Dış Ticarette Girişimcilik Dersi 3. Ünite Özet

Dış Ticarette Girişimcilik Modelleri

GİRİŞ

Dış Ticaret ve Girişimcilik İlişkisi
Girişimcilik özellikle son dönemlerde küreselleşme süreci ile birlikte ekonomide de önemi giderek artan bir duruma gelmiştir. Özellikle 2000’li yıllardan sonra, girişimcilik ve ekonomi kavramları birbirlerinden ayrı olarak düşünülmeyen kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekonomistlerin, girişimciliğin ve girişimcilerin serbest piyasa ekonomisinin gelişimine yaptıkları katkıların önemini her ortamda dile getirdikleri bilinmektedir. Serbest piyasa ekonomisi içinde girişimcilik farklı bir konuma ulaşmıştır. Dış ticarette yakalanan fırsatların üretim yatırımlarına dönüştürülmesi ve sürdürülebilir olması gerekmektedir.

Dış ticaret politikası,

  • Serbest dış ticaret politikası
  • Koruyucu dış ticaret politikası,

olmak üzere ikiye ayrılır. Günümüzde, dış ticaret politikası denilince, genellikle koruyucu dış ticaret politikası kastedilmektedir.

Dış ticaretten sonra ise girişimciliği ele aldığımızda ise girişimcilikle ilgili olarak genel anlamda üretimi organize etme ve sağlama, ürün çeşitliliği sağlama, istihdam yaratmaA, yeni pazarlar ve yeni satış yöntemleri sağlama ve sermaye birikimi sağlama üzerine kurulu bir yapı olduğunu söyleyebiliriz. Özetlenen bu görevlerin başarılması için yapılması gerekenler şöyle sıralanabilir:

  • Üretimi Organize Etme ve Sağlama
  • Ürün Çeşitliliği Sağlama
  • İstihdam Yaratma
  • Yeni Pazarlar ve Yeni Satış Yöntemleri Yaratma
  • Sermaye Birikimi Sağlama

Geri kalmış ülkelerde en göze çarpan husus, yeterince nüfus ve doğal kaynaklara sahip olunmasına rağmen işletmeci sayısının oldukça düşük olduğu ya da girişimcilerin yeterince donanımlı olmadığıdır.

Dış Ticarette Girişimcilik Modelleri

Son yıllarda teknolojinin endüstriye uygulanma süreci gittikçe kısalmaktadır. Risk sermayesi yüksek kazanç arayan yatırımcılar ile yüksek teknolojiye dayalı yatırım tasarlayan mucitler arasında bir köprü kurmakta, yeni fikirlerin ticari yaşama geçmesine olanak sağlamaktadır. Diğer bir deyişle, risk sermayesi, yeni fikirler ve teknolojiler üreten, yetenekli ve bilgili girişimcilere, projelerini gerçeğe dönüştürmek için gerekli kaynağı sağlayan alternatif bir finansman yöntemidir. Risk sermayesi yönteminin uygulanması özellikle teknoloji üreten ülkelerde bir finansman modeli olarak yaygınlaşmıştır. Aynı zamanda bu ülkelerde etkili bir araç olarak kullanılmaya başlamıştır. Günümüzde bu modeli başarıyla uygulayan ülkelere bakıldığında neredeyse hepsinin gelişmiş teknoloji ülkeleri olduğu görülmektedir. Risk Sermayesi kavramının orijinal karşılığı Venture Capital’dir. Risk sermayesi, Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatında; “Türkiye’de kurulmuş veya kurulacak olan, yüksek gelişme potansiyeli taşıyan ve menkul kıymetlerini likiditesi düşük olan girişim şirketlerince birinci el piyasalarda ihraç edilen sermaye piyasası araçlarına yatırım yapılarak gerçekleştirilen uzun vadeli kaynak aktarım biçimi” şeklinde tanımlanmaktadır. Risk sermayesi uzun vadeli ve riskli yatırımların finansmanı için kullanılmaktadır.

Risk sermayesinin bir finansman modeli olarak taşıdığı veya en azından taşıması gereken özellikleri şöyle sıralamak mümkündür:

  • Sağlanan finansman karşılığında genellikle işletmeye ortak olunmaktadır.
  • Risk sermayedarları finansman desteği yanında başlangıç firmalarına iş planlarını ve faaliyetlerini güçlendirmek için önemli teknik ve yönetsel destek sağlamaktadır.
  • Kilit personelin işe alımına yardım eder.
  • Tedarikçilerle ve müşterilerle pazarlık yapar.
  • Stratejik kararlarda girişimciye fikir verir.
  • Birleşme, devralma ve birincil halka arzın (Initial Public Offerings-IPOs) oluşumunda önemli rol oynarlar.
  • Bazen firmanın günlük faaliyetlerinde de yer alırlar.
  • İşlerin kötüye gitmesi durumunda, risk sermayedarları genellikle işletmenin kurucusunu profesyonel bir yönetici ile değiştirir, firmayı satar veya tasfiye eder
  • Sınırlı bir yatırım dönemi içermektedir (5-7 yıl)
  • Risk sermayedarları uzun dönemde yatırımda kalmayı ve yönetimi ele geçirmeyi değil belli bir süre sonra ortaklıktan ayrılmayı amaçlamaktadır
  • Risk Sermaye yatırımlarının getirisi verimlilik artışı sonucu ortaya çıkacak sermaye kazancıdır
  • RS iyi bir fikre veya ürüne sahip düşük teknoloji işletmelerine de finansman sağlamaktadır.
  • Risk sermayedarları çoğunlukla kendilerine yakın (birkaç yüz mil içerisinde) olan firmalar ile ilgilenmektedir.
  • Portföy Büyüklüğü Sınırlıdır.

Risk sermayesi şirketleri şu riskleri üstlenmek durumundadır:

Teknolojik Risk: Şirketin araştırma geliştirme çalışmalarında yeterli teknolojik deneyime sahip olmaması veya fonun bu aşamayı kapsayacak yeterlilikte olmamasından kaynaklanan risktir.

Yönetim Riski: Yatırım yapılan şirket yönetiminin, yönetim işlevlerini yerine getirme yeteneğinden yoksun olabilme riskidir.

Finansman Riski: Üretim aşamasında, ürünü pazara taşıyacak ek finansmanın sağlanamama riskidir.

Üretim Riski: Kullanılan teknolojinin büyük ölçekli üretime elverişli olmaması riskidir. Aynı risk, üretilecek örnek ürünün pazarlanabilir bir ürüne dönüşememe durumunda da söz konusudur.

Pazarlama Riski: Ürünün pazarlanması aşamasında ortaya çıkabilecek risktir.

Demode Olma Riski: İleri teknoloji içeren ve yaşam dönemi kısa olan ürünlerde, pazar koşullarının ürünün yeterli satış hacmine ulaşmadan ürünü demode olma riskidir.

Birleşmiş Milletler Örgütünün 2015 yılına kadar 191 üye ülkesinin gerçekleştirmeyi taahhüt ettiği Milenyum Kalkınma Hedefleri olarak ifade edilen; aşırı yoksulluğu ve açlığı ortadan kaldırmak, ilk öğrenim imkanını tüm dünya ülke çocuklarına sağlamak, cinsler arasındaki eşitliği desteklemek ve kadınları güçlendirmek, çocuk ölümlerini azaltmak, anne sağlığını iyileştirmek, HIV/AIDS, sıtma ve diğer hastalıklarla mücadele etmek, ekolojik sürdürülebilirliği temin etmek, kalkınma için global bir ortaklık geliştirmek gibi hedeflerin içinde yer aldığı aşırı yoksulluğu ortadan kaldırabilmek, kadınları güçlendirebilmek gibi amaçlarla, geleneksel bankacılık sisteminde finansman imkânlarından yararlanamayan, gelir seviyesi çok düşük kişi ve kurumların finansmanı ve desteklenmesi amacıyla kurulan mikro finansman kuruluşları önem kazanmıştır.

Mikro Finansman: Yoksul ve düşük gelir düzeyindeki kişi, aile ve mikro işletmelere (1-9 kişiden az çalışanı olan) sağlanan finansman hizmetleridir. İş yapma fikri olup, gelir getirici bir faaliyette bulunmak üzere, küçük bir başlangıç sermayesine ihtiyacı olan yoksullara imkân verilmesi projesidir. Sadece güvene dayanan, teminatsız ve kefilsiz küçük sermaye şeklindeki mikro kredi, yoksulların kendi kendilerine yoksulluktan kurtulmaları için etkili bir strateji olarak kabul görmektedir. Bunun dışında geleneksel kredi, mevduat, sigorta ve geçerli mali sistem dışında kalanlara veya bu kuruluşlara ulaşamayanlara yapılan tasarruf, sigorta ve para transferi gibi hizmetler de mikro finansman hizmetleri arasında sayılmaktadır.

Mikro Kredi: Bir mikro finansman kuruluşunca bir mikro girişimciye, işini geliştirmesi amacıyla verilmiş olan kredidir. Mikro kredi genellikle işletme sermayesi ihtiyacının karşılanması, hammadde ve malzeme alımı, imalat için gerekli sabit teçhizatın alımı gibi amaçlarla verilmektedir.

“Global Development Research Center, Virtual Library on Micro Credit” koordinatörlerinden Hari Srinivas tarafından yapılmış olan sınıflandırmaya göre 14 adet mikro finansman kuruluş modelinden söz edilmektedir. Aşağıda ele alınan modellerin bilinmesinin ilerleyen zamanlarda daha geniş çaplı mikro finans hizmeti verecek kurumlar ve bu hizmetlerden yararlanacak kişiler açısından büyük önem taşıdığı düşünülmektedir.

a. Birlik Modeli
b. Banka Garantileri Modeli
c. Topluluk Bankası Modeli
d. Kooperatif Modeli
e. Kredi Birlikleri Modeli
f. Grameen Tipi Kuruluş Modeli
g. Grup Modeli
h. Bireysel Model
i. Aracı Kuruluş Modeli
j. Grup Baskısı Modeli
k. Dönen Tasarruflar ve Kredi Kurumları Modeli
l. Küçük İşyeri Modeli
m. Köy Bankacılığı Modeli

Uluslararası yazında “Corporate Entrepreneurship” olarak bilinen örgüt içi girişimcilik, dahili-kurumsal girişimcilik, kurumsal iş girişimi, kurumlar içindeki girişimcilik, yenilikçi strateji oluşturma, girişimcilik bazlı strateji oluşturma firma seviyesinde girişimcilik bazlı duruş ve girişimcilik odaklı yönelim gibi birçok farklı terimle ifade edilse de; bu kitapta yukarıda bahsedilen tüm adlandırmaların çatısı konumunda olan “Kurumsal Girişimcilik” olarak ele alınacaktır. Kurumsal girişimcilik mevcut işletmelerin çeşitli sebeplerden dolayı, büyüme, güçlenme, performans artırma, yeni pazarlara açılma, mevcut ya da potansiyel pazarlara yeni ürünler sunma gibi amaçları dolayısıyla, rekabet avantajı kazanmak ve yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlayacak ortamları yaratmak anlamına gelmektedir. Kurumsal girişimcilerin yeni bir iş kurma fikirlerinden çok yenilikçi fırsatları kolladıkları ve yaptıkları yeniliklerle kurumların gelişimine ve yenilenmesine katkıda bulundukları söylenebilir. Kurumsal girişimcilik, yenilikçiliği canlandırmanın, çalışanların enerjilerinden yararlanmanın ve kurumu geleceğe taşımanın önemli bir yoludur. Kurumsal girişimcilik konusuna eğilen işletmelerin, üst kademe örgütsel performansı yönetmesi ve işletmenin başarısı açısından önemlidir.

Kurumsal Girişimcilik Boyutları şunlardır;

  • Yenilikçi boyutu
  • Risk alma eğilimi
  • Proaktiflik boyutu

Kurumsal girişimciler (Yiğit, 2014: 416; Pincot,1985: 53- 56):

  • Bağımsız olmak ve kurumsal kaynaklara erişmek isteyen, amaç odaklı ve kendi motivasyonunu sağlayan ama kurumsal ödülleri ve tanınmayı da önemseyen,
  • Girişime bağlı olarak 3-15 yıl içinde amaçlarını gerçekleştirmeye çalışan, kendi zaman hedeflerini ve kurumun zaman çizelgesini yakalayan,
  • Gerekli faaliyetleri başkalarına yaptırmayı bilen ama gerektiğinde kendi de nasıl yapılacağını bilen,
  • Geleneksel girişimcinin yeteneklerine benzer ancak daha fazlasını gerektiren,
  • Kendine güvenen, cesur, sistem hakkında olumsuz fikirleri olsa da üstün geleceği konusunda iyimser olan,
  • Hem iç hem de dış çevreye odaklanan,
  • Makul seviyede risk almak isteyen,
  • Sezgisel pazar araştırması yapan,
  • Geleneksel statü sembollerinden çok bağımsızlık sembollerine önem veren,
  • Diğer kişilerin kendi vizyonunu paylaşmasını sağlayan ve
  • Kendini, müşterileri ve diğer sosyal paydaşları memnun eden kişilerdir.

Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi