Özel Güvenlik Meslek Etiği Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim

Özel Güvenlik Sektöründe Zaman Ve Stres Yönetimi

1. Soru

İnsan yaşamında korunma ve savunmanın yeri nedir?

Cevap

Varlığını devam ettirme arzusu insana doğuştan
verilmiş temel güdülerden biridir. Bazı bilim adamlarına
göre, en temel güdü sayılan varlığını devam ettirme arzusu,
diğer bazı güdülerle desteklenmektedir. Bunlar insanın
canlılığını devam ettirebilmesi için ‘yiyip içmesi’, neslini
devam ettirebilmesi için ‘cinsel ilişkide’ bulunması ve
varlığına yönelmiş tehlikeleri gidermek için ‘kendini
savunması’ olarak özetlenebilir.


2. Soru

Güç ve yozlaşma ilişkisi nedir?

Cevap

Kuvvet kullanma yetki ve kapasitesine sahip
kişilerin sağlıklı bir şekilde denetlenmemeleri durumunda,
sahip oldukları gücün yasal sınırlarını aşarak kötüye
kullanma imkân ve ihtimali her zaman vardır. Bu nedenle,
gerek devlet adına ve gerekse görevlendirildikleri kurum
için kuvvet kullanma imkân ve yetkisine sahip olan
güvenlik görevlilerinin sahip oldukları yasal yetki ve gücün
meşru sınırlarını aşarak kötüye kullandıkları görülebilir.


3. Soru

Kuvvet kullanımını etkileyen faktörler nelerdir?

Cevap

Kuvvet kullanımını etkileyen faktörler kısaca iç ve dış faktörler olarak sınıflandırılabilir:

  • İç faktörler: Bunların başında kişinin kendisini güçlü görmesi ve karşılaştığı sorunları kuvvet ile çözme eğilimi göstermesi gelir. Hayatı mücadele ve çatışmadan ibaret gören bir güvenlik görevlisi, kendisini güçlü gördüğü durumda karşılaştığı bir sorunu kendisine göre en makul ve kısa çözüm olan kuvvet kullanarak aşma eğilimi içinde olacaktır. Ancak, güvenlik görevlisini kuvvet kullanma konusunda istekli ve aceleci yapan tek şey kendini güçlü görmesi değildir. Saldırganlık ve kuvvet kullanma eğilimi her zaman kişinin kendisini güçlü görmesinden kaynaklanmayabilir. Kişinin içinde bulunduğu ‘korku’, ‘heyecan’, ‘endişe’, ‘panik’ ve ‘kendine güvensizlik’ de kişiyi saldırgan yapabilir. Özellikle, güvenlik görevlisinin kuvvet kullanımı konusunda yeterli beceriye sahip olmadığının farkında olması ve ‘kendine güveninin azlığı’ da bazı durumlarda onu gereğinden erken, aşırı ve kontrolsüz güç kullanmaya yöneltebilir.
  • Dış faktörler: Bir güvenlik görevlisinin kuvvet kullanıp kullanmayacağı sadece iç faktörler ile belirlenmez. Mesleki bir uygulama olarak kuvvet kullanan güvenlik görevlilerinin bu uygulamaları öncelikli olarak yasal bir gereklilik ve zorunluluk olmalıdır. Güvenlik görevlilerinin kuvvet kullanmalarını etkileyen dış faktörlerden bir diğeri toplumsal beklentilerdir. Sosyal çevrenin güvenlik görevlilerinin kuvvet kullanmasını eleştirdiği görülse de güvenlik personelinin kuvvet kullanma konusundaki çekimserliği bir tür acziyet olarak algılanmaktadır. Gerilimli bir olaya müdahale eden güvenlik görevlisinden öncelikli olarak kuvvet kullanarak ortamı yatıştırması beklenir. Toplumda var olan bu beklenti ve hatta talep bazı durumlarda güvenlik personelinin kuvvet kullanma eğilimini artırmaktadır.

4. Soru

Kuvvet kullanma eğitiminin önemi nedir?

Cevap

kuvvet kullanma yetki ve potansiyeline sahip olan
güvenlik görevlilerinin bunu ne zaman ve nasıl
kullanacakları konusunda çok iyi eğitilmeleri sonra da
denetlenmeleri gerekmektedir. Görevleri kamu yararına
kuvvet kullanmak olan kamu ve özel güvenlik personelinin
eğitimleri ayrı bir önem taşımaktadır. Bu personele
verilmesi gereken eğitim sadece onların bedenine yönelik
fiziki bir eğitim değil, aynı zamanda onlara meslek etiği ve
profesyonellik bilinci kazandıracak teorik eğitimlerle de
desteklenmelidir (Daley, 1998:b-c). Gerektiği gibi eğitilip
denetlenmeyen güvenlik görevlilerinde mesleki yozlaşma
yaşanacaktır. Bir yandan sahip oldukları gücün doğal
yozlaştırma etkisi, öte yandan onların bu gücünü kendi
çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyenlerin etki ve
baskısı altında kalan güvenlik personelinin yozlaşması
kaçınılmazdır.


5. Soru

Kuvvet kullanımı eğitimi hangi boyutları içermektedir?

Cevap

Güvenlik görevlilerinin zor kullanma uygulamaları birkaç farklı açıdan ele alınabilir. Bu açılardan her birisi kendine göre bir eğitim gerektirmektedir. Bunlar en genel anlamda üçe ayrılır:

  • Kuvvet Kullanma Eğitiminin ‘Fiziki’ Boyutu: Bir güvenlik görevlisi öncelikli olarak kuvvet kullanma konusunda yeterli bir eğitim almış olmalıdır. Başta kendi fizik gücü olmak üzere, maddi güç olarak adlandırılan araç-gereç, teçhizat ve silahları kullanma konusunda gerekli ve yeterli eğitim almayan bir görevli panikleyerek kontrolünü kaybedebilir. Güvenlik görevlisinin gerilimli bir olayda kontrolünü kaybetmeyerek soğukkanlılığını koruyabilmesi, onun savunma sanatları konusunda iyi eğitim alması ile mümkündür. Eğitim, güvenlik görevlisine kendine güven duygusu kazandıracak, kendine güveni olan bir görevlinin ise davranışları daha kontrollü olacaktır. Böyle bir görevli kuvvet kullanma konusunda aceleci değil, daha temkinli ve soğukkanlı davranabilecektir.
  • Kuvvet Kullanma Eğitiminin ‘Yasal’ Boyutu: Kuvvet kullanmanın ikinci ama belki de en önemli boyutu yasal boyutudur. Güvenlik görevlileri kuvvet kullanma konusundaki yasal mevzuatı çok iyi bilmelidirler. Kuvvet kullanımına Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümleri açısından bakıldığında, bu yetkinin ceza sorumluluğunu kaldıran hukuka uygunluk sebepleri ya da kusurluluğu kaldıran sebepler arasında bulunduğu görülecektir. Söz konusu yetkinin kullanımı TCK’nın 24. maddesinin 1. fıkrasındaki ‘kanunun hükmünü yerine getirme’ ya da görevli ve yetkili bir merciin emri üzerine yapılıyorsa TCK’nın 24. maddesinin 2. fıkrasındaki ‘yetkili merciin emrini ifa’ şeklinde ya da TCK’nın 25/1. Maddesinde düzenlenmiş bulunan ‘meşru savunma’ kurumunun şartları içinde uygulama alanı bulduğu görülmektedir (Eryılmaz ve Bozlak, 2009: 248- 249). Dolayısıyla güvenlik görevlileri, kuvvet kullanma konusunda mevzuatta var olan yetkilerinin sınırlarını aşmaları durumunda, TCK’nin 27 ile 256. maddelerine göre suçlu duruma düşebilirler. Diğer taraftan sahip oldukları yasal yetkileri kullanmamaları durumunda ise bu kez görevlerini ihmal ettikleri için yine suçlu duruma düşebilirler. O hâlde güvenlik görevlilerinin kuvvet kullanma konusundaki yasal boyutu çok iyi bilmeleri gerekir.
  • Kuvvet Kullanma Eğitiminin ‘Ahlaki’ (Etik) Boyutu: Kuvvet kullanma eğitiminin üçüncü boyutu ahlaki, yani etik boyutudur. Her şeyden önce inisiyatif kullanımı gerektiren kuvvet kullanma uygulamalarında etik bir duyarlılık da gereklidir. Bazı durumlarda hangi düzeyde kuvvet kullanımının asgari kuvvet olduğunu ve hangi düzeydeki bir kuvvet kullanımının yeterli olduğunu ancak kuvveti kullanan görevlinin kendisi bilebilir. Ancak buradaki bireysel takdir yetkisinden keyfîlik anlaşılmamalıdır. Güvenlik görevlisinin karar ve davranışlarının mesleki profesyonellik ve mesleki etik ilkelere uygun olması beklenir. Kuvvet kullanımına yasal açıdan izin verildiği her durumda güvenlik görevlisi kuvvet kullanma konusunda çok istekli ve hevesli olmamalıdır. Gerek kuvvet kullanımı konusundaki heveslilik ve acelecilik ve gerekse kullanılacak olan kuvvetin düzeyi ve üslubu güvenlik görevlisinin inisiyatifine bağlıdır. Güvenlik görevlisinin inisiyatifinde olan durumlarda görevlinin davranışlarını belirleyen en etkin faktör, onun sahip olduğu etik duyarlılığıdır.

6. Soru

Kuvvet kullanımı eğitiminde savunma sanatlarının yeri
nedir?

Cevap

Kuvvet kullanımı konusunda içgüvenlik
personelini dengeleyecek unsurlardan biri de en genel
anlamda ‘savunma sanatları’ olarak tanımlanan fiziki güç
kullanma becerileri konusunda yeterli düzeyde
eğitilmeleridir. Yakın savunma sanatları alanında verilecek
eğitim, endişelerin aksine, güvenlik görevlilerini saldırgan
değil daha disiplinli ve kontrollü yapacaktır. Kendisine
yönelik fiziki tehdit ve saldırıları giderme konusunda
kendine güveni olan güvenlik görevlilerinin meşru ve yasal
sınırları gözetmeleri daha kolay olacaktır. Görev yaparken
kendisinden emin olan güvenlik personelinin güç kullanımı
da doğal olarak daha ölçülü ve dengeli olacaktır. Buna bağlı
olarak güvenlik görevlilerinin savunmaya yönelik uzak
doğu sporlarında yeterli düzeyde eğitilmeleri, onları
saldırgan yapmayacağı gibi, personele kendine güven
duygusu kazandırarak daha ölçülü ve kontrollü olmalarını
sağlayacaktır (Visser, 1997).


7. Soru

Kuvvet kullanımı inisiyatifi özel güvenlik için ne
anlama gelmektedir?

Cevap

Güvenlik görevlileri, aldıkları eğitim ne kadar iyi
olursa olsun, bazı durumlarda birkaç saniye gibi çok kısa
bir süre içerisinde karar vererek bunu uygulamak
durumundadırlar. Böyle bir durumdaki güvenlik
görevlisinin karşısında yerine getirilmesi gereken bir görev
vardır ancak personel bu görev için gerekli olan detayları
her zaman almış olduğu eğitimde bulamayabilir. Çok kısa
bir süre içerisinde karar verme ve bu kararı uygulayabilme
yeteneği kazandırma sadece eğitimle ilgili bir sorun değil
aynı zamanda eğitilecek personelin seçimi ile ilgili bir
sorundur. Eğitilecek personelin ilk önce, kritik durumlarda
inisiyatif kullanarak kısa sürede sağlıklı karar alabilecek
kapasiteye sahip olup olmadığının tespit edilmesi
gerekmektedir. Güvenlik hizmetleri bu görevi yerine
getirecek personelin sağlıklı ve dengeli bir psikolojik
yapıya sahip olmalarını da gerektirmektedir. Geniş bir
yelpaze içerisinde gerçekleşen ve ani psikolojik
değişiklikleri gerektiren güvenlik hizmetleri ancak iyi bir
eğitim almış, kabiliyetli ve psikolojik olarak dengeli
insanlar tarafından yerine getirilebilir. Güvenlik hizmeti
üreten bir personelin normal bir psikoloji içerisindeyken
aniden çok gerilimli bir olaya müdahale etmesi de söz
konusu olabilir. Mesleğinin gerektirdiği ruh yapısına sahip
olmayan bir personel, soğukkanlılık ile çözülebilecek bir
soruna telaş ile yaklaşarak eline yüzüne bulaştırabilir. Öte
yandan, kararlılıkla yaklaşılması gereken bir durum
karşısında kararsızlık, endişe ve çekingenlik gösteren bir
personel böyle bir durum karşısında acze de düşebilir


8. Soru

Kuvvet kullanımı kaça ayrılır?

Cevap

Güvenlik görevlileri tarafından kullanılan kuvvet
uygulamaları, kullanma şekline göre bu kavramlardan
biriyle de tanımlanabilir. Kuvvet kullanımı, kullanılan
şiddetin derece ve sonuçlarına göre kendi içinde
‘ölümcülolmayan kuvvet kullanımı’ (use of non-lethal
force) ve ‘ölümcül kuvvet kullanımı’ (use of lethal force)
olmak üzere ikiye ayrılır.


9. Soru

Etkisiz hale getirme nedir?

Cevap

Kullanılan kuvvetin derecesi ne olursa olsun bunun
kişisel bir eylem olarak değil yasal bir gereklilik ve görev
olarak yerine getirilmesi gereklidir. Bir güvenlik personeli
tarafından kullanılan kuvvet hiçbir zaman ‘kavga’,
‘boğuşma’, ‘insan yaralama’ veya ‘öldürme’ gibi
kişiselleştirilerek tanımlanmamalıdır. Bu da ancak kuvvet
kullanan personelin öncelikli olarak yasaları sonra da
mesleki incelikleri titizlikle gözetmesi sayesinde
başarılabilir. Bu şartlar yerine getirilerek yapılan kuvvet
uygulamaları teknik olarak ‘etkisiz hâle getirme’
(incapacitate) olarak tanımlanır.


10. Soru

Makul müdahale nedir?

Cevap

Kolluğun müdahalesi her zaman ‘makul’
(reasonable) olmalıdır. Makul olan bir müdahale istisnasız
olarak, yasallık (legality), gereklilik (necessity) ve orantılık
(proportionality) ilkelerinin her üçünü birden içinde
barındırmalıdır. Yasal, gerekli ve orantılı olan gücün ‘asgari düzeyde’ kullanılması ise minimum zor (minimum
force) kullanmadır. Bu düzeyde yapılan bir müdahale kamu
vicdanı, amir değerlendirmesi ve yargı soruşturması
karşısında her zaman haklılığı ispatlanabilir (justifiable
force) olacaktır.


11. Soru

Güvenlik görevlilerinin kuvvet kullanımında
“meşruiyet” ilkesi nedir?

Cevap

Güvenlik görevlilerinin şiddet uygulamalarında
kanuniliğin ötesinde bir de ‘meşruiyet’ (legitimacy) boyutu
vardır. Şiddet kullanmak için gerekli olan yasal şartların
oluştuğu durumlarda bile güvenlik görevlilerinin kuvvet
kullanma öncesi yapacakları uyarılar, kuvvet kullanma
anındaki tutum ve davranışları ve gözetecekleri mesleki
etik duyarlılık ve son olarak şiddet kullandıktan sonra
takındıkları tutum şiddet uygulamalarının toplumsal
meşruiyetini etkiler.


12. Soru

Asgari kuvvet nedir?

Cevap

Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16.
maddesine göre zor ve silah kullanma yetkisine sahip olan
polis, bu yetkisini yasallık, gereklilik, orantılılık ve etik
duyarlılık ilkelerini gözeterek kullanmalıdır. Kuvvet
kullanmadaki en genel ilke, görevin yerine getirilmesi için
gerekli olan ‘asgari kuvvet’ (minimum force)
uygulanmasıdır. Kuvvet kullanımında gerekli olan ‘en az’
limitinin aşılması yasal bir ihlal olmakla beraber, bu her
zaman dışarıdan kolayca tespit edilebilecek bir durum
olmadığı için çoğu zaman güvenlik görevlisinin vicdanına
bırakılmış etik bir sorumluluktur.


13. Soru

Makul kuvvet, orantılılık, caydırıcı amaçlı kuvvet
kavramlarını açıklayınız.

