Lojistik Maliyetleri ve Raporlama 2 Dersi 5. Ünite Özet
Türkiye Muhasebe Standartları Çerçevesinde Lojistik İşletmelerinde Finansal Raporlama
Giriş
Hem işletmenin yönetiminden sorumlu olan taraflar hem de işletme dışından olan taraflar işletme hakkında verecekleri kararlar için işletme hakkında bilgiye gereksinim duyarlar. İşletme ile ilgili verilecek kararların isabetli olması ve doğru değerlendirmeler yapılabilmesi için güvenilir, doğru, ilgili, karşılaştırılabilir ve anlaşılabilir bilgiye gereksinim vardır. Finansal bilgilerin özellikle işletme dışı karar vericilere iletilmesi, finansal tablolar ve raporlar aracılığı ile mümkündür. Genel amaçlı finansal raporlamanın amacı, mevcut ve potansiyel yatırımcılar, borç verenler, kredi veren diğer taraflar gibi geniş bir kullanıcı kitlesinin işletme hakkında ekonomik kararlar almalarında faydalı olacak finansal durum, finansal performans ve nakit akışları hakkında finansal bilgi sağlamaktır. Lojistik sektörüne özgü muhasebe standartları olmadığı için lojistik işletmelerinde finansal raporlama, TMS-TFRS kapsamında ele alınmıştır.
Finansal Bilgiye Gereksinim Duyan Taraflar
Belirli bir işletme ile ilgilenen ve o işletme ile ilgili çeşitli ve değişik kararlar verme durumunda olan çok sayıda farklı taraf vardır. İşletme ile ilgili taraflar işletmenin yöneticileri, işletmenin sahip veya sahipleri, işletmeye borç verenler, işletmenin müşterileri, işletmenin tedarikçileri, işletmede çalışanlar, rakip işletmeler, devlet ve kamu kurumları vb. olarak sıralanabilir. İşletme İçi Bilgi Kullanıcıları Olan İşletmenin Yöneticilerine Sağlanan Bilgiler: İşletmedeki her düzeydeki yöneticiler temel olarak üretim, pazarlama, finans ve insan kaynaklarına ilişkin işletme işlevlerinin planlanması, yürütülmesi ve kontrolü için bilgiye gereksinim duyarlar. İşletmeyi iyi bir şekilde yönetebilmek ve işletmeyi hedeflerine ulaştırabilmek için işletmenin faaliyetleri iyi bir şekilde planlanmalı, sonuçlar doğru bir şekilde ölçülmeli ve kontrol edilmelidir.
İşletme Dışı Bilgi Kullanıcılarına Sağlanan Bilgiler: Mevcut ve potansiyel ortakların, borç verenlerin ve kredi veren diğer tarafların birçoğunun, raporlayan işletmelerden doğrudan kendilerine bilgi sağlanmasını talep etme imkânı bulunmamaktadır ve gereksinim duydukları finansal bilginin çoğu için genel amaçlı finansal raporlara güvenmek durumundadırlar. Dolayısıyla bu tür kullanıcılar, genel amaçlı finansal raporların yöneltildiği asli kullanıcılardır.
İşletmenin borçlarının hem faizini hem de anaparasını zamanında ödeme gücünün olup olmadığını ve işletme ile iş yapma olanaklarının devamlılığını değerlendirmek için bilgiye gereksinimleri vardır. İşletmenin ne kadar vergi ödeyeceğini, işletmenin fiyatlama politikalarına uygun davranıp davranmadığını ve finansal destek gerekip gerekmeyeceğini değerlendirmek için devlet ve kamu kurumlarının da bilgiye gereksinim vardır.
Finansal Tabloların Sunuluşu
Finansal tabloların amacı, çok çeşitli sayıda bilgi kullanıcısına işletme hakkında ekonomik kararlar vermelerinde yardımcı olmak üzere bilgi sağlamaktır. Finansal tablolarda yer alan bilgiler anlaşılabilir, ilgili, güvenilir ve karşılaştırılabilir olmalıdır. Finansal tabloların işletmeye ilişkin gerçek ve doğru bir görüş sunabilmeleri için bu niteliklere sahip olması gerekir. Finansal tabloların ana kısmında işletme ile ilgili finansal bilgiler yer alır. Ancak alınacak kararlarda finansal olmayan veriler ve açıklayıcı bilgilere de gereksinim duyulmaktadır. Dolayısıyla hem finansal tabloların eklerinde hem de ek tablolarda önemli ve gerekli görülen açıklamalar birlikte sunularak finansal raporların hazırlanması karar vericilerin gereksinimlerini karşılamada çok daha faydalı olacaktır.
İşletmenin finansal tablolarını kullanan tarafların finansal tabloları anlamalarını ve bunların diğer işletmelerin finansal tablolarıyla karşılaştırmalarını kolaylaştırmak amacıyla finansal tablo dipnotlarına bakılır.
Finansal tablo dipnotları;
- Finansal tabloların düzenlenmesinde kullanılan esası ve kullanılan özel muhasebe politikalarıyla ilgili bilgileri sunar.
- TFRS’lerde öngörülen fakat finansal tabloların başka bir yerinde yer almayan bilgileri açıklar.
- Finansal tabloların başka bir yerinde yer almayan fakat bunların herhangi birinin anlaşılması için geçerli olan bilgileri sağlar. İşletme, önemli muhasebe politikalarının özetinde aşağıdaki hususları açıklayacaktır:
- Finansal tabloların düzenlenmesinde kullanılan ölçüm esası (veya esasları) ve
- Finansal tabloların anlaşılması için uygun olan diğer muhasebe politikaları. finansal tabloların hangi esasa göre hazırlandığı kullanıcıların analizini etkiler.
İşletme, gelecek mali yılda varlıkların ve borçların defter değerlerinde önemli düzeltmelere neden olmanın ciddi risklerini taşıyan geleceğe yönelik temel varsayımlar ve tahmindeki belirsizliklerin ana kaynaklarıyla ilgili bilgiyi bilanço tarihinde dipnotlarda açıklamalıdır. Söz konusu varlıklar ve borçlarla ilgili olarak dipnotlar aşağıdaki ayrıntıları içerir:
- İlgili unsurların nitelikleri ve
- Raporlama dönemi sonundaki (bilanço tarihindeki) defter değerleri.
Bazı varlıkların ve borçların defter değerlerinin belirlenmesi, gelecekteki belirsiz olayların bu varlıklar ve borçlar üzerindeki bilanço tarihindeki etkilerinin tahminini gerekli kılar. Bu tahminler, nakit akışlarının veya kullanılan iskonto oranlarının riske göre ayarlanması, maaşlarda gelecekte meydana gelecek değişiklikler ve diğer maliyetleri etkileyen fiyatlarda gelecekte meydana gelecek değişiklikler gibi varsayımları içerir.
Bir işletme tarafından yapılan açıklamaların örnekleri şöyledir:
- Varsayımın veya diğer tahmin belirsizliğinin niteliği;
- Defter değerlerinin hesaplanmalarının altında yatan yöntemlere, varsayımlara ve tahminlere olan duyarlılığı ve bu duyarlılığın nedenleri;
- Etkilenen varlıkların ve borçların defter değerleri açısından, izleyen yılda belirsizliklerin beklenen çözümleri ve olası sonuçların kapsamı ve
- Eğer belirsizlikler çözümlenmemişse, bu varlıklar ve borçlarla ilgili geçmiş varsayımlarda yapılan değişikliklerin açıklaması.
Örneğin, TMS 37 Karşılıklar, Koşullu Borçlar ve Koşullu Varlıklar Standardı, belli koşullarda karşılık gruplarını etkileyen gelecekteki olaylarla ilgili temel varsayımların açıklanmasını öngörür.
Genel Amaçlı Finansal Tablolar
Finansal tablolar, işlemlerin ve diğer olayların finansal etkilerini, bunları ekonomik karakterlerine göre geniş gruplar içinde sınıflandırarak gösterir. Bu geniş gruplar finansal tabloların unsurları olarak tanımlanır. Finansal durumun ölçümü ile doğrudan ilgili unsurlar, bilançoda varlıklar, yabancı kaynaklar (borçlar) ve öz kaynaklar olarak yer alır. Gelir tablosundaki faaliyet sonuçlarının ölçümlemesi ile doğrudan doğruya ilgili unsurlar ise gelirler ve giderlerdir. Türkiye Muhasebe Standartlarına göre tam bir finansal tablolar setinde birbirinden ayrı fakat birbiriyle bağlantılı dört temel finansal tablo bulunur. Bunlar finansal durum tablosu (bilanço), kapsamlı gelir tablosu, nakit akış tablosu ve öz kaynaklarda değişim tablosudur. Ayrıca bu tabloların bazı kalemlerine ilişkin açıklayıcı bilgileri içeren dipnotlar vardır. MSUGT kapsamında temel finansal tablolar ise; bilanço ve gelir tablosudur.
Finansal durum tablosu, yani yaygın olarak bilinen adıyla bilanço, işletmenin bilanço tarihi itibarıyla sahip olduğu varlıkları ve bu varlıkların finansmanında kullanılan kaynakları bir arada gösteren tablodur. Bunlar Kavramsal Çerçevede aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:
- Varlık, geçmişte olan işlemlerin sonucunda ortaya çıkan ve hâlihazırda işletmenin kontrolünde olan ve gelecekte işletmeye ekonomik fayda sağlaması beklenen değerlerdir.
- Borç, geçmiş olaylardan kaynaklanan ve ödenmesi işletmenin ekonomik fayda sağlayabilecek değerlerinden bir çıkışa neden olacak mevcut yükümlülüklerdir.
- Öz kaynaklar, işletmenin varlıklar toplamından yabancı kaynakların indirilmesi suretiyle kalan kısımdır.
Dönen varlıklar, bir faaliyet dönemi içinde kullanılacak, tüketilecek, satılacak, tahsil edilecek unsurlar ile paranın kendisinden oluşur. Duran varlıklar, işletme faaliyetlerinin sürdürülmesinde bir faaliyet döneminden daha uzun süre kullanılacak olan ve hemen paraya çevrilmesi beklenmeyen varlıkları kapsar.
Yabancı kaynaklar kendi içinde kısa vadeli ve uzun vadeli yabancı kaynaklar olarak ikiye ayrılarak bilançoda ayrı ayrı gösterilir. Çünkü yabancı kaynaklar vadeleri ne olursa olsun mutlaka vadeleri geldiğinde işletme tarafından geri ödenmek zorundadır.
Öz kaynaklar (öz sermaye), işletme sahip veya ortaklarının fiilen işletmeye aktardıkları kaynakların yanı sıra, kârların işletmede bırakılmasıyla oluşan yedekleri de kapsamaktadır.
Gelir tablosu, işletmenin bir döneme ait faaliyet sonuçlarının özetlendiği bir finansal tablodur. Bir işletme bir dönemde muhasebeleştirilen tüm gelir ve gider kalemlerini:
- Tek bir kapsamlı gelir tablosunda veya
- Kâr veya zarar bileşenlerini gösteren bir tablo (bireysel gelir tablosu) ve kâr veya zararla başlayan ve diğer kapsamlı gelir bileşenlerini de gösteren ikinci bir tablo (kapsamlı gelir tablosu) olmak üzere iki tabloda sunar.
Hasılat, işletmenin olağan faaliyetlerinden satış, ücret, faiz, temettü ve kira gibi çeşitli kalemlerden oluşur. Kazanç ise, işletmenin olağan veya diğer faaliyetlerinden elde ettiği, gelir tanımına giren diğer kalemlerdir.
Gider, iş yapmanın maliyetidir. Hasılat sağlama amacı ile varlıklarda oluşan brüt azalışlardır. Gider tanımı, zararları olduğu gibi işletmenin olağan faaliyetleri sırasında doğan giderleri de içerir. Giderler; sıklık, kâr ve zarar yaratma potansiyeli ve tahmin edilebilirlik açılarından farklı olabilen finansal performansın bileşenlerini ortaya koymak için, alt gruplara ayrılır. Analizlerin ilk biçimi, giderlerin çeşitliliği (niteliği) esasına göre sınıflandırma yöntemidir. Analizlerin ikinci biçimi, giderlerin fonksiyonu veya “satışların maliyeti” yöntemidir ve giderleri fonksiyonlarına göre sınıflar. Her iki yöntem de işletmenin satış veya üretimiyle birlikte doğrudan veya dolaylı olarak, değişebilecek maliyetlerle ilgili göstergeler sağlar.
Öz kaynaklar değişim tablosu, bir hesap döneminde öz kaynaklarda oluşan değişmeleri nedenleriyle birlikte gösteren bir tablodur. Öz kaynak kalemlerinde meydana gelen artış ve azalışlar, öz kaynaklar değişim tablosu yardımıyla izlenebilir. Öz kaynaklar değişim tablosu, önceki dönem ve cari dönem bilanço ve gelir tablolarından yararlanılarak hazırlanır. Bu tablo özellikle sermaye şirketlerinde dönem içinde öz kaynak kalemlerinde meydana gelen değişmelerin topluca görülmesini sağlamaktadır. Öz kaynaklar değişim tablosu aşağıdaki bilgileri kapsar:
- Ana ortaklığın sahiplerine ve kontrol gücü olmayan paylarına (azınlık paylarına) ilişkin toplam tutarları ayrı olarak gösteren, döneme ilişkin toplam kapsamlı gelir;
- Her bir öz kaynak bileşeni için, TMS 8’e göre muhasebeleştirilen, geçmişe yönelik uygulama veya geçmişe yönelik düzeltmelerin etkileri ve
- Her bir öz kaynak bileşeni için aşağıdakilerden kaynaklanan değişiklikleri ayrı olarak gösteren, dönem başındaki ve sonundaki defter değeri arasındaki mutabakat:
- Kâr ya da zarar,
- Diğer kapsamlı gelir ve
- Ortaklar tarafından yapılan katkıları ve ortaklara yapılan dağıtımları ayrı olarak gösteren ortaklarla bunların ortak olmaları nedeniyle ortaya çıkan işlemler ve kontrolün kaybedilmesiyle sonuçlanmayan bağlı ortaklıktaki ortaklık paylarındaki değişimler.
Öz kaynağın her bir unsuru için, her kaleme ilişkin diğer kapsamlı gelir analizi öz kaynak değişim tablosunda ya da dipnotlarda sunulacaktır.
Nakit akış tablosu, bir hesap döneminde gerçekleşen nakit giriş ve çıkışlarını, kaynakları ve kullanım yerleriyle birlikte gösteren bir tablodur. Bir döneme ait nakit girişlerinin ve çıkışlarının raporlanması nakdin nerelerden sağlandığı ve nerelere harcandığını göstermesi açısından önemlidir. Nakit giriş ve çıkışına yol açan faaliyetleri genel olarak aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Nakit Girişleri:
- Peşin satışlar
- Alacakların tahsili
- Nakit şeklinde borçlanmalar
- Finansal yatırımlardan sağlanan nakit şeklindeki kâr payı, faiz bedelleri
- Peşin olarak maddi duran varlık satışları
- Nakit olarak alınan tazminatlar
- Nakit sermaye artırımı vb.
- Nakit Çıkışları:
- Maaş ve ücret ödemeleri
- Peşin alışlar
- Devlete ödenen vergi, fon, ceza ve benzerleri
- Faiz ödemeleri
- Dernek, oda ve vakıflara aidat bağış vb. isimler altında yapılan ödemeler
- Borç ödemeleri vb.
Nakit akış tablosu aynı zamanda nakit planlama ve denetimine olanak sağlar. İşletmenin dönem sonunda elinde bulunan nakit ve nakde eş değer varlıkları bilançoda raporlanır.
Lojistik İşletmelerinde Özellik Gösteren Muhasebeleştirme, Sunuş ve Açıklama Konuları
Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları sektöre özel standartlar olmadığı için lojistik işletmeleri de aynı standartlara uygun olarak raporlama yapmak zorundadır. Ancak sektörün özellikleri gereği bazı noktalar ön plana çıkmakta ve daha kritik olmaktadır.
Maddi duran varlıkların raporlanması lojistik işletmeleri için ayrıca önem taşır. Lojistik sektörü farklı taşıma ve lojistik hizmeti sağlayan, farklı taşıma türlerini kullanan işletmelerden oluşur. Ancak günümüzde lojistik sektöründe yer alan işletmelerdeki genel eğilim, bütünleşmiş (entegre) veya tam hizmet sağlama yönünde gelişmektedir. Özel amaçlarla kullanılan maddi duran varlık unsurları çok çeşitli olabilir. İşletme maddi duran varlık unsurlarını ister satın alsın, ister kendisi inşa etsin, isterse finansal kiralama yolu ile edinsin, kendi faaliyetlerinin sürdürülmesi amacıyla faaliyetlerinde uzun süre kullanılan bu varlıkları bilançoda “Duran Varlıklar grubunda Maddi Duran Varlıklar” olarak raporlamalıdır.
Maddi duran varlıkların muhasebeleştirilmesindeki temel konular; varlıkların muhasebeleştirilmesi, defter değerlerinin belirlenmesi ve bunlarla ilgili olarak finansal tablolara yansıtılması gereken amortisman tutarları ile değer düşüklüğü zararlarıdır.
Dolayısıyla maddi duran varlıkların kayda alınması, ölçülmesi ve raporlanması ile ilgili olarak TMS 16 Maddi Duran Varlıklar, TMS 36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü, TMS 17 Kiralama İşlemleri, TMS 8 Muhasebe Politikaları, Muhasebe Tahminlerinde Değişiklikler ve Hatalar, TFRS 8 Faaliyet Bölümleri standartlarını dikkate almak zorundayız.
Diğer Standartlar, bir maddi duran varlık kaleminin TMS 16’da yazılandan farklı bir yöntem ile muhasebeleştirilmesini gerektirebilir. Muhasebe standartlarına göre maddi duran varlıklar başlangıçta maliyet değerleri ile kayda alınırlar ve faydalı ömürleri boyunca sistematik olarak amorti edilirler.
Bir işletme maddi duran varlıkların ediniminden sonraki ölçümlerde muhasebe politikası olarak maliyet modelini ya da yeniden değerleme modelini seçebilir ve seçtiği politikayı ilgili maddi duran varlık sınıfının tamamına uygular.
Maliyet modeli: Bir maddi duran varlık kalemi varlık olarak muhasebeleştirildikten sonra, finansal tablolarda maliyetinden birikmiş amortisman ve varsa birikmiş değer düşüklüğü zararları indirildikten sonraki değeri ile gösterilir.
Yeniden değerleme modeli:Gerçeğe uygun değeri güvenilir olarak ölçülebilen bir maddi duran varlık kalemi, varlık olarak muhasebeleştirildikten sonra, yeniden değerlenmiş tutarı üzerinden gösterilir.
Yeniden değerlenmiş tutar, yeniden değerleme tarihindeki gerçeğe uygun değerinden, müteakip birikmiş amortisman ve müteakip birikmiş değer düşüklüğü zararlarının indirilmesi suretiyle bulunan değerdir. Eğer bir varlığın defter değeri yeniden değerleme sonucunda artmışsa, bu artış diğer kapsamlı gelirde muhasebeleştirilmeli ve doğrudan öz kaynak hesap grubunda yeniden değerleme değer artışı adı altında raporlanmalıdır.
Bir maddi duran varlık kaleminin, toplam maliyetine göre önemli bir maliyeti olan her bir parçası ayrı ayrı amortismana tabi tutulur. Bir işletme, maddi duran varlık kaleminin başlangıçta muhasebeleştirilmiş olan tutarını, önemli parçalara ayırır ve her bir parçayı ayrı olarak amortismana tabi tutar. Lojistik işletmelerindeki taşıt araçları, hava araçları, terminaller gibi birçok maddi duran varlık, farklı faydalı ömürleri olan unsurlardan oluşmuştur. Her bir döneme ilişkin amortisman gideri, başka bir varlığın defter değerine dahil edilmediği sürece, gelir tablosu ile ilişkilendirilir. Dönemin amortisman gideri genel olarak gelir tablosunda muhasebeleştirilir.
Bir varlığın amortismana tabi tutarı yararlı ömrü boyunca sistematik olarak dağıtılır. Bir varlığın amortismana tabi tutarı, maliyetten kalıntı değeri düşülerek belirlenir. Bir varlığın kalıntı değeri ve yararlı ömrü en azından her hesap dönemi sonunda gözden geçirilerek, beklentilerin önceki tahminlerden farklı olması durumunda, değişiklik(ler) TMS 8 Muhasebe Politikaları, Muhasebe Tahminlerindeki Değişikler ve Hatalar Standardı uyarınca muhasebe tahmininde değişiklik olarak muhasebeleştirilir.
Kullanılan amortisman yöntemi, varlığın gelecekteki ekonomik yararlarına ilişkin olarak işletme tarafından uygulanması beklenen tüketim modelini yansıtır. Bir varlığın amortismana tabi tutarının yararlı ömrü boyunca sistematik olarak dağıtmak için çeşitli amortisman yöntemleri kullanılabilir. Bu yöntemler doğrusal amortisman yöntemi, azalan bakiyeler yöntemi ve üretim miktarı yöntemlerini içerir. Doğrusal amortisman yönteminde, varlığın kalıntı değeri değişmediği sürece, amortisman gideri yararlı ömrü boyunca sabittir. Azalan bakiyeler yönteminde, amortisman gideri yararlı ömür boyunca azalır. Üretim miktarı yönteminde beklenen kullanım ya da üretim miktarı üzerinden amortisman ayrılır.
Bir maddi duran varlık kaleminin defter değeri elden çıkarıldığında veya kullanımından ya da elden çıkarılmasından gelecekte ekonomik yarar beklenmediği durumlarda bilanço dışı bırakılır.
Maddi olmayan duran varlıklar işletme faaliyetlerinin sürdürülmesinde bir yıldan uzun süre yarar sağlamayı beklediği, herhangi bir fiziki varlığa sahip olmayan, belli koşullar altında yasal olarak himaye gören imtiyaz, patent, lisans gibi haklar ve şerefiyeden oluşur. Bir maddi olmayan duran varlık ilk muhasebeleştirilmesi sırasında maliyet bedeliyle ölçülür. TFRS 3 İşletme Birleşmeleri Standardına göre, bir maddi olmayan duran varlığın işletme birleşmesi sırasında elde edilmiş olması durumunda, maddi olmayan duran varlığın maliyeti, elde edilme tarihindeki gerçeğe uygun değeridir. Bir maddi olmayan duran varlığın muhasebeleştirilmesinde yararlı ömrü dikkate alınır. Sınırlı bir yararlı ömre sahip bir maddi olmayan duran varlık itfaya tabi iken sınırsız yararlı ömürlü bir maddi olmayan duran varlık itfaya tabi değildir.
Sınırlı yararlı ömre sahip bir maddi olmayan duran varlığın itfaya tabi tutarı yararlı ömrü boyunca sistematik olarak dağıtılır. Şerefiye dışında kalan maddi olmayan duran varlık kalemleri için itfa payları, kullanıma hazır oldukları tarihten itibaren ilgili varlıkların tahmini faydalı ömürleri üzerinden doğrusal itfa yöntemi kullanılarak kâr veya zararda muhasebeleştirilir. İtfa yöntemleri, faydalı ömürler ve kalıntı değerler her raporlama dönemi itibarıyla gözden geçirilir ve gerekli durumlarda yeniden belirlenir.
Ekipman, arazi, bina veya taşıt araçlarının ediniminde kiralama, lojistik sektöründe yaygın olarak başvurulan bir yöntemdir. Kira anlaşması, kiraya verenin bir varlığın kullanım hakkını, bir ödeme veya ödeme planı karşılığında, taraflarca kararlaştırılmış bir zaman süresince kiracıya devrettiği sözleşmedir. Kiraya veren varlığın yasal sahibidir ve kira sözleşmesi boyunca da sahibi olarak kalır. Varlığın mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan risk ve yararların tamamının devredildiği kiralamalar, finansal kiralama olarak sınıflandırılır. Bir varlığın mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan risk ve yararların tamamının devredilmediği kiralamalar ise faaliyet kiralaması olarak sınıflandırılır. Asgari kira ödemeleri; finansman giderleri ve mevcut yükümlülüklerdeki azalma (borç anapara ödemesi) olarak ikiye ayrıştırılır. Finansman giderleri, yükümlülüğün kalan bakiyesi üzerinden sabit dönem faiz oranı belirlenecek şekilde kira süresince her bir döneme dağıtılır. Finansal kiralama işlemi, her bir hesap dönemi itibariyle ilgili finansman giderlerinin dikkate alınması yanında, amortismana tabi varlıklara ilişkin amortisman giderlerini de ortaya çıkarır. Kiralama işlemine konu edilen amortismana tabi varlıkların amortismanı, işletme mülkiyetinde yer alan amortismana tabi varlıklarla uyumlu olmalı ve muhasebeleştirilecek amortisman tutarı, TMS 16 Maddi Duran Varlıklar ve TMS 38 Maddi Olmayan Duran Varlıklar Standartlarına uygun olarak hesaplanmalıdır. Eğer, kiralama süresi sonunda kiracının kiralama konusu varlığın mülkiyetini edineceğine ilişkin tam bir kesinlik yoksa ilgili varlık, kiralama süresi ve yararlı ömründen kısa olanı itibariyle tamamen itfa edilir.
Lojistik işletmeleri müşterilerinin depolama veya gümrük işleri gibi daha dar kapsamlı, iyi tanımlanmış hizmetlerini yerine getirmek için Özel Amaçlı İşletmeler kurabilirler. Bazı durumlarda mülkiyet hakkının yani mülkiyet ile ilgili risk ve getirilerin devri ve mülkiyetin alıcıya geçmesi aynı zamanda meydana gelmez; farklı zamanlarda gerçekleşir.
Hasılat, ortakların sermayeye katkıları dışında, özkaynak ta artışla sonuçlanan ve işletmenin dönem içindeki olağan faaliyetlerinden elde edilen brüt ekonomik fayda tutarıdır. Lojistik işletmesi lehine hizmet sağlayacak taşeronlar kullanıldığında hasılatın kayda alınması ile ilgili karmaşık durumlar ortaya çıkar. Lojistik işletmesi taşıma hizmetini veren ana işletme ise son kullanıcıya fatura edilen tutar hasılattır. Hasılatın bir işlemin tamamlanma derecesine göre muhasebeleştirilmesi tamamlanma yüzdesi yöntemi olarak adlandırılır. Bu yönteme göre hasılat, hizmetlerin sunulduğu hesap dönemlerinde finansal tablolara yansıtılır.
Borç karşılıkları (standartta karşılıklar olarak ifade edilmektedir), gerçekleşme zamanı veya tutarı belli olmayan yükümlülüklerdir. Ülkemizde “karşılıklar” terimi, amortisman, varlıklarda değer düşüklüğü ve şüpheli alacaklar gibi kavramları ifade etmek için de kullanılmaktadır. Örneğin, Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı. Bunlar, varlıkların defter değerinde yapılan değişikliklere ilişkin düzeltmelerdir (ayarlamalar) ve bir yükümlülük doğurmazlar. Dolayısıyla TMS 37 Karşılıklar, Koşullu Borçlar ve Koşullu Varlıklar Standardının kapsamına girmezler.
Borç karşılıkları, gelecek bir tarihte yapılacak harcamanın zaman ve tutarının kesin olmaması nedeniyle, diğer yükümlülüklerden (ticari borçlar ve tahakkuklar gibi) farklıdır ve bilançoda ayrı bir kalem olarak raporlanır. Bir borcun muhasebeleştirilmesi ile ilgili üç koşuldan birincisi, geçmiş bir olay sonucunda bir işletmenin üçüncü bir tarafa karşı hukuki veya zımni kabulden doğan bir yükümlülüğünün mevcut olmasıdır.
Bir borcun muhasebeleştirilmesi ile ilgili üç koşuldan ikincisi, mevcut yükümlülüğü yerine getirmek amacıyla ekonomik fayda içeren kaynakların işletme dışına çıkma olasılığının bulunmasıdır.
Bir borcun muhasebeleştirilmesi için karşılanması gereken koşullardan üçüncüsü ise borcun güvenilir bir biçimde ölçülebilir olmasıdır. Borcun güvenilir bir biçimde ölçülmesi için yükümlülük tutarı en gerçekçi şekilde tahmin edilebilmelidir.
En gerçekçi tahmin, işletmenin yükümlülüğünü yerine getirmek için bilanço tarihi itibarıyla makul olarak ödeyeceği tutardır.
Beklenen değer: Karşılığın çok sayıda kalemden oluştuğu durumda, ilgili yükümlülük, her türlü getirinin bunlara ilişkin olasılıklara göre ağırlıklandırılması suretiyle tahmin edilir.
En muhtemel sonuç: Tek bir sorumluluğun ölçüldüğü durumlarda, en muhtemel sonuç, borcun en gerçekçi tahmini olabilir.
Eğer her üç koşul da (geçmiş bir olaydan kaynaklanan mevcut bir yükümlülüğünün olması, ekonomik faydalar içeren kaynakların işletmeden çıkışlarının olası olması, yükümlülük tutarının güvenli biçimde tahmin edilebilir olması) karşılanıyorsa karşılık muhasebeleştirilir, aksi takdirde herhangi bir karşılık muhasebeleştirilmemelidir.
Ekonomik açıdan dezavantajlı sözleşme, sözleşmede yer alan yükümlülükleri yerine getirmenin kaçınılmaz maliyetinin, yine aynı sözleşmeden alınması beklenen ekonomik faydayı geçtiği sözleşmelerdir. Bir işletmenin yapmış olduğu bir sözleşme ekonomik açıdan dezavantajlı bir sözleşme hâline gelmişse, bu sözleşmeye ilişkin mevcut yükümlülük, karşılık (borç karşılığı) olarak muhasebeleştirilir ve ölçülür. Ekonomik açıdan dezavantajlı sözleşme, sözleşmede yer alan yükümlülükleri yerine getirmenin kaçınılmaz maliyetinin, yine aynı sözleşmeden alınması beklenen ekonomik faydayı geçtiği sözleşmelerdir.
Bir sözleşmeye ilişkin kaçınılmaz maliyetler, sözleşmeden çıkmanın en düşük net maliyetini, diğer bir ifadeyle sözleşmeyi yerine getirmenin maliyeti ile sözleşmeyi yerine getirmemekten kaynaklanan her türlü tazminat veya cezadan düşük olanını gösterir. Eğer bir sözleşme diğer tarafa herhangi bir tazminat ödemeksizin iptal edilebilir nitelikteyse ortada herhangi bir yükümlülük olmaz. Ancak sözleşmeye taraf olanların her biri için hak ve yükümlülükler doğuran sözleşmelerin ekonomik açıdan dezavantajlı hâle gelmesi durumunda ilgili sözleşme borç karşılığı doğmasına neden olur.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 7 Gün önce comment 11 visibility 17740
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1146
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 606
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2736
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 899
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25564
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14499
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12505
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12494
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10421