Siyasi Tarih Dersi 3. Ünite Özet

Birinci Dünya Savaşı (1908-1928)

Savaşın Nedenleri

Birinci Dünya Savaşı sömürgecilik, silahlanma, aşırı milliyetçilik, Almanya-Fransa, rekabeti, büyük güçler ittifakı, Rusya ve Avusturya-Macaristan gibi nedenlerden dolayı ortaya çıkmıştı. Dünya halklarının üçte biri sömürgeleştirilmişti. Fransa ve Almanya arasında sömürge ülkelerle ilgili kıyasıya bir rekabet vardı. Bu rekabet Fransa ve Almanya arasındaki ipleri iyice germişti. Avrupa’nın başka bir köşesin dede balkanlarda egemen olma düşüncesiyle Rusya ve Avusturya-Macaristan arasında rekabet yaşanıyordu. Devletler itilaf ve ittifak blokları oluşturuyor bunun sonucunda da dünya adım adım bir savaşa sürükleniyordu. Bloklar arasındaki rekabet silahlanma yarışına dönüşmüştü. Sömürgeci devletlerin kültürlerini ve dinsel inançlarını sömürdükleri bölgelere taşıyarak kültür emperyalizmi yapmaları savaşın çıkmasını dahada körükledi.

Birinci Dünya Savaşından Önce Krizler

  • Birinci Fas krizi,
  • Bosna Hersek krizi,
  • İkinci Fas krizi,
  • Balkan krizi,

Birinci Fas krizi: Fas Ondokuzuncu Yüzyıl sonlarında Avrupa devletlerinin ilgisini çekti. Fransız hükümeti Fas ile ilgilenmeye başladı ve Fas sultanına başvurarak polis, ordu ve gümrüklerin kontrolünün kendisine verilmesini istedi. Ülkesinin çıkarlarının sarsıldığını öne süren Almanya ise bir savaş gemisi ile Tanca ya çıkarak Fas’ın bağımsız bir devlet olarak sürdürülmesi gerektiğini ve Almanya’nın Fas daki çıkarlarının korunacağını açıkladı. Bu hamle birinci Fas krizinin fitilini ateşledi. Almanya ve Fransa arasında gerilim arttı ve bir savaşın başlama olasılığı ilk kez belirgin bir şekilde hissedildi.

Bosna Hersek krizi : Avusturya-Macaristan hukuken Osmanlıya bağlı olan Bosna-Hersek i ilhak ettiğini açıkladı. Bu açıklama bir kriz doğurdu ve Avrupalı devletleri savaşın eşiğine sürükledi. Sırbistan ilhakı kabul etmedi ve seferberlik ilan ederek sınırlarına asker yerleştirdi. Alman Şansölyesi Avusturya-Macaristan’a destek verdiğini ilan etti. Osmanlı savaşı göze alamadı ve diplomasi yoluyla çözmek istedi fakat sonunda ilhakı tanımak zorunda kaldı Almanya, Avusturya-Macaristan ittifakı Rusya’ya boyun eğdirdi ve İngiltere’yi tedirgin etti. Bu kriz altı ay sürdü ve Avrupa bu krizle birinci dünya savaşına bir adım daha yaklaştı.

İkinci Fas krizi: Almanya ve Fransa Fas’ın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü teyit eden bir anlaşma imzaladı fakat bu antlaşma aralarındaki rekabeti sona erdirmedi. Fransa’nın Almanya’nın çıkarlarına saygı göstermemesi ile birlikte ortam yeniden gerildi. Fransa ve İspanya Fas’a asker çıkarması yaptı. Almanya ise buna karşılık savaş gemisi yolladı. Bu güç gösterisi Fransa, İngiltere ve diğer devletler üzerinde heyecan yarattı. İngiltere’nin Fransa’ya destek vermesi ve Avusturya-Macaristan’ın tarafsızlığını açıklaması Almanya’nın daha ileri gitmesini engelledi ve Fransa ile Antlaşma imzaladı. İkinci Fas krizi Avrupa’da bir kes daha savaşın telaffuz edilmesine ve başlamasına sebep oldu.

Balkan krizi: Balkan devletlerinin her biri Osmanlı imparatorluğuna karşı işbirliğine girerek topraklarını paylaşmak arzusundaydı. Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan, Macaristan ittifak kurarak balkan krizinin fitilini ateşledi. Avrupalı büyük güçler Balkan krizi nedeni ile tekrar karşı karşıya geldi. Osmanlı bu ittifak karşısında ağır yenilgiler aldı ve ateşkes isteğinde bulundu. Müttefik Balkan devletleri ile ateşkes antlaşması imzaladılar. Bu kriz sonrasında Balkan devletleri çok fazla toprak kazandılar. Balkan krizi itilaf ve ittifak bloklarını tekrar karşı karşıya getirdi.

Savaşın Başlaması ve Yayılması

Birinci Dünya Savaşı büyük devletler arasındaki krizlerin yarattığı ortamda ortaya çıktı. Gergin olan ortam Avusturya-Macaristan imparatorluğu veliahdının bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi ile dahada gerildi ve bu kıvılcım dünyayı savaşa sürükledi. Rusya ve Fransa seferberlik ilan etti. Avusturya-Macaristan’ı destekleyen Almanya Rusya ve Fransa’ya savaş açtı. Almaya Belçika sınırını aşarak Fransa’ya saldırdı, İngiltere ise Almanya’nın geri çekilmesi için nota verdi. Almanya’nın red etmesi üzerine ülkeye savaş açtı. Avusturya – Macaristan’ında Rusya’ya savaş açması ile Avrupa’nın büyük güçlerinin tamamı savaşa dâhil oldu.

Savaş Uzakdoğu’yu da etkiledi. Büyük bir güce dönüşmek isteyen Japonya, savaşı bir fırsat olarak gördü. Almanya’ya savaş açtı ve Alman sömürgelerini işgal etti. Çin üzerin dede büyük imtiyaza sahip oldu.

Denizlerde de tarafların donanmaları karşı karşıya geldi. Özellikle İngiltere ve Almanya donanmaları etkin bir rol oynadı. Denizlerdeki en büyük savaş pasifik ve güney Atlantik’te yaşandı. Avrupa’da başlayan savaş kısa sürede dünyanın değişik bölgelerine sıçradı. Savaşın ilk zamanlarında tarafsız kalan Osmanlı imparatorluğu kaybettiği toprakları geri almak için Almanya’nın safında savaşa girdi. Rusya’da devrim olması ve Amerika birleşik devletlerinin çıkarlarını koruma adına savaşa dâhil olması savaşın gidişatını değiştiren temel etkenler oldu. Amerika birleşik devletlerinin savaşa girmesi, savaşın itilaf devletlerinin yerine dönmesine yol açtı.

Barış Girişimleri ve Savaşın Sona Ermesi

Barış konusunda ilk girişimi Amerika birleşik devletler başkanı Woodrow Wilson başlatmıştı fakat bu girişim kabul görmedi. Avusturya-Macaristan 1916 yılının sonlarında savaştan çekilme girişiminde bulundu. Ardından Almanya savaşın sona ermesi için barış çağrısında bulundu fakat itilaf devletleri tarafından kabul görmedi. Savaşın sona erdirilmesi yolunda atılan en önemli adımlardan biri ABD başkanı Wilson’ın 8 Ocak 1918 de kongrede yaptığı konuşmasında barışın temel ilkelerini açıklamasıdır. Başkan Wilson uluslararası ticarette engellerin kaldırılması, ulusların kendi kaderlerini tayin etmesi ve bütün devletlerin bağımsızlıklarını ve toprak bütünlüklerini garanti altına alacak bir uluslararası örgütün (Milletler Cemiyeti) kurulması gibi hususları gündeme getirdi.

Dört yıldır süren savaş.1918’de ittifak devletlerinin aleyhine dönüşmüştü. Osmanlı yöneticileri cephelerde art arda yenilgilerin gelmesi üzerine Wilson ilkeleri çerçevesinde barış yapılamasını telaffuz etmeye başladılar. Osmanlı imparatorluğu, 30 Ekim 1918 de Mondros ateşkes antlaşmasını imzalayarak savaştan çekildi. Avusturya-Macaristan’ın askeri başarısızlıklara uğraması sonucunda Avusturya-Macaristan hükümeti, Wilson ilkeleri çerçevesinde barış görüşmeleri yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Durumun daha fazla kötüleştiği bir anda Çekler ve Macarlar bağımsızlıklarını ilan ettiklerini bildirdiler. Sırp, Hırvat ve Slovan halklarıda bir araya gelerek Yugoslavya devletini kurduklarını belirttiler. İtilaf güçlerinin Venetoyu alması, Avusturya-Macaristan imparatorluğuna tamamen diz çöktürdü. Almanlar aynı gün Avusturya cumhuriyetini kurduklarını ilan ettiler. Böylece bu imparatorluk dağılmış oldu.

Almanya’da Avusturya-Macaristan gibi Wilson ilkeleri doğrultusunda bir barışa hazır olduğunu bildirmişti. Wilson Almanya’da mevcut yönetim iş başında kaldığı sürece itilaf devletlerinin barışa yanaşmayacaklarını açıkladı. Yönetimin görevden ayrılmasına rağmen huzursuzluk sona ermedi. Devlet otoritesi ortadan kalktı. İkinci Wilhelm tahttan çekildiğini açıkladı, bunun üzerine yeni hükümet cumhuriyetin ilan edildiğini duyurdu, kısa bir süre sonra Alman temsilcileri itilaf devletleri ile ateşkes antlaşmasını imzaladılar.

Dört yıl boyunca süren dünya savaşı on iki milyon kişinin ölümüne, bu sayının iki katından fazlasının yaralanmasına yol açtı. Siyasi harita değişti. İnsanoğlu binlerce yıldır mücadele ederek oluşturmaya çalıştığı eşit, özgür ve barışçıl bir dünya düşüncesi, büyük bir darbe yedi.

Paris Barış Konferansı ve Barış Antlaşmaları

Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde uluslararası sistemin nasıl kurulacağı, barışın sürekliliğini sağlamak için hangi mekanizmaların inşa edileceği ve yıkılan imparatorluklardan arda kalan boşluğun nasıl doldurulacağı merak ediliyordu. Büyük umutların ve karmaşanın bir arada yaşandığı bir ortamda davet edilen otuz iki ülkenin yetmişi aşkın temsilcisi 1919 yılında Paris’te toplanmaya başlamışlardı. Büyük devletlerin temsilcileri konferansta etkili olmak için on’lar konseyini oluşturdular. On’lar konseyini çalışmalarının hızlı ilerleyememesi nedeni ile Japonya devreden çıkarıldı ve sadece başkanlar ile ABD başkanından oluşan Dörtler Konseyi kuruldu. Fransa, Almanya’dan intikam alınmasını gündemin ilk sırasını konulmasını arzulamıştı. ABD başkanı Wilson ise önceliği Milletler Cemiyetinin kurulmasını verilmesini istemişti. Milletler Cemiyeti komisyonu, beş büyük devletin on temsilcisi ile Brezilya, Belçika, Çin, Portekiz ve Sırbistan’dan birer üye ile oluşturuldu. Fakat diğer ikinci devletlerin itirazı üzerine Yunanistan, Romanya, Lehistan ve Çekostavakyadan’da üye alındı ve üye sayısı on dokuza çıkarıldı. Yapılan görüşmeler sonucunda Milletler Cemiyeti Misakı (anayasası), barış konferansını 28 Nisan 1919 tarihli oturumda kabul edildi.

Milletler Cemiyeti Misakı, Almanya, Osmanlı imparatorluğu, Bulgaristan, Avusturya ve Macaristan’la imzaladıkları barış anlaşmalarına kondu. Ancak ABD senatosunun Versailes antlaşmasını onaylamaması, Milletler Cemiyeti’nin daha başta sakat doğmasına neden oldu. Büyük umutlarla kurulan Milletle Cemiyeti istenileni veremedi. Bu örgütün en önemli zaafı ABD’nin ve Sovyetler birliğinin olmamasıydı.

Müttefikler uzun bir tartışma sürecinden sonra hazırladıkları barış taslağını Alman delegasyonuna verdiler. Dünya savaşının çıkmasından Almanya yı sorumlu tutma konusunda hemfikirdiler. Ülkeye ceza verme, silahsızlandırma, savaş tazminatı ödetme, sınırları küçültme ve sömürgelerini paylaşma gibi bedeller ödetmeyi amaçladılar. Tarihe Versailes anlaşması olarak geçen belge 28 Haziran 1919 da imzalandı. Bu antlaşma, Almanya nın topraklarının bölünmesine ve ekonomik gelişme olanaklarının ağır baskı altına alınmasına yol açtı. Alman toplumu, ekonomik yıkımı ve işsizlikle yüz yüze kaldı. Faşizmle toplumda uç vermeye başladı.

İtilaf devletleri Avusturya ve Macaristan’la Saint Gearmain Barış Antlaşmasını imzaladılar. Antlaşma Avusturya cumhuriyetini ortaya çıkardı. İtilaf devletleri 27 Kasım 1918 de Bulgaristan ile imzaladıkları Neuilly barış antlaşması ile ülkenin sınırlarını daraltarak savaş tazminatı ödemesini kararlaştırdı.

Birinci Dünya Savaşının bitimine doğru kurulan Macaristan, siyasal sosyal ve ekonomik çalkantılarla boğuşmak zorunda kaldı. 6 Haziran 1920 de Trianon barış antlaşması imzalandı.

Paris Barış Konferansında Osmanlı İmparatorluğu ile yapılan barış antlaşması, itilaf devletlerinin istek ve çıkarları nedeni ile uzun diplomatik görüşmelere konu oldu. İtilaf devletleri çok ağır koşullara sahip olan taslağı padişah Vahdettin’in katıldığı saltanat şurasında görüşerek imza edilmesini kararlaştırdı. Bu gelişmeden sonra Sevr barış antlaşması imzalandı. Sevr barış antlaşması içerdiği ağır koşullarla Osmanlı imparatorluğunu parçalamış ve Türklerin egemenliğinde bırakılan kısmı üzerin dede siyasi, ekonomik, mali ve askeri alanlarda altından kalkılamayacak bir denetim ön görmüştü. İmparatorluğun sahip olduğu toprakların öneli bir kısmı İngiliz ve Fransız manda rejimi ile yönetilmeye başlandı.

İtilaf Devletleri’nin yeniden devletlerle cezalandırıcı bir anlayış ile yaptıkları barış antlaşmaları uluslararası sorunları çözmenin ötesinde yeni çatışmaların kaynağı oldu.

Barışın Uygulanması ve Karşılaşılan Sorunlar

Paris barış konferansından sonra karşılaşılan ilk sorunlardan biri Polonya devletinin sınırlarının çizilmesi sırasında karşılaşılan güçlükler olmuştur. İkinci önemli sorun bir Alman sanayi bölgesi olan Yukarı Silezya’nın geleceğinin belirlenmesi konusudur. Milletler cemiyeti konseyi bölgenin büyük kısmını Polonya’ya verilmesini kararlaştırmıştır.

Birinci Dünya Savaşından sonra Almanya’nın içine düştüğü politik ve ekonomik kriz uzun süre durmadı. Almanya’nın en önemli sorunların biri tazminat borçları konusuydu. Fransa, Almanya’yı felce uğratmak için tazminat borçlarını araç olarak kullanmak istedi. Alman ekonomisi çöktü. Fransa, Belçika ve İtalyan oyları ile Almanya’nın tazminat borçlarının zamanında yapmadığını ilan etti, Fransız ve Belçika ortak güçleri Ruhr bölgesini işgal etti ve orada bulunan maden ocaklarına ve sanayi tesislerine el koydu. İngiltere ve ABD nin çabaları sonucunda tazminat borçları yeniden yapılandırıldı, Almanya’nın ABD den aldığı borçla ödemelerine mali kaynak sağlandı ve Ruhr bölgesi boşaltılarak Almanya’nın rahatlaması sağlandı.

Versay antlaşmasını inşa ettiği uluslararası düzenin ilk yıllarında Sovyet Rusya ve Almayanın arasında bir yakınlaşma belirmiştir. İki ülke arasındaki ilişkiler Hitlerin 1933 de iktidara gelmesine kadar sürmüştür.

Barışın uygulanması sırasında karşılaşılan başka bir güçlük ise silahsızlanma ve ortak güvenlik oldu. Müttefik devletlerarasında tam bir görüş birliği olmamasına rağmen, Almanya’nın silahsızlandırılması için Versay antlaşmasına çok sert hükümler kondu. Almanya silahsızlanmayı öne çıkarır iken Fransa ise güvenliğin öncellikli olarak ele alınmasını savundu. 1921 de Fransa, İngiltere, İtalya, Hollanda, Belçika, Portekiz, Japonya ve Çin’in temsilcileri Uzakdoğu sorunlarını görüşmek üzere Washington’a bir konferansa davet edildi. Bu konferansta denizde silahsızlanma ve Uzakdoğu ile pasifik bölgesinin sorunları tartışıldı. Bu konulara ilişkin 3 antlaşma imzalandı, antlaşmalar sonucunda İngiltere deniz üstünlüğünü ABD ile paylaşmak zorunda kaldı. Gemiler için tonaj ve oran sınırlamaları getirildi fakat görüşmelerden bir sonuç alınamadı.

Milletler Cemiyeti Konseyi 1925 de bir silahsızlanma hazırlık komisyonu kurmaya hazırlandı. Almanya Sovyetler birliği ve Türkiye çalışmalara davet edildi. Almanya, silahsızlanma çalışmaları boyunca eşitlik ilkesini öne sürdü. Fransa eşitlik anlayışına itiraz etti ve bununla birlikte asker sayısının sınırlandırılmasını gündeme getirdi. Silahsızlanma konferansı hazırlık komisyonu anlaşmazlıkların sonucunda başarısızlığa uğradı.

Güvenliği Sağlama Girişimleri

Birinci Dünya Savaşından sonra barış ve güvenliği sağlama konusunda önemli rol oynaması düşünülen milletler cemiyeti tamamen etkisiz kalmıştır. Cemiyetin etkin bir yaptırıma sahip olmaması bizzat onu kuranlar tarafından itiraf edilmişti. Milletler cemiyetinin zaaflarının giderilmesi için daimi danışma komisyonu kuruldu. Bu komisyonun hazırladığı rapor 1922 de kabul edildi. Çekostovakya dış işleri bakanı 1924 de Milletler Cemiyeti meclisine bir başka proje sunarak ortak güvenliğin sağlanması yönünde bir adım attı. Cenevre protokolü adıyla anılan bu girişim Milletler Cemiyeti Misakının daha etkin bir şekilde çalışmasını sağlayacaktı. Fakat İngiltere, Dominyonlar ve ABD protokolü benimsemedi. Red edilmesi için İngiltere’yi kışkırttı böylece Cenevre protokolüde başarısızlığa uğradı.

Fransa politika değişikliğine giderek Almanya ile uzlaşmaya çalıştı. Fransa 1925 de Almanya, Fransa, İngiltere, Belçika, İtalya, Polonya ve Çekostovakyanın katılımı ile İsviçre’nin Locarno şehrinde bir konferans gerçekleştirdi. Konferansta Fransa -Alman ve Belçika - Alman sınırlarını garanti altına aldılar ve bir antlaşma imzaladılar. Yine 5 devlet arasında imzalanan diğer bir antlaşmayla İngiltere ile İtalya’nın Almanya’nın batı sınırını garanti altına almasıdır. Ayrıca Fransa Polonya, Fransa Çekoslovakya anlaşmaları imzalandı. Locarno antlaşmaları iki savaş arasında önemli bir diplomatik adım olarak görülmüştür.

Fransa ve ABD savaşın milli bir politika aracı olarak kullanılmaktan vazgeçilmesi için dünya çapında imzalanacak çok taraflı bir antlaşmanın yapılması çalışmalarını başlattı. Briand-Kellogg Paktı adıyla anılan belge 9 devlet arasında imzalandı. Ancak bu düzenlemede amacına ulaşmamış, işlevsiz kalmış ve öngördüğü sistem oturtulamamıştır.

1919 dan sonra kurulmaya çalışılan uluslararası sistemde barışın hakemlik, güvenlik ve silahsızlanma ile gerçekleşebileceğine yönelik bir inanç vardı. Milletler Cemiyeti Hakemlik Genel Senedi adı verilen bir belge hazırlayarak ülkelerin onayına sundu. Hakemlik genel senedi ile bütün anlaşmazlıklar tarafların rızası veya bu olmadan bir tarafın istemi ile hakemliğe götürülebilecekti. Milletler cemiyeti, hakemlik genel senedini benimsemiş devletlerarasında çıkan uyuşmazlıkların, hukukun genel ilkelerine dayanılarak çözümlenmesi anlayışını yerleştirmeye çalıştı. Fakat iki dünya arasında güvenliği sağlama girişimleri başarısız oldu.


Güz Dönemi Dönem Sonu Sınavı
18 Ocak 2025 Cumartesi
v