Bahçe Tarımı 2 Dersi 8. Ünite Özet

Soğan, Sarımsak, Pırasa, Ispanak Ve Havuç Yetiştiriciliği

Soğan Yetiştiriciliği ( Allium cepa L.)

Yemeklik soğanlar dünya genelinde yetiştirilmekte ve tüketilmektedir. Ülkemizde soğan üretimi Amasya, Ankara, Bursa, Çorum, Yozgat, Hatay, Balıkesir, Tekirdağ, Kahramanmaraş, Adana, Gaziantep, Kastamonu illerinde yapılmaktadır.

Soğan kökleri zayıf yapılı olup gövdenin altından gelişip 30 cm kadar uzarlar. Kısa ve zayıf yapıda olmalarından dolayı toprağın ilk 30 cm derinlik ve genişliğinde bulunurlar.

Soğan gövdeleri gerçek anlamda uzman kişilerce görülebilir. Kökler ile yaprak tabanını oluşturan başın arasında kalan disk şeklinde bir yapısı vardır. Çoğu zaman yalancı gövde, yaprakların bireyselleştiği nokta ile toprak arasında kalan beyaz kısım, gövde olarak algılanmaktadır.

Soğan yaprakları bireysel olarak, karşılıklı ve kendinden önceki yaprağın tabanını yırtarak içinden çıkar. Yaprağın beyaz kısmı yalancı gövdeyi oluşturur ve zarımsı bir yapısı vardır. Yaprakların yeşil kısmı ise içi boş, boru şeklinde uzayıp incelerek sonlanır. Yapraklar 30 ila 80 cm boyundadır. En yaşlı yaprak en dışta yer alır. Karşılıklı olarak dıştan içe doğru genç yapraklar dizilir.

Soğanlar da oluşan çiçek sapı üzerinde 100-2000 arası bireysel çiçekler toplu halde bulunur. Her bir bireysel çiçek bir dişi organ, altı erkek organ, altı taç yaprak ve altı çanak yapraktan oluşur. Erkek organlar dişilerden önce olgunlaşır ve bu durum yabancı tozlanmayı teşvik eder. Bir dişi organın bağlı olduğu yumurtalıkta üç bölüm (karpel) ve her bölümde iki tohum yatağı bulunur. Tohumlar oldukça küçük yapıdadır, 2-3 mm boyunda 1-2 mm eninde, hafif içe çökmüş, çoğunlukla soluk siyah rengindedir.

Soğan tohumlarında çimlenme için yeterli nem ve 10-15 °C sıcaklık yeterlidir. Gelişme ve büyüme döneminde yüksek sıcaklıktan ziyade 10-25 °C gibi serin hava, başların olgunlaşması ve yaprakların kuruması için 25-30 °C sıcaklık iyidir.

Soğan da iyi bir kök gelişimi için toprağın hafif süzek ve organik maddece iyi olması gerekmektedir. Toprağın pH seviyesi hafif asidik 6-7 olmalıdır.

Soğan üretimi, direk tohum ekimi , arpacıktan ya da şaşırtma yöntemi ile yapılmaktadır. Bitki serpme, sıraya veya bant usulü ekilebilir. Ekim sıklığı çeşidin baş büyüklüğüne göre değişmektedir. Arpacıktan yetiştiricilikte ise tohumlar ilkbahar aylarında çok sık olarak ekilir ve yapraklar gelişmeden baş bağlama dönemine girmesi sağlanır. Sık ekilmiş ve yeterince yaprak oluşturamamış soğanlar küçük başlar oluştururlar. Sulama işlemi de kesildiğinde soğanlar kurur ve arpacıklar elde edilir. Sonraki sene tohum yerine bu arpacıklar kullanılarak yetiştiricilik yapılır.

Tohumdan ekimde ilk çıkan bitkiler çok küçük ve zayıf olduklarından, çapalamaya çok duyarlıdırlar. Genelde yabancı ot mücadelesi uygun ilaçlar kullanarak yapılır. Beş ila altı gerçek yapraklı olduklarında veya bitki boyu 25-30 cm boya ulaştığında ara çapa yapılabilir.

Kısa gün soğanları sonbaharda yağmur altına ekilir veya tohumların çıkışı için sulama gerekir, sonrasında hiç sulanmadan da yetişir. Orta gün soğanlarında tohum ekimi Ocak-Şubat gibi yine yağışlı döneme geldiğinden sadece Mayıs-Haziran aylarında sulamaya ihtiyaç duyulur. Uzun gün çeşitlerinde ise tohum ekimi Şubat-Nisan aylarında yağmur altına ekilmesi durumunda, çimlenme için sulamaya gerek olmaz. Ancak büyüme ve gelişme yaz aylarında olduğundan, Haziran-Ağustos aylarında mutlaka sulama yapılmalıdır. Hasattan yirmi gün önce sulama kesilir.

Hastalıklar bitkilerin fide dönemlerinde zayıflamasına ve ölmesine neden olurlar. Fusarium, taban çürüklüğü, boğaz çürüklüğü, beyaz çürüklük, pembe kök, mildiyö, kahverengi leke ve yaprak solgunluğu hastalıkları önemlidir. Soğan zarlılarından en önemlileri soğan sineği ve tripslerdir.

Soğan hasadı, yalancı gövdeler yan yatıp kurumaya başladığında yapılır. Yerlerinden sökülen soğanlar iyice kuruması için oldukları yerde birkaç gün bırakılırlar. Ara sıra karıştırıp, alt üst ederek düzgün kuruma sağlanır.

Soğanlarda verim; çeşit, ekim ve bakım şartlarına bağlı olarak büyük farklılıklar gösterir.

Sarımsak Yetiştiriciliği ( Allium sativum L.)

Sarımsak taze ve kuru olarak doğrudan veya sarımsak yağı ve sarımsak tozu şeklinde işlenmiş olarak tüketilmektedir. Sarımsak üretiminde önde gelen illerimiz başta Kastamonu olmak üzere Hatay, Balıkesir, Kahramanmaraş ve Gaziantep’tir.

Sarımsak yüzeysel bir kök yapısına sahiptir. Köklerde dallanma çok fazla görülmez. Kökler toprağa çok iyi bir şekilde bağlanarak kök bölgesindeki besin elementlerinden etkin bir şekilde yararlanabilmektedir.

Sarımsakta üçgen şeklinde küçük bir gövde bulunur ve kökler bu gövde üzerinden çıkar. Ayrıca gövde üzerinde başı oluşturan dişler, yapraklar ve çiçeklenen sarımsak tiplerinde çiçek sapı gelişir.

Sarımsak yaprağı, yaprak ayası ve yaprak kınlarından oluşur. Sarımsakta yaprak ayası içi dolu ince V kesiti şeklindedir. Yaprak rengi yeşilin değişik tonlarındadır ve yaprak ayasının üstü mumsu tabaka ile kaplıdır. Yaprakların alt kısımları incelerek yaprak kınlarını oluşturur ve yaprak kınlarında üst üste gelişmesiyle 20-50 cm uzunluğunda yalancı gövde meydana gelir.

Sarımsak dişi, dişi saran dış yaprak, depo yaprağı ve depo yaprağının ortasında bulunan vegetatif tomurcuktan meydana gelmektedir. Depo yaprağı yaprakta sentezlenen depo besin maddelerin birikmesiyle gelişir ve sarımsakta yediğimiz etli kısmı oluşturur. Vegetatif tomurcukta bu tomurcuğu saran bir yaprak ve bunun içinde de yaprak taslakları bulunmaktadır. Gövde üstünde çeşide ve çevre şartlarına bağlı olarak 1-30 adet arasında değişebilen diş meydana gelir.

Sarımsak tipleri çiçeklenen ve çiçeklenmeyen olarak iki guruba ayrılmaktadır. Çiçeklenmeyen genotipler gözle görünür bir çiçek sapı üretmezken çiçeklenen genotipler ise çeşide ve ekolojiye bağlı olarak farklı uzunlukta çiçek sapı ve çiçek sapı üstünde çiçek sürgünü meydana getirir.

Genelde sarımsak bitkileri düşük sıcaklıklara toleranslıdır. Sarımsak başları ve genç bitkiler -3 ile -4 °C’ye kadar dayanabilir. Gelişme döneminde optimum sıcaklık isteği 15-25 °C’dir. Ancak hasada yakın zamanlarda yüksek sıcaklık başların dinlenmeye girmesini hızlandırır. Vegetatif gelişme döneminde optimum nem isteği % 60- 70 iken baş gelişimin son aşamalarında ve hasada yakın zamanlarda yüksek nem olumsuz etki yapar.

Sarımsak toprak yönünden çok seçici olmamasına rağmen geçirgen, kaymak bağlamayan ve organik maddece zengin topraklar başarılı bir yetiştiricilik için istenmektedir. Toprak pH’sı nötr yada nötre yakın olmalıdır.

Sarımsak dikimi yapılacak toprak organik maddece zengin değilse dikimden 3 ay öce dekara 3-4 ton iyi yanmış çiftlik gübresi verilir ve toprağa sürümle karıştırılır. Dikimden hemen önce 20-25 cm derinliğinde tekrar sürüm yapılır. Dekara diş iriliği ve sıra arası ve üzeri mesafelere göre 55- 100 kg diş kullanılır. Dikim zamanı bölgelere göre değişir. Kışları soğuk ve sert geçen yerlerde Şubat ayından itibaren, kışları ılık geçen yerlerde Ekim ayından itibaren dikim yapılabilir.

Sarımsak yetiştiriciliğinde en önemli sorunlardan birisi yabancı ot mücadelesidir. Bunun için sulama yapılarak yapılan yetiştiricilikte yetiştirme döneminde 2-4 kez yabancı ot mücadelesi için çapalama yapılır.

Sarımsak dişler ile üretildiğinden üretim materyalinin hastalık ve zararlı taşımaması gerekir. Sarımsakta görülen en önemli hastalıklar virüs ve fungal hastalıklardır. Ülkemizde görülen en önemli zararlı ise nematodlardır.

Sarımsakta hasat zamanı taze veya kuru tüketim şekline ve bölgelere göre değişir. Taze sarımsak üretimi daha çok sahil kuşağında yapılmakta ve bu bölgelerde taze sarımsak hasadı Mart başında başlamaktadır. Kuru sarımsak hasadı ise ılık iklime sahip bölgelerde Haziran-Temmuz aylarında diğer bölgelerde Eylül ayına kadar devam eder. Kuru sarımsak tüketimi için hasat çoğunlukla bitkilerin yaprakları sararıp kurumaya başladığı zaman yapılır.

Sarımsak erimi kullanılan dişlerin iriliği, depolama ve yetiştirme koşulları etkilemektedir. Ülkemizin birçok yerinde sarımsak yetiştiriciliği sulama yapılmadan gerçekleştirilmektedir. Sulama yapılan yetiştiricilikte verim daha yüksek olmaktadır.

Pırasa Yetiştiriciliği ( Allium porrum L.)

Pırasa genelde taze olarak tüketildiği gibi dondurulmuş ve kurutulmuş olarak ta tüketilmeye uygun bir sebzedir. Ülkemizde pırasa üretimi Mersin başta olmak üzere, Bursa, İzmir, Samsun ve Balıkesir illerinde yoğunlaşmıştır.

Pırasa yüzeysel bir kök yapısına sahiptir. Köklerin %65- 70’ı 15-20 cm derinlikte bulunur. Soğan ve sarımsağa göre kök miktarı daha fazladır.

Pırasa gövdesi köklerin hemen üstünde bulunur ve yüksekliği 1-2 mm ve çapı 3-4 mm’dir. Üçgen şeklindeki gövdenin üzerinden kökler, yapraklar ve çiçek sapı gelişir.

Pırasada yapraklar yaprak kını ve ayasından oluşur. Yaprak ayası içi dolu ince V kesiti şeklindedir. Gövde üzerinde yapraklar dıştan içe doğru gelişir. Yaprak kınların üst üste gelmesi ve uzaması ile yalancı gövde oluşur. Yalancı gövde boyu çeşide ve çevreye bağlı olarak 30-150 cm arasında değişebilir. Pırasada tüketilen kısım yalancı gövde ve yapraklardan oluşmaktadır. Yaprak rengi açık veya koyu yeşil renklidir ve üstü mum tabakası ile kaplıdır. Pırasada genelde belirgin bir baş oluşumu görülmez. Ancak uzun gün koşullarında bazı çeşitlerde depo besin maddeleri gövde üzerindeki yaprak kınlarında birikir ve bu kısım yalancı gövdeden daha kalın olur. 12 °C ve 18 °C arasındaki sıcaklıklar gövde kısımlardaki yaprak kınlarındaki etleşmeyi artırırken, 12 °C’nin altında ve 18 °C’nin ütündeki sıcaklarda ise, bu oluşum görülmez.

Pırasa çiçeklenme için soğuklamaya ihtiyaç duymaktadır. İlk yıl bitki vegetatif olarak gelişir ve ikinci yıl soğuklama ihtiyacının karşılanmasından sonra yalancı gövdenin ortasından tek bir çiçek sapı gelişir. Çiçeklenme zamanı bölgelere ve iklim koşullarına göre değişmektedir. Çiçek sapı üzerinde çiçek taslakları başlangıçta bir zar içerisinde bulunur ve çiçek sürgünü gelişirken yırtılarak çiçekler ortaya çıkar. Her bir çiçek sürgününde 150-300 adet çiçek gelişir. Her bir çiçekte 6 adet çanak yaprak, 6 adet taç yaprak, 6 adet anter ve üç karpelli bir adet dişi organ bulunur. Çiçekler beyaz veya mor renklidir. Çiçeklerde yabancı tozlanma hâkimdir ve tozlanma böcekler yardımıyla gerçekleşir.

Pırasa tohumları siyah renklidir ve tohumları 1-35°C arasındaki sıcaklıklarda çimlenir. Optimum çimlenme sıcaklığı ise 15-20 °C arasındadır.

Pırasalar pH’sı 6-8 arasında olan tınlı-killi topraklarda iyi yetişir. Başarılı bir yetiştiricilik için toprakta organik madde oranın yüksek olması istenir. Pırasa bitkilerinin en fazla ihtiyaç duyduğu besin elementi azottur. Toprakta azot noksanlığı yaprakların sararmasına ve kurumasına neden olmaktadır.

Pırasa yetiştiriciliği yapılacak toprak tohum ekiminden veya fide dikiminden önce analiz yaptırılarak ne kadar gübre verilmesi gerektiği belirlenmelidir. Analiz sonucunda toprağa azot verilmesi gerekli ise azotun üçte biri ekimden önce verilir. Kalan kısmı ise iki veya üçe bölünerek gelişme süresince 2-3 hafta ara ile verilir.

Pırasada çapalama daha çok yabancı ot kontrolü için yapılmaktadır. Karıklara dikim yapılarak yapılan yetiştiricilikte kök boğazı bölgesinin çapalama sırasında toprakla doldurulması yalancı gövdenin daha uzun olmasını sağlar.

Pırasa susuzluktan fazla hoşlanmayan bir sebzedir. Sıcak dönemlere denk gelen zamanlarda sulamanın düzenli yapılması gerekir. Yağmurlu dönemlerde ise sulama gerektikçe yapılmalıdır.

Pırasada daha çok pırasa pası, beyaz çürüklük ve virüs hastalıkları görülür. En önemli zararlılar ise pırasa güvesi ve soğan sineği dir.

Yüksek kalite ve verim için pırasalarda hasat yalancı gövde çapı 2,5 cm veya daha fazla olduğu zaman yapılmalıdır. Hasattan 1-2 gün önce sulama yapılarak pırasaların daha kolay sökülmesi sağlanır. Hasat elle veya makine ile yapılır. Pırasa verimi dikim sıklığı, çeşit, yetiştirme şartları ve yetiştirme zamanı etkiler. Sık dikimde dekara verim daha fazladır.

Ispanak Yetiştiriciliği ( Spinacia oleracea L.)

Ispanağın koyu yeşil yaprakları J-karoten (A vitamini), folik asit, C vitamini, kalsiyum, demir, fosfor, sodyum ve fosfor yönünden zengindir. Ülkemizde ıspanak üretimi İzmir, Ankara, Samsun, Bursa, Hatay, Karaman ve Tokat illerinde yoğunlaşmıştır.

Ispanak derinlere giden güçlü bir kazık köke ve kazık kök üzerinden ikincil köklere sahiptir. Ispanak kökleri toprak içerisinde 60-80 cm derinliğe kadar uzayabilir.

Bitki gövdesi vejetatif gelişmenin olduğu birinci dönemde belirgin değildir ve yapraklar kök boğazının üstünde oluşan küçük bir gövdeden çıkar. Bitki generatif gelişme dönemine geçtiğinde ise gövde gelişmeye başlar ve 30- 100cm uzunluğa kadar ulaşabilir. Ispanak bitkisinin otsu gövdesi yuvarlak ya da köşeli olabilir, gövdenin içi boştur ve üzerinde yaprakları ve çiçekleri bulundurur. Gövdenin boyunu ve büyüklüğünü etkileyen diğer bir faktör ise vejetatif dönemden generatif döneme geçme süresidir ve bitkinin vejetatif dönemde kaldığı süre uzadıkça bitki daha büyük ve daha uzun gövde oluşturur. Daha büyük gövdeye sahip bitkiler daha çok tohum üretmektedir.

Ispanak yaprakları çeşitlere bağlı olarak farklı renkte, şekilde ve büyüklükte olabilmektedir. Yaprak rengi açık yeşilden koyu yeşile kadar değişmekte ve koyu yeşil yapraklar daha fazla besin maddesi içermekte ve tüketiciler tarafından tercih edilmektedir.

Ispanak iki evcikli çiçek yapısına sahip bitki türü olarak bilinir ancak çiçek biyolojisi bakımından ıspanaklar tek evcikli, iki evcikli ve erselik olarak üç gruba ayrılmaktadır. İki evcikli ıspanaklarda sadece erkek çiçeklere sahip erkek bitkiler ya da sadece dişi çiçekleri bulunduran dişi bitkiler vardır. Tek evcikli ıspanaklarda ise erkek ve dişi çiçekler aynı bitki üzerindedir. Erselik çiçekler protogeni gösterir bu nedenle dişi organ dişicik tepesi erkek organların çiçek tozları olgunlaşıp dökülmeden önce olgunlaşır. Ispanak rüzgârla tozlanan bir bitki türüdür.

Ispanak bir serin iklim sebzesidir. Tohum düşük sıcaklıklarda (5 °C) çimlenmeye başlar ancak çimlenme 23 gün gibi uzun zaman almaktadır. Yüksek toprak sıcaklılarında çimlenme hızı artar ancak çimlenmeme oranı düşmektedir. Ispanaklar kış aylarının sıcaklıklarına bağlı olarak erken ilkbaharda, geç sonbaharda ya da kış ayarlında üretilebilmektedir. Ispanaklar için en iyi gelişme sıcaklığı 15-20 °C’dir. Ilık ve nemli havalar ıspanaklarda kaliteli yaprakların oluşmasını teşvik eder.

Ispanak toprak bakımından çok seçici olamayan bir sebzedir. Organik madde içeriği yüksek tınlı-killi topraklar ıspanak yetiştiriciliğinde iyi sonuç verir. Ispanak toprak asitliğine karşı hassastır ve toprak pH’sı 5,0’in altına düşmemelidir. En iyi toprak pH’sı 6,0 ile 7,5 arasında olması istenir.

Ispanak tohumla üretilen bir sebze türüdür ve tohum ekiminden hasada kadar gerekli süre 45-60 gündür. İlkbaharda yapılan yetiştiricilikte tohum ekimi toprak sıcaklığının 4-6 °C ulaştığı Şubat, Mart ya da Nisan aylarında yapılır. İlkbahar yetiştiriciliğinde hasat Mart sonunda başlar Nisan ve Mayıs aylarında devam eder. Sonbahar yetiştiriciliğinde ise tohum ekimi Eylül ayı içinde ya da Ekim ayı başında yapılır ve Kasım-Aralık ayları içerisinde hasat edilebilir. Kış aylarında yapılan yetiştiricilikte ise tohum ekimi Kasım, Aralık ayında yapılır. İlkbaharda sıcaklıkların artmasıyla birlikte bitkiler hızla gelişir ve 20-25 günde hasat olgunluğuna ulaşır.

İlkbahar, Sonbahar ya da Kış aylarında yapılan yetiştiricilikte toprak hazırlama, tohum ekimi, bakım işleri gibi kültürel işlemler aynıdır. Toprak 10-20 cm derinliğinde islenir. Ticari gübreler ve iyi yanmış ahır gübresi (dekara 2-3 ton) toprağa verilir ve toprak 5-10 cm derinlikte karıştırılır.

Yabancı ot ıspanak yetiştiriciliğinde problem oluşturabilir. Bu nedenle, ıspanak yetiştiriciliği için yabancı otlardan temiz araziler seçilmeli ve ekim öncesi yabancı ot mücadelesi ilaçlama ile yapılmalıdır. Ispanaklar tarlayı kapattıktan sonra çapalama yapılmamalı ancak kaba otlar varsa elle temizlenmelidir.

Ispanak yetiştiriciliğin de en önemli hastalık Peronospora farinosa f. sp. spinacia-e ’nın neden olduğu yalancı mildiyö’dür. Bazı yıllarda bu hastalık önemli ürün kayıplarına neden olmaktadır. Ispanak yetiştiriciliğindeki en önemli ıspanak zararlısı yaprak bitleri dir.

Ispanak hasadı yapraklar gerçek boyutuna ulaştığında yapılmalıdır. Serpme yapılan ekimlerde ıspanaklar elle 1-3 defada kademeli olarak hasat edilmektedir. Ancak sıraya ekimlerde ıspanakların hepsi aynı zamanda hasat olgunluğuna ulaştığından bir defada hasat edilebilir. Yetiştirme mevsimi ve hasat yöntemi verimi büyük ölçüde etkiler.

Havuç Yetiştiriciliği (Daucus carota L.)

Ülkemizde havuç üretimi yoğun olarak Konya, Ankara ve Hatay illerinde yapılmaktadır.

Havuç, iç pazarda daha çok taze olarak tüketilmekte ya da yemeklerde kullanılmaktadır. Buna ek olarak, konservelerde, havuç suyu üretiminde, tatlı yapımında da kullanılmaktadır.

Havuçta tüketilen kısım kök olduğu için çok önemlidir. Tüketilen kök hem hipkotilden hem de kazık kökten oluşmaktadır. Havuç köklerinin büyüklüğü ve şekli çeşide bağlı olarak çok değişmektedir. Havuç kökleri soymuk (flo-em) ve odun (xylem) olarak bilinen iki kısımdan oluşmaktadır. Yüksek kaliteli havuçlar odun dokusundan daha çok soymuk dokusundan oluşmaktadır. Soymuk dokusu yüksek karbonhidrat (sükroz) içerdiğinden daha tatlıdır. Soymuk dokusu yüksek P-karoten içermesinden dolayı daha iyi turuncu renk oluşturmaktadır.

Havuç üretiminde vegetatif gelişmenin olduğu 1. yıl, havuç gövdesi havucun üst kısmında ve yaprakların ortasında yer alan bir rozet yapısındaki büyüme meristemidir. Gövde 2. yılda havuç kökleri yeteri büyüklüğe ulaştıktan ve 6-8 haftalık düşük sıcaklığa (2-5 °C) maruz kaldıktan sonra yaprakların ortasından gelişir ve çeşide, bakıma ve çevre koşullarına bağlı olarak l,5m kadar uzar. Gövde şemsiye şeklinde oluşan çiçek kümesi ile sonlanmaktadır.

Havuç bitkisi generatif gelişmenin olduğu ikinci yılda çiçek sürgünü ve çiçek oluşturur. Çiçekleri taşıyan ana sürgün ve yaprak koltuklarından çıkan yan sürgünler sürgün ucunda şemsiye şeklinde kümelenmiş çiçeklerle sonlanmaktadır.

Havuç çiçekleri erseliktir ve her çiçekte 5 çanak yaprak, 5 taç yaprak, 5 adet erkek organ bulunur. Yumurtalık iki gözlüdür ve her gözde bir tohum oluşur. Dolayısıyla, her çiçekte iki tohum oluşur. Havuç çiçekleri erselik yapıda olmasına rağmen yüksek oranda yabancı döllenen sebze türüdür.

Havuç tohumları kahverengi renge sahiptir ve üzerleri tüylüdür. Havuç serin iklimlerde daha iyi performans gösteren sebze türüdür. En iyi gelişme 16-18 °C sıcaklıklarda olmaktadır. Sıcaklık havuçta renk oluşumuna olumlu etki yapmasına rağmen 28 °C üzerindeki sıcaklıklar bitki gelişimini azaltır.

Havuç, derin kumlu-tınlı topraklar gibi hafif bünyeli besin maddelerince zengin iyi işlenmiş topraklarda daha iyi gelişir. Toprak pH’sı 6-7,5 arasında olan topraklar havuç yetiştiriciliği uygundur.

Havuç direk tohumla yetiştirilen bir sebze türüdür. Havuç tohumları yavaş çimlendiğinden hızlı çimlenen yabancı otlar havuç yetiştiriciliğinde problem oluştururlar. Toprak hazırlığı için havuç yetiştiriciliğinin yapılacağı arazi derin olarak işlenir ve havuç tohumları 2-3 cm derinliğe ekilir. Havuç tohumları toprak sıcaklığı 10 °C üzerine çıktığında çimlenmeye başlar ve çimlenme için en uygun sıcaklık 15-20 °C’dir.

Havuçlar tarlayı kapatana kadar yabancı otlarla mücadele için çapalama gereklidir. Havuçlar tarlayı kapattıktan sonra kaba otları elle alınmalıdır.

Havuç yetiştiriciliğinde tercih edilen sulama şekli yağmurlama sulamadır ve sulama düzenli yapılmalıdır. Su yetersizliği havucun kısa ve ince kalmasına neden olabildiği gibi havuç tadında bozulmalara neden olur.

Havuç yetiştiriciliğinde en önemli zararlılara nematod ve havuç sineği dir. K östebeklerde önemli zararlar yol açmaktadır. Yaprak hastalıkları, köklerde geriye doğru ölüm ve Aster Sarılığı havucun en önemli hastalıklarıdır.

Havuçta hasat çeşidin kendine özgü renge ve büyüklüğe ulaştığında yapılmaktadır. Hasat yapıldıktan sonra, yaprakları kesilir, yıkanır ve kırılmış ve tip dışı olanlar seçilir. Havuçlarda verim çeşide, ekim sıklığına ve hasat zamanına göre değişir. Dekara ortalama verim 4-5 tondur.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v