Ceza Hukukuna Giriş Dersi 5. Ünite Özet

Suçun Özel Görünüm Biçimleri

Suça Teşebbüs

Suç bir süreç içerisinde işlenmekte olup buna suç yolu (iter criminis) denir. Fiilin icrasına başlanıp icra hareketleri tamamlanmamışsa veya fiilin icrası tamamlanmamakla beraber tipik netice gerçekleşmemişse suçun kanuni tanımındaki tüm maddi unsurlar gerçekleşmediğinden sürecin tamamlandığından söz edilemez. Sürecin tamamlanmadığı, failin suç yolunda daha fazla ilerleyemediği durumlarda suç teşebbüs aşamasında kalır.

Teşebbüsün hukuki niteliği: Suçun teşebbüs aşamasında kalması durumunda suçun kanuni tarifinde yer alan maddi unsurların tümü gerçekleşmediği için “tipiklik”ten söz edilemez ve yasal bir düzenleme bulunmadıkça failin teşebbüs aşamasında kalan suçtan sorumlu tutularak cezalandırılması mümkün değildir. Ancak suç yoluna girmiş fail, fiilin icrasını başlamakla nırm ile korunan hukuki menfaati tanımadığı yönündeki iradesini ortaya koymuş, suç yolunda katettiği mesafete göre suçun konusunu zarara uğratmış veya tehlikeye maruz bırakmıştır. TCK’nin 35’inci maddesindeki hükümle suça teşebbüs düzenlenerek suçun tamamlanmadığı durumlarda da failin cezalandırılmasına imkan tanınmıştır. Teşebbüse ilişkin hükümler, tek başına uygulanamayacağı ve failin girdiği suç yolunun hangi suça ilişkin olduğunun tespit edilmesi gerektiği için, yardımcı norm niteliği taşımakta olup olayda uygulanacak asıl norm, ilgili suç tipine ilişkin hükümdür.

Kasten işlenen bir suçun varlığı: Suça teşebbüs için aranan birinci koşuldur, taksirle işlenen suçlar teşebbüse elverişli değildir.

Hazırlık ve icra hareketleri: Suça teşebbüs için aranan ikinci koşul fiilin icrasına başlanmış olmasıdır. Teşebbüse ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi için failin işlemeyi kasttettiği suça ilişkin fiilin icrasına başlamış olması gerekir. İcra edilen hareket hazırlık hareketi niteliğinde ise cezakabdurulmaz ve bu kuralın istisnaları vardır. Birinci istisna , hazırlık hareketleri bağımsız bir başka suçun oluşumuna sebebiyet veriyorsa fail bu suçtan da sorumludur. İkinci istisna , hazırlık hareketleri niteliği taşıyan bir hareketle bir başkasının işlediği suçun icrasına yardım eden (şerik) olarak iştirak etmek mümkündür.

Gerçekleştirilen hareketin hazırlık mı yoksa icra mı hareketi olduğunun belirlenmesi ancak objektif ölçütle mümkündür, “ failin kastının şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkması ” şeklinde subjektif ölçüt kullanılamaz.

Elverişlilik sorunu: Suça teşebbüs için aranan üçüncü koşul, gerçekleştirilen fiilin neticeyi meydana getirmeye “elverişli” olmasıdır. Elverişlilik, araç da dikkate alınarak fail tarafından girişilen faaliyetin tümü, hareket ve mevcut diğer şartlar göz önünde bulundurularak değerlendirilir. Fiilin elverişliliğin belirlenmesinde, somut olayın koşullarında failin sahip olduğu özel bilgi de dikkate alınmalıdır. Fiilin elverişsizliği ve suçun konusunun yokluğu birbirine karıştırılmamalıdır. Suç konusu açısından elverişsizlikten değil, “yokluk”tan söz edilebilir.

Failin elinde olmayan nedenlerle icra hareketlerinin tamamlanamaması veya neticenin gerçekleşmemesi: Suça teşebbüs için aranan dördüncü koşul, “failin elinde olmayan nedenlerle ” icra hareketlerini tamamlayamamış veya icra hareketlerini tamamlamakla birlikte neticeyi gerçekleştirememiş olmasıdır. Eğer suç “ sırf hareket suçu ” ise yani suçun kanuni tanımında netice bir unsur olarak yer almıyorsa bu suç icra hareketlerinin gerçekleşmesiyle tamamlanmış olur; eğer suç “neticeli suç” ise bu suç kanuni tarifinde gösterilen neticenin gerçekleşmesi ile tamamlanır.

Neticeli suçlarda teşebbüs ilk olarak, failin elverişli hareketlerle suçun icrasına başlayıp elinde olmayan sebeplerle icra hareketlerini tamamlayamaması ve ikinci olarak, failin icra hareketlerini tamamlayıp elinde olmayan nedenlerle neticeyi gerçekleştirememesi ile gerçekleşir.

Suça teşebbüs ve teşebbüs suçu: “Teşebbüs suçu” belirli bir neticenin gerçekleşmesine yönelik teşebbüs niteliğindeki hareketler olarak kanunda suç olarak tanımlanmıştır. Teşebbüs hareketlerinin bağımsız bir suç tipi olarak düzenlendiği bu tür suçlara teşebbüs mümkün değildir. Bazı suçlarda ise icra hareketleri belirli bir aşamaya varmışsa suç tamamlanmış olmasa dahi tamamlanmış suç gibi cezalandırma gerektirir.

Kesintisiz (mütemadi) suçlara teşebbüs sorunu: Kesintisiz suçlar icra hareketleri tamamlanıncaya kadar teşebbüse elverişlidir ancak, suçun tamamlandığı ve fakat fiilin icrasının devam ettiği aşamada failin elinde olmayan nedenlerle fiilin icrası son buşsa da teşebbüse ilişkin hükümler uygulanmaz.

Teşebbüste cezanın belirlenmesi: TCK 35. Madde ve ikinci fıkrasında suça teşebbüs halinde faile suçun tamamlanmış şekline göre indirimli ceza verilmesi öngörülür, buna göre yapılacak indirimde failin icra ettiği hareketlerin suçun konusunda meydana getirdiği zarar veya tehlikenin ağırlığı dikkate alınır.

Gönüllü vazgeçme: Failin kendi isteği ile icra hareketlerine devam etmemesi veya icra hareketlerini tamamladıktan sonra etkin çaba göstererek neticenin meydana gelmesini önlemesidir ve suç tamamlanıncaya kadar mümkündür. Gönüllü vazgeçmeye ilişkin düzenleme TCK 36. maddede yer alır. İcrasına başladığı suçu tamamlamaktan gönüllü vazgeçen faile teşebbüsten dolayı ceza verilmez.

Suça İştirak

Bir kişi tarafından işlenebilen bir suçun, birden fazla kişinin katılımıyla işlenmesi durumunda suça iştirak veya iştirak halinde işlenen suçlar söz konusudur.

Çok failli suçlar: Kanuni tariflerine göre ancak birden fazla kişinin katılımıyla işlenebilen suçlara denir ve yakınsama suçları ve karşılaşma suçları olarak iki grupta incelenir.

Fail-Şerik ayrımı: İştirak halinde işlenen suçlarda, suçun işlenilişine bulunulan katkıda sorumluluk statüleri normatif bir değerlendirmeyle belirlenmelidir. Suç ortağı ya “fail” ya “şerik” sıfatını taşır ve fail-şerik ayrımındaki esas kriter “ fiilin işlenişi üzerinde kurulan hakimiyet ”tir. TCK 37. madde birinci fıkradaki düzenlemeye bakılarak, fiili icra edip suçun işlenişine yaptığı katkıyla fiil üzerinde hakimiyet kuran suç ortağı “fail”dir. Failliğin görünüm biçimleri:

  • Doğrudan faillik
  • Dolaylı faillik
  • Müşterek faillik

Suçun işlenişine yaptığı katkıyla fiil üzerinde hakimiyet kuramayan suç ortağı ise “şerik”tir. Şerikliğin görünüm biçimleri:

  • Azmettirme
  • Yardım etme

Azmettiren ve yardım edenin işlenen suçtan sorumlu tutulabilmesi ancak “bağlılık kuralı” ile (m.40) açıklanabilir.

İştirak halinde işlenen suçlarda gönüllü vazgeçme: İştirak halinde işlenen suçlarda gönüllü vazgeçmeyi düzenleyen TCK 41. maddesine göre sadece gönüllü vazgeçen suç ortağı gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanabilir. Gönüllü vazgeçen müşterek failin suçun icrasına olan katkısını çekmesinin yanında suçun işlenmemesi için bütün gayreti gösterip diğer suç ortaklarını vazgeçirmek için elinden geleni yapması gerekir. Fail, azmettiren veya yardım eden diğer suç ortaklarıyla suçun icrasına başlayıp daha sonra gönüllü vazgeçerse TCK 36. madde uygulanır ve işlemeyi kastettiği suçtan dolayı ceza almaz ancak azmettiren veya yardım eden, cezayı kaldıran şahsi bir neden olduğu için failin gönüllü vazgeçmesinden faydalanamaz.

Suçların İçtiması

Suçların içtiması esas olarak fiil tekliği-fiil çokluğu ile suç tekliği-suç çokluğu ayrımına dayanır ve içtima kuralları (m.42-44) bir kimse tarafından birden fazla suç işlenmesi durumunda failin sorumluluğunun ve buna göre verilecek cezanın belirlenme şekli sorununa çözüm getirir. TCK sisteminde fiil sayısının tespitinde tipik neticelerin sayısı dikkate alınmaz. Suç tekliği-suç çokluğu ayrımında normun ihlali kriteri esas alınırken ihlal edilen norm sayısı işlenen suç sayısını belirler.

Kural: Gerçek içtima: Ceza hukukunda “kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza vardır” kuralı geçerlidir. Her bir suçtan ayrı cezaya hükmedilirken her bir ceza bağımısızlığını korur. Amaç suç – araç suç ilişkisinin söz konusu olduğu durumlarda gerçek içtima kuralı uygulanır. Suçların içtimaı kapsamında bileşik suç (m.42), zincirleme suç (m.43, f.1), aynı nev’iden fikrî içtima (m.43, f.2) ve farklı nev’iden fikrî içtima (m.44) hükümlerine yer verilmiştir.

Bileşik suç , bir suç diğer bir suçun unsuru ya da nitelikli şeklini oluşturuyorsa söz konusudur. İlk görünüm şekli bir suçun diğerinin unsurunu oluşturmasıyken, ikinci görünüm şekli bir suçun diğer bir suçun nitelikli halini oluşturmasıdır.

Zincirleme suç , TCK 43. madde birinci fıkrada düzenlenmiş olup, failin aynı mağdura karşı birden çok fiilinin bulunması, bu fiillerin her birinin farklı zamanlarda işlenip aynı suçu oluşturması ve ayrıca bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesini gerektirir.

Fikrî içtima , tek fiilde birden fazla suçun birleşmesi, tek ve aynı fiil ile aynı suçun birden fazla kez veya birden fazla farklı suçun işlenmesidir. Fiilin tek ve aynı olması ile tek ve aynı fiille birden çok suçun işlenmesi olmak üzere iki koşulu bulunur.

Aynı nev’iden fikrî içtima , tek fiil ile aynı suçun birden fazla kişiye karşı işlendiği hallerde söz konusudur ve TCK 43. madde ile düzenlenmiştir.

Farklı nev’iden fikr’i içtima , bir fiilin birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet verdiği durumlarda söz konusudur ve TCK 44. madde ile düzenlenmiştir.

Hedefte Sapma: Hedefte sapma halinde bir yanılgı söz konusu olmayıp, hareket neticesini istenen konu üzerinde değil, sapma sonucu bir başka konu üzerinde gerçekleştirmektedir. Sapma halinde konular farklı ya da aynı nitelikte olabilir. Hedefte sapma aynı nev’iden veya farklı nev’iden fikrî içtimanın konusunu oluşturduğu için TCK sisteminde bununla ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır.

Hedefte sapma bakımından çift neticeli ve tek neticeli şeklinde ikili bir ayrım yapılır. Özellikle çift neticeli hedefte sapma olup farkli nev’iden fikrî içtimanın uygulandığı hallerde fail kanunda benimsenen erime sistemine göre sadece en ağır cezayı gerektiren suçtan sorumlu tutulurken, daha az cezayı gerektiren başka bir suçun işlenmiş olduğu gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır ve alt ve üst sınır arasında temel ceza belirlenirken daha az cezayı gerektiren suçun ortaya çıkardığı zarar veya tehlike de dikkate alınarak cezanın üst sınırına yaklaşılmalıdır.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi