Türk Siyasal Hayatı Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Çok Partili Hayat: Siyaset, Partiler, Seçimler
İnönü’nün 29 Nisan 1959’da çıktığı Batı Anadolu gezisi ne olarak adlandırıldı ve nasıl sonuçlandı?
İnönü’nün 29 Nisan 1959’da çıktığı Batı Anadolu gezisi sırasında gerginlik iyice tırmandı. CHP’liler tarafından “Büyük Taarruz” olarak adlandırılan bu propaganda gezisinin ilk uğrak yeri olan Uşak’ta DP’lilerle CHP’liler arasında bir arbede çıktı.
555K nedir?
DP iktidarına karşı olan gençler de plandan haberdar oldular ve “beşinci ayın beşinci günü saat beşte Kızılay’da toplanalım” parolasını (555K) geniş bir öğrenci
kitlesine duyurdular. Sonuçta Bayar ve Menderes meydanda protestolarla karşılaştılar.
Eminsuları oluşturan subaylar kimlerdir?
Eminsular, 27 Mayısçılar aralarında 235 general ve amiralin de bulunduğu 4.000’in
üzerinde subayı emekliye sevk ederek ordu içinde geniş bir tasfiye yaptılar. Emekli subaylar da orduya geri dönmek amacıyla Emekli İnkılap Subayları Derneğini kurdular. Bu derneğe bağlı emekli subaylar “Eminsular” olarak anılmıştır.
Yeni seçim yasası ne zaman kabul edilmiş ve yasayla ne tür değişiklikler yapılmıştır?
DP’nin seçim kanununun değiştirilmesi konusundaki eleştiri ve uyarıları karşısında CHP yönetimi, 1949’da yeni bir seçim yasası için çalışmalara koyuldu. 16 Şubat 1950’de kabul edilen yeni seçim yasası muhalefetin isteklerinin büyük bölümünü karşıladı. Yasaya göre, seçimler tek dereceli, genel ve eşit oyla yapılacak; seçimde adli denetim sağlanacak ve gizli oy-açık sayım esası uygulanacaktı. Yasa, siyasal partilerin sandık kurullarında temsilci bulundurabilmelerine de olanak sağlıyordu. Bununla birlikte, muhalefetin diretmesine karşın, yasada nispi temsil yerine, liste usulü çoğunluk sistemi benimsendi.
1973 seçiminden, 12 Eylül 1980'e kadar Türkiye siyaseti nasıl şekillendi?
1973 seçiminde hiç bir parti çoğunluğu sağlamadığından Türkiye yeniden 12 Eylül 1980 darbesine kadar sürecek olan koalisyonlar dönemine girdi. Cumhurbaşkanı Korutürk’ün birbiri ardına hükümeti kurmakla görevlendirdiği Ecevit, Demirel ve Talu hükümet kuramayarak görevi iade etti.
Tek partili sistemden çok partili sisteme geçiş süreci boyunca DP’nin en çok önem verdiği konuların başında ne geliyordu?
Tek partili sistemden çok partili sisteme geçiş süreci boyunca DP’nin en çok önem verdiği konuların başında seçim kanununun değiştirilmesi geliyordu.
2002 seçimine kaç parti katıldı ve seçimi hangi parti kazandı?
2002 seçimine 18 parti katıldı. Seçim AKP’nin mutlak bir başarısıyla sonuçlandı. Oyların yüzde 34,3’ünü alan AKP tam 363 milletvekili çıkarırken, CHP yüzde 19,4 oyla 178 milletvekiliyle mecliste temsil edilme hakkını kazandı.
12 Ocak 1959’da Ankara’da toplanan CHP’nin 14.Kurultayında kabul edilen ilk hedefler beyannamesine göre partinin temel hedefleri nelerdir?
CHP’nin 14. Kurultayı, 12 Ocak 1959’da Ankara’da topladı. Kurultay, partinin daha önce ortaya atıp savunduğu görüş ve hedefleri bir anayasa görünümü altında sistemli bir bütün olarak bir araya getiren İlk Hedefler Beyannamesini kabul etti. Bu bildiriye göre partinin temel hedefleri şunlardı:
- Antidemokratik kanunların kaldırılması;
- Anayasanın; halk egemenliği, hukuk devleti, sosyal adalet ve güvenlik esaslarına göre değiştirilmesi;
- Bütün hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması;
- Devlet başkanının tarafsızlığının sağlanması;
- Yasamanın yürütme üzerindeki denetiminin etkin bir biçimde sağlanması;
- Bütün idari tasarruflara yargı denetimi getirilmesi;.
- Sosyal adaletsizlik ve dengesizliğin giderilmesi;
- Yasaların Anayasaya uygunluğunun denetlenmesi için Anayasa Mahkemesi, yasa yapımında uyum ve dengenin sağlanması için ikinci Meclis, yargıç güvencesinin sağlanması için Yüksek Hukuk şurasının kurulması.
1950 seçimlerinden sonra Türkiye'de yönetim kadrosu nasıl değişim göstermiştir?
Seçim sonuçlarının kesinleşmesinden sonra 22 Mayıs’ta Celal Bayar Cumhurbaşkanlığına, Refik Koraltan da Meclis Başkanlığına seçildi. Bayar Cumhurbaşkanı seçilince DP Genel Başkanlığından istifa etti; partinin başkanlığını Adnan Menderes üstlendi.
27 Mayıs 1960 tarihinde Milli birlik komitesinin yönetime el koymasından sonra yönetimde ne tür değişiklikler yaşanmıştır?
27 Mayıs 1960’ta Türk Silahlı Kuvvetleri adına yönetime el koyan Milli Birlik Komitesi (MBK) ilk iş olarak TBMM ve hükûmeti feshetti ve her türlü siyasal faaliyeti yasakladı. İlk bildiride, hareketin hiçbir şahıs ve zümreye karşı olmadığı açıklanmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, TBMM Başkanı Refik Koraltan ile bütün Bakanlar Kurulu üyeleri ve DP’nin önde gelen yöneticileri hemen tutuklandılar. İzleyen günlerde de birkaç istisna dışında hemen hemen bütün DP milletvekilleri de gözetim altına alındı. Gözetim altına alınanlar arasında, Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun başta olmak üzere bazı yüksek rütbeli subaylar da vardı.
28 Mayıs’ta MBK, Orgeneral Cemal Gürsel’e MBK Başkanlığının yanı sıra, Başbakanlık, Milli Savunma Bakanlığı ve Başkumandanlık görevlerini de verdi. Gürsel asker ve sivil üyelerden oluşan bakanlar kurulu listesini aynı gün ilan etti. Bu arada, Ragıp Gümüşpala Genelkurmay Başkanlığına, Cevdet Sunay da Kara Kuvvetleri Komutanlığına atandı.
Orantısızlık endeksi nedir?
Orantısızlık endeksi “Gallagher Endeksi” olarak bilinir. Bir seçimde partilerin almış
oldukları oy oranları ile sandalyelerin dağılımı arasındaki orantısızlığın derecesini
ölçmek üzere geliştirilmiştir. Endeks değeri, 0 ile 100 arasında değişir. 0 herhangi
bir orantısızlığın söz konusu olmadığını adil bir seçim sistemini gösterir. 100 ise
tam bir orantısızlık anlamına gelir.
1961 yılından 1965 yılına kadar Türkiye’de ne tür gelişmeler yaşanmıştır?
Hiçbir partinin tek başına hükûmeti kuracak sayda milletvekili çıkaramadığı 1961 seçimlerinden sonra Türkiye koalisyonlarla tanıştı. 1965 seçimlerine kadar ilk üçü CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, sonuncusu da AP listesinden Kayseri’den bağımsız seçilen Suat Hayri Ürgüplü’nün başbakanlığı altında art arda dört koalisyon hükûmeti kuruldu.
Siyaset ve ekonomiye yaklaşımları farklı iki partinin kurduğu CHP-AP koalisyonu oldukça güç koşullar altında görev yaptı. AP’nin Yassıada’da mahkûm edilen DP’lilerin affı konusunda diretmesi ve ordunun bu konuda taviz vermeyen bir tutum sergilemesi koalisyon hükûmetinin sonunu getirdi ve İnönü 30 Mayıs 1962’de Cumhurbaşkanı Gürsel’e istifasını sundu. Gürsel hükûmeti kurma görevini yeniden İnönü’ye verdi. İnönü de bu kez CHP, YTP ve CKMP ortaklığına dayanan bir bakanlar kurulu oluşturdu. CHP, YTP ve CKMP ortaklığına dayanan ve AP’den ayrılan bazı bağımsızların da katıldığı ikinci İnönü koalisyonu görevini sürdürürken 17 Kasım 1963’te yerel seçimler yapıldı. Seçim sonuçları koalisyonun küçük ortakları için tam bir hezimet oldu. Muhalefetteki AP ise oylarını arttırmıştı. YTP ve CKMP seçimde aldıkları bu büyük yenilginin CHP ile yapmış oldukları iş birliğinden kaynaklandığını düşündükleri için koalisyondan çekilme kararı aldı. Bu karar üzerine, İnönü hükûmetin istifa ettiğini açıkladı. Hükûmet kurma çalışmalarını yeniden üstlenen İnönü, hiçbir partiyi koalisyona girmeye razı edemeyince bu kez hükûmeti meclisteki 33 bağımsız milletvekilini yanına alarak kurdu. İnönü’nün 27 Mayıs sonrasında kurduğu üçüncü hükûmet 1964 yılına girilmeden göreve başlamış oldu. 1964 yazında Ragıp Gümüşpala’nın ölümü üzerine boşalan AP Genel Başkanlığına 27 Kasım 1964’te Süleyman Demirel seçildi. 13 Şubat 1965’te bütçesi reddedilen İnönü hükûmeti istifa etti. Yeni hükûmeti Suat Hayri Ürgüplü AP, YTP, CKMP ve MP’nin desteğiyle kurdu ve bu hükûmet 1965 seçimine kadar işbaşında kaldı. 10 Ekim 1965’te yapılan milletvekili genel seçimine altı siyasal parti katıldı. Tahminlerin aksine, AP oyların %52,9’unu alarak, 240 milletvekili çıkardı. Bu milletvekili sayısı AP’nin tek başına hükûmeti kurmasına yetecek düzeyde idi. CHP’nin oyları ise 1950’den o yana en düşük düzeyine inmişti. Oyların ancak %28,7’sini alan CHP, seçimden önce kabul edilen milli bakiye sistemi sayesinde Millet Meclisinde 134 sandalyeyle temsil edilme olanağını buldu. Millî bakiye sisteminden, esas olarak, küçük partiler yararlandılar: MP %6,3’lük oy oranıyla 31, YTP %3,7’lik oy oranıyla 19, TİP %3,0’lük oy oranıyla 15, CKMP de %2,2’lik oy oranıyla 11 milletvekilliği kazandılar.
14 Mayıs 1950 yılında yapılan genel seçimin sonucunda ülke yönetiminde ne tür değişiklikler gerçekleşmiştir?
Seçim sonuçlarının kesinleşmesinden sonra 22 Mayıs’ta Celal Bayar cumhurbaşkanlığına, Refik Koraltan da meclis başkanlığına seçildi. Bayar Cumhurbaşkanı seçilince DP Genel Başbakanlığından istifa etti. Partinin başkanlığını Adnan Menderes üstlendi. Hükûmeti kurmakla görevlendirilen Adnan Menderes’in DP’nin meclisteki çoğunluğuna dayanarak oluşturduğu hükûmet 2 Haziran’da güvenoyu aldı. Celal Bayar’ın cumhurbaşkanı, Adnan Menderes’in başbakanlığı üstlendiği 1950’li yıllar boyunca, DP mecliste büyük bir çoğunluk elde etti; CHP ana muhalefet partisi olarak siyasette ikinci büyük parti konumunu korudu.
1946-1960 yılları arasında seçimlerde uygulanan liste usulü çoğunluk sistemi ne demektir?
1946-1960 arasında Türkiye’de uygulanan liste usulü çoğunluk sistemine göre, siyasi partiler illerden oluşan her bir seçim çevresinde, o seçim çevresinden çıkacak milletvekili sayısını aşmayacak sayıda aday gösterirler. Seçmenler, partilerin seçim çevreleri için gösterdikleri adaylar arasından, seçim çevresinde kaç milletvekili çıkacaksa o kadar adayın ismini oy pusulalarına yazarak oylarını kullanırlar. Dolayısıyla seçmenler doğrudan tek bir partinin adaylarına oy verebilecekleri gibi, birden çok partinin adaylarından oluşan bir karma liste de yapabilirler. Sayım sonucunda her bir seçim çevresinde en çok oyu alan adaylar milletvekili seçilirler. Kısacası bu sistemde seçmenler partilere değil adaylara oy verirler.
27 Mayıs 1960 tarihinde Milli birlik komitesinin yönetime el koymasından sonra toplumsal hayatta ne tür değişiklikler yaşanmıştır?
İstanbul Üniversitesi Rektörü Sıddık Sami Onar’ın başkanlığını yaptığı ve DP iktidarına karşı muhalefetleriyle ünlenmiş olan profesörlerden oluşan bir bilim heyeti toplandı. Yeni anayasayı hazırlamakla görevlendirilen bu bilim heyeti, ilk iş olarak “Anayasa Komisyonu Raporu” adıyla bir bildiri yayınladı. Bildiride, geçici anayasa açıklandı. Geçici anayasada, yeni bir anayasa ve seçim kanununun hazırlanacağı, ardından da en kısa zamanda seçime gidileceği belirtiliyordu. Geçici anayasaya göre, TBMM’nin bütün anayasal hak ve yetkileri, yeni meclis açılıncaya kadar MBK tarafından kullanılacaktı. 27 Mayısçılar yaz aylarında ordu içinde geniş bir tasfiye yaptılar. Kısa bir süre içinde, aralarında general ve amiralin de bulunduğu 4.000’in üzerinde subay emekliye ayrıldı. Sonbahar aylarında da üniversitede bir tasfiyeye gidildi ve hükûmet “tembel”, “yeteneksiz” ve “reform düşmanı” oldukları gerekçesiyle 147 öğretim üyesinin üniversiteyle ilişkisini kesti. 29 Eylül’de DP mahkeme kararıyla kapatıldı ve eski yönetimin sorumluları 14 Ekim’de de İstanbul Yassıada’da Yüksek Adalet Divanında yargılanmaya başladı. MBK Menderes, Zorlu ve Polatkan hakkında oy birliğiyle alınan idam kararlarını onayladı. Oy birliğiyle ölüm cezasına çarptırılan Bayar ile oy çokluğuyla ölüm cezasına çarptırılan öteki 11 sanığın cezaları ömür boyu hapis cezasına dönüştürüldü. Zorlu ve Polatkan 16 Eylül 1961’de İmralı adasında idam edildi. İntihara kalkışan Menderes ise bir gün sonra asıldı.
Türkiye’de seçim sistemlerinin yarattığı orantısızlıklar ile parti sistemi ve seçmen tercihlerindeki değişimler nasıl açıklanabilir?
Türkiye’de 1950’li yıllarda liste usulü çoğunluk sisteminin uygulanmış olması, 1960 sonrasındaki nispi temsil sistemine de değişik yıllarda ülke barajı, seçim çevresi barajı ve kontenjan sistemi gibi ek düzenlemelerin eklenmiş olması gibi nedenlerle partilerin seçimlerde aldıkları oy oranlarıyla TBMM’deki temsil oranları arasında zaman zaman büyük farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bu farklılıkları ölçen Gallagher Endeksine göre bu orantısızlıklar en çok 1950’li yıllarda yaşanmıştır. En yüksek sapma %33,2 ile 1954 seçimlerinde yaşanmıştır. %33,2’lik endeks değeri ülke genelinde her üç oydan birinin oy verilen partide değil başka bir parti tarafından TBMM’de temsil edildiği anlamına gelir ki bu çok yüksek bir sapmadır. Nitekim 1954 seçiminde oyların %56,6’sını alan DP’nin TBMM’de %93,2 düzeyinde temsil edilmesi; buna karşılık oyların %34,8’ini kazanan CHP’nin TBMM’de ancak % 5,7 düzeyinde temsil imkânı bulabilmesi, bu sapmanın ne kadar büyük bir boyutta olduğunun açık bir göstergesidir. Orantısızlık endeksi değeri 1950’de %29,3, 1957’de de %18,3 düzeyinde gerçekleşmiştir. Nispi temsile geçilmesiyle birlikte endeks değeri 1960 ve 1970’li yıllarda normal düzeylerde seyretmiş ve % 2,1 ile %9,1 arasında değişmiştir. 1980 darbesinden sonra uygulamaya sokulan ülke ve seçim çevresi barajları ile 1987 seçimleriyle birlikte başlayan kontenjan uygulaması orantısızlığı yeniden yükseltmiştir. Bu değer 2002’de %27,1 ve 1987’de %22,3 ile neredeyse 1950’li yıllardaki düzeyine ulaşmıştır. Liste usulü çoğunluk sistemi ile nispi temsil sistemine eşlik eden ek uygulamalar parti sistemini de doğrudan etkilemiştir. Etkin parti sayısı 1950’li yıllarda 2’nin altında kalmış, 1960 ve 1970’li yıllarda da genellikle iki buçuk partili bir sistem hüküm sürmüştür. Türkiye’deki siyasetin giderek parçalandığı, 1991 seçimlerinden 2002’ye kadar olan dönemde bu parçalanmaya paralel olarak etkin parti sayıları giderek artmıştır. 2002 seçimleriyle birlikte Türkiye’de yeniden iki partili sistem hâkim olmaya başlamıştır. Türkiye’de bir seçimden diğerine partiler arasındaki oy kaymaları da çok yüksek düzeyde seyretmiştir. Seçmenler genellikle önlerindeki seçenekleri değerlendirerek bir seçimden diğerine oy verdikleri partileri değiştirme eğiliminde olmuşlardır. İki partili sistemin ve kutuplaşmanın hâkim olduğu 1950’li yıllardaki oy kaymaları nispeten düşüktür. Toplam oy kaymaları 1950 1954 arasında sadece %7,0 ve 1954-1957 arasında %11,6 düzeyindedir ki bu oranlar çok partili dönemde Türkiye’de gözlemlenmiş olan en düşük oy kaymaları oranlarıdır.
DP iktidarının ikinci evresinde ne tür gelişmeler yaşanmıştır?
2 Mayıs 1954’te yapılan seçimlerle DP iktidarının ikinci evresine geçildi. Seçimden DP büyük bir başarıyla çıktı. Bu seçimde iktidar partisi bir önceki seçime göre hem oy hem de temsil oranını artırdı. Seçimden sonra Adnan Menderes TBMM’deki çoğunluğuna dayanarak yeniden hükûmet kurdu.
27 Mayıs 1960 tarihinde Milli birlik komitesinin yönetime el koymasından sivil yönetime geçiş sürecine kadar yaşananlar nelerdir?
7 Aralık 1960’ta kabul edilen bir yasayla MBK ve Temsilciler Meclisinden oluşan ve temel işlevi yeni anayasa ile seçim kanununu hazırlamak olan bir Kurucu Meclis kuruldu. 13 Aralık’ta da Temsilciler Meclisi üyelerinin seçimine ilişkin kanun yayınlandı. Temsilciler Meclisi üyelerinin belirlenmesinden sonra, 6 Ocak 1961’de Kurucu Meclis ilk toplantısını yaptı. Yeni anayasa ve seçim kanununun hazırlanmaya başlamasıyla birlikte sivil yönetimine geçiş süreci hız kazanmış oldu. 12 Ocak 1961’de darbeden sonra faaliyetleri askıya alınan partilerin tekrar faaliyete geçmelerine izin verildi. Kurucu Meclis çalışmalarına başladıktan sonra, MBK, siyasal partilerin ilk genel seçimlere katılabilmeleri için en geç 13 Şubat 1961’e kadar kuruluş işlemlerini tamamlamış olmaları gerektiğini duyurdu. Bu açıklamadan sonra yeni partiler birbiri ardına siyaset sahnesine çıkmaya başladılar. Bu kadar çok parti kurulmuş olmakla birlikte, DP’nin bıraktığı boşluğu doldurmaya esas olarak iki parti adaydı: Adalet Partisi (AP) ve Yeni Türkiye Partisi (YTP). AP Partisinin programı büyük ölçüde DP’nin programına benziyordu ve liberal bir anlayışla kaleme alınmıştı. AP örgütünün, eski DP örgütüne dayanması, askeri yönetimin bu partiye karşı hızla sertleşmesine yol açtı. Buna karşın AP seçimlere kadar yönetime karşı son derece dikkatli ve temkinli bir siyaset izlemeyi ihmal etmedi. Kurucu Meclis 26 Nisan’da seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkındaki kanunu kabul etti. 24 Mayıs’ta Cumhuriyet Senatosu üyelerinin seçimine ilişkin yasa, 25 Mayıs’ta da milletvekili seçimi yasası kabul edildi. Milletvekili seçimi yasasında, tek dereceli olarak yapılacak seçimlerde nispi temsil sisteminin uygulanacağı hükme bağlandı. Her il bir seçim çevresi olarak düzenlenirken milletvekili sayısı da 450 olarak belirlendi.
Millî bakiye sistemi nasıl uygulanır?
1965 seçiminde uygulanan millî bakiye sistemine göre her il bir seçim çevresiydi. Önce, her seçim çevresinde, geçerli oyların toplamı o seçim çevresinden çıkacak milletvekili sayısına bölünerek “seçim sayısı” saptanacaktı. Her seçim çevresinde, her bir partinin aldığı toplam oylar içinde ne kadar “seçim sayısı” varsa o parti, o seçim çevresinde, o kadar milletvekili çıkaracaktı. Bağımsız adayların seçimi kazanabilmesi için her bir seçim çevresinde en az o seçim çevresindeki “seçim sayısı” kadar oy alması gerekiyordu. Seçim çevrelerindeki milletvekillikleri, siyasal partiler arasında, yukarıda belirtilen esasa göre dağıtıldıktan sonra, her partiye ait geriye kalan geçerli artık oylar, ülke genelini kapsayan “millî seçim çevresi” içinde toplanacaktı. Daha sonra, bütün partilerin “millî seçim çevresi” içinde toplanan artık oylarının toplamı, seçim çevrelerinde yapılan ilk milletvekili dağıtımından sonra açıkta kalan toplam milletvekili sayısına bölünerek “millî seçim sayısı” bulunacaktı. Her bir partinin “millî seçim çevresi” içindeki toplam artık oyları da millî seçim sayısına bölünerek, açıkta kalan milletvekillikleri siyasal partiler arasında dağıtılacaktı. Buna göre her bir partinin millî seçim çevresinde toplanan artık oyları içinde ne kadar millî seçim sayısı varsa, o parti millî seçim çevresinden o kadar milletvekili çıkaracaktı. Görüldüğü gibi sistem, tek bir oyun dahi boşa gitmesini önlüyor ve siyasal partilerin aldıkları oy oranlarıyla, kazandıkları milletvekili oranlarının hemen hemen birbirine eşit olmasını sağlıyordu.
DP seçim kanununu değiştirerek neyi engelledi?
DP seçim kanununu değiştirerek seçimde partilerin ortak liste çıkartarak güç birliği yapmasını engelledi.
1965 yılından 1980 yılına kadar Türkiye’de siyasi anlamda ne tür gelişmeler yaşanmıştır?
AP 1965 seçiminde tek başına hükûmeti kurabilecek sayıya ulaştı ve bu seçimin ardından Birinci Süleyman Demirel Hükûmeti kurularak göreve başladı. Hükûmet göreve başladıktan kısa bir süre sonra yeni bir cumhurbaşkanı seçimiyle karşı karşıya kaldı.
28 Mart’ta da Cevdet Sunay cumhurbaşkanı seçildi. 1966 sonlarında bu kez CHP’de önemli bir değişim yaşandı. Ortanın solu görüşünün önderliğini yapan Bülent Ecevit partinin genel sekreterliğine seçildi. Bu arada millî bakiye sistemi iktidardaki AP’nin oylarıyla 1 Mart 1968’de yürürlükten kaldırıldı, yerine tekrar 1961’de uygulanan barajlı d’Hondt sistemi getirildi. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi barajın anayasada öngörülen serbestlik ilkesini zedelediği gerekçesiyle baraj uygulamasını iptal etti. Böylece herhangi bir barajın olmadığı d’Hondt sistemi uygulanmaya başladı. Bu sistem 1980’deki askerî darbeye kadar yürürlükte kaldı. 12 Ekim 1969’da yapılan genel seçimde AP, 1965’e göre oy kaybına uğramasına karşın, yine de seçimden zaferle çıktı.
256 milletvekili çıkaran AP, Millet Meclisinde bir kez daha tek başına çoğunluğu sağladı. CHP’nin oyları ise çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra en alt düzeye inmişti. Seçimden sonra Süleyman Demirel partisinin meclisteki çoğunluğuna dayanarak hükûmeti yeniden kurdu. Hükûmet 1970’te bütçesi reddedilince bir sarsıntı geçirdi. Türkiye 1970’li yıllara oldukça sancılı bir biçimde girmişti. 1960’lı yılların ortalarında başlayan öğrenci hareketleri 1970’lerin hemen başında nitelik değiştirmiş, çeşitli gerilla grupları silahlı eylemlere başlamışlardı. Bu ortam içinde, 12 Mart 1971 günü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin üst yönetimi hükûmete bir muhtıra verdi. Muhtırayı, anayasa ve hukuk devleti anlayışıyla bağdaştırmanın mümkün olamayacağını belirten Başbakan Demirel hemen istifa etti ve Türkiye 14 Ekim 1973’te yapılan seçimlere kadar sürecek olan ara rejim dönemine girdi. Bu dönem içinde Partiler açısından en önemli gelişme CHP’de oldu ve parti içindeki anlaşmazlıklar nedeniyle istifa eden İnönü’nün yerine Ecevit genel başkanlığa seçildi.
1973’te yapılan seçimde yenilenmiş, dinamik bir parti görünümüyle giren ve kullandığı sloganlarla geniş kitleleri etkilemeyi başaran CHP, seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Millet Meclisinde 185 sandalye kazandı. Ama bu sayı Millet Meclisinde çoğunluğu sağlamak için gerekli olan 226 sayısının çok altındaydı. 1973 seçiminde hiç bir parti çoğunluğu sağlamadığından Türkiye yeniden 12 Eylül 1980 darbesine kadar sürecek olan koalisyonlar dönemine girdi. CHP, Millî Selamet Partisi (MSP) ile anlaştı ve bu iki partinin kurduğu hükûmet 7 Şubat 1974’te güvenoyu aldı. Ama daha ilk günlerden başlayarak hükûmetin iki kanadı arasında derin görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Ecevit 18 Eylül 1974’te cumhurbaşkanına istifasını sundu ve böylece CHPMSP koalisyonu sona erdi. Demirel’in temasları sonucunda AP, MSP, MHP ve CGP bir koalisyon hükûmeti oluşturma konusunda anlaştılar ve Birinci Milliyetçi Cephe Hükûmeti adıyla da anılan bu koalisyon hükûmeti 1977 seçimlerine kadar işbaşında kaldı.
1977 seçimleri 5 Haziran 1977’de gerçekleştirildi. Beklendiği üzere, CHP seçimden birinci parti olarak çıktı. CHP, Millet Meclisinde 213 milletvekili kazandı. Bu sayı çoğunluğu sağlamak için gerekli olan sandalye sayısından 13 eksikti. Seçimlerin ardından hiçbir partinin gerekli çoğunluğa ulaşamaması nedeniyle 1980 askerî darbesine kadar kısa ömürlü koalisyon ve azınlık hükûmetleri birbirini izledi. Siyasi çalkantıların ve ekonomik zorlukların yaşandığı bu dönemde toplumsal gerilim, kutuplaşma ve şiddet giderek arttı. Bu dönem 12 Eylül 1980’de ordunun yönetime doğrudan el koymasıyla kapandı.
Nisbi temsil sisteminin özellikleri nelerdir?
1961 seçiminden başlayarak Türkiye’de 19461960 arasında uygulanan çoğunluk sistemi terk edilerek nispi temsil esasına geçilmiştir. Her il bir seçim çevresi olarak düzenlenirken milletvekili sayısı 450 olarak belirlendi. Barajlı d’Hondt sistemi benimsendi. Buna göre milletvekili sayıları hesaplanırken her partinin aldığı oylar önce bire, sonra ikiye, sonra üçe, nihayet ilden çıkacak milletvekili sayısına bölündü. En büyük değerler sıralanıp milletvekillikleri buna göre partiler arasında dağıtıldı. 1961’de ülke barajı yoktu. Ama seçim bölgesi barajı vardı. Bu baraj geçerli oyların o seçim çevresinden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edildi. Örneğin iki milletvekili çıkacak illerde baraj %50, üç milletvekili çıkacak illerde %33,3, dört milletvekili çıkacak illerde %25,0 vb. 1965’te her bir partinin oy ve temsil oranlarını tamamen eşitlemeye çalışan millî bakiye sistemine geçildi. 1969 seçimlerinden başlayarak 1980’e kadar tekrar d’Hondt sistemine geçildi ama 1961’den farklı olarak seçim çevresi barajı da kaldırıldı.
Millet Partisi (MP), Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nce neden kapatıldı?
Millet Partisi (MP), Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nde açılan dava sonucunda partinin “dini esasa dayanan ve gayesini saklayan bir cemiyet olduğu” sonucuna
varıldı ve MP 27 Ocak 1954’te kapatıldı.
1957 seçim sonuçları nasıl gerçekleşmiştir?
1957 seçiminde DP’nin oyları yarının altına (yüzde 47,3) düşmesine rağmen seçim sisteminin adaletsizliğinden yararlanarak milletvekilliklerinin yüzde 69,5’ini kazandı. Oylarını yüzde 40,6’ya yükselten CHP’nin temsil oranı yüzde 29,2’de kaldı. Seçime iddialı giren MP ile DP’den kopanların kurduğu HP seçimlerde hiçbir varlık gösteremediler.
28 Nisan’da, İstanbul Üniversitesi öğrencileri arasında yaşananlar nelerdir?
28 Nisan’da, İstanbul Üniversitesi öğrencileri, üniversitenin merkez binasında bir toplantı düzenlediler. Güvenlik güçlerinin toplantıya müdahale etmesi üzerine olaylar çıktı ve bu olaylar Beyazıt Meydanı’na yayıldı. Buradaki çatışma sırasında Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz aldığı bir kurşun yarası sonucunda can verdi.
27 Mayıs’ta ne oldu?
27 Mayıs’ta başkanlığını Orgeneral Cemal Gürsel’in yaptığı ve Milli Birlik Komitesi adı altında toplanmış olan bir subay grubu, emirleri altındaki askeri birliklerle birlikte Ankara ve İstanbul’daki bazı önemli yerleri ele geçirdi ve Türk Silahlı Kuvvetleri adına, yönetime doğrudan el koyduğunu açıkladı.
1980 yılından günümüze kadar Türkiye’de siyasi anlamda ne tür gelişmeler yaşanmıştır?
12 Eylül rejimi siyasal istikrar adına iki partili siyasal model yaratmayı hedefledi. Bunun siyasi ve hukuki çerçevesi büyük ölçüde tamamlanınca 1983 Mayısında MGK siyasal partilerin oluşmasına izin verdi. Ancak bu süreçte MGK veto yoluyla parti kurucu üyeleri ve milletvekili adaylarını belirleme yetkisini elinde tuttu. MDP, HP ve ANAP’ın kurucuları veto engelini aştı ve sadece bu üç parti seçim için onay aldı. Yeni milletvekili seçimi yasası seçimlerde çifte barajlı nispi temsil yöntemi uygulanmasını öngördü. 6 Kasım 1983 seçimlerinde seçime giren her üç parti de %10’luk barajı geçse de seçimlerin kesin galibi 400 milletvekilinden oluşan TBMM’de 212 sandalye kazanan ANAP oldu. ANAP genel başkanı Turgut Özal yeni hükûmeti kurdu. 1987 yılında yapılan referandumla 12 Eylül 1980 öncesinin siyasal parti lider ve yöneticileri üzerindeki siyasi yasaklar kaldırıldı. Bu gelişme üzerine ANAP’ın girişimiyle milletvekili genel seçimleri erkene alındı. Bu arada 1986 ve 1987’de milletvekili seçim yasasında önemli değişiklikler yapıldı. Milletvekili sayısı 400’den 450’ye çıkarıldı. 29 Kasım 1987’de yapılan seçimde ülke genelindeki %10’luk genel barajı sadece üç parti aştı ve milletvekillikleri bu partiler arasında dağıtıldı, öteki partiler meclis dışında kaldılar. ANAP, 1983’e göre önemli bir oy kaybına uğramasına karşın, yine de seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başardı. Oyların %36,3’ünü alan ANAP milletvekilliklerinin %64,9’unu kazandı ve yeni hükûmeti kurdu. Bir sonraki seçim 20 Ekim 1991 tarihinde gerçekleşti. Seçime katılan altı partiden beşi ülke genelindeki %10’luk barajı aşarak milletvekili çıkarma hakkını kazanırken, hiçbir parti tek başına çoğunluğu sağlayamadı. Seçimden %27,0’lik oy oranıyla DYP birinci parti olarak çıktı. Seçim sonrasında DYP-SHP koalisyon hükûmeti kuruldu. 1995 yılı içinde yaşanan hükûmet çalkantılarından sonra seçimler erkene alındı. Bu sırada milletvekili sayısı 450’den 550’ye çıkartıldı. 24 Aralık 1995’te yapılan seçimlerden en kazançlı çıkan parti %21,4 oy alan RP oldu. ANAP %19,6, DYP %19,2, DSP %14,6, CHP ise %10,7 oy aldı. Seçimlerden sonra ortaya çıkan bu bölünmüş meclis aritmetiği güçlü bir hükûmete izin vermediğinden, 1999’a kadar kısa ömürlü koalisyonlar birbirini izledi. 18 Nisan 1999’de yapılan seçimde DSP ve MHP oylarında büyük bir patlama gerçekleştirdiler. Seçimden sonra DSP, MHP ve ANAP bir araya gelerek yeni hükûmeti kurdular, başbakanlığı da DSP genel başkanı Bülent Ecevit üstlendi. Ecevit hükûmeti uzunca bir süre işbaşında kaldıktan sonra seçimler bir kez daha erkene alındı ve 2002’de yeniden seçime gidildi. Seçim, AKP’nin mutlak bir başarısıyla sonuçlandı. Oyların %34,3’ünü alan AKP tam 363 milletvekili çıkarırken, CHP %19,4 oyla 178 milletvekiliyle mecliste temsil edilme hakkını kazandı. Seçime katılan öteki 16 parti ise ülke barajına takıldı. Seçimden sonra, Abdullah Gül Hükûmeti kuruldu. Partinin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, üzerindeki siyasal yasak kalkınca, 18 Mart 2003’te başbakanlığı devraldı. AKP 2007 ve 2011 seçimlerinde de oylarını artırarak kazandı ve iktidarını devam ettirdi.
CENTO'nun açılımı ve kurucu ülkeler hangileridir?
CENTO, (Central Treaty Organization- Merkezi Antlaşma Teşkilatı) Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve İngiltere arasında 1955 yılında kurulan güvenlik ve savunma örgütüdür. 1979 yılında varlığı sona ermiştir.
MGK'nın veto engelini aşan partiler hangileridir?
MDP, HP ve ANAP’ın kurucuları veto engelini aştı ve sadece bu üç parti seçim için onay aldı.
NATO ve Türkiye'nin NATO üyeliği ne zaman gerçekleşmiştir?
NATO, (North Atlantic Treaty Organization- Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü)
4 Nisan 1949 tarihinde kurulan, merkezi Brüksel’de bulunan, amacı üye ülkelerin
özgürlük ve güvenliklerini korumak olan uluslararası örgüt. Türkiye NATO’ya
1952 yılında üye olmuştur.
1961 seçimlerinden sonra Türkiye ne ile tanıştı?
Hiçbir partinin tek başına hükümeti kuracak sayıda milletvekili çıkaramadığı 1961 seçimlerinden sonra Türkiye koalisyonlarla tanıştı. 1965 seçimlerine kadar ilk üçü CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, sonuncusu da AP listesinden Kayseri’den bağımsız seçilen Suat Hayri Ürgüplü’nün başbakanlığı altında art arda dört koalisyon hükümeti kuruldu.
Azınlık hükümet sistemi nedir?
Azınlık hükümeti, parlamenter sistemlerde, parlamentoda çoğunluğu olmayan bir partinin, diğer parti ya da partilerin hükümete fiilen katılmadan dışarıdan destek vermesiyle oluşturduğu hükümet biçimidir.
14 Mayıs 1950’de yapılan seçim nasıl sonuçlanmıştır?
DP oyların yüzde 53,3’ünü, CHP ise yüzde 39,9’unu alırken, yürürlükteki çoğunluk
sistemi yüzünden DP 408, CHP ise sadece 69 milletvekilliği kazandı.
Türkiye milletvekili tanımı ve seçimi ne zaman başlamıştır?
24 Aralık 1995'te ki seçimlerde, seçim yasasında da önemli değişiklikler yapıldı. Buna göre, milletvekili sayısı 450’den 550’ye çıkartıldı ve bu 550 milletvekilinden 100’ünün seçim çevrelerine bağlı kalmaksızın, partilerin ülke genelinde aldıkları oylar esas alınarak “Türkiye milletvekili” olarak seçilmeleri öngörüldü.
Cumhurbaşkanı Evren 7 Aralık 1983’te yeni hükümeti kurma görevini kime verdi?
Cumhurbaşkanı Evren 7 Aralık 1983’te yeni hükümeti kurma görevini ANAP genel başkanı Turgut Özal’a verdi.
1960'lı yıllardan 1970'li yıllara öğrenci hareketlerindeki değişim nedir?
1960’lı yılların ortalarında başlayan öğrenci hareketleri 1970’lerin hemen başında
nitelik değiştirmiş, çeşitli gerilla grupları silahlı eylemlere başlamışlardı.
DP iktidarı 14 Aralık 1953’te “Cumhuriyet Halk Partisi hakkında nasıl bir kanun çıkardı?
DP iktidarı 14 Aralık 1953’te “Cumhuriyet Halk Partisi’nin haksız iktisaplarının millete iadesi” adıyla bir kanun çıkardı.
Doğan Avcıoğlu’nun Devrim dergisi nasıl bir düşünce hareketine girmiştir?
Silahlı kuvvetler içindeki bir kesim, “milli devrimci bir gelişme stratejisi” benimsemiş ve benzerlerine Mısır ve Cezayir’de rastlanan “sol” bir askeri müdahale arayışına girmişti. Doğan Avcıoğlu’nun Devrim dergisi de bu tür “ilerici” bir ordu müdahalesinin düşünsel hazırlıklarını yapmaktaydı.
Vatan Cephesi nasıl bir siyasi oluşumdur?
Vatan Cephesi, 1957 seçimlerinden sonra güç birliğine giden muhalefete karşı
Demokrat Parti tarafından kurulan, partiye yeni katılımlar sağlamayı amaçlayan,
hukuki bir niteliği olmayan siyasi oluşumdur. O dönemde Vatan Cephesi’ne
katılanların listesi her gün düzenli olarak devlet radyosundan ilan edildi.
DP’nin seçim kampanyası ağırlıklı olarak ne üzerine yoğunlaşmıştır?
DP’nin seçim kampanyası ağırlıklı olarak tek parti dönemindeki anti-demokratik uygulamaların eleştirisi üzerinde yoğunlaştı.
Yassıada davaları sonucu alınan kararlar nelerdir?
MBK Menderes, Zorlu ve Polatkan hakkında oybirliğiyle alınan idam kararlarını onayladı. Oybirliğiyle ölüm cezasına çarptırılan Bayar ile oy çokluğuyla ölüm cezasına çarptırılan öteki 11 sanığın cezaları ömür boyu hapis cezasına dönüştürüldü. Zorlu ve Polatkan 16 Eylül 1961’de İmralı adasında idam edildi. İntihara kalkışan Menderes ise bir gün sonra asıldı.
Cumhuriyet Senatosu kaç üyeden oluşuyor ve seçilmek için temel kriterler nelerdir?
Cumhuriyet Senatosu ise 150 üyeden oluşuyordu ve senatör seçimlerinde çoğunluk sistemi benimsenmişti. Senatör olabilmek için 40 yaşını bitirmiş ve bir yükseköğretim kurumundan mezun olmak koşulu getirilmişti.
29 Kasım 1987’de yapılan seçime kaç parti katıldı ve kaçı barajı aştı?
29 Kasım 1987’de yapılan seçime yedi parti katılırken, seçmenlerin yüzde 93,3 gibi çok büyük bir bölümü sandık başına giderek oylarını kullandılar. Ülke genelindeki yüzde 10’luk genel barajı sadece üç parti aştı ve milletvekillikleri bu partiler arasında dağıtıldı, öteki partiler meclis dışında kaldılar.
27 Mayıs 1960'ın Sonbahar'ın da üniversite de neler yaşandı?
Sonbahar aylarında da, üniversitede bir tasfiyeye gidildi ve hükümet “tembel”, “yeteneksiz” ve “reform düşmanı” oldukları gerekçesiyle 147 öğretim üyesinin üniversiteyle ilişkisini kesti.
Milli Güvenlik Konseyi kimlerden oluşmaktadır?
Milli Güvenlik Konseyi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer
ve Jandarma Komutanı Orgeneral Sedat Celasun’dan oluşmuştur.
12 Ekim 1969’da yapılan genel seçime kaç parti katıldı ve önceki seçimlerden bu anlamda farkı nedir?
12 Ekim 1969’da yapılan genel seçime 8 siyasal parti katıldı. Türkiye’de çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra, 1950’deki seçime 3, 1954, 1957 ve 1961’deki seçimlere 4, 1965’teki seçime de 6 siyasal partinin katıldığı göz önünde bulundurulursa, bu bir rekor anlamına geliyordu.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 55
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 327
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 913
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1286
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20159
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582