Dönemsonu İşlemleri Dersi 1. Ünite Özet

Dönemsonu İşlemlerinin Kapsamı

Muhasebe Sürecinde Dönemsonu/Envanter İşlemlerinin Yeri

Muhasebe bir sistemdir ve her sistem gibi girdileri, girdilerin işlendiği bir süreci ve çıktıları vardır. Muhasebe sisteminin girdi kısmını belgeler, süreç kısmını bu belgelerin kaydı ve sınıflandırılması, çıktı kısmını ise, finansal tablolar oluşturmaktadır. “Muhasebe süreci nasıl ve ne zaman başlar” sorusuna yeni açılan ve faaliyetlerine devam eden işletme açısından cevap vermek gerekir. Bu süreç açılış kayıtları, dönem içi mali işlemlerin kayıtları, ara mizanlar, genel geçici mizanın hazırlanması, envanter ve envanter kayıtlarının oluşturulması, Kesin mizanın düzenlenmesi, finansal tabloların oluşturulması ve kapanış kayıtlarının düzenlenmesi olmak üzere sekiz aşamadan oluşur.

Dönemsonu/Envanter İşlemlerinin Gerekliliği

Mali olayların gerçekleştiğini gösteren belgeler, sistemin girdileridir. Bu girdiler, belirli yasal ve işlemsel süreçlerden geçirilerek sistemin çıktısına dönüştürülmektedir. Sistemin çıktısı, belgelerden üretilen ve finansal tablo kullanıcılarına sunulan finansal bilgilerdir. Finansal tablolar işletmenin finansal durumu, finansal performansı ve nakit akışları hakkında geniş bir kullanıcı kitlesinin ekonomik kararlar almalarına yardımcı olan bilgiyi sunmak amacıyla hazırlanır.

Yönetim, değerlendirmelerini yaparken işletme faaliyetlerinin sürekliliğine kuşku düşürecek önemli belirsizlikler taşıyan olaylar veya koşulların farkındaysa, bu belirsizlikleri finansal tablo notlarında açıklar. Sunulan finansal tablolardaki bilgilerin kullanıcılar için faydalı olabilmesi için, ihtiyaca ve gerçeğe uygun, zamanında sunulmuş, doğrulanabilir, karşılaştırılabilir ve anlaşılabilir olması gerekir. Finansal tabloların niteliksel özellikleri şunlardır;

  • İhtiyaca Uygunluk
  • Gerçeğe Uygun Sunum
  • Karşılaştırılabilirlik
  • Doğrulanabilirlik
  • Zamanında Sunum
  • Anlaşılabilirlik

Dönemsonu/Envanter İşlemlerinin Kapsamı

Envanter genel olarak sayım, kontrol ve düzeltme işlemlerini yapmak suretiyle, belirli bir tarihteki alacakların borçların ve varlıkların miktar ve değerlerinin saptanmasına yönelik işlemlerin bütünüdür.

Dönemsonu itibariyle işletmeler varlıklarını sayarak, ölçerek, tartarak miktarlarını tespit ederler ve tespit edilen bu miktarlar Türkiye Muhasebe Standartlarında ve Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen ölçütler dikkate alınarak değerlenirler.

Envanter Çıkarma Zamanı ve Hesap Dönemi

Envanterin ne zaman çıkarılacağını kanunlarımız belirlemiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre; her tacir, ticari işletmesinin açılışında, taşınmazlarını, alacaklarını, borçlarını, nakit parasının tutarını ve diğer varlıklarını eksiksiz ve doğru bir şekilde gösteren ve varlıkları ile borçlarının değerlerini teker teker belirten bir envanter çıkarır.

Ayrıca, tacir açılıştan sonra her faaliyet döneminin sonunda envanter düzenler. İşletmelerde envanter çıkarma zamanı genel olarak 31 Aralık, yani her yılın son günü kabul edilir. İşletmelerde faaliyet dönemi 1 Ocak tarihinde başlar, 31 Aralık tarihinde sona erer.

Muhasebe Dışı Envanter ve Muhasebe İçi Envanter

İşletmelerde dönemsonu işlemleri kapsamında yapılacak envanter işlemleri aşağıda gösterildiği gibi iki gruba ayrılmaktadır:

  • Muhasebe dışı envanter
  • Muhasebe içi envanter

Dönemsonunda muhasebe kayıtları dikkate alınmaksızın, bütün varlıklarının tek tek sayılması, değerlemesi, alacakları ile borçları ile mutabakatlarının yapılması, işletmenin anlık fiili durumunun tespiti işlemine muhasebe dışı envanter denmektedir. Yapılan muhasebe dışı envanter sonucu elde edilecek envanter listeleri ayrıca envanter defterine kaydedilir.

Bu durumda envanter listeleri ile işletmenin kayıtlı durumunu gösteren genel geçici mizan kalanlarının karşılaştırılması, kayıtlı durum ile fiili durum arasındaki örtüşmeyen durumların düzeltilmesi için gerekli kayıtların yapılması, maliyet hesaplarının kapatılması, gelir tablosu hesaplarının kapatılması işlemlerine ise, muhasebe içi envanter denir.

Değerleme İşlemleri ve Değerleme Ölçüleri

Değerleme İşlemleri

Değerleme işlemleri, muhasebe dışı envanterin sayımdan sonraki aşamasıdır. İşletmelerin finansal tablolarında yer alan varlıklar ile borçlarla ilgili olarak aşağıdakilerle sınırlı olmamak üzere belirli ilkeler ışığında geçerlidir.

Vergi Usul Kanunu, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespit işlemini değerleme olarak tanımlamıştır. Değerlemede, iktisadi kıymetlerden her biri tek başına dikkate alınırlar. Teamülen aynı cinsten sayılan malları ve düşük kıymetli birbirinden ayrışmış eşyayı toplu olarak değerlemek mümkündür. Değerlemenin amacı, işletmenin belirli bir andaki iktisadi ve mali yönden gerçeğe en yakın durumunu ve hesap dönemi sonucunu belirlemektir. Bu amaçla işletmeye ait tüm varlıkların sayılıp, miktarlarının para birimi ile çarpılması ve değerlerinin hesaplanması gerekir.

Değerleme Ölçüleri

Değerleme işlemleri Türk Ticaret Kanunu, Vergi Usul Kanunu ve Türkiye Muhasebe Standartlarında belirlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu; genel olarak değerleme ölçüsü olarak, Türkiye Muhasebe Standartlarında gösterilen ölçülere göre değerleme yapılacağını belirtmiştir.

Ayrıca, şartların gerçekleşmesi halinde Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen değerlemeyi basitleştirici yöntemlerin uygulanabileceğini ifade etmiştir. Vergi Usul Kanunu’nda ise, iktisadi kıymetler tür ve niteliğine göre aşağıdaki ölçülerden biri ile değerlenir;

  • Maliyet bedeli
  • Borsa rayici
  • Tasarruf değeri
  • Mukayyet değer
  • İtibari değer
  • Vergi değeri
  • Rayiç bedel
  • Emsal bedeli ve ücreti

Türkiye Muhasebe standartlarında “gerçeğe uygun değer” kavramına vurgu yapılmakta, varlık ve borçların gerçeğe uygun bir şekilde ölçümlenmesi, değerlenmesi ve finansal tablolarda raporlanmasının, finansal tablo kullanıcılarının bilgi ihtiyacının en iyi bir şekilde karşılanmasına neden olacağı ifade edilmektedir.

Bu kapsamda, finansal tablo unsurlarının değerlemesi ile ilgili olarak standartlarda aşağıda belirtilen beş temel ölçümleme esasına yer verilmiştir.

  • Maliyet bedeli
  • Cari maliyet (Yenileme maliyeti)
  • Gerçekleşebilir değer
  • Gerçeğe uygun değer
  • Kullanım değeri

Finansal tabloların düzenlenmesinde işletmeler tarafından en çok kullanılan ölçüm esası, tarihi maliyet olarak ifade edilen maliyet bedeli esasıdır. Yukarıdaki değerleme esasları yanında standartlarda ayrıca aşağıdaki değerleme ölçülerinden de bahsedilmektedir:

  • Net Gerçekleşebilir Değer
  • İtfa Edilmiş Maliyet Değer
  • Özkaynak Yöntemiyle Değerleme
  • Geri Kazanılabilir Değer
  • Kullanım Değeri

Ticari Kâr ve Mali Kâr

Vergi Usul Kanunu değerleme ölçüleri ile Türkiye Muhasebe Standartlarında yer alan değerleme ölçüleri farklı şekillerde sınıflandırılmış ve kabul edilmiştir. İşletmelerde faaliyet dönemi sonunda öncelikle olarak Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ticari kâr (muhasebe kârı) veya zararı tespit edilmekte ve bu sonuç üzerinde bağımsız denetim gerçekleşmektedir.

Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tespit edilen kâr veya zarar, ticari kâr veya zarardır (muhasebe kârı veya zararı).

Vergi Kanunlarının ölçülerine göre hesaplanan kâr veya zarara ise, mali kâr veya zarar (vergi karı veya zararı) denir. Vergi Kanunları, faaliyet sonucunun hesaplanmasında bazı giderlerin indirilmesini kabul etmezken, kazançları ise, vergiden muaf veya istisna tutmuştur. Bir başka anlatım ile vergi kanunlarına göre vergi hesaplaması yapılacak matrahın tespitinde, vergisi istenmeyen bazı kazançların varlığı ile birlikte, indirimi kabul edilmeyen giderler bulunmaktadır. Vergi kanunlarında kâr, vergilendirme açısından ele alınırken; Türk Ticaret Kanunu’nda ise, üçüncü kişilerin haklarının korunması açısından ele alınmıştır.

Ticari kârın belirlenmesinde işletme faaliyetleri kapsamında her türlü hasılat ve gider kalemi hiçbir koşula bağlı kalmaksızın hesaplamalarda dikkate alınır. Mali kârın belirlenmesinde ise, bulunan ticari faaliyet sonucundan hareketle, vergi kanunlarınca indirimi kabul edilmeyen ancak ticari faaliyet sonucu için Muhasebe Standartlarının öngördüğü nedenlerle indirim konusu yapılan giderler tekrar ilave edilerek, vergisel boyutta vergi matrahına dahil edilmemesi gereken hasılat ve kâr unsurları ticari kazançtan çıkarılır.

Vergi kanunlarında kâr, vergilendirme açısından ele alınırken; Türk Ticaret Kanununda ise, üçüncü kişilerin haklarının korunması açısından ele alınmıştır.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi