Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri Dersi 1. Ünite Özet

Bilimsel Yönteme Giriş

Bir Sorun Çözme Yolu olarak Bilim

Varoluşundan bu yana insanlar çeşitli sorunlarla karşılaşmış ve bu sorunların çözümleri için farklı bilgi edinme kaynakları kullanmışlardır. Bu kaynaklar kişisel deneyim, otorite, tümdengelime dayalı akıl yürütme, tümevarıma dayalı akıl yürütme ve bilimsel yöntem olarak beş grupta toplanabilir.

Kişisel deneyim: Kişisel deneyim yaşananlardan bilgi çıkarma sürecidir ve yansıtıcı düşünmeyi gerektirir. Yansıtıcı düşünme ise herhangi bir düşünce, durum ve olay ve onun ortaya çıkan sonuçları üzerine derinlemesine düşünmektir. Deneyimler doğru bilgiye ulaşmada yeterli olamayabilirler çünkü kişinin kendisiyle sınırlıdırlar, düzenli ve sistematik olarak toplanmamışlardır ve bir kişinin her konuda deneyime sahip olması mümkün değildir.

Otorite: Bir konuda deneyim ve uzmanlığa sahip kişi, istatistik veri tabanı ya da ansiklopedi vb.dir

Tümdengelime dayalı akıl yürütme: Tümdengelim dile getirilmiş doğru ya da yanlış tez ya da yargı olarak tanımlanan önermelerden yola çıkar ve genel bir önermeden özel bir önermeye ve bu iki önerme arasındaki ilişkiye bakarak akıl yürütme, düşünme sürecidir. Bazen genel önermeler dogma denilen araştırmaya gerek duymadan, doğruluğu denemesiz ve tartışmasız kabul edilen ve değişmez sayılan düşünceler olabilir. Böyle bir önermeden ulaşılan sonuçlar ise doğru olmayabilir.

Tümevarıma dayalı akıl yürütme: Gözlemler sonucunda verileri toplayıp, bunları akıl yürütme süzgecinden geçirerek genellemelere ulaşma sürecidir. Ancak gözlem için tüm örneklere ulaşamama sorunu tümevarımın sınırlılığıdır.

Bilimsel yöntem: Tümdengelime dayalı akıl yürütme ve tümevarıma dayalı akıl yürütme süreçlerinin birlikte kullanıldığı bir bilgi edinme yoludur. Önce, karşılaşılan bir sorunun çözümü için daha önceki bilgi ve deneyimlere dayalı olarak denence (hipotez) önerilir. Daha sonra oluşturulan bu denenceyle ilgili yeni gözlemler ve veriler toplanarak, o denencenin doğrulanıp doğrulanmadığı kontrol edilir. Bilimsel yöntemin aşamaları şöyledir:

  • Sorunun belirlenmesi
  • Sorunun sınırlandırılması ve tanımlanması
  • Denencelerin ifade edilmesi
  • Denencelerin test edilmesi için uygun verilerin toplanması (Veri, bir sorun hakkında toplanan ve henüz çözümlenmemiş metinsel, sayısal, görsel vb. bilgi topluluğudur.)
  • Verilerin analiz edilmesi ve sonuç

Bilimin anlamı ve doğası

Bilimin ne olduğuyla ilgili farklı tanımlar sunulmuştur ve bu tanımlar iki temel kategoride toplanmaktadır. Biricisine göre bilim, bilimsel yöntemle oluşturulmuş sistematik bilgiler bütünüdür ve “ürün” olarak bilim diye adlandırılır. İkincisine göre ise bilim, gerçeği arama ya da bir sorunun çözümü için bilimsel yöntemi kullanma sürecidir ve “süreç” olarak bilim diye adlandırılır. Bilimsel araştırma var olan bilgi birikiminin incelemesiyle başladığı için ürün olarak bilimsel bilgi, süreç olarak bilimin başlangıç noktasını oluşturur. Bu durumda bilim, gerçeği arama yolunda, bilimsel bilgi üretme süreci ve üretilen bilgilerin bütünüdür.

Bilimi Niteleyen Özellikler

Bilimin tanımı konusunda farklılıklar olsa da, onu niteleyen özellikler konusunda fikir birliği vardır. Bilimin özellikleri:

  • Bir bilgi toplama yolu değil, bir analiz yöntemidir
  • Olgusaldır
  • Mantıksaldır
  • Nesneldir
  • Eleştiricidir
  • Genelleyicidir
  • Seçicidir
  • Evrenseldir
  • Kayıtlıdır
  • Birikimlidir
  • Sistematiktir

Bilimin Sayıltıları

Bilim, sayıltı ya da varsayım denen var olan araştırma sürecini ve sonucunu önemli ölçüde etkileyeceği düşünülen, araştırıcının test etmeden doğru olarak kabul ettiği, denenmeyen yargılardan yola çıkar. Bilimin temel sayıltıları şunlardır:

  • Evrende doğal bir sıralanış ve düzen vardır ve onu açıklamak ve anlamak olasıdır.
  • Her olay onu oluşturan gözlemlenebilir bir nedene sahiptir.
  • Tüm karmaşıklığın altında bir basitlik yatar.
  • Olaylar genellenebilir özelliğe sahiptir ve birbiriyle ilişkilidir.
  • Doğada bir şey varsa mutlaka bir miktar oluşturur ve bir miktar oluşturan her şey ölçülebilir.
  • Gerçek, statik değil dinamiktir.

Doğayla ilgili sayıltıların yanı sıra, bilimsel araştırma süreci ve araştırmacıyla ilgili sayıtlılar da vardır. Bilimsel araştırma süreciyle ilgili sayıltılar araştırma koşulları, denek veya katılımcılarla, veri toplama araçları ve kullanılan istatistiksel işlemlerle ilgili olabilir. Örneğin, bir deneysel araştırmada, araştırmacının değiştirdiği bağımsız ve bu değiştirilen değişkenden etkilenip ona göre değişiklik gösteren bağımlı değişken dışında kalan ve kontrol edilemeyen değişkenlerin deney ve kontrol gruplarını eşit derecede etkiledikleri varsayılabilir. Araştırmacıyla ilgili sayıtlılar ise bilimsel yansızlık ve dürüstlük; kuşkucu, sorgulayıcı, eleştirel bakış açısı ve bilimsel etik kurallarına bağlılık olabilir.

Bilimin Amaçları

Bilimin temel amacı, olayları ve olguları açıklamak için birbiriyle ilişkili bilgilerin bütünleştirildiği sistematik bilgiler bütünü olan kuramı geliştirmektir. Kuramların temel işlevleri şu şekilde açıklanabilir:

  • Görgül bulguların düzenlenmesini ve olgunun açıklanmasını sağlamak
  • Olguların yordanmasını sağlamak
  • Yeni araştırmalara kaynaklık etmek

Kuramların bu işlevleri gerçekleştirebilmek için şu özelliklere sahip olmaları gerekir:

  • Kuramlar bir sorunla ilgili gözlenen olguları açıklayabilme gücüne sahip olmalıdır.
  • Bir kuram daha önce oluşmuş bilgiler bütünüyle ve gözlenen olgularla tutarlı olmalıdır.
  • Bir kuram, doğrulanması için araçlar sunmalıdır
  • Bir kuram, yeni keşifler doğurmalı ve araştırılması gereken yeni sorunları belirtmelidir.

Bilim, kuramların oluşturulma sürecinde şu amaçları gerçekleştirir:

  • Betimleme: Olguları saptama, sınıflama ve dile getirme işlemlerini kapsar.
  • Açıklama: Bir olgunun oluş nedenini belirleme sürecidir.
  • Yordama: Var olan bilgilere dayalı olarak incelenen konuyla ilgili gelecekte neler olabileceği hakkında tahminde bulunmaktır.
  • Denetimleme: Nedeni bilinen bir olayın denetimi de yapılabilir.

Bilimsel Tutum ve Değerler

Bilimsel araştırma sürecinde yapılan işin diğer insanlarla ilgili olması ve toplumu etkilemesi sebebiyle bilim insanları belli bilimsel tutumlara sahip olmalı ve araştırma sürecini bilimsel etik kuralları doğrultusunda gerçekleştirmelidir.

Bilimsel tutum özellikleri aşağıdaki temel ilkelerde belirtilebilir:

  1. Bilim insanları bilimsel verilere karşı kuşkucu olmalıdırlar.
  2. Bilim insanları nesnel ve tarafsız olmalıdırlar.
  3. Bilim insanları değerlerle değil olgularla uğraşır.
  4. Bilim insanları yalıtılmış olgularla uğraşmaz.
  5. Bilimsel çalışmaların özünde dürüstlük kavramı yatar.

Bilimsel dürüstlüğün sağlanabilmesi için bağlı olunması gereken temel sorumluluklar üç ana maddede belirtilmiştir:

  • Araştırmanın tasarımı ve yürütülmesinde en yüksek mesleki standartlara sahip olmak.
  • Araştırmanın yapılışı ve bulguların analizi sırasında özeleştiri, dürüstlük ve açıklığı elden bırakmamak.
  • Aynı konu üzerinde araştırma yapmış ve yapmakta olan başka araştırmacılara karşı onların katkılarını içtenlikle ve açıkça teslim edici tavır içinde olmak; bu tavırlarını bilimsel makale yazımında tam olarak korumak.

Bilim Anlayışında Çeşitlilik

Pozitivist Bilim Anlayışı: Bu anlayışın temeli bizim dışımızda, bizden bağımsız olarak var olan gerçekliği nesnel bir şekilde ölçerek ortaya çıkarmak, böylece doğanın temel yasalarına ulaşmaktır. Başka bir değişle, pozitivist paradigma (paradigma: egemen model ya da düşünce çerçevesi), nesnellik, ölçülebilirlik, yordanabilirlik, kontrol, örüntü, yasa oluşturma ve davranışın kurallarını belirleme gibi ilkeleri gerçekleştirmeyi hedefler. Pozitivist bilim anlayışının dayandığı temel sayıltılar şöyledir:

  1. Bilimsel ilerleme birikimlidir.
  2. Bilimsel bilgi tek ve meşru bilgidir.
  3. Görgül/Empirik (gerçekliği ve doğruluğu kişisel deneyime dayanan, denemelerden elde edilen) verilerin derlenmesi ve değerlendirilmesinde, kuram oluşturulmasında normatif bakış açılarına, değer yargılarına, kanılara ve kişisel bakış açılarına yer yoktur.
  4. Meşru bilgiye ancak mantık, istatistik ve matematik kullanılarak ulaşılabilir.
  5. Bilimin amacı neden-sonuç ilişkilerini açığa çıkarmak ve düzenlilikleri açıklayan yasalar ortaya koymaktır.

Bu bilimsel anlayış başlangıçta doğa ve fen bilimlerinin temel anlayışı olsa da daha sonra sosyal bilimler tarafından da benimsenmiştir. Pozitivist sosyal bilim anlayışı, farklı durumlarda ortaya çıkan ve genellenebilir insan davranışlarının oluşturduğu bir toplumsal gerçeklikten ve bu gerçeklikle ilgili değişkenlerin birbirlerinden ayrı incelenebileceğini kabul eder.

Pozitivist bilim anlayışında, araştırmacının araştırılan konu üzerinde sıfır etkisinin olması beklenir, ama bu etkiyi sıfırlamak mümkün olmadığı için en aza indirgenmeye çalışılır.

Bu bilim anlayışında nihai amaç genellenebilir bir bilgi formuna ulaşmaktır ve bu genellemenin farklı zaman ve yerlerde doğrulanması gerekir.

Pozitivist Bilim Anlayışına Eleştiriler

Bu bilim anlayışına yapılan temel eleştiri, indirgemeci ve mekanik doğa görüşüne karşı yapılmıştır. Şair William Blake’e göre bu mekanik ve materyalist bilim anlayışı yaşamın kendisini dışlamaktadır.

Bu anlayışa karşı çıkanlardan biri Danimarkalı felsefeci Kierkegaard idi. Onun eleştirisi, bu anlayışın bireyin insani özelliklerini dışlayarak bireyselden uzak genellenebilir insan davranışlarıyla uğraşmasıdır.

Pozitivist bilim anlayışına göre bir önermenin doğruluğu, o önermenin ilişkin olduğu ve öngördüğü duyumları çıkarıp çıkarmadığına bağlıdır ve görgül olmayan bir önermenin doğruluğu belirlenemez. Bu sebeple bu anlayışa Karl Popper tarafından bir eleştiri yapılmıştır. Bu eleştiriye göre bir kuramın doğruluk ölçüsü sadece görgül/empirik verilerle doğrulanabilirliği değil aynı zamanda yanlışlanabilirliğidir. Buna göre, bir kuram görgül/empirik verilerle yanlışlanamıyorsa doğrudur.

Bir başka eleştiri Paul Feyerabend tarafından yapılmıştır. Feyerabend’e göre bilim diğer bilgi türleriyle karşılaştırıldığında ayrıcalıklı bir konumu hak etmez. Feyerabend bilimin ve bilim insanlarının yaptığı etkinliklerin toplumsal sonuçları üzerinde durur. Bilimsel bilgi insanlar için faydalı sonuçlar üretebileceği gibi silahlanma örneğinde olduğu gibi onların zararına da bilgiler üretebilir. Ayrıca Feyerabend’e göre özgür bir toplumda bir bilginin bilimsel olması için insanların mutlak itaatine gerek yoktur.

Pozitivist bilim anlayışının eleştirilerine yanıt olarak ortaya post-modernist bir bilim anlayışı ortaya çıkmış ve buna “yeni bilim” denilmiştir. Yeni bilim adlı bir çalışmada bu geleneksel pozitivist bilim anlayışına karşı yapılan eleştiriler dört grupta toplanmıştır.

  • Sistem: karşılıklı etkileşim içinde olan şeyler ve bunlar arasındaki ilişkilerin anlaşılmasıdır. Sistemler modellenebilir ve bu modeller orijinal sistemin davranışını tekrarlayarak incelenmesinde kullanılır.
  • Doğrusallık: Bir değişkende bir birimlik artış başka bir değişkende bir birimlik artışa sebep oluyorsa, bu iki değişken arasında doğrusal bir ilişki var denebilir. Fakat toplumsal olaylarda bu doğrusallık her zaman olmayabilir.
  • Hata: Doğrusal modelden sapmalar hata olarak adlandırılır.
  • Zaman: Pozitivist anlayışın amaçlarından biri zamana ve yere karşı dayanıklı genellemeler ortaya çıkarmaktır, ama zaman durağan değildir.

Pozitivizm Ötesi/Yorumlamacı/Anlamacı Bilim Anlayışı

Pozitivist bilim anlayışına karşı yapılan eleştiriler ve 20. Yüzyılın başlarında meydana gelen bazı gelişmeler sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu gelişmelerden en önemli üçü şunlardır:

  • Görecelilik Kuramı: Bu kuram zaman ve uzay bakan kişiye göre değiştiğini göstermiştir.
  • Kuantum Fiziği ve Felsefesi: İnsanların doğayı algılama ve anlama biçimini değiştirmiş ve belirsizlik, dualite, olasılık ve gözlemci gözlenen bütünlüğü gibi ilkeler geliştirmiştir.
  • Kaos Kuramı: Doğayı ve toplumu anlamak için yeni bakış açıları getirmiştir. Bunlardan biri fraktal geometri denilen doğayı doğal olmayan geometrik şekiller yerine, doğanın kendi doğasına uygun girintili, çıkıntılı olarak incelemeyi ve açıklamayı temel alan bir geometri disiplinidir. Bir diğer ilke ise kelebek etkisi olarak adlandırılan küçük nedenlerin büyük sonuçlara yol açabileceği gerçeğidir.

Pozitivizm ötesi anlayışa göre sistemler piramitsel (hiyerarşik) değil, önceden tahmin edilemeyen düzenlerdir ve düzensizlikten düzen doğabilir. Bu anlayış tek ve mutlak bir doğru olmadığını savunur.

Pozitivizm ötesi bilim anlayışın başlıca özellikleri şu şekilde ifade edilmiştir:

  1. İnsanlar eylemlerinde kendilerine özgü ve yaratıcıdırlar.
  2. İnsanlar toplumsal dünyalarını aktif olarak yapılandırırlar.
  3. Olaylar ve davranışlar zamanla değişirler ve içinde bulundukları bağlamdan etkilenirler.
  4. Olaylar ve bireyler eşsizdirler ve genellenemezler.
  5. Toplumsal dünya kendi doğal durumunda, araştırıcı tarafından müdahale ya da manipüle edilmeden araştırılmalıdır.
  6. Araştırılan olaya bağlılık esastır.
  7. İnsanlar durumları, bağlamları ve olayları yorumlarlar ve bu yorumlara bağlı kalarak eylemde bulunurlar.
  8. Bir olay ya da durumun birden çok bakış açısı ya da yorumu olabilir.
  9. Gerçeklik çok katmanlı ve karmaşıktır.
  10. Birçok olay daha basite indirgenemez, bu nedenle onları basite indirgemek yerine olduğu gibi betimlemek daha doğrudur.
  11. Durumları bir araştırıcı gözüyle değil bir katılımcı gözüyle incelemek gerekir.

Pozitivizm ötesi bilim anlayışında gerçeklik toplumsal olarak oluşturulur. Bu paradigma dünyayı, üzerinde yaşayanların bakış açılarına göre anlamayı ve yorumlamayı hedefler.

Eleştirel Bilim Anlayışı

Eleştirel bilim anlayışı Alman sosyolog ve felsefeci Habermas’ın çalışmalarına dayanır. Bu kuramın amacı siyasaldır, özgürlükçü bir toplumda birey ve grupların özgürleştirilmesidir. Eleştirel kuram paradigması anlamaktan ziyade değiştirmeyi amaçlar. Özellikle eşitliği sağlayarak, güçsüzleri özgürleştirmek ve demokratik bir toplumda bireyleri özgürleştirmeyi sağlamaktır. Bu yüzden, gücün meşruiyeti ve eşitlik, baskı, söz hakkı, ideoloji, güç, katılım, temsil, dahil edilme ve ilgiler gibi kavramlar eleştirel kuram için önemlidir.Eleştirel kuram, yukarıda belirtilen iki kuramı, var olan durumu sorgulama yerine araştırma ve anlamayı hedefledikleri için eleştirir.

Habermas ideoloji eleştirisinin dört aşamada yapılabileceğini önermektedir.

  1. Aşama: Mevcut durumun tanımlanması ve yorumlanması
  2. Aşama: Mevcut durumun oluşmasının nedenlerini araştırma
  3. Aşama: Durumun değiştirilmesi için bir öneri getirme
  4. Aşama: Öneri doğrultusunda geliştirilen uygulamanın başarısının değerlendirilmesi.

Buradan anlaşılacağı üzere ideoloji eleştirisinin hem kuramsal, hem yansıtıcı hem de uygulama boyutları vardır.

Bilimsel Araştırma Süreci

Bilim insanları bir sorunun çözümü için araştırma yaparken bilimsel yöntem kullanırlar ve bunu yedi temel aşamada gerçekleştirirler.

  • Araştırma sorununun belirlenmesi ve sınırlandırılması: İlk adım araştıracak bir sorun bulma ve onu tanımlayarak sınırlandırmaktır.
  • Alanyazın (Literatür) taraması: Alanyazın herhangi bir bilim dalında oluşmuş bilgi birikiminin bütünüdür. Bu aşama araştırılan sorunla ilgili daha önce ve şu anda var olan bilgilerin bulunması, okunup, eleştirel olarak değerlendirilmesi ve rapor edilmesi sürecidir.
  • Araştırma amaçlarının belirlenmesi: Araştırmada temel alınan ana soru ve buna bağlı olarak ayrıntılı belirlenen araştırma soruları ya da denenceler açık bir şekilde ifade edilmelidir.
  • Araştırma modelinin belirlenmesi: Temel alınacak sorun ve amaçlar belirlendikten sonra bunlarla tutarlı yöntem belirlenir. Ana araştırma yöntemi belirlendikten sonra, soruna en uygun araştırma modeli seçilir. Örneğin, nicel araştırma yöntemleri içinde tarama, nedensel karşılaştırma, ilişkisel araştırma vb. modellerden biri tercih edilir. Uygun model seçiminden sonra ise modele uygun araştırma deseni oluşturulur. Bu desenle araştırmanın temel değişkenleri ve bunların arasındaki ilişkinin nasıl bir ağ aracılığıyla araştırılacağı belirlenir.
  • Araştırma verilerinin toplanması: Araştırma sorularının cevaplanabilmesi ya da denencelerin test edilebilmesi için verilere ihtiyaç vardır. Öncelikle araştırma amacına göre uygun bir veri kaynağının belirlenmesi gerekir. Daha sonra uygun veri toplama araçlarıyla (anket, gözlem, belge tarama gibi) veriler toplanır. Araştırma sonuçlarını toplanan veriler belirleyeceği için yapılan ölçümlerin geçerli ve güvenilir olması gerekmektedir.
  • Araştırma verilerinin analizi ve yorumlanması: Elde edilen verilerin uygun yöntemlerle analiz edilmesi, ulaşılan bulguların yorumlanması gerekir. Nicel veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı araştırmalarda istatistik tekniklerinden, nitel veri toplanan araştırmalarda ise söylem çözümlemesi, betimsel özümleme gibi çözümleme yöntemleri kullanılır.
  • Araştırma sonucunun ve doğurgularının ifade edilmesi: Bir araştırma sorununa elde edilen bulgular doğrultusunda verilen yanıt, o araştırmanın sonucudur. Araştırma sonuçları açık ve net ifade edilmeli, bulguların mekanik özeti yerine elde edilen sonuçlar açıklanmalı ve ulaşılan genel yargı ifade edilmelidir. Daha sonrasında ise bu sonuçların olası doğurguları yani önerilerin belirtilmesine fayda vardır.

Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v