Uygarlık Tarihi 2 Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Demokrasi Devrimleri Ve Sanayi Devrimi
19. yüzyılın başlarına kadar ekonomi nelere dayanmaktaydı?
19. yüzyılın başlarına kadar tüm dünyada ekonomi büyük ölçüde tarıma, küçük el sanatlarına ve ticarete dayanmaktaydı. Ekonomik hayatı, temel üretim aracı toprak ve ona bağlı faaliyetler belirlemekteydi.
18. yüzyılın ortalarından sonra ortaya çıkan yeni buluşlar üretime etki etmiş midir?
18. yüzyılın ortalarından itibaren ortaya çıkan yeni buluşlar sanayinin bütün üretim süreçlerinde uygulanarak etkisini göstermiştir. Buhar gücü ile çalışan makineler sayesinde üretilen mal ve ürünlerdeki üretim kapasiteleri büyük ölçüde artmıştır.
Sanayi Devrimi terimi neyi ifade etmektedir?
Sanayi Devrimi terimi, kol gücünün yerine buharla işleyen makineler vasıtasıyla, kısa zamanda büyük üretim kapasitelerine ulaşan, fabrikalaşmış bir ekonominin doğurduğu sanayi, ticaret ve toplum yaşamında oluşan köklü değişiklikleri ifade etmektedir.
Sanayi Devrimi ile neler değişmiştir?
Sanayi Devrimi ile var olan tarım ekonomisi ve onun üretim ilişkileri gücünü yitirirken sermaye ve makinelerin arka planda yer aldığı yeni bir ekonomik yaşama geçilmiştir.
Sanayi Devrimi nerden başlayarak yayılmıştır?
İlk olarak İngiltere’de ortaya çıktığı gözlemlenen Sanayi Devrimi, kısa denilebilecek bir zaman diliminde Batı-Avrupa ülkelerine yayılmıştır.
Sanayi Devrimi’nin İngiltere’de ortaya çıkmasının nedenleri nasıl açıklanabilir?
Sanayi Devrimi pek çok faktörün bir araya gelmesi sonucunda İngiltere’de ortaya çıkmıştır. 1215 Magna Charta ile başlayan 1689 Haklar Bildirisi’nin kabulüyle sonuçlanan süreçte Parlamento, İngiltere’de serbest ticareti desteklemiştir. Diğer yandan denizaşırı ticaret ve sömürgecilik yoluyla biriken servetler İngiltere’de bankacılık ve borsa gibi finans kurumlarını geliştirmişti. Nüfus artışı ile iş gücü; zanaatkarların imalathanelerde bir arada çalışmasıyla iş bölümü ve ihtisaslaşma artmıştı. Makineleşme için gerekli olan kömür ve demir kaynaklarına sahip olması, sömürgecilikten elde ettiği hammaddeler ve pazar olanakları bu süreci desteklemiştir. Gelişen orta sınıf, bu sınıfın ihtiyaçlarına bağlı taleplerin artması da Sanayi Devrimini hızlandırmıştır.
İngiltere’de üretim artışına yönelik ilk buluşlar nelerdir?
İngiltere’de üretim artışına yönelik ilk buluşlar makine ve sanayi uygulamaları hakkında gerekli bilgiye sahip zanaatkarlar tarafından gerçekleşmiştir. Dokuma sanayii alanında “uçan mekik” adı verilen yeni bir mekik bulan John Kay’ın buluşu ve demir sanayii alanında Abraham Darby’nin odun kömürü yerine kok kömürü kullanması ilk buluşlar olarak nitelendirilebilir.
Dokuma sanayiinde gerçekleşen ilk Sanayi Devriminin oluşumu nasıl açıklanabilir?
Dokuma sanayisinde “uçan mekik”in kullanılmaya başlamasıyla iplik ve buna bağlı olarak kumaşlar eskiye oranla hızlı ve çok miktarda dokunmaya başladı. Bu alandaki yeni buluşlarla artık iplik ve kumaş insan gücüyle değil makineler tarafından dokunmaya başladı. İlk olarak aynı anda on altı ipliği hızla büküp dokumaya hazırlayacak makine icat edildi. Sonrasındaki icatlarla aynı tezgahta gerilen iplik sayısı 120’e ulaştı. Dokuma sanayiinde devrim yaratan ise 1769’da Richard Arkwright’in geliştirdiği makine olmuştur. Su gücüyle çalışan bu makine ile seri üretime başlanmış ve 1771’de ilk dokuma fabrikası kurulmuştur. Suyla çalıştığı içi sadece ırmak boylarına kurulan fabrikalar, 1785’te James Watt’ın bulduğu buhar makinası sayesinde istenilen her yerde açılma olanağına sahip oldu.
Demir sanayiinde gerçekleşen Sanayi Devriminin ilk oluşumu nasıl açıklanabilir?
Demir sanayinde ise sınırlı bir kaynak olan odun kömürü yerine yüksek enerjiye sahip kok kömürünün kullanılmasıyla başlayan devrim, James Watt’ın buhar makinesini icadıyla hızlanmıştır. Suya olan bağımlılık ortadan kalkınca demir sanayii kömür ve kaliteli demir cevherlerinin bulunduğu yerlerde kurulmaya başlanmıştır. Kaliteli demir üretiminin artması birçok işkolunda ilerlemeyi tetiklemiştir. 19. yüzyıl boyunca devam eden teknoloji gelişmelerle buhar makinesi gemilerde, demir raylar üzerinde yürüyen lokomotiflere uygulanmaya başladı. Dokuma ve demir sanayiinde başlayan gelişmeler maden sanayi, kimya sanayi vb. bütün sanayi kollarında devam ederken, tarım, ulaşım ve haberleşmedeki ilerlemeler sonucunda toplumsal yapı sanayi öncesi dönemle kıyaslanmayacak şekilde değişmişti.
Sanayi Devrimi ile yaşanan değişimler nelerdir?
Sanayi Devrimi’nin, birdenbire ya da tek bir olayın sonunda var olduğu veya belli bir süreçte oluştuğu söylenemez. “Sanayi Devrimi” adıyla nitelendirilebilecek bu süreçte sanayileşen toplumların;
• Ekonomik ve
• Sosyal yapılarında belirgin ve gözlemlenebilir sonuçlar ortaya çıkarken,
• Uluslararası ilişkileri de büyük ölçüde etkilemişti
Sanayi Devrimi ile sanayileşen toplumlarda ekonomik alanda yaşanan değişimler nelerdir?
Sanayileşen toplumlarda ekonomik alanda yaşanan değişimler belli başlıklar altında şöyle toplanabilir:
• Sanayileşen ülkelerde modern bilim ve tecrübe ile edinilen bilgilerin üretim süreçlerinde geniş çaplı ve sistematik olarak uygulanması.
•Ekonomik faaliyetlerin aile içi veya yerel kullanımlardan daha çok ülkenin bütününe ve uluslararası pazarlara yönelik oluşu ve giderek ihtisaslaşması.
• Üretim birimlerinin şahsi olmaktan çıkarak, ortaklık vb. yollarla büyük sermaye yatırımı gerektiren teşebbüslere ve fabrikalaşmaya dayanması.
• Sermayeye dayalı üretim süreçlerinin yoğun ve yaygın kullanımı.
• İş gücünün, temel malların üretimi yerine mamül mallar ve hizmetlerin üretiminde yoğunlaşması.
Sanayi Devrimi ile sanayileşen toplumlarda toplumsal alanda yaşanan değişimler nelerdir?
Sanayileşen toplumlarda toplumsal alanda yaşanan değişimler belli başlıklar altında şöyle toplanabilir:
• Tarım tekniklerindeki iyileştirmeler ve makineleşme sonucu işsiz kalan veya topraksız nüfusun, kırsal alandan kentlere yönelmesi ve kentlerin nüfusunun yoğunlaşması.
• Ortaya çıkan sermayeye dayalı üretim araçlarının sahipliğinin ya da bu araçlarla olan ilişkilerin belirlediği, yeni mesleki ve sosyal sınıflar olarak burjuvazi sınıfına sanayicilerin katılması ve sanayi öncesinde de var olan işçilerin, sanayileşmeye (fabrikalaşma) paralel olarak, önemli bir toplumsal sınıf olarak ortaya çıkması.
Sanayi Devrimi ile sanayileşen toplumlarda uluslararası ilişkiler açısından yaşanan değişimler nelerdir?
Uluslararası ilişkiler açısından bakıldığında; sanayileşen devletler arasında yeni ham madde kaynakları ve pazar arayışı yüzünden oluşan rekabet gittikçe artarak önce bölgesel çatışmalara ardından I. ve II. Dünya Savaşlarının yaşanmasına neden olmuştur.
Amerika Kıtası’nın keşfinin sonrasında nasıl bir toplumsal yapı gelişmiştir?
Amerika Kıtası’nın keşfi sonrası Avrupalı sömürgeci ülkeler İspanya, Fransa ve İngiltere Amerika Kıtası’nda yeni koloniler kurdular. Ağırlıklı olarak İngiliz kolonilerin kurulduğunu söyleyebiliriz. Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na kadar sayıları 13’e çıkan İngiliz Kolonileri, diğer sömürgeci devletlerin kurduğu kolonilerden önemli farklılıklar göstermekteydi.
İngiliz Kolonilerinin diğer sömürgeci devletlerinin kolonilerden farkı kısaca nasıl açıklanabilir?
İngiliz kolonileri, Avrupa tipi bir toplumun yeni bir coğrafya üzerinde farklı bir örgütlenmesiydi. Bu kolonilerin halkı monarşik bir idareye yakın olmaktan daha çok, temelini eşitlik ve özgürlük kavramlarının oluşturduğu liberal düşüncelere sahiptiler. İngiliz göçmenlerin yerleşerek oluşturduğu bu koloniler eşitliğe bağlı ve dinî kuralların basitleştirilmesini isteyen Prütan hareketinin takipçileri idiler. Eşitlikçi inançlarının etkisiyle bu koloniler, Kuzey Amerika’daki çoğunluğa dayalı ilk siyasal yönetimi kuracaklardır.
İngiltere’nin Amerika Kıtasında varlığını sürdüren
İngiliz Kolonileri ile ilişkisi nasıldı?
İngiltere’nin, kolonilere yönetim bakımından müdahalesi, kolonilerin başına birer vali ataması yapmakla sınırlıydı. Bu kolonilerin hepsinin birer anayasa niteliğinde, özgürlük belgeleri bulunmaktaydı.
İngiltere ve Fransa‘nın, Amerika’da kurulan koloniler üzerinde denetim kurmak üzere giriştikleri mücadele nasıl sonuçlanmıştır?
İngiltere ve Fransa‘nın, Amerika’da kurulan koloniler üzerinde denetim kurmak üzere giriştikleri mücadele 7 Yıl Savaşları’nı (1756-1763) başlatmıştır. Fransa’nın yenilgisi ile sonuçlanan bu savaşlar, İngiliz mali sisteminde sıkıntıya neden olmuştur.
Bu savaşlar sonucunda mali açıdan sıkıntı yaşayan İngiltere’nin kolonilere yönelik yeni düzenlemeleri nelerdir?
Yeni bir mali kaynak bulma ihtiyacı duyan İngiltere, koloniler üzerindeki vergi yükünü arttırmaya gitmiştir. İngiliz Parlamentosunun 1764’te yayınladığı “Şeker Kanunu” koloniler tarafından tepkiyle karşılandı. Kanuna göre, İngiliz yönetimi dışındaki bölgelerden yapılacak rom içkisinin ithali yasaklanırken şaraplar, ipekliler, kahve vb. lüks mallar ile şeker pekmezi üzerinden gümrük vergisi alınacaktı. Şeker Kanunu; tüccarlar, koloni meclisleri ve mitingler yoluyla da halk tarafından protesto edilmiştir. Samuel Adams gibi koloni avukatları bu durumu “temsil edilmeksizin vergilendirme” olarak tanımlamışlardır.
Tepkiye yol açan Şeker Kanunu’nun ardından İngiltere’nin kolonilerden yeni istekleri nelerdir?
İngiltere tarafından aynı yıl çıkarılan “Kâğıt Para Kanunu” ile kolonilerin çıkaracağı kâğıt paralar geçersiz sayılırken, 1765’te çıkarılan “Asker Konaklama Kanunu” ile koloniler, kendi bölgelerine yerleşen Britanya askerlerinin yiyecek ve barınmalarını sağlamakla yükümlü kılındılar. 1795 tarihinde resmî makamlardan verilecek belgelere damga pulu yapıştırılmasını zorunlu kılan “Damga Pulu Kanunu” ise bütün Amerikan kolonilerini İngiltere’ye karşı birleştiren asıl muhalefeti oluşturmuştur.
New York Kongresinin önemi nasıl açıklanabilir?
“Damga Pulu Kanunu”nun yayımlanmasının ardından İngiltere’ye karşı asıl muhalefet oluşmaya başlamıştır. Dokuz koloniden gelen 27 delege ile 1765
Ekim’inde toplanan New York Kongresi, Amerikan halkının insiyatifiyle toplanan ilk koloniler arası kongre olarak tarihe geçmiştir. Birçok tartışmalardan sonra New York Kongresi, “kolonilere kendi meclisleri dışında hiç kimsenin vergi koyamayacağı” kararını almıştır. Bu kararın ardından İngiliz Parlamentosu, 1766’da Damga Pulu Kanunu’nu kaldırmak ve Şeker Kanunu’nda iyileştirmelere gitmek zorunda kalmıştır.
New York Kongresinin ardından İngiltere ve Amerikan kolonileri arasında kalıcı barışı sağlamış mıdır?
New York Kongresinin ardından Amerikan kolonileri ile İngiltere arasında kısa süreli geçici bir barış olduğunu söyleyebiliriz. İngiltere tarafından 1767 yılında hazırlanan mali program tasarısı yeni tartışmalar başlatmıştır. Bu tasarı ile İngiltere’deki vergi mükelleflerinin yükümlülüğünü hafifletmek için
Amerikan ticaretinden daha fazla vergi alınması, bu amaca yönelik olarak Amerika Kıtası’ndaki gümrük kontrollerinin sıkılaştırılması, İngiltere’den kolonilere ihraç edilmekte olan ürünlere ihraç vergileri konulması kararları alınıyordu. Koloniler tarafından büyük bir hoşnutsuzlukla karşılanan başka bir kanun tasarısı ile de kolonilerin üst mahkemelerine gerektiği zaman, istenilen yerde arama tarama yapma yetkisi verilmekteydi.
İngiltere tarafından alınan bu kararlar nasıl bir tepkiyle karşılanmıştır?
Bu kararlar sonrasında kolonilerde ithalata konan vergiler nedeniyle çayın fiyatı iki katına çıkmıştı. Oluşan tepkiler sonucunda ithalat, tüccarlar tarafından boykot edilmiştir. Tepkilerin önderliğini yürüten Massachusetts Kolonisi, 1769 Mart’ında İngiltere tarafından asi ilan edildi. Gittikçe artan karşılıklı gerginlik, Boston Limanında demirleyen İngiliz gemilerine ait çayların denize dökülmesi ile tırmanmıştır. Sonrasında İngiltere tarafından Boston Limanı’nı her türlü ticarete kapatan Boston Liman Kanunu çıkarılmıştır.
Boston Liman Kanunu’nun ardından kolonilerin kararı ne olmuştur?
İngiltere Parlamentosunun aldığı bu sert kanunlar, koloniler arası haberleşmeyi artırırken, gazetelerde kaleme alınan yazılar ve düzenlenen toplantılar İngiltere karşıtı hareketi büyütmüştür. Virginya önderliğinde Amerika’nın birleşik menfaatleri için bütün kolonilerin katıldığı bir kongreye düzenlendi. Birinci Continental (kıtasal) Kongre adıyla 5 Eylül 1774’te Philadelphia’da toplanan delegeler arasında Bağımsızlık Savaşının ünlü isimlerinden George Washington, Benjamin Franklin ve John Adams bulunmaktaydı. Kongre, Massachusetts’in Boston Liman Kanunu’na direnişini destekleyerek, bir yıl süre ile İngiltere’den ithalat ve ihracatı durdurma kararını aldı.
Birinci Continental Kongre’nin aldığı karara karşı İngiltere’nin verdiği tepki nedir?
Birinci Continental Kongre’nin aldığı ithalat ve ihracatı durdurma kararına karşı, İngiltere kolonilerdeki askerî tedbirlerini arttırmıştır. Bu karar ise iki taraf arasındaki gerginliği daha da arttırmıştır.
İngiliz askerleriyle halk arasında ilk silahlı çatışma ne zaman yaşanmıştır?
İngiliz askerleriyle halk arasında ilk silahlı çatışmalar Boston’da 18 Nisan 1775 sabahı başlamıştır.
İngiliz askerleriyle halk arasında silahlı çatışmalar sonrası Amerikan Kolonileri nasıl bir karar almıştır?
Çatışmaların yaşanması ile Amerikan kolonileri 10 Mayıs 1775’te Philadelphia’da İkinci Continental Kongre için toplanmıştır. Kongre, Amerikan Kıta Ordusu adıyla bir ordu kurulmasına ve ordunun komutanlığına da George Washington’un getirilmesine karar verdi.
Bağımsızlık Bildirisi hangi tarihte yayımlanmıştır?
Virginya, 7 Haziran 1776 tarihinde Kongre’ye bağımsızlık kararı alınmasını teklif etti. Kongre’nin bağımsızlık ilkesini kabul etmesinin ardından oluşturulan Thomas Jefferson başkanlığında bir heyet oluşturuldu. T. Jefferson’un hazırladığı bildiri 4 Temmuz 1776’da Kongre tarafından kabul edilerek yayımlanmıştır.
Bağımsızlık Bildirisi’nin temel esasları nelerdir?
Despotizme karşı koloniler halkının, Amerika Birleşik Devletleri adıyla bağımsız bir devlet kurma kararının açıklandığı Bağımsızlık Bildirgesinin temel esasları şunlardır:
• Tüm insanlar eşit yaratılmışlardır.
• İnsanların doğuştan sahip oldukları, vazgeçilemez ve devredilemez bazı hakları vardır. Bunlar; yaşama, özgürlük ve mutluluğa erişme haklarıdır.
• Devletler bu hakları korumak adına insanlarca kurulmuştur. Yöneticiler, yönetme gücünü yönetilenlerin onayından alırlar.
• Eğer herhangi bir hükümet şekli, bu amaçlara aykırı hareket ederse, bu yönetimi düşürmek ya da değiştirmek, yeni bir yönetim kurmak halkın
hakkıdır.
İngiltere ve Amerikan Kıta Ordusu arasındaki askeri müdahale ne zaman ve neyle sonuçlanmıştır?
İngiltere ve Amerikan Kıta Ordusu arasındaki askerî mücadele 19 Ekim 1781’de İngiltere’nin yenilgisiyle sonuçlandı. Yenilginin ardından 3 Eylül 1783’te İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri’ni tanımak zorunda kaldı.
“Fransız Devrimi”ni nasıl tanımlayabiliriz?
“Fransız Devrimi”: 1789-1799 yıllarını kapsayan dönemde, burjuvazinin önderliğinde feodal yapılanmaya ve mutlak monarşiye son vererek, ülkenin siyasal ve toplumsal yapısının temellerini değiştiren, ülkenin birliğini kuran değişim sürecine denmektedir.
Fransız Devrimi’nin tarihsel önemi nedir?
Fransız Devrimi, bir yandan burjuvazinin dünya görüşünün iktidar olmasına, diğer yandan zafer kazanan liberalizm çerçevesinde, dünyada ulusçuluk ve ulus devlet düşüncesinin gelişmesine neden oldu. 1789 Fransız Devrimi uygarlık ve dünya tarihi bakımından, kendisinden sonraki dönemin olaylarını öyle derinden etkilemiştir ki, bugünün dünyasını anlamak için onu ve etkilerini göz önüne almak gereklidir. Bu nedenledir ki, Yeniçağ’ı kapatan ve Yakınçağ’ı başlatan olay olarak kabul edilir.
Fransız Devrimi’nden önceki yönetim biçimi kısaca nasıl açıklanabilir?
Devrim’den önce Fransa, yüzlerce yıldan beri krallar tarafından, mutlak monarşi anlayışıyla yönetilmekteydi. Mutlak monarşi anlayışı ise, kralın egemenlik hakkını Tanrı’dan aldığı ve hiçbir güce karşı sorumlu olmaksızın, halkını yönetme hakkı olduğu kabulüne dayanmaktaydı. Krallar ülkeyi asiller ve din adamlarına dayanarak yönetmekteydiler.
Fransa’da Devrim öncesi dönemde toplumsal yapı nasıldı?
Fransa’da Devrim öncesi dönemde toplumsal sınıf esası üzerine kurulmuştu. Mevcut hukuk düzeni içinde Fransız toplumu,
• Asiller,
• Ruhban ve
• Halk (Tiers-Etat) olmak üzere üç sınıfa ayrılmakta ve tüm bu sınıfların üzerinde de kral ve hanedan üyeleri gelmekteydi.
Bu üç sınıf birbirlerinden, hukuki bakımdan sınıflarına tanınan imtiyazlara göre ayrılıyordu.
Devrim öncesinde Fransa’daki toplumsal sınıfların genel özellikleri nasıl açıklanabilir?
Fransa’da Devrim öncesi var olan toplumsal sınıfların en ayrıcalıklı olanı “asil”lerdi. Asillerin sayısı üç yüz elli bin kişiye yakın olup, nüfusun % 1,5’ini oluşturmaktaydı. Sivil ve askerî yüksek dereceli görevlere sadece asiller getirilirdi. Temel üretim aracı olan toprakların büyük bir kısmına sahip olan asiller, toprakları üzerinde çalıştırdıkları köylülere sayısız feodal yükümlülükler yüklemişlerdi. Buna karşılık, asillerin vergi yükümlüğü yoktu. Kiliseler vasıtasıyla ruhban sınıfı, ülkedeki toprakların dörtte birine sahipti. Ruhban sınıfı da geniş bir vergi muafiyetine sahipti. Elde edilen büyük gelirlere karşılık, hemen hemen hiç vergi ödememekteydiler. Fransa’da o dönemde yaşayan 25 milyonluk nüfusun 23 milyonunu halk sınıfı oluşturmaktaydı. Halk sınıfı ise bankacılar, tüccarlar, sanayiciler gibi büyük sermaye sahiplerinin oluşturduğu burjuvalar, doktor, avukat, küçük memurlar, aydınların oluşturduğu küçük burjuvalar ile köylüler, sanatkârlar ve işçiler gibi çok çeşitli gruplardan oluşmaktaydı. Hukuki bakımdan halk sınıfının ortak özelliği, bütün vergileri bu sınıfın ödemesiydi.
Fransız Devrimi’nin düşünsel altyapısı nasıl oluşmuştur?
Fransa’da devrimin düşünsel altyapısını Aydınlanma düşünürlerinin hazırladıklarını söyleyebiliriz. Liberal düşünürler, mutlakiyetçi yönetim yaklaşımına karşı yürütülen bu düşünsel mücadelede, Fransa’nın sınıfsal yapısını, kurumlarını ve nihayet krallığını incelemişler ve İngiltere’yi örnek alarak kralın yetkilerinin sınırlandırılmasıyla, Fransız toplumuna dayanan ve özgür bir yönetimin kurulmasını istemişlerdi. 18. yüzyıl filozoflarının “akıl” önderliğinde, geleneklere dayalı mutlak monarşi rejimini sert bir eleştiriye tabi tutan düşünceleri, ekonomik bakımdan giderek zengin ve etkin bir sınıf olarak ortaya çıkan burjuvazi ve halkın geniş bir kısmı tarafından benimsenmişti.
Fransız Devrimi’ndeki Aydınlanma düşünürleri kimlerdir?
Fransız Devrimi’nin oluşmasında düşünceleriyle etkili olan başlıca Aydınlanma düşünürleri;
• Montesquieu,
• Jean-Jacques Rousseau,
• Diderot ve
• Voltaire’dir.
Aydınlanma düşünürlerinin fikirleri kısaca nasıl açıklanabilir?
Montesquieu; mutlak monarşi yerine anayasalı bir monarşiyi savunurken, devlet iktidarını oluşturan yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olması gerektiğini dile getirmiştir. Jean-Jacques Rousseau ise insanların devleti kendi özgür iradeleriyle kurduklarını ve aralarında yaptıkları bir sözleşmeyle oluşturduklarını belirtmekteydi. Buna göre egemenliğin kaynağı ilahî olmaktan çıkarken Kralın tanrısal egemenliği yerine, halk egemenliği düşüncesini öne çıkarmıştır. Diderot, esaret, adaletsizlik, vergi vb. dönemin kavramlarını sorgulayarak, halkın eğitilmesi amacı üzerinde yoğunlaşmıştır. Voltaire ise, bağnazlıktan arınmış bir din ile birlikte soylular ve kilisenin imtiyazlarının kaldırılması talep ederken vicdan ve düşünce özgürlüğünü savunmaktaydı.
Amerikan Devrimi, düşünsel olarak Fransız Devrimi’ni etkilemiş midir?
Fransızlar, Aydınlanma düşünürlerinin ileri sürdükleri düşüncelerin Amerikan Bağımsızlık Bildirisi ile gerçekleşebildiğini, bir halkın özgürlüklerini ve haklarını korumak için kendi kralına karşı gelerek, despotizme karşı yapılan mücadeleyi kazandıklarını görmüşlerdi. Bu bakımdan Fransız Devrimi’nin gerçekleşmesinde düşünsel bakımdan Amerikan Devrimi’nin önemli bir etkisi vardır.
Fransız Devrimi’nin oluşmasındaki ekonomik nedenler nasıl açıklanabilir?
Devrim öncesi yaşanan teknik gelişmeler sanayi alanında üretim artışına dolayısıyla tüccar ve sanayicilerin zenginleşmesine neden oldu. Burjuvazi adını alan bu sınıfın, Fransa’daki toplumsal ve ekonomik hayat içinde gücü ve etkisi artmakla beraber, siyasal bakımdan hiçbir söz hakkı yoktu. Ayrıca asillerin ve ruhban sınıfının topraklarından geçiş için aldığı vergiler(iç gümrük), yüklü bir maliyet oluştururken Fransa’nın ekonomik birliğini de önlemekteydi. Öte yandan krallık için önemli gelir kaynağı olan meslek loncaları oldukça sıkı kontrol edildiğinden sanayi ve ticaretin serbestçe gelişimini engelliyordu. Burjuvazi, ekonomik gücüne paralel olarak siyasal hayatta da etkili olma fırsatı aramaktaydı. Öte yandan genel fiyat artışlarının %65’e ulaşması yoksul geniş halk üzerinde büyük huzursuzluk yaratmıştı.
Fransız Devrimi’nin başlamasında etkili olan “Ulusal Meclis” nasıl oluşmuştur?
Fransa’nın temsilî bir danışma meclisi niteliğinde olan Etats Généraux’un XVI. Louis’in davetiyle 5 Mayıs 1789’da Versailles Sarayı’nda toplanması süreci başlatan etkendir. 279 asil, 291 ruhban ve 584 halk sınıfının temsilcisinden oluşan. Etats Généraux, alınacak kararlarda oylamanın nasıl yapılacağı konusunda anlaşamadı. Halk sınıfının temsilcileri, ferdî oy esasının kabulünü isterken, asiller her sınıfın bir bütün olarak kabul edilmesini ve buna göre oylamaların yapılmasını istemekteydi. Böylece asiller ve ruhban sınıfının iki oyuna karşılık, halk sınıfının bir oyu olacaktı. Tartışmaların uzayacağını düşünen halk temsilcileri, 17 Haziran 1789’da Fransa’nın %96’sını temsil ettiklerini belirterek, kendilerini Ulusal Meclis
(Assemblée Nationale) ilan ettiler.
Ulusal Meclis’in ilk kararı ne olmuştur?
Ulusal Meclis’in ilk kararı “Fransız ulusunun genel iradesini temsil etme hakkının bu meclise ait olduğu ve meclisin iradesi olmaksızın hiç kimsenin vergi koyamayacağı” olmuştur.
17 Haziran 1789’da kurulan Ulusal Meclis, kral tarafından ne zaman tanınmıştır?
Bütün engellemelere rağmen çalışmalarına devam etme kararı alan halk temsilcilerinin oluşturduğu bu meclisi Fransa Kralı XVI. Louis, 27 Haziran 1789’da bir Ulusal Meclis olarak tanımak zorunda kalmıştır.
Ulusal Meclis’in kendisini “Kurucu Meclis” ilan etmesinin nedeni kısaca nasıl açıklanabilir?
Ulusal Meclis’in amacı krallığın ortadan kaldırılması değildi. Meclisin amacı kralın yetkilerini sınırlamak ve Fransız ulusunu oluşturan bireylerin özgürlüklerini ve haklarını yazılı bir belgeye geçirerek güvenceye almaktı. Anayasa hazırlama çalışmasına girişen Ulusal Meclis, 9 Temmuz 1789’da da kendisini “Kurucu Meclis” (Assemblée Constituante) olarak ilan etti.
Kurucu Meclis’in hangi kararı yeni bir toplumsal yapı oluşturmaktaydı?
4 Ağustos 1789’da “Kurucu Meclis”in asillerin ve ruhban sınıfının feodal hak ve imtiyazlarını kaldırdığı karar eşitliğe dayanan yeni bir toplumsal yapı oluşturmuştur. Bu kararla Fransa’da mutlakiyetçi yönetim anlayışı ve eşitsizlik üzerine kurulu feodal sistem yıkılmıştır.
“İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi” nedir?
Kurucu Meclis’in 27 Ağustos 1789’da hazırlanmakta olan Fransız Anayasa’sının başına konmasını kabul ettiği ve “İnsan ve Yurttaş Hakları
Bildirisi” adını taşıyan metindir. Asıl olarak bu bildiri, dünyada insan hakları bakımından yayınlanan ilk belge değildir. Bu tip bildiriler daha önce de, en son Amerikan Bağımsızlık Bildirisi olmak üzere yayınlanmıştır. Ancak Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi dünyadaki etkisi bakımından, diğerleriyle karşılaştırılamayacak kadar büyük etki yaratmıştır.
“İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi”nin önemi nasıl açıklanabilir?
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisinin etkisi ve öneminin diğerlerinden çok daha büyük olmasının nedenleri bildirinin açık, berrak bir üslupla kaleme alınmasının yanında, getirdiği ilkelerinin tüm dünyada evrensel değerler olarak kabul edilmesidir. Bildiri sadece Fransız halkına yönelik değildir. Tüm insanlığı ve bütün çağlar için geçerli olabilecek temel ilkeleri kapsayarak, özgürlükçü şekilde kaleme alınmıştır. Etkisi bakımından tüm dünyada evrensel nitelikteki ilkeler ışığında, demokratik rejimlerin kurulması açısından yeni bir dönem başlatmıştır
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisinin temel ilkeleri nelerdir?
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nin temel ilkeleri şunlardır:
• İnsanlar özgür ve haklar bakımından birbirine eşit şekilde doğarlar ve öyle kalırlar.
• Bu haklar özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve zulme karşı direnme hakkıdır.
• Her türlü egemenlik, esas olarak, ulusundur.
• Özgürlük, başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilme gücüdür.
• Kanun, sadece toplum için zararlı olan hareketleri yasaklayabilir, kanunun yasaklamadığı hiçbir şeyin yapılması engellenemez ve kanunun emretmediği bir şeyi yapmaya kimse zorlanamaz.
• Kanun genel iradenin açıklanmasıdır. Kanunu yapılmasına her yurttaşın kendisinin veya temsilcilerinin katılması hakkıdır. Kanun önünde her yurttaş eşittir.
• Kanunun gösterdiği durumlar dışında hiç kimse suçlanamaz, tutuklanamaz ve gözaltına alınamaz.
• Kanunsuz suç olamaz.
• Kamu düzenini zedelemedikçe, hiç kimse siyasi ve dinî inançlarından dolayı kınanamaz.
• Her yurttaş serbestçe düşünebilir, konuşabilir, yayın yapabilir.
Fransız Devrimi’nin Avrupa’daki etkileri nelerdir?
Fransız Devrimi ile egemenliğin kaynağının ilahî olmaktan çıkartılarak ulus egemenliği anlayışının geçerli hâle gelmesi, dini düzen yerine laik bir düzen anlayışının benimsenişi Avrupa toplumunu etkilemiştir. Çok uluslu devletlerin çıkarlarına aykırı olarak ulusçuluk (milliyetçilik) akımının tebaalar arasında yayılma eğilimi geniş kitlelere yayılmıştır. İnsanların temel hakları olduğu anlayışı ve bu haklarını alma yolunda insanların zulme direnme hakkı gibi düşünceler Avrupalı hükümdarların iktidarlarını sona yaklaştırmıştır.
1815 Viyana Kongresi’nin toplanma amacı nedir?
1815’te Avrupa’nın büyük ve mutlaki yönetim yanlısı devletlerinin Viyana Kongresi’nin toplanma amacı; Fransız Devrimi ve devamında ortaya çıkan Napolyon savaşlarının sonucunda, altüst olan Avrupa haritasını çıkarlarına göre yeniden çizmek, devrim öncesi eski düzenleri ve hanedanlıkları yeniden kurmaktır.
Viyana Kongresi’nde alınan kararlar nelerdir?
Viyana Kongresi’nde alınan kararlarla; Fransa 1792 sınırlarına çekilmek zorunda kalırken, Polonya Rusya, Prusya ve Avusturya arasında paylaştırılıyordu. Saksonya Krallığı’nın kuzey topraklarının büyük bir kısmı Prusya’ya verilmekteydi. Belçika ve Hollanda’nın birleştirilmesiyle Niederland adıyla yeni bir devlet kurulması, İsveç ve Norveç’in birleştirilerek İsveç-Norveç Krallığı kurulması, 22 kantondan oluşan sürekli tarafsız bir devlet olarak İsviçre’nin kurulması kararlaştırılmıştır. Bunun dışında, Napolyon savaşları sonucu, tahtlarını kaybeden hükümdarlar tahtlarına iade edilmekteydi.
“Kutsal İttifak” kısaca nasıl açıklanabilir?
Viyana Kongresi’nin oluşturduğu düzeni korumak ve nerede bir ayaklanma çıkarsa bastırmak amacıyla, Avrupa’nın üç büyük devleti Rusya, Avusturya, Prusya arasındaki bağlaşmaya verilen addır. Kutsal İttifak adı verilen bu antlaşmanın asıl hedefi Fransız Devrimi ve onun getirdiği düşüncelere karşı olarak, mutlakiyetçi anlayışı güçlendirmekti.
Kutsal İttifak’ın ardından “Dörtlü İttifak”ın kurulmasının amacı nedir?
Kutsal İttifak’ın, liberal düşünceleri ve hareketleri önlemekte yetersiz olduğuna inanan Prens Meternich’in girişimiyle İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya’dan oluşan dört devlet tarafından kurulmuştur. Amacı ise liberal düşüncelerin yayılmasını silah gücüyle durdurmaktır.
Fransa’da 1830 Devrimi’ni hazırlayan nedenler ve sonuçları nasıl açıklanabilir?
1789’da açıklanan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile demokratikleşme adımını atan Fransa, iç ve dış etkiler ve yaşanan savaşlar sonucunda iyice yıpranmıştı. 1814’te tahta çıkan XVIII. Louis ile birlikte Fransa’da, anayasa da yürürlüğe girmiş ve meşruti monarşi rejimi kurulmuştu. Ancak varlıklıların girebildiği parlamentoya kral tamamen hâkim durumdaydı. Senato ise tamamen kralın atadığı kişilerden oluşmaktaydı. Kısa sürede ülkenin yönetimi, asillerin ve kral taraftarlarının eline geçmiş, kişi hak ve özgürlükleri zaman içinde ortadan kaldırılırken, basına da sansür getirilmişti. Cezayir işgali sonrasında basına yeni yasaklar getirilmesi ve seçmen sayısının düşürülmesi karşısında 27 Temmuz 1830’da Paris sokaklarında ayaklanma başladı. Liberallerin cumhuriyet yanlılarınca başlatılan bu harekete, öğrenciler, işçiler ve nihayet halk katılınca 3 gün süren çarpışmalar sonucunda X. Charles’ın tahttan indirildi ve yerine I. Louis Philippe kral ilan edildi. Anayasa demokratik ilkelere göre değiştirilirken, kralın “Fransa Kralı” yerine “Fransızların Kralı” olduğu belirtilmekteydi. Böylece liberaller Fransa’da yönetime hâkim oldular.
1830 Devrimi’nin diğer Avrupa ülkelerine etkisi neler olmuştur?
Fransa’da yaşanan olaylar sonrasında ilk kıvılcım ilk olarak Belçika’ya sıçradı. Viyana Kongresi ile birleştirilen Belçika ve Hollanda, Fransa’daki devrimden bir ay sonra 25 Ağustos 1830’da Belçika’da hem liberal hem de ulusçu bir hareket patlak verdi. Gelişen olaylar sonucu 4 Ekim 1830’da Belçika, Hollanda’dan ayrılarak, bağımsız bir devlet oldu. Polonya’da, Ruslara karşı bağımsızlık hareketi başlatılsa da başarıya ulaşamadı. İtalya’da 1831 yılında Modena, Bologna ve Papalık devletlerinde ortaya çıkan liberal nitelikteki ayaklanmalar Avusturya tarafından sertçe bastırıldı. Alman prensliklerinde başlatılan liberal hareketler bastırılmışsa da, ileride Alman birliğinin kurulması noktasında önemli adımlar atılmıştır. Portekiz’de liberal hareket başarıya ulaşırken, İspanya’da e liberal bir anayasa ve meşruti bir yönetim yürürlüğe girmiştir. İngiltere’de yeni bir seçim kanunu kabul edilerek, seçmen sayısı artırıldı. Böylece 1830 devrimleri İngiltere’de daha iyi bir demokrasi yolunda, bir adım daha atılmasını sağladı.
1848 Devrimlerini hazırlayan nedenler nasıl açıklanabilir?
Avrupa’da görülen siyasi, sosyal, ekonomik vb. gelişmeler 1830 Devrimleri ile daha güçlendi. Avrupa’da ortaya çıkan devrimler ve devrim hareketleri sonucu, burjuvazi pek çok hakka sahip olurken, halkı oluşturan diğer sınıflar açısından pek önemli gelişmeler sağlanamamış, seçme ve seçilme konusunda sınırlamalar devam etmekteydi. Sanayi Devrimi sonrası güçlü bir şekilde ortaya çıkan işçi sınıfının haklarını savunmak için Avrupa’da sosyalist partiler kurulmasıyla liberalizmin yanında ulusçuluk ve sosyalist akımlar da gelişmeye başladı. Gelişen sosyalist düşüncelerin etkisi, burjuvazinin liberal reform isteği, İtalya ve Almanya kaynaklı ulusçuluk anlayışı gibi unsurlar 1848 devrimlerini doğurdu. İlk hareket Viyana Kongresi’nin oluşturduğu, 22 kantonlu İsviçre’den geldi. Liberal kantonlar, karşılarında bulunan Katolik 7 kantondan oluşan birliğe karşı zafer kazandılar. 1848’de hazırlanan anayasa, tamamen liberal ve özgürlükçüydü.
1848 Devrimlerinin aslen Fransa’da yaşandığı söylenebilir mi?
İsviçre’deki hareket 1848 Devrimlerinin ilk işareti gibi gözükürse de, Avrupa’yı sarsan, 1848 Devrimleri yine ilkin Fransa’da başlayarak Avrupa’ya yayılmıştır. Devrimin patlak vermesinde liberallerin ve sosyalistlerin yanı sıra, Kral Louis Philippe’in izlediği politikalar da etkili olmuştur. Az ücret, fazla çalışma saatleri, sağlıksız ortamlarda çalışma, kadın ve çocukların çalıştırılması gibi sorunları bulunan işçi sınıfının, yeni bir devrim yapılması gerektiği konusundaki düşüncelerini, cumhuriyet taraftarları da desteklemekteydiler. Kral, kendisine yönelik muhalefet arttıkça tutumunu sertleştirerek, giderek liberal görüşlerinden vazgeçmeye başladı. Bu çerçevede kişi ve basın özgürlüklerini kısıtlayarak, yazarları ağır cezalara çarptırdı. Bu durum 22 Şubat 1848 Devrimi’nin doğuşuna neden oldu. Kralın istifa etmek zorunda kaldığı olaylar sonrasında 21 yaşını dolduran bütün Fransızlara oy hakkı tanındı. Bu gelişmeler gittikçe kuvvetlenen sosyalistleri tatmin etmeyince yeniden karışıklıklar çıktı. Yeni bir meclis kurularak II. Cumhuriyet ilan edildi.
Fransa’da gerçekleşen bu son devrimin etkisi Avrupa ülkelerinde etkisini nasıl göstermiştir?
Fransa’da gerçekleşen son devrim etkisini diğer Avrupa ülkelerinde de gösterdi. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda yaşanan halk ayaklanması sonucunda yeni bir meclis kuruldu. Avusturya, kanlı bir şekilde başlayan Macar İhtilalini bastırarak, Macaristan’ı tekrar Avusturya’ya bağladı. 1848 Devrimi İtalya’da da liberal bir hareket olarak başlamış ve ulusal birlik hareketine dönüşmüş, Sicilya Krallığı’na da sıçramıştır. Milano Avusturya’ya karşı ayaklansa da hareket başarıya ulaşamamıştır. Almanya’da ise Alman birliğini kurmak için başlatılan hareket, Berlin’de halk isyanına neden oldu. Alman birliğini sağlamak amacıyla kurulan meclisin hazırladığı anayasa ile Alman birliği konusunda önemli bir adım atılsa da Avusturya’nın baskısı birliğin gerçekleşmesini bir süre daha gecikecekti. 1848 Devrimleri sonrasında liberal yönetim anlayışı yanında ulusçu ve sosyalist akımlar Avrupa’da ağırlık kazanırken, mutlaki rejimler ya meşruti monarşiye dönüşmüş ya da büyük oranda yıpranmışlardı.
Sanayi toplumu ne demektir?
Sanayi devriminin İngiltere'de doğuş nedenleri nelerdir?
18. yüzyılın ortalarından itibaren İngiltere’de Sanayi Devrimi’nin doğuşunu sağlayan pek çok faktörün bir araya geldiği görülür. Kısaca bunları sıralarsak:
-
İngiltere, demokrasi tarihi bakımından Kıta Avrupa’sından farklı bir süreç yaşamıştır. 1215 Magna Charta ile başlayan ve 1689 “Haklar Bildirisi” nin kabulüne uzanan süreçte, Parlamento İngiltere’de kapitalist gelişimi ve serbest ticareti desteklemiştir.
-
16. yüzyılda İspanya’nın denizlerdeki hâkimiyetini yıkan İngiltere, Sanayi Devrimi’nin doğuşuna kadar, Denizlerdeki üstünlüğü sayesinde, büyük bir imparatorluk kurmuştu. İngiliz donanması ve güçlü ticaret filolarıyla, taşımacılık gelişmişti. Ticaret ve sömürgecilik yoluyla, İngiltere’de büyük servetlerin (sermaye) birikimi sağlanmış ve biriken servetler, 18. yüzyıl İngiltere’sinde bankacılık ve borsa gibi büyük finans kurumlarını geliştirmişti.
-
16. yüzyuldan itibaren Avrupa’nın genelinde olduğu gibi İngiltere’de de hızlı nüfus artışı görülür. Artık kentlerde sanayi için gereken iş gücü hazırdı.
-
18. yüzyıla gelindiğinde İngiltere’de Ortaçağ kurumları olan lonca sistemine dayalı sanayi üretimi, yetersiz hâle gelerek işlevini yitirmişti. Loncalara bağlı çalışan zanaatkârlar, bağımsızlaştılar. Giderek makinesiz, kol gücüne dayalı (manifaktur) üretim yapan imalathanelerde, tüccarlar için bir arada çalışmaya başlamışlardı. Bu durum iş bölümünü ve ihtisaslaşmayı hazırlamıştı.
-
Genel nüfus artışının yarattığı talep patlaması yanında, gelişen orta sınıf ihtiyaçları çerçevesinde tüketim mallarına olan talep artışı gibi nedenler, üreticiler üzerinde talep baskısı yaratmakta ve onları üretimde gereken artışları sağlayacak yeni arayışlara yöneltmekteydi.
-
İngiltere, makineleşmiş bir sanayi kurabilmek için gerekli olan kömür ve demir yönünden zengin yeraltı kaynaklarına sahipti.
Dokuma sanayi açısından ilk önemli buluş nedir?
Dokuma sanayii açısından ilk önemli buluş, John Kay isminde bir dokumacı tarafından 1730’da “uçan mekik” adı verilen, yeni bir mekik bulunmasıydı. Yeni mekik, dokumacılar tarafından, kısa zamanda benimsenerek geniş bir kullanım alanı buldu. Bu sayede iplik oldukça hızlı dokunmaya başladı. Kumaşlar, eskiye oranla çok daha fazla miktarlarda dokunmaktaydı.
James Watt'ın yaptığı buhar gücüyle işleyen motorun nasıl etkileri olmuştur?
James Watt’ın yaptığı ve buhar gücüyle işleyen motor, bir fabrikadaki bütün tezgâhları çalıştırabilmekteydi. Artık ev içi sanayi ya da sadece ırmak boylarında çalışabilen tezgâhlar yerine, kentlerde içinde büyük makinelerin çalıştırılabileceği binalar, yani fabrikalar açılabilir ve büyük ölçekli üretim yapılabilirdi.
James Watt’ın buhar makinesi tıpkı dokuma sanayiinde olduğu gibi demir sanayiinin teknolojisinde de devrimsel bir etki yaptı. 1807’de Amerikalı Robert Fulton buhar makinesini gemilere uyguladı. 1825’te demir raylar üzerinde yürüyen ve buhar kuvvetiyle çalışan ilk lokomotif çalışmaya başladı.
Sanayi devriminin ekonomik açıdan sonuçları nelerdir?
-
Sanayileşen ülkelerde modern bilim ve tecrübi bilgilerin, pazar için, üretim süreçlerinde geniş çaplı ve sistematik olarak uygulanması
-
Ekonomik faaliyetlerin, aile içi veya yerel kullanımlardan daha çok, ülke düzeyinde ve uluslararası pazarlara yönelik oluşu ve giderek ihtisaslaşması
-
Üretim birimlerinin şahsi olmaktan çıkarak, ortaklık vb. yollarla büyük sermaye yatırımı gerektiren teşebbüslere ve fabrikalaşmaya dayanması
-
Sermayeye dayalı üretim süreçlerinin yoğun ve yaygın kullanımı
-
İş gücünün, temel malların üretimi yerine mamül mallar ve hizmetlerin üretiminde yoğunlaşması
Sanayi devriminin toplumsal açıdan sonuçları nelerdir?
-
Tarım tekniklerindeki iyileştirmeler ve makineleşme sonucu işsiz kalan veya topraksız nüfusun, kırsal alandan kentlere yönelmesi ve kentlerin nüfusunun yoğunlaşması
-
Ortaya çıkan sermayeye dayalı üretim araçlarının sahipliğinin ya da bu araçlarla olan ilişkilerin belirlediği, yeni mesleki ve sosyal sınıflar olarak burjuvazi sınıfına sanayicilerin katılması ve sanayi öncesinde de varolan işçilerin, sanayileşmeye (fabrikalaşma) paralel olarak, önemli bir toplumsal sınıf olarak ortaya çıkması
Kuzey Amerika'da oluşan 13 koloni halkının özellikleri nelerdi?
Kuzey Amerika’da oluşan bu 13 koloni halkı, diğer devletlerin kurduğu sömürge koloniler halkından önemli farklılıklar göstermekteydi. Diğer sömürgeci devletlerin kurdukları kolonilerden farklı olarak, İngiliz göçmenlerin yerleşerek oluşturdukları İngiliz kolonileri, Avrupa tipi bir toplumun yeni bir coğrafya üzerinde farklı bir örgütlenmesiydi.
Yine bu kolonilerin halkı, İngiliz ve diğer Avrupa halkları gibi monarşik bir idareye yakın olmaktan daha çok, temelini eşitlik ve özgürlük kavramlarının oluşturduğu liberal düşüncelere sahiptiler. Yeni Dünya’ya gelen bu göçmenlerin büyük çoğunluğu aynı zamanda, 16. ve 17. yüzyıllarda İngiltere’de kilisede reform yapmaya çalışan, Tanrı önünde eşitlik ilkesine inanmaları nedeniyle eşitliğe bağlı ve dinî kuralların basitleştirilmesini isteyen, Prütan hareketinin takipçisiydiler. Demokratik ilkeler ve uygulamalar bu koloniler halkının yönetim tarzını oluşturmuştu.
Bağımsızlık Bildirisi neden büyük bir öneme sahiptir?
Bağımsızlık Bildirisi, demokrasi tarihi açısından çok büyük bir öneme sahiptir. Çünkü bir siyaset belgesinde ilk kez, insanların doğuştan bazı haklara sahip oldukları vurgulanarak, özgür ve demokratik bir yönetimin temel ilkeleri ortaya konulmaktaydı.
Bağımsızlık Bildirisi'nin temel esasları nelerdir?
Bildirinin temel esasları şu şekilde tanımlanabilir:
-
Tüm insanlar eşit yaratılmışlardır.
-
İnsanların doğuştan sahip oldukları,vazgeçilemez ve devredilemez bazı hakları vardır. Bunlar; yaşama, özgürlük ve mutluluğa erişme haklarıdır.
-
Devletler bu hakları korumak adına insanlarca kurulmuştur. Yöneticiler, yönetme gücünü yönetilenlerin onayından alırlar.
-
Eğer herhangi bir hükümet şekli, bu amaçlara aykırı hareket ederse, bu yönetimi düşürmek ya da değiştirmek, yeni bir yönetim kurmak halkın hakkıdır.
Fransız Devrimi nasıl tanımlanır?
Fransa’da 1789-1799 yıllarını kapsayan, burjuvazinin önderliğinde feodal yapılanm
Liberalizm ne demektir?
Fransa'da mutlak monarşi rejimine karşı ilk darbeyi vuran düşünür kimdir?
Montesquieu (1689-1755) “Kanunların Ruhu” isimli eserinde Fransa’da dinsel, siyasal ve sosyal kurumları incelemiş ve mutlak monarşi yerine anayasalı bir monarşiyi savunurken, devlet iktidarını oluşturan yasama, yürütme ve yargının (kuvvetler ayrılığı esası) birbirinden bağımsız olması gerektiğini söyleyerek Fransa’da mutlak monarşi rejimine karşı ilk darbeyi vurmuştu.
Montesquieu'dan sonra Fransız monarşi rejimine darbe vuran düşünürler kimlerdir?
Jean-Jacques Rousseau (1712-1778) ise “Toplum Sözleşmesi” isimli eserinde, insanların devleti kendi aralarında yaptıkları bir sözleşmeyle oluşturduklarını ve kendi özgür iradeleriyle kurduklarını belirtmekteydi. Böylece egemenliğin kaynağı ilahî olmaktan çıkmaktaydı. Kralın tanrısal egemenliği yerine, halk egemenliği düşüncesi getirilerek, Fransa’da rejime yönelik ikinci büyük darbe vurulmaktaydı.
Diderot (1713-1784) ise, ilk cildi 1751’de yayınlanan “Ansiklopedi”sini 1764’te tamamladı. Avukat, hekim, profesör, rahip, akademisyen, sanayici, üretici pek çok kişinin yazımına katıldığı “Ansiklopedi”de, esaret, adaletsizlik, vergi vb. dönemin kavramları açıklanırken, halkın eğitilmesi amaçlanmıştı.
Voltaire (1699-1778) ise, kilisenin ve Katolikli¤in ba¤naz etkisine karşı savaş açmıştı. Bağnazlıktan arınmış bir din ile birlikte soylularla, kilisenin imtiyazlarının kaldırılması talebi yanında, vicdan ve düşünce özgürlüğünü savunmaktaydı.
Fransız Devrimi'ni hazırlayan ekonomik nedenler nelerdir?
Devrim öncesi Fransa’da sosyal yapılanma ile Fransız ekonomisi artık uyum göstermemekteydi. Sanayi alanındaki teknik gelişmeler, Fransa’da üretim artışına neden olurken, tüccar ve sanayicilerin zenginleşmesine neden oldu. Burjuvazi adını alan bu sınıf, Fransa’daki toplumsal ve ekonomik hayat içinde gücü ve etkisi artmakla beraber, siyasal bakımdan hiçbir söz hakkına sahip değildi. Ayrıca gelişen ekonomik yaşam içerisinde, feodal ekonominin sınırlandırıcı etkileri de, burjuvazinin gelişimine engel olarak görülmekteydi. İç gümrükler yüzünden ticaret gelişememekteydi. Devletin, asillerin, piskoposların, manastırların kendi topraklarından geçiş karşılığında aldığı bu vergiler (iç gümrükler), Fransa’nın ekonomik birliğini de önlemekteydi.
Loncalara dayalı üretim anlayışı, sanayi ve ticaretin serbestçe gelişimini engelleyici bir durumdaydı. Özellikle Fransa’da 1785-1789 yılları arasındaki genel fiyat artışlarının %65’e ulaşması ve en fazla yükselişlerin ise gıda maddeleri üzerinde görülmesi, yoksul geniş halk kütlelerinde büyük huzursuzluk yaratmıştı.
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin temel ilkeleri nelerdir?
17 ana maddeye dayanan bildirinin temel ilkeleri şöyledir:
-
İnsanlar özgür ve haklar bakımından birbirine eşit şekilde doğarlar ve öyle kalırlar.
-
Bu haklar özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve zulme karşı direnme hakkıdır.
-
Her türlü egemenlik, esas olarak, ulusundur.
-
Özgürlük, başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilme gücüdür.
-
Kanun, sadece toplum için zararlı olan hareketleri yasaklayabilir, kanunun yasaklamadığı hiçbir şeyin yapılması engellenemez ve kanunun emretmediği bir şeyi yapmaya kimse zorlanamaz.
-
Kanun genel iradenin açıklanmasıdır. Kanunun yapılmasına her yurttaşın kendisinin veya temsilcilerinin katılması hakkıdır. Kanun önünde her yurttaş eşittir.
-
Kanunun gösterdiği durumlar dışında hiç kimse suçlanamaz, tutuklanamaz ve gözaltına al›namaz.
-
Kanunsuz suç olamaz.
-
Kamu düzenini zedelemedikçe, hiç kimse siyasi ve dinî inançlarından dolayı kınanamaz.
-
Her yurttaş serbestçe düşünebilir, konuşabilir, yayın yapabilir.
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi neden diğer bildirilerden daha etkili ve önemlidir?
Ancak Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisinin etkisi ve öneminin diğerlerinden çok daha büyük olmasının nedenleri bildirinin açık, berrak bir üslupla kaleme alınmasının yanında, getirdiği ilkelerinin tüm dünyada evrensel değerler olarak kabul edilmesidir. Bildiri, adından da anlaşılacağı üzere sadece Fransız halkına yönelik değildir. Tüm insanlığı kapsar, özgürlükçü şekilde kaleme alınmıştı. Kurucu Meclis, yalnızca içinde yaşanılan çağı değil, bütün çağlar için geçerli olabilecek temel ilkeleri açıklamaktaydı. Etkisi bakımından tüm dünyada, evrensel nitelikteki ilkeler ışığında, demokratik rejimlerin kurulması noktasında, günümüz dünyasına kadar uzanan yeni bir dönemi açmıştı. Uygarlık tarihi içerisinde insan olgusunun değeri ve yeri, bu belge ile çizilmişti.
Kurucu Meclisin iki yıllık çalışma sonucu hazırladığı 1791 Anayasası meclise ve krala hangi yetkileri veriyordu?
Kurucu Meclisin iki yıllık çalışma sonucu hazırladığı Anayasa, 14 Eylül 1791’de kral tarafından onaylandı. Anayasa, yasama yetkisini Ulusal Meclis’e veriyordu. Yürütmenin başı olan krala ise, sadece veto hakkı tanımaktaydı. Ancak bir kanun vetoya rağmen, meclis tarafından tekrar kabul edilirse, yürürlüğe girecekti. Egemenlik hakkının sahibi olan meclisi, kral dağıtamazdı. Kralın kanun dahi önerme hakkı bulunmamaktaydı. Yürütme gücü, kralın meclis dışından atayacağı bakanlardan oluşacak, yargı gücü ise doğrudan doğruya halk tarafından seçilen yargıçlar tarafından kullanılacaktı.
Konvansiyon Meclisi'nin yayınladığı bildirinin amacı neydi?
Konvansiyon (Convantion) Meclisi adını alan ilk Cumhuriyet Meclisi, halk tarafından seçilen 749 üyeden oluşmuştu. Bu meclisin yaptığı ilk iş, Avrupa halklarına yönelik olarak bir bildiri yayınlamak olmuştur. Bildiride Avrupa’ya Fransız Devrimi’nin ilkeleri tanıtılıyor ve Fransız ordusuna bu ilkeleri yayma görevi veriliyordu.
Direktuvar Dönemi ne demektir?
Konvansiyon Meclisi 1795 yılında yeni bir Anayasayı, Fransa’nın III. Anayasası’nı hazırladı. Yeni yönetim dönemine, Direktuvar Dönemi denmektedir. Anayasaya göre, yürütme gücü Direktör denilen ve 5 kişiden oluşan bir kurula verilmekteydi. Yasama ise İhtiyarlar Meclisi denilen 150 kişilik bir kurul ile Beşyüzler Meclisi adı verilen bir başka Meclise bırakılmaktaydı. Direktuvar Dönemi, Mısır seferinden dönen Napole´on Bonoparte’nin gerçekleştirdiği bir hükümet darbesiyle sona erdi.
Fransız Devrimi sonrasında Avrupalı hükümdarları kaygılandıran en önemli noktalar nelerdi?
Avrupalı hükümdarları kaygılandıran en önemli noktalar, egemenliğin kaynağının ilahî olmaktan çıkartılarak ulus egemenliği anlayığının geçerli hâle gelişi, laik bir düzen anlayığının benimsenişi, çok uluslu devletlerin çıkarlarına aykırı olarak ulusçuluk (milliyetçilik) akımının, çok uluslu imparatorlukların tebaaları arasında yayılma eğilimi, geniş kitlelere yayılacak şekilde, insanların temel hakları olduğu anlayışı ve bu haklarını alma yolunda, insanların zulme direnme hakkı gibi düşüncelerdi.
1815'te toplanan Viyana Kongresi'nin aldığı önemli kararlar nelerdi?
Viyana Kongresi’nin aldığı bazı önemli kararlara bakarsak, Fransa’yı 1792 sınırlarına çekilmek zorunda bırakırken, Polonya’yı Rusya, Prusya ve Avusturya arasınıda paylaştırıyordu. Saksonya Krallığı, kuzey topraklarının büyük bir kısmını Prusya’ya vermek zorunda kaldı. Belçika ve Hollanda’nın birleştirilmesiyle Niederland adıyla yeni bir devlet kurulması, İsveç ve Norveç’in birleştirilerek İsveç - Norveç Krallığı kurulması, 22 kantondan oluşan sürekli tarafsız bir devlet olarak İsviçre’nin kurulması dışında, Napolyon savaşları sonucu, tahtlarını kaybeden hükümdarlar tahtlarına iade edilmekteydi.
Dörtlü İttifak hangi devletlerden oluşuyordu?
Kutsal İttifak’ın, liberal düşünceleri ve hareketleri önlemekte yetersiz olduğuna inanan Prens Meternich’in girişimiyle İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya’dan oluşan dört devlet, liberal düşüncelerin yayılmasını silah gücüyle durdurmayı kararlaştımışlardı.
1830 devrimlerinin etkisi İngiltere'de nasıl görülmüştür?
İngiltere’de 1830 Devrimlerinin etkisi reformist bir şekilde görüldü. 1832’de yeni bir seçim kanunu kabul edilerek, seçmen sayısı artırıldı. Böylece 1830 devrimleri İngiltere’de daha iyi bir demokrasi yolunda, bir adım daha atılmasını sağladı.
1848 Devrimleri nasıl başlamıştır?
Avrupa’yı sarsan, 1848 Devrimleri yine ilkin Fransa’da başladı, ihtilalin patlak vermesinde liberallerin ve sosyalistlerin yanı sıra, Kral Louis Philippe’in izlediği politikalar da etkili olmuştur. Az ücret, fazla çalışma saatleri, sağlıksız ortamlarda çalışma, kadın ve çocukların çalıştırılması gibi sorunları bulunan işçi sınıfının, yeni bir devrim yapılması gerektiği konusundaki düşüncelerini, cumhuriyet taraftarları da desteklemekteydiler. Ilımlılar ve liberaller de durumdan hoşnut değildiler.
1848 Devrimleri'nin sonuçları nelerdir?
Fransa’da önce cumhuriyet ve bir süre sonra da imparatorluk rejimi kuruldu. İtalya, Prusya, Hollanda ve Belçika’da krallar uyruklarına birtakım haklar ve imtiyazlar vermek zorunda kalmışlardır. Almanya ve İtalya siyasal birliklerini oluşturma yolunda önemli adşmlar atılmıştır. Liberal yönetim anlayışı yanında ulusçu ve sosyalist akımlar Avrupa’da ağırlık kazanırken, mutlaki rejimler ya meşruti monarşiye dönüşmüş ya da büyük oranda yıpranmışlardı.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 7 Gün önce comment 0 visibility 160
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 361
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 1 visibility 988
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1314
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20191
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25854
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14706
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12653
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12648
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10587