Borçlar Hukuku Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Haksız Fiiller-I (Sorumluluk Olguları)
Haksız fiiler TBK'da nerede düzenlenmiştir?
TBK 49-76 arasında düzenlenmiş olan “haksız fiil” kurumu, borç kaynaklarından
birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim haksız fiiller, Borçlar Kanunu’nun Genel Hükümler kısmında borç ilişkisinin kaynakları bölümünde ikinci ayırım olarak düzenlenmiştir. “Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri” başlığını taşıyan bu
ayırımda, genel davranış kurallarına aykırılıktan doğan sorumluluk söz konusudur.
Haksız fiil sorumluluğu nedir?
Haksız fiil sorumluluğu, aralarında bir hukuki ilişki bulunmasa bile, hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış ile başkasına zarar veren kimsenin, bu zararı tazmin etmekle
yükümlü olmasını ifade eder. Böylece haksız fiil sorumluluğu, hukukumuzda tazminat borcunun kaynaklarından birisini oluşturmaktadır. Haksız fiil sorumluluğundan söz edebilmek için taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin bulunmasına da gerek yoktur.
Haksız fiil sorumluluğunun konusu nedir?
Haksız fiil sorumluluğu, sözleşme dışı sorumluluğu konu edinmektedir.
Haksız fiil sorumluluğunun şartları nelerdir?
TBK 49 dikkate alındığında, kusura dayanan haksız fiil sorumluluğunun şartlarını şu şekilde sıralayabiliriz:
• Fiil
• Hukuka Aykırılık
• Zarar
• Kusur
• Uygun (illiyet) nedensellik bağı
Haksız fiilin unsurlarından 'fiili' tanımlayınız.
Fiil, bir insanın yapma (olumlu davranış) veya yapmama (olumsuz davranış) şeklinde gerçekleşen iradi davranışıdır. Davranışın iradi olması, failin fiili iradesinin yönetimi ve denetimi altında yapmasını ifade eder. Buna göre failin fiili, yapma tarzında olabileceği gibi
(çarpmak, dövmek, yaralamak vs.), yapmama (hareketsiz kalma, bir şeyi yapmama) şeklinde de olabilir.
Haksız fiilde fiilin hukuka aykırı olması ne demektir?
Fiilin hukuka aykırı olması, zarar gören değeri korumak için
hukuk düzenince yasaklanmış bir davranışta bulunmaktır.
Mutlak hak ne demektir?
Mutlak Hak: Herkese karşı ileri
sürülebilen ve herkes tarafından
ihlal edilmesi mümkün olan
haklardır
Nisbi hak ne demektir?
Nisbî Hak: Somut bir hukuki
ilişkiden doğan yalnızca
güncel yükümlüsüne karşı ileri
sürülebilen ve sadece bu yükümlü
tarafından ihlâl edilebilen
haklardır.
Dürüstlük kuralı nerede düzenlenmiştir ve ne anlama gelmektedir?
Dürüstlük Kuralı: TMK 2/I’de tanımlanmıştır. Anılan maddeye göre, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır”. Bu hükümde, bir hakkı kullanırken veya bir borcu yerine getirirken nasıl hareket edilmesi gerektiği genel olarak belirtilmektedir.
Hakkın kötüye kullanılması yasağı ne demektir?
Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı: Bir hakkın amaçlarına ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılmasına hakkın kötüye kullanılması adı verilir. Gerçekten de TMK 2/II’ye göre, “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”
Haksız fiilde hukuka aykırılığı kaldıran haller nelerdir?
Hukuka uygunluk sebepleri de denilen bu hâller, TBK 63’te şu şekilde düzenlenmiştir: “Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile hukuka aykırı sayılmaz. Zarar görenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını kendi gücüyle koruması veya zorunluluk hâllerinde de fiil, hukuka aykırı sayılmaz.”
Hukuka aykırılığı kaldıran hallerden kanunun verdiği yetkinin kullanılması ne demektir?
