Maliye Politikası Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Maliye Politikası Ve Gelir Dağılımı
Bireyler açısından gelir niçin önemlidir?
Bireyler açısından gelir çok önemlidir. Çünkü
gelir;
• Bireysel bağlamda yaşamın sürdürülmesi
açısından zaruri,
• Yaşam düzeyinin yükseltilmesi açısından ise
gereklidir.
Gelir, toplumsal alanda karar merkezlerinde söz sahibi
olma açısından da çok önemlidir. Hatta kapitalist devlet
anayasalarında yazılı olan bireyin seyahat hakkı, eğitim
hakkı, çalışma hakkı gibi insan haklarından
yararlanabilmek bile ancak gelir ile mümkündür. Medeni
yasanın insanı tanımlama biçimi olan hak sahibi
koşulundan hakların kullanılabilme koşuluna geçmek de
bir bakıma gelir sahibi olmakla mümkündür.
Yeniden gelir dağıtımı politikası uygulanmasının
amacı kısaca nasıl belirtilebilir?
Yeniden gelir dağıtımı politikası uygulanırken
amaç bireye tasarruf yapma veya üretime girme imkânı ya
da toplumsal güç ve itibar kaynağı sağlamak olmayıp,
piyasadan temin edemediği bazı tüketim ürünlerine
kavuşma kanalını açmaktır. Bu durumda, yeniden gelir
dağıtım politikaları sonucunda millî gelirin tahsisinde
tüketim hanesi genişletilmekte, buna karşın, doğal olarak,
yatırım hanesi daraltılmaktadır.
Nominal gelir kavramı kısaca nasıl açıklanabilir?
Nominal (parasal) gelir bir bireyin belirli bir
sürede akım hâlinde sahip olduğu parasal değerin
toplamıdır. Enflasyonist dönemlerde nominal gelirin
gerçek satın alma gücünü bulabilmek için fiyat
değişmeleri karşısında düzeltme yapılır.
Reel gelir kavramı kısaca nasıl açıklanabilir?
Reel gelir nominal gelirin enflasyona göre
düzeltilmiş hâlidir.
Gelir türleri arasında yer alan tatmin kavramı kısaca
nasıl açıklanabilir?
Tatmin ya da psikolojik gelir veya haz duygusu
bireyin çeşitli şekillerde ve ortamlarda yaşadığı, parasal
değerle ifade edilmeyen haz duygusudur.
Akım gelir nedir ve bireyin akım olarak gelir elde etme
kaynakları nelerdir?
Akım gelir, bir dönem içinde bireyin elde ettiği
ekonomik değerlerin toplamıdır.
Bireyin akım olarak gelir elde etme kaynakları iki grupta
toplanabilir:
• Birinci grupta birey akım olarak faktör geliri elde
eder.
• Bireyin ikinci grup gelir sağlama kanalı ise faktör
geliri dışı gelir sağlama kaynaklarıdır.
Bireyin akım olarak faktör geliri elde etmesi nasıl
açıklanabilir?
Birinci grupta birey akım olarak faktör geliri elde
eder. En genel gelir sağlama kanalı faktör piyasalarında
ücret, kâr, faiz ve rant şeklinde elde edilen faktör
getirisidir. Faktör getirisi elde edebilmek için faktör sahibi
olmak gerekir. Emek, maddi ve parasal sermaye ve doğa
unsurları faktör piyasasında arz ve talep koşullarına göre
faktör sahiplerine akım olarak ücret, kâr, faiz ve rant geliri
sağlar. Faktör piyasasında arz edilen faktörleri kamu
hizmetlerinin sunumunda istihdam edilmek üzere kamu
kesimi de talep edebilir. Kamu ve özel kesim tarafından
talep edilerek istihdam edilen faktörlerin sağladığı faktör
paylarının dağılımı birincil gelir dağılımını oluşturur. Şu
hâlde, birincil gelir dağılımı kamu ve özel kesimde
üretime giren üretim faktörlerinin dönemsel akım olarak
elde ettikleri faktör paylarının dağılımından oluşur.
Bireyin faktör geliri dışı gelir sağlama kaynakları
nasıl açıklanabilir?
Bireyin ikinci grup gelir sağlama kanalı ise faktör
geliri dışı gelir sağlama kaynaklarıdır. Bu gelir sağlama
kaynağının birisi aile çevresidir. Doğal olarak birey aile
çevresinden faktör payı anlamında parasal gelir elde
etmez. Ancak, aile işletmesi tipi organizasyonlarda ya da
işsizlik durumunda ailesinin yanında kalan birey, yaşamını
sürdürebilmek için ailesinden aynî destek sağlıyor olabilir.
Bu tür aile destekleri gelir dağılımı hesaplamalarına dahil
edilmezler.Bireyin faktör dışı gelir elde etmesinin diğer kanalı ise
devletin sağladığı çeşitli sosyal desteklerdir. Yeniden gelir
dağıtımı politikası çerçevesinde yer alan çeşitli sosyal
destekler, toplumsal gelir dağılımında sosyal tercihe
uygun adaleti sağlamaya ya da birincil gelir dağılımını
sosyal tercihe uygun hâle getirmeye yöneliktir.
Stok birikimi nasıl açıklanabilir?
Birey, faktör gelirlerinin tüketim dışı
tasarruflarını birikim olarak toplayarak stok birikimine
dönüştürür. Stok birikimi aile fertlerinden devreden miras
veya üçüncü bireylerden gelen bağışlarla da
oluşturulabilir. Stok birikimi, akım gelirden ayrılan
tasarruflar yanında, bağış ve yardımların oluşturduğu
birikim toplamıdır. Stok birikimi bir tür sermayedir. Stok
birikimine sahip birey, sermaye sahibi olarak faktör
piyasasında kâr veya faiz adı altında akım faktör geliri
elde edebilir.
İkincil gelir dağılımı (yeniden gelir dağılımı) kavramı
kısaca nasıl açıklanabilir?
Kamu cari harcamaları ve bazı transfer
harcamaları birincil gelir dağılımı üzerinde bozucu etki
oluştururken maliye politikası araçları ile toplumsal adalet
duygusuna nispi olarak daha uygun ikincil gelir dağılımı
oluşturulmaya çalışılır. İkincil gelir dağılımı ya da yeniden
gelir dağılımı, birincil gelir dağılımının kamusal araçlarla
kamu tercihlerine uygun olabilecek şekilde yeniden
dağılımıdır.
Gelir dağılımı konusunun kamu ekonomisi alanına
girmesinin nedenleri kısaca nasıl belirtilebilir?
Gelir dağılımı konunun kamu ekonomisi alanına
girmesinde iki belirleyici neden rol oynamıştır:
• Bunlardan birincisi, kapitalizmin doğası gereği,
ileri aşamalarında gelir dağılımının bozulmaya
yüz tutması ve bu sonucun hem sosyal hem de
bizzat ekonominin işleyişi açılarından sorunlara
gebe olmasıdır.
• İkincisi ise zamanla kamu araçları ile
ekonomilere müdahale alanının genişlemesi ve
müdahale araçlarının artmasıdır.
Gelir dağılımı konusu kim tarafından kamu ekonomisi
alanında yer almıştır?
Klasik ve neo-klasik ekonomistlerin fazla
uğraşmadığı gelir dağılımı konusu, vergilemede sosyal
işlev konusunu gündeme getirmiş olan Wagner ile kamu
ekonomisi alanına girmiş ve günümüzde de temel kamusal
işlevler arasında yerini almıştır.
Klasik dönemde yeniden gelir dağılım konusunun
maliye konuları arasında yer almamasının nedeni kısaca
nasıl açıklanabilir?
Klasik dönemde esnek emek ve rekabetçi piyasa
koşulları altında, tam istihdam varsayımına da dayalı
olarak gelir adaletsizliğinin olmadığı görüşü yaygındı. Bu
nedenle, geçmiş dönemlerde gelir dağılımı ciddi bir sorun
olarak görülmediği gibi, doğal olarak, yeniden dağılım da
maliye konuları arasında yer almıyordu.
Yeniden gelir dağılımın maliye konuları arasına
girmesi nasıl gerçekleşti?
1850’lerde kapitalizmin birinci büyük krizi
sonucu sistem işsizlik ve gelir dağılımı bozukluğu ile karşı
karşıya kaldı. Diğer taraftan, kamu bütçelerinin hacmi
büyümeye, devletler daha çok vergi alma ve harcama
yapma imkânına kavuştu. Gelir dağılımının giderek
bozulması toplumsal huzursuzluklara neden olduğu gibi,
daha da önemlisi, piyasaların genişlemesi önünde de
önemli engel oluşturmaya başladı. Böylece, gerek sosyal
gerekçelerle gerek ekonomik zorunluluklarla kamu
kesimine ve vergi fonksiyonuna mali amaç yanında sosyal
amaç olarak gelirin yeniden dağılımının sağlanması amacı
eklendi.
Gelir dağılımının sosyal ve ekonomik etkinlik
açılarından önemi nasıl açıklanabilir?
Gelir dağılımı hem sosyal adalet hem de
ekonomik etkinlik açılarından önemlidir. Bir defa, gerek
bireysel gerek ailesel gelir dağılımı bir ekonomideki
fakirlik ya da yoksulluğun yaygınlığını ifade eder. En
yüksek ve en düşük gelir dilimleri arasındaki fark sosyal
dengesizliği ve ona bağlı olarak da adaletsizliği gösterir.
Konunun sadece sosyal adaletsizlik olarak ele alınması
yeterli değildir. Gelir dağılımı dengesizliği ve aşırı
adaletsizlik sosyal huzursuzluk ve çalkantılara neden
olarak, sistemi tehlikeye de sokabilir. Diğer taraftan,
piyasada açıklanan tercihler gelirlere bağlı olduğundan,
tüketim piyasalarında açıklanan talep fonksiyonları gelir
dağılımının etkisi altında şekillenir. Üretimin talebe göre
şekillendiği varsayımı altında, gelir dağılımının bozulması
sonucunda, üretimin yüksek gelirlilerin talepleri
doğrultusunda şekillenebileceği, bu durumun ise
ekonomik etkinliğe aykırı olduğu ileri sürülmektedir. Bu
nedenle, gelir dağılımının düzeltilmesi, ekonomik etkinlik
açısından, üretimin yeniden ve toplumsal tercihlere daha
uygun olarak şekillendirilmesi anlamına gelmektedir.
Yeniden gelir dağıtımının dayandığı politikalardan
biri olan Pareto kuralına göre ikincil gelir dağılımı nasıl
meşrulaştırılmaktadır?
Pareto kuralı bir alandaki refah yükselişinin diğer
alandaki refah kaybı pahasına yapılmasına izin vermez.
Bu durumda ikincil gelir dağılımı nasıl meşrulaştırılabilir?
Çözüm şöyle verilmektedir. Bireylerarası refah etkileşimi
varsayımı altında, yeniden dağılım politikası ile refahı
yükselmiş olan bireyin refah fonksiyonu, kaynak kaybına
uğramış bireyin refah fonksiyonunda yer alır. Böyle
olunca, kaynak kaybına uğrayan bireyde refah değişimi
olmadan, kaynak kazancı sağlayan bireyde refah yükselişi
meydana gelmektedir. Bireylerin refah fonksiyonlarının
birbiri ile bağlantılı olduğu durumda bu süreç şöyle
gösterilebilir:
WA = f (QA, XA, ......, ZA, WB,)
WB = f (QB, XB, ......, ZB)
Mali rant ve mali sömürü kavramları nasıl
açıklanabilir?
Vergilemede yararlanma ilkesi, vergi ödeyenin,
katlandığı fedakârlık karşılığında kamu harcamalarından
yarar beklediği görüşüne dayanmaktadır. Bu görüş
çerçevesinde, yeniden gelir dağıtımı politikası
uygulamasında yüksek gelirli kesimin vergi vermeye razı
olması, düşük gelirlinin durumunun düzelmesinden yarar
sağlayacağı şeklindeki algılama ile açıklanır. Bu teori
çerçevesinde gelir dağılımı politikasından destek alanlar ve
bu politikayı destekleyenler açısından birey-bütçe ilişkisi;
• Birincilerde mali rant,
• İkincilerde ise mali sömürü olarak
nitelenmektedir. Bu durumda, gelir dağılımı politikaları açısından;
• Mali rant, bireyin ya da grubun kamusal
politikalardan net yarar sağlamasını;
• Mali sömürü ise bireyin ya da grubun kamusal
politikalara net katkı yapmasını ifade etmektedir.
Gelir dağılımı kaç grupta ele alınabilir?
Gelir dağılımı, genelde dört grupta ele alınabilir:
Bunlar kısaca şöyle açıklanabilir:
• Yaygın olarak kullanılan gelir dağılımı ölçütü,
bireylerin ya da ailelerin gelirlerinden oluşan
bireysel gelir dağılımıdır. Bu ölçütte sektör ya da
bölge farkı gözetilmeden bireysel gelir dağılımı
ölçümleri yapılır ve gelir dağılımını düzeltme
çabaları bireysel ya da ailesel temelde yürütülür.
• Bireyler farklı statülerde üretim elemanı olarak
üretime katılıp gelir elde ederler. Farklı gelir
statüleri itibarıyla yapılan bu dağılım modeline
fonksiyonel gelir dağılımı adı verilir.
• Ekonomik faaliyetler tarım, sanayi ya da
hizmetler olarak farklı sektörlerde yürütülür.
Farklı sektörlerde yaratılan gelirler itibarıyla
yapılan gelir dağılımı modeline sektörel gelir
dağılımı adı verilir.
• Bir ülkede farklı bölgelerde yaşayan birey ve
aileler farklı gelir düzeyinde bulunabilir. Bölgeler
itibarıyla yapılan gelir dağılımı modeline ise
bölgesel gelir dağılımı adı verilir. Özellikle geri
kalmış bölgelerin gelişmelerini sağlamak
amacıyla, bölgesel kalkınma projeleri uygulanır
ve bölgesel destekler sağlanabilir.
Farklılık analizi yöntemi kısaca nasıl açıklanabilir?
Kamu harcamalarının yeniden gelir dağılımı
etkisi incelenirken kamu gelir sistemi, kamu gelir
sisteminin yeniden gelir dağılımı üzerindeki etkisi
incelenirken ise kamu harcama sistemi sabit tutulmaktadır.
Farklılık analizi (diferansiyel analiz) adı verilen bu
yöntem, inceleme altına alınan aracın net etkisini ortaya
koymaya yaramaktadır.
Cari harcamaların birincil gelir dağılımı alanındaki
etkileri nasıl açıklanabilir?
Cari harcamalar bölümünde birincil gelir dağılımı
konusu ağırlıklı olarak kamu personeli özlük hakları
açısından gündeme gelmektedir. Bilindiği gibi, kamu
personelinin maaş ödemeleri cari harcamalarda yer alır.
Maaş ödemelerinin belirlenmesi ve yıllar itibarıyla
yükseltilmesi piyasa kurallarına değil, barem adı verilen
özel statüye tabidir. Bütçe dengesinin sağlanması
amacıyla, memur maaşları genellikle piyasa rayicinin
altında belirlendiği gibi, üst düzey hizmetlere doğru
çıkıldıkça barem ölçütü ile alternatif piyasa rayici
arasındaki fark giderek açılır. Her ne kadar kamu
personelinin iş güvencesinin olması gelirin devamlılığı
açısından önemli ise de kamu kesiminden sağlanan özlük
hakkı ile piyasa rayici arasındaki farkın açılması sadece
gelir dağılımının bozulmasına neden olmamakta, aynı
zamanda personelin niteliğini ve iş performansını da
olumsuz etkileyerek, kamu hizmetlerinde verimsizliğe yol
açabilmektedir. Ancak bu durum, sadece kamu
personelinin refahını geriletmekle kalmamakta aynı
zamanda, söz konusu hizmetlerden yararlanma durumunda
olan düşük ve orta gelirli vatandaşların da refah düzeyi
üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.
Kamu harcamaları yoluyla ikincil gelir dağılımının
gerçekleştirilmesine yönelik sosyal yardımlar hangi
uygulamalar ile yapılmaktadır?
Kamu harcamaları yoluyla ikincil gelir
dağılımının gerçekleştirilmesine yönelik sosyal yardımlar;
• Sosyal destek ve
• Sosyal politika uygulamaları olarak
sürdürülmektedir.
Sosyal destek, yaşlılık, çeşitli akli veya fiziksel sakatlık
vb. nedenlerle fiilen çalışamayacak durumda olanlara
sağlanan destek hizmetlerdir.
Sosyal politika ise çalışma özrü ve engeli olmadığı hâlde,
ekonomik koşullardan dolayı çalışma imkânı bulamayan
işsizlere ve çalıştığı hâlde yeterli gelir elde edemeyenlere
sağlanan ekonomik destektir. Yeniden gelir dağılımını
sağlamak amacıyla yapılan kamu harcamaları parasal
destek ve/veya aynî (mal ve hizmet şeklinde) destek
olarak tasnif edilmektedir.
Kamu harcamaları desteğinin parasal şeklinin nasıl
yapıldığı konusu nasıl açıklanabilir?
Kamu harcamaları desteğinin parasal şekli kamu
transfer harcamaları olarak yapılmaktadır. Emekli, dul,
yetim, harp malulü, çeşitli sakatlık yardımları vb. sosyal
destek harcamaları parasal olarak gerçekleştirilir. İşsizlik
ödemeleri, evlenme ya da cenaze yardımları gibi çeşitli
parasal destekler de sosyal politika çerçevesinde
gerçekleştirilir. Sosyal destekler genellikle devamlı
yardım şeklinde uygulandığı hâlde, belirli koşullara
dayanılarak yapılan sosyal yardımlar belli bir süre ile de
sınırlı tutulabilir. Örneğin, işsizlik yardımından
yararlanabilmek için belli bir süre çalışmış olmak
gerektiği gibi, yardım süresi de kısıtlı tutulabilir.
Sosyal amaçlı harcamalarda ayni yardım kavramı
örnek verilerek nasıl açıklanabilir?
Sosyal amaçlı harcamalarda ikinci ekonomik
destek aynî (mal veya hizmet olarak) yardım şeklinde
yapılır. Bu sistemde bazı mal veya hizmetleri belirli birey
ya da ailelerin bedava veya piyasadan daha ucuz fiyatla
temin etmesi sağlanmaktadır. Yoksullara ucuz gıda
maddesi temini, bazı malların tenzilatlı fiyatla ya da
bedava alınmasını sağlayan kupon sistemi vb. gibi
yardımlarla yoksul kesime destek sağlanabilir. Kamusal
eğitim ve sağlık hizmetlerinin bedelsiz sunulması da
genellikle bu kurumlardan hizmet alanlara ciddi destek sağlamaktadır. Günümüzde uygulaması ortadan kalkmış
olmakla beraber, kamu iktisadi teşebbüsleri yoluyla da
genellikle halka ucuz ürün satılarak, ikincil gelir
dağılımına katkıda bulunulabilir. Örneğin, geçmişte
Sümerbank mağazalarında halka sunulan ucuz giysi,
ayakkabı ya da diğer çeşitli ürünler gibi.
Negatif gelir vergisi uygulaması nasıl açıklanabilir?
Gelir türü vergilerde geliri yeniden ve olumlu
yönde değiştirebilen en etkili sistem negatif gelir vergisi
uygulamasıdır. Negatif gelir vergisi uygulamasında tüm
bireyler teorik olarak vergi yükümlüsüdür ve vergi artan
oranlıdır. Yükümlüler, gelirlerini beyan ettiklerinde,
gelirin belirli miktarın üzerinde olması durumunda artan
oranlı yükümlülüğe tabi olur, belirli miktarın altında
kalması durumunda ise mali destek alır. Böylece tüm
bireylere belirli asgari bir gelir düzeyi sağlanmış ve
herkesin bu düzeyin üzerinde kalması garanti altına
alınmış olur. Açıktır ki bu uygulama gelir dağılımında en
alt ve en üst gelir dilimleri arasındaki farkı böyle bir
uygulamanın olmaması durumuna göre daha düşük
düzeyde tutmaktadır.
Kurumlar vergisinin gelir dağılımına etkisi nasıl
açıklanabilir?
Tüzel kişi olan kurumlar üzerine salınan
kurumlar vergisi ise gelir üzerine salınan doğrudan bir
vergi olmakla birlikte, kişisel gelir vergisi gibi sübjektif
nitelikte olmayıp düz oranlı uygulanan bir yükümlülüktür.
Kurum hissedarlarının genelde yüksek gelirli kişiler
olduğu varsayımı altında, temettü üzerine ek yük yıkarak
gelir dağılımında adalete yakınlaştırıcı etki yarattığı
düşünülen kurumlar vergisi, kârın kurumda bırakılması
durumunda vergisiz faiz geliri sağlaması nedeniyle,
olumlu etkisini kısmen yitirmektedir. Ayrıca, gelir
vergisinde olduğu gibi, kurumlar vergisinde de geçerli
olan çok yaygın istisna ve muafiyetler de verginin zaten
zayıf olan gelir dağılımı etkisini daha da güçsüz
kılmaktadır.
Servet üzerinden alınan doğrudan vergilerin neler
olduğu nasıl açıklanabilir?
Servet üzerinden alınan doğrudan vergilerin gelir
ve servetin olumlu yönde yeniden dağılımı üzerindeki
etkisi, durağan servetlerde zayıf, servet aktarımlarında ise
güçlü olabilir. Emlak vergisi gibi bina, arsa ya da arazi
üzerinden alınan servet vergileri genellikle binde oranı ile
uygulanır. Bunun nedeni, bu tür gayrimenkullerin
üzerinden tahakkuk eden verginin servetin getirisi ile ya
da diğer bireysel gelirle ödeneceği görüşüdür. Emlak’ın
kira getirisinin olması durumunda, servet vergisine ek
olarak, getiri üzerine gayrimenkul sermaye iradı vergisinin
salınmasının, çifte vergilendirme sonucunu doğurduğu
ileri sürülmektedir. Durağan servetlerin yüksek oranda
servet vergileriyle yükümlü kılınması bazı durumlarda
servet dağılımını olumsuz yönde etkileyebilir.
Örneğin miras yoluyla veya başka yollardan değerli bir
gayrimenkule sahip olan bir birey bu servet üzerindeki
vergiyi ödeme gücüne sahip olamaz ise serveti elinden
çıkarmaya yeltenirken, bu servet ancak vergiyi
ödeyebilecek daha yüksek gelirli birinin eline geçebilir.
Ancak veraset ve intikal vergisi gibi servet transferleri
üzerine salınan vergiler servet dağılımını düzeltmede çok
etkili vergiler olmakla beraber, toplumsal güç ilişkileri
bağlamında günümüz toplumlarında etkili olarak
uygulama alanı bulamamaktadır.
Harcama vergisini açıklayınız
Harcama vergileri, genel niteliği itibarıyla,
harcamalar üzerine oturması ve harcamanın gelire göre
azalan oranda seyretmesi nedeniyle, gelir artışı karşısında
gerileyen oranlı yüke dönüşmektedir. Ancak, harcamalar
üzerine salınan vergilerde farklı mallara ve harcamalara
farklı oranlar uygulanarak veya zaruri mallar vergi dışına
alınarak verginin adaletsiz yapısı kısmen önlenebilir. Özel
tüketim vergisi ise genellikle lüks mallar üzerine salınıyor
olma özelliği ile gelir dağılımını olumlu yönde
etkileyebilir. Örneğin, Türkiye’de lüks binek arabalar
üzerine salınan yüksek oranda özel tüketim vergisinin
gelir dağılımı üzerindeki etkisi olumlu görülmelidir.
Yeniden gelir dağılımı politikası amaçları nasıl
belirtilebilir?
Yeniden gelir dağılımı politikası, siyasetin
tabanını tutabilmek ve sistemin aksaklık ve bozukluklarını
bir dereceye kadar gidererek sistemi meşrulaştırabilmek
için siyasi bir amaç taşımaktadır. Yüksek gelirli kesimin,
verdikleri vergilerin bir bölümü ile gelirin yeniden
dağıtılması politikalarının sürdürülmesine fazlaca itiraz
etmemelerinin bir nedeni sistemin yumuşatılıp
meşrulaştırılmasıdır. Yeniden gelir dağılımının sistemi
meşrulaştırması, yoksul ve düşük gelirli kesimlere
ekonomik aktarım yapılmasını içeren sosyal amacın
gerçekleştirilmesi ile sağlanabilir. Yeniden gelir
dağılımının üçüncü amacı ise toplumda gelir dağılımının
bir dereceye kadar da olsa düzeltilerek ortalama tüketim
eğiliminin yükseltilmesi ve böylece piyasaların
genişletilmesidir.
Yeniden gelir dağılımı politikalarının sınırının
belirlenmesi ihtiyacı neden ortaya çıkmaktadır?
Yeniden dağılım politikaları vergi geliri ile
gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle toplumun hemen tüm
kesimleri tarafından desteklenen söz konusu politikaların
sınırının belirlenmesi vergi verenlerin programı
destekleme arzu ve gücü ile sınırlıdır. Yeniden gelir
dağılımı politikalarına atfedilen bu üçlü işlevin
sağlanmasında toplumsal yapının kırsal ve kentsel
bölünümü, eğitim ve bilinç düzeyi gibi sosyolojik
yapılanmalar çok önemlidir. Sistemin meşrulaştırılması ve
siyasete taban oluşturulması ekonomik araçlar dışında
toplumsal bilinci yanıltma gibi farklı sosyal araçlarla da
yerine getirildiği durumlarda, yüksek gelirliler
hükûmetlerin gelir dağılımında ekonomik araçların, özellikle de verginin aşırı kullanımına engel olabilirler.
Nitekim giderek eğitimin, sağlığın piyasalaştırılması
bunun tipik örneğidir. Tüm sosyal politikaların, bu arada
gelirin yeniden dağılımını sağlayan politikaların toplumsal
yararları yanında belirli kesimlere maliyeti olduğundan,
belirli sınırlar içinde yürütülmektedir.
Gelir kavramının önemini açıklayınız.
Gelir, bireysel bağlamda yaşamın sürdürülmesi açısından zaruri, yaşam düzeyinin yükseltilmesi açısından ise gereklidir. Gelir, toplumsal alanda karar merkezlerinde söz sahibi olma açısından da çok önemlidir. Hatta kapitalist devlet anayasalarında yazılı olan bireyin seyahat hakkı, eğitim hakkı, çalışma hakkı gibi insan haklarından yararlanabilmek bile ancak gelir ile mümkündür. Medeni yasanın insanı tanımlama biçimi olan hak sahibi koşulundan hakların kullanılabilme koşuluna geçmek de bir bakıma gelir sahibi olmakla mümkündür.
Nominal gelir, ve reel gelirin tanımı nedir?
Nominal gelir, bir bireyin belirli sürede akım hâlinde sahip olduğu parasal değerin toplamıdır. Reel gelir, nominal gelirin enflasyona göre düzeltilmiş hâlidir.
Akım Gelir’in tanımı nedir?
Akım gelir, bir dönem içinde bireyin elde ettiği ekonomik değerlerin toplamıdır.
Birincil gelir dağılımı nedir?
Birincil gelir dağılımı, kamu ve özel kesimde üretime giren üretim faktörlerinin dönemsel akım olarak elde ettikleri faktör paylarının dağılımıdır.
İkincil gelir dağılımı nedir?
İkincil Gelir Dağılımı : Birincil gelir dağılımının kamusal araçlarla kamu tercihlerine uygun olabilecek şekilde yeniden dağılımıdır. Kamu cari harcamaları ve bazı transfer harcamaları birincil gelir dağılımı üzerinde bozucu etki oluştururken maliye politikası araçları ile toplumsal adalet duygusuna nispi olarak daha uygun ikincil gelir dağılımı
oluşturulmaya çalışılır.
Stok birikimi nedir? Açıklayınız.
Birey, faktör gelirlerinin tüketim dışı tasarruflarını birikim olarak toplayarak
stok birikimine dönüştürür. Stok birikimi aile fertlerinden devreden miras veya
üçüncü bireylerden gelen bağışlarla da oluşturulabilir. Stok birikimi, akım gelirden
ayrılan tasarruflar yanında, bağış ve yardımların oluşturduğu birikim toplamıdır. Stok birikimi bir tür sermayedir. Stok birikimine sahip birey, sermaye sahibi
olarak faktör piyasas›nda kâr veya faiz adı altında akım faktör geliri elde edebilir.
Yeniden gelir dağıtımı teorisi hangi teorilere dayandırılır?
Yeniden gelir dağıtımı politikası iki farklı teoriye dayandırılır. Bunlardan biri Pareto Kuralı, diğeri ise Hicks-Kaldor Telâfi Kuralıdır.
Mali rant ve mali sömürü kavramlarını tanımlayınız.
Mali rant, bireyin ya da grubun kamusal politikalardan net yarar sağlamasıdır. Mali sömürü ise bireyin ya da grubun kamusal politikalara net katkı yapmasıdır.
Temel gelir dağılımı sınıflandırmalarını (ölçütlerini) kısaca açıklayınız.
Gelir dağılımı, genelde aşağıda k›saca belirtildiği gibi dört grupta ele alınabilir:
Yaygın olarak kullanılan gelir dağılımı ölçütü, bireylerin ya da ailelerin gelirlerinden
oluflan bireysel gelir dağılımıdır. Bireyler farklı statülerde üretim elemanı olarak üretime katılıp gelir elde ederler. Farklı gelir statüleri itibarıyla yapılan bu dağılım modeline fonksiyonel gelir dağılımı adı verilir. Ekonomik faaliyetler tarım, sanayi ya da hizmetler olarak farklı sektörlerde yürütülür. Farklı sektörlerde yaratılan gelirler itibarıyla yapılan gelir dağılımı modeline sektörel gelir dağılımı adı verilir. Bir ülkede farklı bölgelerde yaflayan birey ve aileler farklı gelir düzeyinde bulunabilir. Bölgeler itibarıyla yapılan gelir dağılımı modeline ise bölgesel gelir dağılımı adı verilir.
Sosyal Destek kavramının tanımı nedir?
Sosyal Destek : Yaşlılık, çeşitli akli veya fiziksel sakatlık nedenlerle fiilen çalışamayacak durumda olanlara sağlanan destek hizmetlerdir.
Sosyal politika kavramını açıklayınız.
Sosyal Politika: Çalışma özrü ve engeli olmadığı hâlde, ekonomik koşullardan
dolayı çalışma imkânı bulamayan işlsizlere ve çalıştığı hâlde yeterli gelir elde
edemeyenlere sağlanan ekonomik destektir.
Gelir türü vergilerde geliri yeniden ve olumlu yönde değiştirebilen en etkili sistem hangisidir?
Gelir türü vergilerde geliri yeniden ve olumlu yönde değiştirebilen en etkili sistem
negatif gelir vergisi uygulamasıdır. Negatif gelir vergisi uygulamasında tüm bireyler
teorik olarak vergi yükümlüsüdür ve vergi artan oranlıdır Yükümlüler, gelirlerini
beyan ettiklerinde, gelirin belirli miktarın üzerinde olması durumunda artan
oranlı yükümlülüğe tabi olur, belirli miktarın altında kalması durumunda ise
mali destek alır. Böylece tüm bireylere belirli asgari bir gelir düzeyi sağlanmış ve
herkesin bu düzeyin üzerinde kalması garanti altına alınmış olur. Açıktır ki bu uygulama
gelir dağılımında en alt ve en üst gelir dilimleri arasındaki farkı böyle bir
uygulamanın olmaması durumuna göre daha düşük düzeyde tutmaktadır.
Bentham Görüşü kavramı neyi ifade eder?
Bentham Görüşü bireysel refah toplamInIn en üst düzeye çıkarılması ilkesini savunur.
Rawls Görüşü kavramı neyi ifade eder?
Rawls Görüşü : En düşük gelirlinin refah düzeyinin en üst düzeye ç›karılması gerektiğini (maxi-min) savunur.
Yeniden gelir dağılımı politikasının sınırları nelerdir?
Maliye politikasının amaç fonksiyonu içinde yer alan yeniden gelir dağılımı politikası
siyasi, sosyal ve ekonomik olmak üzere bir arada çalışan ve birbirini etkileyen
üçlü bir işleve sahiptir. Yeniden gelir dağılımı politikası, siyasetin tabanını tutabilmek
ve sistemin aksaklık ve bozukluklarını bir dereceye kadar gidererek sistemi
meşrulaştırabilmek için siyasi bir amaç taşımaktadır. Yüksek gelirli kesimin, verdikleri
vergilerin bir bölümü ile gelirin yeniden dağıtılması politikalarının sürdürülmesine
fazlaca itiraz etmemelerinin bir nedeni sistemin yumuşatılıp meşrulaştırılması
dır. Yeniden gelir dağılımının sistemi meşrulaştırılması yoksul ve düşük gelirli
kesimlere ekonomik aktarım yayapılmasınıiçeren sosyal amacın gerçekleştirilmesi
ile sağlanabilir. Yeniden gelir dağılımının üçüncü amacı ise toplumda gelir dağılımının bir
dereceye kadar da olsa düzeltilerek ortalama tüketim eğiliminin yükseltilmesi
ve böylece piyasaların genişletilmesidir.
Çevre kirlenmesi gibi dışsallık durumunda hangi uygulamaya gidilebilir?
evre kirlenmesi gibi dışsallık durumunda Pigou-tipi vergi uygulamasına gidilmektedir.
Bu vergi bir tür harcama vergisidir ancak çok haklı ve gelir dağılımını
düzeltici bir vergidir. Üretim faaliyetinde çevreye verilen zararı optimal boyuta
çekebilmek ve zarar görenlerin zararını telafi edebilecek şekilde salınan Pigou-tipi
vergi, çevreye zarar verenlerden harcamaları yoluyla alınan vergi gelirlerinin, zarara
uğrayanlara parasal ya da hizmet olarak aktarılmasını sağlamaktadır.
Gelir dağılımı ölçütlerinden bireysel gelir dağılımını açıklayınız.
Farklı ekonomik ve siyasi amaçlarla farklı gelir dağılımı ölçütleri kullanılabilir.
En yaygın kullanılan ölçüt, bireysel gelir dağılımı ölçütüdür. Bu ölçütte sektör ya
da bölge farkı gözetilmeden bireysel gelir dağılımı ölçümleri yapılır ve gelir dağılımını düzeltme çabaları bireysel ya da ailesel temelde yürütülür.
Lorenz eğrisinden yola çıkılarak Gini katsayısı nasıl elde edilir?
Lorenz eğrisinden yola çıkılarak Gini katsayısı fiili eşitsizlik alanının tam eşitsizlik alanına oranı ile elde edilir.
Pareto Kuralı neyi ifade eder?
Bireylerarası refah etkileşimi varsayımı altında, yeniden dağılım politikası ile refahı yükselmiş olan bireyin refah fonksiyonu, kaynak kaybına uğramış bireyin refah fonksiyonunda yer alır. Böyle olunca, kaynak kaybına uğrayan bireyde refah değişimi olmadan, kaynak kazancı sağlayan bireyde refah yükselişi meydana gelmektedir.
Gelir dağılımı politikalarının önemini hem sosyal adalet hem de ekonomik etkinlik açılarından kısaca değerlendiriniz.
Gelir dağılımı hem sosyal adalet hem de ekonomik etkinlik açılarından önemlidir.
Bir defa, gerek bireysel gerek ailesel gelir dağılımı bir ekonomideki fakirlik
ya da yoksulluğun yaygınlığını ifade eder. En yüksek ve en düşük gelir dilimleri
arasındaki fark sosyal dengesizliği ve ona bağlı olarak da adaletsizliği gösterir. Konunun
sadece sosyal adaletsizlik olarak ele alınması yeterli değildir. Gelir dağılımı dengesizliği ve aşırı adaletsizlik sosyal huzursuzluk ve çalkantılara neden olarak, sistemi tehlikeye de sokabilir. Diğer taraftan, piyasada açıklanan tercihler gelirlere bağlı olduğundan, tüketim piyasalarında açıklanan talep fonksiyonları gelir dağılımının etkisi altında şekillenir. Üretimin talebe göre şekillendiği varsayımı altında gelir dağılımının bozulması sonucunda, üretimin yüksek gelirlilerin talepleri doğrultusunda şekillenebileceği, bu durumun ise ekonomik etkinliğe ayırı olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle, gelir dağılımının düzeltilmesi, ekonomik etkinlik açısından, üretimin yeniden ve toplumsal tercihlere daha uygun olarak şekillendirilmesi anlamına gelmektedir.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 10 Gün önce comment 11 visibility 18093
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1182
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 627
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2757
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 917
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25584
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14512
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12516
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12506
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10433