Dış Ticarette Girişimcilik Dersi 6. Ünite Özet

Dış Ticarette Girişimcilikte Küresel Trendler

Giriş

Girişimcilik ekonominin geneli için üzerinde önemle durulması gereken bir kavramdır. Özellikle üretime dayalı girişimcilik faaliyetleri katma değer yaratmanın yanı sıra işsizliğin azaltılmasına da önemli katkılarda bulunmaktadır. Son yıllarda girişimciliğin önemi hükümetler tarafından algılanmış ve farklı girişimcilik politikaları ile girişimciliği makro ve mikro bazda etkileyen uygulamalar artmaya başlamıştır. Ancak küreselleşme süreci ile birlikte düşünüldüğünde, sağlıklı girişimcilik politikalarının oluşturulabilmesi için öncelikle mevcut durumun ve girişimcilik ile ilgili faktörlerin analiz edilmesi gerekmektedir. Toplumda girişimciliğe olan ilginin arttırılabilmesi için iş kurma süreci sadeleşmeli, finansman olanakları arttırılmalı, vergi kolaylıkları sağlanarak yasal prosedürler azaltılmalıdır.

Girişimcilerin fikrini hayata geçirilebilmesi için gerekli olan finansmanı temin etmesi oldukça güç olmaktadır. Bu noktada başvurulabilecek kaynaklar oldukça sınırlıdır. Bu kaynaklardan biri risk sermayesi şirketleridir. Risk sermayesi şirketleri, kuruluş aşamasında, ürün geliştirme sürecinde veya büyümeye çalışan işletmelere ortaklık yoluyla finansal destek sağlayarak yatırımlarını gerçekleştirirler. Girişimciler için diğer bir finansman olanağı ise melek yatırımcılardır. Melek yatırımcılar da başta teknolojik alanlar olmak üzere birçok alanda girişimcilere finansman desteği sağlamaktadır.

Girişimcilik faaliyetleri yapıları itibariyle oldukça yüksek risk taşımaktadır. Başta kur riski olmak üzere, dış ticaret işlemlerinde maruz kalınan risklerin düzeyi artmakta ve standart risklerin yanı sıra farklı riskler de ortaya çıkmaktadır. Girişimciler işletme içi ve işletme dışı hedging tekniklerini kullanarak söz konusu riskleri minimize etme olanağına sahiptirler.

Son yıllarda girişimcilik alanında ön plana çıkan bir diğer kavram ise ulaşım, iletişim ve bilgi teknolojilerin gelişmesi ile birlikte bireylerin ulusal sınırlar dışına çıkarak farklı ülkelerde finansal refah arayışlarını ifade eden göçmen girişimciliktir. Göçmen girişimciliği, birçok farklı ülke ve sektörde girişimcilere önemli fırsatlar sunmaktadır. Ayrıca teknolojik gelişim ve küreselleşmenin etkisi ile birlikte iş dünyasında sektöre bağlı farklı trendler gelişmektedir.

Girişimcilik Politikası

Günümüzde girişimcilik politikası, gerek işsizlik sorunu gerekse ekonomik büyüme açısından birçok ülkenin ekonomik programı içerisinde önemle yer almaktadır. Söz konusu programların uygulanması ise girişimcilerin yatırım, iş geliştirme ve dış ticaret kararlarını doğrudan etkilemektedir.

Ülke ekonomilerinin gelişmişliğinden bağımsız olarak etkin bir girişimcilik politikasının oluşturabilmesi için öncelikle girişimcilik ile ilgili tüm faktörlerin belirlenmesi ve buna bağlı olarak düzenlemelerin ve müdahalelerin uygulanması gerekmektedir. Bu bağlamda etkin bir girişimcilik politikası ancak toplumda girişimcilik ilgi ve yeteneği, ekonomik kaynaklar, teknolojik gelişmeler, finansman olanakları, rekabet, vergi ve ekonomi politikası gibi faktörlerin eksiksiz olarak belirlenebilmesine bağlıdır.

Makro düzeyde girişimcilik politikasının belirlenmesi öncelikle hükümet kararlarına bağlıdır. Çünkü hükümetler belirlenen vizyon çerçevesinde temel olarak ekonomide planlamayı yaparak, katalizör görevini üstelenirler. Bununla birlikte hükümetler, rekabeti geliştirici önlemler, yeni yasalar, vergiler, düzenlemeler ve müdahaleler yoluyla yeni girişimlerin ortaya çıkmasını ve gelişimini teşvik edebilirler.

İş Kurma Kolaylığı

Yeni bir iş kurmak ne kadar kolay ve maliyetsiz olursa girişimciler için o kadar avantajlıdır. Ancak genellikle yeni bir iş kurmanın belirli maliyetlere sahip olması, iş kurabilmek için kısıtlı sermayeye sahip olan girişimciler için önemli bir engel olmaktadır. Birçok ülkede girişimciler iş kurulma safhasında farklı yasal taleplerle karşılaşırlar.

Kuruluş kanunlarının karmaşık ve çok sayıda olması ise maliyetleri artıran önemli bir unsurdur. Bu durum özellikle potansiyel girişimcilere ve aynı zamanda faal işletmelerin büyümesi açısından önemli bir engele neden olmaktadır. Ayrıca kuruluş maliyetleri ve karmaşık prosedürlerin uzun sürede tamamlanması da girişimciyi zorlayarak yatırım ve risk alma kararlarını etkilemektedir.

Teknoloji ve Koruma Politikaları

Günümüzde teknoloji alanındaki gelişmeler, ekonominin ve toplumun uyum sağlama hızından çok daha hızlı gerçekleşmektedir. Yeni fikir ve teknolojilere bağlı olarak bazı hizmet ve ürünlerin meydana gelmesinde insan faktörünün ağırlığı giderek azalmaktadır.

Girişimleri etkileyen bir diğer unsur ise yeni fikir ve teknolojilere bağlı olarak girişimcilik faaliyetinde bulunmak isteyen girişimcilerin yasalarla korunmasıdır. Koruyucu yasaların bulunmaması durumunda, iş fikirleri ve yenilikler kolayca taklit edilebilir ve bu durumda yenilikçi fikirlere sahip girişimciler piyasadan uzaklaşabilir. Bu bağlamda girişimsel bir ekonomide hükümetler telif hakkı, marka ve patent gibi uygulamalar ve düzenlemeler ile girişimcileri motive edebilirler.

Mali Politikalar

Hükümetler girişimciliğin desteklenmesi üzerine vergi ve iflas gibi mali konularda düzenleme ve uygulamalara gidebilirler. Yüksek oranlı vergiler, özellikle yeni girişimler üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Bu durum ise girişimlerin azalmasına hatta mevcut işletimlerin büyümesine engel olmaktadır. Çünkü işletmeler açısından vergi ödemeleri kazancın aktarılmasını ifade etmektedir ve orana bağlı olarak işletme üzerindeki etkisi ağırlaşmaktadır.

Ülke ekonomisin gelişmişliğine bağlı olarak kurumlar vergisi, katma değer vergisi (KDV), özel tüketim vergileri (ÖTV), gümrük vergisi gibi farklı vergilerin önem düzeyi ülkeden ülkeye değişmektedir. Bazı ülkelerde dolaylı vergiler, bazı ülkelerde ise doğrudan vergilerin vergi sistemi içerisindeki ağırlığı daha fazladır. Gerek yatırıma gerekse nitelikli işgücüne ihtiyaç duyan ülkeler ise özellikle dış girişimler için kurumlar ve gelir vergileri üzerinde değişiklik yapmaktadır.

Transfer fiyatlaması, çok uluslu girişimlerin farklı birimleri arasındaki ticari işlemlerde uygulanan fiyatlamayı ifade etmektedir. Özellikle farklı ülkelerde birimleri olan işletmeler, karlarını maksimize etmek ve vergi yükünü hafifletmek amacıyla ticari işlemlerinde piyasa fiyatından farklı fiyatlama yapabilirler.

Çifte vergilendirme ise temel olarak aynı vergi döneminde, aynı vergi üzerinden birden fazla vergi alınmasını ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle girişimcinin hem bulunduğu ülke hem de faaliyet gösterdiği ülke tarafından vergilendirmesini ifade eder. Bu durum girişimci açısından üzerindeki vergi yükünün artmasına ve gelir kaybına neden olmaktadır. Devlet açısından ise kısa süreli vergi artışına, uzun dönemde ise yeni girişimlerin azalmasına neden olmaktadır.

Girişimcilik üzerinde etkili olan bir diğer mali konu ise hükümetlerin iflas politikasıdır. Temel olarak iflas girişimci açısından başarısızlığı ifade etmektedir. Ancak iflas sonrasında gelişen mali süreç, mevcut politikalara bağlı olarak iflas etmiş girişimcinin yeni girişimlerde bulunmasına da engel olabilir. İflas eden girişimci üzerine ağır finansal sorumluluklar yükleyen yasaların bulunması, söz konusu girişimcilerin yeni bir girişimde bulunması konusunda caydırıcı etkilere neden olmaktadır.

Hükümetlerin iflasa yönelik politikası birbirinden farklıdır ve bunların bir kısmı maliyetleri kurtarılmasına odaklanarak yeni girişimlerin gelişmesinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Bu bağlamda iflas sonrası girişimcilerin başarısızlık veya finansal kayıp korkularının giderilmesine yönelik geliştirilecek politikalar, girişimciliği teşvik edebilir.

Teşvik Politikası

Girişimcilik özelinde teşvik politikası, girişimcilik kültürünün oluşmasında temel faktördür. Bununla birlikte teşvik politikaları, bireylerde girişimcilik farkındalığını yaratan ve motive eden, diğer bir ifadeyle girişimcinin düşünce yapısını değiştiren bir politikadır.

Teşvik politikaları ne kadar etkin uygulanırsa girişimsel davranış isteği de o kadar artmaktadır. Bu bağlamda girişimcilik farkındalığının yaratılmasında girişimcilik kültürünün yanında iletişim kaynakları, internet, yazılı ve görsel medya gibi dış faktörlerin de önemi bulunmaktadır.

Girişimciliğin teşvik edilmesine yönelik farklı uygulamalar önerilmektedir. Bunlar:

  • Televizyon programlarına ve reklam kampanyalarına destek olunması
  • Uluslararası girişimcilikle ilgili konferanslara ve bölgesel etkinliklere destek sağlanması
  • Medyada başarılı girişimcilik hikâyelerinin ve örnek girişimcilerin tanıtılması
  • Girişimcilik ödül programları
  • Girişimcilik faaliyet ve ilişkileri ile ilgili medya ve internetin kullanılması

Rekabet Politikası

Rekabet politikası, piyasa yeni girişimlerin sağlanması konusunda önemli bir etkendir. Piyasa ekonomisi rekabet ilkesine dayanmaktadır. Serbest rekabetçi yapının bulunması durumunda girişimler arasındaki ekonomik yarış, gerek ülke ekonomisi gerekse tüketiciler açısından önemli avantajlar sağlamaktadır. Ancak piyasada lider konumda bulunan işletmeler, farklı yollara başvurarak yeni girişimlerin sektöre girmelerine veya gelişmelerine engel olabilir. Hükümetler ise kartel düzenlemeleri gibi farklı rekabet politikaları izleyerek piyasa bariyerlerine müdahale edilebilir.

Küreselleşme ile birlikte dünyanın neredeyse tek bir pazar olma sürecine girmesi, hem rekabeti arttırıcı hem de rekabeti tehdit edici etkilere neden olmaktadır. Her geçen gün artan küresel entegrasyon, bir ülkede yer alan küçük bir girişimin bile farklı ülkelerde yeni piyasalara ve yatırım ortamına kavuşmasına olanak sağlamaktadır. Ancak bu durum diğer yandan özellikle gelişmekte olan ülkelerde yer alan ve rekabet gücü olmayan girişimlerin farklı ülkelerden gelen daha güçlü girişimler ile mücadele etmesine de neden olmaktadır. Bu bağlamda söz konusu girişimin rekabetçi ortamda başaralı olabilmesi ancak yenilikçi olması, esnekliği ve düşük fiyat politikası gibi faktörlere bağlıdır. Uluslararası rekabet gücü ise en basit tanımı ile bir ülkedeki yerli ürünlerin, diğer ülke ürünlerine karşı avantaj elde etmesidir.

Küreselleşme sonucunda girişimlerin rekabet gücü, küresel rekabet koşulları altında farklı düzeylerde etkilenmektedir. Girişimler, klasik dış ticaret teorilerine göre maliyet avantajına sahip olsalar dahi uluslararası rekabet gücüne sahip olmamaları durumunda başarısız olabilirler. Yeni bir girişimin sektörde sürdürülebilir rekabet avantajı sağlayabilmesi ve büyümesi ise aşağıda sayılan faktörleri yakından takip etmesine bağlıdır:

  • Sektördeki yeni girişimler
  • Sektördeki mevcut rakipler
  • İkame ürünler
  • Alıcılar
  • Tedarikçiler

Uluslararası rekabet gücü sadece girişimlerin plan, faaliyet ve stratejilerine bağlı değildir. Aynı zamanda devlet tarafından uygulanacak politikalar da makro anlamda avantaj sağlayabilir. Girişimin kurulduğu ülkenin teknolojik yapısı ve teşvikler, nitelikli işgücü mevcudunun ve verimliliğin arttırılması, teknolojik alanda araştırma ve geliştirmenin desteklenmesi gibi faktörler ülke ölçeğinde uluslararası rekabet gücünü geliştirebilir. Bununla birlikte ülkenin fiziki durumu, doğal kaynaklar, politik gelişmeler, faiz oranları, asgari ücret vb. faktörlerde uluslararası rekabet gücü ile doğrudan ilişkilidir.

Yeni bir girişim için yeterli başlangıç sermayesine sahip olmayan girişimciler, diğer aşamalar için yeterli bilgi ve beceriye sahip olsalar dahi girişimcilik faaliyetini gerçekleştiremezler. Bununla birlikte ekonomik belirsizlikler ve krizler, girişimcilerin ihtiyaç duydukları sermayeye yüksek faiz gibi uygun olmayan koşullarda ulaşmalarına neden olmaktadır. Ayrıca söz konusu riskler sadece işletmenin kurulması planlanan ülke için değil, aynı zamanda ticari faaliyette bulunacağı diğer ülke ekonomileri için de geçerlidir.

Finansmana Ulaşım Olanağı

Hükümetler, özellikle ekonomik büyüme ve istihdam açısından girişimcilerin uygun koşullarda kaynak bulabilmeleri için finansal sistemi dizayn ederler. Geleneksel sistemde girişimciler, bankalar ve finans kuruluşları yoluyla borç ile finansman sağlayabilirler. Günümüzde ise küresel trend girişimcilerin melek yatırımcılar ve risk sermayedarları gibi farklı sermaye kaynakları ile finansman desteği sağlamasıdır.

Risk Sermayesi (Venture Capital)

Risk sermayesi yatırımları genel olarak finansmanın araştırma, varlık edinimi ve yeni bir fikrin gelişimine aktarıldığı çekirdek yatırımlardır. Bu perspektife bağlı olarak risk sermayesi yatırımları başlangıç yatırımları (ürün geliştirme ve ilk pazarlama faaliyetlerine finansman sağlanması; işletme kuruluş aşamasında veya kısa bir süre önce kurulmuş bir işletme olabilir ancak ürünün ticari satışı henüz gerçekleşmemiştir), diğer başlangıç yatırımları (ürün geliştirme aşamasını tamamlamış ve ürünün ticari üretim ve satışına ihtiyaç duyan şirketlere finansman sağlanması; şirket henüz kâr elde edememiştir) ve genişleme yatırımlarını (büyüme ve genişleme için finansman sağlanması; sağlanan sermaye üretim kapasitesinin ve pazar payının arttırılması, ürün geliştirme ve/veya çalışma sermayesinin arttırılması amacıyla sağlanabilir) kapsamaktadır.

Risk sermayesi işletmelerin kurulmalarına ve büyümelerine olanak tanıyan uzun dönemli sermayedir. Birçok girişimci işletmesini kurarken gerekli finansmanı nasıl sağlayacağı konusunda düşünmektedir. Sermaye desteği için ilk akla gelen genellikle banka kredileridir.

Girişimciler açısından bir finansman kaynağı olan risk sermayesi yatırımcılar açısından ise fonların değerlendirilebileceği bir yatırım alternatifidir. Yüksek risk taşımalarının yanında yüksek getiri olanağı da sunan risk sermayesi yatırımları yatırımın yapılış biçimine doğrudan katılım ve dolaylı katılım olmak üzere iki tipte sınıflandırılmaktadır. Doğrudan katılımda yatırımcı işletmeye doğrudan ortak olarak katılmaktadır. Dolaylı katılımda ise yatırımcı risk sermayesi şirketine yatırım yapmakta, işletmeye yatırımı ise risk sermayesi şirketi gerçekleştirmektedir.

Melek Yatırımcı (Angel Investors)

Özellikle yüksek teknoloji kullanmayı planlayan, kurulma aşamasında olan ve aynı zamanda yüksek risk ve hızlı büyüme potansiyeline sahip işletmelere finansman olanağı sağlayan yatırımcıdır. Söz konusu yöntem, özellikle yapısı itibariyle geleneksel finansman kaynaklarına ulaşması zor olan yeni girişimlerin fonlanmasında ön plana çıkmaktadır.

Literatürde tanımlanan melek yatırımcı türleri; bakir melekler, lotto melekler, gizli melekler, aktif melekler, ticari melekler, analizci melekler ve gerçek melekler şeklinde sınıflandırılmıştır.

Melek yatırımcılıkta aşamalar; çekirdek evresi, başlangıç evresi, erken evre, genişleme evresi, geç evre ve çıkış şeklindedir.

Girişimcilik Eğitiminde Küresel Trendler

Girişimcilik eğitimi, girişimcilik kültürünün gelişmesi açısından oldukça önemlidir. Bu konuda farkındalığın artması ile birlikte dünya genelinde hükümetler girişimcilik ile ilgili kapsamlı eğitimler vermeye başlamıştır.

Genel olarak girişimcilik eğitimine ilişkin yaklaşımlar, “eski savaş hikâyeleri”, “vaka çalışmaları”, “planlama” ve “genel eylem” olmak üzere dört kategoride gösterilmektedir:

Eski savaş hikâyeleri yaklaşımı: Bu yaklaşımda istekli girişimcileri motive etmek amacıyla bir dizi başarılı girişimcilik öyküsü temelinde söz konusu başarılı girişimcilerin yaşadıkları süreçler ile ilgili konulara değinilmektedir.

Vaka çalışmaları yaklaşımı: Girişimcilik sürecinin mekaniğini analiz etmek ve karşılaşılan sorunlara ilişkin girişimlerin önerdiği çözümleri sunmak üzere belirlenen mevcut şirketleri ele almaktadır.

Planlama yaklaşımı : İş kurma amacının gerçekleşebilmesi üzere genellikle ayrıntılı hedefleri, bütçeleri ve programları içeren iş planlarına odaklanmaktadır.

Genel eylem yaklaşımı: Mevcut piyasa şartlarına dayalı en optimal girişimcilik eylemlerinin oluşturulmasına yoğunlaşmaktadır.

Girişimcilik eğitimi, başarılı bir girişimcilik faaliyeti açısından geçerli olan tek koşul değildir. Girişimcilik eğitiminin temel amacı, bireylere teknik eğitim vererek gerekli bilgilerin sağlanması ve yeteneklerin geliştirilmesi ile girişimsel davranışa yönelik motive etmektir. Ancak söz konusu eğitimin öznesi sadece potansiyel girişimcileri kapsamamaktadır. Girişimsel eğitim aynı zamanda mevcut girişimcilere farklı boyutlarda fayda sağlayabilir. Bu bağlamda girişimcilik eğitiminin amaçları farklı kategorilere ayrılabilir:

Girişim farkındalığı eğitimi: Bu özellikteki eğitimin temel amacı, yeni bir girişimde bulunmak isteyen insan sayısı arttırmak ve kendi işlerinin sahibi olmak üzere gelecekteki kariyerlerini şekillendirmektir. Bireysel girişimciliğin arttırılmasına olanak sağlayan bu eğitim, özelikle lise ve üniversite düzeyinde eğitim alan bireyler için oldukça uygundur.

Başlangıç eğitimi: Bu kategorideki eğitim, yeni girişimlere pratik bilgilerin aktırılmasını içermektedir. Söz konusu eğitimde girişimcilere özellikle finansman olanakları, kuruluşa ilişkin yasal düzenlemeler ve karşılaşılacak vergiler gibi konularda bilgiler verilmektedir.

Mevcut girişimciler için sürekli eğitim: Bu eğitim kategorisi, küçük işletme sahipleri için sürekli eğitimden oluşmaktadır. Eğitim, girişimcinin var olan yeteneklerini geliştirmek için tasarlanmış eğitiminin özel bir versiyonudur.

Girişimcilik dinamizminin eğitimi: Bu kategorideki eğitimin amacı sadece girişimci olma niyetini artırmak değil, aynı zamanda girişimin faaliyete geçtikten sonra dinamik girişimci davranışlarını geliştirmektir.

Risk Yönetimi ve Hedging Yöntemleri

Girişimcilik eğitimi konusunda bir diğer önemli faktör ise risk yönetimidir. Faaliyette bulunan işletmelerin belirli düzeyde risk ile karşılaşmaları her zaman olası bir durumdur. Bununla birlikte dış ticarette bulunan işletmelerin ise karışılacakları riskler artmakta ve farklılaşmaktadır. Uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren işletmeler, temel olarak döviz kuru riskine maruz kalmaktadır. Bu nedenle özellikle uluslararası alanda faaliyet gösteren işletmelerin, ticari işlemlerine bağlı olarak ortaya çıkan risklerden korunmaları (hedging) gerekmektedir.

İşletme içi hedging yöntemleri temel olarak bilanço düzenlemelerine dayalıdır ve işletme kaynaklarından yararlanılması ile riskler sınırlandırılır. İşletme içi hedging yöntemleri çakıştırma (matching), eşleştirme (offsetting), alacak ve borçların netleştirilmesi (netting), nakit akışlarının zamanlaması (leading ve lagging), döviz sepetleri (currency baskets), ulusal para ile faturalandırma olarak gruplandırılabilir.

Riskten diğer korunma yöntemleri ise işletme dışı hedging yöntemleri olarak isimlendirilmekte ve türev ürünlerin kullanımıyla gerçekleştirilmektedir. En genel tanımlamayla türev ürün fiyatı belirli bir dayanak varlığa bağlı olan finansal bir enstrümandır. Esas itibariyle türev ürün iki veya daha fazla tarafın olduğu fiyat değişimlerinden kaynaklanan ödemelerin üzerinde anlaşılan kıstasa göre yapıldığı bir kontrattır, türev ürünlerin işlem gördüğü piyasalara ise türev piyasalar adı verilmektedir. Türev piyasalarda en çok işlem gören türev ürünler; forward kontratları, future kontratları, swap sözleşmeleri ve opsiyon sözleşmeleridir.

Göçmen Girişimcilik

Göçmen girişimcilik, bir ülkede bulunan göçmen gruplar tarafından gerçekleştirilen girişimciliği ifade eder. Bu bağlamda göçmen girişimci, küresel ve stratejik bir düşünce ile üretim faktörlerini bir araya getiren, risk ve yönetimi üstlenen, değişim ve yeniliklere açık, nihai hedefi büyüme ve gelişme olan küresel bir oyuncudur.

Göçmen girişimciler özellikle kendi kültürlerinin tanıtılması, önyargıların kırılması ve farklı kültürler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde önemli rol oynarlar. Bununla birlikte göçmen girişimcilik, göç edilen ülkede istihdamın artmasına yol açarak işgücü piyasasına olumlu etkilerde bulanabilir. Göçmenler sadece düşük nitelikli işlerde değil uzmanlık, yüksek yeti gibi unsurlara ihtiyaç duyulan işlerde de istihdam edilebilmektedir.

Küreselleşme ve E-Ticaretin Girişimcilik Üzerine Etkileri

Küreselleşme; temel olarak girişimcilerin oldukça düşük maliyetler ile yeni piyasalara açılmasına olanak vermiş, üretkenliğin artması ile yeni ürünlerin ortaya çıkmasına ve girişimlerin pazar payının artmasına neden olmuştur. Ayrıca bu süreçte inovatif ve hızlı davranan işletmelere rekabet üstünlüğü sağlamıştır. Bu bağlamda e-ticaret, ekonomik sistemde yer alan tüm birimleri faklı boyutlarda etkileyen en önemli gelişmelerden biridir. Küreselleşme ve e-ticaret ile yaşanan süreç, sağladığı avantajların yanında ayrıca e-ticaret sisteminde yer alan taraflar arasındaki etkileşimi ve rekabet düzeyini farklılaştırmıştır.

Örneğin sektöre düşük maliyetler ile giriş imkânlarının kolaylaşması, aynı zamanda ulusal ve uluslararası faklı düzeydeki rakip işletme sayısının da hızla artmasına olanak sağlamaktadır.

Küresel İş Trendleri

Günümüzde teknolojik gelişim ve küreselleşmenin etkisiyle birlikte iş dünyasında sektöre bağlı trendlerin takibi zorunlu hale gelmektedir. En gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde küresel ekonomik büyüme gerçekleşmektedir. Küresel dönüşümle birlikte ortaya çıkan küresel iş trendleri şunlardır:

  • Dijital kültüre dönüşüm
  • Yapay zekâyı öğrenme
  • Deneyimsel pazarlama
  • Bağımsız çalışma
  • Bireyselleştirilmiş veri
  • Bölgeye ilişkin reklam içeriği
  • Blockchain, bitcoin ve daha fazla şifreleme
  • Uzaktan iletişim kuran takımlar

Güz Dönemi Dönem Sonu Sınavı
18 Ocak 2025 Cumartesi
v