Klasik Sosyoloji Tarihi Dersi 6. Ünite Özet

Klasik Sosyolojiye Katkı-I: Ferdinand Tönnies Ve Georg Simmel

Giriş

Klasik dönemde sosyolojinin gelişimde şüphesiz ki Marx, Durkheim ve Weber dışında katkıda bulunan önemli başka sosyologlar da bulunmaktadır. Bunlar arasında özellikle Georg Simmel ve Ferdinand Tönnies başta gelmektedir. Tönnies ve Simmel tıpkı Weber gibi Alman kökenli olup doğa bilimleri ile kültür bilimleri arasında kesin bir ayırım yapan Alman düşünce geleneğinden etkilenmişlerdir.

Ferdinand Tönnies

Ferdinand Tönnies Almanya’da bir çiftçinin oğlu olarak doğmuş, filoloji, felsefe, teoloji, arkeoloji ve sanat tarihi eğitimi almış, Kiel Üniversitesi’nde çalışmıştır. En önemli eseri 1887 yılında yayınlanan Cemaat ve Cemiyet (Gemeinschaft und Gessellschaft) çalışmasıdır. Ağırlıklı olarak toplumsal değişme, suç ve intihar olgularıyla ilgilenmiş olan Tönnies, sosyolojinin kurucularından biri olarak kabul edilir.

Tönnies Sosyolojisi

Tönnies sosyolojinin uğraş alanını aktif insan özneler arasındaki etkileşim biçimleri olarak tanımlayarak sosyolojiyi diğer disiplinlerden özellikle biyoloji ve psikolojiden ayırmaya çalışmıştır. Tönnies doğa bilimleri ile kültür bilimleri arasında kesin bir ayırım yapan Alman düşünce geleneğinden etkilenmiş ve pozitivizmin toplum anlayışını eleştirmiştir. Tönnies sosyolojiyi önce Genel Sosyoloji ve Özel Sosyoloji olmak üzere iki alana ayırmış, daha sonra bu alanları da alt alanlara ayırmıştır. Genel sosyoloji Sosyal Biyoloji, Sosyal Antropoloji ve Sosyal Psikoloji olmak üzere üç alt alana ayrılır. Özel sosyoloji de Tönnies’e göre üç alt alana ayrılır. Bunlar Saf/Teorik Sosyoloji, Ampirik Sosyoloji (Sosyografi) ve Deneysel Sosyolojidir. Tönnies saf/teorik sosyolojiyi ideal tip kavramlardan ve statik, durağan haldeki toplumsal varlıklardan oluşan mantıksal bir sistem olarak açıklar ve beş alana ayırır. Bunlar

  • Cemaat/cemiyet kavramsallaşması
  • İlişkiler ya da toplumsal varlıklar teorisi
  • Toplumsal normlar
  • Toplumsal değerler
  • İnsan çabası sistemleridir.

Cemaat ve Cemiyet (Gemeinschaft/Gessellschaft)

Tönnies’in Cemaat/Cemiyet çalışması, endüstrileşme ve kentleşme ile birlikte yaşanan büyük toplumsal değişim ve dönüşümleri anlama çabasını yansıtır. Tarım toplumundaki geleneksel yaşam tarzı ile kentsel modern yaşam tarzını zıt toplumsal ilişkiler olarak kavramsallaştıran Tönnies Cemaat/Cemiyet kavramlarıyla bu iki yaşam tarzını ideal tipler olarak açıklamaya ve karşılaştırmaya çalışır. Cemaat ve cemiyet kavramları analitik amaca yönelik olarak oluşturulmuş ideal tiplerdir. Tönnies bütün toplumların temelinde insan iradesinin bulunduğunu belirtmekte, cemaat/cemiyet kavramlarını insan iradesinin iki farklı tipine dayandırmaktadır. Birinci tip iradeyi doğal irade, ikinci tip iradeyi ise rasyonel irade olarak tanımlar ve insan iradesinin mutlaka bu iki tipten birine gireceğini ileri sürer. Doğal irade karaktere ve mizaca dayalı iken rasyonel irade belirli amaçlara yönelik olarak en uygun aracı seçebilme kapasitesine dayanır. Rasyonel iradenin temel özelliği amaçları sonuçlardan ayırabilme ve elde edilmek istenen sonuç için en etkili araçları seçebilme kapasitesidir.

Türkçeye topluluk olarak da tercüme edilen cemaat (gemeinschaft) kavramı Tönnies’in geleneksel kırsal topluluklarla ilişkilendirdiği, aile ve dostluk ilişkileri içinde birbirine bağlı olan insanların arasındaki kişisel, yakın ve sürekli insan ilişkilerini içeren bir toplum tipidir. Tönnies geleneksel kırsal yaşam tarzının hakim olduğu toplumları, yani cemaatleri doğuştan gelen (verilmiş) statünün ön planda olduğu, hem coğrafi hem toplumsal hareketliliğin sınırlı olduğu, aile ve kilisenin temel toplumsal kontrol mekanizmalarını oluşturduğu, yaşamın ailenin ve kilisenin belirlediği kesin değerler ve ahlaki kurallar tarafından düzenlendiği, herkesin birbirine kan bağı ya da evlilikle bağlı olduğu bir toplum olarak betimler. Cemiyet kavramı ise cemaat kavramının zıttı olan her şeyi içeren bir kavramdır. Tönnies cemaat kavramıyla endüstrinin ve ticaretin egemen olduğu modern kent yaşamında insanların diğer insanlarla yakın duygusal ilişkilerden çok çıkara dayalı, rasyonel, hesaplı ilişkiler kurdukları, cemaate oranla daha hızlı, rekabetçi ve dinamik bir yaşam sürdükleri toplumları ifade etmektedir. Tönnies, insan toplumlarının aile ve köy etrafında örgütlenen, ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanan, politik yaşamı yerel olan cemaatlerden, büyük kentler ve ulus devletler etrafında örgütlenen, ekonomisi endüstri ve ticarete dayanan cemiyetlere doğru bir evrim yaşandığını düşünmektedir. Tönnies’e göre tarımdan endüstriye geçiş, serbest ticaretin ve modern ulus devletinin doğuşu, cemaatten cemiyete doğru yaşanan dönüşümün temel özellikleridir ve cemaatler, cemiyetlere evrilirken doğal irade de rasyonel iradeye dönüşecektir. Tönnies cemaatlerin zayıflaması ve yerini cemiyetlere bırakmasını olumsuz bir durum olarak görmüştür. Çünkü cemaatin zayıflaması endüstriyel kapitalizmin gelişmesi için gereken koşulları sağlamış ayrıca suç ve intiharın artmasına neden olmuştur. Tönnies’e göre cemaat endüstri toplumu sonrasında yeniden doğacaktır. Buradan anlaşıldığı gibi Tönnies cemaat ve cemiyet kavramlarını sadece yaşam tarzlarını kıyaslamak için değil insan kültürünün ve gelişimlerinin evrimini analiz etmek için bir araç olarak kullanmaktadır.

Georg Simmel

Georg Simmel Berlin’de bir iş adamının oğlı olarak doğmuş, felsefe, tarih, psikoloji ve İtalyanca eğitimi almış, Berlin ve Strausbourg Üniversitelerinde ders vermiştir. 1910 yılında Weber’le birlikte Alman Sosyoloji Derneği’ni kuran Simmel’in düşünceleri George Lukacs, Talcott Parsons ve Robert Merton gibi sosyologları etkilemiştir. En önemli eserleri arasında Metropol ve Tinsel Hayat, Paranın Felsefesi, Tarih Felsefesinin Soruları ve Toplumsal Farklılaşma Üzerine sayılabilir.

Simmel’in Sosyolojisinin Genel Özellikleri

Simmel Sosyolojiyi diğer bilimlerden bağımsız bir bilim olarak kurmaya çalışmış, sosyolojinin temelinin ahlaki kurallar değil, bilim etiği olduğunu ve inceleme nesnesinin de birey ya da toplum değil, toplumsal etkileşim olduğunu savunmuştur. Simmel’in sosyolojisi toplumsal olguları değer yargılarından arınmış, bağlamdan bağımsız olarak ve diyalektik bir bakış açısıyla inceler. Simmel sosyologların teorik görüşlerini onaylayacak deneysel kanıtlar kadar bu görüşlerle çatışacak ampirik kanıtlar da aramaları gerektiğini savunur. Simmel’e göre sosyoloji problem çözmekten çok problem kurmakla ilgilenmelidir. Simmel’in çalışmaları hem klasik hem de modern dönemdeki sosyoloji teorilerinin gelişimine katkıda bulunmuş, özellikle toplumsal etkileşim konusundaki görüşleri modern dönem sosyolojisinde sembolik etkileşimcilik olarak bilinen yaklaşımın gelişiminde etkili olmuştur.

Simmel Sosyolojisinde Diyalektik Düşünce

Simmel toplumsal birimler arasındaki çatışmaları ve karşılıklı bağlılığı ortaya koymaya çalışan, birey ve toplum arasındaki bağlantı ve gerilimleri vurgulayan diyalektik bir yaklaşım benimsemiştir. Simmel’in diyalektik yöntemi nasıl kullandığını anlamak için bakılması gereken çalışmaları şunlardır:

  • Tahakküm ve Üstlük-Altlık İlişkisi
  • Moda Sosyolojisi
  • Öznel ve Nesnel Kültür
  • Çatışma

Formel (Biçimsel) Sosyoloji

Simmel’in sosyolojisi gündelik hayatı ve etkileşimi inceleyen, bireyci bir sosyolojidir. Simmel’e göre sosyolojinin görevi, toplumsal etkileşim biçimlerini anlamak ve toplumsal düzenin biçimini ve içeriğini formel bir şekilde açıklamaktır. Toplumsal etkileşimi bir bütün olarak toplumlaşma kavramıyla ifade eden Simmel’e göre toplumlaşma, insan faaliyetlerinin bir ürünüdür ve aile, din, ekonomi gibi toplumsal kurumlar bireyleri bir arada tutan biçimler şeklinde gündelik yaşamda mevcuttur; diğer bir deyişle bu toplumsal kurumlar toplumlaşmanın biçimleridir. Toplum, bireyler arasındaki etkileşim olmadan var olmaz; ama bireyler de toplumlaşma ve toplumlaşma biçimleri, yani toplum olmadan varlıklarını sürdüremezler. Simmel toplumlaşma olarak adlandırdığı ilişki ve etkileşim ağını biçim (form) ve içerik şeklinde ikiye ayırır. Simmel sosyolojinin toplumlaşmanın içeriğiyle değil, biçimleriyle ilgilenmesi gerektiğini savunmuştur; bu nedenle sosyolojisi formel sosyoloji olarak bilinir. Formel sosyolojinin amacı, toplumsal etkileşim biçimlerini içinde bulundukları toplumsal bağdan soyutlayarak analiz etmek, böylece toplumsal bağlamları değişse bile davranışlarda belirli bir düzenlilik olduğunu göstermektir. Formel sosyoloji toplumsal olayları içinde bulundukları bağlamdan soyutlayarak incelemeye, böylece toplumsal ve tarihsel bağlamdan bağımsız biçimsel/formel düzenlilikleri ve benzerlikleri ortaya koymaya çalışan bir sosyolojidir. Simmel’in sosyolojinin konusunu diğer sosyal bilimlerden ayırarak toplumlaşmanın biçimleri ile sınırlaması, sosyolojiyi bağımsız bir bilim olarak kurma çabasının sonucudur.

Toplumlaşmanın Alt Süreçleri

Toplumlaşmanın alt süreçleri dışsallaştırma, içselleştirme, kurumsallaştırma ve çıkar biçimlendirmesidir. Biçimler kristalize oldukça bireyler kendilerini daha fazla sınırlandırılmış hissederler.

Toplumsal Yaşamın Geometrisi

Simmel, toplumsal eylemin yapısal belirleyicileri üzerinde durmuş ve bu belirleyicileri sayılar ve uzaklık gibi geometrik terimlerle açıklamaya, toplumsal yaşamın geometrisini ortaya koymaya çalışmıştır. Toplumsal geometri, Simmel’in toplumlaşmanın sadece biçimini bir soyutlama olarak analiz ederken kullandığı yöntemdir.

Sayılar

Simmel, grup süreçlerini ve bu süreçlerdeki yapısal düzenlilikleri grup üyelerinin sayısına göre incelemiş, toplumlaşma ve ya toplumsal etkileşim formlarının bu duruma katılan insan sayısına göre değiştiğini savunmuştur.

Uzaklık

Simmel’in toplumsal etkileşimi analiz ederken kullandığı bir diğer geometrik kavram da uzaklıktır. Simmel’e göre toplumsal etkileşim biçimleri, bireylerin diğer bireylerle ve ya diğer şeylerle arasındaki uzaklığa göre farklılaşmaktadır.

Toplumsal Etkileşim Formları (Biçimleri)

Simmel sosyolojisinde anlamın analizini kolaylaştıran toplumsal etkileşim biçimlerini/formlarını beş ideal tip üzerinden inceler. Diğer bir deyişle toplumsal etkileşim biçimleri içinden beşini analiz eder. Bu biçimler şunlardır:

  • Mübadele
  • Çatışma
  • Tahakküm
  • Fahişelik
  • Sosyallik

Toplumsal Tipler

Simmel çeşitli toplumsal tipleri ideal tipler olarak incelemiştir. Her toplumsal tipi diğer tiplerin tepkileri ve beklentileri üzerinden düşünen Simmel’e göre bir tip tek başına oluşmaz ancak toplumda kendisine bir konum veren ve kendisinden belirli beklentileri olan diğerleri ile ilişkisi üzerinden meydana gelir. Simmel’in incelediği beş toplumsal tip şunlardır:

  • Yabancı
  • Yoksul
  • Cimri ile Savurgan
  • Maceracı
  • Soylu

Paranın Felsefesi

Simmel “Paranın Felsefesi” adlı eserinde ekonomik alışverişin bir toplumsal etkileşim biçimi olarak görülmesi gerektiğini savunur; çünkü para ekonomisinden önce, alışveriş takasla yapılırken bireyler arasında var olan etkileşim biçimleri, para ekonomisinin gelişmesiyle birlikte büyük ölçüde değişmiştir. Bu çalışmada Simmel parayı üç düzeyde ele alır; para özel bir değer biçimidir, aynı zamanda hayatın diğer bileşenleriyle ilişkili bir olgudur ve hayatın bütünlüğünü anlamaya yardımcı olacak bir bileşendir.

Büyük Kentler ve Birey

Simmel bilimsel teknolojik çağ olarak gördüğü modernitede bireyin iç güvenliğini kaybettiğini, modern hayatın heyecanından ve karmaşasından kaynaklanan bir gerilim, huzursuzluk ve telaş içinde kaldığını belirtir. Bu huzursuzluğun en belirgin şekilde kent yaşamında görüldüğünü belirten Simmel’e göre büyük kentlerin kargaşası, rekabeti, tarzlarla, kişisel ilişkilere ve düşüncelere karşı sadakatsizliği bireyleri bir çaresizliğe itmekte ve nevrozun kıyısına getirmektedir. Simmel büyük kentlerin birey üzerindeki etkisi üzerine incelemeleriyle Kent Sosyolojisinin gelişimine katkıda bulunmuştur.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi