Afet Ekonomisi Ve Sigortacılığı Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Afetlerin Dolaylı Ve İkincil Ekonomik Etkileri
Doğal afetlerin ekonomik etkileri nelerdir?
Miller ve Nigg (1993) tarafından yapılan bu ayırıma göre doğal afetlerin ekonomik etkilerini şu şekilde ele alabiliriz (Güvel, 2001: 67):
• Olay Tahribatı: Doğal afetlerin doğrudan ve dolaylı etkilerine bağlı tahribatı ifade eder. Olay tahribatı doğal afet öncesi fiziksel faktörlere ve yerleşim yapısına bağlıdır.
• Sonuç tahribatı: Sonuç tahribatı afet öncesi fiziksel koşullarla sınırlı olmayıp afet sonrası etkileri ve toparlanma sürecindeki davranışları da içerir ve afetlerin daha çok ikincil etkilerine karşılık gelir. Afet sonrası etkiler ve toparlanma sürecindeki davranışlar sosyal, kültürel, ekolojik, tarihsel, politik ve ekonomik koşullara, toplumdaki sınıfsal yapıya, gelir ve servet dağılımına bağlı olarak işlerlik kazanır. Bu arada sonuç tahribatı ve olay tahribatı arasındaki ilişki zorunluluk içermez. Bazen olay bazen de sonuç tahribatının seviyesi diğerinin üzerine çıkabilir. Bir kişinin tatilini geçirdiği bir otelin depremde yok olması bu kişinin serveti veya gelir düzeyini etkilemeyebilir (olay tahribatı sonuç tahribatından yüksek), yine aynı kişi yaşadığı ev depremden zarar görmemesine rağmen depremde iş hayatının kesintiye uğraması sonucu işsiz kalabilir (olay tahribatı düşük sonuç tahribatı yüksek).
Afetler sonrası işgücü verimliliği nasıl etkilenmektedir?
Doğal afetler ölümler, hastalıklar ve yaralanmalar nedeniyle çalışan işgücünün de verimliliğini azaltmaktadır, işletme maliyetlerini ise yükseltmektedir. Afet yaşanmış bölgelerde ve bu bölgelerin yakınlarında çalışan işçilerin afetlerin meydana getirdiği can ve mal kaybı nedeniyle psikolojileri bozulmakta ve bu durum çalışma verimliliklerini düşürmektedir. İşini kaybeden işçiler için durum daha da olumsuzdur. Yaşadığı felaketle birlikte bir de işini kaybetmiş olan bu bireyler hem ekonomik hem de psikolojik sorunlarla baş etmek durumunda kalmaktadır.
Afetler tüketim ve toplam talepte ne gibi etkilere neden olur?
Afetler girişimcilerin yatırım kararlarının ertelenmesine, yatırımlar için talep edilen ara malı, sermaye malı, hammadde, işgücü vb. girdilerin satın alınma planlarının da iptal edilmesine yol açar. Böylece toplam talep üzerindeki negatif etkisi daha da büyür (Şenses, 2016: 20-21).
Afetler mal ve hizmetlerin maliyetlerini ve dolayısıyla fiyatlarını da artırır. Çünkü üretimde kullanılan ara malı ve hammaddelerin temini güçleştikçe ve kıtlık/darboğazlar oluştukça fiyatları yükselecek ve bu durum maliyetleri artıracaktır. Yükselen maliyetler fiyatları artırınca ürünlerin satışı da zaten düşen gelirler nedeniyle olumsuz etkilenecek ve süreç bu kez yine bir kısır döngüye benzeyecektir.
Bir doğal afetin ekonomik etkisinin büyüklüğü neye göre değişmektedir?
Bir doğal afetin söz konusu ekonomik etkisinin büyüklüğü afetin şiddetine ve afetin beklenip beklenmediğine göre değişmektedir. Afetin şiddeti ne kadar yüksek ekonomi üzerindeki etkisi kadar fazla olacaktır. Afet ne kadar “beklenmedik bir anda ve şiddette” ortaya çıkarsa yine ekonomi üzerindeki etkisi o kadar fazla olacaktır (Güvel, 2001: 78).
Doğal afetler faiz oranlarını ve bankacılık sistemini nasıl etkiler?
Doğal afetler faiz oranlarını ve bankacılık sistemini de farklı açılardan etkiler. Afetlerin bütçe açıklarına yol açması ve hükümetin bu açığı iç borçlanmaya giderek telafi etmesi durumunda faiz oranları yükselme eğilimine girebilir. Öte yandan finansal sistemdeki türev değerler de afetlerden etkilenirler. Afetlerde uzun vadeli ev kredileriyle satın alınmış mesken stoklarının yıkım ve hasarlar nedeniyle azalması, bu evlerin borçları üzerine yapılandırılmış değerli kâğıtları ve elbette banka bilançolarını da olumsuz etkileyecek, bankaların kredi kullanım imkânlarını da azaltacaktır. Bankaların kredi verme imkânlarının azalması, afet nedeniyle zor durumda kalan firmaların kurtulabilmek için talep ettikleri kredileri de olumsuza çevirecek ve önemli şirket iflasları yaşanabilecektir.
Afetler nedeniyle meydana gelen göçler ekonomiyi nasıl etkiler?
Doğal afetler sonrasında başlayan göç sürecinde, hem göç verilen yerlerde hem de göç alan yerlerde olumsuz ekonomik yükler oluşmaktadır. Öncelikle altyapısı olmayan kentlere yapılan plânsız göçler kamu ve kent ekonomisini olumsuz etkilemekte ve ekonomik dengeleri bozmaktadır. Birçok insan kendine uygun iş bulamamakta, işsizlik artmakta, sosyolojik sorunlar ortaya çıkmakta ve informal sektör güçlenmektedir. Göç veren yerlerde ise uzman işgücü kaybı nedeniyle firmaların yeniden üretime başlamaları zorlaşmakta, bölgede yerleşik firmalar için göç edenler önemli bir talep kaybına yol açmaktadır. Afet nedeniyle yapılan göçlerin ülke dışına doğru yönelmesi halinde ise ekonominin en önemli üretim faktörü olan işgücü kayıpları ortaya çıkmaktadır.
Afetler enflasyonu nasıl arttırmaktadır?
Afet yaşayan ekonomilerde fiyatlar genel düzeyi maliyetlerdeki artışlar nedeniyle de yükselebilir. Ekonomi literatüründe buna maliyet enflasyonu adı verilir. Burada maliyetlerdeki artışın nedeni afetin meydana getirdiği yıkıcı etkiler nedeniyle kullanılan ara malı ve hammaddelerin teminin güçleşmesi, kıtlık ve darboğazların oluşmasıdır. Bu durumda ara malı ve hammaddelerin (girdilerin) fiyatları yükselecek ve üreticiler maliyetleri mal ve hizmetlerin satış fiyatlarına yansıtmak zorunda kalacaklardır. Yükselen maliyetler mal ve hizmet fiyatlarını artırınca enflasyon kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla afetler hem toplam arz ve talep arasındaki dengesizliğin bozulması hem de maliyetlerde meydana gelen artışlar nedeniyle enflasyon sorununa yol açar.
Afet yaşanan ekonomilerde kamu bütçe dengesi nasıl bozulmaktadır?
Afet yaşanan ekonomilerde kamu bütçe dengesinin bozulması sıklıkla gözlemlenen bir olgudur. Afetlerin kamu bütçesi dengesi üzerinde meydana getirdiği olumsuz etki iki kanaldan etkili olmaktadır: Bütçe giderleri ve bütçe gelirleri. Genel olarak söylemek gerekirse afetler bütçe giderlerini artırıcı, bütçe gelirlerini ise azaltıcı etki yapmaktadır. Afetlerin olumsuz etkilerini gidermek için afet bölgesinde çok çeşitli kamu harcaması yapılmaktadır. Hasar gören ulaşım, iletişim, enerji, temiz su, atık su vb. altyapıyı onarmak, afet mağdurlarına acil yardım, kurtarma, sağlık, barınma ve gıda gibi yardımları ulaştırmak, afet sonrasında bina ve diğer altyapının yeniden kurulmasını sağlamak ve sosyal güvenlik çalışmaları için büyük miktarda kamu harcaması yapmak gerekmektedir. Bu harcamalar bütçe üzerinde yeni yükler oluşturur ve bu artan yükler ek bütçeler ile telafi edilmeye çalışılır. Hatta özellikle büyük afetler sonrasında kamu bütçesinin yapılacak harcamaları karşılayamayacağı anlaşıldığında iç ve dış borçlanma yöntemleri de denenebilmektedir. Bazen de afet yaşanan ülkelere önemli ölçüde dış yardım yapılmakta, bu yardımlar sayesinde bütçe dengesi fazla sarsılmaksızın afetin yaraları sarılmaktadır. Afetler nedeniyle artan bütçe baskısı hükümetleri para arzının artırılması yönünde de zorlar. Merkez bankaları bağımsız (özerk) olmayan ülkelerde bu durumda para arzı artırılarak bütçe açığı finanse edilebilirse de bu tür finansmanın enflasyona yol açacağı bilinmektedir.
Afetler ekonomik büyümeyi ne şekilde etkiler?
Doğal afetler, ekonominin üretim kapasitesine verdikleri zararlar nedeniyle ekonomik büyüme oranlarını düşürebilirler, hatta ekonomik açıdan küçülmeye bile yol açabilir. Dolayısıyla afetler ekonomik performansı olumsuz yönde etkiler. Özellikle gelişmekte olan ülkeler büyüme ve kalkınma için ayırdıkları ve güçlükle temin edebildikleri fonları afetlerin yaralarını sarmaya ayırdıklarında ekonomik büyüme süreci bundan zarar görür. Ekonomik büyüme için gerekli yatırımların finansmanı için kullanılacak olan kaynaklar, böylece afet zararlarını ortadan kaldırmak için kullanılmış olacaktır. Bu durumda ülke potansiyel gayrisafi yurtiçi hasılasına ulaşamayacak ve diğer gelişmiş ülkelerin seviyesini yakalama fırsatını kaçıracaktır.
Afetler çevre üzerinde nasıl bir etkide bulunur?
Birçok afet türü çevreye büyük zararlar verir. Yangın, deprem, sel ve kasırgalar, yıllardan beri oturmuş olan ekolojik dengeleri bozar, bitki ve hayvan türlerini olumsuz etkiler. Özellikle büyük orman yangınlarının o bölgedeki doğal bitki ve hayvan örtüsünü nasıl yok ettiğine sıklıkla şahit olmaktayız. İnsan yapısı mesken, bina ve tesislerin afetler sırasında zarar görmesi zincirleme olarak yeni zararlara yol açar. Bir elektrik enerjisi üretim tesisi depremde hasar gördüğünde veya bir petrol rafinerisi sel baskınına uğradığında çevreye zarar vermeye başlayabilir. Temiz su miktarı ve kalitesi afetlerden olumsuz etkilenirken bitki ve gıda stokları da zarar görür. Temiz su ve atık kanallarının hasar görmesi ile birleştiğinde hayvan ve insan ölülerinin açıkta kalması salgın hastalıklara davetiye çıkartır. Afet nedeniyle aksayan medikal hizmetler bu hastalıkların tedavisini olanaksızlaştırabilir. İklim değişikliğine bağlı olarak kuraklığın artması, aşırı yağışlar ve siklonların gıda ve su kaynakları üzerindeki etkisi, yoksul ülkelerdeki bebek ölümlerinin % 60’ının suyla bulaşan hastalıklardan kaynaklanıyor olduğu düşünüldüğünde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. 2050 yılında 1,5 milyar insanın depremlere ve siklonlara karşı savunmasız kentlerde yaşayacağı düşünüldüğünde afet-kentleşme- çevre sorunlarına dair kaygılar giderek artmaktadır.
Doğal afetlerin yoksulluk ve gelir dağılımı üzerindeki etkileri nelerdir?
Doğal afetler yoksulluğu ve gelir dağılımını da olumsuz etkiler. Özellikle düşük gelir grupları işlerini kaybetmeleri, işlerine zorunlu olarak ara verilmesi, genel olarak toplam talebin düşmesi gibi nedenlerle yoksullaşırlar. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tarım sektöründe faaliyette bulunan ve yoksulluk sınırında yaşayan hane halkları tarım ve hayvancılık alanlarını etkileyen afetler sonrasında büyük gelir kayıpları yaşayarak yoksulluk sınırının altına iner.
Her ekonomik büyüme beraberinde ekonomik kalkınmayı getirir mi?
Ekonomik açıdan kalkınabilmek için mutlaka ekonomik büyüme gerekir. Ama her ekonomik büyüme beraberinde kalkınmayı getirmeyebilir. Zira ekonomik kalkınma bir ülkenin yapısının değişmesidir. Ekonomik kalkınma “niteliksel” bir süreçtir, ekonomik büyüme ise “niceliksel” bir süreçtir. Bir ülkenin kişi başına GSYH’si çok yüksek olabilir ama o ülkede gelir dağılımı bozuksa, o ülkede eğitim ve sağlık hizmetleri kalitesiz ise, demokrasisi işlemiyorsa, kişisel hak ve özgürlükler aksıyorsa, hukuk devletinin gerekleri yerine getirilmiyorsa o ülke kalkınmış sayılmaz. Tüm bu unsurlar gelişmiş bir ülke olmak için yapısal anlamda da değişmenin temel koşullarının yerine getirilmesi gerekliliğine işaret eder.
Yapısal değişimin göstergeleri neler olabilir?
Yapısal değişim bazen gözlenebilen veya hissedilebilen sosyo-ekonomik gelişmeleri ifade eder. Yapısal değişmenin göstergelerinden bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür(Özsoy, 2017: 5):
-
Tarımsal faaliyetlerden tarım dışı faaliyetlere, sanayiden hizmetler sektörüne doğru dönüşümün gerçekleşmesi,
-
Üretim ölçeğinin arttırılması (küçük aile işletmelerinden büyük ölçekli, ulusal veya uluslararası işletmelere dönüşüm),
-
Gelir dağılımının iyileşmesi ve yoksulluğun azaltılması,
-
İstihdam olanaklarının arttırılması,
-
İşgücünün kırdan kente göç etmesi sonucu kentleşme sürecinin hızlanması,
-
Üretim faktörlerinin miktar ve verimliliğinin artırılması,
-
Yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi,
-
Demografik yapının değişmesi,
-
Eğitim ve sağlık alanındaki gelişmeler,
-
Demokratikleşme ve özgürlükler konusundaki iyileşmeler.
Afetler kalkınmayı olumlu anlamda etkileyebilir mi?
Afet-kalkınma ilişkisi genellikle olumsuz ele alınır ve afetlerin kalkınma sürecini engellediği veya aksattığı ileri sürülür. Oysa bazı araştırmacılar da afetlerin kalkınma sürecini desteklediğini iddia etmektedirler. Bu görüşteki araştırmacılar afetlerin kısa vadede ekonomiler üzerine yıkıcı bir etki yaratmakla birlikte afet sonrası iyileştirme, imar ve yeniden yapılandırma faaliyetlerinin kalkınma sürecine ivme kazandırdığı ve netice itibarıyla afetlerin uzun dönemli etkisinin birçok koşula (afetin şekli, afet sonrası imar sürecinin uzunluğu, ülke ekonomisinin büyüklüğü vb.)bağlı olmakla birlikte olumlu olduğunu savunmaktadır. Yasuyuki Sawada (2011) çalışmasında afetin, afet sonrasındaki yirmi yıl içinde GSYH’yi % 0,6 ile % 1,2 arasında artırdığı bulunmuştur.
Afetler sürdürülebilir kalkınma sürecini nasıl etkiler?
Ekolojik dengeleri bozmadan kalkınmayı amaçlayan programlar hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde uzun bir dönemden beri uygulanmaya çalışılmaktadır. Oysa afetler neden oldukları kayıplardan dolayı sürdürülebilir kalkınma ile ilgili programların işleyişi üzerinde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Afetler, sürdürülebilir kalkınma programları için öngörülmüş kaynakların afet sonrası iyileştirme uygulamalarına aktarılmasına neden olmaktadır.
Türev değerler nedir?
Türev değerler veya araçlar, bir varlığı temsil eden, üzerine inşa edildiği bu varlıktan türetilen finansal araçlardır. Türev sözleşmeler, varlıkların gelecekteki fiyatlarını kapsar, riskten korunmak veya spekülasyon yapmak için gerçekleşir. Türev araçlar forward, futures, swap ve opsiyonlardır
İnformal sektör neyi ifade eder?
İnformal sektör devletin yasal denetiminin dışındaki faa- liyetlerin yürütüldüğü, vergilendirilmemiş ve kayıt altına alınmamış çalışma alanlarını ifade etmektedir
17 Ağustos 1999 depreminin maliyeti ne kadardır?
Türkiye’de afetlerin meydana getirdiği zarar ve maliyetler konusunda farklı kuruluşlar tarafından farklı yöntemlerle hesaplamalar yapılmıştır. Buna göre 17 Ağustos depreminin doğrudan ve dolaylı toplam zarar maliyeti DPT’ye göre 13, Dünya Bankası’na göre 9-13 ve TÜSİAD’a göre 5-9 milyar ABD doları civarındadır. Depremin vermiş olduğu mali zararlar ise DPT’ye göre 2, Dünya Bankası’na göre 5,9 ve TÜSİAD’a göre 3,6-4,6 milyar ABD doları civarındadır.
Stok ve akım değişken ne demektir?
Değeri zamanın belirli bir anında ölçülebilen değişkenlere stok değişken, değeri belirli bir zaman diliminde ölçülebilen değişkenlere akım değişken adı verilir. Servet, iç borç, dış borç gibi değişkenler stok değişken; tasarruf, yatırım, milli gelir, ithalat, ihracat gibi değişkenler akım değişkendir.
Dünyada en büyük ekonomik zarar yaratan doğal afetler hangileridir?
Dünyada en büyük ekonomik zarar meydana getiren doğal afet Tohaku depremidir. 2011’de Japonya’da meydana gelen bu depremin toplam ekonomik zararı 221,6 milyar ABD dolarıdır. 2005 yılında Atlantik Kasırgası ABD, Meksika, Karayip Adaları ve Bahamalar’da 209,2 milyar dolar; 1995 Kobe depremi (Japonya) 160,8 milyar dolar; Sichuan (Çin) depremi 92,5 milyar dolar; ABD’de 1988 kuraklığı 81,5 milyar dolar; 2012’deki Sandy kasırgası (ABD) 73,2 milyar dolar; 1994’deki Northridge depremi (ABD) 71 milyar dolar; ABD’de 1980 kuraklığı 60,6 milyar dolar; 1980’de İtalya’da meydana gelen Irpina depremi 51 milyar dolar ve 2011’de Tayland’da gerçekleşen sel baskını 47 milyar dolar ekonomik zarar meydana getirmiştir.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 60
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 329
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 919
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1291
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20162
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12643
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582