Orta Çağ-Yeni Çağ Avrupa Tarihi Dersi 8. Ünite Özet

Aydınlanma Ve Antik Rejimin (Ancient Regime) Sonu (1748-1789)

Avrupa’da Barış ve Diplomatik Arayış Dönemi (1748-1755)

17. yüzyılda Avrupa’nın güçlü devletlerinden olan İspanya, Hollanda ve İsveç ikinci sınıf devlet statüsüne düşmüştür. Onların yerine Avrupa, Rusya ve Prusya yükselen devletler olmuştur. Bu değişim 1740-1748 yıllarında yaşanan Veraset Savaşları’nın getirdiği mali krizler nedeniyle 1748’de Aix-la-Chapelle Barışı imzalanmıştır. Bu tarihten 1756 yılına kadar bir barış ve diplomatik arayış dönemi başlamıştır.

Ancak bu süreç olası bir savaş ihtimali nedeniyle ittifak arayışı içinde geçmiştir. 1755 yılında ilk hamle İngiltere ve Rusya’dan gelmiştir. Önce bu iki ülke, daha sonra da Fransa ve Avusturya ittifak antlaşması imzalamıştır.

Diplomatik Devrim (1755-1756)

30 Eylül 1755’te İngiltere ile Rusya arasında imzalanan ittifak antlaşması ile bir saldırıda İngiltere’ye yardım etmek üzere Rusya hazırda 50 kadırga bulunduracaktı. İngiltere de Rus desteğini Fransa aleyhine kullanmayı düşünüyordu Ayrıca İngiltere 100 bin sterlin vererek Livonya’da 50 bin asker muhafaza edebilecekti. Buna karşılık olası bir Rusya-Prusya Savaşı’nda Rusya İngiltere’den yardım alabilecekti.

16 Ocak 1756’da İngiltere ve Prusya arasında imzalanan Westminster Antlaşması ile Avrupa’da diplomatik devrim süreci başlamış oldu. Bu antlaşmayı da Fransa aleyhine kullanmayı düşünen İngiltere’nin ilk müttefiği Rusya, Prusya’yı bir tehdit olarak gördüğü için 1755’te imzaladıkları ittifakı tek taraflı olarak feshettiğini bildirdi.

Bu arada bu ittifakların kendi aleyhlerine olduğunu bilen Avusturya ve Fransa 1 Mayıs 1756’da Birinci Versay Antlaşması’nı imzaladılar. Bu antlaşmada her iki ülke de birbirinin toprak bütünlüğünü garanti ediyordu. İttifaka davet edilen ve Westminster Antlaşması’ndan rahatsız olan Rusya istediği şartlar karşılanmadığı için Viyana İttifakı’na katılmadı.

İlk “Dünya Savaşı”: Yedi Yıl Savaşları (1756- 1763)

Rusya, İngiltere ile olan ittifakını iptal ettiğini açıkladıktan sonra Avusturya ve Rusya askeri birliklerini Prusya sınırlarına sevk etmeye başlamıştır. Tehlikenin farkında olan Büyük Friedrich tarihi bir hamleyle Ağustos 1756’da Lehistan hakimiyetindeki Saksonya’ya girdi. Bundaki amacı Rusya-Avusturya-Fransa ittifakını daha oluşmadan ortadan kaldırmakken tam tersi oldu ve Rusya 31 Aralık 1756’da ittifaka katılmayı kabul etti.

Prusya’nın bir sonraki hamlesi Avusturya’ya ait Bohemya’ya saldırmak oldu. Bunun sonucunda da 1 Mayıs 1757’de Avusturya ve Fransa arasında İkinci Versay Antlaşması imzalandı. İttifaka Mart 1757’de İsveç’in de dahil olmasıyla Prusya dört bir taraftan kuşatıldı.

1757’de Prusya Avusturya ve Rusya orduları karşısında geri adım attı. Ancak Fransa, Avusturya ve Rusya savaştan beklentileri konusunda anlaşmazlığa düşünce 1758’de Prusya tekrar atağa geçti. Avusturya’dan Silezya ve Breslav’ı, Fransa’dan birkaç önemli kaleyi ve İsveç’ten Pomeranya’yı istila etti.

12 Ağustos 1759’da Prusya 53 bin kişilik ordusundan 21 bin asker ve üst düzey komutanını kaybetti. İki taraf arasında karşılıklı ataklarla devam eden savaşın sonunu getiren gelişmeler aşağıdaki gibidir:

  • 5 Ocak 1762’de II. Friedrich’e büyük hayranlık duyan III. Petro Rus çarı ilan edildi.
  • 5 Mayıs 1762’de Prusya ile Rusya arasında bir savunma antlaşması imzalandı.
  • 22 Mayıs 1762’de İsveç ile Prusya arasında bir dostluk antlaşması imzalandı.

Aralık 1762’de Avrupa’da Yedi Yıl Savaşları fiilen son bulmuştur. 10 Şubat 1763 tarihinde Paris Antlaşması imzalanarak savaş resmi olarak da bitmiştir. Savaşın en önemli sonuçlarından biri İngiltere’nin Avrupa’daki nüfuzunu arttırması ve Fransa’nın Kuzey Amerika ve Hindistan’daki sömürgelerini ele geçirmesidir. Rusya Doğu Avrupa’nın en güçlü devleti haline gelmiştir. Savaş Avrupa kadar Kuzey Amerika, Hindistan, Batı Afrika ve Karayipler’i de etkilediği için “İlk dünya Savaşı” olarak tarihe geçmiştir.

Doğu Avrupa Kuzey Sistemi

1763 yılında Rus Çariçe II. Katerina ve Rusya Dışişleri Bakanı Panin tarafından Kuzey Sistemi denilen bir ittifaklar sistemi çalışmaları başlamıştır. Rusya’nın bundaki amacı Yedi Yıl Savaşları’nda ağır maddi yükümlülükleri üzerine aldığı için, dış politikada barışçıl ve güvenli bir siyaset izlemek. 1764’te Prusya, !765’te ise Danimarka ile ittifak antlaşması imzalayan Rusya’nın bu teklifine İngiltere sıcak bakmamıştır.

Lehistan’ın Birinci ve İkinci Taksimi (1763-1793)

5 Ekim 1763’te Lehistan Kralı III. August öldü. Yerine seçilecek kralın Lehistan asıllı birinin olmasını savunan Fransa ve Avusturya’ya karşın Rusya kendi desteklediği Poniatowski’nin kral olmasını istiyordu. Bu konuda 11 Nisan 1764’te bir ittifak antlaşmasıyla Prusya’nın da desteğini alan Rusya baskıları artırdı. 7 Eylül 1764’te Poniatowski Polonya kralı ve Litvanya büyük dukası seçildi. Fransa, Avusturya ve Osmanlı İmparatorluğu başta yeni kralı tanımasa da ülkenin tamamen Rus boyunduruğu altında kalmaması için yaklaşık bir yıl sonra tanıdılar.

Lehistan’da yaşayan mezheplerin hakları ve Rusya’nın Balkanlar’a sahip olması gibi kaygılar Avrupa ülkeleri ve Osmanlı arasında çatışmaların çıkmasına sebep olmuştur.

Lehistan’ın ilk taksimi 5 Ağustos 1772’de Avusturya, Rusya ve Prusya arasında “ülkedeki anarşiye son vermek” adına gerçekleşmiştir. Bu karar Lehistan tarafından da 30 Eylül 1772’de kabul edilmiştir.

1786 yılında Prusya’da ölen II. Friedrich’in yerine geçen II. Friedrich William ve nazırı Hertzberg Lehistan’ın ikinci taksimi için bir plan hazırlamıştır. Bu süreçte Temmuz 1792’de Rus ordusu Lehistan topraklarını yeniden işgal etti. Daha sonra 23 Ocak 1793’te Rusya ve Prusya Lehistan’ı ikinci kez aralarında taksim ettiler. Bunun gerekçesi olarak da Fransız İhtilali’nin Lehistan’da yayılarak ülkeyi anarşiye sürüklediğini gösterdiler.

İkinci taksimin en önemli sonuçlarından biri Rusya’nın Balkan hakimiyeti mücadelesinde daha güçlü hale gelmiş olmasıdır.

18. Yüzyıl Avrupası’nda Nüfus Hareketleri

1596-1685 yılları arasında İspanya’da ve 1603-1685 yılları arasında da İngiltere’de baş gösteren veba salgını kuşkusuz 16.ve 17.yıllarda Avrupa’nın nüfusunu etkileyen en önemli etmendir. 18.yüzyıla gelindiğinde ise bu hastalığın yerini kıtlık almıştır.

1750-1785 yılları arasında Avrupa’da ölüm oranları azalarak nüfus artış oranları yükselmiştir. Ortalama insan ömrü Fransa’da yirmi sekizden otuz dörde, İngiltere’de otuz yediden kırka, İsveç’te ise otuz yediden kırk üçe yükseldi. Bu durum Sanayi Devrimi’ne giden süreçte önemli bir adımken tarım topraklarının nüfusa yetersiz kalması nedeniyle köylü isyanlarına sebep oldu.

Ayrıca 18. yüzyılda Amerika’dan getirilen nüfus da Avrupa’daki nüfus artışına önemli bir katkı sağladı. 100 yıl içinde Amerika nüfusu %95 azalma göstermiştir.

18. Yüzyıl Avrupası’nda Tarımda Modernleşme

18.yüzyılda Avrupa’da tarımda iyileştirmenin öncüleri İngiltere ve Hollanda olmuştur.

Bu dönemde fasulye, bezelye, şalgam ve patates gibi ürünler yetiştirildi. Özellikle yonca ve şalgam ekildiği toprağı daha bereketli hale getirdiği için tarıma açılan araziye ilk önce bunlar ekiliyordu. Bu şekilde daha az hayvan kesildi, hayvanların gübreleriyle daha da verimli topraklar elde edildi.

Jethro tarafından mekanik tohum ekme makinası icad edildi.

Diğer Avrupa ülkelerinde iyileştirmenin gerçekleştirilememesi nedeniyle kıtlık dönemlerinde tahıl fiyatları arttı. Fransız köylüler 1775’te depolardaki buğdaya zorla el koydu. Un Savaşları da denilen bu ayaklanmaların Fransız İhtilali’ne etkisi büyüktür.

18. Yüzyıl Avrupa Sanayii: Loncalardan Fabrikalara, Su Gücünden Buharlı Makinelere

18. yüzyıldaki sanayi hamleleri küçük imalathanelerin kurulması ile başlar. Bu hamleler yüzyıl sonunda başlayacak olan Sanayi Devrimi öncesindeki ön sanayileşmenin temellerini oluştururlar.

18.yüzyılda ilk kez iplik üretiminde kullanılan makinalar su gücü ile çalışıyordu. Bu nedenle iplik fabrikaları akarsu kenarlarında kurulmuş ve kısa sürede buralarda nüfus artmıştı. 1760’da 17 bin olan Manchester nüfusunun 1830’da 180 bine çıkması bunun en güzel örneğidir.

Bu çağda yapılan önemli bir yenilik de buharlı makinelerin bulunmasıdır. Thomas Newcomen (1663- 1729) tarafından geliştirilen bu sistem ilk olarak maden ocaklarında kullanılmıştır. James Watt (1736-1819) ise bu sistemin diğer sanayi kollarına da uygulanmasını sağlamıştır.

1783’de Fransa’da ilk kez buharlı bir gemi icat edilmiştir.

İngiliz bir çömlekçi olan Josiah Wedgwood (1730-1795) de kömürle çalışan buhar makinasını bularak çömlek sanayine çok büyük katkı sağlamıştır.

Sanayi bölgeleri ulaşım imkânlarının yakınlarında kurulmuş, ancak bu şehirlerin alt yapıları yeterli olmadığı için tifüs ve verem gibi hastalıklar ortaya çıkmış ve birçok kişinin ölümüne sebep olmuştur.

Aydınlanma Yüzyılı

Aydınlanma Yüzyılı, 18.yüzyılda Batı toplumunda bir düşünsel gelişim sürecidir. Bu süreçte akılcı düşüncenin geleneksel önyargı ve ideolojilerden uzaklaşması ve yeni bilgilerin kabulü amaçlanmıştır.

Bu dönemde bilgiye ancak gözlemle ulaşılacağı inancı hakim olmuştur. Din de akli eleştiriye tabi tutulmuştur. Bu yüzyılı en iyi Immanuel Kant’ın “Aklını kullanma cesareti” sözü tanımlar.

Bu dönemde toplumsa mutluluğun da yerçekimi ve dinamik yasaları gibi deney ve gözlemle belirlenebileceğine inanılmaktadır. Burlamaqui bu konuda “İnsanın mutluluğu bulmasının tek yolu aklını kullanmasıdır.” der. Bu anlayışa göre devlet de insanların mutluluğu için vardır, kutsal ve eleştirilemez değildir. Toplum ve devletin karşılıklı sorumluluklarını JeanJacques Rousseau “Toplumsal Sözleşme” kitabında ele almıştır.

Aydınlanmanın ilk temsilcileri Rene Descartes ve Gottfried Wilhelm Leibniz olarak kabul edilir. Almanya’da Johann Gottfried Herder, Immanuel Kant, Christian Wolff; Fransa’da Denis Diderot, Claude Adrien Helvetius, Baron de Montesquieu, Jean-Jacques Rousseau, Voltaire; Büyük Britanya’da David Hume, John Locke ve Thomas Paine Aydınlanma Yüzyılı’nın en önemli temsilcileridir.

Fransa Aydınlanma sürecinde önemli bir yere sahiptir. Bunun en önemli sebeplerinden biri “Encyclopedie” olarak bilinen Ansiklopedi ya da Bilimlerin, Sanatların ve Mesleklerin Sınıflandırılmış Sözlüğü’nün yayınlanmasıdır. Bu eser 1751 yılında “her türlü ve her çağda insan aklının çabalarının gelen görünümünü” yansıtmak amacıyla yayımlanmaya başladı. 1772’de tamamlanabilen ansiklopedinin editörlüğünü Denis Diderot ve Jean le Rond d’Alembert yapmıştır. Montesquieu, Voltaire, Rousseau, d’Alembert, Buffon, Quesnay ve Helvetus gibi dönemin önde gelen 150’den fazla yazar ve düşünürünün yazılarını barındıran eser toplamda 33 cilttir.

Aydınlanma düşünürlerinin tamamı aynı fikirleri savunmamakla beraber temelde hepsi insanı ve onun çevresini anlama, onların hayatlarını iyileştirme ve buna dair yasalar çıkarılması konusunda ortak paydalara sahiptiler.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi