Orta Asya Türk Tarihi Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Uygur Kağanlığı Ve Türk Boyları
Uygurlar ilk kez hangi Türk kaynaklarında ve ne zaman anılmışlardır?
Çin kaynaklarına göre başlarda Gaoche (Yüksek Arabalı) ve ardından Töles boyları arasında görülen ve 603 yılından itibaren Göktürklere karşı isyan ettiği bildirilen Uygurlar, Türk kaynaklarında ilk kez Orhun Yazıtları’nda 717 yılındaki isyanları sebebiyle anılmışlardır.
Çin kaynakları Uygurlardan nasıl bahsetmektedir?
Çin kayıtlarında ise Huihe, Weihe, Weiwu gibi adlarla geçmektedirler.
Uygur kelimesi ne anlama gelmektedir?
Uygur adına dâir bazı açıklamalar vardır. İlk olarak uy-: “takip etmek”+gur şeklinde meydana geldiği söylenmişse de o tarihte Türkçe takip etmek fiilinin ud- olduğuna yönelik bir itiraz yapılmıştır. İkinci olarak adın, oy-: “oymak”+gur birleşmesiyle ortaya çıktığını öne sürenler çıkmıştır. Nihayetinde çeşitli görüşler arasında en muteber açıklamanın uy: “müttefik, akraba”+gur olduğu anlaşılmıştır. Nitekim On-Uygur sözünün “On Müttefik” demek olduğu bilinmektedir. Yine 945 yılında yazılan bir Çin kaynağında Uygur adı, “şahin gibi dolaşan, hücum eden” mânâsında izah edilmiştir. Tarih sahnesine çıkışından itibaren Uygur adı daima siyasî ittifaklar vesilesiyle kullanılmıştır. O hâlde adın anlamına dair en makul izah “müttefik” olmalıdır.
Çin kaynaklarına göre Uygurlar tarih sahnesine nasıl çıkmışlardır?
Uygurların tarih sahnesine çıkmalarıyla ilgili Çin kaynaklarında bir menşe efsanesi anlatılmaktadır. Buna göre Hun hükümdarı, sadece göğe layık gördüğü kızını bir kuleye kapatmış, daha sonra kuleye giren bir kurt bu kızla evlenmiş ve böylece Uygurlar türemişler.
Uygur devleti hangi tarihte kurulmuştur?
Terhin ve Şine-Usu adlı Uygur yazıtlarında Uygur Kağanlığı’nın kuruluş tarihi 748 olarak anlaşılmaktadır. Bununla beraber Çin kaynaklarındaki bazı bilgilere ve Göktürklerden hemen sonra kurulduğu düşüncesine dayanarak genel olarak 745 yılı başlangıç olarak kabul edilmektedir.
Uygur devleti ne zaman ve ne sebeplerle yıkılmıştır?
Tibetlilerin Beşbalık taraflarındaki Shatuo Türkleriyle ittifak kurarak Çin’e hücumlara başladıkları sırada Çin’de düzenin devamlılığını kendi çıkarları için gerekli gören Uygurlar buna karşı koymak istediyseler de başarılı olamadılar. Kağan başarısızlığıyla halkın gözünden düşüp öldürülünce Ötüken’de karışıklık çıktı. Kağan olan Ediz boyundan Kutlug (“Ay Tanrıda Ülüg Bulmış Alp Kutlug Bilge Kağan”, 795-805) ile “Ay Tanrıda Kut Bulmış Külüg Bilge” (805-808) zamanlarında Uygur hâkimiyetindeki topraklarda sükûnet hasıl oldu, ticaret ve zenginlik arttı. “Ay Tanrıda Kut Bulmış Alp Bilge (808-821) devri savaşsız geçti. Ay Tanrıda Ülüg Bulmış Küçlüg Bilge (821-833) Tibetlileri durdurdu, Karluklara yeni bir Yabgu tayin etti ve Sogd bölgesine kadar ticareti geliştirdi. Kara Balgasun Yazıtı’nı da muhtemelen bu Kağan diktirdi. Bununla beraber bir karışıklıkta Kağan öldürüldü ve yerine yeğeni “Ay Tanrıda Kut Bulmış Alp Külüg Bilge Kağan (833-839) geçti. Bu Kağan da bir isyanda ortadan kaldırıldı. Manicilik yüzünden bozulan Uygur toplum yapısına karşılık 20 yıldır dinç bir kuvvet olarak Orhun havalisini baskı altında tutan Kırgızlar, 840 yılında Ordu-Balık’ı ele geçirdiler ve Kağan Hesa’yı (839-840) öldürerek Uygur Kağanlığı’nı yıktılar. Uygurlar bundan sonra yurtlarını terk edip Karluk memleketine, Çin’e ve daha çok ticaret merkezlerinin olduğu İç Asya’ya kütleler hâlinde göçtüler.
Uygur devleti kaça ayrılmıştır?
Uygur devleti ikiye ayrılmıştır. Bunlar Gansu Uygur Devleti ve Doğu Türkistan Uygur Devleti’dir.
Gansu Uygur devleti nerede ve nasıl kurulmuştur?
Uygurların kütleler hâlinde 847 yılında yerleşmelerinden önce Gansu havalisinde epey Uygur yaşıyordu. Buranın yeni sâkinleri artık Çin ile ticaret ve imparatorluktan kız alma usulüyle siyasi evlilikler yaparak durumlarını düzelttiler. X. yüzyılın başlarında Çin’de Tang Sülâlesi’nin sonu gelmek üzereydi. Bunun üzerine Gansu Uygurları bağlı oldukları Dunhuang merkezli Çin askerî bölgesiyle bağlarını kestiler. Yine 905 yılında bölgede bir devlet kuran isyancı bir Çin generalinin tazyiklerine karşı Tegin adlı komutanın emrindeki Uygur ordusu 911 yılında Dunhuang’ı kuşatıp, generali yendi. Bundan sonra bölgedeki Uygurlar müstakil oldular.
Doğu Türkistan Uygur devletinin ilk kağanı kimdir?
İç Asya’ya doğru giden Uygurların başında Wujie Tegin’in kardeşi Enian Tegin vardı. Kendisi 13 Uygur boy birliğinin son Kağanı olarak kabûl edilmektedir. Batıya giden bir Uygur kolu Tanrı Dağları, Beşbalık, Turfan taraflarına yerleşerek 856 yılında Mengli’yi Kağan seçtiler. Böylelikle ilk kağan Mengli olmuştur.
Doğu Türkistan Uygur devletinin hakim olduğu önemli merkezler nerelerdir?
Türk boyları ve toplulukları içerisinde edebî kültür seviyesi yüksek olan Uygurlar, Doğu Türkistan sahasında dünyanın en gelişmiş şehirlerinden bazılarına hâkim oldular ve bazılarını da kurdular. Doğu Türkistan Uygurları, Kaşgar, Beşbalık, Kuça, Turfan, Kumul gibi dünyanın en eski kültür, sanat ve ticaret merkezlerine hâkim oldular ve çok müreffeh bir hayat sürmeye başladılar.
Uygurlarda kültür ve sanat ortamı nasıldı?
Şehirlerde ticaret ve zanaat erbabı olan şehirli Uygurlar sanat, edebiyat gibi alanlarda da çok ilerlemişlerdi. Yine bozkırda kurdukları Kağanlık vesilesiyle edindikleri üstün idare etme kabiliyetlerini şehir kültürü unsurlarıyla yoğurarak, Türk şehir kültürünün en mühim temsilcileri olmuşlardı. Uygurlar bir alfabe oluşturmuşlar ve bunu XV. yüzyılın sonuna kadar resmî olarak kullanmışlar, paraların üzerine basmışlardı. Uygurlar, Çinlilerinkinden farklı türde kendi imal ettikleri kâğıda yazıyorlardı, kitaplarını basıyorlardı. IX.-X. yüzyılda Çinlilerin blok baskı ile çoğaltma tekniğinden farklı olarak sert ağaçtan tek tek hareketli Uygur harfleriyle kitap basımını ilk olarak gerçekleştirmişlerdi. Uygurların bilhassa Manicilik, Budacılık ve Nesturilik alanlarındaki dinî tercüme kitapları çok yüksek bir edebî seviyedeydi. Bunlar arasında Maitrisimit ve Altun Yaruk en meşhurlarındandır. Karahanlı ve Çağatay edebiyatının Uygurlara dayandığı bilinmektedir. Doğu Türkçesinin çok ileri seviyede olmasında en büyük pay Uygurlarındır.
Uygur Türkleri arasında kozmopolit bir inanç kültürü var mıdır?
Evet vardır. Uygurlar eski Türk dininden sonra Manicilik ve Budacılık gibi dinlere girdiler. Fakat bu dinler Uygur Türklerinin tüm hayatlarına nüfuz etmemiş, en alt tabakalara kadar inmemiş ve halk Tek Tanrı inancından hiçbir zaman vazgeçmemiştir.
Uygurlar tarafından kurulan önemli şehirler hangileridir?
Uygurlar tarafından Doğu Türkistan’daki ticaret yolları üzerine kurulan Kumul, Turfan, Kuça, Aksu, Kaşgar, Yarkend, Hoten gibi şehirler önemlidir. Bu şehirler Türk medeniyetinin ve şehir kültürünün güzide numuneleri olmuşlardır.
Uygurların en önemli sanatsal faaliyetleri nelerdir?
Uygurların en önemli sanat faaliyeti duvar resmidir. Yine kumaş, ipek, kâğıt, deri ve ağaç gibi nesneler üzerine yapılan işlemeler ve suretler çok ileri bir sanat anlayışının göstergesidir. VIII. ve IX. yüzyıldan kalma Manici ve Budacı duvar resimleri ve minyatürler Türk resim sanatının en eski numunelerindendir. Bu resimler eski Uygurların hayatını yansıtması açısından çok önemlidir. Bunlarda görülen insanlar, elbiseler, yiyecek, içecekler, eşyalar, müzik aletleri Uygurların ne kadar zarif ve zevk sâhibi insanlar olduğunu bizlere göstermektedir. Uygurlarda musiki de çok gelişmişti. Belli sisteme kavuşmuş Uygur müzikleri Çin saraylarında çalınıyor ve Uygur müzikleri Çinliler arasında moda hâline geliyordu. Uygurlar giyim-kuşamda çok ince bir zevke sâhiptiler. Öyle ki Çinliler Uygurları taklit ediyorlar, Çinli kadınlar Uygurlar gibi görünmeye özen gösteriyorlardı.
Uygurların zanaat faaliyetleri nelerdir?
Uygurlar el işlemeciliği ve zanaat alanlarında da çok ilerideydiler. Altın, gümüş, demir, mermer gibi madenleri zarafetle işlemişler ve yine ziynet eşyaları ile silah yapımında devirlerine göre üstün teknikler kullanmışlardır. Yine Uygurların çanak-çömlek yapımı ve Türk sanatı tesirlerinin yoğun olduğu heykel sanatı, bütün Türkistan sahasını ve Çin’i etkilemiştir.
Kırgız Kağanlığı nasıl kurulmuştur?
Uygurların başına Bögü geçince Kırgızlar tekrar isyan ettiler ve Tun Baga Tarkan’ın Bögü’yü öldürmesine yardım ettiler (779). Bu tarihten sonra Uygur Kağanlığında Kırgız üstünlüğü görülmeye başlandı. Bu esnada Kırgızların 400 bin kişilik bir ordusu vardı. IX. yüzyılın ilk çeyreğinden sonra Uygur Kağanlığı topraklarında hastalıklar ve tabiî felaketler ortaya çıkınca halk zayıf düştü. İdareci tabakada ise iktidar mücadeleleri ve suikastlar görüldü. Uygurların güçlü komutanı Külüg Baga, 839 yılında Kasar Kağan öldürülünce Kırgızların yanına kaçtı ve 100 bin atlıyla Uygur başkentini ele geçirdi. Uygurların son Kağanı da öldürüldü ve Kırgız Kağanlığı kuruldu.
Kırgız adının anlamı nedir?
Milattan önceki devirlerden beri Çin kaynaklarında Gekun, Jiankun gibi şekillerde geçen Kırgız adının, “kırk”+ız yâni “kırk boy” veya “kırk”+kız yâni “kırk kız” mânâsına geldiği söylenmektedir. Yine Manas Destanı’na dayanarak “yok olmaz” “ölümsüz”, “yenilmez” demek olduğunu, “kırmızı” ve “yüz” kelimelerinden geldiğini, “Kem” ve “Orkun” adlarının bileşiminden türediğini veya “Kırk Oğuz” sözünden teşekkül ettiğini söyleyenler vardır. Bununla beraber Kırgız adı ile “kırk” sayısı arasında kurulan bağlar daha ön plana çıkmaktadır.
Kırgızlar fiziksel özellikleri nasıldır?
Kırgızlar Göktürkler devri Çin kaynaklarında kızıl saçlı ve mavi gözlü olarak tasvir edilmektedir.
Kırgızların yayılım alanları nerelerdir?
Kırgızların esasen bugünkü Abakan, Minusin, Sayan taraflarında yayıldıkları bilinmektedir.
Kırgızlar ve Göktürkler arasındaki ilişki nasıldı?
Kırgızlar, 560’a doğru Muhan zamanında Göktürklere, Kağanlığa vergi vermek ve ihanet etmemek şartıyla bağlandılar. Çok iyi silah yapan Kırgızların bir kısmı tarımla meşguldü. Göktürklerin silahlarını, çeşitli eşyalarını ve hayvan yemlerini temin ediyorlardı. Göktürklerin 630-680 arasındaki fetret devrinde müstakil oldular, bu esnada Çinlilere elçi gönderdiler ve başlarındaki kişiyi Kağan olarak adlandırdılar. Kırgızlar çok güçlü bir orduya ve gelişmiş silahlara sâhiptiler. II. Göktürk Kağanlığı kurulduktan sonra Kapgan Kağan (691-716), Kırgızlara Çin’e karşı birlikte hareket etmeyi teklif ettiyse de ret cevabı aldı ve savaş açıp onları itaat altına aldı. 709 yılında başka bir Türk boyu Çik’lerle birleşip isyan ettiler ancak 710 yılında bastırıldılar. Bu hadiseden sonra Kağanlık yıkılana kadar Göktürklere sadık kaldılar.
Türgişler Çin kaynaklarında ilk kez nasıl, ne zaman ve ne sebeple anılmıştır?
İli Irmağı havalisinde yayılan Türgişler, Çin kaynaklarında ilk kez 651 yılındaki hadiseler sebebiyle Tuqishi adıyla zikredilmektedir.
Suoge ve kardeşi Zhenu arasında iktidar mücadelesi ve Zhenu’nun Kapgan Kağan’a sığınması üzerine Türgişler üzerine yapılan seferler yazıtlarda nasıl zikredilmektedir?
Suoge ve kardeşi Zhenu arasında iktidar mücadelesi ve Zhenu’nun Kapgan Kağan’a sığınması üzerine Göktürkler, Türgişler üzerine seferler yaptılar. Bu seferler, yazıtlarda “Kara Türgiş” halkının itaat altına alındığı şeklinde kaydedilmektedir.
Maveraünnehir’de Arap orduları ve Türgişler arasında ne tür münasebetler yaşanmıştır?
717 yılında Kağan seçildikten sonra Balasagun Şehri’ni merkez yapan Sulu, batıdan gelen Arap akınlarına karşı durarak Maveraünnehir’deki Türklerin tutunmalarını sağladı. Arap ordularının Türkistan sahasındaki ilerlemelerinde yerli beylerin mukavemeti veya ittifak yapmak istememeleri bir yana en büyük engel Sulu’nun başlık ettiği Türgiş ordularıydı. Türgişler İslâmiyet’e değil Arap sultasına karşı büyük mücadeleler verdi. Arap kaynakları, orduları karşısında duranları hep “Türk” diye adlandırdı. Maveraünnehir’in önemi, ticaret yolları üzerinde olması ve bereketli topraklara yurtluk etmesidir. Halife Ömer b. Abd’il-Aziz (717-720) tarafından tayin edilen vâli El-Cerrâh b. Abdullah’ın Türk gücü karşısında Seyhun ötesine geçememesi üzere Araplar, Çin ile ittifak kurmak istedilerse de başarılı olamadılar. Yine Buhâra hâkimi Tuğşad, Kûmez hâkimi Marayana ve Çaganyan hükümdarları da Araplara karşı Çin’e olumsuz cevaplanan yardım taleplerinde bulundular. Çin ise Arap ordularının 719’da Seyhun ötesine geçmesi üzerine batıya doğru genişleme siyaseti izlemek istediyse de Türgiş gücünü göz önünde bulundurarak bu siyasetini erteledi. Böyle bir ortamda Türgişler batı siyasetlerinde daha rahat hareket edebildiler. Seyhun’u aşıp Maveraünnehir’e giren Türgiş ordusu komutanı Kül-çor, 721 yılında Arap ordularını Semerkand yakınlarında mağlup etti ve Arap kumandanı Sa’id Abd’ilAziz’i çembere aldı. Bunun üzerine 721 sonbaharında atanan yeni vâli el-Haraşi, Hocend halkının hepsini öldürtünce, bir kısım halk kütleler hâlinde Türgişlere sığındı. Bu arada tekrar vâli değişti ve Arap kuvvetleri arasında da anlaşmazlıklar çıktı. Maveraünnehir de karmaşa içine düştü. Müslim b. Saîd komutasındaki Arap orduları Fergana’ya girmek maksadıyla Seyhun’u geçince karşılarına bizzat Sulu çıktı. Büyük bir tazyikle karşılaşan Araplar geri çekildi ve Seyhun yakınlarında Türgişlerin müttefiki yerli kuvvetler tarafından durduruldu. Hızla gelen Türgiş orduları karşısında büyük zayiatlar veren Araplar, 724’de Semerkand’a çekildiler. Bu mağlubiyet neticesinde Maveraünnehir’de Arap gücü kırıldı.
738 yılında Sulu’nun ölmesi Türgişleri nasıl etkilemiştir?
738 yılında Sulu’nun ölmesinden sonra Suoge ve Zhenu arasındaki çekişmelerden dolayı Sarı ve Kara olmak üzere ikili teşkilat hâlinde yaşayan Türgiş boyları birbirine düşman oldu. Sarı Türgişlerden Kül-çor (Baga Tarkan), Kara Türgiş Başbuğu Dumozhe’yı ve onun Kağan yapılmasını istediği Sulu’nun oğlunu öldürdü ve kendisini Kağan ilan etti. Bu arada Kül-çor, Çin’in ilan ettiği Aşina ailesinden gelme On-Ok Kağanı da öldürünce Çinliler Kara Türgişleri desteklemeye karar verdiler. 742’deki Türgiş Kağanı İl-etmiş Kutlug Bilge, Kara Türgiş Başbuğu idi. İki taraf arasındaki çekişmeye Karluklar da karıştılar ve kalabalık Oğuz kütlelerinin Seyhun’a göçünü kolaylaştıran Türgişler iyice zayıfladılar.
Tölesler Çin kaynaklarında nasıl anlatılmaktadır?
Tölesler (Tölös, Tolis, Çincede Tiele), Çin kaynaklarında Hunların bakiyeleri olarak zikredilen ve bütün Türkistan sahasında yayılan kalabalık Türk boyları ve topluluklarıdır. Sui Shu adlı Çin yıllığı 50 kadar boy saymakta ve şöyle sıralamaktadır: 1’i Baykal Gölü’nün kuzeyinde, 5’i Tola Irmağı’nın kuzeyinde, 5’i Tanrı Dağları’nın kuzey eteğinde, 9’u Altayların güneybatısında, 4’ü Kang (Semerkand havalisi) Devleti’nin kuzeyinde, 10’u Seyhun boyunda, 4’ü Hazar’ın doğusu ve batısında, 6’sı Fulin (Bizans)’in doğusunda. Hun siyasi ittifakından arda kalan bu boyların hepsinin tamamen Türk olmadıkları bilinmekte ise de din, âdet ve hayat tarzı bakımından Göktürklerle aynı oldukları hiç olmazsa onlara benzedikleri söylenmektedir. Tölesler, IV.-V. yüzyıllara dâir Çin kaynaklarında Gaoche yâni “Yüksek Arabalı” adıyla kaydedilmekte ve onların diğer Türkler gibi kurt atadan türediklerine inanılmaktadır.
Göktürkler devrinde Töleslerin Türkistan sahasındaki dağılımları nasıldır?
Göktürkler devrinde Töleslerin Türkistan sahasındaki dağılımları şöyleydi:
- Tarduşlar (Çincede Xueyantuo; Xue=Sir, Yantuo=Tarduş?). Bunlar Altayların batısında oturuyordu ve Töleslerin en zengini ve kuvvetlisi idi.
- Tola Irmağı’nın kuzey sahasındaydılar.
3. On-Ok’lar. Altaylardan Seyhun yakınlarına kadar uzanan geniş bölgede yayılmışlardı. Çu IrmağıIssık Göl’e göre 5’i doğuda sol kanat Duluo, 5’i batıda sağ kanat Nushibi adı ile 10 boydan kurulmuş olup, “Batı Göktürkleri” diye de anılmışlardır. Türgişler Duluo’lardandır. Bunlardan bir kısmı Chuyue (Çiğil?) ve Chumi (Çumul) boyları, Göktürklerin 630’dan sonraki fetret devirlerinde Beşbalık civarındaki bozkıra çekilmişler ve Shatuo adını almışlardır.
4. Karluklar. Altaylar’ın batısındaydılar.
5. Oğuzlar. 630’dan sonra bu adla ortaya çıkan Töles boylarıdır. Selenge Irmağı-Ötüken havalisindeydiler.
6.Doğu Avrupa Türk toplulukları. Avarlar, Hazarlar, Ogurlar, Peçenekler ve galiba KumanKıpçaklar.
7. Kırgızlar. Baykal’ın batısında, Yenisey Irmağı’nın kaynakları bölgesindeydiler.
8. Basmıllar (Çincede Bahsimi). Beyi Türk olan bu boyun sonradan Türkleştiği söylenmektedir. Daha çok Beşbalık taraflarında görülürlerdi.
9. Kitan (Çincede Qidan), Tatabı, Doğuz Tatar, Otuz Tatar gibi Moğol soylu boylar doğuda Kerülen ve Onon ırmakları havalisinde bulunuyorlardı.
Karluklar Çin kaynaklarında hangi adla anılmaktadır?
Adları ilk olarak Çin kaynaklarında Geluolu olarak geçen ve “karlık” mânâsına gelen adla anılmaktadır.
Karlukların yayılma alanı nerelerdir?
Altaylar’ın batısındaki Kara İrtiş ve Tarbagatay havalisinde yayılıyorlardı. Karluklar burada üç bölük hâlinde yaşıyorlardı.
X. yüzyılın son çeyreğinde yazılan Hudûd’ul-Âlem’e göre Karluk memleketinin sınırları nasıldır?
X. yüzyılın son çeyreğinde yazılan Hudûd’ulÂlem’e göre Karluk memleketi doğuda Tanrı Dağları, kuzeyde Oğuzlar, güneyde Yağmaların bir kısmı ve batıda Maveraünnehir ile sınırlandırılmıştı.
Oğuz adı üzerine düşünceler nelerdir?
Oğuz adının mânâsı üzerine çeşitli görüşler vardır. Gy. Németh’e göre Oğuz kelimesi, Türkçe “boy, kabile” demek olan ok sözünün çoğul eki olan “z” ilâvesiyle ok+uz yâni “boylar, kabileler” sözünden gelmedir. Bu izah, hem dilbilim hem de tarih bilimi açısından uygundur. Oğuz kelimesinin Çin kaynaklarında “kabile, âile” sözüyle karşılanması bu görüşü desteklemektedir. Oğuz adı, etnik bir ad olmayıp siyasî mahiyetlidir ve “boylar birliği” anlamına gelmektedir.
Dokuz Oğuz Kağanlığı nasıl kurulmuştur?
VI. yüzyıldan itibaren Göktürk Kağanlığı çatısı altında toplanan boylardan bir kısmı, 630 yılında başlayan fetret devrinde kendi aralarında toplanarak Tola-Selenga Irmakları havalisinde Doğuz Oğuz Kağanlığı’nı kurdular.
Göktürkleri meydana getiren topluluklar kimlerdir?
Bayırku, Bugu, Tongra, Sıkar, Hun gibi Dokuz Oğuz boyları, Göktürkleri meydana getiren topluluklardır.
Yazıtlara göre Oğuzlar nerede yaşamaktadır?
Yazıtlara göre Oğuzlar, Tula (Tugla) boylarında, ırmağın kuzeye doğru kıvrıldığı yerde yaşıyorlardı. Tariflere göre onlar kuzeyde yaşıyorlardı ve doğularında Tatarlar vardı.
Oğuzların yayıldıkları sahanın sınırları nasıldır?
İslâm coğrafyacılarına el-Belhî, İstahrî ve Hudûd ül-Âlem’e göre Oğuzların yayıldıkları saha, batıda Hazar Denizi’ne, güneyde Gürgenç Şehri ile bunun kuzeybatısındaki Cit Kasabası’na ve Aral Gölü’nün güneyindeki Baratekin Kasabası’na, Maveraünnehir’de Buhara’nın kuzeyine, Karacuk Dağları’nın eteğindeki Sabran Şehri’ne kadar uzanıyordu ve Karacuk Dağları’ndan Hazar’a uzanan yarı çöle “Oğuz Bozkırı” deniliyordu. Buralarda Yeni-kent, Karacuk, Cend, Suğnak, Karnak, Süt-kent gibi Oğuz şehirleri vardı.
Oğuz Yabgu Devleti ne zaman ve nerede kurulmuştur?
Oğuzlar X. yüzyılın ilk yarısında kışlık merkezi Yeni-kent olan bir devlet kurdular. Başlarında bir Yabgu vardı ve Kül-Erkin unvanlı biri ona naiplik ederdi. Ordunun başındakine ise Sü-başı denirdi. Bu devlete Oğuz Yabgu Devleti adı verilmektedir.
Yabgu Devleti zamanında Oğuzlar kaç teşkilata ayrılmaktadır?
Yabgu Devleti zamanında Oğuzlar, Üç-ok ve Boz-ok diye ikili teşkilât hâlindeydiler.
Üç-ok ve Boz-ok teşkilâtlarının adları hangi kaynaklarda görülmektedir?
Bu boyların adlarını iki kaynakta, Kaşgârlı Mahmud’un Divânu Lügati’t-Türk (DLT)’ünde ayrı ayrı damgalarıyla 22 boy ve Reşîd üd-din’in Câmi’üttevârih’inde ise 24 boy hâlinde görebiliyoruz. Ayrıca Câmi’üttevârih’te Boz-ok ve Üç-ok tasnifi yapılmıştır ve damgalardan başka her boyun “ongun”u yâni “uğuru” yer almıştır.
Boz-okları oluşturan boylar hangileridir?
Boz-ok’lar; Kayı, Bayat, Alka-evli (Alka-bölük), Kara-evli (Kara-bölük), Yazır, Döğer, Dodurga, Yaparlı (DLT’de yok), Afşar, Kızık (DLT’de yok), Beğdili, Karkın (DLT’de yok. Bunun yerine Çaruklu) boylarından oluşmaktadır.
Üç-okları oluşturan boylar hangileridir?
Üç-ok’lar; Bayındır, Peçene, Çavuldur, Çepni, Salur, Eymür, Alayuntlu, Yüreğir, İğdir, Büğdüz, Yıva (Iva), Kınık boylarından oluşmaktadır.
Oğuz Yabgu devleti nasıl ve ne zaman yıkıldı?
Kıpçak baskısı ve Selçuklu âilesinin kendisine bağlı kütlelerle ayrılması sebebiyle 1000 yıllarına doğru Oğuz Yabgu Devleti yıkıldı.
Yabgu Devleti’nin çöküşü üzerine Oğuzların akıbeti ne olmuştur?
Yabgu Devleti’nin çöküşü üzerine Oğuzların kalabalık bir kısmı Karadeniz’in kuzeyinden batıya giderek Uzları, diğer bir kısım Cend bölgesine, oradan da Horasan’a ve sonra Anadolu’ya göçerek Selçukluları teşkil etmiştir. Göçmeyenler ise XI. yüzyılın ortalarında Karacuk Dağları havalisinde, Mankışlak’ta ve Seyhun kıyısındaki yerlerde kalmışlardır. Yine XIII. yüzyılın başlarındaki Moğol istilası esnasında ise Cend’de ve Karakum’daki “Türkmen”lerden bahsedilmektedir. Bugün Türkistan’daki Türkmenistan halkı, bu kalan Oğuzların torunlarıdır.
Uygurlar Türk kaynaklarında ilk defa ne zaman anılmışlardır?
Çin kaynaklarına göre başlarda Gaoche (Yüksek Arabalı) ve ardından Töles boyları arasında görülen ve 603 yılından itibaren Göktürklere karşı isyan ettiği bildirilen Uygurlar, Türk kaynaklarında ilk kez Orhun Yazıtları’nda 717 yılındaki isyanları sebebiyle anılmışlardır.
Uygur adının açıklaması nedir?
İlk olarak uy-: “takip etmek”+gur şeklinde meydana geldiği söylenmişse de o tarihte Türkçe takip etmek fiilinin ud- olduğuna yönelik bir itiraz yapılmıştır. İkinci olarak adın, oy-: “oymak”+gur birleşmesiyle ortaya çıktığını öne sürenler çıkmıştır. Nihayetinde çeşitli görüşler arasında en muteber açıklamanın uy: “müttefik, akraba”+gur olduğu anlaşılmıştır. Nitekim On-Uygur sözünün “On Müttefik” demek olduğu bilinmektedir. Yine 945 yılında yazılan bir Çin kaynağında Uygur adı, “şahin gibi dolaşan, hücum eden” mânâsında izah edilmiştir. Tarih sahnesine çıkışından itibaren Uygur adı daima siyasî ittifaklar vesilesiyle kullanılmıştır. O hâlde adın anlamına dair en makul izah “müttefik” olmalıdır.
Uygur birliğini oluşturan uruglar ve Oğuz boyları hangileridir?
Göktürk Kaganlığı’nı yıkarak 745’te Ötüken’de kaganlık kuran Uygurlar, Çin kaynaklarından öğrendiğimiz kadarıyla 9 urug’tan meydana geliyorlardı: 1. Yuelege (Yaglagar/ Yaglagır- kagan uruğu (yagıla+gır=düşman ile savaşmak?) 2. Huduoge (Uturgar- ut: “kazanmak”+r+gar?) 3. Hu (Kürebir veya Küremür- küre-: “korunmak”+bir?) 4. Mogexiqi (Bagasıgır?) 5. Awudi (Ebirçek veya Abırçak?) 6. Huwusuo 7. Yuewuge (Yagmur-gar?) 8. Xiyewu (Ayavire/Ayabire=Ayamur, Aymur, Eymür?). Bu uruglardan kurulu Uygur boyunun idâresindeki Dokuz Oğuz birliğinin boyları şunlardı: 1. Bugu (Pugu) 2. Hun 3. Bayegu (Bayırku) 4. Tongluo (Tongra) 5. Sijie (Sıgar?) 6. Qibi 7. Abusi 8. Gulunwugu 9. Adie (Ediz). Görüldüğü gibi, On-Uygur diye anılan birlik, 9 Oğuz boyuna 9 urugdan kurulu Uygur boyunun ilâvesiyle kurulmuştu. 821 yılı sularında Orhun’daki Uygur merkezini ziyaret eden Tamîm İbn Bahr, kagandan başka her birinin 13 bin savaşçısı bulunan 17 başbuğdan bahsetmiştir. Demek ki, bunun 9’u Oğuz boyu başbuğu, 8’i ise kagan uruğu hariç Uygur uruğu başbuğu idi. Uygur boyu idâresindeki 9 boya, Basmıl ve Karlukların katılmasıyla birliğe üye sayısı 11 oldu ki bir Çin kaynağı Uygur Kaganlığı’nda 11 “bey” olduğundan bahsetmektedir.
Çin'de gerçekleşen An Lushan ayaklanmasına Uygurların nasıl dahil olduğunu açıklayınız?
Çin içerisinde Türk anadan Sogd babadan doğma An Lushan adlı bir general 755 yılında isyan etti. Çok büyük güce erişen general 200 bin kişilik bir kuvvetle Çin başkentleri Luoyang’ı (756) ve Chang’an’ı (757) ele geçirip kendisini imparator ilan etti. Çin İmparatoru’nun yardım çağrısına karşılık veren Bayan Çor, 757 yılında isyanı bastırıp başkentleri geri aldı. Bunun üzerine Çin yılda 20 bin top ipek vermeyi kabûl etti ve yine kagan, imparatorun kızıyla evlendi.
Mani dininin Uygurlar üzerindeki etkilerini açıklayınız?
Mani dini insanları hayvanî gıdaları yemekten ve savaşmaktan men etmesi sebebiyle Uygurların toplum yapısında tahribatlara sebep oldu. Bununla beraber Manicilik ilim, edebiyat, sanat ve ticarette Uygurları geliştiren bir rol de oynadı. Yine bu devirde birçok Uygur geleneği değişti. Uygurlar artık başka türlü yaşıyorlardı. Kagan kendini halktan ayırdı ve saraylara çekildi. Kadınlar makyaj yapmaya, güzel elbiseler giyinmeye başladı
Uygur kağanlığının nasıl sona erdiğini anlatınız?
Manicilik yüzünden bozulan Uygur toplum yapısına karşılık 20 yıldır dinç bir kuvvet olarak Orhun havalisini baskı altında tutan Kırgızlar, 840 yılında Ordu-Balık’ı ele geçirdiler ve Kagan Hesa’yı (839-840) öldürdürerek Uygur Kaganlığı’nı yıktılar. Uygurlar bundan sonra yurtlarını terk edip Karluk memleketine, Çin’e ve daha çok ticaret merkezlerinin olduğu İç Asya’ya kütleler hâlinde göçtüler
Gansu Uygur Devleti'nin kuruluşunu anlatınız?
Uygurların kütleler hâlinde 847 yılında yerleşmelerinden önce Gansu havalisine epey Uygur yaşıyordu. Buranın yeni sâkinleri artık Çin ile ticaret ve imparatorluktan kız alma usulüyle siyasi evlilikler yaparak durumlarını düzelttiler. X. yüzyılın başlarında Çin’de Tang Sülâlesi’nin sonu gelmek üzereydi. Bunun üzerine Gansu Uygurları bağlı oldukları Dunhuang merkezli Çin askerî bölgesiyle bağlarını kestiler. Yine 905 yılında bölgede bir devlet kuran isyancı bir Çin generalinin tazyiklerine karşı Tegin adlı komutanın emrindeki Uygur ordusu 911 yılında Dunhuang’ı kuşatıp, generali yendi. Bundan sonra bölgedeki Uygurlar müstakil oldular.
Doğu Türkistan Uygurlarında hakim olan dinler hangileridir?
Doğu Türkistan Uygurlarında Budacılık çok yayıldı ve hatta Maniciliğin önüne geçti. Bunun yanında Nesturî Hıristiyanlık ve çok az olmak üzere İslâm yayıldı. Bu esnada batıdaki Karahanlı Devleti ahalisi artık Müslüman olmuştu. Karahanlılar, Turfan merkezli Uygurları kâfir olarak görüyor ve onları Müslüman etmeye uğraşıyorlardı. XI. yüzyılda Kaşgar merkezli Karahanlıların memleketine Hakaniyye ve Turfan merkezli Uygurların memleketine ise Uygur Eli deniyordu.
Uygur alfabesi ve edebi eserlerinden bahsediniz?
Uygurlar bir alfabe oluşturmuşlar ve bunu XV. yüzyılın sonuna kadar resmî olarak kullanmışlar, paraların üzerine basmışlardı. Uygurlar, Çinlilerinkinden farklı türde kendi imal ettikleri kâğıda yazıyorlardı, kitaplarını basıyorlardı. IX.-X. yüzyılda Çinlilerin blok baskı ile çoğaltma tekniğinden farklı olarak sert ağaçtan tek tek hareketli Uygur harfleriyle kitap basımını ilk olarak gerçekleştirmişlerdi. Uygurların bilhassa Manicilik, Budacılık ve Nesturilik alanlarındaki dinî tercüme kitapları çok yüksek bir edebî seviyedeydi. Bunlar arasında Maitrisimit ve Altun Yaruk en meşhurlarındandır. Karahanlı ve Çağatay edebiyatının Uygurlara dayandığı bilinmektedir. Doğu Türkçesinin çok ileri seviyede olmasında en büyük pay Uygurlarındır.
Uygur mimarisinin en iyi uygulandığı şehirler hangileridir?
Uygur mimarisi çok gelişmiştir. Türk otağ ve ordu geleneği eski Türkistan ve Çin unsurlarıyla yoğrulmuş ancak esası Türk kültürü olan ve bilhassa Doğu Türkistan’daki ticaret yolları üzerine kurulan Kumul, Turfan, Kuça, Aksu, Kaşgar, Yarkend, Hoten gibi şehirler, Türk medeniyetinin ve şehir kültürünün güzide numuneleri olmuşlardır.
Kırgız isminin anlamı nedir?
Milattan önceki devirlerden beri Çin kaynaklarında Gekun, Jiankun gibi şekillerde geçen Kırgız adının, “kırk”+ız yâni “kırk boy” veya “kırk”+kız yâni “kırk kız” mânâsına geldiği söylenmektedir. Yine Manas Destanı’na dayanarak “yok olmaz” “ölümsüz”, “yenilmez” demek olduğunu, “kırmızı” ve “yüz” kelimelerinden geldiğini, “Kem” ve “Orkun” adlarının bileşiminden türediğini veya “Kırk Oğuz” sözünden teşekkül ettiğini söyleyenler vardır. Bununla beraber Kırgız adı ile “kırk” sayısı arasında kurulan bağlar daha ön plana çıkmaktadır
Kırgızlar Çin kaynaklarında nasıl tasvir edilmektedirler?
Kırgızlar Göktürkler devri Çin kaynaklarında kızıl saçlı ve mavi gözlü olarak tasvir edilmektedir. Kırgızların kaynaklarda ilk kez M. Ö. 202-201 yılında, Yenisey Irmağı’nın üst akımlarında görüldüğü söylenmektedir. Hunlara bağlı olan Kırgızların M. Ö. 90 yılında bir atlı birliğiyle Çinlileri mağlup ettiği kaydedilmektedir. Kırgızlar, Asya Hun Devleti zamanında Baykal’ın batısında, İrtiş Irmağı havalisinde bir Türk boyu olan Dingling’ler ile birlikte yaşıyorlardı. Kırgızların esasen bugünkü Abakan, Minusin, Sayan taraflarında yayıldıkları bilinmektedir. M. Ö. 50’li yıllarda Hun gücü kırılınca ortaya çıkan ayrılıklarda ağabeyine karşı çıkan küçük kardeş Zhizhi Yabgu ordusunu Kırgızlarla güçlendirerek Minusin Havzası’ndaki Töles boylarını kendine bağlamıştır. Daha sonra Kırgızların bir
kısmı batıya giden Zhizhi Yabgu ile beraber bugünkü yurtlarına yâni Issık Göl ve Tanrı Dağları
taraflarına göçtüler.
Kırgız bölgesinin Moğollar tarafından ele geçirilişini anlatınız?
Cengiz Han, 1199’da Nayman’ları yenerek Kırgız bölgesini ele geçirdi. Cengiz’in büyük oğlu Cuci Altay-Sayan ve Hakas topraklarını devlete kattı. Moğol istilası devrinde Cengiz Han, Merkit ve Nayman’larla birlikte 1207 yılında Kırgızları da itaat altına aldı. Bu devirde Tanrı Dağı vadisine gelen Kırgızlar gittikçe çoğaldılar ki Kırgızların Tanrı Dağları bölgesini yurt tutmaları için çeşitli tarihler verilse de en makul olanının Moğol istilası devri olduğu anlaşılmaktadır. 1217-1218 yıllarında Moğollara karşı direnmek isteyen Kırgızlar, Cengiz’in oğlu Cuci tarafından bastırıldı ve Cengiz’in oğlu Toluy’un arazisinde birer reis tarafından idare edilen iki kısım hâlinde yaşadılar. Böylece Kırgızlar, kadim Türk yurdunun Moğolların eline geçmesine sebep oldular. Bundan sonra Türkistan tarihinde XIII.-XVII. yüzyıllardaki Kırgız tarihine dair bilgimiz çok azdır.
Çin kaynaklarından Türgişler ilk defa nasıl anılmaktadırlar?
İli Irmağı havalisinde yayılan Türgişler, Çin kaynaklarında ilk kez 651 yılındaki hadiseler sebebiyle Tuqishi adıyla zikredilmektedir. Kaynaklarda Wushile adıyla görülen Baga Tarkan unvanlı Türgiş boy beyi, Batı Göktürklerin kötü davranışlarına karşı isyan ederek çor’ları ve erkin’leri etrafında toplayıp 7 bin savaşçısı olan 20 başbuğlu bir ordu kurdu. Çu Vadisi’nin kuzeybatı ucundaki merkezini kuzeydoğuya nakletti. Hâkimiyet sahasını doğuda Kuça ve Turfan’a kadar genişletti. Bunun üzerine Batı Göktürk kaganı topraklarını terk ederek Çin’e gitti. Böylece Türgişler bütün On-Ok topraklarını ele geçirdiler ve bu arada Doğu Göktürk Kaganı Kapgan’ın sert akınları ve güçlü ordusu karşısında Kırgızlarla ve Çinlilerle işbirliği yapma yoluna gittiler. Bu ittifaka karşı harekete geçen Tonyukuk komutasındaki Göktürk ordusu 698 yılındaki Bolçu Savaşı’nda Türgişleri mağlup edince On-Ok toprakları Türgişlerin idâresinde bir yer olarak Göktürklere bağlandı. 706 yılında Baga Tarkan’ın ölümü üzerine yerine geçen oğlu Suoge (Sakal?), Çinlilerle çok yakınlaştığı için bu kez Köl Tegin
ve Bilge Kagan tarafından 711 yılında yine Bolçu yakınlarında mağlup edildi.
Çin kaynaklarında Tölesler nasıl geçmektedirler?
Tölesler (Tölös, Tolis, Çincede Tiele), Çin kaynaklarında Hunların bakiyeleri olarak zikredilen ve bütün Türkistan sahasında yayılan kalabalık Türk boyları ve topluluklarıdır. Sui Shu adlı Çin yıllığı 50 kadar boy saymakta ve şöyle sıralamaktadır: 1’i Baykal Gölü’nün kuzeyinde, 5’i Tola Irmağı’nın
kuzeyinde, 5’i Tanrı Dağları’nın kuzey eteğinde, 9’u Altayların güneybatısında, 4’ü Kang
(Semerkand havalisi) Devleti’nin kuzeyinde, 10’u Seyhun boyunda, 4’ü Hazar’ın doğusu ve batısında, 6’sı Fulin (Bizans)’in doğusunda. Hun siyasi ittifakından arda kalan bu boyların hepsinin tamamen Türk olmadıkları bilinmekte ise de din, âdet ve hayat tarzı bakımından Göktürklerle aynı oldukları hiç olmazsa onlara benzedikleri söylenmektedir. Tölesler, IV.-V. yüzyıllara dâir Çin kaynaklarında Gaoche yâni “Yüksek Arabalı” adıyla kaydedilmekte ve onların diğer Türkler gibi kurt atadan türediklerine inanılmaktadır.
Karlukların kökenlerini anlatınız?
Adları ilk olarak Çin kaynaklarında Geluolu olarak geçen ve “karlık” mânâsına gelen Türk boyu Karluklar, Altaylar’ın batısındaki Kara İrtiş ve Tarbagatay havalisinde yayılıyorlardı. Adın kara: “ulu” sözünden geldiğini söyleyenler de vardır. Karluklar burada üç bölük hâlinde yaşıyorlardı. İstemi Kagan devrinde Göktürk hâkimiyetinin Hazar’a ve Maveraünnehir’e genişlemesinde rolleri olan Karluklar, 630-680 yıllarında kendi başlarına hareket ettiler ve zaman zaman Çin’e hücum ettiler. 640 yılı sularında Turfan havalisinde görülen Karluklar, Çinliler tarafından 650 ve 654 yıllarında mağlup edilince Tanrı Dağları’nın kuzey kısmındaki Çin idâresine bağlandılar. 665 yılına doğru tekrar toparlanan ve Göktürklerin kontrolü altında görülmeyen Üç-Karluk Beyi, önceleri taşıdıkları Kül-Erkin ünvanı yerine Yabgu ünvanı taşımaya başladı. Bunlar sonraları Kapgan tarafından II. Göktürk Kaganlığı’na bağlandılarsa da Çin’in kışkırtmalarıyla ayaklandılar. Bilge Kagan’ın ölümünden sonra Uygur ve Basmıllarla birlikte 742 yılında hâkim konuma geldiler ve Karluk Başbuğu, “batı yabgu” mevkiini aldı. Uygur Kaganlığı kurulduktan sonra ise yerleri yükseldi ve “doğu yabgu” oldular. Uygur Kaganlığı’ndaki bu Karluklar, tüm Karlukları temsil etmiyordu. Beşbalık havalisindeki Karlukların Tun Bilge adında ayrı yabguları vardı ise de Ötüken’deki Uygur Hakanlığı, bütün Karluklar tarafından üst tanınıyordu.
Karlukların Talas Savaşı'ndaki rolünü açıklayınız?
Batıda Arap ordularının ilerlemesini durduran Türgişlerin zayıfladığı tarihlerde, Türkistan’daki Türkleri bu kez Karluklar müdafaa ettiler. Maveraünnehir’de artık çok güçlü olan Emevî Araplar Seyhun’un ötesine akınlara başladılar. Buna karşılık Araplar arasındaki Abbâsî propagandasının artmasıyla Emevîler, öncekilerin aksine Araplığı geri planda tutan eşitlikçi bir siyaset güttüler. Çinliler bölgede bu şekilde azalan bir Arap baskısı ve dolayısıyla bir iktidar boşluğu olduğunu düşünerek batıya doğru genişleme siyaseti izlemeyi kararlaştırdılar. Nihayetinde 751 yılında bugünkü Taraz bölgesinde meydana gelen Talas Savaşı’nda Çinlileri tutan Karluklar, Çinlilerin maksatlarını anlayıp Arapların tarafına geçtiler ve Çinlilerin mağlup edilmesini sağladılar. Bu savaş neticesinde Çin, batıya genişleme siyasetini terk ederek içine çekildi ve buhrana sürüklendi. Yine Tarım Havzası’nın batısı Karlukların ve doğu bölgesi ise Uygurların hâkimiyetine geçti
Oğuz adı ne anlama gelmektedir?
Oğuz adının mânâsı üzerine çeşitli görüşler vardır. Gy. Németh’e göre Oğuz kelimesi, Türkçe “boy, kabile” demek olan ok sözünün çoğul eki olan z ilâvesiyle ok+uz yâni “boylar, kabileler” sözünden gelmedir. Bu izah, hem dilbilim hem de tarih bilimi açısından uygundur. Oğuz kelimesinin Çin kaynaklarında “kabile, âile” sözüyle karşılanması da bu görüşü desteklemektedir. Dolayısıyla Oğuz adı, etnik bir ad olmayıp siyasî mahiyetlidir ve “boylar birliği” demektir.
Oğuz Kağanlığı'nın kuruluşunu anlatınız?
VI. yüzyıldan itibaren Göktürk Kaganlığı çatısı altında toplanan boylardan bir kısmı, 630 yılında başlayan fetret devrinde kendi aralarında toplanarak Tola-Selenga Irmakları havalisinde Doğuz Oğuz Kaganlığı’nı kurdular. Göktürk Kaganı İlteriş, 682 yılında Oğuzları mağlup etti ve savaşta ölen Oğuz Başbuğu Baz Kagan’ın balbalı, daha sonra İlteriş Kagan’ın mezarına dikildi.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 8 Gün önce comment 11 visibility 17822
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1158
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 614
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2739
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 905
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25570
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14504
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12507
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12498
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10421