Fitopatoloji Dersi 3. Ünite Özet

Konukçu Bitkide Meydana Gelen Yapısal Ve Fizyolojik Değişimler

Hasta Bitkideki Yapısal Değişimler

Nekrotik simptomlar hücre içindeki canlı kısımların (proplast) bozulması sonucunda hücre ve dokularda ölümlerle gerçekleşir. Koyu renkli ölü alanlara nekroz denir. Nekrozlar bitkinin her alanında gelişebilir. Hastalık simptomları arasında en sık görülenidir. Nekrozlu kısımlar kahverengi görünümdedir. Nekrotik simptomların değişik çeşitleri vardır. Bunlar;

  • Sararma
  • Solgunluk Sulanma
  • Yanıklık
  • Lekeler
  • Kanser yaraları
  • Çökerten
  • Çürüklük
  • Akıntılar
  • Geriye doğru ölüm

Sararma klorofil organının bozulmasıyla bitki renginin sarı renge dönmesidir. Buna kloroz denir. Besin noksanlıkları ve patojenler kloroz oluşturabilir.

Solgunluk bitkilerin kaybettiği suyu kökleri vasıtasıyla yerine koyamaması sonucu hücrelerin turgorunu kaybedip pörsümesi sonucu gerçekleşir. Solgunluk durumu yaratan diğer sebepler iletim demetlerinin tıkanması, iletim demetlerinin bakteri veya fungusların ürettiği enzim ve toksinlerle tıkanmasıdır.

Sulanma (hidrosis) hücre içi sıvısının hücre arsındaki boşluklara dolmasıdır. Hidrosisli yerler yağ lekesi veya şeffaf görünümündedir. Hidrosis enfeksiyonlar, ani sıcaklık düşüşü gibi hücre zarının zarar görmesi sonucu oluşur.

Yanıklık bitkinin hasatalık etmenleri nedeniyle su kaybedip kurumasıyla gerçekleşir. Patojenlerin hızlı saldırısı sonucu bitkiler su kaybettiğinde veya yaz aylarında aşırı su kaybıyla yanıklık görülür.

Lekeler bitkilerin değişik organlarında görülür. Açıklı koyulu belirgin sınırları olan nekrotik alanlardır. Bakteriler köşeli, funguslar yuvarlak ve virüsler mozaik, halka ve zigzag şekillerinde sarı lekeler oluştururlar.

Kanser yaraları bitki kök ve gövdesindeki korteks ve kabuk dokularında oluşan sınırlı nekrozlardır. Nekrozlar farklılaşmış hücre yığınlarıyla (kallus) çevrilidir ve sağlıklı dokudan ayırt edilebilir görüntüdedir. Bitki kanserlerinde kallus dokusunun oluşturduğu iç içe şişkinlikler şeklinde olan açık ve derin kanser yaraları gözlenir.

Çökerten (damping off) genç bitkinin gövdesinin toprakla birleştiği kısımlardaki nekrozlar sonucu bitkinin solup toprağa düşmesiyle oluşur. Özellikle sebze fide firmalarındaki fidelerde sıklıkla gözlenir. Ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Çürüklük bitkinin değişik organlarındaki dokuların dağılmasıyla gözlenir. Funguslar kuru çürük oluştururken bakteriler yaş çürüklük oluşturur. Bazı fungus ve bakteriler ise yumuşak ve sulu çürük oluşturur. Meyve hastalıklarının bazılarında mumyalaşma adı verilen meyvenin çürürken su kaybetmesi ve büzüşüp kuruması gözlenir.

Akıntılar bitki dokularının zarar görmesi sonucu dokulardan sıvı çıkmasıyla gözlenir. Bu sıvılara akıntı denir. Akıntılara hücre zarlarının erimesiyle hücre öz suyunun akması neden olur. Ayrıca, yaralı bitki dokularına nüfuz etmiş bakterilerin oluşturduğu krem renkli maddeler neden olabilir. Fizyolojil bozukluklarla meydana gelen akıntılar da görülebilir. Akıntılarda funguslar gelişirse akıntılarda siyah renkli fumajinler oluşur. Fumajinli meyveler ekonomik kayıplara neden olurlar.

Geriye doğru ölüm çok yıllı bitkilerde görülür. Sürgünlerin ucundan başlar ve aşağıya doğru geniş nekrozlar görülür. Buna geriye doğru ölüm denir. Nedenleri arasında bazı patojenler ve kuraklık gösterilebilir.

Hipoplastik simptomlar bitki organ ve dokuları normal görünüşlerinden daha küçük ve açık renkli oluşmasını sağlayan simptomlarla kendini belli eder. Hipoplastik simptomlar şunlardır:

  • Cüceleşme
  • Rozetleşme
  • Durgunluk
  • Beyazlaşma (Albinism)
  • Sarılık (Hipoplastik Kloroz)
  • Etiolasyon

Cüceleşme besin noksanlığı, fungus veya bakteri gibi faktörler sonucu bitkinin normal boyutlardan daha küçük kalması veya normal büyüklüğe ulaşamaması durumudur.

Rozetleşme bitkilerdeki boğum aralarının uzamayıp birbirine yaklaşması sonucu oluşan şekil bozukluğudur. Çiçek, yaprak ve sürgün dallarında rastlanılan rozetleşmeye virüsler ve herbisitlerin toksik etkileri neden olmaktadır. Bitki besin elementlerinin eksikliği de rozetleşmeye neden olabilmektedir.

Durgunluk bazı organların tam olarak gelişememesi durumudur. Olumsuz çevre şartları ve patojenler durgunluğa neden olmaktadır.

Beyazlaşma (Albinizm) patojenler veya ultraviyole ışınlar nedeniyle kloroplastların görevini yapamaz hale gelmesiyle oluşur. Kloroplatlar klorofil yapamadığı için bitki renksiz hale gelir.

Sarılık (hipoplastik kloroz) klorofil yapımındaki aksaklıklara bağlı olarak ortaya çıkar. Bitki besin elementlerini gerektiği kadar alamaz ve sararır.

Etiolasyon yeterli ışıklandırmanın olmadığı ortamlarda görülür. Bitkinin yaprakları olması gerekenden küçük, renkleri daha açık yeşil ve sararmış, gövdesi ise uzun ve incedir.

Hiperplastik simptomlar bitkinin organlarında normalden fazla bir gelişme görülmesi veya şekil değişikliğinin görülmesi durumudur. Bir dokudaki anormal hücre artışı hiperplasya olarak adlandırılır. Bitkinin organının hiperplasya sonucu aşırı büyümesine de hipertrofi denir. Hiperplastik simptomlar şunlardır:

  • Aşırı büyüme (gigantizm)
  • Anormal renklenme
  • Bazı dokuların zamanından önce gelişmesi
  • Dokularda anormal gelişme

Aşırı büyüme (gigantizm) bitkinin hücrelerinde, dokularında veya organlarında görülen aşırı büyümedir. Patojenler bitkinin kök ve gövdesinde ur veya gal adı verilen şişkinlikler oluşturur. Bu şişkinlikler gövdede besin maddelerinin birikmesi sonucu oluşur. Lokalize şişkinliklere tumefakşın adı verilir.

Fasikülasyon, cadısüpürgesi ve saçak köklülük gibi hastalıklarda ikincil gövde ve kökte salkım-demet şekilleri görülür. Odun dokularının aşırı büyümesi kallus olarak adlandırılır. Kalluslar yaralanma ve patojen saldırılarına bağlı olarak gelişir. Kanserli dokuların etrafını saran kalluslar zararlı etkenlerin çevredeki sağlıklı hücrelere yayılmasını engeller.

Enasyon yaprak damarları üzerindeki kulak şeklindeki çıkıntılara denir. Enasyonlara virüsler neden olur. Yaprak, meyve gibi yapıların epidermis ve altındaki dokularda normalden daha fazla gelişmiş pürüzlü ve sert yapılar görülür. Uyuz olarak adlandırılan bu yapılar fungus ve bakteriler tarafından oluşturulmaktadır.

Anormal renklenme bitkideki dokuların klorofilin fazla üretilmesine bağlı olarak mavi-yeşil renge bürünmesidir. Bitkide antosiyonin pigmentleri fazla olduğunda ise kırmızı veya mor renk oluşur. Ayrıca, azot fazlalığı maviyeşil renge, fosfor eksikliği ise morumsu renge neden olur.

Bazı dokuların zamanından önce oluşması patojenlerin etkisiyle veya çevre koşullarının olumsuz olmasından ileri gelir. Bitkide yaprak ve meyve saplarında yağ asitleri ve gliserinden oluşan molekül zincirinin (süberin) erken oluşması sonucu yaprak ve meyve dökümünün görülmesidir.

Dokularda anormal gelişme çiçeklerin yapraklara dönüşmesi, tohumların farklı yerde oluşmasıyla görülür.

Hasta Bitkideki Fizyolojik Değişimler

  • Fotosentezdeki değişiklikler
  • Solunumda meydana gelen değişiklikler
  • Su ve besin maddesi taşınımındaki değişiklikler
  • Hücre membranının geçirgenliği üzerine olan etkileri
  • Transkripsiyon ve translasyon üzerine etkileri

Fotosentezdeki değişiklikler patojenlerin bitkilerde oluşturduğu zararlarla ortaya çıkar. Hastalık etkenleri, yanıklıklar ve yaprak lekeleri yaprakların dökülmesine yol açar. Bitkinin fotosentez yapabildiği yüzey azaldığı için fotosentez de azalır. Ayrıca funguslar ve bakteriler yapraklardaki klorofilin azalmasına neden olurlar. İleri derecedeki hastalıklarda fotosentez ¼ oranında azalır. Fotosentez azaldığında bitkilerde solgunluk ve sararma gözlenir.

Solunumda meydana gelen değişiklikler patojenler bitkileri etkilediği anda ortaya çıkar ve solunum oranı artmaya başlar. Patojen saldırısına uğrayan dokular bünyelerinde daha çok karbonhidrat biriktirmeye başlarlar. Böylece patojenlerin üretimi sürekli artmış olur ve simptomların ortaya çıkma sürecinde kısalma gözlenir. Hasta bitkilerin solunumlarının artması pentoz döngüsünün artmasını sağlar. Bitkilerde yaşlanmaya ve sağlıklı bitkilerden farklılaşmalarına neden olur.

Su ve besin maddesi taşınımındaki değişiklikler patojenlerin bitkide yarattığı değişiklikler arasındadır. Birçok patojen bitki köklerinin işleyişini bozarak bitkideki su ve besin maddesi taşınmasını etkiler. İletim demetlerini tıkayıp çeşitli maddelerin alınımını azaltan veya engelleyen patojenler de vardır. Bazı patojenler ise yaprak ve stomaları tutar ve bitkinin susuz kalmasına neden olurlar. Sadece bitkinin kökünün yapısını bozup bitkinin toprak üstü elementlerinde hiçbir belirti göstermeyen patojenler de vardır. Kök fonksiyonları bozulan bitkinin kullandığı suyun miktarı azalır. Bazı patojenlerde gövde ve kökte gal oluştururlar. Gal oluşumunun aşırı miktarlarda olması iletim demetlerini tıkar ve su geçişisi engeller. Bunun sonucu olarak iletim demetleri çöker. Patojenlerin bir kısmı da kütiküla ve epidermisin yapısını bozarak su kaybına yol açarlar. Turgor basıncı bozulan bitki giderek solar ve sonunda ölür.

Obligat funguslar bitkide bazı ürünlerin birikimine neden olurlar. Patojenlerin enfeksiyon yarattığı kısımlarda inorganik maddeler birikir. Bu kısımlarda solunum artmakla beraber fotosentez azalır.

Hücre membranının geçirgenliği üzerine olan etkileri kimyasal ve fiziksel faktörlerin etkisiyle hücre memranının bozulması sonucu görülür. Hücre membranı biyolojik maddelerin birçoğunu geçirmeyen çift tabakalı lipid moleküllerinden oluşmuştur. Şeker, amino asit ve diğer maddeler özel kanallar boyunca hareket eder. Çeşitli kimyasal ve fiziksel faktörler nedeniyle hücre membranının geçirgenliği artar. Patojen enzimleri ve toksinler hücre membranının geçirgenliğini bozar ve elektrolit kaybına neden olur. Hücre membranındaki değişimler bitkinin enfeksiyona karşı verdiği ilk tepkidir ve elektrolitlerin kaybı da hücre geçirgenliğindeki değişimin ilk etkisidir.

Transkripsiyon ve translasyon üzerine etkileri bu işlemlerdeki bozulmayla gözlenir. Patojenler enfeksiyonlu hücrelerde hücre DNA’sının yapısını değiştirerek ranskripsiyonu etkilerler. Hücresel DNA’nın Messenger RNA’ya transkripsiyonu virüsler ve bazı obligat funguslar tarafından etkilenir. DNA’nın kromatin yapısını ve kompozisyonunu değiştirerek transkripsiyonu bozarlar. Bitkilerde translasyon protein üretimi olarak adlandırılır. Enfekteli bitki dokularında patojenlerin saldırıları sonucunda protein üretimi artışı gözlenir.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi