Genel Uygarlık Tarihi Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Eski Anadolu Tarihi Ve Uygarlıkları
Paleolitik Çağ nedir ve bu çağın özellikleri nelerdir?
İnsan denen canlının kültürel bir varlık olarak ortaya çıktığı, insanlık tarihinin başlangıç evresini oluşturan Paleolitik Çağ/Yontma Taş Devri, Besin Toplayıcılığı Dönemi olarak da tanımlanmaktadır. Paleolitik Çağ’da insanlar avcılık ve toplayıcılık yapmışlar, av hayvanlarının peşinde göçebe bir yaşam sürmüşler, mağaralar ve kaya altı sığınakları gibi yerleşmelerde geçici sürelerle barınmışlardır. Kullandıkları aletleri çakmaktaşı, obsidyen (volkanik cam), diğer işlenebilir taşlar, hayvan kemikleri ve boynuzlardan yapmışlardır. Dönemin sonlarına doğru, mağara duvarlarına yapılan resimler ve küçük heykelcikler görülmeye başlanır.
Paleolitik Çağ’ın Anadolu’daki en eski buluntu yerleri nerededir?
Paleolitik Çağ’ın Anadolu’daki en eski buluntu yerleri, Niğde’de Kaletepe Deresi, Konya’da Dursunlu, İstanbul’da Küçük Çekmece Gölü’nün 1.5 km kadar kuzeyinde yer alan Yarımburgaz Mağarası ile Antalya’nın 27 km kuzeybatısında, Şam Dağı’nın Akdeniz’e bakan yamaçlarında bulunan Karain Mağarası’dır.
Paleolitik Çağ’ın evreleri nelerdir?
Paleolitik Çağ kendi içinde; • Alt, • Orta ve • Üst Paleolitik olmak üzere üç evreden oluşmaktadır.
Antalya Karain Mağara’sında yapılan çalışmalarda, Orta Paleolitik Dönem’e ait ne gibi buluntular ele geçirilmiştir?
Karain mağarasında Orta Paleolitik Dönem’e ait tabakalarda Homo sapiens neanderthalensis türündeki insana ait kalıntılardan başka, antik fil, su aygırı, mağara ayısı, öküz, at, geyik gibi hayvanlara ait kemikler ve çakmak taşından yapılmış el baltaları, kazıyıcılar ve çeşitli uçlar da bulunmuştur.
Üst Paleolitik Dönem’e ait buluntular, Anadolu’da nerelerde yapılan kazılarda ele geçirilmiştir?
Paleolitik Çağ’ın en gelişmiş ancak en kısa evresini oluşturan Üst Paleolitik Dönem’e ait buluntular, Yarımburgaz ve Karain mağaralarının yanında Antakya yakınlarındaki Üçağızlı Mağara, Antalya yakınlarında Beldibi, Belbaşı, Öküzini mağaraları ve Isparta’da Kapalıin mağarasında gerçekleştirilen kazılarda ele geçirilmiştir.
Paleolitik Çağ ve Neolitik Çağ arasında yer alan Ara/Orta Taş Çağı anlamına gelen Mezolitik Çağ’ın özellikleri nelerdir?
Paleolitik Çağ boyunca yaşanan Buzul Çağlarının bitişiyle iklim ılımanlaşmış, bu iklime uygun yeni bitki ve hayvan türleri ortaya çıkmıştır. İnsanlar buzulların erimesiyle genişleyen sulak alanların etrafında yerleşmeye başlamıştır. Avcılık ve toplayıcılık devam etmiştir. Bunun yanında doğada yabani olarak yetişen tahıllar biçilmiş ve öğütme faaliyeti gerçekleştirilmiştir.
Anadolu’da Mezolitik Çağ’a ait yerleşim yerleri nerededir ve buralarda bulunan döneme ait en özgün buluntular nelerdir?
Anadolu’da bu çağa ait yerleşme yerleri Toroslar’ın güneyi ile Marmara Bölgesi ve Orta Karadeniz’de saptanmıştır. Antalya’nın 50 km kadar güneybatısında yer alan, birbirine yakın konumdaki Beldibi ve Belbaşı mağaralarında yapılan araştırmalarda, çağa özgü mikrolit aletlerin güzel örnekleri ele geçirilmiştir. Öküzini mağarasında ise, dibek ve öğütme taşlarının kullanımı ile ilgili olarak tahıl öğütme sürecine girildiği saptanmıştır.
Neolitik Çağ’ı diğer çağlardan ayırıcı önemli özellikleri nelerdir?
Neolitik Çağ’ın en önemli özelliğini, insanoğlunun sadece avcılık ve toplayıcılıkla sürdürdüğü tüketici yaşamı bırakarak, üretici bir yaşama geçişi olarak tanımlayabiliriz. İnsanlar, bu çağda yerleşik düzene geçmişler, ilk köyler kurulmuş, bitki türleri evcilleştirilerek tarım yapılmaya başlanmış, hayvanlar evcilleştirilmiş, ilk ticari faaliyetler başlamış, elle şekillendirilen pişmiş toprak çanak çömlekler üretilmeye başlanmıştır.
Neolitik Çağ’ın MÖ. 10.000-5.500 yılları arasındaki evreleri, isimlerini nereden almaktadır?
Neolitik Çağ’ın başlarında (MÖ. 10.000-7.000 yılları arasında) henüz pişmiş toprak çanak çömlek üretimi başlamamıştır. Bu nedenle bu döneme Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ (Aseramik Neolitik Çağ) adı verilir. MÖ. 7.000-5.500 yılları arasındaki döneme de Çanak Çömlekli Neolitik Çağ adı verilir.
Çanak Çömleksiz (Aseramik) Neolitik Çağ’ın Anadolu’daki en önemli yerleşmeleri nerededir?
Anadolu’da Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’ın; • Güneydoğu Anadolu ve • Orta Anadolu olmak üzere iki büyük kültür grubuna ayrıldığını göstermiştir. Güneydoğu Anadolu’da Hallan Çemi (Batman), Çayönü (Diyarbakır), Nevali Çori (Urfa) ve Göbekli Tepe (Urfa) yerleşmeleri, Çanak Çömleksiz (Aseramik) Neolitik Çağ yerleşmelerinin en önemlilerini oluşturmaktadır. Doğuda Tuz Gölü ile batıda Beyşehir Gölü arasında kalan Orta Anadolu bölgesindeki önemli yerleşmeler ise, Aşıklı Höyük, Musular (Aksaray), Canhasan III (Karaman), Suberde (Konya) ve Hacılar’dır (Burdur).
Erken Neolitik Çağ (Çanak Çömlekli Neolitik Çağ) yerleşimleri nerelerde kurulmuştur ve bunlardan en ünlüsü hangisidir?
Erken Neolitik Çağ’a ait yerleşmelerin çoğu Anadolu’nun güney kesiminde, Toroslar’ın güney ve kuzey eteklerinde kurulmuştur. Bu dönemin önde gelen yerleşmeleri içinde en ünlüsü Çatalhöyük’tür. Konya’nın 52 km güneydoğusunda, Çumra ilçesi yakınlarındaki höyük, 450 x 275 m boyutlarında, 17 m yüksekliğindedir.
Neolitik Çağ’a ait Nevali Çori ve Göbekli Tepe yerleşmeleri hangi özellikleri ile dikkat çekmektedir?
Nevali Çori ve Göbekli Tepe yerleşmeleri, kabartma bezemeli stel ve yontularla süslü törensel ve dinsel işlevli kutsal yapılarıyla dikkat çekmektedir.
Erken Neolitik Çağ yerleşim merkezlerinden olan Çatalhöyük’ün önemli mimari özellikleri nelerdir?
Burası, binden fazla konuta sahip, 5-10 bin kişinin yaşadığı hesap edilen Yakın Doğu’nun bilinen en büyük kasabalarından biridir. Ayrıca burada, dünyada ilk kez bir yerleşme yerinin planı ile karşılaşılmaktadır. Çatalhöyük kazılarında ortaya çıkarılan yerleşme düzeni, tamamen dışa kapalı bir mimari özellik göstermektedir. Mimari sistem, avluların çevresine inşa edilen dikdörtgen planlı konutlardan oluşan mahallelerin birbirlerine eklenmesinden oluşuyordu. Kapısız olan konutlara damlardaki bir açıklıktan ahşap merdivenler ile giriliyordu. Konutların dışında, kutsal alan olarak nitelenen özel yapılar da vardır.
Çatalhöyük uygarlık seviyesini gösteren, kazılarda ortaya çıkan buluntular nelerdir?
Konutlar ve kutsal alanlarda ele geçen heykelcikler, elde şekillendirilmiş pişmiş toprak çanak çömlekler, bakır ve kurşundan boncuk, yüzük gibi takılar, bitki lifi ve hayvan kılından yapılmış dokumalar, Çatalhöyük sakinlerinin bu dönemde ulaştıkları yüksek uygarlık seviyesini gözler önüne sermektedir.
Geç Neolitik Çağ’da Anadolu’da yaşanan gelişmeler nelerdir?
Geç Neolitik Çağ’da Anadolu’nun gerçek üretimci köylü toplumları ortaya çıkmıştır. Ekonomide avcılık, önemini giderek yitirirken hayvan besiciliği ve özellikle tarım gelişmiştir. Çanak çömlek yapımı iyice yaygınlaşmıştır. Değişen yaşam şekli, etkisini sanatta da göstermiştir. Önemini yitiren av sahnelerinin yerini, toprağın bereketini kadının doğurganlığı ile özdeşleştirilen Toprak Ana/Ana Tanrıça almıştır.
Kalkolitik Çağ’ın özellikleri nelerdir?
Taş Devri’nden Maden Devri’ne geçiş dönemi olarak tanımlanan Kalkolitik Çağ’ın en belirgin özelliği, taş aletlerin giderek azalması ve madenciliğin gelişmesidir. İlk kullanılan maden bakır olmuştur. Özgün boya bezemeli çanak çömlek geleneğinin ortaya çıkması, nüfusun ve yerleşim yerlerinin artması, soyut ana tanrıça idollerinin ve bakır ticaretinin yaygınlaşması bu çağın özellikleri arasındadır.
Tunç Çağı’nda yaşayan insanlar ne tür madenler kullanmaktaydı?
Bu çağa adını veren tunç, önceleri bakır ve arsenik sonra da bakır ve kalayın belirli oranlarda birbirine karıştırılmasıyla elde edilen bir alaşımdır. Bu çağda yaşayan insanlar, tuncun yanı sıra, aralarında altın ve gümüş gibi değerli madenlerin de bulunduğu hemen tüm madenleri, dökme ve dövme tekniğiyle istedikleri biçimi vererek kullanmışlardır.
Tunç Çağı’nda, madenciliğin gelişimi Anadolu’yu nasıl etkilemiştir?
Madenciliğin gelişmesi, iş bölümüne dayalı kent yaşamının başlamasını sağlamış, bu oluşum Anadolu’da sosyal sınıfların giderek daha belirginleştiği, yönetici sınıfın görkemli bir yaşam düzeyine ulaştığı ilk bağımsız beyliklerin, siyasal örgütlenmelerin ve merkezî yönetime bağlı devletlerin ortaya çıkışını hazırlamıştır.
İlk Tunç Çağı yerleşmelerinin karakteristik özellikleri nelerdir ve bu yerleşimlere ait önemli örnekler nerededir?
Tapınak, saray ve idari binalara sahip, çevresi surlarla tahkim edilmiş anıtsal girişli yerleşmeler bu çağ için karakteristiktir. Çanakkale yakınlarındaki Troya I-V, Aslantepe (Malatya), Karataş Semayük (Antalya-Elmalı), Norşuntepe (Elazığ-Altınova) bu tip yerleşmelerin en etkileyici örnekleridir.
İlk Tunç Çağı’nın sonlarına doğru Orta Anadolu’da etkin bir beyliğin merkezi gibi görünen Alacahöyük’ün en önemli özelliği nedir?
Alacahöyük’ün en önemli özelliği Kral Mezarları olarak adlandırılan 13 adet gömüdür. Bu mezarlıktaki gömülerin dönemin beyleri ve eşlerine ait olduğu düşünülmektedir. Mezarlarda ele geçen çok sayıdaki armağanlar, Troya II yerleşmesinde ele geçen Troya hazinesi olarak tanımlanan buluntular ile çağdaş olup benzer nitelikte altın, gümüş, elektron, tunç ve demirdendir. Bu mezar hediyelerinin en ilginçlerini geyik ve boğa figürlü, son derece karmaşık ve gelişmiş dökme ve dövme teknikleriyle yapılmış tunç diskler oluşturmaktadır.
İlk Tunç Çağı’nda, Anadolu’da yaşanan önemli teknolojik gelişmeler nelerdir?
Bu döneme özgü önemli bir teknolojik gelişme, ilk kez, İlk Tunç Çağı II evresinden itibaren Anadolu’da çömlekçi çarkının kullanılmaya başlamış olmasıdır. Troya-IIb tabakasında ortaya çıkan çömlekçi çarkının, Mezopotamya’dan deniz yolu ile Troya’ya geldiği düşünülmektedir. Bir başka teknolojik buluş ise, kağnı biçimindeki dört tekerlekli arabadır.
Anadolu’nun Protohistorik Çağ’a girişi nasıl olmuştur?
İlk Tunç Çağı’nda zengin bir uygarlık yaratan Anadolu toprakları, özellikle Mezopotamya’daki güç odaklarının ilgisini çekmiştir. Akkad İmparatorluğu krallarından I. Sargon ve Naram-Sin’e ait yazılı belgelerde adının geçmesiyle birlikte Anadolu Ön Tarih/Protohistorik Çağı’na girmiştir (MÖ. 3 binyılın ikinci yarısı).
Anadolu’nun Tarihi Çağları nasıl başlamıştır?
Anadolu’nun zenginliğini fark eden Assurlu tüccarlar, Anadolu’nun altın ve gümüşünü elde edebilmek için Mezopotamya ile Anadolu arasında yoğun bir ticaret ağı kurmuştur. Bu ticaretin Anadolu’ya sağladığı en büyük kazanç Assurlu tüccarlardan yazıyı öğrenmeleri olmuştur (MÖ. 2000/1900). Yazının Anadolu’ya girmesiyle Anadolu Uygarlık Tarihi’nin ikinci evresi, yani Anadolu’nun Tarihî Çağları başlamıştır.
Anadolu’da Tarihî Çağların başlangıcını belirleyen kil tabletler hangi yerleşmelerde bulunmuştur?
Anadolu’da Tarihî Çağların başlangıcını belirleyen üzeri çivi yazılı kil tabletler Kayseri’de Kültepe (Neşa), Çorum’da Boğazköy (Hattuşa) ile Ortaköy (Şapinuva), Yozgat yakınlarında Alişar (Ankuva), Tokat’ta Maşathöyük (Tapigga) yerleşmelerinde ele geçmiştir.
Eski Assur Ticaret Kolonileri Çağı denilen dönemde kaç tip ticaret merkezi kurulmuştur ve bunların özellikleri nelerdir?
Bu dönemde, iki tip ticaret merkezi kurulmuştur: • Bunlardan ilki ve önemli olanı Anadolu’da bu dönemin siyasi erkleri olan beyliklerin yakınlarında kurulmuş olan Assurca karum (Liman ve rıhtım anlamına gelen yerleşmelerdir. Bu yerleşmelerde Assurlu tüccarlar belirli bir serbestlik içinde yaşayıp ticaret yapmaktaydılar.) denen büyük pazar yerleridir. • Diğer merkez ise, Assurca vabartum (Konuk anlamına gelen, tüccarların ana merkezler arasında konakladıkları, belki malların geçici olarak depoladıkları bir çeşit kervansaraydır.) denen yerleşmelerdir. Bu ticaret kolonileri hem Assurlu tüccarlara hem de koruması altına girdikleri Anadolu’daki beylere karşılıklı çıkarlar sağlayan uluslararası bir yapıya sahip ticaret sisteminin parçalarıydı.
Hitit Devleti’nin kuruluş aşamasında Anadolu’da yaşayan önemli beylikler nelerdir?
Hitit Devleti’nin kuruluş aşamasında Anadolu’da beylikler hâlinde yaşayan, farklı diller konuşan birçok halk bulunmaktaydı. Bunlar içinde Hattiler, Luviler, Palalar ve Hurriler en önemlilerini oluşturmaktadır. Hattiler ile hemen hemen ayı bölgede Hititler yaşamaktaydı.
Hititlerin kimliği ve Anadolu’ya yerleşmeleri hakkındaki görüşler nelerdir?
Hint Avrupa kökenli dil konuşan ve kendilerini Neşalılar, kullandıkları dili de Neşa dili olarak tanımlayan Hititlerin kökeni, Anadolu’ya nereden geldikleri konusu tartışmalı olup bu konuda farklı görüşler vardır. MÖ. 2000 dolaylarında doğudan Kafkasya Derbent kapılarından girmiş oldukları genellikle benimsenen varsayımdır. Son yıllarda ileri sürülen bir başka görüşe göre ise, Hititler Orta Anadolu kökenli yerli Anadolulu bir topluluktur.
Anadolu’da ilk siyasal birlik, hangi kral tarafından nasıl kurulmuştur?
Anadolu’da ilk siyasal birlik kurma çalışmasının başında, kökeni Orta Anadolu’da Kuşşara kentine dayanan Pithana oğlu Anitta (MÖ. 1750) yer almaktadır. Anitta, Neşa (Kültepe), Zalpa ve Hattuşa’yı (Boğazköy) ele geçirdikten sonra Büyük Kral unvanını almıştır. Anitta, Neşa kentini kendine başkent yapmış, bölgede giderek güçlenip, Anadolu beyliklerini birer birer denetim altına alarak merkezî Hitit Devleti’nin temellerini atmıştır.
Eski Hitit Devleti kim tarafından, nasıl kurulmuştur?
Anitta’dan yaklaşık yüz yıl sonra, aynı soydan gelen Kuşşaralı Labarna, Hattuş kentini başkent yapıp, kente Hattuşa, kendine de Hattuşili (Hattuşalı) adını vermiştir (MÖ. 1650-1620). Böylece feodal ve teokratik Hitit Devleti kurulmuştur.
Eski Hitit Devleti’nde, Telepinu dönemine kadar yaşanan gelişmeler nelerdir?
I. Hattuşili ve torunu I. Murşili (MÖ. 1620-1590) döneminde Eski Hitit Devleti hızlı bir şekilde gelişir, Kuzey Suriye bölgesi ele geçirilir. Halep, Hitit Devleti’nin sınırları içine alınır, Babil fethedilir. Batı Anadolu’da Arzava ülkesi zapt edilir. Kısa süre içinde Hititler Yakın Doğu’nun etkin siyasi güçlerinden biri hâline gelir. I. Murşili’nin ölümünden Telepinu’nun (MÖ. 1525-1500) başa geçişine kadar olan dönem Hitit Devleti’nin kargaşa dönemidir. Telepinu tahta geçtiğinde devlet zayıflamış, birçok bölge elden çıkmış, Hititler ilk kuruldukları bölgeye çekilmiştir. Telepinu yeni düzenlemeler ile bu karışık duruma son vermiştir.
Anadolu’da, Son Tunç Çağı’na nasıl girilmiştir?
Telepinu’dan sonra Hitit tarihinde başlayan Hitit İmparatorluk Çağı ya da Yeni Hitit Devleti olarak tanımlanan yeni evre ile birlikte Anadolu’da Son Tunç Çağı’na girilmiştir. Bu dönemde Hitit Krallığı II. Tudhaliya (MÖ. 1450-1420) ve I. Şuppiluliuma’nın (MÖ. 1380-1340) yönetiminde büyük bir güç olarak yeniden kurulmuştur.
II. Muvatalli döneminin en önemli olayı nedir?
Bu dönemin en önemli olayı, Hatti ülkesi ile Mısır arasındaki ilişkilerin çatışma noktasına varmasıdır. Ramses’in Suriye toprakları üzerinde hak iddia etmesi üzerine Hitit-Mısır ilişkileri gerginleşmiş ve Suriye egemenliği için iki güç arasında Kadeş (Tel Nebimend) kenti yakınlarında savaş yapılmıştır (MÖ. 1285). Savaşı kimin kazandığı hakkında kesin bir bilgi yoktur.
Kadeş Antlaşması’nın önemi nedir?
Kadeş Antlaşması, Mısır ile Hitit ülkeleri arasında yapılan tarihteki ilk uluslararası barış antlaşmasıdır (MÖ. 1270). Bu antlaşmaya göre, Mısır ve Hitit ülkeleri arasında iyi barış ve iyi kardeşlik sonsuz olacaktır. Mısır ülkesinin kralı, Hatti ülkesine sonsuza kadar hiç saldırmayacak; Hatti ülkesinin kralı, Mısır ülkesine sonsuza değin saldırmayacaktır.
Hitit Devleti’nin yönetim biçimi nedir?
Hitit Devleti feodal ve teokratik bir yapıya sahiptir. Devletin başında Tabarna denilen egemen bir kral, Tavananna (egemen kraliçe) unvanını taşıyan büyük kraliçe yer almaktadır. Eski Hitit Devleti kurulduğunda devletin yasama gücünde kralın yanında Panku(ş) adı verilen bir soylular meclisi bulunmaktaydı. Ancak, imparatorluk döneminde devletin giderek güçlenmesi ile yönetim şekli mutlakiyete dönüşmüş ve Panku(ş) ortadan kalkmıştır.
Hitit toplumu, hangi sosyal sınıflardan oluşmaktaydı?
Hitit toplumunda halkın çoğunu, vergi vermekle yükümlü hür insanlar oluşturmaktaydı. Bunlar arasında soylular, tüccarlar, zanaatkârlar ve köylüler yer almaktadır. Sosyal tabakalaşmanın en alt grubunu köleler oluşturmaktaydı. Bunlar, alınıp satılabiliyor, kiralanabiliyorlar veya veraset yoluyla başkalarına geçebiliyorlardı. Buna karşılık mülkiyet haklarına sahiptiler ve kimi hakları yasalar ile güvence altına alınmıştı. Bunların yanında savaşta ele geçirilip Hitit ülkesine getirilen insanlardan (yarı hür) oluşan bir başka grup daha vardı.
Hitit inanç sistemi neye dayanmaktadır?
Hitit dini, bütün Eskiçağ toplumlarında görüldüğü gibi çok tanrılı bir dindi. Çivi yazılı bir belgede bu kalabalık tanrılar topluluğu, Hatti ülkesinin bin tanrısı biçiminde tanımlanmıştır. Bu tanrılar, Hitit Devleti’nin bünyesinde yer alan farklı etnik gruplar gibi değişik kökenliydiler. Bunlar; Hurri, Hatti, Hint-Avrupa, Luvi, Kuzey Mezopotamya, Kuzey Suriye hatta İndo Ari ırktan olan tanrılardan oluşmaktaydı. Burada Hitit egemenlik sahası içindeki tüm halkların tanrıları panteona (tanrılar birliği) dahil edilerek farklı kültürlere mensup halk, tek bir din çatısı altında birleştirilmiştir. Devletin resmî tanrıları, Boğazköy yakınlarındaki Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı’ndaki kaya kabartmalarında betimlenmiştir.
Hititlerde, kaç tür ölü gömme geleneği uygulanmıştır?
Hititlerde ölü gömme geleneği iki türlüdür: • Kremasyon gömülerde ceset yakıldıktan sonra külleri urne olarak tanımlanan pişmiş toprak bir kap içinde toprağa gömülmekteydi. • İnhumasyon gömülerde ise, çoğunlukla ölü, pithos denilen büyük bir kabın içine ya da taşlardan örülen sandık tipindeki mezarlara yerleştirilerek toprağa gömülüyordu.
Hititlerin, Eski Anadolu mimarisine kazandırdığı en önemli eserler nelerdir?
Hititlerin, Eski Anadolu mimarisine kazandırdığı en önemli yeniliklerin başında anıtsal mimari örnekler gelmektedir. Kültepe’de ve Acemhöyük’te bulunan 50-60 odalı saray yapıları Eski Hitit evresine tarihlenen, iki anıtsal yapıdır. Mimarideki anıtsallık Hitit İmparatorluk Çağı’nda, daha da büyük boyutlara ulaşarak görkemli kentlerin doğmasına neden olmuştur. Bu kentlerin en güzel örneğini Çorum’un Boğazkale ilçesinde yer alan başkent Hattuşa (Boğazköy) oluşturmaktadır.
Hitit Sanatını yansıtan önemli eserler nelerdir?
Hitit mimarisine damgasını vuran anıtsallık, Hitit sanatında büyük plastik ve kaya kabartmalarında kendini göstermektedir. Hitit yazılı belgelerinde, büyük boy heykellerden söz edilmektedir. Boğazköy ve Alacahöyük’teki sfenks heykelleri, bunlara ait güzel örneklerdir. Doğal geçitler ya da tatlı su kaynaklarının yakınına yapılmış olan kaya anıtları, Hitit sanatının günümüze ulaşan en çarpıcı örnekleri olup, Hitit İmparatorluğu’nun egemen gücünü simgelemektedir. Kilden yapılmış plastik eserler ve mühürlerin de, Hitit sanatında önemli bir yeri vardır.
Hitit edebiyatını hangi tür eserler oluşturmaktadır ve bu eserlerden en tanınmışları hangileridir?
Tarih yazıcılığı, dualar, mitos ve destan türünden eserler Hitit edebiyatını oluşturmaktadır. Çoğu Hatti ve Hurri kökenli olan mitos ve destanlar içinde Kaybolan Tanrı, İlluyankas Mitosu, Telepinu Efsanesi ve Kumarbi Efsanesi en tanınmış eserlerdir ve çok daha sonraları yaratılan Eski Yunan mitolojisini de etkilemişlerdir.
Demir Çağı’nda Anadolu’da yaşamış önemli devletler nelerdir?
Anadolu’da Demir Çağı’nda ortaya çıkan yeni siyasi oluşumda, Geç Hitit Kent Devletleri, Urartu Krallığı, Frig Krallığı ve Lidya Krallığı en önemli rolleri oynamıştır.
Geç Hitit Kent Devletleri nelerdir ve bu devletler, hangi halklar tarafından nerelerde kurulmuştur?
Hitit, Luvi, Arami ve bir kısım Hurri kökenli halklarca kurulmuş olan Geç Hitit Kent Devletleri şunlardır: • Malatya çevresinde Milidia; • Adıyaman yöresinde Kummuh; • Kahramanmaraş ve Gaziantep yöresinde Gurgum ve Kargamış; • İslahiye dolaylarında Sam’al; Çukurova bölgesinde Que ve Hilakku; • Amik Ovası dolaylarında Pattin; • Adana-Kadirli yöresinde Asitavanda; • Kayseri, Niğde ve Nevşehir civarında Tabal.
Geç Hitit sanatı ve kültürünü en iyi şekilde yansıtan kabartma sanatında görülen Assur etkisinin nedeni nedir?
Av, savaş, saray hayatından kesitler, karışık yaratıklar ve çeşitli hayvan figürlerinden oluşan bu kabartmalar, stil yönünden; • Geç Hitit I, • Geç Hitit II ve • Geç Hitit IIIa-b olmak üzere üç ana evrede incelenir. İlk iki grupta eski Hitit ögeleri yer alırken, üçüncü gruptakilerde güçlü bir Assur etkisinin görülmesinin nedeni, Geç Hitit Kent Devletlerinin, MÖ. 9. yüzyılın ortalarından başlayarak önce kültürel sonra da siyasi bakımdan Yeni Assur İmparatorluğu’nun etkisi altına girmiş olmalarıdır. Hatta, MÖ.8. yüzyılın sonlarında da, hepsi teker teker Assur’un eyalet sistemine dahil edilmişlerdir.
Urartu Krallığı ne zaman ve nasıl kurulmuştur?
Güneyden gelen Assur tehlikesi ve baskısı karşısında, birbirlerine komşu ve akraba olan feodal beylikleri, Assur’a karşı güç birliği yapmaya yönelmişlerdir. Etnik birliğin de sağladığı büyük avantajla kısa sürede beylikler arasında birleşme sağlanmış, önce Uruatri daha sonra Nairi feodal beylikler konfederasyonu oluşturularak Assur’a karşı büyük bir mücadele başlamış, sonuçta MÖ. 9. yüzyılın ortalarında başkent Tuşpa (Van Kalesi ve Eski Van şehri) olmak üzere Van ovasında merkezî Urartu Krallığı kurulmuştur.
Urartu Krallığı’nın yükseliş döneminde ne gibi gelişmeler yaşanmıştır?
Bu dönemde, krallığın sınırları kuzeyde Ermenistan ve Güney Gürcistan’a, kuzeybatıda Erzincan’a, güneydoğuda Urmiye Gölü’nün güney kıyılarına, batıda Fırat Nehri’nden doğuda Hazar Denizi kıyılarına kadar genişlemiştir. Urartu topraklarına katılan bölgelerde, askerî ve ekonomik amaçlı çoğu Urartu krallarının adını taşıyan birçok kale ile tarımı güçlendirmek üzere baraj, gölet, sulama kanalları inşa ettirilmiştir.
Urartu Krallığı’nın yıkılışına zemin hazırlayan olaylar nelerdir?
MÖ. 743 yılında Adıyaman Gölbaşı yakınlarında Assur ordularına karşı uğradığı yenilgiyle yükselişi sona eren Urartu Krallığı, bu olayın ardından, MÖ. 714’te önce Transkafkasya üzerinden dalgalar hâlinde inen Kimmerlere, sonra da Assur Kralı II. Sargon’a yenilmiştir. Sınırları giderek daralan Urartu Krallığı, II. Rusa Dönemi’nde, (MÖ. 675’ler) yeni bir kalkınma hamlesi yapmıştır. Ancak, MÖ. 640 yıllarında Urartu Krallığı yıkılmaya başlamıştır. Urartuların tarih sahnesinden ne zaman çekildiğine ait kesin bilgiler bulunmamaktadır.
Urartuların, bayındırlık alanında günümüze miras bıraktığı önemli uygulamaları nelerdir?
Urartu Krallığı, topoğrafik ve coğrafi koşullar bakımından oldukça güç bir bölgede bulunmasına rağmen, bayındırlık alanında o dönemde mühendislik harikası olarak tanımlanabilecek birçok uygulamaya imza atmıştır. Ülke içinde en uzak sınır noktalarıyla bağlantı sağlayan karayolları, tarım için büyük önem taşıyan su kanalları, barajlar ve göletler bayındırlık alanında Urartulardan günümüze kadar ulaşmış en önemli tesislerdir. Modern Van şehrinin çevresindeki arazilerin sulanmasında hâlâ Urartu Kralı Minua’nın yaptırttığı 54 km uzunluğundaki Minua (Şamram) kanalı ile II. Rusa’nın Erek Dağı’nın tepesine inşa ettirmiş olduğu yapay baraj gölünün (Keşiş gölü) sularından yararlanılmaktadır. Bugüne kadar saptanan ve sayıları 100’e yaklaşan sulama tesisleri, Doğu Anadolu’yu bir barajlar bölgesi durumuna getirmiştir.
Urartuların ileri oldukları sanat dalı hangisidir ve bu türde verdikleri eserler nelerdir?
Zengin demir, gümüş ve bakır yataklarına sahip olan Urartular, maden işleme sanatında ileri bir toplumdu. Doğu Anadolu’nun ilk kuyumcuları da Urartulardı. Urartu kuyumcularının altın, gümüş ve tunçtan yapmış oldukları küpe, gerdanlık, elbise ve saç iğnesi, düğme, bilezik gibi mücevherat, günümüzde bile büyük bir beğeni ile izlenmektedir. Tunçtan dövme ve döküm tekniğinde yapılan hayvan heykelcikleri, üç ayaklı şamdanlar, çeşitli büyüklükte ve formda kaplar, kalkanlar, kemerler, sadaklar, miğferler, ok uçları, kama ve kılıçlar, at koşum takımları ise, maden sanatının özgün örneklerini oluşturmaktadır.
Antik batı kaynakları, Friglerin kimliklerini nasıl tanımlamış ve Anadolu’ya gelişleri konusunda ne tür bilgiler vermişlerdir?
Antik batı kaynaklarına göre, Avrupa’da oturdukları sırada Brigler (Brygler) adını taşıyan Frigler, MÖ. 1200’lerden başlayarak Makedonya ve Trakya’dan Boğazlar yolu ile Anadolu’ya göç eden Trak boylarından biriydi. Asya’ya yani Anadolu’ya geçtikten sonra yurtlarıyla birlikte adları da değişerek Frig biçimini almıştı. Frig boylarının başlangıçta Troia ve çevresini ele geçirdikleri, zaman içinde İznik Gölü (Askania) kıyıları ile Sakarya Nehri (Sangarios) vadisine doğru yayıldıkları anlaşılmaktadır. Frigler buradan, güney ve doğu yönde genişleyerek Anadolu içlerine yayılmaya devam etmişler, MÖ. 11. yüzyıla doğru Polatlı yakınlarındaki daha sonra başkentleri olacak olan Gordion’a (Yassıhöyük) ulaşmışlardır.
Frig Kralı Midas zamanında, yaşanan gelişmeler nelerdir?
Kral Midas (MÖ. 742 veya 738) Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Urartu, Kuzey Suriye ve Assur ile diğer yandan batıda Batı Anadolu sahilleri ve Kıtta Yunanistan ile siyasi ilişkiler içinde bulunmuştur. Bu yüzden, Anadolu’nun ilk Demir Çağ kralı olarak ünlenen bu kralın döneminde, Frig Devleti’nin yayılım alanının sınırları kesin olarak saptanamamakla birlikte; • Kızılırmak Nehri’nin doğusunda Çorum, Tokat ve Kırşehir; • Kuzeyde Samsun; • Güneyde Niğde ve Konya; • Güneybatıda Burdur ve Elmalı Ovası; • Batıda Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya; • Kuzeybatıda Bandırma yörelerine kadar etki alanlarını genişlettikleri anlaşılmaktadır.
Friglerin siyasi ve kültürel olarak en güçlü oldukları bölgeler nereleridir?
Friglerin siyasi ve kültürel olarak en güçlü oldukları kesim, Yukarı Sakarya vadisinde Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya illeri arasındaki Dağlık Frigya olarak tanımlanan bölgedeki Frig Vadileri’dir. Frig Vadileri’ndeki özgün Frig yerleşmeleri, yüksek, kayalık platolar üzerine kurulmuş olan kale tipi yerleşmelerden oluşmaktadır.
Frig Krallığı’nın politik gücü, ne zaman ve nasıl sona ermiştir?
En görkemli çağını yaşadığı sırada uğradığı Kimmer baskını ve kral Midas’ın ani ölümü üzerine, Frig Krallığı’nın politik gücü sona ermiştir. Ancak, bu Frig egemenliğinin sonu, Friglerin tamamen tarih sahnesinden çekilmesi demek değildir. Çünkü, Frig Krallığı, Lidya kralı Alyattes’in MÖ. 590 yılındaki Kızılırmak seferine değin hâlâ bağımsızlığını koruyordu. MÖ. 585 yılında Medler ile Lidyalılar arasında yapılan Kızılırmak Barışı’ndan sonra Kızılırmak Nehri’nin doğusunda kalan topraklar Medlerin denetimi altına, batıda kalan büyük kesim ise, Lidya egemenliği altına girmiştir.
Frig dili ve alfabesinin özellikleri nelerdir?
Friglerin Hint-Avrupa karakterli, Trak ve Eski Yunanca ile ilişkili dilleri vardı. Frig diliyle yazılmış en enken yazıtlar, MÖ. sekizinci yüzyıl başlarına tarihlenir. Fenike alfabesinden alınmış, Eski Yunan, Lidya ve Likya alfabesine benzeyen Frig alfabesi 20 kadar harften oluşmaktaydı. Çoğunlukla soldan sağa, az sayıda sağdan sola ya da boustrophedon stilde yazılmış olan bu yazıtlar çok kısa ve sayıca azdır. Bunlar, kaya anıtları, nişler, sunaklar, mühürler ve çanak çömlekler üzerine kazınmıştır. Frig yazısı okunabilmekle birlikte henüz tam olarak çözülememiştir.
Friglerde kutsal alanlar nerelere kurulmuş ve hangi mimari birimlerden oluşmuştur?
Bir doğa tanrıçası olan Matar’a (Friglerin Ana tanrıçası) adakta bulunulan kutsal alanlar, kent dışında, su kaynakları ve verimli tarlaların yakınlarındaki kayalık yerlerde kurulmuştur. Frig dininin günümüze ulaşan kanıtlarını oluşturan bu yapılar, ana kayaya oyulmuş fasadlar (işlenmiş cephe), basamaklı sunaklar ve nişlerden oluşmaktadır. Hepsi birer açık hava tapınağı olan bu anıtlar, Frig vadilerinde yoğundur.
Tümülüs mezar geleneğinin Anadolu’daki ilk uygulayıcıları kimlerdir ve bu tip mezarların özellikleri nelerdir?
Anadolu’da daha önce uygulanmayan tümülüs mezar geleneği, ilk kez Frigler tarafından Trakya ve Makedonya’dan Anadolu’ya getirilmiştir. Tek kişi için (kral ya da soylular) yapılan tümülüslerde mezar odası ahşaptan bir oda, bazen de toprak altına açılmış basit bir çukur şeklindedir. Ölü ve mezar hediyeleri oda içine yerleştirildikten sonra, bir daha açılmamak üzere mezarın üzerine taş, çamur, toprak, nadir olarak da küçük taş yığılarak tepe görünümünde bir yükselti oluşturulmaktadır.
Frig kaya mezarlarının özellikleri nelerdir ve en tanınmış Frig kaya mezarı hangisidir?
Kaya mezarları, çoğunlukla Frig kalelerinin ya da yakın çevresindeki kayaların yerden ulaşılması güç ve dik yüzeylerine oyulmuştur. Aile mezarı olarak kullanılan bu mezarlarda genellikle odaların içi, aynen ahşap bir mimariyi andırır şekilde işlenmiştir. Bunlardan bazılarında, cephe anıtsal ölçekli kabartmalarla süslenmiştir. Köhnüş Vadisi’ndeki Aslantaş Mezarı, kayalara oyulmuş oda mezarlar tipinin (kaya mezarı) en tanınmış olanıdır.
Friglerin en özgün sanat dalını oluşturan ahşap işçiliği hangi eşyaların yapımında, nasıl kullanılmaktaydı?
Zengin ormanlardan elde edilen kereste, Frig sanatkârlarının elinde mimariden mobilyacılığa kadar birçok alanda büyük bir hünerle şekillendirilmiştir. Farklı kereste cinsleri, tümülüslerin mezar odalarının yapımında, ve mobilyacılıkta kullanılmaktaydı. Çivi kullanılmadan, geçme olarak birbirine ustaca tutturulmuş masalar, sehpalar, iskemle ve servis masaları geometrik bezemeli oyma ve kakmalarla süslenmişti. Mobilyalarda görülen fildişi kakma plakalar, Doğu kökenli olmakla birlikte üzerleri yerli Frig stilinde işlenmişti. Fildişi işlemeciliği, daha çok mobilyacılıkla bağlantılı olarak gelişmiş bir sanat koluydu. Frigler ahşabı aynı zamanda heykel ve kabartma olarak da yontmuşlardı.
Frig maden sanatının en özgün örnekleri nelerdir?
Friglerde madencilik en gelişmiş endüstri dallarından biridir. Kazma, balta gibi demir aletlerin yanında tunçtan döküm ve dövme tekniğinde yapılmış makaraya benzeyen kulpları olan kâseler, günümüz hamam taslarının atası olan ortasu göbekli kaseler, büyük kazanlar, kepçeler, kemerler ve fibulalar (giysi uçlarını tutturmaya yarayan veya süs amaçlı kullanılan bir tür çengelli iğne) Frig maden sanatının özgün örneklerini oluşturmaktadır. Ege dünyasında MÖ. 2. binyıldan beri bilinen fibulalar, tümülüs mezarlar gibi Anadolu’da ilk kez Frigler tarafından kullanılmıştır.
Frig çömlekçiliğine özgü belirgin kap formları nelerdir?
Testiler, maşrapalar, süzgeçli akıtacağı olan bira kapları, hayvan biçimli özel kaplar, madeni kapları taklit eden makara kulplu testiler, Frig çömlekçiliğine özgü belirgin kap formlarıdır.
Lidya Devleti, Anadolu’da nerede kurulmuştur?
Lidya ülkesi, İç Ege bölgesinde dağlık bir alan ve aralarında Gediz ve Küçük Menderes nehirlerinin aktığı vadiler içerisinde konumlanmıştır. Bakırçay ve Büyük Menderes nehirleri Lidya bölgesinin kuzey ve güney sınırını oluşturmaktadır.
Lidya’da, egemen olan kral sülaleleri kimlerdir?
Lidya’da; • Atyadlar, • Heraklid ya da Tylonidler ve • Mermnadlar olmak üzere üç kral sülalesi egemen olmuştur. İlk iki sülale ile ilgili yeterli bilgi yoktur.
Mermnad Sülalesi zamanında, Lidya’da yaşanan gelişmeler nelerdir?
Mermnad sülalesinin ilk kralı Gyges’ten itibaren ülkeye Lidya, başkente de Sardis denilmeye başlanmıştır. MÖ. 687-547 yılları arasında hüküm süren Mermnad Sülalesi zamanında Lidya, güçlü bir krallık hâline gelmiş ve Anadolu’nun Kızılırmak Nehri’nin batısında kalan kısmına hâkim olmuştur. Bu sülalenin kralları Gyges, Ardys, Sadyattes, Alyattes ve Kroisos, Paktalos (Sart Çayı) Çayı’nın alüvyonlarından elde ettikleri elektron ve altın sayesinde güçlenmişler, başkent Sardis, antik dünyanın en güçlü ve en zengin başkenti olarak ün kazanmıştır.
Lidyalıların insanlık tarihine ve uygarlığa bıraktıkları en önemli miras nedir?
Lidyalıların insanlık tarihine ve uygarlığa yaptıkları katkılardan en önemlisi MÖ. 7. yüzyılın ikinci yarısında parayı icat etmiş olmalarıdır. Arkeolojide sikke olarak adlandırılan madenî paranın icat edilmesinin nedeninin, paralı askerlerin alacaklarının ödenmesi ile ilgili olduğu sanılmaktadır. Lidyalılar ilk sikkelerini altın ve gümüş karışımı bir madde olan elektrondan basmışlardır. Ön yüzleri önce düz, sonra çizgili, daha sonra ise, resimli olan sikkeler, Kroisos Dönemi’nde altın ve gümüş olarak basılmaya başlamıştır. Sikkenin icadı ile ticarette değiş tokuşun yerini, para ekonomisi almıştır.
Lidya inanç sistemi neye dayanmaktaydı?
Lidyalılar çok tanrılı bir dine sahipti. Tanrıları içinde en büyük saygıyı Kuvava adıyla anılan Ana Tanrıça Kybele görmekteydi. Sardis’te MÖ. 6. yüzyılın ortalarında tanrıçanın büyük bir tapınağı vardı. Lidya kralları ayrıca Delphoi ve Didyma Apollon tapınakları ile Ephesos Artemisi’ne de zengin hediyeler gönderiyorlardı.
Alyattes Tümülüsü’nün önemi ve özellikleri nelerdir?
Alyattes Tümülüsü, 355 m çapında ve 61 m boyutlarıyla Anadolu’nun en büyük tümülüsüdür. Sardis’in 8 km kuzeyinde Marmara Gölü’nün kıyısında, 100 kadar tümülüsü barındıran ve Lidyalıların en önemli mezarlığı olan Bintepe mezarlığındaki üç kral tümülüsünden birisidir. Tümülüsün mezar odası, kireç taşı bloklardan yapılmıştır. Mezar odası, defineciler tarafından yağmalandığından günümüze çok az buluntu kalabilmiştir.
Lidya’da gelişen sanat dalları nelerdir?
Lidya’da kuyumculuk, dokumacılık, fil dişi ve kemik oymacılığı ile çömlekçilik gelişmiştir. Lidya’nın ünlü kremleri ve Bakkaris adı verilen parfümleri, Lydion adı verilen küçük vazolar içinde satışa sunuluyordu.
MÖ. 547 yılında İran’dan gelen Perslerin Sardis’i ele geçirişi, Lidyalıların Anadolu’daki konumunu nasıl etkilemiştir?
Bu saldırı ile Lidya Devleti ortadan kalkmış ve Persler 200 yıl boyunca Anadolu’ya hâkim olmuşlardır. Ancak, Pers egemenliğinde olan Lidya’nın zenginliği devam etmiştir. Bu durum, MÖ. geç 6. yüzyıla tarihlenen çok zengin buluntulara sahip Uşak-Güre tümülüslerinden anlaşılmaktadır. Buluntular arasında çok kaliteli bir işçilik gösteren gümüş, altın ve elektron kaplar ve mücevherat dikkat çekmektedir. Bu eserler bugün halk arasında Karun Hazinesi olarak adlandırılan eserler olup, Uşak Arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.
Paleolitik Çağ'ın genel özellikleri nelerdir?
Paleolitik Çağ boyunca Anadolu’da kalabalık bir nüfusun barındığını ortaya koymuştur. Paleolitik Çağ’da insanlar avcılık ve toplayıcılıkla geçinmişler, göçebe bir yaşam sürmüşler, doğal mağaralar ve kaya altı sığınaklarında geçici olarak barınmışlardır. Kullandıkları aletleri çakmaktaşı, obsidyen (volkanik cam), diğer işlenebilir
taşlar, hayvan kemikleri ve boynuzlardan yapmışlardır.
Paleolitik Çağın evreleri nelerdir?
Paleolitik Çağ kendi içinde Alt, Orta ve Üst Paleolitik olmak üzere üç evreye ayrılır.
Dursunlu ve Kaletepe Deresi buluntularının önemi nedir?
Dursunlu ve Kaletepe Deresi buluntuları Afrika dışına çıkan ilk insan türü olan homo erectuslara aittir.
Mezolitik Çağın temel özellikleri nelerdir?
Mezolitik Çağ, Paleolitik Çağ ile yerleşik düzen ve üretim ekonomisinin gerçekleştiği Neolitik Çağ (Cilalı Taş Devri) arasındaki geçişi hazırlayan ara evredir. Paleolitik Çağ boyunca yaşanan Buzul Çağlarının bitişiyle iklim ılımanlaşmış, bu iklime uygun yeni bitki ve hayvan türleri ortaya çıkmıştır. İnsanlar buzulların erimesiyle genişleyen sulak alanların etrafında yerleşmeye başlamıştır. Avcılık ve toplayıcılık devam etmiştir. Bunun yanında doğada yabani olarak yetişen tahıllar biçilmiş ve öğütme faaliyeti gerçekleştirilmiştir. Anadolu’da bu çağa ait yerleşme yerleri Toroslar’ın güneyi ile Marmara Bölgesi ve Orta Karadeniz’de saptanmıştır. Yaşam biçimi Paleolitik Çağ’dan büyük bir değişkenlik göstermeyen Mezolitik Çağ’ın en özgün buluntuları, mikrolit olarak tanımlanan küçük taş aletlerdir. Çakmak taşı ve obsidyenden yapılmış olan bu aletler içinde, minik saplı kazıyıcılar, kalemler ve deliciler sayılabilir. Ayrıca, bu küçük taş aletler, boynuz, kemik ve ahşaptan bir sapa takılarak kullanılmıştır. Bu şekilde yapılmış olan oraklar biçme işleminin ortaya çıktığını göstermektedir.
Neolitik Çağın özellikleri nelerdir?
Neolitik Çağ’ın en önemli özelliğini, insanoğlunun sadece avcılık ve toplayıcılıkla sürdürdüğü tüketici yaşamı bırakarak, üretici bir yaşama geçişi olarak tanımlayabiliriz. İnsanlar bu çağda yerleşik düzene geçmişler, ilk köyler kurulmuş, bitki türleri evcilleştirilerek tarım yapılmaya başlanmış, hayvanlar evcilleştirilmiş, ilk
ticari faaliyetler başlamış, elle şekillendirilen pişmiş toprak çanak çömlekler üretilmeye başlamıştır. Ancak Neolitik Çağ’ın başlarında (MÖ. 10.000-7.000 yılları arasında) henüz yukarıda saydığımız yeniliklerden pişmiş toprak çanak çömlek üretimi başlamamıştır. Bu nedenle bu döneme Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ (Aseramik Neolitik Çağ) adı verilir. MÖ. 7.000-5.500 yılları arasındaki döneme de Çanak Çömlekli Neolitik Çağ adı verilir.
Anadolu’da Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’ın yerleşmeleri hangi bölgelerde olmuştur?
Bugüne kadar yapılan çalışmalar Anadolu’da Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’ın Güneydoğu Anadolu ve Orta Anadolu olmak üzere iki büyük kültür grubuna ayrıldığını göstermiştir. Güneydoğu Anadolu’da Hallan Çemi (Batman), Çayönü (Diyarbakır), Nevali Çori (Urfa) ve Göbekli Tepe (Urfa) yerleşmeleri Çanak Çömleksiz (Aseramik) Neolitik Çağ yerleşmelerinin en önemlilerini oluşturmaktadır.
Höyük nedir?
Höyük: İnsanoğlunun bin yıllar boyunca aynı yerde üst üste kurmuş olduğu yerleşmelerin yıkıntılarının oluşturduğu yapay tepedir.
Kalkolitik Çağın özellikeri nelerdir?
Taş Devri’nden Maden Devri’ne geçiş dönemi olarak tanımlanan Kalkolitik Çağ’ın en belirgin özelliği, taş aletlerin giderek azalması ve madenciliğin gelişmesidir. İlk kullanılan maden bakır olmuştur. Özgün boya bezemeli çanak çömlek geleneğinin ortaya çıkması, nüfusun ve yerleşim yerlerinin artması, soyut ana tanrıça idollerinin ve bakır ticaretinin yaygınlaşması bu çağın özellikleri arasındadır
Anadolu'da Kalkolitik Çağ kültür bölgeleri nereleridir?
Kalkolitik Çağ kültür bölgelerini Trakya ve Kuzeybatı Anadolu, Göller Bölgesi, Konya Ovası, Çukurova, Doğu ve Güneydoğu Anadolu oluşturmaktadır.
İlk Tunç Çağının Anadolu'daki özellikleri nelerdir?
Toplumların daha iyi örgütlenebildiği bu çağda yöneticiler güçlü bir sınıf olarak ortaya çıkmıştır ve Anadolu bu yöneticilerin önderliğinde feodal sistemin egemen olduğu irili ufaklı birçok beylik arasında paylaşılmıştır. Tapınak, saray ve idari binalara sahip, çevresi surlarla tahkim edilmiş anıtsal girişli yerleşmeler bu çağ için karakteristiktir. Çanakkale yakınlarındaki Troya I-V, Aslantepe (Malatya), Karataş Semayük (Antalya-Elmalı), Norşuntepe (Elazığ-Altınova) bu tipyerleşmelerin en etkileyici örnekleridir. Bu yerleşmelerde ortaya çıkarılan saray yapıları ise toplumun giderek hiyerarşik bir düzenin en üst kademelerine doğru ulaşmakta olduğunun açık göstergeleridir. Bu durum Alacahöyük’teki zengin madenî buluntulara sahip mezarlardan da anlaşılmaktadır.
Alacahöyük’ün en önemli özelliği nedir?
Dönemin sonlarında Orta Anadolu’da etkin bir beyliğin merkezi gibi görünen Alacahöyük’ün en önemli özelliği Kral Mezarları olarak adlandırılan 13 adet gömüdür. Bu mezarlıktaki gömülerin dönemin beyleri ve eşlerine ait olduğu düşünülmektedir.
Bir insan topluluğunun protohistorik bir çağ yaşadığı nasıl anlaşılır?
Protohistorik Çağ: Bir toplum henüz kendisi ile ilgili dolaysız bilgi sağlayan belge yaratma aşamasına gelmemişse fakat çevresinde
bulunan ve yazıyı kullanmasını bilen başka toplumların belgeleri o toplumla ilgili bilgi veriyorsa, söz konusu insan topluluğu protohistorik bir çağ yaşıyor demektir.
Anadolu'da Orta Tunç Çağında ne gibi değişimler görülmüştür?
Mezopotamya ile başlayan örgütlenmiş, güçlü ticari ilişkiler ve yazının ortaya çıkması bu döneme damgasını vuran en önemli gelişmelerdir. Anadolu’da Tarihî Çağların başlangıcını belirleyen üzeri çivi yazılı kil tabletler Kayseri’de Kültepe (Neşa), Çorum’da Boğazköy (Hattuşa) ile Ortaköy (Şapinuva), Yozgat yakınlarında Alişar (Ankuva), Tokat’ta Maşathöyük (Tapigga) yerleşmelerinde ele geçmiştir. Bu tabletlerin yazılmış olduğu dil, Akkadçanın Eski Assur lehçesidir. Bu tabletler Anadolu halkları ile Assurlu tüccarlar arasındaki ticari anlaşmalar, mahkeme kararları, evlat edinme, evlenme, boşanma, köle ticareti, miras ve tüccarların özel yaşamlarına ilişkin konuları içermektedir.
Karum nedir?
Karum: Liman ve rıhtım anlamına gelen yerleşmelerdir. Bu yerleşmelerde Assurlu tüccarlar belirli bir serbesti içinde yaşayıp ticaret
yapmaktaydılar.
Vabartum nedir?
Vabartum: Konuk anlamına gelen, tüccarların ana merkezler arasında konakladıkları, belki mallarını geçici olarak depoladıkları bir çeşit kervansaraydır.
Luviler kimlerdir?
Luviler: Hint Avrupalı bir topluluktur. Anadolu’nun batı, güneybatı ve güney bölgelerine yayılmışlardır. MÖ. 2300 yıllarına doğru Balkanlar
üzerinden Anadolu’ya girdikleri kabul edilir. Ancak bu göç hareketi tartışmalıdır.
Palalar kimlerdir?
Palalar: Karadeniz Bölgesi’nde Kastamonu ve Safranbolu çevresinde yaşayan ve Hint Avrupa kökenli Pala dili konuşan topluluktur.
Hurriler kimlerdir?
Hurriler: MÖ. 3. bin yılın sonlarında çivi yazılı belgelerde isimlerine rastlanan ve Doğu Anadolu’ya İlk Tunç Çağı kültürünü getiren Kura-Aras Bölgesi halkları. Hint Avrupa ve Sami gruplarından farklı, kendine özgü bir dil olan Hurca konuşmaktadırlar. Bu dil, kuzeydoğu Kafkas dilleri ile akrabadır.
Anadolu’da Son Tunç Çağı’na ne zaman girilmiştir?
Telepinu’dan sonra Hitit tarihinde başlayan Hitit İmparatorluk Çağı ya da Yeni Hitit Devleti olarak tanımlanan yeni evre ile birlikte Anadolu’da Son Tunç Çağı’na girilir. Bu dönemde Hitit Krallığı II. Tudhaliya (MÖ. 1450-1420) ve I. Şuppiluliuma (MÖ. 1380-1340)’nın yönetiminde büyük bir güç olarak yeniden kurulur.
Kadeş antlaşması ne zaman ve kimler arasında imzalanmıştır?
Kadeş Antlaşması: Tarihin bilinen ilk büyük antlaşmasıdır. Hitit ile Mısır devletleri arasında MÖ.1270 yılında imzalanmıştır. Antlaşma metni o zamanın diplomatik yazı dili olan Akad ve Mısır dillerinde hazırlanmıştır. Mısır’dan Hattuşa’ya yollanan ve gümüş bir tablet üzerine kazınmış
olan Akadca özgün nüsha bulunabilmiş değildir. Aynı metnin kil tablet üzerine yazılmış olan kopyası Boğazköy arşivlerinde ele geçmiştir.
Panku(ş) nedir?
Panku(ş): Eski Hitit Devleti Dönemi’nde kralın yanında geniş yetkilere sahip meclistir. Bu meclis yüksek askerî ve idari görevlerde bulunan ve genellikle kral ailesinin yakınları olan yaşlılardan oluşmaktaydı.
Hitit devletinde kral ve kraliçe hangi ünvanları taşırlardı?
Hitit Devleti feodal ve teokratik bir yapıya sahiptir. Devletin başında Tabarna denilen egemen bir kral, Tavananna (egemen kraliçe) unvanını taşıyan büyük kraliçe yer almaktadır.
Yazılıkaya Açık Hava Tapınağının özellikleri nelerdir?
Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı: Boğazköy’ün 1.5 km kuzeydoğusunda, doğal bir kayalık alanda yer alan kutsal alandır. İki galeriden
oluşmaktadır. Üzeri açık doğal kaya odalarının duvarları tanrı, tanrıça ve başrahip olan kralın kabartmaları ile bezenmiştir. Girişteki A
Galerisi’nin duvarlarında Hurri kökenli tanrı ve tanrıçaların baştanrı Teşup ve eşi Hepat’ın önderliğinde Yeni Yıl Bayramı kutlamaları için bir araya gelmeleri gösterilmiştir. Buradaki tanrı ve tanrıçaların sayısı 71’dir. B Galerisi’nde hızla koşan 12 yeraltı tanrısı ve Kılıç tanrı kabartmalarıyla IV. Tudhaliya ve koruyucu tanrısı Şarumma panosu yer almaktadır.
Hititlerde Poternler ne amaçla kullanılırdı?
Potern: Yeraltı geçidi. Taş temelli, kerpiç bedenli surların altında açılan, bir tehlike anında veya ana kapının açılmaması gerektiği
durumlarda, gizlice şehrin dışına çıkmayı sağlamak amacıyla kullanılan gizli geçitlerdir.
Sfenks nedir?
Sfenks: Genellikle kadın başlı, aslan gövdeli karışık bir mitolojik yaratık. Betimleri Eski Mısır sanatından Antik Yunan ve Roma’ya geçmiştir
Hitit sanatının günümüze ulaşan en çarpıcı örnekleri Anadolu'da nerede bulunmaktadır?
Hitit yazılı belgelerinde büyük boy heykellerden söz edilmektedir. Boğazköy ve Alacahöyük’teki sfenks heykelleri bunlara ait güzel örneklerdir. Doğal geçitler ya da tatlı su kaynaklarının yakınına yapılmış olan kaya anıtları, Hitit sanatının günümüze ulaşan en çarpıcı örnekleri olup Hitit İmparatorluğu’nun egemen gücünü simgelemektedir.
Anadolu’da Demir Çağı’nda ortaya çıkan yeni siyasi oluşumda hangi devletlerin önemli rolleri vardır?
Anadolu’da Demir Çağı’nda ortaya çıkan yeni siyasi oluşumda Geç Hitit Kent Devletleri, Urartu Krallığı, Frig Krallığı ve Lidya Krallığı en önemli rolleri oynamıştır.
Geç Hitit Kent Devletleri hangileridir?
Hitit, Luvi, Arami ve bir kısım Hurri kökenli halklarca kurulmuş olan Geç Hitit Kent Devletleri şunlardır: Malatya çevresinde Milidia; Adıyaman yöresinde Kummuh; Kahramanmaraş ve Gaziantep yöresinde Gurgum ve Kargamış; İslahiye dolaylarında Sam’al; Çukurova bölgesinde Que ve Hilakku; Amik Ovası dolaylarında Pattin; Adana-Kadirli yöresinde Asitavanda; Kayseri, Niğde ve Nevşehir civarında Tabal.
Hilani nedir?
Hilani: Ön cephesinde sütunlarla taşınan revağı olan Kuzey Suriye mimarisine özgü, dikdörtgen planlı, girişi uzun duvar üzerinde bulunan çok katlı yapı.
Ortostat nedir?
Ortostat: Duvarların alt kısımlarında kullanılan, dikine yerleştirilmiş, bazıları kabartmalarla bezeli taş levha ya da bloklar.
Urartuların, maden işleme sanatına katkıları neler olmuştur?
Zengin demir, gümüş ve bakır yataklarına sahip olan Urartular, maden işleme sanatında ileri bir toplumdu. Doğu Anadolu’nun ilk kuyumcuları da Urartulardı. Urartu kuyumcularının altın, gümüş ve tunçtan yapmış oldukları küpe, gerdanlık, elbise ve saç iğnesi, düğme, bilezik gibi mücevherat günümüzde bile büyük bir beğeni ile izlenmektedir. Tunçtan dövme ve döküm tekniğinde yapılan hayvan
heykelcikleri, üç ayaklı şamdanlar, çeşitli büyüklükte ve formda kaplar, kalkanlar, kemerler, sadaklar, miğferler, ok uçları, kama ve kılıçlar, at koşum takımları ise maden sanatının özgün örneklerini oluşturmaktadır.
Tümülüs nedir?
Tümülüs: Kral ve soylu kişiler için yapılmış, çoğu kez altında ahşap ya da taştan bir mezar odası bulunan yığma toprak ya da taştan mezar anıtı.
Fibula nedir?
Fibula: Tunç, altın ya da gümüşten yapılmış, giysi uçlarını tutturmaya yarayan veya süs amaçlı kullanılan bir tür çengelli iğne.
Lidyalıların insanlık tarihine ve uygarlığa yaptıkları katkılardan en önemlisi hangisidir?
Lidyalıların insanlık tarihine ve uygarlığa yaptıkları katkılardan en önemlisi MÖ. 7. yüzyılın ikinci yarısında parayı icat etmiş olmalarıdır. Arkeolojide sikke olarak adlandırılan madenî paranın icat edilmesinin nedeninin, paralı askerlerin alacaklarının ödenmesi ile ilgili olduğu sanılmaktadır. Sikkenin icadı ile ticarette değiş tokuşun yerini para ekonomisi almıştır. Herodotos ilk defa altın sikke basanların Lidyalılar olduğunu yazmaktadır. Buradaki altın elektron olmalıdır. Çünkü ilk sikkeler altın ve gümüş karışımı bir madde olan elektrondan basılmıştır
ve bakla şeklindedirler.
Lidyalıların din sistemi nasıldı?
Lidyalılar çok tanrılı bir dine sahipti. Tanrıları içinde en büyük saygıyı Kuvava adıyla anılan Ana Tanrıça Kybele görmekteydi. Sardis’te MÖ. 6. yüzyılın ortalarında tanrıçanın büyük bir tapınağı vardı. Lidya kralları ayrıca Delphoi ve Didyma Apollon tapınakları ile Ephesos Artemisi’ne de zengin hediyeler gönderiyorlardı.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 56
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 328
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 913
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1286
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20159
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582