Turizm Coğrafyası Dersi 8. Ünite Özet

Afrika Ve Ortadoğu’Da Turizm

GİRİŞ

Dünya ekonomisinde turizmin ağırlığı gün geçtikçe artmaktadır. Çünkü turizmin ülkelerin gelişmelerindeki etkisi giderek önem kazanmaktadır. Dünyada bazı bölgeler doğal, tarihi, dinî ve kültürel kaynaklarıyla turizmde öne çıkmışlardır. Ancak çok hassas bir sektör olan turizm, afet, hastalık, politik kargaşa vb. olaylardan olumsuz etkilenmektedir. Afrika’da zaman zaman yaşanan bulaşıcı hastalık, askeri darbe gibi olaylar, kıtanın turizmini olumsuz yönde etkilemektedir.

Bölgelerin turizmleri üzerinde, coğrafi yakınlık veya uzaklık kavramları da etkilidir. Coğrafi yakınlık, insanların ulaşımını kolaylaştırarak o bölgeye gitme taleplerini artırmaktadır. Yeni turist tipi, kendi ülkesi ve toplumuna kültürel açıdan benzer bölgeleri tercih etmemektedir. Bu nedenle, bir bölge kültürel açıdan ne kadar büyük farka sahip ise özellikle dışa dönük turistler için o denli çekicidir.

Afrika-Ortadoğu bölgesinin turizm alanında en önemli üstünlüğü, Avrupa Kıtası’na yakınlığıdır. Çünkü dünya destinasyonlarına en çok turist gönderen alanlardan biri Avrupa’dır. Ancak bölgede yaşanan tutuculuk, gerginlik ve çatışmalar turizmin önündeki en büyük engeller olarak ortaya çıkmaktadır. İran, Irak, Suudi Arabistan, Yemen, Umman vb. körfez ülkeleri turizm konusunda henüz bir başlangıç aşamasında bile değillerdir. Bu bölgede en önemli turizm etkinliği, Suudi Arabistan’daki hac yoluyla gerçekleştirilen dinî turizmdir.

2000-2006 yılları arasında turizm sektöründe dünya genelinde yıllık ortalama büyüme oranı % 3.6 olarak gerçekleşirken Afrika ve Ortadoğu bölgelerinde bu oran %10’a dayanmıştır.

Uluslararası turist sayıları incelendiğinde 2020’lere doğru yine Avrupa’nın en çok turist çeken turizm bölgesi olacağı öngörülmektedir. Asya ve Pasifik bölgesinin ikinci en çok turist çeken yer olacağı, Afrika Kıtası’nın ise onları izleyeceği tahmin edilmektedir. Afrika da yoksul halkların kıtası olarak turizmi lehine kullanabilir. Bu, ekonomik katkı yanında kültürel övünme ve ulusal gurur duyma açısından turizmden yararlanabilir.

Kuzey Afrika ülkelerinin, kıtanın çektiği turistlerin % 35’ini kabul ettiği görülmektedir. Kıtada bir milyonun üstünde turist çeken ülkeler; Güney Afrika, Tunus, Fas, Zimbabwe’dir.

Afrika’da Turizm

Afrika, Asya’dan sonra dünyanın ikinci büyük kıtasıdır. Yaklaşık olarak 30.365.000 kilometrekare alanı bulunmaktadır. Ekvator, kıtayı ikiye bölmektedir. Bu nedenle kıtada ekvatoral ve tropikal iklim kuşakları oldukça geniş bir alan kaplamaktadır.

Kıtanın yeryüzü şekilleri haritası incelendiğinde büyük bir kısmının platolarla kaplı olduğu görülür. Plato, kıtanın kuzeyi ve güneyinde geniş alanlar kaplar. Ayrıca Kuzey Afrika’nın kuzeybatında Ahaggar ve Atlas sıra dağları uzanır. Rift vadisi üzerinde yer alan volkanlardan biri olan Klimanjero (5895 metre), kıtanın en yüksek dağı olarak ortaya çıkar. Dünyanın en uzun nehirlerinden olan Nil, orta Afrika’nın yağışı bol ekvatoral kuşağından sularını toplar kuzeydeki tropikal çöl alanlarına hayat verir. Bu nedenle Mısır’da turizmin en önemli mekânları arasında Nil Vadisi ön sıralarda gelmektedir.

Yeryüzünün en yüksek sıcaklıklarının yaşandığı kıtada uçsuz bucaksız çöller, balta girmemiş ormanlar ve kendine özgün doğal güzellikler bulunmaktadır. Günümüzde Afrika’da 53 bağımsız ülke bulunmaktadır.

Afrika’ya gelen turistlerin 2017’de %35,5’inin (21,7 milyon) Kuzey Afrika’ya yöneldiği belirlenmiştir. Geri kalanı (41 milyon) ise Orta ve Güney Afrika’yı ziyaret etmiştir. Bunun da sadece %30’u Güney Afrika’ya gitmiştir.

Afrika’ya özgü vahşi yaşamın oluşturduğu biyolojik çeşitlilik, kıtanın turizm gelişiminde çok büyük bir değer olarak ortaya çıkmaktadır. Afrika’nın eko-turizm konusunda rekabet gücünün çok yüksek olduğu söylenebilir.

Fiziki haritası incelendiğinde yaklaşık olarak 35 derece kuzey, 35 derece güney enlemleri arasında bulunan Afrika’nın, bir simetrik özelliği taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu da iklimi ve bitki örtüsü gibi coğrafi özelliklerinin sıralanışında belirleyici bir etmen olarak ortaya çıkmaktadır. Bitki örtüleri de maki, çöl bitkileri, savan, ekvatoral yağmur ormanları olarak ardalanırlar. Bu da turizm türlerinde çeşitlenmeye neden olmaktadır.

Afrika yaklaşık otuz milyon kilometrekarelik yüzölçümüyle karaların 1/5’ini kaplar. Eski Dünya kıtası olan Afrika, Avrupa’dan Cebelitarık Boğazı; Asya’dan Süveyş Kanalı’yla ayrılmaktadır. Kıyıları çok girintili olmayan kıtada Madagaskar dışında büyük bir ada da yoktur.

Yeryüzü şekilleri açısından değerlendirildiğinde Afrika’nın bir büyük plato görünümünde olduğu görülür. Ancak ova ve dağ gibi diğer kara yeryüzü şekilleri de vardır. Bunun yanı sıra termal kaynaklar ve çağlayanlar bolca yer almaktadır. Altı bin metreye ulaşan yükseltisi ile Klimanjero bu dağlık sıranın en yüksek dağıdır.

Volkanlar , turistler için çok güzel manzaralar yaratmışlardır. Volkanlar oluşturdukları verimli topraklar ve yoğun bitki örtüleriyle birçok hayvanın yaşam alanı haline dönüşmüşlerdir. Bu nedenle zebra, antilop, fil vb. hayvanların yaşadığı savan bitki örtüsü ve ormanlarla karışık çayırlar hem iklimin olduğu kadar volkanların da bir ürünüdür. Bu hayvan sürüleri, bölgenin yaban turizminin merkezi olmasını sağlamıştır. Doğu Afrika’da bulunan Kenya, Uganda, Tanzanya, Zimbabwe, Ruanda, Malawi ve Zambiya safari turizmi meraklılarını kendine çekmektedir.

Afrika’da çok zengin ve çeşitli hayvan türleri yaşamaktadır. Bunda örneğin soğuk mevsimlerle kesintiye uğramayan tropikal ve ekvatoral iklim kuşağının geniş alan kaplaması etkili olmuştur. Bu nedenle toynaklı memeliler ve tatlı su balıkları açısından dünyanın en zengin alanı olarak görülmektedir. Dünya üzerinde zürafa ve su aygırı gibi memelilerin sadece Afrika’da yaşadığı bilinmektedir. bu tür hayvanları görmek isteyen tematik maceracı turistler için Afrika, kaçınılmaz bir destinasyon haline gelmektedir.

Afrika’nın kuzeyindeki Sahra Çölü çevresinde ve tropikal bölgede turistlerin ilgisini çeken birçok hayvan türü yaşamaktadır. Bunlar arasında otoburlardan olan deve, antilop, gunu, zebra, ceylan, deve kuşu, fil, su aygırı ve maymunların çeşitli türleri yer almaktadır. Ayrıca tilkileri çakal, çita, aslan ve timsah gibi etoburlar bu bölgede yaşamaktadır. Afrika çevresindeki kıyılarda sardalya, orkinos, karides, ıstakoz, uskumru, fok ve köpek balığı gibi deniz canlıları da yaşamaktadır.

Afrika çok geniş tepelik ve platoluk alanlardan oluşmaktadır. Bu özelliği bozan iki kütle Atlas ve Klimanjero dağlarıdır. Doğal kaynakların odağındaki Afrika’nın kimi özellikleri dünya çapında ün yapmıştır. Bunlardan biri kuzeyindeki Sina Yarımadası’na da uzanan Büyük Sahra ve güneyindeki Kalahari çölleridir. Diğeri orta bölümünde yer alan balta girmemiş ekvatoral ormanlarıdır.

Afrika’nın turizminde, çevresinde yer alan Atlantik ve Hint okyanusları, Akdeniz ve onu Ortadoğu’dan ayıran Kızıldeniz önemli yer tutar. Nil, Kongo, Gambiya, Zambezi nehirleri Afrika’nın turizminde etkili olan diğer su kütleleridir. Viktorya, Tanganika, Malavi ve Çad gölleri de önemlidir. Ancak en çok turist çeken su kütlesi Viktorya Çağlayanı’dır.

Afrika dinsel alanlardan başlayarak piramitler ve firavun heykellerine kadar birçok kültürel turistik değer içerir. Hatta başta ekvatoral kuşak olmak üzere keşfedilmemiş kabileler ve çeşitli kültürlerin olabileceği de belirtilmektedir.

Dünya turizm bölgeleri içinde Kuzey Afrika ve Orta Afrika eski dünya alanları olarak görülürler. Bunun nedeni insanlığa ilişkin ilk uygarlıkların buralarda doğmasıdır. Özellikle Ortadoğu, geçmişte yaşanan ılıman kuşak koşulları nedeniyle birçok bitki ve hayvanın evcilleştirildiği yer olarak ortaya çıkmıştır. Akdeniz iklimi yanında kültürel ve tarihsel zenginlikler Kuzey Afrika ülkelerini turizm için çekici bir duruma getirmiştir.

Afrika turizminin gücü, doğal ve kültürel kaynaklarının çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır. Kıtada eski kültürler, eşsiz doğal parklar ve el değmemiş plajlar, bulunmaktadır.

Kültürel zenginliğinde kıtada yaşayan 3000 dolayında etnik grubun etkisi büyüktür. Antropologlar kıta insanlarını 11 ana grup ve 55 kabilede toplamaktadırlar.

Afrika-Ortadoğu turizm bölgesi, yedi turistik alana ayrılabilir. Birinci alan olan Kuzey Afrika geniş çöller, vahalar ve İslam kültürüyle tanınır. Bu ülkeler, Fas, Cezayir, Mali, Tunus, Mısır ve Etiyopya’dır. İkinci grupta yer alan İsrail, Ürdün, Türkiye rekreasyon ve deniz turizmiyle Batılı turistlere açıktır. Bahreyn, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’a iş amaçlı ziyaretler çoktur. Ancak Suudi Arabistan hac nedeniyle dinsel turizmde öne çıkar. Üçüncü grup ülkeler olan Senegal, Gambiya, Sierra Leone, Liberya, Gana, Togo, Benin ve Nijerya’da yerel kültür yanında Fransız kültürü hissedilir. Bu ülkeler ekvatoral iklime dayalı olarak yağmur ormanları açısından zengindir. Dördüncü grup ülkeler safari turizmiyle tanınırlar. Bunlar Kamerun, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ruanda, Tanzanya, Kenya ve Uganda’dır. Buralarda macera arayan turistler için yaban hayvanlarının sürüleri görülmeye değerdir. Örneğin Kongo ve Ruanda’daki volkanik ulusal parkta yaşayan goril sürülerini gözlemlemeye birçok turist gelmektedir. Beşinci olarak Viktorya çağlayanı çevredeki Zambiya ve Zimbabwe gibi ülkeler üzerinden gelen turistler için bir çekim alanı oluşturur. Altıncı grupta Güney Afrika ülkeleri yer alır. Burada Güney Afrika Cumhuriyeti, Namibya, Botswana’yla küçük ülkelerden Lesoto ve Swaziland’ın turizmi gelişmeye başlamıştır. Yedinci turizm alanını kıtanın çevresindeki adalar oluşturur. Bunlar içinde en çok tanınan Seyşel, Madagaskar ve Mairutus adaları; kumsallar, mercan kayalıkları, dağları, doğal bitki örtüleriyle dikkat çekmektedir. Kuzeybatı Afrika’da yer alan Azor, Kanarya, Madeira ve Cape Verde adaları hem Avrupa hem de Kuzey Amerika’dan turist çekmektedir.

Kuzey Afrika

Kuzey Afrika ülkeleri, kendilerine rekabet üstünlüğü sağlayan çeşitli coğrafi koşul ve özelliklere sahiptirler. Bunlar arasında doğal olduğu kadar kültürel olanlar da vardır. Kuzey Afrika’nın yaklaşık olarak 6 milyon km² yüz ölçümü ve 170 milyonluk nüfusu bulunmaktadır. Sahip olduğu doğal kaynaklar ve insan gücü ile Kuzey Afrika, gittikçe artan bir öneme sahiptir.

Kuzey Afrika ülkeleri, Fas, Tunus, Libya ve Mısır’dır. Bölgede turizm, ekonominin lokomotifi durumuna gelen sektörlerden biri olmuştur. Tunus, Fas ve Cezayir’den oluşan Mağrip ülkeleri, Akdeniz’in güneyinde turizmi en çok gelişen alandır. Mağrip ülkelerinde turizmin gelişmesinde politik olarak Avrupa’ya yakın durma ve başta Fransa olmak üzere sömürge döneminden beri iş birliği içinde bulunma gibi etmenler de etkili olmuştur.

Bu ülkelerden Tunus’un kitlesel plaj veya deniz turizmine, Fas’ın ise prestij turizmine yöneldiği görülmektedir. Cezayir’de ise turizmi geliştirme çabası oldukça yenidir. Libya’da batı tarzı turizme sıcak bakılmamaktadır.

Kuzey Afrika ülkelerinin Akdeniz destinasyonu içinde kalmalarına karşın bu alandaki turizm pazarından aldıkları pay oldukça düşüktür.

Genel olarak Kuzey Afrika ülkeleri, Afrika turizm gelirlerinin üçte birini almaktadır. Afrika’da Fas, turist sayısında olduğu gibi gelirler açısından da lider konumundadır. Tunus’un onu takip ettiği, Cezayir ve Sudan’ın sırasıyla onları izledikleri görülmektedir.

Kuzey Afrika çok zengin olduğu kadar eski dönemlere de dayanan bir tarihe sahiptir. Nil nehri vadisinde 6000 yıl öncesine ait antik kentler bulunmaktadır. Bölge tarih boyunca birçok uygarlığa beşiklik yapmıştır. Bunlar arasında yer alan Romalılar, Araplar ve Osmanlılar bu alanda uzun süre hüküm sürmüş ve birçok tarihi eser bırakmışlardır.

Bölge ülkelerinin genelinde dışa açık batı turizminden çok iç turizme açık sayfiye alanlarına ağırlık verilmektedir. Libya dışında Mısır, Cezayir, Tunus ve Fas kıyı kesiminde turizm merkezleri oluşturulmuştur. Mağrip ülkeleri de denilen son üç ülke Avrupa turizm pazarına çok yakındır. Bu ülkelerde plaj ve golf turizmi gelişmeye başlamıştır.

Orta Afrika

Sahra çölünün güneyinde kalan Orta Afrika’da turizm açısından büyük çekicilikler vardır. Bunlar doğal ve kültürel kaynaklardır. Doğal kaynaklar açısından üç fiziki yapıdan söz edilebilir. Bunlar Gambiya-Kongo arasındaki batı kıyısı, platolar ve dağlık alanlar ve Doğu Afrika kıyılarındaki adalardır.

Batı Afrika turizm alanında, Güney ve Doğu Afrika gibi gelişme göstermektedir. Ancak gelen turist oranı Afrika’nın %10 kadarıdır.

Bölge, uluslararası turistlerin çoğunluğunu Senegal ve Fildişi Sahili’nden almaktadır. Özellikle tropikal iklim, Avrupalıların kış dönemi kurak ve güneşli mekân taleplerine uygundur. Buna karşın istenen düzeyde turist gelmemektedir.

Doğal kaynakları zengin olan Batı Afrika, tarihte özellikle bu alanın coğrafi özelliklerine uyum sağlamış siyahi birey ve toplumlara yurt olmuştur. Bu nedenle tarihte siyah ırkın ilk kurduğu medeniyet alanları arasında Batı Afrika da sayılmaktadır. Batı Afrika, kıtanın en kalabalık bölgesidir. Bölgedeki Nijerya da, hem bölgenin hem Afrika’nın en kalabalık ülkesidir.

Batı Afrika’daki Senegal ve Gambiya eski Avrupa sömürgeleridir. Bu nedenle İngiliz ve Fransızlar tarafından ziyaret edilmektedirler. Her iki ülkenin tropikal iklimi, Avrupalı turistler için kışlık güneşli bir destinasyon oluşturmaktadır. Senegal’in Petite Cote ve Cap Skirring Gambiya’nın Banjul kıyıları, deniz turistleri tarafından muhteşem kıyılar olarak nitelendirilmektedir. Manzara ve yaban yaşamı açısından bakıldığında Gambiya nehri, çok güzel bir ortam olarak ortaya çıkar. Gambiya ve Senegal’de esir ticaretiyle bağlantılı tarihi kalıntılar da ziyaret edilebilmektedir. Fransızların en çok ziyaret ettikleri ülkelerden biri de Fildişi Sahilidir. Bu ülkede dünyanın en büyük Katolik Bazilikası bulunmaktadır.

Doğu Afrika’da Burundi, Cibuti, Eritre, Etiyopya, Kenya, Ruanda, Somali, Sudan, Tanzanya ve Uganda bulunmaktadır. Bu bölgenin öne çıkan özelliği eşsiz bucaksız savanların varlığıdır.

Zimbabwe ve Kenya gibi ülkeler Afrika’nın ikinci turist çeken bölgesinin Doğu Afrika olmasını sağlamışlardır. Kenya, Avrupa pazarından en çok turist çeken Afrika ülkelerinden biridir. Zimbabwe ise daha çok komşu Afrika ülkelerinden turist almaktadır. Bölgede siyasal istikrarı en yüksek olan Kenya’nın turizmden de en çok yararlanan ülke olduğu görülmektedir. Çünkü turistler öncelikle güvenli ortamlara seyahat etmek istemektedirler. Ülkenin başkenti Nairobi, Doğu Afrika’nın da giriş kapısı gibidir.

Afrika’da doğal kaynaklara dayalı turizmin en iyi örneklerinden biri Kenya’da görülmektedir. Bu konudaki talep, her geçen gün artmaktadır. Kenya’ya bu anlamda benzeyen Tanzanya da ekoturizm alanında önemli gelirler sağlamaktadır. Turizmin, ülkenin döviz gelirinin üçte birini oluşturduğu tahmin edilmektedir.

Orta Afrika’nın küçük ülkelerinden biri Ruanda ’dır. Kuzeyde Uganda, doğuda Tanzanya, güneyde Burundi, batıda Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile komşudur. Ülkenin başkenti Kigali’dir. Yoksulluğun yaşandığı ülkede turizm önemli bir sektör olarak ortaya çıkmaktadır.

Neredeyse ekvator üzerinde bulunan Ruanda’da doğal yaşamı sekteye uğratan mevsimler yaşanmamaktadır. Bu nedenle yılın her döneminde turizme uygun bir ortam ve iklim bulunmaktadır. Ancak ülkenin yüksek dağlık arazide bulunması, ekvatoral iklim özelliklerinin olduğu gibi yaşanmasını engellemektedir. Ülkenin turizm kaynakları arasında Volcanoes Ulusal Parkı’nda bulunan dağ gorilleri yanı sıra, özellikle ülkenin Güney Batısında bulunan Nyungwe ve l’Akagera Ulusal Parkları sayılabilir.

Hint okyanusunda bulunan Doğu Afrika kıyılarındaki adalar , Madagaskar, Reunion, Seyşeller ve Mauritius adını almaktadır. Bunların en büyüğü, Madagaskar’dır. Ancak turizm açısından da en az gelişmişi bu adadır.

Afrika kıtası ve Madagaskar Adası’nın doğusunda Mairutus Adaları yer alır. Mairutus Cumhuriyeti’nin, 2040 kilometrekarelik yüzölçümü ve 1250 nüfusu vardır. Güney yarım kürede 20 derece enlemlerindeki adalarda tropikal iklim yaşanmaktadır. Ülkenin en önemli üstünlüğü, doğal güzellikleri, temiz plajları ve bitki örtüleridir. Sanayileşmiş gelişmiş ülkelerden doğal yapısı için gelen 700 bin civarında turist, ülkeye yüksek oranda döviz bırakmaktadır. Nüfusuna oranla büyük bir turist gelişi sağlanan ülkenin kişi başına turizm geliri en yüksek Afrika ülkesi olduğu ortaya çıkmaktadır.

Güney Afrika

Güney Afrika, kıtanın başta değerli madenler olmak üzere yer altı kaynakları açısından en zengin bölgesidir. Güney Afrika Namibya, Botsvana ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi büyük ülkelerle Lesotho ve Sweziland gibi küçük ülkelerden oluşur. Bölgenin en önemli turizm destinasyonlarından biri, Afrika kıtasının en gelişmiş ülkesi olan Güney Afrika Cumhuriyetidir. Bu ülke sadece turist çekmekle kalmaz aynı zamanda Afrika’da tek turist gönderebilen ülke konumundadır.

Güney Afrika Cumhuriyetinde turizm sektörü, 1990’lı yılların başında başlayan değişim süreciyle birlikte kapılarını uluslararası turistlere açmaya başlamıştır. Güney Afrika, turizme uygun iklimleri, plajları, dağları, parkları, vahşi hayvanları gibi doğal kaynaklarıyla turizm için önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.

1994’te yapılan seçimle çoğunluk olan siyahların siyasette söz hakkı elde etmesi ve ırkçılığın bitirilmesi uluslararası ilişkileri artırmıştır.

İklimsel özellikleri bölgelere göre değişiklik göstermekte olup güneybatı kıyıları hariç kurak ve yaz yağmurlarının görüldüğü tropikal iklim hakimdir.

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin nüfusu yaklaşık 51,2 (2012) milyondur. Nüfusun en kalabalık grubu olan %79’unu siyah Afrikalılar oluşturur. Geri kalanlar %9,6’lık bir oranla beyazlar, %8,9’luk bir oranla melezler ve %2,5’lik oranla Asyalılardır. Ülkede geleneksel Afrika dinleri yanında Hristiyanlık, Hinduizm, İslam ve Musevilik gibi dinler de vardır.

Güney Afrika Cumhuriyeti, ırkçılığın yeryüzünde resmî olarak uygulandığı son ülke olma özelliğini taşımaktadır.

Afrika kıtasının en büyük ekonomisi ve Sahraaltı Afrika’nın ekonomik lideri konumunda olan Güney Afrika; çok zengin hammadde kaynakları, güçlü tekstil, otomotiv, tarım sektörlerine sahiptir. Bunlara Afrika’nın en güçlü turizm ülkelerinden biri olma özelliğini de eklemek yerinde olur. Halen Afrika kıtasında en çok turist çeken ülkelerden biri Güney Afrika Cumhuriyeti’dir.

Kıtanın güneyinde bulunan ülkelerden biri de Namibya’dır. 1990’da Güney Afrika Cumhuriyetinden bağımsızlığını ilan etmiş olan Namibya turizm gelirlerinin yanı sıra değerli maden (elmas) gelirlerini de bölmüştür. Turizm açısından birçok güzelliğe sahip olan Namibya iletişim ve ulaşım ağlarının birçok Afrika ülkesine göre iyi olması ve av rezervinin güçlü olması gibi üstünlüklere sahiptir.

Ortadoğu’da Turizm

Coğrafyacılardan farklı olarak turizmciler, Ortadoğu’yu Afrika ve Avrupa turizm alanlarının bir parçası olarak ele almaktadırlar (Mancini, 1999; 415). Ortadoğu, kuzeyde Karadeniz güneyde Umman denizinin bir parçası olan Aden Körfezi’yle birlikte çoğunluğu Arap Yarımadası’ndan oluşan bir alandır.

Genelde Afrika’nın kuzeyindeki ülkelerde var olan fiziksel ve kültürel benzerlikler nedeniyle Ortadoğu da Afrika turizm bölgesiyle birlikte ele alınmaktadır. Siyasal ve ekonomik sorunlarıyla sürekli gündemde olan Afrika’da son yıllarda turizm alanında büyük gelişmeler yaşanmaktadır.

Turizm için bir başka tehdit de İsrail ile komşuları arasında ve Basra Körfezi’nde yaşanan gerginliktir. Tatil turizminin yeni yeni gelişmeye başladığı bu alandaki en büyük turizm hareketi Suudi Arabistan’da yaşanan hacdır.

2017 yılında Ortadoğu’nun en çok turist çeken ülkeleri; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, İran, Bahreyn, Ürdün, İsrail, Katar, Lübnan ve Filistin’dir.

Ortadoğu ülkeleri zengin tarihi ve kültürel kaynaklara sahiptir. Ancak çoğu ülkede bunlar batı tarzı turizmin geliştirilmesi yolunda kullanılamamaktadır. Bunda bölgede yaşanan siyasi çalkantılar ve katı İslami yaşam tarzı çok etkili olmuştur.

Petrol ve doğal gaz rezervlerinden dolayı diğer Arap ülkelerine göre refah seviyesi yüksek olan Basra Körfezi ülkelerinde turist gönderme potansiyeli de yüksektir. Bu nedenle başta Suudi Arabistan olmak üzere vatandaşları, yurtdışı seyahat alışkanlıkları olan turist vatandaşlara sahiptir. Körfez ülkeleri, Ortadoğu dış turizm pazarının %60’ını oluşturur. Türkiye’nin sahip olduğu turizm potansiyeli, muhteşem doğası, ılıman iklimi, alışveriş merkezleri ve mutfak zenginliği Ortadoğu toplumları için oldukça çekici bir destinasyon olmasını sağlamıştır.

Ortadoğu’daki müslüman ülke halklarının önemli bir kısmı, yine bir diğer Müslüman ülkeye gitmeyi tercih etmektedirler. Bunun temel nedeni, ABD’deki 11 Eylül saldırılarından sonra batı dünyasında oluşan müslüman fobisidir. Türkiye coğrafi yakınlığı fırsata dönüştüren bir ülke olmakla birlikte aynı zamanda Ortadoğulu turistler için uluslararası geçiş yapılan bir bölge ve günübirlik ziyaret ortamı haline gelmiştir.

Ortadoğu, Avrupa’yı Akdeniz üzerinden Hint Okyanusu ve Uzak Doğu’ya bağlayan önemli ticaret yolları üzerinde bulunmaktadır. Üç kıtayı birbirine yaklaştıran bu alan, fiziksel ve kültürel özellikleri benzer birçok ülkeyi barındırmaktadır. Dinler, diller, mimari, yemek kültürü, tarih ve yaşam biçimleriyle Kuzey Afrika’da da benzer özellikler sürmektedir.

Ortadoğu’da turistlerin dikkatini çeken birçok kültürel öge İslami izler taşımaktadır. Geleneksel mimari, ramazan ayı geceleri, Mekke’de yaşanan hac törenleri, hanlar, kervanlar ve kervansaraylar önemli kültürel değerlerdendir.

Turizm sadece maddi bir kaynak değildir. Yoksul ülke ve toplumlar için ulusal övünme, cinsiyetlerin eşitliğinin sağlanması, kültürel ve doğal mirasın korunmasına katkı sağlar. Ayrıca turizmin temel değerleri olan doğal ve kültürel kaynakların daha çok önemsenmesine yol açar.

Turistler, güvenli alanları tercih etmektedirler. Ancak Afrika ülkelerinde yaşanan bazı sorunlar, turizmi olumsuz yönde etkilemektedir. Bunlar arasında Afrika ve Ortadoğu’da yaşanan anlaşmazlıklar, iç karışıklıklar, savaşlar, terör olayları ve çeşitli güvenlik sorunları bölgenin turizmde geri almasına yol açmıştır.

Afrika, doğal kaynakları turizm çekiciliğinde öne çıkan kıtalardandır. Afrika’da turistik faaliyetlerin çoğunlukla açık hava ve doğada gerçekleştirilmekte olması, kıtanın iklim değişikliklerinden daha zarar görme olasılığını artırmaktadır.

Afrika’nın bazı destinasyonları, turizm yoluyla yoksulluğun azaltılabileceğini kanıtlar yönde gelişmektedir. Çünkü turizmin en temel hammaddesi güneş, deniz, kar, dağ, kültür, tarih vb. gibi aslında doğada ve yaşamda zaten var olan varlıklar ve değerlerdir. Bunların hepsi Afrika’da fazlasıyla bulunmaktadır.

Afrika ülkelerinin sahip oldukları farklı coğrafi ve tarihi özellikler, birbirinden çekici ve özgün destinasyonlar ortaya çıkarmıştır. Bunlar doğal, kültürel, tarihi ve ekonomik koşullarda farklılık ve benzerlikler yaşayan ülkelerden oluşmaktadırlar.

Afrika çok zengin kaynaklara sahip olmasına karşın bunları sosyo-ekonomik gelişiminde kullanamayan bir yapıya sahiptir. Oysaki doğal ve kültürel kaynakları turizm alanında kullanılarak kıtadaki insanların refah düzeyi artırılabilir.

Bazı Afrika-Ortadoğu Ülkelerinde Turizm

Afrika ve Ortadoğu turizm bölgesinde en çok turist çeken ülkelerden biri Mısır’dır.

Mısır’da Turizm

Afrika’da en çok turist çeken ülkeler, Mısır, Tunus ve güney Afrika Cumhuriyeti’dir. Mısır, Arap ülkeleri arasında en büyük turizm potansiyeline sahip ülkedir. Mısır turizmi, genelde anıt, mezar, tapınak, müze, piramit ve tarihi firavun yerleşmelerine odaklanmıştır. Göz kamaştırıcı tarihi eserler çoğunlukla, Nil vadisi boyunca Kahire’den Aswan’a kadar sürer. Buna bağlı olarak kültürel turlar, Kahire, Giza, Sfenks ve piramitler, Tutankamon hazineleri müzesini içine alır. Krallar Vadisi ve Karnak Tapınakları başta birçok arkeolojik sit alanı, bu güzergâhta yer almaktadır. Bazı turist kafileleri Luksor Aswan arasında 4-6 günlük tekne turlarına katılmaktadırlar. Mısır turizmi için tarihi eserler önemlidir.

Mısır’da dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen piramitler bulunmaktadır. Giza bölgesinde yoğunlaşan piramitler turistlerin ilgisini çekmektedir. Kuzey Mısır’da Luxor yakınlarındaki antik eserlerin ve tapınakların bulunduğu Kral Vadisi’ne turlar düzenlenmektedir.

Mısır’ın, iklimi ve sahillerinden kaynaklanan olumlu koşulları su sporları, pazarlar ve sayfiye alanlarıyla turizmi tüm yıla yayma çabasında olduğu anlaşılmaktadır. Mısır’ın ikinci büyük kenti olan İskenderiye’nin batısındaki Akdeniz kıyıları yerli turistlerin ilgi gösterdiği bir alandır.

Kızıldeniz dalgıçlar için temiz suyu ve mercan resifleriyle bir çekim alanı oluşturmaktadır.

Kızıldeniz sahillerindeki Hurghada, balık bulunan ve dalış yapılabilen bir yerdir. Mısır’da çöl koşulları ve yaşanan yüksek sıcaklıklar, yaz aylarındaki turist gelişlerini kısıtlamıştır.

Mısır’ın döviz gelirleri arasında en öncelikli yeri turizm almaktadır. Ancak turizm, ani iniş ve çıkışlara, ülke içindeki veya çevresindeki olaylardan doğan güvenlik sorunlarından etkilenmeye çok açıktır.

Libya’da Turizm

Libya, Kuzey Afrika’daki Roma İmparatorluğu döneminden kalan değerli arkeolojik kalıntılara sahip ülkelerden biridir. Uzun yıllar Batı ülkeleriyle yaşanan gerginlikler, ambargolar ve ülkenin imajının yetersiz olması nedeniyle az turist çeken bir ülke olmuştur. Son yıllarda ekonomik büyüme, iş seyahatleri ve çöl turizmi bu alanda bir iyileşme yaratmıştır.

Tunus’ta Turizm

Tunus ekonomisi içinde turizmin payı, %13,6’dır. Tunus’a her yıl 6 milyon dolayında turist gitmektedir. Bunların %70’lik bölümü başta Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya olmak üzere Avrupa ülkeleri vatandaşlarıdır. Turizm alanında çalışanların oranı, nüfusun %13’üdür. Tunus, son yıllarda diğer ülkelerin turizm sektöründeki gelişmelerine ayak uydurmak için yeni politikalar geliştirmiştir. Bu bağlamda turizmde çeşitliliği artırarak sağlık ve termal turizme önem vermeye başlamıştır. Çöl, çevre, kültür, kongre ve golf turizmi de geliştirilmeye çalışılmaktadır.

Fas’ta Turizm

Afrika’nın batısında bulunan Fas, hem Atlantik hem de Akdeniz ülkesidir. Afrika kıtasının en uç noktasındaki Tanca şehri Cebelitarık boğazında bulunur. Ülkenin batısındaki Kanarya adaları, İspanya’ya aittir. Ve turizmde önemli bir yere sahiptir. Fas kıyısındaki sömürge döneminden kalma Melilla ve Ceuta kasabaları da İspanya’ya bağlıdır. Cebelitarık günümüzde bağımsız bir devlettir. Afrika’nın en çok turist çeken ülkelerinden biri olan Fas’ın gezilecek yerleri çoğunlukla Atlas Dağları’nın kuzeyinde yer alır. Büyük Sahra çölünde güneşin doğuş ve batışını izlemek isteyen turistlerin almakta oldukları kıl çadırlardan oluşan kamplar vardır. Erfud şehri, sinema yapımcıları için çöl koşullarını yaşatmakta olan sinema platolarının da bulunduğu bir yerdir. Kuzeydeki Tanca, Fas’ın en modern ve en önemli deniz turizm merkezidir. İnce kumlu plajları çok meşhurdur. Özellikle yaz aylarında Avrupalı turistlerin rağbet ettikleri bir tatil merkezidir.

Turizm, Fas’ın önemli gelir ve istihdam kaynaklarından biridir. Fransa Almanya, İspanya, İngiltere, İtalya ve ABD Fas’ın en önemli turist kaynaklarıdır. Son dönemde ülkeyi ziyaret eden batılı turist sayısı azalırken, ülkeye Arap ülkelerinden gelen turist sayısı artmaktadır.

Kenya ve Tanzanya’da Turizm: Afrika’da doğa tabanlı turizmin en iyi örneklerinden olan Kenya ve Tanzanya’da 1950’li yıllarda yalnızca birkaç bin turistle başlayan turizm sektörü, günümüzde milyonlarca insanı ağırlar konuma gelmiştir. Özellikle ekoturizm alanında her iki ülke de önemli gelirler elde etmektedir.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v