Çatışma ve Stres Yönetimi 1 Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim

Çatışma Yönetiminde Öfke Kontrolü

1. Soru

Psikolog ve sosyologlar "öfke"yi nelerle ilişkilendirirler?

Cevap

Psikologlar öfkenin psikolojik temellerle ilgili, sosyologlar ise öfkenin daha çok toplumsal kurallarla, kültürle ilişkili olduğunu ileri sürmektedirler. Diğer yandan sağlık alanı ile ilgilenen uzmanlar ise öfkenin ciddi bir problem olduğu konusunda birleşmektedirler. Aslında böylesi bakış açılarında bir yanlışlık yoktur. Çünkü her bilim dalı, kavramları kendi alanı açısından ele alıp açıklamaya çalışmaktadır.


2. Soru

Durumluk ve sürekli öfke arasındaki farklar nelerdir?

Cevap

Öfke duygusu “durumluk ” ve “sürekli ” olmak üzere iki alt boyutta değerlendirilmektedir.

Durumluk öfke; amaca yönelmiş davranışın engellenmesi veya haksızlık algısı karşısında, hangi şiddette gerginlik, sinirlilik, hiddet gibi öznel duyumsamaların yaşandığını yansıtan bir duygudur. Zaman, mekân ve olay içinde değişim gösterebilmekte ve çevredeki uyarıcılara bağlı olarak değişebilmektedir.

Sürekli öfke; durumsal öfkenin genelde hangi sıklıkta yaşandığını yansıtan bir kavramdır. Bir başka anlatımla, sürekli öfke bireyin sürekli olarak öfke duygusunu bünyesinde barındırması veya öfke eğiliminde olması hali olarak da nitelenebilir. Bu çerçevede, bazı kimselerin başkalarına göre daha öfkeli olabildikleri gözlenebilir.


3. Soru

Öfkeyi oluşturan değişkenler incelendiğinde öfkenin oluşmasında veya ortaya çıkmasındaki neden veya nedenler nelerdir?

Cevap

Öfkeyi oluşturan değişkenler incelendiğinde öfkenin oluşmasında veya ortaya çıkmasında tek bir nedenin olmadığı; engellenmenin öfkenin kaynağını oluşturduğu gözlenmektedir. Engellenme, bireyin elde etmek istediği bir nesneye, ulaşmak istediği bir amaca ulaşması yönündeki girişimlerinin engellendiğini düşünmesi veya gereksinimlerinin giderilmesinin önlendiğini algılaması sonucu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, engellenme aynı zamanda çatışmanın da kaynağını oluşturmaktadır.


4. Soru

Öfke duygusunun temelinde yatan nedenler nelerdir?

Cevap

Öfke duygusunun temelinde mükemmeliyetçi yaklaşımlar, kişinin kendisini ispatlama çabası içerisinde olması, çevre tarafından onaylanma isteği, durumuna uygun olmayan gereksinim beklentileri, başkalarının gözündeki imajının bozulmasını önleme arzusu sonucu bireyin kendisini aşırı kontrol etme ve en iyisinin kendinden yapılmasının istendiği algısı da yer almakta olup, bunlar öfke duygusunun yaşanmasına da neden olabilmektedir.


5. Soru

Öfkenin uygun tepkiler verildiğinde bireye sağladığı olumlu etkiler nelerdir?

Cevap

Öfke, genelde olumsuz algılanarak olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden olurken motivasyon sağlama ve hedef oluşturma yönündeki davranışların oluşmasına da katkı sağlayabilmektedir. Öfke, her zaman olumsuz sonuçlara neden olmamakta, uygun tepkiler verildiğinde bireyin amaçlarına ulaşmada önemli bir araç olarak kullanılabildiği de gözlenmektedir. Öfke, bireyin mücadele etme isteğini artırarak onun enerjik olmasını sağlayabilir. Öfkeye neden olan olay ya da olaylar sürekli canlı tutulduğu için birey duyarsızlaşma sürecine girerek kendisine acı veren durumlar karşısında acı hissetmemeye başlayabilir. Bir anlamda acının oluşmasına engel olur. Ayrıca kişi kendisini öfkelendiren veya acı veren diğer kişilere karşıda olumsuz duygularını kolaylıkla ifade edebilir.


6. Soru

Öfke ile ilgili araştırmalara göre bireylerin öfke olaylarında, sözel ve fiziksel saldırganlık oranları nedir?

Cevap

Öfke ile ilgili araştırmalara bakıldığında bireylerin öfke olaylarında %83 oranında sözel saldırganlık dürtüsü ve %40 oranında da fiziksel saldırganlık dürtüsü ile hareket ettikleri, öfkeyle ilgili duyguların % 10 kadarının saldırgan hareketlerle sonuçlandığı belirlenmiştir.