Bir kimse başkasına zarar verirken kanunun verdiği (kamu hukukundan veya özel
hukuktan kaynaklanan) yetkiyi kullanmışsa, bu fiil hukuka aykırı değildir. Örnek
olarak, icra memurunun borçlunun evine girerek haciz işlemi uygulaması, polisin
bir şüpheliyi yakalaması veya arazisi üzerinde mevzuata uygun olarak bina yapan
bir kimsenin arkadaki evin manzarasını kapatması vs.
Sulh ne demektir?
Sulh Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 313/I’de tanımlanmıştır. Anılan hükme göre Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir.
İbra ne demektir?
İbra, borcun tamamen veya kısmen sona erdirilmesi amacıyla taraflar arasında yapılan sözleşmeye denir. TBK 132’de ibra tanımlanmamış, “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” denilerek ibranın ne şekilde yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Bir fiilin haklı savunma teşkil edebilmesi için gereken şartlar nelerdir?
Savunmaya yönelik bir fiilin haklı savunma teşkil edebilmesi için şu şartların bir arada bulunması gerekmektedir:
• Haklı savunmada bulunan kimsenin veya bir başkasının kişi ya da malvarlığına yönelik bir saldırı olmalıdır.
• Saldırı mevcut veya çok yakın olmalıdır.
• Saldırı hukuka aykırı olmalıdır.
• Saldırı ile savunma arasında uygun bir denge olmalıdır
Kişinin hakkını kendi gücüyle koruması için aranan şartlar nelerdir?
Kişinin hakkını kendi gücüyle koruması için aranan şartlar şunlardır:
• Bir hakkın korunması söz konusu olmalıdır.
• Yetkili kamu makamlarının zamanında müdahalesi mümkün olmamalıdır.
• Hakkın korunması için başka bir yol mevcut olmamalıdır.
• Kuvvet kullanma dengeli olmalıdır.
Zorunluluk halini nedir?
Bir kimsenin, kendisinin veya bir başkasının kişi ya da malvarlığını bir zarardan
veya derhal meydana gelecek bir tehlikeden korumak için üçüncü bir kişinin
mallarına zarar vermesine zorunluluk (ıztırar) hâli denir.
Zorunluluk halinin şartları nelerdir?
Zorunluluk hâlinin şartları şunlardır:
• Bir kimsenin veya başkasının kişi ya da malvarlığına yönelik bir tehlike
olmalıdır.
• Tehlike açık veya yakın olmalıdır.
• Tehlike, malvarlığına zarar verilen kişiden kaynaklanmamalıdır.
• Tehlikeden kurtulabilmek için, üçüncü kişinin malvarlığına zarar vermek
kaçınılmaz olmalıdır.
• Tehlike ile üçüncü kişinin malvarlığına verilen zarar arasında uygun bir
denge olmalıdır
Hakkaniyet ne demektir?
Hakkaniyet: Hukukun idesi olan adalete ulaşabilmesi için bazen somut olayların ve insanların
özellik ve ayrılıklarının tümünün dikkate alınması gerekebilir. Adaletin bu türüne hakkaniyet
denir (Aral,2001, s. 41 vd).
Zarar kavramını tanımlayınız.
Zarar, bir kimsenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalmadır. Zarar
verici fiil olmasaydı zarar görenin malvarlığının içinde bulunacağı durum ile bu
fiil sonucu o kimsenin malvarlığının içinde bulunduğu durum arasındaki fark,
zararı oluşturur.
Fiili zarar ve kar yoksunluğu ne demektir?
Haksız fiil sonucunda, zarar görenin malvarlığındaki aktifler azalabileceği gibi
(malın zarar görmesi vs.), pasifler de artabilir (hastaneye karşı tedavi ücreti ödeme yükümlülüğünün doğması vs.). Buna fiilî zarar denir. Fiili zarardan başka,
malvarlığında artış meydana gelme imkânının kaybedilmesi de zarar teşkil eder.
Bu da kâr (kazanç) yoksunluğu olarak adlandırılır.
Doğrudan zarar, dolayşı zarar ve yansıma zarar kavramlarını tanımlayınız.
Doğrudan zarar: Bir kimsenin maruz kaldığı haksız fiil neticesinde araya başka bir sebep girmeksizin uğradığı zarardır.
Dolaylı zarar: Haksız fiil neticesinde meydana gelen zarara başka sebeplerin
eklenmesiyle ortaya çıkan zarardır.
Örnek olarak, (A)’nın (B)’yi yaralaması hâlinde, (B)’nin tedavi masrafları doğrudan zarar teşkil ederken; (B)’nin hastanede kaldığı süre boyunca çalışamadığı
günler için uğradığı kazanç kaybı dolaylı zararı oluşturur.
Yansıma zarar: Bir haksız fiile maruz kalan kimseden başka birisinin de bu
fiil yüzünden zarara uğramasıdır. Örnek olarak, (A)’nın (B)’yi öldürmesi hâlinde,
(B)’nin desteğinden yoksun kalanlar yansıma zarara uğramış olurlar.
Mevcut zarar ve müstakbel zararı tanımlayınız.
Mevcut zarar: Zararın hesaplandığı tarihe kadar gerçekleşmiş olan kayıplardır.
Müstakbel zarar: İleride normal olarak gerçekleşmesi beklenen kayıplardır.
Örnek olarak, trafik kazasında yaralanarak çalışma gücünü yitiren (A)’nın gelecekte uğrayacağı kayıplar, müstakbel zarardır.
Kusur ne demektir?
Kusur, failin davranışının hukuken kınanabilir nitelikte olmasını ifade eder. Toplum içinde yaşayan kişiler, belirli bir davranış biçimine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Hukuk düzeni, herkesten bu davranış biçimine uygun olarak
hareket etmesi ister; benzer şartlar altında bulunan kişilerden beklenen ortalama
davranış biçimine uymayan fiilin niteliği, kusur olarak adlandırılmaktadır
Kast ne demektir?
Kast, kusurun en ağır derecesidir; failin hukuka aykırı sonucu bilerek ve isteyerek
gerçekleştirmesini ifade eder. Kastta fail, hem davranışını hem de bunun sonuçlarını istemekte, kabul etmekte veya göze almaktadır
Doğrudan ve dolaylı kastı tanımlayınız.
Kast, doğrudan ve dolaylı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Doğrudan kastta,
fail meydana gelen sonucu istemekte, arzu etmektedir. Örnek olarak, bir kimsenin
öldürmek amacıyla birisine ateş etmesi. Dolaylı kastta ise fail meydana gelen sonucu istememekle birlikte, onu göze almaktadır. Örnek olarak bir kimse, hasmına
zarar vermek amacıyla onun seyahat ettiği arabaya bomba koyarsa arabada bulunan diğer kimselerin uğrayacağı zararı göze almış olur.
İhmal ne demektir?
Failin hukuka aykırı sonucu istememekle beraber, bu sonucun gerçekleşmemesi
için gerekli özeni göstermemesine ihmal denir. İhmalde, fail davranışını istemekte, fakat bunun sonuçlarını arzu etmediği hâlde gerekli tedbirleri almamaktadır.
Bu itibarla ihmal kısaca özen eksikliği olarak tanımlanabilir.
Ağır ihmal ve hafif ihmal ne demektir?
İhmal ağırlık derecesine göre, ağır ve hafif olmak üzere ikiye ayrılır. Ağır ihmal, aynı şartlar altında bulunan ortaya seviyedeki her insanın göstereceği özenin
gösterilmemiş olmasıdır. Hafif ihmal ise somut olayda ancak dikkatli ve tedbirli
birisinin göstereceği özenin gösterilmemiş olmasıdır.
Ahlaka aykırı fiilden sorumluluğun genel haksız fiil sorumluluğundan farkı nedir?
TBK 49/II’ye göre, “Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile,
ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bu hüküm uyarınca, hukuka aykırı fiillerden başka, ahlaka aykırı fiiller de, belirli şartlarla haksız fiil sorumluluğuna yol açar. Ancak genel haksız fiil
sorumluluğundan farklı olarak, burada ahlaka aykırı davranan kimsenin başkasına verdiği zarardan sorumlu tutulabilmesi için kusurunun kast düzeyinde olması
gerekir. Bunun dışında haksız fiil sorumluluğu için aranan diğer şartlar burada da
aynıdır (fiil, zarar, uygun illiyet bağı).
Kusursuz sorumluluk ne demektir?
Haksız fiil sorumluluğu için kural olarak failin kusurlu olması gerekmektedir; bununla beraber gerek TBK’da gerek diğer kanunlarda kusurun aranmadığı çeşitli sorumluluk hükümleri de yer almaktadır. Kusursuz sorumluluk (objektif sorumluluk, sebep sorumluluğu) olarak adlandırılan bu hâllerde sorumluluk için aranan şartlar, bunları düzenleyen hükümlerin her birinde ayrı ayrı belirtilmiştir.
Hukukumuzda düzenlenen kusursuz sorumluluk hâllerine örnek veriniz.
Medenî Kanun’da düzenlenenler:
• Kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumluluğu (MK 38)
• Ev başkanının sorumluluğu (MK 369)
• Vasi, kayyım ve yasal danışmanlara tazmin ettirilemeyen zararlardan Devletin sorumluluğu (MK 468)
• Taşınmaz malikinin sorumluluğu (MK 730)
• Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumluluğu
(MK 1007)
Borçlar Kanunu’nda düzenlenenler:
• Zorunluluk hâlinde verilen zarardan sorumluluk (TBK 64/II)
• Ayırt etme gücü bulunmayanların sorumluluğu (TBK 65)
• Adam çalıştıranın sorumluluğu (TBK 66)
• Hayvan bulunduranın sorumluluğu (TBK 67)
• Yapı malikinin sorumluluğu (TBK 69)
• Tehlike sorumluluğu (TBK 71)
Özel Kanunlarda düzenlenenler:
• Motorlu taşıt araçlarını işletenlerin sorumluluğu (Karayolları Trafik Kanunu 85)
• Sivil hava araçlarını işletenlerin sorumluluğu (Türk Sivil Havacılık Kanunu
134)
Çevreyi kirletenlerin ve çevreye zarar verenlerin sorumluluğu (Çevre Kanunu 28)
• Genetiği değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerden doğacak zararlardan sorumluluk (Biyogüvenlik Kanunu 14)
Zorunluluk hâlinde verilen zarardan sorumluluğun şartları nelerdir?
Zorunluluk hâlinde verilen zarardan sorumluluğun şartları şunlardır:
• Zarar veren, zorunluluk hâlinde başkasının malvarlığına zarar vermiş olmalıdır.
• Hakkaniyet verilen zararın tazmin edilmesini gerektirmelidir. Zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarını hâkim takdir edecektir.
• Zarar ile zorunluluk hâlinde işlenen fiil arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır
Ayırt etme gücü bulunmayanların sorumluluğu için aranan şartlar nelerdir?
Ayırt etme gücü bulunmayanların sorumluluğu için aranan şartlar şunlardır:
• Kusur dışında haksız fiil sorumluluğu için aranan diğer koşullar gerçekleşmiş olmalıdır (hukuka aykırı fiil, zarar, uygun illiyet bağı).
• Kusuru olmadığı için ayırt etme gücünden yoksun olan failin verdiği zarardan sorumlu tutulmaması hakkaniyetle bağdaşmamalıdır; yani hakkaniyet
onun verdiği zararı tazmin etmesini gerektirmelidir
Adam çalıştıranın sorumluluğu ne demektir, hangi esasa dayanmaktadır?
TBK 66’da düzenlenmiş olan kusursuz sorumluluk hâli, başkalarını çalıştıran
kimsenin, kendisine yükletilmiş özen gösterme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu esasına dayanmaktadır. Kendi hâkimiyeti altında çalıştırdığı kişilerin
gördüğü işlerden yararlanan kimsenin, bunların yol açtığı zararlardan da sorumlu
olması hakkaniyet gereğidir. Burada adam çalıştıranın kişisel durumunu dikkate
almayan, objektif bir yükümlülük söz konusudur.
