Özel Gereksinimli Bireyler ve Bakım Hizmetleri Dersi 2. Ünite Özet

Yetersizlik Türleri-I

Giriş

Kitabınızda yetersizlik türleri iki temel grupta toplanarak tanıtılmaya çalışılmıştır. Bu gruplardan ilki sık rastlanan yetersizlik grupları, ikinci ise seyrek rastlanan yetersizlik gruplarıdır. Bu ünitede sık rastlanan yetersizlik grupları ele alınmıştır. Bu bölümde, gelişimsel yetersizlik kapsamında ele alınan ve en sık karşılaşılan iki yetersizlik türü olan otizm spektrum bozukluğu ve zihinsel yetersizlik konuları üzerinde durulmaktadır. İzleyen bölümde her iki gelişimsel yetersizlik kategorisinin tanımlanması ve sınıflandırılmasına, genel özelliklerine, nedenlerine, fark edilmesi ve değerlendirilmesine ilişkin açıklamalara yer verilmiş; ayrıca, bu gelişimsel yetersizlik türlerinden etkilenmiş olan bireylere ülkemizde sağlanan eğitim hizmetlerine ilişkin konular ele alınmıştır.

Otizm Spektrum Bozukluğu

İlk defa 1910’larda kullanıldığı düşünülen otizm ifadesi yerini zamanla otizm spektrum bozukluğu terimine bırakmıştır. Otistik spektrum bozukluğu ya da otizm spektrum bozukluğu alan yazında yaygın gelişimsel bozuklukla eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Otizm spektrum bozukluğu sosyal etkileşim sorunları ve sınırlı/yinelenen ilgi ve davranışlarla ya da çoğunlukla olduğu gibi bu sorunların yanı sıra, dil ve iletişim becerilerinde gözlenen sınırlılıklarla ortaya çıkan ileri derecede ve karmaşık bir gelişimsel yetersizlik türüdür. Otizm ya da otistik bozukluk ise, günümüzde otizm spektrum bozukluğu kapsamında yer alan alt kategorilerden yalnızca biri olarak ele alınmaktadır.

Belirtileri kimi zaman çocukluk şizofrenisi gibi bazı ruh hastalıklarıyla karıştırılabiliyor olmasına rağmen otizm spektrum bozukluğu bir ruh hastalığı değildir; gelişimsel bir yetersizlik türüdür.

Otizm ya da Otistik Bozukluk: Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından belirlenen ölçütlere göre bir bireye otizm tanısının koyulabilmesi için bireyin sosyal etkileşim, iletişimle ilişki ve sınırlı/yinelenen ilgi ve davranış konu başlıklarında yer alan sorunlardan en az altı tanesini taşıması gerekmektedir. Ayrıca, bu maddelerden en az ikisinin sosyal etkileşimle ilişkili sorunlar başlığı altından; birer tanesinin de iletişimle ilişkili sorunlar ve sınırlı/yinelenen ilgi ve davranışlar başlığı altından gelmesi gerekmektedir. Bunların yanı sıra, sosyal etkileşimde, sosyal iletişim amacıyla kullanılan dil becerilerinde, sembolik ve hayali oyun oynama davranışlarında ortaya çıkan gerilik ya da sıra dışılıkların üç yaşından önce gözlenmiş olması koşulu aranmaktadır. Otizmli bireylerin büyük bir çoğunluğunun (yaklaşık %70-80’inin) zihinsel yetersizlik gösterdiği çeşitli kaynaklarda ifade edilmektedir (Graziano, 2002; Kırcaaliİftar, 2003; 2007; Hall, 2009).

Asperger Sendromu: Asperger sendromu tanısı alan çocuklar otizm kategorisinde yer alan bireylerin gösterdiği sosyal etkileşim sorunları ile birlikte sınırlı/yinelenen ilgi ve davranışları gösterirler. Ancak, asperger sendromu tanısı almış çocuklar otizm tanısı almış çocuklardan farklı olarak dil gelişiminde gerilik göstermezler. Ayrıca, asperger sendromu tanısı almış çocukların çok önemli bir bölümü ortalama ya da ortalamanın üzerinde zekâ gelişimi gösterirler. Asperger sendromuna otizm spektrum bozukluğunun diğerlerine kıyasla daha hafif seyreden bir türü gözüyle bakılmaktadır.

Çocukluk dezentegratif bozukluğu: En belirgin özelliği en az iki yaşına kadar devam eden normal gelişim sürecinin ardından bireyin farklı gelişimsel alanlarda gerileme göstermesidir. Başka bir deyişle, en az iki yaşına kadar süren normal gelişimin ardından çocuk önceden edindiği yetileri ve becerileri kaybetmeye başlar; birkaç yıllık süre içinde çocuğun becerileri ileri derecede zihinsel yetersizlik gösteren bireylerin düzeyine kadar geriler ve çocuk ileri derecede otistik bozukluk gösteren bireylerle benzer özellikler göstermeye başlar. Her iki cinste de görülebiliyor olmasına rağmen çocukluk dezentegratif bozukluğu gösteren bireylerin çok büyük bir bölümü erkektir.

Rett Sendromu: Rett sendromu neredeyse yalnızca kızlarda görülen; genellikle çocukların 5-30 aylık dönemi içinde ortaya çıkan ve giderek ilerleyen bir gelişimsel yetersizlik türüdür. Bu gelişimsel yetersizlik türünde doğum öncesinde ve sonrasında bir sorun ortaya çıkmamasına ve görünüşte normal gelişimin devam etmesine rağmen; genellikle beşinci aydan sonra gelişimde yavaşlama ve gerileme başlar. Kısaca, rett sendromu dil ve iletişim becerileri ile zihinsel gelişim de dâhil olmak üzere birçok gelişimsel alanda gerileme ve yetersizlikle sonuçlanır. Rett sendromu otizm spektrum bozukluğu alanında yer alan alt gruplar içerisinde genetik temeli belirlenmiş olan tek kategoridir.

A-tipik Otizm: Bu kategori, birey otizm spektrum bozukluğunun diğer kategorilerinden hiç birinin tanı ölçütlerine uygun olmadığında kullanılan bir kategoridir. A-tipik otizm tanısı alan bireyler sözel ya da sözel olmayan iletişim becerilerinde gösterdikleri güçlükler ve/veya sınırlı/yinelenen ilgi ve davranışlar nedeniyle sosyal etkileşim konusunda yetersizlikler gösterdikleri halde otizm spektrum bozukluğunun diğer kategorilerinden birine göre sınıflandırılamayan bireylerdir. A-tipik otizm yüksek işlevli otizm, başka türlü sınıflandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk ve hafif otizm gibi isimlerle de anılabilmektedir.

Otizm Spektrum Bozukluğu Gösteren Bireylerin Özellikleri

Otizm spektrum bozukluğu tanısı almış bireylerin her biri çok farklı özellikler gösterebilir. Ancak, buna rağmen, otizm spektrum bozukluğu alanında sıklıkla gözlenen durumlardan hareketle, otizmden etkilenmiş bireylerin genellikle sergilediği özellikleri bazı başlıklar altında toplamak mümkündür.

Bu ünitede bir gelişimsel yetersizlik kategorisi olarak otizm spektrum bozukluğunun belirtileri ve genel özelliklerine ilişkin açıklamalar yapılmaktadır. Bireylerin otizm spektrum bozukluğuyla ilişkili temel yetersizlik alanlarında yaşadıkları sorunların önemli bir bölümü uygulamalı davranış analizine dayalı, erken ve yoğun müdahale programlarıyla önemli ölçüde azaltılabilmekte ya da ortadan kaldırılabilmektedir.

Dil ve İletişim Güçlükleri: Otistik özellikler gösteren bireylerin yarıya yakını sözel dili, bir başka deyişle konuşmayı hiç öğrenememektedir. Konuşmayı öğrenebilen bireylerde ise, sözel dilin kullanımına ilişkin becerilerin öğrenilmesinde gecikme sıklıkla rastlanan bir durumdur. Otistik özellikler gösteren birçok birey iletişim kurma konusunda isteksiz davranabilmekte ya da diğerleriyle iletişim başlatmak ve sürdürmek amacıyla kullanılabilecek sözel ya da sözel olmayan davranışları öğrenmeye gereksinim duymaktadır.

Sosyal Becerilerde Yetersizlik: Çevredeki insanlara karşı ilgisiz davranmak, yalnızlığı tercih ederek kendi ilgileriyle meşgul olmak ya da fiziksel olarak bir arada olunmasına rağmen diğerlerinin çevresinde pasif bir biçimde onlarla etkileşmeden bulunmak otistik özellikler gösteren bireylerde sık gözlenen davranışlardır. Sosyal becerilerde ve iletişim alanında gözlenen önemli sorunlardan biri ortak dikkat kurmada yaşanan yetersizliklerdir. Diğerlerine dikkati yöneltme, başkalarıyla ilgileri ya da duyguları paylaşma, bir başka kişinin dikkatini bir nesne ya da duruma çekme, bir ya da birden fazla iletişim ortağıyla eş zamanlı olarak dikkatini aynı nesne ya da duruma yöneltme ve bu duruma ilişkin paylaşımda bulunma genellikle otistik özellikler gösteren bireylerin sergilemekte güçlük çektiği davranışlardır.

Bilişsel Beceriler: Otizm spektrum bozukluğu tanısı koyulmuş bireylerin yaklaşık %70-80’inde zihinsel yetersizlik gözlenmektedir (Graziano, 2002; Kırcaali-İftar, 2003; 2007; Hall, 2009). Dolayısıyla, otistik özellikler gösteren pek çok birey standartlaştırılmış zekâ testlerinden aldıkları puanlar ve uyumsal davranışlar (örneğin, öz-bakım becerileri, iletişim becerileri ve sosyal beceriler) konusunda gösterdikleri yetersizlikler nedeniyle otizm spektrum bozukluğunun yanı sıra zihinsel yetersizlik tanısı da alabilir. Zihinsel yetersizliğin düzeyi arttıkça diğer gelişimsel alanlarda gözlenen yetersizlik düzeylerinin de arttığı söylenebilir. Genellikle sanıldığının aksine, oldukça sınırlı sayıda bireyde (yaklaşık %10) çok güçlü bellek, müzik yeteneği vb. üstün özelliklere rastlanmaktadır. Özetle ifade etmek gerekirse, otistik özellikler gösteren bireylerde farklı zekâ düzeylerine rastlanabilmektedir.

Duyusal Uyaranlara Gösterilen Sıra Dışı Tepkiler: Otistik özellikler gösteren bireylerin görme, işitme, koku, tat ya da dokunma duyularının bazılarına ya da tümüne karşı sıra dışı tepkiler gösterdiği gözlenebilir. Otistik özellikler gösteren bireyler duyusal uyaranların bazılarına karşı aşırı duyarlı ya da duyarsız davranabilirler. Sınırlı/Yinelenen İlgi ve Davranışlar: Sınırlı/yinelenen ilgi ve davranışlar çok çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilmektedir. Otistik özellikler gösteren bireyler bu davranışları elleri çırpma, zıplama, dönme gibi çeşitli bedensel hareketlerle yapabilirler.

Görülme Sıklığı: Otizm spektrum bozukluğuna dünyanın her yerinde, tüm ırklarda ve kültürlerde, tüm sosyal ve ekonomik gruplarda rastlanmaktadır. Hem erkeklerde hem de kızlarda görülen otizm spektrum bozukluğuna erkeklerde kızlara kıyasla dört kat daha fazla rastlanmaktadır. Ancak, kızlarda ortaya çıkan otizm spektrum bozukluğunun genellikle daha ağır ve ileri düzeyde seyrettiği görülmektedir. Güncel istatistik çalışmaları otizm spektrum bozukluğuna yaklaşık olarak 150 çocuktan birinde rastlandığını göstermektedir (Heward, 2009).

Olası Nedenleri: Bugüne değin otizm spektrum bozukluğuna neden olduğu düşünülen faktörleri kalıtsal faktörler ve çevresel faktörler olmak üzere iki başlık altında toplamak mümkündür. Çevresel faktörler ise, fiziksel ve sosyal faktörler olarak iki ayrı başlık altında ele alınabilir. Ancak, otizm spektrum bozukluğunun ortaya çıkışında kalıtım ve çevrenin ne düzeyde katkısı olduğu henüz tam olarak bilinmemektedir.

Fark Edilmesi ve Değerlendirilmesi: Kendine özgü ve oldukça karmaşık olan nörolojik nedenleri henüz aydınlatılamadığı için otizm spektrum bozukluğunun tanılanmasında tıbbi testler kullanılamamaktadır. Dolayısıyla, otizm spektrum bozukluğu büyük ölçüde çocuğun davranışsal özelliklerinin gözlenmesiyle fark edilebilmektedir. Tanılama çoğunlukla Amerikan Psikiyatri Birliği (2000) tarafından yayımlanan Ruhsal Bozukluklara İlişkin Tanı ve İstatistik El Kitabı’nda (DSM-IV-TR) yayımlanan ölçütler dikkate alınarak uzman hekimler tarafından yapılmaktadır.

Otizm spektrum bozukluğu erken tanılamaya en çok gereksinim duyulan gelişimsel yetersizlik kategorilerinden biridir. Bu alanda erken tanılama otizm spektrum bozukluğunun neden olduğu sorunları azaltarak ya da ortadan kaldırarak bireylerin yaşamlarında çok önemli değişiklikler yaratabilecek erken müdahale hizmetlerini mümkün kılabilmektedir.

Eğitimleri: Otizm spektrum bozukluğu alanında kullanılan çok sayıda uygulamaya rastlanmaktadır. Bu uygulamalar arasında tıbbi tedavi çalışmaları, çeşitli terapi uygulamaları ve eğitim amaçlı çeşitli uygulama biçimleri bulunmaktadır. Dolayısıyla, otistik özellikler gösteren bireylerin anne-babalarının ve bu alanda hizmet sunan personelin her şeyden önce çeşitli seçenekler arasından birey için en uygun ve doğru hizmet biçimini belirlemesi gerekmektedir. Otistik özellikler gösteren bireyler için doğru uygulama biçiminin ne olduğuna karar verirken öncelikle dikkate alınması gereken hususlardan biri söz konusu uygulamanın bilimsel dayanaklı bir uygulama olup olmadığıdır. Bilimsel dayanaklı uygulamaların kısaca, vaat ettiği sonuçları gerçekten sağladığına ilişkin yeterli düzeyde bilimsel araştırma bulgusu ile desteklenen uygulamalar olduğu söylenebilir.

Bugün otizm spektrum bozukluğu alanında kullanılmakta olan uygulamalar arasında bilimsel dayanakları en güçlü olan uygulamaların uygulamalı davranış analizine dayalı yoğun eğitim çalışmaları olduğu söylenebilir.

Türkiye’de otistik özellikler gösteren bireyler mümkün olduğunda genel eğitim sınıflarında kaynaştırma eğitiminden yararlanmaktadır. Kaynaştırma eğitiminin başarılı olabilmesi için sınıftaki diğer öğrencilerin, öğretmenlerin, ailelerin ve diğer okul personelinin eğitimden geçirilmeleri, bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Aynı zamanda, öğretmene ve öğrenciye sınıf içinde ve dışında yardımcı olabilecek destek eğitim personeli bulunmalıdır. Ne yazık ki, günümüzde kaynaştırma eğitimi idealde olması gerektiği gibi yürütülememektedir. Genel eğitim sınıflarından yararlanamayan bireylerin bir bölümü ise, özel eğitim sınıflarına ya da Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi ve İş Eğitim Merkezi’ne (OÇEM) devam etmektedir.

Yetişkinliğe Geçiş: Otizm spektrum bozukluğu olan yetişkinlerin çok önemli bir bölümü yetişkinlik yaşamları boyunca da destek hizmetlere gereksinim duyarlar. Otizmden hafif düzeyde etkilenmiş olan bireylerin gerekli beceriler kazandırıldığında bir işe girip yaşamını devam ettirme olasılığı vardır; bu tür bir yaşam sürdürebilmeleri için bu bireylerin gerekli donanıma ve beceriye sahip olması gerekir.

Zihinsel Yetersizlik

Genellikle zannedilenin aksine, oldukça heterojen bir grup oluşturan zihinsel yetersizlik gösteren bireyler tüm yetersizlik kategorileri içinde en sık rastlanan gruplardan biridir. Zihinsel yetersizlik zekâ geriliği, zihinsel gerilik, zihinsel özür gibi farklı ifadelerle de adlandırılabilmektedir. Zihinsel yetersizlik gösteren bireylerin sayıca çok önemli bir bölümünü kimi zaman okul yıllarına kadar farkına varılamayan hafif derecede zihinsel yetersizlikten etkilenmiş bireyler oluşturmaktadır (Eripek, 2005; Eripek ve Vuran, 2009; Smith, 2007).

Tanım ve Sınıflama: Amerikan Zihinsel ve Gelişimsel Yetersizlik Birliği (AAIDD - American Associaton on Intellectual and Developmental Disabilities), zihinsel yetersizlik konusunda uluslararası düzeyde en saygın kuruluşlardan biridir. Bu kuruluş tarafından benimsenen tanıma göre (AAIDD, 2011) zihinsel yetersizlik zihinsel işlevlerde ve uyumsal davranışlarda gözlenen önemli düzeyde sınırlılıkların karakterize ettiği; bilişsel, sosyal ve pratik uyumsal becerilerde kendini gösteren bir yetersizlik türüdür. Bu yetersizlik türü 18 yaşından önce ortaya çıkmaktadır.

  • Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde hafif düzeydeki yetersizliği nedeniyle özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine sınırlı düzeyde ihtiyaç duyan ve zeka bölümü puanı 50-55’ten yaklaşık 70’e kadar olan bireyi,
  • Orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki sınırlılık nedeniyle temel akademik, günlük yaşam ve iş becerilerinin kazanılmasında özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine yoğun şekilde ihtiyaç duyan ve zeka bölümü puanı 35-40’tan 50-55’e kadar olan bireyi,
  • Ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki eksiklikleri nedeniyle öz bakım becerilerinin öğretimi de dâhil olmak üzere yaşam boyu süren, yaşamın her alanında tutarlı ve yoğun özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan ve zeka bölümü puanı 20- 25’ten 35-40’a kadar olan bireyi,
  • Çok ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey: Bireyin zihinsel yetersizliği yanında başka yetersizlikleri bulunması nedeniyle öz bakım, günlük yaşam ve temel akademik becerileri kazanamaması nedeniyle yaşam boyu bakım ve gözetime ihtiyacı olan ve 20-25’ten aşağıya kadar olan bireyi ifade eder.

Özellikleri: Diğer tüm insanlar gibi zihinsel yetersizlik gösteren bireyler de çok farklı bireysel özellikler gösterebilir. Ancak, yine de zihinsel yetersizlik tanısı almış bireylerin genellikle taşıdığı ortak bazı özelliklerden de söz etmek mümkündür. İzleyen bölümde zihinsel yetersizlik gösteren bireylerin genellikle göstermesi olası bazı özellikleri zihinsel işlevlerdeki sınırlılıkları ve uyumsal davranışlardaki sınırlılıkları bakımından ele alınmaktadır.

Zihinsel İşlevlerdeki Sınırlılıklar: Zihinsel işlevler öğrenme, mantık yürütme ve problem çözme, bilgiye dikkati yöneltme, bilgiyi genelleyebilme, hızlı düşünebilme gibi genel zihinsel yeterliklere ilişkin kapasiteyi ifade etmektedir (AAIDD, 2011; Kırcaali-İftar, 2009). Zihinsel yetersizlik gösteren bireylerin zihinsel işlevler konusunda yaşadıkları sorunların bazılarını; dikkat, bellek, güdülenme, genelleme ve kalıcılıkta yaşanan sorunlar olarak kısaca sıralamak mümkündür.

Uyumsal Davranışlardaki Sınırlılıklar: Uyumsal davranışlar bireylerin gündelik yaşantıları sırasında işlevde bulunabilmek için öğrendikleri ve kullandıkları bilişsel, sosyal ve pratik becerilerin tümüdür (AAIDD, 2011; Kırcaali-İftar, 2009). Uyumsal davranışlardaki sınırlılıklar çok değişik biçimlerde ve farklı alanlarda ortaya çıkabilir. Bunlardan bazılarını; sosyal gelişim, öz bakım ve günlük yaşam becerileri başlıkları şeklinde kısaca sıralamak mümkündür.

Görülme Sıklığı: Zihinsel yetersizlik gösteren bireylerin yaygınlık oranlarını belirleme konusundaki güçlüklere rağmen, alanyazında zihinsel yetersizliğin, nasıl tanımlandığına bağlı olarak, nüfusun yaklaşık %1’i ile %3’ü arasında bir oranla görülebileceği belirtilmektedir. Zihinsel yetersizlik gösteren bireylerin yaklaşık %85’ini hafif derece zihinsel yetersizlik gösteren bireylerin, yaklaşık %10’unu ortada derecede zihinsel yetersizlik gösteren bireylerin, yaklaşık %3-%4’ünü ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireylerin ve yaklaşık %1- %2’sini ise çok ileri derecede zihinsel yetersizliği olan bireylerin oluşturduğu düşünülmektedir (Smith, 2007).

Nedenleri: Zihinsel yetersizliğe neden olan etmenlerden bazıları aşağıda sıralanan başlıklar altında ele alınabilir (The Arc, 2011):

Genetik Faktörler: Anne-babanın kalıtım yoluyla aktardığı gen anormaliteleri, genlerin birleşmesi sırasında ortaya çıkan bozukluklar ya da hamilelik sırasında ortaya çıkan enfeksiyonlar, x-ray ışınlarına aşırı maruz kalma gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilen diğer gen bozulmaları zihinsel yetersizliğe yol açabilir. Genetik faktörlerden etkilenerek ortaya çıkan çok sayıda zihinsel yetersizlik türü bulunmaktadır. Fenülketonuri, kromozomal yapıdaki bozulmadan kaynaklanan Down sendromu ve Fragile X sendromu gibi sorunlar bunlara örnek olarak gösterilebilir.

Hamilelik Sürecine İlişkin Etmenler: Hamilelik sürecinde alkol ve uyuşturucu kullanımı, yetersiz beslenme, çevresel toksinlere maruz kalma, anne adayının yaşadığı hastalıklar gibi etmenler zihinsel yetersizliğe yol açabilir.

Doğumda Ortaya Çıkan Sorunlar: Prematüre doğum ve düşük kiloyla doğum, doğum sırasında oksijensiz kalma, doğum sırasında ortaya çıkan yaralanmalar zihinsel yetersizliğe neden olabilir.

Doğum Sonrası Etmenler: Boğmaca, suçiçeği, kızamık, menenjit gibi hastalıklar, kurşun, cıva ve diğer çevresel toksinlerin neden olduğu zehirlenmeler zihinsel yetersizliğe neden olabilir.

Yoksulluk ve Kültürel Yoksunluk: Yoksulluk içinde büyüyen çocuklar yetersiz beslenme, çocukluk hastalıkları, sağlığa zararlı çevresel koşullar, yetersiz sağlık hizmetleri gibi zihinsel yetersizlik riskini artırabilecek özellikte faktörler açısından daha fazla dezavantajlıdır. Sosyoekonomik açıdan dezavantajlı, çocuk istismarı ya da ihmalinin olduğu, eğitsel olanakların sınırlı olduğu, uyaran eksikliği, sosyal ve çevresel yoksunluk yaşanan ortamlar zihinsel yetersizliğe neden olabilir.

Fark Edilmesi ve Değerlendirilmesi: Zihinsel yetersizlik gösteren bireyler homojen bir grup değildir. Bu tanıyı almış bireylerin çok farklı bireysel özellikler gösterebildiği bilinmektedir. Dolayısıyla, zihinsel yetersizlik gösteren bireylerin zihinsel yetersizlikten etkilenme nedenleri, biçimleri ve düzeyleri bu bireylerin fark edilmeleri ve tanılanmaları konusunda bazı farklılıklara neden olabilmektedir. Zihinsel yetersizlikten hafif düzeyde etkilenen bireyler genellikle akademik becerilerde yaşadıkları başarısızlık sonucu Rehberlik ve Araştırma Merkezleri’ne (RAM) yönlendirilmektedir. Zihinsel yetersizlikten etkilenme düzeyi ne olursa olsun, bir bireyin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sağlanan eğitsel hizmetlerden yararlanabilmesi için RAM’larda gerçekleştirilen değerlendirme sürecinden geçmesi gerekmektedir.

Eğitimleri: Türkiye’de zihinsel yetersizlik gösteren bireylere sağlanan eğitim hizmetleri genellikle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlemekte ve yürütülmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından zihinsel yetersizlik gösteren bireylere sunulan hizmetler, 573 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği (MEB, 2009) ile belirlenen esaslar çerçevesinde yürütülmektedir. İzleyen bölümde zihinsel yetersizlik gösteren bireylerin yararlanabileceği eğitim ortamları en az sınırlayıcı olandan en sınırlayıcı olana doğru sıralanmaktadır.

  • Genel Eğitim Sınıfı (Normal Gelişim Gösteren Akranların Devam Ettiği Sınıf)
  • Kaynak Oda
  • Özel Eğitim Sınıfı
  • Özel Eğitim Okulu
  • Evde Sürdürülen Eğitim

Sık Yetersizliği Olan Bireyler Ve Sosyal Hizmetler

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kanunu’nda (SHÇEK) yetersizliği olan bireyler “doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeni ile normal yaşamın gereklerine uyamama durumu olup; koruma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlere ihtiyacı olan kişi” olarak tanımlanmıştır. Bakım hizmetleri kapsamında sağlanan aile danışmanlığı ve eğitim hizmetlerinde sosyal hizmet uzmanının önemli rol ve sorumlulukları vardır. Sosyal hizmet mesleğinin temel amacı, sosyal hizmet uygulamasından yararlanmak isteyen birey ya da ailelerin sosyal işlevselliğini artırmaktır.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v