7. Soru

Araştırmalar, çiftler arasındaki tartışmalardan sonra fiziksel saldırının gerçekleşme olasılığının ne kadar olduğunu vurgulamaktadırlar?

Cevap

Araştırmalar, çiftler arasındaki tartışmalardan sonra fiziksel saldırının gerçekleşme olasılığının % 67 olduğunu vurgulamaktadır. Toplumdaki algı, genellikle kızların öfkeli görünmesini hoş karşılanmazken, erkeklerin öfkelerini olumsuz davranışlarla dışa vurmalarını teşvik etmekte ve ödüllendirmektedir.


8. Soru

Öfke duygusuyla uzun süre yaşamak kişide fiziksel ne gibi sonuçlara sebep olur?

Cevap

Öfke duygusuyla uzun süre yaşamak, kişinin bağışıklık sistemini zayıflatarak, vücut ağrıları, kalp hastalıkları ve giderek bireyin fiziksel sağlığının bozulmasına neden olabilir. Ayrıca, hipertansiyon, ülser, baş ağrısı ve kanser gibi fizyolojik hastalıkların temelini de oluşturur.


9. Soru

Öfkenin bastırılması birey üzerinde nasıl etkilere sebep olur?

Cevap

n öfkenin bastırılması sonucunda günlük işlerin aksaması, esneklik sınırının kaybolması, ani ve yerinde olmayan tepkiler verilmesi söz konusu olabilir. Üstelik, öfkenin bastırılması depresyona giden süreci de kolaylaştırır ve bireyin cinsel yaşamını da tehdit edebilir.


10. Soru

Öfke duygusunun vücutta en belirgin olarak görülebileceği yerler ve etkileri nelerdir?

Cevap

Öfke duygusunun vücutta en belirgin olarak görülebileceği yerler ise şu şekilde özetlenebilir:

Yüzdeki Belirtiler: Öfke anında kaşlar çatılır, alın kırışır, boyun damarları genişler, göz bebekleri büyür, yüz kızarır, burun delikleri açılıp kapanır, gözler kızarır ve surat ekşir.

Ağızdaki Belirtiler: İnsanın öfkeliyken söylemiş olduğu, daha sonra da pişmanlık duyduğu sözler. Sesin kalınlaşması ve çirkinleşmesi, hakaret ve küfür içeren kaba sözler söylemek, tükürmek, dişleri sıkmak, dişleri gıcırdatmak, dudakların titremesi, hıçkırmak, sık sık nefes alıp verme ve benzeri gibi durumlardır. Ayrıca bu durumlarda ağızdan çıkan sözler ahenksiz ve biçimsiz olabilir.

Kalpteki Belirtiler: Bedendeki hormonal dengedeki değişiklik, adrenalin hormonunun salgılanması, kalp basıncı artarak atışlarının hızlanması, kalp damarlarının genişlemesi, nabız atışlarının sıklaşması, tansiyonun yükselmesi, sesin kalınlaşması, ellerin titremesi ve benzeri gibi. Bunlara ek olarak da vücut bazı “stres kimyasalları” salgılar. Bunların aşırı salgılanması da zamanla damarları tıkayarak kalp ritmini bozabilir ve kanın pıhtılaşma eğilimini artırabilir.

Zihinsel Belirtiler: Konsantrasyon bozukluğu, düşük performans, unutkanlık, uykusuzluk, dikkatsizlik.

Duygusal Belirtiler: Bunaltı, depresyon, kaygı.

Davranışsal Belirtiler:Alkol kullanma, sigara tiryakiliği, huzursuzluk, acelecilik, ilaç kullanımı, aşırı yemek yeme.


11. Soru

Öfkenin anlaşılmasını sağlayan doğrudan davranışsal işaretler nelerdir?

Cevap

Doğrudan davranışsal işaretler; fiziksel ve sözel saldırı, aşırı eleştiricilik, kusur buluculuk, önyargılı olma, hırsızlık, sorun çıkarma, isyankâr davranışlarla kendini gösterebilir.


12. Soru

Öfkenin anlaşılmasını sağlayan dolaylı davranışsal ve sözel işaretler nelerdir?

Cevap

Dolaylı davranışsal ve sözel işaretler ise; güvensiz, kıskanç, tartışmacı, alaycı ve yargılayıcı davranışlar biçiminde üstü kapalı olabilir. İçe kapanma, psikosomatik belirtiler (kalp hastalığı, yüksek kan basıncı gibi), depresyon, suçluluk duygusu, ağlama biçiminde ortaya çıkabilir.


13. Soru

Öfke duygusunun ifade tarzları kaç farklı davranış biçiminde kendini gösterir?

Cevap

Öfke duygusunun ifade tarzları üç farklı davranış biçiminde kendini gösterir. Bunlar, saldırgan davranışlar, bastırılmış davranışlar ve kontrol etme davranışlarıdır.


14. Soru

Literatürde öfkenin kaç farklı boyutu olduğu belirtilmektedir?

Cevap

Literatürde, öfkenin fizyolojik, bilişsel ve davranışsal boyutları olduğu belirtilmektedir (Canbuldu, 2006). Öfkenin duyuşsal, bilişsel ve davranışsal boyutları etkileşim halindedir ve karşılıklı olarak birbirlerini etkilemektedirler. Bu boyutların birinde ya da hepsinde görülen normal dışı değişmeler diğer boyutları etkilemektedir. Öfkeye ilişkin problemler, öfkenin bir ya da daha fazla boyutunda ortaya çıkabilmektedir. Örneğin; birey herhangi bir durumla karşılaştığında yoğun duygusal uyarılma yaşayabilir (fizyolojik boyutta); uzun süreli kin ve düşmanlık besleyebilir (bilişsel boyutta) ya da öfkeye neden olan olaylara saldırganca tepki gösterebilir (davranışsal boyutta).


15. Soru

Öfkenin bilişsel boyutu nedir?

Cevap

Bilişsel Boyut Öfkenin bilişsel boyutu, bir dizi kalıp ya da şema ile örgütlenmiş beklenti, inanç ve yorumlama süreci gibi bilgi yapılarını içermektedir. Bilişsel boyut, olumsuz inançları ya da düşmanlığı yansıtır. Bireyin dünyaya, özellikle de diğer kişi ya da yerlere yönelik sahip olduğu olumsuz yüklemelere ilişkindir. Öfke öfkeyi besler, şiddete dönüşür ve bu da saldırgan tepki vermeyi kolaylaştırır. Zillmann’a göre (1998’den aktaran; Canbuldu, 2006) öfkelenen kişi bilişsel düzeyden yoksun kalarak en ilkel tepkilere başvurur. Engellenme ya da saldırı durumunu algılayan merkezi sinir sistemi geçmiş yaşantıları ve olayla ilgili çağrışımları yorumlayarak nasıl tepki vereceğini belirler. Bu tepkilerin ifade ediliş biçimi akılcı ya da akılcı olmayan düşünce yapıları şeklinde ortaya koyulmaktadır. Bilişsel boyutta, geçmişte yaşananlar ve içinde yer alınan kültürel özellikler önemli rol oynamaktadır. Birey olayları nasıl kontrol edip yönlendirebileceğine, deneyimleri ve çevresel uyaranları nasıl yorumlaması gerektiğine göre hareket etmektedir. Geçmişte kendisi iyi birisi olarak tanımlanmışsa öfkeye yönelik bilişsel süreç de bu yönde işe koyulacaktır. Örneğin mükemmeliyetçi birisi olarak tanımlanıyorsa hata yapmama konusunda aşırı bir duyarlılık, hatta hata yapana karşı tahammülsüz bir düşünce biçimi oluşturacaktır. Eğer çevresinde belli bir ağırlığı olduğu algısı kendisinde oluşmuşsa imajı koruma çabası ve olumsuzlukları görme yerine olayın olumlu özelliklerini öne çıkartmaya yönelik düşünce sistemi oluşturabilecektir.


16. Soru

Dürtü nedir?

Cevap

Dürtü, bir uyarılma ve gerginlik durumudur. Freud’a göre dürtü; değişmiş dengenin yeniden sağlanması çabası ve bir güç, enerji kaynağı olarak ruhsal olguların tümünde etkili olmaktadır.


17. Soru

Çatışmaya bağlı olarak öfkenin anlaşılmasına ve çözülmesine yönelik varoluşçu kuramsal yaklaşım nedir?

Cevap

Varoluşçu Kuramlar

Varoluşçu yaklaşım, öfkeyi; insanın yok oluşa, işlenmemiş potansiyele ve yaşamın anlamsızlığına karşı tepkide bulunması olarak açıklamaktadır. Her insan öfke duygusunu farklı yaşar. Kişinin öfkesi, yaşama karşı kendisini çaresiz ve güçsüz hissetmesiyle ilgilidir. Örneğin sevgilisinin trafik kazasında öldüğüne tanık olan birisinin bu durum karşısında bir şey yapamaması onu öfke duygulanımı içerisine sokar. Dolayısıyla araçlara öfke duyabilir ve araç kullanmamaya veya araç kullananlara karşı öfke besleyebilir. Bu durum bireyin kendisini çaresiz ve aciz hissetmesine neden olabilir. Başka bir durumda da sevgilileri el ele görünce onlara öfke duyması da geçmiş yaşantılara ilişkin olumsuz duyguların bir ifadesi olarak açıklanabilir. Öfke kaçınılmazdır, insana özgüdür ve her insan öfke duygusunu farklı yaşar. Etkisinde kalınan olayın neden olduğu kayıpların kişiden kişiye değişebileceği ve bunlara yönelik yaşanan öfke duygularının farklı olabileceği bu kuramda öne çıkan temel düşüncedir.


18. Soru

Bilişsel-davranışçı terapinin amacı nedir?

Cevap

Bilişsel-davranışçı terapiler, bireylerin günlük yaşamlarında üstesinden gelemedikleri güçlükler ve yaşam problemleri ile karşılaştıklarında onlara yardım etmek için öğrenme kuramlarını uygulayan, problem odaklı, “burada ve şimdi” ile ilgilenen, davranışçı psikolojik danışma kuramından temel alınarak geliştirilmiş bir tedavi biçimidir.

Bilişsel-davranışçı terapinin amacı öncelikle gerçekçi olmayan ya da birey için sorun olan düşüncelerin tanımlanmasıdır. Sorun olan düşünce tanımlandığında, o düşüncenin birey üzerindeki etkisi de tanımlanabilir.


19. Soru

Problem çözmenin temel adımları nelerdir?

Cevap

Birey kendisini öfkelendiren bir durumla karşı karşıya olduğunda, bunu günlük yaşam içerisinde karşılaştığı diğer problemler gibi algılayıp onu tanımlamaya çalışmalıdır. Bilindiği gibi problem çözmenin birkaç temel adımları vardır. • Birinci adım: Problem hakkındaki bilgilerin çağrıştırılması veya problem hakkındaki bilgilerin gözden geçirilmesi. • İkinci adım: Problemi tanımlamak. Problemi tanımlayabilmek için öncelikle probleme ilişkin bilgilerin düzenlenmesi ve o bilgilerden yararlanarak problemin ortaya koyulması gerekir. Bu aşamada problemi farklı biçimde tanımlatacak, problemle gerçekten ilgili olmayan bilgilerde ayıklanmalıdır. • Üçüncü adım: Problemin çözümüne yönelik hangi adımların var olduğunun düşünülmesi, gözden geçirilmesidir. Bu adımda pek çok çözüm yolu olabileceği ancak en uygun ve en etkili yolun ne olabileceğinin düşünülmesi gerekir. • Dördüncü adım: Uygun ve etkili olduğu düşünülen çözüm yolunun uygulamaya konulmasıdır. • Beşinci adım: Uygulamanın gerçekten problemi çözüp çözmediğinin belirlenmesidir. Çözemedi ise nerelerde hata yapıldığının değerlendirilmesine yönelik aşamadır. Eğer işe yaramayan, problemin çözümüne etkili katkı yapılmadığı düşünülüyorsa en başa dönülmesi bu adımın önemli bir özelliğidir. Dikkat edilirse burada bir problemle karşılaşıldığında harekete geçmeden önce zihinsel olarak işlem yapılmaktadır. Öfkelenmeye neden olan ve giderek büyütülen öfkenin temelinde, zihinsel olarak problemin çözümünün yapılmamış olması bulunmaktadır. Burada problem çözülmese dahi zihinsel süreçler bir duraklamaya nefes almaya, problemi zaman dilimine yaymaya yol açacağı için öfke durumu kendiliğinden kaybolabilir.


20. Soru

Gevşemenin fizyolojik, bilişsel ve davranışsal belirtileri nelerdir?

Cevap

Gevşemenin fizyolojik, bilişsel ve davranışsal belirtileri vardır.

Fizyolojik belirtileri; nabzın yavaşlaması, kan basıncının düşmesi, solunumun ve oksijen tüketiminin azalması, metabolik hızın yavaşlaması.

Bilişsel belirtileri, bilinçlilik durumunun değişmesi, salt bir zihinsel görüntü üzerine yoğunlaşmanın artması, pozitif öneriler için alıcılığın artmasıdır.

Davranışsal belirtileri ise çevresel uyaranlara ilgi ve dikkatin azalması, sözel etkileşimin olmaması, istemli pozisyon değişikliğinin olmayışı, edilgen hareketlerin olmasıdır.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v