmeleridir. Horozların baş genişliği ancak 26- 28. haftalarda 43 mm’nin üzerine çıkar. Bu nedenle 20-28. haftalar arasında geçen 6-8 haftalık dönemde horozların tavuk yemliklerinden yem tüketmeleri engellenmelidir. Bunun için horozlar çiftleşme kümeslerine birkaç hafta gecikmeyle 22-24. haftalarda alınabilirler. Genellikle 26- 28. haftaya kadar üretilen yumurtalar kuluçkalık olarak değerlendirilmediği için bu uygulama döllülüğü etkilemez. Horozlar çiftleşme kümesine aktarıldıklarında ise dişilerin ulaşamayacağı yüksekliğe asılan yemliklerde ve farklı özellikte yemlerle beslenebilirler. Horoz yemleri, yumurta yemine göre daha düşük protein, amino asit ve kalsiyum içerir. Çiftleşme kümesine geçişten itibaren 26. haftalık yaşa kadar horozların canlı ağırlık artışları çok yüksektir ve sonra düşmeye başlar. Bu durumda 26. haftadan sonra horozların gereksinimlerinden fazla yem tüketmeleri kısa sürede maksimum canlı ağırlık hedeflerini aşmalarına, vücudun ve üreme organlarının yağlanmasına ve döl veriminin gerilemesine neden olabilir. Horozların 30-35. haftalardan itibaren büyüme hızları iyice düşer ve bu yaştan itibaren sadece yaşam olaylarının aksaksız sürdürülmesi için besin maddelerine gereksinim duyarlar. Bu dönemde horozların tükettikleri yem miktarının azaltılması gerekir.

Hindilerin Beslenmesi

Günümüzde et üretimi amacıyla kültür ırkı büyük ve küçük boy hindiler kullanılmaktadır. Büyük boy hindiler için kesim yaşı, erkeklerde 20-24. hafta, dişilerde ise 16- 17. haftalar arasındadır. Hindi palazlarında canlı ağırlık artışı yumurtadan çıkıştan itibaren 8 hafta içinde hızla artar, daha sonraki haftalarda büyüme hızı giderek yavaşlar. Canlı ağırlık artışındaki bu değişim nedeniyle besin maddeleri gereksinimleri de yaşa bağlı olarak değişir. Hindi yetiştiriciliğinde endüstriyel üretim koşullarında dahi ilk 7 gün içinde gözlenen palaz ölümlerinin % 1.5’u geçmesi en önemli sorunlardan biridir. Hindi palazlarının büyüme dönemlerinde besin maddeleri gereksinimlerinin fazla olması nedeniyle yüksek düzeyde enerji ve protein içeren yemler ile beslenirler. Sonraki 12-24 haftalar arasında palazların protein gereksinimleri daha düşüktür. Etlik hindilerde kesim yaşına kadar birim canlı ağırlık artışı için sarf edilen yem miktarı fazladır. Ayrıca hindi palazları özellikle ilk haftalarda yüksek proteinli yemlerle beslenirler. Büyük boy hindilerde özellikle proteinden tasarruf sağlamak amacıyla geciktirilmiş büyüme uygulamasından faydalanılır. Küçük boy hindilerde ise kesim yaşı daha erken olduğu için telafi edici büyüme programları genellikle ekonomik olmamaktadır. Eşeysel olgunluğa hedeflenen ağırlık ve kondüsyonda ulaşanlarda yumurtaya hazırlık yemi verilmesi önemli bir yarar sağlamaz. Hindilerde yumurta üretimi 32-33. haftalarda başlar ve hızla yükselerek 36-38. haftalarda pike ulaşır. Bu dönemde yumurta ağırlığı artar. Ancak bu dönemde hindilerin iştahları azalır, yem tüketimleri geriler ve canlı ağırlıklarında düşme görülebilir. Büyüme döneminde yeterli enerji deposuna sahip olanlar daha az canlı ağırlık kaybederler. Pik yumurta döneminden sonra yem tüketimi ve canlı ağırlık normale dönmektedir.

Beslemenin Tavuk Eti ve Yumurta Kalitesi Üzerine Etkileri

Kanatlı kümes hayvanlarından elde edilen ürünlerde kalite kavramı giderek önem kazanmakta ve tüketici tercihleri ön plana çıkmaktadır. Tüketiciler özellikle karkas yağı konusunda hassasiyet göstermekte ve daha az yağlı etleri tercih etmektedir. Üretim dönemi süresince kullanılan yemler ve uygulanan yemleme yöntemi, kesim ağırlığı, deri rengi, karkas bileşimi, tat ve koku üzerinde etkili olmaktadır.

Karma yemin enerji ve protein düzeyi etlik piliçlerde ve hindilerde et kalitesini etkilemektedir. Karma yemde protein düzeyi sabit tutularak enerji düzeyi yükseltildiğinde karkasta ve özellikle karın boşluğunda daha fazla yağ birikmekte ve daha yağlı et üretilmektedir. Karma yemlerin amino asit düzeyinin, özellikle lisin ve metiyonin düzeyinin yükseltilmesi göğüs randımanı ve karkas protein oranını artırmakta, yağ oranının azalmasını sağlamaktadır. Erken yaşlarda uygulanan yem sınırlaması ise karkas yağını azaltır.

Karma yemlere doymuş yağ asitlerince zengin hayvansal yağlar ilave edildiğinde karkas yağının doymuş yağ asitleri oranı artarken, doymamış yağ asitlerince zengin bitkisel yağlar ilave edildiğinde doymamış yağ asitleri oranı artar. Karma yemlerin yapısına giren yem ham maddelerinden bazıları et kalitesini etkilemektedir. Yumurta tavuklarına uygulanan besleme düzeyi ve niteliği, yumurta ağırlığını, kabuk, ak ve sarı kalitesini etkilemektedir. Protein ve özellikle metiyonin başta olmak üzere esensiyel amino asitlerce yetersiz bir besleme ak oluşumunu olumsuz yönde etkileyerek yumurta ağırlığının azalmasına neden olmaktadır.

Son yıllarda yem ve besleme uygulamaları ile besin maddeleri bileşimi istenilen yönde değiştirilen, fonksiyonel özelliği olan, kolesterolü düşük, çoklu doymamış yağ asitleri ve omega-3 içeriği yüksek, vitamin, mineral ve antioksidanlar bakımından zenginleştirilmiş et ve yumurta elde edilmekte ve pazara sunulmaktadır.


Güz Dönemi Dönem Sonu Sınavı
18 Ocak 2025 Cumartesi
v