Cevap

  • Makul Kuvvet: Kuvvet kullanımına, bir güvenlik görevlisinin kendisine veya bir başkasına yönelik bir fiziki saldırının olması durumunda bu tehlikeyi gidermek veya etkisiz hâle getirmek için başvurulur. Burada kuvvet kullanma bir amaç değil araçtır ve hangi aşamada ve hangi oranda kullanılması gerekiyorsa o sınırın aşılmaması gereklidir. Kullanılan kuvvet ne olursa olsun nihai amaç saldırganı durdurmak ve kontrol altına almaktır. Bir saldırganı durdurmak veya etkisiz hâle getirmek için ne kadar kuvvet uygulaması gerekiyorsa kullanılan o miktar ‘makul kuvvet’ kabul edilir.
  • Orantılılık: Güvenlik görevlilerinin kuvvet uygulamalarında diğer bir ölçüt ‘orantılılık’ (proportionality) ilkesidir. Güvenlik görevlisinin kullanacağı kuvvet karşılaşılan tehlike ile orantılı olmalıdır. Ancak bir tehlikenin ölçülerek ona karşı orantılı bir kuvvet uygulanması sübjektif bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin, el veya herhangi bir sert cisim ile yapılan bir saldırıya karşı ateşli silah kullanımı orantısız ve aşırı kuvvet olarak görülebilir. Ancak personelin bıçak veya benzeri bir yaralayıcı ve öldürücü olabilen bir silah ile tehdit edilmesi durumunda ateşli silah kullanıp kullanmayacağını objektif olarak belirlemek pek de kolay değildir. Bu ve benzeri sorunlar hukukçular ve bu alanın uzmanı olan uygulayıcılar tarafından incelenerek değerlendirilmelidir.
  • Caydırıcı Amaçlı Kuvvet: Güvenlik görevlisinin kullandığı kuvvetin makul olabilmesinin kriterlerinden bir diğeri de kuvvet kullanımının sadece ‘caydırıcı’ amaçlı olmasıdır. Güvenlik görevlilerinin cezalandırma amaçlı zor kullanma hak ve yetkileri yoktur. Örneğin, güvenlik görevlilerinin toplumsal olaylarda kullandığı kuvvet uygulamaları, ‘cezalandırıcı’ (punitive) değil topluluğu ‘caydırıcı’ (preventive) olması durumunda meşrudur. Diğer bir ifade ile güvenlik görevlisinin kullanacağı kuvvet ancak bir kalabalığı caydırmak ve dağıtmak için gerekli olan düzeyde tutulduğunda meşrudur. Zaten dağılma ve kaçma eğilimi gösteren bir kalabalığın peşinden koşarak cezalandırma amaçlı zor kullanması meşru değildir. Özellikle de kaçarken yere düşen göstericilere, dışarıdan rahatlıkla gözlenebilecek bir düzeyde kin, nefret ve intikam duyguları yansıtan içerikte zor kullanılması meşruiyet açısından sorgulanabilir. Kalabalığa karşı kuvvet kullanan görevliler kuvvet kullanmanın ne kadarının yasal bir gereklilik, ne kadarının da profesyonellik sınırını aşan duygusal bir zafiyet olduğunu en iyi kendi vicdanlarında hissedebilirler.


14. Soru

Yüce amaç yozlaşması nedir?

Cevap

Kanunlara aykırı ve işlenmesi suç olan bazı
uygulamaların vatan ve milletin âli menfaatlerini koruma
söyleminin arkasına sığınılarak yapılmasına yüce amaç
yozlaşması denir. Yüce amaç yozlaşması bazıları için bir
yanılgı olsa da bazıları için aldatmacadır. Yüce amaç
yozlaşmasında millî duyguların kötüye kullanımı söz
konusudur. Toplumun özellikle muhafazakâr değerlere
sahip sınıflarından gelen güvenlik görevlilerinin millî
duyguları sömürülerek onlara bazı yasadışı işler
yaptırılması söz konusudur. Oysa ülkenin kanunlarını
çiğnemek masum ve zararsız bir yanılgı değil, uzun
dönemde ülkeye vereceği zararlar açısından
değerlendirildiğinde ülkeye ihanet boyutunda bir suçtur.


15. Soru

Ülkenin varlığına yönelik tehditlerde güvenlik
görevlilerinin görevi nedir?

Cevap

Her ülkede o ülkenin vatandaşlarına ve devletin
varlığına yönelik yasadışı eylemler yapan bazı kişi ve
gruplar olabilir. Çağdaş ve demokratik toplumlar ve
devletler bu tür kişileri ‘düşman’ olarak algılayarak imha
etmek yoluna gitmez. Güvenlik görevlileri sadece masum
insanlara karşı değil suçlularla mücadele ederken de
kanunlara uymak zorundadırlar. Bu tür kişiler yakalanıp
haklarında yürürlükteki yasalara göre işlem yapılacak
‘suçlu vatandaşlar’ olarak algılanır. Ne kadar suçlu olursa olsunlar kendi vatandaşlarını düşman olarak görme ve
yargılamadan imha etme çabası içinde olmak bir tür geri
kalmışlık ve az gelişmişlik belirtisidir. Çağdaş toplumlar
devletin kendi güvenliğini koruması ilkesini kabul etmekle
beraber bunun mutlaka ‘yasal’ (legal) ve ‘meşru’
(legitimate) yol ve yöntemlerle yapılması gerektiği
konusunda duyarlıdırlar.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi