Çağdaş Türk Dünyası Dersi 4. Ünite Özet

Azerbaycan Cumhuriyeti

Azerbaycan’ın Bağımsızlık Süreci

Azerbaycan Cumhuriyeti Transkafkasya’da yer alır. Komşuları kuzeyde Rusya, doğuda Hazar Denizi ötesinde olan Türkmenistan, güneyde İran, batıda Ermenistan, kuzeybatıda Gürcistan’dır. Azerbaycan’ın bir parçası olan güneybatısındaki Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti, Ermenistan’a ait bir toprak parçasıyla Azerbaycan topraklarından ayrılır. Azerbaycan, Nahçıvan dolayısıyla Türkiye ile sınırdaştır. Yüzölçümü 86,600 km’dir. Nüfusu 9 milyon 235 bin olup bunun % 52,9’u şehirlerde, %47,1’i köylerde yaşamaktadır. Azerbaycan’ın büyük şehirleri başkent Bakü, Gence, Sumgayıt, Şirvan, Şamahı, Lenkeran, Mingeçevir, Neftalan, Şeki, Yevlah, Hankendi ve Şuşa’dır. Son iki kent 20 yıldan beri Ermenistan’ın işgali altındadır.

Azerbaycan’ın sorunları, Karabağ ihtilafının devamı, bölgede kalıcı ve devamlı barışın temin edilmemiş olması, bürokrasi kademesindeki yolsuzluklar, patrimonyal [Patrimonyal, iktidarın babadan oğula geçtiği (ataerkil) yönetim biçimidir] bir siyasi otoritenin varlığı, adam kayırma, işsizlik, beyin göçü, rüşvetin yaygınlığı ve tam bir girişim özgürlüğünün sağlanamamış olması olarak sıralanabilir.

Bugün Azerbaycan Cumhuriyeti olarak tanınan coğrafya, XX. asrın ilk yıllarına kadar Şirvan ve/veya Dağıstan diye meşhurdu. Bu yüzden 1920 öncesi bu bölgeden Türkiye’ye gelenlere “Şirvanî”, daha çok da “Dağıstanî” denirdi. “Azerbaycan” adı XX. yüzyılın başında Mehmed Emin Resulzade ve arkadaşlarının kurdukları devleti “Azerbaycan Cumhuriyeti” olarak adlandırmalarından sonra kuzeye doğru daha geniş bir sahayı kapsamış ve yaygınlaşmıştır. Esasen burası Kafkasya ötesidir. Asıl Azerbaycan ise daha güneyde, bugünkü İran sınırları içinde yer alan bir bölgenin adıdır.

Ekim 1917’de Rusya’da gerçekleşen Bolşevik devrimi ile Kafkasya’da yeni bir dönem başladı. Rusya’da Kurucu Meclis oluşturuluncaya kadar, bölgenin geçici hükümeti olarak Tiflis’te Transkafkasya Komiserliği kuruldu. Kurucu Meclis için seçimler yapıldıysa da, Ocak 1918 tarihindeki ilk toplantının ardından Meclis, Bolşevikler tarafından dağıtıldı. Kurucu Meclisin Gürcü, Ermeni ve Müslüman (Türk) üyeleri Transkafkasya Seymi’ni (Mavera-i Kafkaz Seymi) kurdular.

Seym (meclis), 9 Nisan tarihinde, Transkafkasya’nın bağımsız, demokratik, federatif bir cumhuriyet olduğunu ilan etti. Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’ın Seym temsilcileri arasında iç ve dış siyasete ilişkin konularda önemli fikir ayrılığı bulunmaktaydı. Derin fikir ayrılıkları ve iç çekişmeler sonucu, Mayıs ayında Gürcistan’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle seym feshedildi. Gürcistan ve arkasından Ermenistan’ın bağımsızlık ilan etmesinden sonra Azerbaycan da 28 Mayıs 1918 günü bağımsızlığını ilan etti.

Azerbaycan Cumhuriyeti şarkta ilk Müslüman cumhuriyet idi. Başkent olarak Gence seçildi. Nuri Paşa’nın kumandanlığındaki Kafkas İslam Ordusunun Bakü’den Bolşevikleri, Ermeni komitelerini ve İngiliz işgal kuvvetlerini uzaklaştırmasından sonra (Eylül 1918’de) Başkent Bakü’ye taşındı.

Kafkas İslam Ordusunun bu cumhuriyetin kurulmasında ve sınırlarının belirlenmesinde ciddi bir tesiri vardır. Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın emri ile kurulan bu ordu, I. Dünya Savaşında Kafkas cephesinde Ermenilere; Bolşeviklere ve İngilizlere karşı savaşmıştır. Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa’nın kumanda ettiği ve 12-14 bin Osmanlı askerinden ibaret olan Kafkas İslam Ordusu, Azerbaycanlı ve Dağıstanlı gönüllülerin katılmasıyla 20 bine ulaştı. 31 Mart 1918’deki Ermenilerin Bakü’de yaptığı katliamlardan sonra bu kırımı engellemek ve Dağıstan Müslümanlarına yardım etmek gayesiyle harekete geçti. 15 Eylül 1918 günü Bakü’yü Ermeni, Bolşevik çetelerinden ve İngilizlerden kurtardı. Azerbaycan’ın bağımsız bir devlet olmasında belirleyici bir rol oynayan Kafkas İslam Ordusu, Kasım 1918’e kadar faaliyetini sürdürdü.

Bu gelişmeler sonucu kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti, Nisan 1920 tarihinde, Kızıl Ordu’nun Bakü’ye girmesiyle dağılmış ve bu tarihten sonra tüm iktidar Bolşeviklerin oluşturduğu Azerbaycan Geçici Devrimci Komitesi’nin eline geçmiştir.

Yeniden Bağımsızlık

1985’te Mihail Gorbaçov’un yönetime gelmesinden sonra uygulanan açıklık ve yeniden yapılanma ilkeleri gereğince Sovyetler Birliğine bağlı cumhuriyetler egemenliklerini genişletmeye yönelmişlerdir. Nitekim 30 Ağustos 1991’de Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlık beyannamesini kabul etmiştir.

Elçibey, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin sonuncu ve bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 1. başkanı (1991-1992) olan Ayaz Niyazi Mutallibov’u istifaya zorlayarak Haziran 1992’de Azerbaycan’ın ikinci başkanı olmuştur.

Haydar Aliyev, Haziran ayında Azerbaycan Yüksek Sovyeti’nin başkanı seçilerek başkanlık yetkilerini kullanmaya başlamış, Ekim 1993’deki seçimlerde Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 3. başkanı olmuştur.

Haydar Aliyev, hastalanınca, hukuken tartışma doğuran bir şekilde, oğlu İlham Aliyev’i başbakanlığa atamış, onu yapılacak başkanlık seçiminde kendi yerine Yeni Azerbaycan Partisi’nin tek başkan adayı ilan etmiştir. 15 Ekim 2003 tarihinde yapılan devlet başkanlığı seçimini İlham Aliyev kazanmıştır. Haydar Aliyev’in iktidarı oğluna aktarması, eski Sovyetler Birliği içinde ilk örnektir. İlham Aliyev, daha sonra 2008’de yapılan başkanlık seçimini de kazanmıştır. İlham Aliyev, 9 Ekim 2013’te yapılan seçimleri de kazanmış ve dolayısıyla en az 15 yıl ülkesinin kaderinde etkili olacaktır.

İç Politika

Azerbaycan çok partili bir siyasal rejime sahiptir. Ülkede resmî şekilde kuruluşunu gerçekleştirmiş 57 adet siyasi parti vardır. Ancak iktidar partisi olan Yeni Azerbaycan Partisinin dışında ana muhalefet partisi konumunda olan Müsavat Partisi ve diğer büyük bir muhalefet partisi olan Azerbaycan Halk Cephesi Partisi, Kasım 2010 tarihinde yapılan genel seçimlerde meclise hiçbir temsilci sokamamışlardır.

Bağımsızlık Sonrası Gelişmeler

Devlet Yönetim Sistemi

Azerbaycan’ın bugünkü idari yapısı Sovyetler Birliği’nden miras kalmıştır. Yapılan yeni düzenlemelere rağmen eski sistemin ağırlığı devam etmektedir. İdari yapıda yapılan ve yapılması planlanan bütün reformlar yönetici ve bürokratların aktif ya da pasif direnişi ile karşılaşmakta ve yavaş ilerlemektedir. Bu da bürokrasinin dünyanın her yerinde yaşanan değişimlere karşı bir direnci olarak değerlendirilebilir.

Nahçıvan, Azerbaycan’a bağlı ancak onunla fiziki sınırı olmayan özerk bir cumhuriyettir. Kuzeyi ve doğusu Ermenistan, güneyi ve batısı İran ile çevrilidir. Türkiye ile de 18 kilometrelik bir sınırı vardır. Türkiye ile Nahcivan’ı birbirine bağlayan Hasret Köprüsü’dür. Dağlık bir arazi olan Nahçıvan, Türk devletleri arasında Türkiye ile kara bağlantısı bulunan tek toprak parçasıdır. Nahçıvan, Türkiye’nin de taraf olduğu 1921 Moskova ve Kars Antlaşmaları uyarınca özerk statüsü devam etmek kaydıyla Azerbaycan’a bırakılmıştır. Nahçıvan içişlerinde özerk, savunma ve dış politikasında ise Azerbaycan’a bağlıdır. Özerk cumhuriyetin nüfusu toplam 414,900 olup Nahçıvan şehrinin nüfusu 70.389’dur.

İktisadi Gelişmeler

Azerbaycan ekonomisi bağımsızlığın elde edildiği 1991 öncesinde SSCB içinde “merkezi planlama”ya tabi idi. Bağımsızlıktan sonra ise serbest pazar ekonomisine uyum sağlamaya girişilmiştir. Azerbaycan sahip olduğu petrol ve doğal gaz kaynaklarıyla bölgede önemli bir zenginlik üssüdür. Bunun yanı sıra finansman, teknoloji, yönetici sınıf ve nitelikli işgücü ihtiyacı da kendini gösterdi. Bu sebeplerle bağımsızlığın ilk senelerinde Gayri Safi Milli Hasılada (GSMH) büyük düşüşler yaşandı, ciddi iktisadi sorunlarla karşılaşıldı. Ekonomideki yüksek küçülme, fiyat artışları, enflasyon bir kriz yaratmış, milli gelir düşmüş; bunun sonucunda halk çok sıkıntı çekmiştir.

1991-1994 yılları arasında Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYİH) % 58 oranında düşen Azerbaycan, 1994’te Ermenistan ile yapılan ateşkes anlaşmasından sonra ekonomik zorlukları geride bırakmaya başlamıştır. Bu gelişmede uluslararası kurumlarla işbirliğinin kurulması ve varılan petrol anlaşmalarının katkılarının belirtilmesi gerekir. 1996’dan itibaren ise Azerbaycan ekonomisi sürdürülebilir ve olumlu bir büyüme sürecine girmiş, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olmuştur.

Bağımsızlık sonrası Azerbaycan ekonomisi 3 dönem içinde ele alınmaktadır. Birinci dönemin en önemli olayı “asrın anlaşması” olarak nitelenen Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ile Azerbaycan petrolünün paylaşımıyla ilgili anlaşmanın Eylül 1994’de Bakü’de imzalanmış olmasıdır.

İkinci dönemde gözetilen hedefler, ülkenin doğal kaynaklarının işlenmesi, ekonomide liberal anlayışa dayanan piyasa ekonomisi ilkelerinin hâkim kılınması, dünya ekonomisiyle küresel ve bölgesel bütünleşmenin sağlanmasıydı. Üçüncü dönemin hedefleri, iktisadi büyümenin artırılarak sürdürülmesi, iktisat politikalarının güçlendirilmesi, sosyal refah seviyesinin yükseltilmesi, enerji sektörünün yeniden yapılandırılması ve kapasitesinin artırılması, enerji sektörünün süratle gelişmesinden gelen kaynakların diğer sektörlere yönlendirilmesi biçiminde belirlenmiştir.

Küresel Güçlerle İlişkiler

Azerbaycan’ın yerleştiği coğrafya tarih boyu büyük devletlerin hâkimiyeti altında kalmıştır. Bu coğrafyada kurulan en büyük devlet, Şirvanşahlar devletidir. Ondan sonra buraya bir süre kısmen veya tamamen Safevi Devleti, Osmanlı Devleti, Azerbaycan hanlıkları ve Çarlık Rusya’sı hâkim olmuştur. XIX. yüzyılın başında ikiye bölünen bu topraklarda Rusya ile İran’ın hâkimiyeti başlamıştır. Rusya ve Batılı güçler yine aynı yüzyıl boyunca bölgeye Ermenileri toplamışlar ve Ermenilerin Revan (sonradan Ermenistan devletinin başkenti Erivan) merkez olmak üzere bir tampon devlet kurmalarını sağlamışlardır.

Azerbaycan’ın dış politikasının belirleyici sorunlarından ilki Ermenistan işgali altındaki topraklarının kurtarılması ve Karabağ sorununun çıkarlarına uygun bir şekilde çözülerek toprak bütünlüğünün yeniden sağlanmasıdır. Başka bir sorun ise Hazar’a kıyıdaş ülkeler arasında Hazar Denizi’nin statüsünün belirlenmesidir.

Eğitim ve Kültür Hayatı

Eğitim Sistemi

Sovyet döneminde eğitim sistemi 1930 yılına kadar eski usul eğitimin devamı şeklinde olmuştur. 1930’lu yıllardan itibaren tam bir kitle eğitimi başlatılmıştır. Bu sebeple, Sovyet döneminde, daha önce Kuzey Azerbaycan’da canlı bir hale gelen Türkleşmek, İslamlaşmak ve çağdaşlaşmak ilkeleri terk edilmiş, hatta yasaklanmıştır. Sovyet döneminin bu baskıcı ve yönlendirici eğitim sisteminin daha önceki eğitim sistemine kıyasla önemli bir farkı, eğitimsiz nüfusun kademe kademe ve hızla azalmasını sağlamasıdır. Bunun sonucu olarak, 1960-1970’li yıllarda Sovyet Azerbaycan’ında okuma-yazma oranı yüzde yüze yaklaşmıştır.

1991’den itibaren yürütülen eğitim politikası eski komünist eğitim sisteminin değiştirilmesine yönelmiştir. 2009 tarihli Tahsil Kanununda “esas anlayışlar” başlığı altında eğitimle ilgili terimler tanımlanırken eğitim sahasında devlet siyasetinin esas prensipleri ortaya konulmuştur. Buna göre, eğitimin esas maksadı, “devlet karşısında kendi sorumluluğunu idrak eden, halkının milli geleneklerine ve demokrasi ilkelerine, insan hakları ve özgürlüklerine saygı gösteren, vatanseverlik ve Azerbaycancılık fikirlerine sadık olan, bağımsız ve yaratıcı düşünen vatandaş ve şahsiyet yetiştirmek” olarak belirlenmiştir.

Alfabe ve Dil Meselesi

Azerbaycan’da, 1929-1939 yılları arasında Latin alfabesi kullanıldı. Bu sebeple, 1939’da, Sovyetler Birliğine tabi olan bütün Türk cumhuriyetlerinde Moskova’da alınan merkezî bir kararla alfabeler bir kere daha değiştirildi ve yeni alfabe Rusların kullandığı Kiril alfabesi temelinde her Türk lehçesi için ayrı ayrı düzenlendi. Dolayısıyla, 1939- 1991 yılları arasında Azerbaycan’da Kiril alfabesi kullanıldı.

1991 yılından itibaren kademeli olarak yeniden Latin alfabesine geçildi. Ağustos 2001 yılından itibaren Haydar Aliyev’in yayınladığı bir kararname ile Kiril alfabesi kullanmak yasaklandı. Bugün kullanılmakta olan bu alfabede Türkiye alfabesinde bulunmayan u, x (hırıltılı he) ve q (ga) harfleri vardır.

Tarih Yazıcılığı

Azerbaycan’da tarih yazıcılığı Abbaskulu Ağa Bakıhanov’un 1841 senesinde kaleme aldığı “Gülistan-ı İrem” kitabı ile başlatılabilir. Bundan sonra bütün Azerbaycan tarihini kapsayan ilk eser Reşid İsmayılov’un 1923’te yayınladığı “Azerbaycan Tarihi “kitabıdır.

Ziya Bünyadov ve Yusif Yusifov’un redaktörlüğünde hazırlanan 2 ciltlik “Azerbaycan Tarihi” orta dereceli okullar için yazılmış bir ders kitabıdır.

İsmayıl Memmedov’un yazdığı “XX. Asır Azerbaycan Tarihi” kitabı ve yüksekokullarda bazı heyetlerce hazırlanan birçok ders kitabı aslında eski (Sovyet) tarih yazımının bir devamıdır.

Eldar İsmayılov’un “Azerbaycan Tarihinin Oçerkleri” kitabı Moskova’da Rusça olarak neşredildi. Bu eser bütünüyle Azerbaycan tarihini içerir ve hadiseleri 1991 yılına kadar değerlendirir.

Edebiyat

Azerbaycan edebiyatı, Azerbaycan (kuzey ve güney), Irak ve Doğu Anadolu yörelerinde yaşayan Türklerin “Doğu Oğuzca” adı verilen Türk şivesiyle oluşturdukları edebiyatın bir koludur. Diğer Sovyet cumhuriyetlerinde olduğu gibi Azerbaycan’da da yazarlar ve şairler “Yazıçılar Birliyi” (yazarlar birliği) adı altında devlet tarafından mali olarak kuvvetle desteklenen bir teşkilat içinde toplanmışlardı. Bağımsızlıktan sonra da varlığını devam ettiren bu kurumun karşısında bir de Azad Yazarlar Ocağı kurulmuştur. Bu ocağın belirli aralıklarla çıkan ve dünyadaki yeni edebi anlayışları, edebi ürünleri Azerbaycan’a getiren “Alatoran” (Alacakaranlık) adlı bir edebiyat dergisi Azerbaycan edebiyatı için yeni bir soluktur.

Basın

Azerbaycan’da ilk resmî gazete “Azerbaycan” adını taşıyordu ve 1918’de Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisinin organı olarak yayına başlamıştı. Bu gazete, 72 yıl aradan sonra 1992’de yeniden başlattığı faaliyetini bugün de resmî gazete olarak sürdürmektedir. 1913 yılında Azerbaycan’da toplam 4 gazete çıkarken, bu sayı 1928’de 23’e, 1940’ta ise 141’e ulaştı.

Azerbaycan’da Türkiye’dekinin aksine birden fazla resmî gazete vardır. Azerbaycan, Respublika ve Xalq gazeteleri bunlardandır.

1988’de Karabağ olaylarının ortaya çıkması ve milliyetçilik hislerinin kabarmasıyla yeni gazeteler ve dergiler çıkmaya başladı. Bu tür yayınların ilk örnekleri olarak Azerbaycan Halk Cephesi’nin Bülteni, Tribün, Azerbaycan adlı dergileri anabiliriz. Azerbaycan Halk Cephesinin resmen kayıtlardan geçmesiyle “Azadlıq” (Özgürlük) gazetesi onun organı olarak yayınlanmaya başladı. Gazete bugün de yayınını sürdürmektedir.

Bugünkü Azerbaycan basını çok renklidir ve birçok fikri temsil eden gazeteler ve dergiler çıkmaktadır. Başlangıcında olduğu gibi bugün de Azerbaycan basını iki dillidir:

  • En itibarlı gazeteler Rusça yayınlanmaktadır. Zerkolo (Ayna) ve Bakınskiy Raboçiy (Bakü İşçisi) bunların başında gelmektedir.
  • Azerbaycan Türkçesiyle yayınlanan gazeteler içinde 525-ci q?zet’in özel bir yeri vardır.

Hükümet gazetelere kâğıt sağlayarak onlar üzerinde kontrolü sürdürmeye çalışmaktadır.

Müzik, Resim ve Mimarlık

Azerbaycan’da yüksek bir müzik kültürü vardır. Halk müziği ve profesyonel sanatkârlarca ifa edilen muğam (makam) müziği oldukça gelişmiştir. Her iki müziğin de kendine özgü gelenekleri, repertuvarı, aletleri ve icra etme tarzı vardır. Halk müziği daha çok Azerbaycan’ın batı kesimlerinde Zengezur ve Borçalı’da (Gürcistan içinde) yayılmıştır. Muğam müziği ise daha çok kuvvetli şehir kültürü olan merkezlerde yaygındır. Halk müziği her kesimden insana, muğam ise seçkinlere hitap etmektedir. Bakü, Şuşa, Gence, Şamahı ve Şeki müziğin icra edildiği merkezler arasındadır.

Türkiye ile İlişkiler

Bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Cumhuriyeti’ni ilk tanıyan devlet Türkiye ol muştur. Azerbaycan ile 1992’de imzalanan protokolle diplomatik ilişki kurulmuştur. Bağımsızlıktan bu yana Türkiye ile 500’ün üzerinde anlaşma imzalanmıştır. Azerbaycan ve Türkiye aynı dili ve kültürü paylaştıkları için birbirlerini “kardeş devlet” saymakta ve “iki devlet bir milletiz” demektedirler.

Elçibey döneminde Türkiye-Azerbaycan arasında birçok sosyal ve ekonomik anlaşma imzalanmıştır.

Haydar Aliyev döneminde (1993-2003) Azerbaycan’ın izlediği politika sonucunda diğer sınırdaş devletlerle işbirlikleri geliştirilmiştir. Türkiye, Azerbaycan’ın ABD ve NATO ile iyi ilişkiler kurmasına yardımcı olmuştur.

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kültürel ilişkiler, resmî, yarı resmî ve özel kurumların katkılarıyla sürdürülmektedir. Televizyon ve Radyo yayın alanlarının kapsam dâhilinde olması ve alfabe birliği kültürel ilişkileri zenginleştirmektedir.

Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı 1994’de Bakü Türk Anadolu Lisesini ve Bakü Türkiye Türkçesi Öğretim Merkezi’ni (TÖMER) hizmete sokmuştur. Azerbaycan’da 1 üniversite (1995’de Kafkaz Üniversitesi), 2 fakülte (1991’de Türk Dünyası İşletme Fakültesi ve 1992’de İlahiyat Fakültesi), toplam 14 lise ve 1 ilkokul açılmıştır.

TRT’nin Avrasya Kanalı ile başlayan yayın faaliyetlerini, Türkiye’nin resmî ve özel kanallarından yaptığı yayınlar takip etmiştir.

TİKA (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı) eğitim, öğretim ve kültür faaliyetlerinin yanı sıra, birçok Müslüman ve Orta Asya cumhuriyeti yanında Azerbaycan’a da teknik kalkınma yardımları, bilgi ve teknik aktarma ve tarım destekleri vermektedir.

Türkiye ile Azerbaycan arasında kültürel köprü kuran Kardaş Edebiyatlar, Bilge, Bilig, Yesevi, Türk Dünyası Araştırmaları, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi, Türk Yurdu, Kardeş Kalemler ve Yom gibi sürekli yayın organları, kültürel ilişkilerin gelişmesine katkı sunmaktadır.


Güz Dönemi Dönem Sonu Sınavı
18 Ocak 2025 Cumartesi
v