Adam çalıştıranın sorumluluğunun şartları nelerdir?
Adam çalıştıranın sorumluluğu için aranan şartlar şunlardır:
• Çalıştırma ilişkisi bulunmalıdır; bir kimse kendi emri ve kontrolü altında
adam çalıştırmalıdır. Bu ilişki esas itibarıyla hizmet sözleşmesine dayanır;
ancak hizmet sözleşmesi bulunmasa ya da geçersiz olsa bile, bağlı olarak
çalışma koşulunun gerçekleşmiş olması, TBK 66 açısından yeterlidir. Bağlı
çalışma ilişkisinin bulunmaması nedeniyle eser ve vekâlet sözleşmelerinde,
TBK 66 hükmü kural olarak uygulama alanı bulmaz.
• Adam çalıştıran bir gerçek veya tüzel kişi olabilir. Devletin ve diğer kamu
tüzel kişilerinin kamu hukukuna tabi olarak çalıştırdıkları kişilerin (kamu
görevlilerinin) işlerini görürken üçüncü kişilere verdikleri zararlardan sorumluluğu kamu hukuku esaslarına tabidir.
• Çalıştırılan kişi, kendisini çalıştıranın işini görürken üçüncü kişiye bir zarar vermiş olmalıdır. Zarar çalıştırılanın hukuka aykırı fiilinden doğmuş
olmalı ve zarar ile çalıştırılanın fiili arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Ayrıca çalıştırılan, kendisini çalıştıranın işini görürken bu zararı vermiş olmalıdır; yani zarar verici fiil ile adam çalıştıranın görülen işi arasında işlevsel bağlılık bulunmalıdır. Örnek olarak, iş makinesini kullanan
işçinin yoldan geçen bir şahsın yaralanmasına sebep olması hâlinde, TBK
66’nın şartları gerçekleşmiş olur. Ancak işçi, yoldan geçen hasmını gördüğü
için makineyi onun üzerine sürerek zarara sebebiyet vermişse, zarar verici
fiil ile adam çalıştıranın görülen işi arasında işlevsel bağlılık yoktur. TBK
66’nın aradığı işlevsel bağlılığın bulunup bulunmadığı, her somut olayda
yapılacak değerlendirmeyle tespit edilecektir.
• Çalıştırılan, kendisini çalıştıranın üçüncü kişiye (alacaklıya) olan borcunun ifasına yardımcı olarak katılmışsa ve bu esnada çalıştırılan borca aykırı davranışla alacaklıya zarar vermişse çalıştıranın, yardımcı kişinin borca
aykırılık oluşturan eyleminden sorumluluğu TBK 66’ya değil, TBK 116’ya
tabi olur. Örnek olarak, musluk tamiratı için çağrıldığı eve giden çırağın,
tamirat sırasında lavaboyu kırması gibi. TBK 116, borcun ifasına katılan
yardımcı kişilerin borca aykırı davranışlarından dolayı borçlunun kusursuz sorumluluğunu düzenlemektedir. Borcun ifasına katılan çalışanın zarar
verici fiili hem borca aykırılık hem de genel davranış kurallarına aykırılık
oluşturuyorsa, çalıştıran kişinin sorumluluğu bakımından TBK 66 ile 116
hükümleri yarışır. Bu ihtimalde, zarar gören dilediği sorumluluk hükmüne dayanabilir ancak zarar görenin TBK 116 hükmüne dayanması, kendisi
açısından daha lehte olacaktır. Örnek olarak, (A)’nın eşyalarını taşımayı
üstlenen (B), taşımayı şoförü (C) aracılığıyla yerine getirirken (C)’nin yaptığı kaza sonucunda eşyalar zarar görmüşse (A) uğradığı zarar nedeniyle
(B)’nin sorumluluğuna giderken TBK 66 veya 116 hükmüne başvurabilir.
• Adam çalıştıran kurtuluş kanıtı getirmemiş olmamalıdır; TBK 66’da öngörülen şartların gerçekleşmesi, adam çalıştıran için bir sorumluluk karinesinin oluşmasına yol açar. Adam çalıştıranın objektif özen gösterme yükümlülüğünü yerine getirmediği ve zararın bu nedenle meydana geldiği
karine olarak kabul edilir. Adam çalıştıranın sorumluluktan kurtulabilmesi
için, çalışanını seçerken, talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken tüm dikkat ve özeni gösterdiğini ispat etmesi gerekir. Adam çalıştıranın göstereceği özen, somut olayın özelliklerine göre objektif nitelikte olup,
onun kişisel özellikleri dikkate alınmaz.
Zarar, bir işletmenin faaliyeti dolayısıyla meydana gelmişse, adam çalıştıranın sorumluluktan kurtulabilmesi için, işletmenin çalışma düzeninin
zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmesi gerekir. Adam
çalıştıran bu ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği sürece, işletmenin
faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.
• TBK 66 kusursuz sorumluluğu düzenlediğinden, adam çalıştıranın sorumlu tutulabilmesi için, kendisinin veya çalıştırılanın kusurlu olmasına gerek
yoktur. Şayet çalıştırılan kusurlu ise, vermiş olduğu zarardan ötürü onun da
TBK 49/I uyarınca sorumluluğu söz konusu olur. Bu ihtimalde, adam çalıştıran TBK 66, çalıştırılan ise TBK 49/I uyarınca zarar görene karşı birlikte
sorumlu olurlar (TBK 61).
• Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde
çalıştırılana rücu hakkına sahiptir.
Hayvan bulunduranın sorumluluğunun şartları nelerdir?
Egemenlik altında bulunan hayvanın hareketinden üçüncü kişi zarara uğramış olmalıdır. Zarar ile hayvanın hareketi arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
• Hayvan bulunduran kurtuluş kanıtı getirmemiş olmamalıdır; TBK 67’deki
şartların gerçekleşmesi, hayvan bulunduran için bir sorumluluk karinesinin oluşmasına yol açar. Hayvan bulunduranın objektif özen gösterme
yükümlülüğünü yerine getirmediği ve zararın bu nedenle meydana geldiği
karine olarak kabul edilir. Hayvan bulunduranın sorumluluktan kurtulabilmesi için, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini
ispat etmesi gerekir; burada aranan somut olayın özelliklerine özgü objektif
özendir; hayvan bulunduranın kişisel özellikleri dikkate alınmaz.
• Hayvan bulunduranın sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olmasına gerek
yoktur. Ancak hayvan, bir başkası veya bir başkasına ait hayvan tarafından
ürkütülmüş olursa, hayvanı bulunduran, bu kişilere rücu edebilir.
İntifa hakkı nedir?
İntifa Hakkı: Başkasına ait bir mal (hak) üzerinde, kullanma ve ürünlerinden yararlanma
yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi.
Oturma hakkı nedir?
Oturma Hakkı: Konut olarak kullanılmaya elverişli bir yapıda ya da böyle bir yapının bir bölümünde kurulabilen, sahibine sadece kullanma yetkisi veren kişiye bağlı bir irtifak hakkıdır.
Müteselsil sorumluluk ne demektir?
Müteselsil Sorumluluk: Bir ve aynı borçtan dolayı birden fazla borçlunun bulunduğu, alacaklının bu borçlulardan dilediğince seçtiği birinden alacağın tamamen ya da kısmen ifasını isteyebileceği birlikte borçluluk ilişkisi.
Yapı malikinin sorumluluğu için aranan şartlar nelerdir?
Bina veya diğer yapı eseri bulunmalıdır. Bina, barınmak veya diğer ihtiyaçlar
için insanlar tarafından yapılan etrafı ve üstü az veya çok kapalı, araziye bağlı
yapıdır (Apartman, ev, depo, spor salonu vs.). Bina tanımına girmeyen fakat
yeryüzüne bağlı olan inşa eserleri de diğer yapı kavramına dahil olur (elektrik
direkleri, tribünler, stadyumlar, köprüler, yollar vs.). Yapı ile arazi arasındaki
bağlantının sürekli olması şart değildir; arazi ile bağlantısı bulunan, ancak
bir süre sonra kaldırılacak olan şantiye barakaları gibi geçici yapılar da, TBK
69’un uygulama alanına girer. Ayrıca yapının bütünleyici parçaları ile eklentileri de, bina veya diğer yapı kavramı içinde yer alır (binadaki asansör, çatıdaki kiremitler, şofben vs.). Yalnızca inşaatı tamamlanmış binalar ve diğer
yapılar için TBK 69’daki sorumluluk söz konusu olur. Kamu malı niteliğindeki bina ve diğer yapıların neden olduğu zararlardan sorumluluk ise İdare
Hukuku esaslarına tabidir, TBK 69 uygulama alanı bulmaz.
• Binanın veya diğer yapı eserinin yapımındaki bozukluk ya da bakımındaki eksiklik, üçüncü kişinin zarara uğramasına sebebiyet vermelidir. Zarar ile binanın veya diğer yapı eserinin yapımındaki bozukluk ya da bakımındaki eksiklik arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
• TBK 69 uyarınca sorumluluk, zarar verici olayın meydana geldiği tarihte bina veya diğer yapı eserine malik olan kimseye (taşınmaz malikine veya üst hakkı sahibine) aittir. Bina veya diğer yapı üzerinde intifa veya oturma
hakkı varsa intifa veya oturma hakkı sahibi de yapının bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludur.
İntifa ve oturma hakkı sahipleri, yapım bozukluklarının yol açtığı zararlardan ise sorumlu değildirler; bu tarz zararlardan yalnızca malik sorumludur. Malik olmadan binadan veya diğer yapı eserinden yararlanan kimseler (üst hakkı dışındaki irtifak hakkı sahipleri, kiracılar vs.), TBK 69 uyarınca sorumlu olmazlar ancak bunların aynı zarardan başka sebeplerle sorumlu
olması mümkündür (örnek olarak TBK 49/I)
• TBK 69 uyarınca sorumluluğun doğması için, bina veya diğer yapı eseri malikinin (veya intifa ya da oturma hakkı sahibinin), kusurlu olmasına gerek yoktur. TBK 66-67 hükümlerinden farklı olarak, TBK 69’da bir sorumluluk karinesi mevcut değildir; dolayısıyla yapı malikine herhangi bir kurtuluş kanıtı getirerek (gerekli özeni gösterdiğini ispatlayarak vs.) sorumluluktan kurtulma imkânı tanınmamıştır. Yapı maliki sadece, bina veya
diğer yapı eserinde yapım bozukluğu ya da bakım eksikliği bulunmadığını
veya yapım bozukluğu ya da bakım eksikliği bulunsa bile zararın bundan
meydana gelmediğini (illiyet bağının bulunmadığını) ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.
• TBK 69 uyarınca sorumluluk altına giren bina veya diğer yapı eseri maliki,
kendisine karşı bu sebeple sorumlu olan kimselere (müteahhit, mühendis,
eski malik vs.) rücu etme hakkına sahiptir
Tehlike sorumluluğu nedir ve nerede düzenlenmiştir?
Tehlike sorumluluğu, 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu ile ilk defa düzenlenmiştir. Daha önceden çeşitli özel kanunlarda tehlike sorumluluğuna ilişkin münferit hükümler bulunmaktaydı, ama genel bir düzenleme hukuk sistemimizde mevcut değildi. Kanun koyucu, sanayi ve teknoloji alanında toplumda yaşanan gelişmelere cevap verebilmek amacıyla tehlike sorumluluğuna ilişkin genel bir düzenlemeye Türk Borçlar Kanunu’nda yer vermiştir. Bu çerçevede, “Tehlike sorumluluğu ve denkleştirme” başlığını taşıyan TBK 71 hükmü ihdas edilmiştir. Kusursuz sorumluluğu düzenleyen bu maddenin ilk fıkrasına göre, “Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.” Bu hüküm uyarınca, önemli ölçüde tehlike arzeden işletmeler tehlike sorumluluğuna tabidir.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 53
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 325
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 913
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1286
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20159
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582