Muhasebe ve Hukuk Dersi 6. Ünite Özet

Birleşme, Bölünme Ve Tür Değiştirme

Giriş

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’da yer alan işletme birleşmesi, bölünme ve tür değiştirme Yapısal değişiklikler olarak nitelendirilmektedir. Yapısal değişiklere ilişkin ortak ilkeler şöyle özetlenebilir:

  1. Ülkesellik ilkesi: Türkiye sınırları içinden yapılan yapısal değişiklikleri kapsamaktadır.
  2. Ortakların koruması ilkesi: Hakların gidilen yeni şirkette aynen devamı ve korunması ilkesi hakimdir.
  3. Ara bilanço ilkesi: Yapısal değişiklik sürecinde varlıklarda ve kaynaklarda ortaya çıkan değişiklikler sadece ticari defterlerdeki hareketler ölçüsünde dikkate alınır.
  4. Bilgi edinme ilkesi: Tüm hak sahiplerine değişim hakkında bilgi edinme ve inceleme hakkı vermektedir.
  5. Denetim ilkesi: Yapısal değişiklik işlemlerinin işlem denetçisi aracılığıyla denetlenmesi kabul edilmiştir.
  6. Alacaklıların ve İşçilerin Korunması ilkesi:
  7. Yapısal değişikliklere ilişkin özel bir iptal davası ve sorumluluk öngörülmüştür.

İşletme Birleşmeleri

İşletmeler şirket evliliklerini; işletmelerini büyütmek, kıt kaynakları daha verimli kullanmak, rekabet üstünlüğü sağlamak, çıkar veya iş amaçlı konsolidiasyon gibi birçok nedenden dolayı gerçekleştirirler. İşletme birleşmesi, ayrı kuruluşları veya işletmeleri tek bir raporlama kuruluşu olarak bir araya getirmek olarak tanımlanabilir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) da, işletme birleşmesini “bir işletme, başka bir işletme ile aktif ve pasiflerin karşılıklı olarak devralınması ya da birinin diğerine katılması yoluyla birleştirilir” olarak tanımlamaktadır. Devrolunan işletme, devralan işletmenin kontrolünü çeşitli şekillerde elde edebilmektedir. Bunlar şöyle sıralanabilir:

a) Nakit, nakit benzeri veya diğer varlıklar (bir işletmeyi oluşturan net varlıklar da dahil olmak üzere) transfer edilerek,

b) Borç altına girerek,

c) Özkaynak payları ihraç ederek,

d) Birden fazla değişik şekilde bedel transfer ederek veya

e) Bedel transfer etmeden, yalnızca sözleşme yolu ile gerçekleşebilir.

İşletme birleşmelerinin gerçekleşmesi için temel dayanak “kontrolün el değiştirmesi” dir.

Bir işletmenin farklı bir işletmeyi herhangi bir bedele katlanmadan sadece sözleşme hükümleri ile kontrolü altına alması da söz konusu olabilir.

Türkiye Finansal Raporlama Standardı 3’te, işletme birleşmesi tanımına uyan işlemlere veya diğer olaylara uygulanır. Birleşmede tasfiye kârı yerine, birleşme kârı vergiye matrah olarak kabul edilmektedir.

Birleşme Türleri; İşletmelerin temel kurulma amaçlarından birisi en yüksek kâra ulaşmaktadır. İçsel büyüme ile, işletmenin kaynaklarını yeni yatırımlara yönlendirerek işletme değerinin arttırılması hedeflenmektedir. Dış büyüme ile ise, işletme dışındaki diğer işletmelere yatırım yapılarak ya mevcut işletmenin yapısının güçlendirilmesi ya da yeni iş alanlarında söz sahibi olunması sağlanmaktadır. İşletmeler ekonomik açıdan dikey, yatay ve karma birleşmeler gerçekleştirebilir.

Dikey işletme birleşmeleri , işletmenin üretim sürecinde faaliyet gösteren işletmelerle birleşmenin gerçekleştirilmesidir. Temel amacı, işletmenin piyasadaki rekabet gücünü arttırarak büyüyebilmektir.

Yatay işletme birleşmeleri, işletmenin kendisi ile aynı faaliyet alanında faaliyet gösteren işletmelerle yapılan birleşmelerdir. Temel amaç; işletmelerin faaliyet alanını genişletmek, maliyet minimizasyonu, pazar paylarını artırabilmektir.

Karma birleşmeler ise, üretim süreci dışında ve farklı sektörde faaliyet gösteren işletmelerle yapılan birleşmelerdir.

6102 Sayılı TTK ve 6098 Sayılı TBK ticaret işletmelerini iki şekilde birleşebileceğini belirtmektedir.

  • Devralma şeklinde birleşme ve
  • Yeni kuruluş şeklinde birleşme.

Devralma şeklinde birleşmede, devralan şirket devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün halinde devralır. Birleşmeyle devrolunan şirket sona erer ve ticaret sicilinden silinmektedir.

Yeni kuruluş şeklinde birleşme ise birden fazla şirketin yeni bir şirket içinde bir araya gelmesi sonucunda oluşmaktadır. Birleşmeye katılan işletmeler tasfiye olmadan tüm malvarlıklarını yeni kurulan işletmeye devretmelerinden dolayı işletmeler sona erer ve ticaret sicilinden silinir (s:119, Şekil 6.1).

Ayrıca tasfiye halindeki bir işletme, tasfiye aşamasında henüz dağıtıma başlamamışsa tasfiye işletmesi devrolunan olmak koşuluyla birleşmeye katılabilir. Bazı durumlarda ise işletme sermayesindeki azalma veya borcunu ödeyememesi nedeniyle işletmeyi iflastan kurtarmak amacıyla da birleşebilir.

Birleşme Süreci; Devrolunan işletmenin; tanımlanabilir varlıkların , üstlenilen tanımlanabilir borçların ve kontrol gücü olmayan payların (azınlık paylarının) finansal tablolara yansıtılması ve ölçülmesi gerekmektedir. Ayrıca birleşme tarafları için en önemli konulardan birisi şerefiyenin veya pazarlıklı satın alma sonucunda oluşabilecek kazancın muhasebeleştirilmesi ve ölçülmesidir. İşletme birleşmesinin   sözleşmeye  dayandırılması  ve geçerlilik kazanabilmesi içinde mutlaka yazılı şekilde yapılması öngörülmektedir.

TTK’da birleşme sözleşmesini imzalamaya yetkili organlar anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde müdür veya müdürler, kollektif şirketlerde temsil yetkisini haiz kişi, komandit ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde ise temsile yetkili komandite ortak veya ortaklar olarak tespit edilmiştir. Devralma şeklinde birleşmede, devralan işletme sermayesinin devrolunan işletme ortaklarının haklarını korunmasına yetecek düzeyde arttırması gerekmektedir. Bu nedenle hem devrolunan hem de devralan işletmelerin son üç yılına ilişkin finansal tabloları ve faaliyet raporları göz önünde bulundurulmalıdır.

Birleşme bilançosundaki varlıklara ve kaynaklara ilişkin değerler devralan işletmenin muhasebe kayıtlarına aktarılır ve birleşen veya yeni kurulan işletmenin “açılış bilançosu” olarak kabul edilir. Açılış bilançosunda yer alan sermaye, devralan işletmenin esas sermayesini ifade eder.

Birleşmeye katılan işletmelerin; birleşme sözleşmesini, birleşme raporunu ve birleşmeye esas oluşturan bilançoyu, uzman işlem denetçisine denetlettirmesi gerekmektedir.

Genel kurulun onayı ile birleşme karara bağlanmış olmaktadır. Birleşme kararında genel kurulun onaylama şekilleri işletmenin hukuki statüsüne göre farklılık göstermektedir: Bunlar şöyle sıralanabilir:

a) Anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde , esas veya çıkarılmış sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle onaylanır.

b) Bir sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin, başka bir şirketi devralması hâlinde, komanditelerin tamamının birleşmeyi yazılı olarak onaylamaları gereklidir.

c) Limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte üçünü temsil eden paylara sahip bulunmaları şartıyla , tüm ortakların dörtte üçünün oylarıyla onaylanır.

d) Bir kooperatif tarafından devralınacak sermaye şirketlerinde, sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle onaylanır.

e) Kooperatiflerde, verilen oyların üçte ikisinin çoğunluğuyla; kooperatife kayıtlı tüm ortakların dörtte üçünün kararıyla onaylanır.

f) Kollektif ve komandit şirketlerde birleşme sözleşmesinin oybirliğiyle onaylanması gerekir. Ancak, şirket sözleşmesinde birleşme sözleşmesinin bütün ortakların dörtte üçünün kararıyla onaylanması öngörülebilir.

g) Birleşme sözleşmesi bir ayrılma akçesini öngörüyorsa bunun, devreden şirket şahıs şirketiyse oy hakkını haiz ortaklarının, sermaye şirketiyse şirkette mevcut oy haklarının yüzde doksanının olumlu oylarıyla onaylanması şarttır. Birleşmenin uygulanabilmesi birleşme sözleşmesinin ticaret siciline tescil edilmesi gerekmektedir. Tescil işlemiyle birlikte, devrolunan işletme kendiliğinden sona ermektedir (infisâh).

Birleşmede Hakların Korunması; Bir anonim şirketin ortaklarının, şirket borçlarından kişisel olarak sorumlu olduğu şahıs şirketleri ile birleşmesine izin verilmiştir.

Birleşmede Ortaklık Payları ve Haklarının Korunması; Her iki birleşme türünde de ortakların haklarının sürekliliği ilkesi geçerlidir.

Devrolunan işletmenin ortakları birleşme sonucunda eğer isterlerse, devralan veya yeni kurulan işletmede ortak olmayabilirler.

Devralma yoluyla bileşmede, devralan işletmenin sermayesini arttırarak devrolunan işletme ortaklarının haklarının korunması zorunlu hale getirmiştir. Birleşmeye katılan işletmelere; genel kurul kararından önceki 30 gün içinde ortaklara, intifa senedi sahiplerine, işletme tarafından ihraç edilmiş menkul kıymet hamillerine, menfati bulunan kişilere ve diğer taraflara;

  • Birleşme sözleşmesini veya birleşme raporunu,
  • Denetleme raporunu ve
  • Son üç yılın yılsonu finansal tablolarını, faaliyet raporlarını ve varsa ara finansal tabloları sunma yükümlülüğü getirilmiştir.

Alacaklıların Korunması:

  • Birleşmenin hukuken geçerlilik kazanması,
  • Alacaklıların birleşme geçerlilik kazanmasından üç ay içinde alacak haklarına ilişkin istekte bulunması ve
  • Birleşmeye katılan şirketler; alacaklılarına, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde, yurt düzeyinde dağıtımı yapılan üç gazetede yedişer gün aralıklarla üç defa yapacakları ilanla ve ayrıca internet sitelerine konulacak ilanla haklarını bildirmelidir.

Devralan işletme tüm alacaklıları; ya kişisel teminatla (kefalet, garanti, kefil değişimi gibi) ya da aynî teminatla (rehin ve ipotek) güvence altına alması mümkündür.

Birleşme sürecinde birleşme taraflarından birisinin şahıs işletmesi olması durumunda , işletme borçlarından sınırsız sorumlu kollektif ve komandite ortakların borçları birleşmeden sonra da devam etmektedir. Ancak birleşme ilânından sonra doğan veya sebebi oluşan borçlarda şahsi sorumlu ortak sorumlu tutulmamaktadır. Sınırsız sorumlu ortağın borç sorumluluğu, birleşme kararının ilan tarihinden itibaren üç yıl geçmesi durumunda zamanaşımına uğramaktadır.

Çalışanların Korunması; İşçilerin korunmasına ilişkin olarak, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 178. Maddesi, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 428. ve 429. Maddeleri ile 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 6. Maddesinde düzenlenmiştir.

  • Çalışanlara sağlanan kısa vadeli faydalar; ücret, maaş, sosyal güvenlik yardımları, vb
  • Çalışma dönemi sonrasında sağlanan faydalar; emekli maaşı, sağlık yardımı vb..
  • Çalışanlara sağlanan diğer uzun vadeli faydalar; uzun süreli işten ayrılmalar veya seyahat, iş göremezlik ödeneği.
  • İşten çıkarma tazminatları.

İşletme Birleşmelerinin Muhasebeleştirilmesi; Türkiye Finansal Raporlama Standardı 3 “İşletme Birleşmeleri” ilkelerine göre gerçekleştirilmektedir. Bu standarda göre, tüm işletme birleşmelerini satın alma yöntemi ’ni kullanarak muhasebeleştirmektedir. Satın alma yönteminde; devralan işletmenin ve birleşme tarihinin belirlenmesi, edinilen tanımlanabilir “Gerçeğe uygun değer” , karşılıklı pazarlık ortamında, bilgili ve istekli gruplar arasında bir varlığın el değiştirmesi ya da bir borcun ödenmesi durumunda ortaya çıkması gereken tutarı ifade etmektedir. Birleşme işleminde “gerçeğe uygun değerle” ölçülecek bir diğer unsur ise transfer edilen bedeldir.

İşletme birleşmelerinin muhasebeleştirilmesine ilişkin örnek kitabınızın 125. Sayfasında incelenebilir.

İşletmelerde Bölünme

İşletme bölünmeleri, genellikle işletmenin verimliliğini, kârlılığını veya finansal durumunu iyileştirmek ya da sektör değiştirme veya farklı bir alanda uzmanlaşmak amacıyla gerçekleştirilmektedir. Bölünmeye başvurulmasındaki belki de en önemli neden işletmenin faaliyet gösterdiği sektörde rekabetçi yapısını devam ettirmek ya da arttırmaktır. İşletme bölünmeleri aşağıdaki nedenlerle de gerçekleştirilebilir:

  • Aşırı büyüyen ve çekirdek işletme konusundan uzaklaşan şirketlerin ana konularına dönebilmesi,
  • Kısa ve uzun vadeli yabancı kaynak kullanımlarında maliyet avantajlarının sağlanması,
  • Üretim, satış ve pazarlama fonksiyonlarının etkinliğinin arttırılması,
  • Holding sistemine geçişte de bir araç olarak kullanılması,
  • Aile ortaklıklarında, mirasın paylaşımında ve grup ortaklıklarında sorunların çözülmesi,
  • Halka açılmak isteyen işletmenin varlıklarının sadece bir kısmını halka arz edebilmesi,
  • İşletmeyi küçük parçalara ayırarak, işletmelere yeni bir finansör ortak bulunabilmesi
  • Finansal raporların yatırımcılar ve kamu kuruluşları tarafından solo olarak ve daha sağlıklı değerlendirilebilmesi için yapılabilir.

Bölünme; bir sermaye ortaklığının malvarlığının bir veya birden fazla kısmının bütün olarak mevcut veya yeni kurulacak sermaye şirketi veya şirketlerine devredilmesi, devreden şirkete veya şirketin ortaklarına, devralan şirketin paylarının verilmesi ve devreden (bölünen) ortaklığın tasfiyesiz olarak infisâh etmesi veya kendi malvarlığı ile faaliyetine devam etmesi olarak tanımlanabilir.

Bölünme Türleri: İşletme bölünmelerinin hukuksal yapısı öncelikle 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile düzenlemiştir. İşletme bölünmeleri; t am bölünme, kısmî bölünme ve hisse değişimi olarak üç temel şekilde ifade edilmektedir.

6102 Sayılı TTK’nın 159. Maddesinde ise, tam ve kısmi bölünme olarak iki temel bölünme türünden bahsedilmektedir. Ekonomik anlamda bölünme bir şirketin ayrı kısımlara ayrılmasını ifade eder. İşletmelerin bölünme kararı almalarını etkileyen nedenleri şöyle sıralanabilir:

  • İşletmenin verimliliğin arttırılması,
  • İşletmenin finansal yapısının güçlendirilmesi,
  • İşletmenin rekabet gücünün arttırılması,
  • İşletmenin belirli bir faaliyet kolunda uzmanlaşması ve yönetimin kolaylaştırılması,
  • İşletme ortakları arasındaki anlaşmazlıklara çözüm bulunması,
  • İşletme kaynaklarının daha verimli ve etkin kullanılmasıdır.

Tam Bölünme: Bir sermaye şirketinin infisâh ederek ortadan kalkması ve şirketin bilanço alemlerinin iki veya daha fazla yeni kurulan ya da mevcut bir işletmeye paylaştırılması, devralan işletmelerde meydana gelecek sermaye artışını temsil eden hisselerin, anlaşılan kombinasyonda, devrolunan işletme hissedarlarına bedelsiz olarak verilmesidir. Tam bölünme, yeni kuruluş şeklindeki birleşmenin tersi olarak ifade edilebilir. Tam bölünüp devrolunan şirket sona erer ve unvanı ticaret sicilinden silinir.

Kısmi Bölünme: Bir ortaklığın iki ya da daha fazla parçalara bölünerek mevcut ortaklıklara devredilmesi, parçalanan ortaklık açısından “bölünme”, devralan ortaklık bakımından “birleşme” işlemi söz konusudur. Ayrıca bölünen ortaklığın sona ermemesi nedeniyle bölünen işletme faaliyetlerini sürdürmekte ve ortakları da ortak olmaya devam etmektedir. Böylece bölünen işletme, devredilen malvarlığı kısmının karşılığında devralan işletmenin yavru işletmesi olmaktadır.

Hisse Değişimi: Tam mükellef bir sermaye şirketinin, diğer bir sermaye şirketinin hisselerini, bu şirketin yönetimini ve hisse çoğunluğunu elde edecek şekilde devralması ve karşılığında bu şirketin hisselerini devreden ortaklarına kendi şirketinin sermayesini temsil eden iştirak hisselerini vermesi”dir. KVK’ya göre yapılan işlemin  hisse değişimi olarak kabul edilebilmesi için aşağıda belirtilen koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir:

  • Devralan kurumun sermaye şirketi olması,
  • İştirak hisseleri devredilen kurumun sermaye şirketi olması,
  • Devralan kurumun tam mükellef olması,
  • Devralan kurumun diğer şirketin hisselerini yönetim ve hisse senedi çoğunluğunu elde edecek şekilde devralması
  • İştirak hisseleri devredilen kurumun ortaklarına devralan kurumun kendi sermayesini temsil eden iştirak hisselerinin verilmesi gerekmektedir.

Bölünme Süreci: TTK 160. Maddesinde geçerli bölünmeler tanımlanmıştır (s:130, Şekil 6.2).

İşletme bölünmesi ya mevcut ortaklıklar arasında ya da yeni kurulacak bir işletmede yapılabilir. Bölünmeye katılan işletmelerin yönetim organları tarafından bölünme sözleşmesi hazırlanması gerekir. Ancak işletme bölünerek malvarlığı bölümlerini yeni kurulacak bir işletmeye devredecekse, bu durumda işletmenin yönetim organı tarafından bir bölünme planı oluşturulur.

Bölünmede Hakların Korunması: TTK’da ortakların paylarının ve haklarının korunmasında temel ilke, bölünme öncesinde devrolunan işletmede ortak olan pay sahiplerinin bölünmeden sonra da ortaya çıkan tüm ortaklıklarda sahip olduğu katılım payı oranında ortak olmasıdır. Bu nedenle işletmenin bölündüğünün ilanını yayınlama tarihinden itibaren üç ay içinde , istemde bulunan alacaklıların alacaklarını devralan işletme teminat altına almak zorundadır.

İşletme Bölünmelerinin Muhasebeleştirilmesi: İşletme bölünmesi ile, aynı sermayedarlar aynı işletme gruplarına sahip olur; sermaye yapısı ve sahiplik oranları bölünme öncesinde ve sonrasında aynıdır. Konu ile ilgili örnek, kitabınızın 131. Sayfasında incelenebilir.

İşletmelerde Tür Değiştirme

Türkiye’de ticaret işletmelerinin hukuki yapısı Türk Ticaret Kanunu kapsamında düzenlenmiştir. Ticaret şirketlerinin türleri ise TTK’nın 124. Maddesinde; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketler olarak sınırlandırılmaktadır. Ayrıca bu Kanun’da, kollektif ile komandit şirketler şahıs şirketleri ve anonim, limited ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi olarak kabul edilmektedir. İşletme şirket türü olarak anonim şirket olmayı tercih etmesi durumunda, tüm şirketlerin tabi olduğu Türk Medeni Kanunu, Borçlar Kanunu, Vergi Usul Kanunu gibi kanunlara tabi olmasının yanında eğer halka açık bir şirketse, Sermaye Piyasası Kanunu’na da tabi olabilir. Sermaye şirketinin ortakları işletme borçlarına sermaye payları ile sorumlu iken, şahıs şirketlerinin ortakları işletme borçlarına tüm malvarlıkları ile sorumludur.

Tür Değiştirme Kavramı: İşletmelerin şirket türlerini değiştirme nedenleri şöyle sıralanabilir.

  • Şirketlerin sermaye yapısını değiştirmek,
  • Şirketlerin sorumluluk yapısını değiştirmek,
  • Örgüt biçimini değiştirmek,
  • Finansman olanaklarını artırmak ve çeşitlendirmek,
  • Teşviklerden yararlanmak,
  • Vergisel avantajlardan yararlanmak,

Şirket türü değiştirmesi sürecinde işletme, hiçbir şekilde tasfiye edilmeden, malvarlığı değerlerinin tamamının korunması, ekonomik ayniyetini ve devamlılığını koruyarak dönüşmektedir. Yeni türe dönüştürülen şirket, aslında eskisinin devamıdır. Sadece işletme hukuki şeklini değiştirmektedir.

Tür Değiştirme Türleri: Türkiye’deki yasal düzenlemeler işletmelerin küçülmesine yönelik tür değiştirmeye izin vermemektedir. Bir sermaye şirketi başka bir sermaye şirketi türüne dönüşebilir. Bir şahıs şirketi ise, ya başka bir şahıs şirketine ya da sermaye şirketi türlerinden birisine dönüşebilir (s:135, Şekil 6.3).

Tür değiştirme diğer yapısal değişikliklerden farklı olarak, değişim sonucunda varlığını devam ettirmekte, hukuki ve ekonomik kimliğini korumaktadır. Komandit şirket, şirket alacaklılarına karşı sınırsız sorumlu olan ortaklara komandite ortak denirken, sınırlı sorumlu olan ortaklara komanditer ortak adı verilir. Komandite ortaklar gerçek kişi olmaları gerekir. Komanditer ortaklar ise tüzel kişiliğe sahiptir. Kollektif şirketler ise, gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlandırılmamış olan şirketlerdir. Bu durumda kollektif ve komandit şirketlerin birbirine dönüştürülmesinde tüzel kişiliğe sahip ve şirket alacaklılarına karşı sınırlı sorumlu olan “komanditer ortak” durumunun dikkate alınması gerekmektedir.

Eğer bir kollektif şirket tür değiştirerek komandit şirkete dönüşecekse;

  • Kollektif şirkete bir komanditer ortağın girmesi sağlanmalı
  • Kollektif şirketteki ortaklardan en az birisinin komanditer ortak olması gerekmektedir.
  • Eğer bir komandit şirket kollektif şirkete dönüşecekse;
  • Komandit şirketteki tüm komanditer ortakların şirketten çıkarılması veya
  • Komandit şirketteki tüm komanditer ortakların komandite ortak olması gerekmektedir.

Şahıs şirketlerinin en az iki ortak ile kurulma şartı bulunmaktadır. Ancak bazı durumlarda tek ortakla faaliyetlerini sürdürmek zorunda kalabilir. Ancak şahıs şirketlerinin tek ortak tarafından devam ettiriliyor olması durumunda, tür değiştirmeye ilişkin koşullar yerine getirilmemesi nedeniyle, şahıs şirketlerinin tür değiştirmesi mümkün değildir.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi