Ekoloji ve Çevre Bilgisi Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Bitki-Toprak-Su İlişkileri
Doyma noktası nedir?
Toprak boşluklarının tümüyle su ile dolduğu nem miktarıdır. Bu koşulda bitki kökleri yeterli oranda hava alamazlar.
Tarla kapasitesi nedir?
Yağışlarla veya sulama ile iyice ıslanan toprağın nem tutma kapasitesi tarla kapasitesi olarak adlandırılır. Bir diğer ifade ile tarla kapasitesi, suya doymuş toprakta fazla suyun akmasında sonra toprakta kalan su miktarıdır.
Hangi tür toprakların tarla kapasiteleri yüksektir?
Su tutma kapasiteleri büyük olduğundan killi topraklar ile organik madde içeriği yüksek olan toprakların tarla kapasiteleri de yüksektir. Bu tür topraklar, doygunluğa ulaştıktan sonra hacimlerinin %40’ı kadar suyu tutabilirler. Kumlu topraklarda ise bu oran yalnızca %3’tür. Bitki kök bölgesinin sürekli tarla kapasitesi durumunda tutulması gerekir. Damlama su, bu amaçla kullanılan bir sistemdir.
Sürekli solma noktası nedir?
Doymuş halde bulunan topraktaki su bir yandan evaporasyonla toprak yüzünden kaybolurken bir kısmı da bitkilerin transpirasyonu ile uçup gitmektedir. Bu kayıp zamanla arttığında bitki kökleri topraktan suyu alamaz duruma gelir ve bitkinin turgor basıncı düşer. Toprağın bu haldeki durumuna sürekli solma noktası denir.
Faydalı su ne anlama gelir?
Toprakta bitkinin yararlandığı su miktarı, o toprağın tarla kapasitesi ile solma noktası arasında bulunan sudur. Buna faydalı su denir. Faydalı su, formülle şu şekilde de gösterilebilir: Faydalı su= Tarla kapasitesi - Solma noktası.
Toprak suyu kaynakları nelerdir?
Yağmur suyu ve sulama suları toprak suyunun başlıca iki kaynağıdır.
Toprağın su içeriğini etkileyen faktörler nelerdir?
Dışarıdan gelen bu suların toprak içerisine girmesi ve aşağı katmanlara doğru süzülmesini etkileyen faktörler vardır. Toprakların su içerikleri üzerinde; başlıca arazinin topoğrafik durumu, topraktaki bitki örtüsü, toprak tekstürü (bünyesi), toprak strüktürü (yapısı), topraktaki mevcut su miktarı, toprak sıcaklığı ve toprak organik maddesinin cins ve miktarı önemli etki yapar.
Topoğrafik açıdan kaç çeşit arazi vardır ve toprağın su içeriğini nasıl etkilerler?
Arazilerin topoğrafik durumları arazi yüzeyinin şeklini gösterir. Topoğrafik açıdan araziler eğime göre düz veya eğimli araziler olarak iki gruba ayrılır. Düz araziler, eğimi %4’den küçük olan arazilerdir. Bu arazilerde bulunan topraklarda suyun tutulması ve aşağı katmanlara doğru süzülmesi daha iyidir. Eğimli arazilerde ise su eğim nedeniyle kolaylıkla eğim yönünde akışa geçer. Bu nedenle toprağa sızan miktar az olur.
Topraktaki bitki örtüsü ve toprağın su içeriği arasında nasıl bir ilişki vardır?
Toprak üzerinde bitki kalıntısı veya anız bulunduran topraklar çıplak topraklara göre suyu daha iyi sızdırır. Bu durum, toprak yüzeyinde bulunan bitki kalıntılarının yağmur damlasının hızını kesmesi ve damlalarının toprak içinde daha yavaş bir şekilde süzülmesi ile sağlanmaktadır. Çıplak topraktan yüzeysel akış ile kaybolan su miktarı bitki örtüsü bulunan topraktaki su kaybının yaklaşık yirmi katıdır.
Toprak tekstürü nedir?
Toprak tekstürü, toprak bünyesi anlamındadır ve toprakların inorganik içeriklerinin dağılımını gösterir. Toprağın içinde mikrometre boyutunda olan kil taneciklerinden çapları 30-40 cm’ye ulaşabilen taş parçalarının yanında çakıl, kum vb. inorganik bileşenler bulunur. Toprağın bünyesinde bulunan 2 mm’den büyük çaplara sahip bileşenler çakıl ve taş olarak adlandırılır. Tarımsal açıdan önemli olanlar ise 2 mm’den küçük çaptaki bileşenlerdir. Bu grubu kum, mil ve kil kümeleri oluşturur. Toprağın bileşenlerinin toprakta bulunma oranları değiştikçe toprağın fiziksel özellikleri de değişir.
Toprak taneciklerinin büyüklükleri ve su tutma düzeyleri arasındaki ilişki nasıldır?
Toprak bileşenleri arasında tane büyüklüğü en fazla olan çakıl taşı, en düşük olan ise kildir. Tane büyüklüğü yüksekten düşüğe doğru gidildikçe taneler arasındaki boşluklar da küçülmektedir. Diğer yandan, tane büyüklüğü düştükçe tanenin gramı başına olan yüzey alanı artmaktadır. Killi toprakların yüzey alanı büyük olup taneler arasındaki boşluklar çok küçüktür. Kil taneleri, organik maddelerin (humus vb.) yardımıyla kümeleşirler. Bu kümeler suyun filtrelenmesini (sızmasını) ve toprağın havalanmasını iyileştirir.
Toprak parçacıklarının boyutları küçüldükçe su tutma düzeyleri artar. Kil taneleri hidrofilik (su seven) bir yüzeye sahiptirler ve bu nedenle fazla miktarda bitkiye yarayışlı su tutarlar. Benzer durum organik madde içeriği yüksek topraklar için de geçerlidir. Kumlu topraklarda taneler arasındaki boşluklar oldukça büyük olduğundan su süzülme eğilimindedir. Su süzüldüğü için sadece tanelerin kesişim noktalarında veya tanelerin üzerinde bulunur. Kum içerikleri yüksek olan toprakların yarayışlı su içerikleri milli ve killi topraklara göre daha düşüktür. Kumlu toprağın yarayışlı su içeriği kuru ağırlık ilkesine göre %9,5 iken killi toprakta bu değer %20,5’dir. Sürekli solma noktasında killi toprağın içerdiği su miktarı milli ve kumlu topraktan çok daha fazladır.
Toprak bünyesi neye göre belirlenir?
Toprak bünyesinin belirlenmesinde tane çapı 2 mm’den küçük tanecikler dikkate alınır. Bu tanecikleri oluşturan kum, silt ve kil parçacıklarının ağırlık ilkesine göre topraktaki dağılımına göre toprağın tekstürü belirlenir ve isimlendirilir.
Toprak strüktürü nedir ve toprağın su içeriğini nasıl etkiler?
Topraktaki boşluk hacmi; toprak-su ilişkisini, havalanmayı, mikroorgnizma faaliyetini ve bunlara bağlı olarak bitki besin elementlerinin yarayışlılıklarını etkiler. Toprak strüktürü toprak tabakasındaki yapısal düzeni göstermekte olup bir toprak tabakasındaki ağırlıklı olarak bulunan belirli bir partikül grubunu ifade eder. Toprak içerisinde ağırlıklı olarak bulunan toprak taneciklerinin herhangi bir diziliş ve gruplaşma göstermeksizin bir arada bulunduğu yapılar teksel yapılardır (yapısızlık). Kum gibi tek tek yapılar ve sıkışmış kil gibi bütünsel yapılar teksel yapıya örnektir. Su, gevşek kum gibi teksel yapılar içerisinde su çok hızlı bir şekilde sızar. Bunun tam tersine ise killer gibi tek parçalı topraklarda çok yavaş hareket eder. Suyun daha tercih edilir bir şekilde hareket ettiği topraklar, prizmatik, bloklu ve granüler yapıdaki topraklardır. Katmanlı yapıdaki topraklar suyun aşağı yöndeki hareketine engel olur. Toprak bünyesinin aksine toprak yapısı toprak işleme derinliğine göre değişebilir.
Topraktaki mevcut su miktarının su tutma ve yüzeysel akışa etkisi nedir?
Kuru topraklar suya aç olduğundan yağmur veya sulama ile gelen suları hızlı bir şekilde alır ve sızdırırlar. Buna karşın, nem içeriği fazla olan topraklar ise doygunluk seviyesine daha yakın olduklarından yüzeysel akış veya yüzeyde birikerek buharlaşma nedeniyle suyu tutmazlar. Bu nedenle nemli topraklarda su kaybı daha fazla olur.
Don kabarması nedir?
Kış mevsiminin sert geçtiği iklimlerde toprak sıcaklığının 0°C’nin altına düşmesi durumunda toprak yüzeyinde bir don tabakası oluşur (Resim 3.5). Toprak yüzeyi bu durumdayken gelen yağışlar aşağıya sızdırılamaz ve doğrudan yüzeysel akışa geçer. Don olaylarında toprağın yüzeyinde ince bir buz katmanı oluşur ve toprağın içindeki suyu yukarı doğru çeker. Bunu izleyen diğer gecelerde toprak altındaki buz tabakaları eklenerek yeni buz tabakaları oluşur. Yeni tabakalar oluştukça da ilk oluşan tabakalar toprakla beraber yüzeyde yükselir. Bu olaya “don kabarması” adı verilir. Don kabarması, tarla kapasitesinde veya daha az su içeren topraklarda pek görülmez. Bu olay, özellikle de yağışlar ve kar sonrası suyu çok olan topraklarda görülür.
Humus nedir?
Humus; toprakta bulunan, devamlı ayrışarak değişen, bitkisel, hayvansal ve toprak canlılarına ait dokularla onların sentez ürünlerini içeren ölü organik maddelerin tümüne verilen addır. Toprakta bulunan organik maddeler yapılarındaki değişikliğe bağlı olarak iki gruba ayrılırlar:
- Humin olmayan maddeler: Bu grupta maddesel değişimin olmadığı veya çok az olduğu ölü bitkisel, hayvansal veya toprak canlılarına ait dokular yer almaktadır. Toprak organik maddesinin %10-30’u humin olmayan maddelerden oluşmaktadır. Bu grup içerisinde proteinler, azotlu bileşikler, karbonhidratlar, organik asitler, yağlar, vb. yer almaktadır.
- Humin maddeleri: Toprak organik 65maddesinin etkin kısmı olup ileri derecede değişime uğramış, koyu renkli, yapısı belli olmayan ve mikrobiyolojik ayrışmaya dirençli olan gruptur. Bu grubu monosakkarit, peptit, fenol ve amino bileşikleri oluşturur.
Toprak organik maddesinin toprak – su ilişkisindeki etkileri nelerdir?
Toprak organik maddesi, toprağın %5-7’sini oluşturmasına rağmen toprağın özelliğini dolayısıyla toprağın suya karşı tepkisini etkiler. Toprak organik maddesinin toprak – su ilişkisindeki etkileri aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır:
- Organik madde, kil bünyeli topraklarda toprağın gevşek bir yapı kazanmasını sağlar.
- Kum bünyeli topraklarda organik madde, toprak tanelerini birbirine bağlayarak toprağın su tutma kapasitesini artırır ve böylece toprak yapısının iyileşmesini sağlar.
- Toprak yüzeyindeki organik madde katmanı yağmur damlalarının toprağa çarpma hızını azaltır ve bu çarpma etkisi ile meydana gelecek toprak kopma etkisini engeller.
- Toprağın organik madde içeriği, yağmur veya sulama suyunun aşağı tabakalara sızmasını iyileştirir. Böylece suyun yüzeysel akışa geçmesi ve toprağın bir yerden başka bir yere taşınması engellenmiş olur.
- Toprağın üst kısmında bulunan organik madde toprak suyunun buharlaşarak kaybını önler.
Adhezyon nedir?
Farklı maddeler arasındaki çekim kuvvetine adhezyon denir. Örnek: toprak parçacıklarının suyu çekmesi.
Toprakta su hangi şekillerde bulunur?
Toprakta su; sızan su, kapiler su, higroskopik su, bileşik su, su buğusu ve taban suyu olmak üzere altı farklı türde bulunur.
- Sızan Su: Yağmur veya sulama sonrası yerçekimi kuvveti nedeniyle toprağın içinde aşağıya doğru süzülen sudur. Bu suyun miktarı fazla olduğunda taban suyuna ulaşır.
- Kapiler Su: Toprak içerisinde yer alan kapiler boşluklarda ve toprak parçacıklarının etrafında bulunan sudur. Kapiler su toprak ve su arasındaki çekim kuvveti ile var olur (adhezyon kuvveti) ve yerçekimi kuvvetinden büyük olduğundan aşağıya doğru süzülmez. Bitkiler için en faydalı olan toprak suyu türüdür.
- Higroskopik Su: Kuru toprakta kalan ve toprak havasında bulunan toprak suyu türüdür. Bitkiler çok kurak koşullar dışında bu sudan faydalanamazlar.
- Bileşik su: Toprakta Aluminyum (Al), Demir (Fe) ve Silis (Si) gibi metallerin oksitlerine bağlı olarak bulunan sudur. Bitkiler bu sudan faydalanamazlar.
- Su buğusu: Toprak havasında bulunan su buharıdır. Çok kurak koşullar dışında bitkiler su buğusundan faydalanamazlar.
- Taban suyu: Toprak yüzeyine kuvvetli bir şekilde gelip yerçekimi ile aşağıya doğru süzülen suların toprak tabanında geçirimsiz bir tabakaya (kil tabaka veya ana kaya) rast gelmesi ve dolayısıyla daha fazla ilerleyemeyerek burada birikmesi sonucu oluşan sulardır.
Difüzyon nedir?
Difüzyon, maddelerin çok yoğun ortamdan az yoğun ortama doğru kendiliğinde yayılmasıdır.
Osmotik basınç nedir?
Suyun az yoğun ortamdan çok yoğun ortama doğru hareketidir.
Kohezyon nedir?
Benzer özellik gösteren maddelerin birbirini çekmesine kohezyon denir.
Su, toprak içinde hangi şekillerde hareket eder?
Su toprak içinde yukarıdan aşağıya doğru, yana doğru ve aşağıdan yukarıya doğru olmak üzere üç farklı şekilde hareket eder.
- Suyun yukarıdan aşağıya doğru hareketi: Yerçekiminin etkisi ile sızan su yukarıdan aşağıya doğru hareket etmektedir.
- Suyun yana hareketi: Difüzyon ve osmotik basıncın etkisi vardır.
- Suyun aşağıdan yukarıya doğru hareketi: Adhezyon ve kohezyon kuvvetlerinin etkisi vardır. Taban suyundan kapiler borularda suyun yükselmesi bu harekete örnektir.
Toprak-bitki ilişkisinde köklerin görevleri nelerdir?
Toprak-bitki ilişkisinde bitki köklerinin dört önemli görevi vardır:
- Bitkileri toprağa bağlamak,
- Topraktan su ve mineral maddeleri almak,
- Su ve mineral maddelerin alındıkları yerden gövde ve yapraklara kadar taşınmasını sağlamak ve
Bitki hormonları ile diğer organik bileşikleri sentezlemek.
Bitkilerde kök sistemlerinin dağılımını etkileyen faktörler nelerdir?
Bitkilerde kök sistemlerinin toprakta dağılımını çeşitli faktörler etkiler. Bu faktörler genel olarak bitkisel ve çevresel olmak üzere iki başlıkta toplanmaktadırlar. Bitki özelliklerine bağlı olarak kökler daha derine veya yana dağılım eğilimindedirler. Çevresel etmenler içerisinde en önemlisi bitkinin bulunduğu toprak ve toprağın sahip olduğu çeşitli özelliklerdir. Toprak yüzeyine, kaya tabakasının yakın ya da uzak olması kökün derine inmesini önemli oranda etkiler. Aynı şekilde kil tabakasının yoğunluğu da kökün derinlere ilerlemesini etkiler. Taban suyu seviyesinin yüksek oluşu da köklerde aynı etkiye neden olur. Su ile doymuş topraklarda kök gelişmesi oksijen eksikliği nedeniyle büyük oranda sınırlanır. Buna karşın su seven bitkilerin kökleri su ile kaplı topraklarda iyi bir gelişme gösterir.
Bitki kökünün büyümesini ve gelişmesini etkileyen toprak etmenleri nelerdir?
Bitki kökünün büyümesi ve gelişmesini etkileyen toprak etmenleri; toprak havası, toprak nemi, toprak sıcaklığı, toprak tekstürü ve toprağın pH derecesidir.
Porozite nedir ve nasıl oluşur?
Topraklarda su ve hava ile dolu porozite denilen boşluklar bulunur. Granüler, nemli toprakların porozite oranı %60, teksel yapılı, nemsiz toprakların ise %40 dolaylarındadır. Porozite denilen bu boşluklar üç şekilde oluşur:
- Toprak parçacıkları arasındaki boşluklar,
- Bitkilerin kök kanallarının ortaya çıkardığı boşluklar,
- Toprakta yaşayan mikroorganizmalar ve hayvanların meydana getirdiği boşluklar.
Toprak havası kök büyümesini nasıl etkiler?
Köklerin büyümesi iyi havalanmış topraklarda daha hızlıdır. Kök büyümesi üzerine toprak havası üç başlıkta etki eder. Bunlar:
- Toprak havasının oksijen içeriği,
- Toprak havasının karbondioksit içeriği,
- Toprak havasında bulunan anaerobik parçalanma sonucu oluşmuş hidrojen sülfür, metan ve hidrojen miktarlarıdır.
Bitki köklerinin oksijen ihtiyacı yüksek oranda solunum yapmaları nedeniyle yüksektir. Kökler, ihtiyaç duydukları oksijeni topraktaki boşluklarda yer alan havadan sağlarlar. Toprak havasındaki oksijen içeriği %8’den aşağı düştükçe kök büyümesi bundan olumsuz etkilenmekte ve %2’den az olduğu zaman neredeyse büyüme gözlemlenmemektedir. Ancak, bitkilerin toprak havasına karşı tepkilerinde de fark olabileceğini söylemekte fayda vardır. Toprak havasında oksijenin yanı sıra karbondioksitin de etkisi vardır ve karbondioksit miktarı fazla olduğunda kökler ölmektedir. Kök büyümesi için karbondioksit miktarının %1’in altında olması gerekir. Diğer yandan, toprak havasındaki karbondioksit miktarı da sabit olmayıp, toprak derinliğine ve çevre sıcaklığına bağlı olarak artmaktadır.
Aerobik ve Anaerobik solunum nedir?
Aerobik solunum, oksijenli solunum, anaerobik solunum ise oksijensiz solunumdur.
Toprak içi havasının oksijen miktarı azalıp karbondioksit miktarı arttığında bitkilerde hangi morfolojik ve fizyolojik değişmeler ortaya çıkar?
Toprak içi havasının oksijen miktarı azalıp karbondioksit miktarı arttığında bitkilerde aşağıda verilen bazı morfolojik ve fizyolojik değişmeler ortaya çıkar:
Morfolojik değişmeler
- Kök hücre zarlarında incelme görülür,
- Kök tüylerinin üremesi durur,
- Köklerde dallanma azalır,
- Kökteki kuru madde ağırlığı azalır,
- Kökler derinlere doğru gidemez ve
- Bitkilerin yaprak gibi toprak üstü yüzeyleri ve sayıları azalır.
Fizyolojik değişmeler
- Toprak havasının oksijen miktarı azalıp karbondioksit miktarı artınca solunumlarını aerob yapan kökler, hayatlarını anaerob sürdürmeye çalışırlar,
- Kök hücre zarlarının geçirgenliği azalır,
- Kök hücre suyunun pH derecesi düşer, asidik bir ortam oluşur,
- Köklerin su ve suda çözünmüş besin elementlerini alma gücü azalır,
- Bitkide transpirasyon hızı azalır,
- Bitkide fotosentez çok yavaşlar,
- Generatif büyüme yavaşlar veya durur.
Toprak neminin kök büyümesine etkisi nedir?
Kök büyümesinde toprağın tarla kapasitesi önemli bir etmendir. Genellikle bitkilerin kökleri yaş topraklarda kuru topraklara göre daha iyi büyümektedir. Bitki büyümesinde tarla kapasitesinin yanı sıra suyun içerdiği bileşenler de kökler için önemlidir. Örneğin suyun tuz içeriği fazla ise kök bölgesinde su azalmakta ve bu nedenle kökler üzerinde bir stres oluşmaktadır. Su içeriği az olan bölgelerde suyun arttırılması, hava boşluklarının su ile dolması nedeniyle toprak havasını azaltacak bu da bitkiye olumsuz etkide bulunacaktır. Su eksikliği olması durumunda ise bitki, gövde ve yaprak gibi toprak üstü organlarında kökün büyümesi ve ortamda bulunan sudan daha fazla yararlanılması için gelişmeyi yavaşlatarak su ve besin maddesi tüketimini azaltmaktadır.
Genel olarak kuru nemsiz topraklarda kök gelişmesi oldukça sınırlıdır. Kökün toprakta dağılımı ile toprağın nem içeriği arasında yakın bir ilişki söz konusudur. Bitkilerin kök sistemleri yağışların ulaştığı toprak derinliğinde genellikle daha fazla gelişme gösterir. Tek yıllık bitkilerde kökün büyük bir kısmı genellikle toprağın 0-20 cm arasındaki üst kısmında bulunur. Kök yoğunluğu derine indikçe azalır. Ağaçlarda da kökler sanılanın aksine çok derine inmez. Ağaç kökleri çoğunlukla 100 cm’den, nadiren de 3 m’den daha aşağıya inmez. Bitkilerde kök sisteminin toprakta aşağı yönde olduğu kadar yana doğru gelişmesi de önemli bir büyüme özelliğidir. Genellikle toprak yüzeyine yakın kökler yatay gelişme gösterir. Bu durum çevre koşulları ile de yakından ilgilidir. Örneğin az yağış alan kurak yörelerde, yağmur suyunun toprak yüzeyine yakın yerlere inebilmesi nedeniyle pek çok bitki çeşitlerinde kök sistemleri yana doğru gelişme gösterir.
Toprak sıcaklığı ve kök büyümesi arasındaki ilişki nasıldır?
Bitkilerde kök büyümesi sıcaklıktan doğrudan etkilenir. Optimum koşulların altında veya üstündeki sıcaklıklar kök büyümesini olumsuz etkiler. Optimum büyüme sıcaklığı bitkiden bitkiye farklılık göstermektedir.
Toprak tekstürü bitkilerde kök büyümesini nasıl etkiler?
Bitkilerde kökün büyümesi ve gelişmesi toprak tekstürüne doğrudan bağlıdır. Toprak bünyesinde bulunan kil, taş, kaya gibi yapılar ve taban su seviyesinin kök büyümesi üzerinde önemli etkisi bulunmaktadır. Bitki köklerinin killi topraklarda kumlu topraklara göre daha uzaması ve gelişmesi daha zordur. Bunun nedeni ise killi topraklarda tane büyüklüğünün oldukça küçük olması nedeniyle toprağın daha sıkışıp olması ve hava boşluklarının da az olmasıdır. Killi toprakların aksine kumlu topraklarda bitkiler daha derine inen, ince ve yan dalları çok kök oluştururlar.
Toprağın pH derecesi bitkilerde kök büyümesini nasıl etkiler?
Hidrojen iyonları konsantrasyonu ortamın pH derecesini gösterir. pH toprakların önemli bir özelliği olup bitki büyümesi ve gelişmesinde önem arz etmektedir. Kök gelişmesi genelde hafif asidik topraklarda, pH 5,5 – 6,5 arasında daha iyidir. Yüksek pH dereceleri kök büyümesini engeller. Toprak pH’ı besin elementlerinin bitki tarafından alınabilmesi açısından önemlidir. Mikroelementlerden olan Fe, Mn, Zn, Cu ve Co asidik topraklarda daha çok çözündükleri için bitkiler tarafından daha kolay alınabilirler. Bor ve molibdenin içlerinde bulunduğu makroelementler ise daha nötr koşullar olan pH 6,5-7,5 arasında daha yarayışlıdırlar.
Bitkilerde topraktan suyun alınması ve taşınması nasıl gerçekleşir?
Bitkilerde topraktan suyun alınması kökler vasıtasıyla olur. Bitki köklerinden suyun etkili bir şekilde alınması için kök yüzeyi ve toprak arasında yakın bir temasın bulunması gerekir. Su alınımı için gerekli yüzey alanını sağlayan bu temas, toprak içinde kök ve kök tüylerinin büyümesi sonucu en üst düzeye çıkar. Su, köke gelmeden önce kök tüyleri ile alınır. Toprak ve kök tüyleri arasındaki temas toprağın karıştırılması ile bozulur. Bu nedenle fidelerde veya bitkilerde yer değişikliği yapılacağı zaman yeni yerinde birkaç gün su ile doyurulması gerekir. Daha sonra bitki yeni yerine alışacak, yeni toprak ortamı ve kök tüyleri arasında yeni temas kurulacaktır.
Kök tüyleri ile alınan su, kök ucundan başlayarak kök ksilemine ve oradan da bitkinin içindeki diğer yapılarla yapraklara ve bitkinin en yüksek noktasına kadar taşınır. Bitkilerin su alması kökler dışında az da olsa yaprak ve gövde gibi kök üstü organlarla sıvı ve buhar şeklinde de olmaktadır. Bu duruma kurumaya yakın olup nemli ortamlarda duran bitkilerin eski durumlarına dönmeleri örnek olarak verilebilir.
Kök tüylerinin sayısını etkileyen faktörler nelerdir?
Kök tüylerinin sayısı çevre koşulları ile yakından ilgilidir. Bu etmenler:
- Toprağın yarayışlı su içeriği,
- Sıcaklık,
- pH (ortamın hidrojen iyonları konsantrasyonu),
- Toksik maddelerin bulunup bulunmaması,
- Elementlerin az ya da fazla bulunuşudur.
Bitkiler besin elementlerini nereden alırlar?
Besin elementleri toprağın katı, sıvı (toprak çözeltisi) ve gaz kısımlarında bulunur. Toprağın katı kısmı bitkiler için gerekli olan besin elementlerinin ana kaynağıdır. Katı kısmın inorganik (organik olmayan) parçacıkları potasyum, sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir, mangan, çinko ve kobalt gibi katyonları içerir. Topraktaki katı kısmın organik parçacıklarını ise başta azot olmak üzere fosfor ve kükürt oluşturur. Bitkiler toprağın katı kısmında bulunan besin elementlerini sıvı ve gaz faza göre daha zor alırlar.
Toprağın sıvı kısmı, toprak çözeltisi olarak adlandırılır. Bir diğer ifade ile toprak çözeltisi içerisinde çözünmüş şekilde madde içeren toprak suyu” olarak da tanımlanabilir. Toprak çözeltisi, besin elementlerini iyonlar şeklinde içerir. Toprak çözeltisi, katı kısım ile denge halindedir, toprak çözeltisinin madde miktarının azalması durumunda katı kısımdan buraya madde geçişi olur. Mikroorganizma faaliyetlerinin de toprak çözeltisinin içeriğinde etkisi vardır. Yağmur toprak çözeltisinin su miktarını arttırırken evatranspirasyon ise toprak çözeltisindeki madde miktarının arttırır. Bitkiler toprak çözeltisinde çözünmüş olan besin elementlerini katı ve gaz faza oranla daha kolay alırlar.
Bitkilerde su kaybı kaç şekilde gerçekleşir?
Bitkilerde transpirasyon ve gutasyon olmak üzere başlıca iki şekilde su kaybı olmaktadır. Transpirasyon ve gutasyon dışında bitkilerde yaralanma ile de su kaybı söz konusudur. Bu tür su kaybına eksüdasyon (yaşarma) denir. Yaşarma ile su kaybına en güzel örnek asma yapraklarının budanması sonucu gerçekleşen su kaybı verilebilir.
Nütrient nedir?
Bitki besin maddelerine nütrient denir.
Transpirasyon (Terleme) nedir?
Bitkilerde buharlaşma şeklinde su kaybına transpirasyon denir. Fakat transpirasyon, bildiğimiz fiziksel buharlaşmadan ziyade, bitkide gerçekleşen fizyolojik olayların ve metobolik etmenlerin de rol oynadığı daha karmaşık bir olaydır. Transpirasyonda suyun stomalardan (gözeneklerden) ve yaprağın kütiküla ile kaplı epidermisinden geçerek buhar şeklinde kaybı söz konusudur. Transpirasyonun gerçekleşmesinde ana etmen yaprak ve hava arasındaki su buharı oranının farkıdır. Transpirasyonda su buharı yüksek olduğu yerden (yaprak) nispeten az olduğu yere (hava) doğru hareket etmektedir. Bitkinin yaprakları transpirasyonun gerçekleştiği ana organdır fakat bitkide hava ile temas eden her noktada transpirasyon gerçekleşir. Toprak havası ile temas halinde olan köklerde bile transpirasyon gerçekleşmektedir. Transpirasyonla su kaybı miktarı bitkiden bitkiye değişiklik göstermektedir.
Transpirasyon çeşitleri nelerdir?
Stomalardan olan transpirasyona gözeneksel transpirasyon, kütiküla aracılığıyla epidermisten gerçekleşen transpirasyona ise kütiküler transpirasyon denir. Bitkideki su kaybının yaklaşık %90’nı gözeneksel trasnpirasyon, %5’i ise kütiküler transpirasyon ile gerçekleşir. Bitkilerde az da olsa gövde, meyve ve dalların mumsu tabakasından da transpirasyon gerçekleşir. Buna entiküler transpirasyon denir ve bitkilerde su kaybının yaklaşık %0,2’i bu şekilde gerçekleşir.
Gutasyon (Damlama) nedir?
Bitkilerde sıvı şeklinde su kaybına guttasyon denir. Domates bitkisinde gerçekleşen guttasyon kolaylıkla gözlemlenebilir. Bunun için saksıda bulunan domates, odada güneş gören bir noktaya yerleştirilir ve üzerine plastik bir torba geçirilir ise kısa bir süre sonra yaprak uçlarında damlaların biriktiği görülecektir. Gutasyon birçok bitkide görülmesine rağmen nadiren görülmediği bitkiler de bulunmaktadır. Gutasyon olayı genellikle su alımının hızlı ve transpirasyonun yavaş olduğu durumlarda gerçekleşir. Damlama, yağışlı günlerin gecelerinde ve sabahın erken saatlerinde gerçekleşir.
Erozyon nedir ve ne gibi olumsuz sonuçlara sebep olmaktadır?
Erozyon, toprağın bulunduğu yerden; yağışlar, sel suları, rüzgâr, çığ vb. etkenlerle taşınması olayıdır. Toprakların yok olmasına sebep olan etkenlerin başında erozyon gelmektedir. Erozyon sebebi ile toprağın verimi azalmakta, besin maddeleri yok olmakta, sular kirlenmekte, ürünlerde verim ve kalite düşmektedir.
Sebeplerine göre sınıflandırıldığında kaç çeşit erozyon vardır?
Erozyon, sebeplerine göre başlıca beş sınıfa ayrılmaktadır:
- Su erozyonu
- Rüzgar erozyonu
- Çığ erozyonu
- Yerçekimi erozyonu
- Buzul erozyonu
Su erozyonu nedir ve sonuçları nelerdir?
Su erozyonu, diğer erozyon çeşitleri içerisinde etkisi ve görülme sıklığı en büyük olan erozyon türüdür. Ülkemizde topraklarımız %99 oranında su erozyonu ve %1 oranında rüzgâr erozyonundan etkilenmektedir. Su erozyonu genellikle bitki örtüsünün zayıf veya tamamen yok olduğu eğimli arazilerde oluşur. Bu bölgelerde yere düşen yağmur damlalarının oluşturduğu darbe etkisi ile bir kısım toprak parçası yerinden koparak parçalanır. Yağmurun fazla olması durumunda yüzeysel akışa geçen yağmur suları toprak parçalarını sürükleyerek akış yönünde taşır. Yağmur suları diğer kollardan gelen yağmur suları ile birleşir ve sürükleme gücü artar. Bunun sonucunda toprak parçalarını yerinden koparan, taş ve kaya parçalarını taşıyabilen büyük seller meydana gelir. Su erozyonunun ileri aşamalarında büyük dereler ve yarıklar oluşur. Bu durum taban suyunun yeteri kadar beslenmemesine ve kuraklığa neden olur. Su erozyonu nedeniyle besin elementleri bakımından zengin olan yüzey toprağı taşındığından tarım verimi de düşmektedir. Ayrıca su erozyonu taşıdığı toprak parçacıkları nedeniyle su kirliliğine de neden olmaktadır. Su erozyonu ile kaybolan toprağın yeniden kazanılması mümkün değildir.
Malçlama nedir?
Malçlama, bitki köklerini ve toprağı istenmeyen çevre faktörlerinden korumak için toprak yüzeyinin organik veya inorganik materyaller ile örtülmesi işlemidir.
Tarım alanlarında erozyonun önlenmesi için alınması gereken toprak koruma önlemleri nelerdir?
Toprağı sürekli üretken kılmak için tek veya birarada kullanılan bütün uyarlanabilir önlemler, muhafaza araçlarını oluşturur. Toprak ve su muhafazasında amaç, yağmur damlasını düştüğü ve toprağın oluştuğu yerde tutabilmektir. Bunun için alınması gereken en önemli toprak koruma önlemleri:
- Bitkisel önlemler: Bitkiler yağmur damlasının toprak üzerinde oluşturacağı darbeyi sönümler, akışa geçen yağmur sularının hızını keser. Böylece hem topraktan parçacıkların kopması hem de kopan parçaların uzak bölgelere taşınması engellenmiş olur. Özelikle de yağış ve sel olaylarının fazla yaşandığı bahar aylarında erozyonun önlenmesi için toprak yüzeyinin bitkilendirilmesi gerekir. Bunun için anız bozma işleminin uygun mevsimde ve uygun şekilde yapılması gerekir. Hasat sonrası sap ve saman gibi bitki artıkları tarlada bırakılmalı, anız yakılmamalıdır. Anız yakmak, topraktaki faydalı mikroorganizmaları ve canlıları öldürmekte, anızla birlikte topraktaki organik maddeler de yandığı için toprağın verimi düşmektedir. Toprağın erozyona dayanımı ve verimliliği yetiştirilen bitkinin cinsine ve bu süreçte uygulanan tekniklere de bağlıdır. Bir tarlada yıllar boyunca sürekli aynı ürünün yetiştirilmesi, ürün veriminin azalmasına neden olduğundan ekim nöbetli tarım uygulanmalıdır. Bir diğer uygulama da örtülü tarımdır. Bu uygulamada toprak kış mevsimi boyunca çıplak bırakılmamakta bunun yerine baklagiller (yonca, çayır gülü, taş yoncası, bezelye, acı bakla, vb.), buğdaygiller (çavdar, yulaf arpa, darı, vb.) ve hardal, turp gibi örtü bitkileri yalın veya karışım halinde ekilmektedir. Bu uygulamaya yeşil gübreleme de denilmektedir.
- Toprak yönetimi (Kültürel İşlemler): Toprak işlemede toprak yüzünü kalıntılı ve pürüzlü bırakarak erozyonun azalmasını sağlayan tarım aletleri kullanılmalıdır. Eğimli arazilerde tarımsal işlemler eğime dik ve şeritsel tarım uygulamasıyla yapılmalıdır. Şeritsel tarımda sık gelişen bitkiler diğer bitkiler ile şeritler halinde sıra ile ekilir. Erozyonu önlemede malçlama da kullanılmaktadır.
- Fiziksel önlemler: Kültürel işlemlerin yeterli olmadığı durumlarda fiziksel önemler alınmalıdır. Fiziksel önlemleri teraslama yapılması, tarla kenarlarındaki su yollarının bitkilendirilmesi ve otlu su yollarının çıkış ağızlarına taş kaplamalı düşü yolları ile ıslah çalışmaları oluşturmaktadır.
- Doğal alanların başka amaçlar doğrultusunda kullanılmasını engellemek.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 57
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 328
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 913
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1288
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20159
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582