Osmanlı Türkçesi 1 Dersi 5. Ünite Özet

Arapça Ve Farsça Kelimelerde Ünlüler Ve Yazılışları

Arapça ve Farsça Kelimelerde Ünlüler ve Yazılışları

Türkçenin sekiz ünlüsüne karşılık Arapça ve Farsçada dört harf (elif, vav, güzel he, ye) ve hareke işaretleri kullanılır. Bu harflerden vav, güzel he ve ye aynı zamanda ünsüz olarak da görev yapar.

Arapça ve Farsça kelimelerde ünlülerin uzun ve kısa halleri vardır. Kısa ünlüler yazılmaz, yani bir harfle gösterilmez, ancak bazen kelimelerin yanlış okunmasını önlemek için hareke kullanılmıştır. Arapça ve Farsçadan gelme kelimelerde yer alan uzun ünlüleri göstermek için harf üzerine şapka konur.

Arapça ve Farsçadaki uzun ünlüler birer harfle gösterilir.

  • â uzun ünlüsü “elif “harfiyle,
  • û uzun ünlüsü “vav” harfiyle,
  • î uzun ünlüsü “ye” harfiyle gösterilir.

Uzun ünlülerin Arapça ve Farsça kelimelerde kelime başında, ortasında ve sonunda yazılışları şöyledir:

  • Kelime başında “medli elif” â okunur.
  • Elif kelime başında medsiz olursa “e” veya “a” okunur.
  • Kelime başında “vav” daima ünsüz görevdedir. Kelime içinde ve sonunda vav, ünlü görevinde ise “u” okunur.
  • Kelime başında “ye” daima ünsüz görevindedir. Kelime başındaki uzun î sesi için “elif + ye” birlikte kullanılır.
  • Kelime içinde ve sonunda “ye” ünlü görevinde uzun î okunur.
  • Arapça ve Farsça kelimelerde kısa ünlülerin harfle gösterilmediği, lüzumu halinde hareke ile gösterildiği daha önce belirtilmişti. Ancak istisna olarak kelime başındaki “e”nin ve kısa “a”nın elif ile, kelime sonundaki “e”nin “güzel he” ile gösterildiğini hatırlatalım.

Türkçede Ses Karşılığı Bulunmayan Harfler

Arapça ve Farsça kelimelerde bulunduğu halde Türkçede karşılığı bulunmayan sesler vardır. Bu sesler Türkçeye geçmiş Arapça ve Farsça bazı kelimelerde bulunduğu için Osmanlı alfabesinde harf olarak yer alır. Bu harfler Türkçedeki en yakın sese uydurularak okunur.

Türkçede ses karşılığı bulunmayan harfleri sırasıyla tanıtalım:

  • Peltek se harfi Arapça kelimelerde bulunur. Türkçede ‘‘se” olarak okunur.
  • Ha , , he harflerinin Türkçedeki karşılığı “h”dir. Arapça ve Farsçaya özgü olan bu harfler birkaç Türkçe kelimede de tarihi süreç içinde kullanılmıştır.
  • Zel harfi normal “z” gibi okunur.
  • Dat harfi Arapça kelimelerde bulunur. Türkçede bulunmayan bu harf Türkçede “z” ile nadiren de “d” ile karşılanır.
  • harfi kalındır ve bazı Türkçe kalın ünlülu kelimelerin başında da kullanılır.
  • harfi Arapça kelimelerde normal “z” sesiyle karşılanır. Bu harf kalın sesli olması sebebiyle kimi kalın sıradan kelimede “ze” yerine kullanılmıştır.
  • Ayın ve hemze harfleri Arapçaya ozgudur. Farsça ve Türkçe kökenli kelimelerde bulunmaz.
  • Ayın harfi yabancılarca çıkarılması çok zor bir sese sahiptir. Bir boğaz ünsüzüdür. Bu yüzden Türkçede günlük konuşma dilinde hiç yoktur.
  • Ayn harfi kelime ve hece başında bir ünlü ses olarak okunur, hece sonunda düşer, ünlüye uzun ses değeri kazandırır.
  • Ayn harfi hece sonunda bazen hemze gibi kesme işareti ile gösterilir. Hemzeden ayırt etmek için kuyruğu sağa bakan kesme işareti tercih edilir.
  • Ünlüsü uzun olan kapalı hecenin sonunda ayn düşer.
  • Hemze , kelime başında elif harfinin üstüne veya altına konur, ancak umumiyetle bu hemzeleri göstermeye gerek görülmemiştir.
  • Kelime içinde hemze bir diş üzerine, kelime sonunda ise tek başına yazılır. Latin harfleriyle hemze kesme işaretiyle gösterilir.
  • Hemzeler Türkçede kelime sonunda okunmaz. Günümüzde kelime içindeki ve sonundaki hemzeler artık gösterilmemektedir. İlmi çalışmalarda kelimenin orijinal imlasını yansıtmak için kesme işareti konur.

Arapça ve Farsça Kelimelerin Tanınması

Türklerin müslüman oluşundan itibaren Arap ve Fars dilleriyle ilişkisi vardır. Onlardan birçok kelime Türkçeye geçmiştir. Arapçadan umumiyetle dini konular, Farsçadan ise edebi konular başta olmak üzere hayatın her alanından çok sayıda kelime dilimize girmiştir. Bu kelimeleri tanımak Arap harfleriyle yazılmış kelimeleri doğru bir şekilde okumak ve yazmak için gereklidir.

Arapça ve Farsça kelimeleri Türkçeden ayırt etmek için aşağıdaki hususlara dikkat etmek gerekir:

  • Yalnızca Arap Alfabesinde bulunan “ayn, zı, dat, ha, te” harflerinin yer aldığı kelimeler Arapçadır.
  • İçinde veya sonunda hemze olan kelime Arapçadır.
  • İçinde “je” harfi bulunan kelimeler Farsçadır.
  • “Zel ve hı” harfleri Arapça ve Farsça kelimelerde bulunur.
  • Türkçe kelime başlarında birkaç istisna dışında “c, f, h, j, l, m, n, p, r, ş, z” harfleri bulunmaz.
  • Türkçe kelimeler büyük ünlü uyumuna uyar.

Ay Adları

Osmanlı Devletinde İslam dÜnyasında yaygın olan hicrikameri takvim kullanılıyordu. Ayın hareketlerini esas alarak dÜzenlenen bu takvimde, Hz. Peygamberin Mekke’den Medine’ye hicreti başlangıç olarak alınır. Bir yıl 355 gündüur. Bu sebeble Hicri aylarla Kameri aylar örtüşmez. Yani Ocağın karşılığı Muharrem değildir. Takvimde ay adları Arapçadır. Resmi yazışmalarda ay adlarının kısaltmaları tercih edilirdi.

(Osmanlı Türkçesindeki ay adlarının yazılışını kitabınızın 67. sayfasındaki tabloda detaylı olarak görebilirsiniz.)

Arapçada ayın ilk günü, son günü ve her on günü farklı isimlerle anılır. Osmanlı Türkçesinde de bu isimler kullanılmıştır:

  • Ayın ilk günü: gurre
  • Ayın son günü: selh
  • Ayın ilk on günü (1-10) : eva’il
  • Ayın ikinci on günü (11-20) : evasıt
  • Ayın son on günü (21-30) : evahir

Osmanlı Devletinde yeniçeri maaşları (ulufeler) üç ayda bir verilirdi. Her üç aylık grubun, ayların kısaltmalarından oluşan bir ismi vardır. Yazışmalarda bu kısaltmalar kullanılırdı:

  • Muharrem - Safer - Rebi’ulevvel masar
  • Rebi’ulahir - Cumadelula – Cumadelahir : recec
  • Recep – Şa‘ban – Ramazan : reşen
  • Şevval – Zilka‘de – Zilhicce : lezez

Haftanın Günleri

Osmanlı Türkçesinde halen geçerli olan gün isimleri kullanılıyordu. Gün isimlerine dikkat edildiğinde Farsçanın önemli bir etkisinin olduğu hemen anlaşılacaktır.

(Osmanlı Türkçesindeki gün adlarının yazılışını kitabınızın 68. sayfasındaki tabloda detaylı olarak görebilirsiniz.)

Sayılar

Rakamlarla ilgili şu hususlara dikkat edilmelidir:

  • Yirmi kelimesinin özel bir imlası vardır.
  • Mi’e (yüz) kelimesinin özel bir imlası vardır.
  • Rakamlara dikkat edilirse Arap ve Avrupalıların kullandıkları rakamlardan bir ve dokuzun birbirine benzediği gorulecektir.
  • İki ve altı birbirine karıştırılır. İki sağa altı sola bakar.
  • Yedi ve sekiz aynı işaretin yönleri zıt halleridir. Yedi rakamı bugünkü alfabemizde yer alan “v” harfine, sekiz ise onun ters dönmüş haline benzer.
  • Son döneme ait bazı belgelerde ve kitaplarda iki ve üç için kullanılan işaretler birbirinin yerine yazılmıştır. Böyle metinlere dikkat etmek gerekir.
  • Toplu rakamlar yazılırken önce onlar, sonra yüzler, sonra birler şeklinde sıralanarak yazılır ve araları “vav” harfiyle birleştirilir.

Arapça ve Farsçada Ünsüzler

Osmanlı Türkçesinde Arapça ve Farsçadan alınma kelimelerde Türkce ünsüzlerle uyuşmayan ünsüzler de vardır. Dolayısıyla bu dillerden alınma kelimeleri doğru okuyabilmek için o dillerin ünsüzlerinin de bilinmesi gerekir. Daha önceki untelerde de temas edildildiği üzere Arapça ve Farsça kelimelerde ünsüzlerin kalın ve ince şekilleri vardır:

  • Kalın ünsüzler : Ha, hı, sad, dad, tı, zı, ayın, gayn, kaf
  • İnce ünsüzler : Be, te, se, cim, cim, dal, zel, rı, ze, sin, şın, fe, kef, gef, lam, mim, nun, vav, he, ye.

Arapça ve Farsçadaki bu kalın ve ince ünsüzler, ünlülerin kalın ve inceliklerini de belirler. Ayrıca kalın ünsüzler Türkçe kelimelerde kalın sırayı göstermek üzere de kullanılır.

Osmanlı Türkçesinde yer alan ünsüzlerin bir kısmı üç dilde de ortaktır. Bir kısmı Arapçaya özgü bir kısmı da Farsçaya özgüdür.

Arapçaya özgü ünsüzleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Hemze, se, zel, ha, sad, dad, tı, zı, ayın.

Farsçaya özgü ünsüzlere gelince, Farslar Arap alfabesini kullanmaya başladıklarında harflerde dört değişiklik yapmışlardır. Bunlar “pe, cim, je, gef” harfleridir. Böylece Fars alfabesi 32 harfe yükselmiştir.

  • “Pe”, be’ye iki nokta ilave edilerek,
  • “Cim”, cim’e iki nokta ilave edilerek,
  • “Je”, ze’ye iki nokta ilave edilerek elde edilmiştir.
  • “Gef”, kef’in üzerine ‘‘keşide’’ denilen cizgi ilavesiyle oluşturulmuştur.

Farsçaya mahsus olan bu seslerden “p, c ve g” bulunduğu için Türkler tarafından alınmış kullanılmıştır. “Je” harfi ise Türkçeye gecen Farsça kelimelerle sınırlı kalmıştır. Daha sonra Batıdan gelen bazı kelimelerde de bu harfe rastlanmaktadır.

Bu dört harfe ilave olarak Fars alfabesinde farklı hususiyetleri olan “zel, hı, vav” harflerini de tanıtmalıyız.

  • Fars dilinde cok az kelimede görülen “zel” harfi dilimize geçen bazı kelimelerde de yaşamaktadır. “Zel” harfi XV. yüzyıla kadar uzun ya da kısa ünlüden sonraki “dal” yerine kullanılmış, daha sonra kullanılmaz olmuştur.
  • “Hı”, Farsçaya ve Arapçaya özgü seslerdendir. Türkçeye de çok yabancı değildir. Boğazlı tonsuz bir art damak sesidir.
  • “Hı” harfinin Farsçaya özgü dudakların yuvarlaklaştırılmasıyla çıkarılan bir sesi daha vardır. Bu sesi gösterebilmek için “hı” harfinin önüne bir “vav” konur. Yazıldığı halde ünlü veya ünsüz bir sesi göstermediği için “vâv-ı ma’dûle” adıyla anılmıştır.
  • Farsçaya özgü çift dudak “v”si (w) Türkçede bildik “v” ile söylenmiştir.

Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi