Tıp Terimleri Dersi 6. Ünite Özet
Klinikte Kullanılan Terimler
Giriş
Onkoloji; kanserin oluşumu, nedenleri, kalıtımla ilişkisi, tanısı, tedavisi, kanserle ilgili istatistikler ve kanserden korunmayla ilgilenen tıp dalıdır. Kanser bir tümör türüdür, kötü huylu (kötücül, habis, maling) tümörleri ifade eder. Anestezi bilimi ya da Anesteziyoloji; herhangi bir cerrahi girişim öncesinde, esnasında ve sonrasında, hastanın güvenliğini gö- zeten; ağrı duyusunun giderilmesi dâhil olmak üzere bütün bakımına yoğunlaşan tıbbi bir bilim dalıdır. Romatizm; kemikleri, eklemleri, eklem çevresi dokuları tutan hastalıkları adlandırmak için kullanılır. Bir başka deyişle eklemlerde ve kaslarda kendini gösteren ağrılı hastalıkların genel adıdır. Çok çeşitli romatizmal hastalıklar vardır. Kan; vücutta oksijen, besin maddelerini, hormonları, vitaminleri ve antikorları dokulara taşıyan ve olu- şan karbondioksit ve atık maddelerini vücuttan uzaklaştıran hayati sıvıdır. Kan kabaca plazma dediğimiz sıvı ve şekilli elementlerden oluşur. Pıhtılaşması engellenmiş olan bir tüp kan santrifüj edilirse altta kırmızı küreler ve üstte plazma olmak üzere iki ana kısma ayrılır. Arada kan pulcukları (platelet-trombosit) ve beyaz kürelerden oluşan çok ince bir hat kalır. Nükleer Tıp; canlılara verilen ışın etkin (radyoaktif) maddelerin yaydıkları ışınların özel yöntemler veya aygıtlarla dışarıdan sayımı veya görüntü olarak izlenmesi ya da tanımlanması ile tanı konulmasını sağlayan tıp dalıdır. Pediatri; bebek, çocuk ve ergenlerin tıbbi bakımıyla ilgilenen tıp dalıdır. Pediatri genel olarak çocuk hastalıkları ile ilgilenir. Yaşlılık hekimliği ya da geriatri; yaşlılık dönemindeki sağlık sorunları ve bu sorunların tedavileriyle ilgilenen tıp dalıdır. Yaşlanma; canlı molekül, hücre, doku, organ ve sistemlerinde zamanın ilerlemesinde ortaya çıkan, geriye dönüşü olmayan yapısal ve iş- levsel değişikliklerin tümüdür. Psikiyatri; akıl hastalıklarının teşhisi, tedavisi ve önlenmesi ile uğraşan bilim ve hekimlik dalıdır. İnsanın davranış dinamiklerini biyo-psiko-sosyal olarak açıklamak üzerine çalışan ve normal ile normal dışı (hastalık) davranış örüntülerini sınıandırarak tedavi etmeye çabalayan daldır. Radyoloji, x ışınları ve diğer görüntüleme yöntemlerinin tıpta tanı ve tedavi amacıyla kullanılmasıdır. Tanı ve tedavi amacıyla kullanılan yöntemlerden bazıları; ultrason, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, pozitron emisyon tomografi, mamografi, oroskopi ve X ışını kullanan diğer bazı uygulamalardan faydalanır. Bu yöntemlerin tanı amacıyla kullanımı elde edilen görüntülerden hastalıkların tespitinde yararlanılması şeklinde olabilir. Tedavi amacıyla kullanımı ise bazı cerrahi işlemlerin görüntüleme yöntemleri sayesinde daha az hasar vermektedir.
Onkoloji
Tümöral hastalıkları ile ilgilenen bilim dalına onkoloji denilir. Oncos (=şişlik) ve logos (=bilim) Latince kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşturulmuş bir deyimdir ve ilgilenen uzmana onkolog denilmektedir. Onkoloji ile uğraşan disiplinler tıbbi onkoloji, cerrahi onkoloji ve radyasyon onkolojisidir. Ortak çalışma ile hastaların tedavisi ve takibi daha yakından izlenebilmektedir. Cerrahi onkoloji, hastalığın tanısının konulmasında ve hastadaki mevcut tümö- rün çıkarılmasında oldukça etkilidir. Pek çok cerrahi disiplin bu grup içerisindedir. (Genel Cerrahi, Kulak-BurunBoğaz, Beyin Cerrahisi, Göğüs Cerrahisi, Ortopedi, vb.) Tanı konan hastalara bazen cerrahi tedavi sonrasında veya yayılmış hastalığı olanlarda; tedaviye kanser ilaçları ve radyoterapi ile devam edilir. Kanser hastalıklarının ilaçla tedavisi Tıbbi Onkoloji (çocukluk çağında Pediatrik Onkoloji) tarafından, radyoterapi ile tedavisi ise Radyasyon Onkolojisi tarafından yapılmaktadır. Bütün bu süreçlerden de anlaşılacağı gibi kanser birden fazla tıp disiplininin birlikte çalışmasını gerektirmektedir.
Anesteziyoloji
Anestezi uzmanları ameliyathane ekibinin en önemli üyelerindendir. Çünkü hastaya anestezi verilmeden ameliyatın başlaması mümkün değildir. Hastanın ameliyat sırasında ağrı duymasını engellemek için kullanılan ilaçlar, anestezi ve reanimasyon hekimi tarafından belirlenir. Anestezinin insan vücudu üzerindeki bazı olumsuz etkilerini en aza indirmek ve hastanın ameliyattan sonra hayati işlevleri etkilenmeden uyanmasını sağlamak da yine anestezi hekiminin sorumluluğundadır.
Cerrahi sırasında hastanın yaşamını sürdürebilmesini, ağrı duymamasını, uyumasını sağlayan uygulamaları kapsayan Anesteziyoloji uzmanına anestezist denilmektedir. Anesteziyoloji bilim dalı içerisinde reanimasyon (yeniden canlandırma) ve ağrı ile uğraşan bilim dalı (Algoloji) yer almaktadır.
Algoloji (ağrı bilimi) bir üst uzmanlık alanı- dır. Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, bir hastalığa bağlı olan ya da olmayan ve kişi için rahatsız edici bir duyudur. Ağrının akut ve kronik ağrı olmak üzere başlıca iki çe- şidi vardır. Akut ağrı; çeşitli hastalıkların habercisi olan ve birdenbire ortaya çıkan bir ağrıdır. Kronik ağrı, akut ağrı gibi bir hastalığın belirtisi olmaktan daha çok, kendisi başlı başına bir sorundur. Başlıca ağrı türleri; baş ağrısı, boyun ağ- rısı, bel, sırt ve bacak ağrısı, omuz ve kol ağrısı, yüz ağrısı, damar tıkanıklığına bağlı olan ağrı ve kanser ağrısıdır.
Hayati(Vital) fonksiyonlarda bir değişiklik olmaksızın geçici bilinç kaybı ve refleks aktivitede azalma hâli genel anestezi olarak adlandırılmaktadır. Genel anestezi uygulaması; bilinç kaybına yol açarak, hastanın ameliyat sırasındaki duyumunu önler, ağrıyı ortadan kaldırarak hastaya ameliyat sırasında konfor sağlar ve refleks aktiviteyi baskılayıp kas gevşemesi sağlayarak cerrahi müdahalenin yapılmasını kolaylaştırır. Bu etkileriyle genel anestezinin amacı, uygun cerrahi koşullar sağlamaktır. Ancak bunun yanında hastanın ameliyat süresince sağlığını ve güvenliğini devam ettirmek de, anestezi hekiminin görevidir.
Romatoloji
Romatizma oldukça genel bir terimdir ve kemik, kas ve eklemlerin etrafındaki ağrı veya acıyı ifade etmek için kullanılır. Romatizma dalı ile ilgili uzmana romatolog denilmektedir. Romatizma deyince tek bir hastalık anlaşılmaz. 100’den fazla hastalığı içerir. Bazıları sık bazıları ise oldukça nadir görülür. Artritin kelime anlamı vücuttaki bir veya daha fazla eklemde görülen yangıdır. Artrit çocuklar da dâhil olmak üzere herkesi her yaşta etkileyebilir, bununla beraber kadınlarda erkeklere göre bu hastalıklara yakalanma ihtimali daha fazladır. Eklemler bir kemiği diğerine bağlar ve kemiklerin serbestçe hareket edebilmelerine izin verecek şekilde tasarlanmışlardır. Kemiklerin son bölümünde eklemler kıkırdak olarak adlandırılan sert, lastik kıvamında bir materyal ile örtülmüşlerdir. Biz yaşlandıkça bu eklem kı- kırdağı sık kullanmaya bağlı veya yaralanmalardan sonra daha kolay zedelenebilir hâle gelir.
Romatizma tiplerine bakacak olursak temel olarak 2 tip romatizma vardır:
- İltihabı olanlar
- İltihabı olmayanlar
Sık Görülen Romatizmal Hastalıklara bakıldığında; Artroz (Kireçlenme), Yumuşak doku romatizmaları (Fibromyalji, bel, boyun ağrıları), Romatoid artrit, Spondiloartropatiler ve ankilozan spondilit, Vaskülitler ve Behçet hastalığı,Gut Hastalığı, Ailevi Akdeniz ateşi, Akut eklem romatizması, Reaktif artritler, Kristal artritleri, İnfeksiyöz artritler, Bağ dokusu hastalıkları örnek verilebilir.
Hematoloji
Kan; dolaşım sisteminde dolaşarak organizmadaki bütün uzuvlara erişen, onlara metabolizma için ihtiyaç duyulan besin ve oksijeni götüren, onlardan topladığı atık maddeleri boşaltma uzuvlarına (böbrekler, akciğerler, deri) taşıyan canlı sıvı maddedir. Kan üretimine “hematopoiesis” adı verilir. Bazı durumlarda kan kemik iliği dışında karaciğer ve dalak gibi organlarda üretilebilir. Bu duruma da “ ekstra medüller hematopoiesis” adı verilir.
İnsanda takriben 4-5 litre kan bulunur, bu beden ağırlığının %7-8’idir. (İnsan bunun yarısını kaybederse hayatı tehlikeye girer. 2/3 ünü kaybederse yaşayamaz) Kan, plâzma denilen bir sıvı ve çeşitli özellikler gösteren katı cisimlerden oluşur. Plazma, mineral tuzlar, proteinler, glikoz ve üre içerir. Katı cisimcikler ise üç çeşittir: Eritrositler (alyuvarlar), lökositler (akyuvarlar) ve kan pulcukları (trombositler). Eritrositlerin sayısı 1 mm3 kanda vasati 4-5 milyondur. Bunlar çekirdeksiz çift dış bükey hâlkalar biçimindedir. Kana kırmızı rengini veren hemoglobin de eritrositler içinde bulunur. Hemoglobin, içinde demir bulunan bir kırmızı pigment (boyayıcı, renk verici) ile birleşmiş bir proteinden oluşur. Kanın pıhtılaşması, kanda bulunan “fibrinogen-fibrinojen” proteininin “fibrin” hâline dönüşmesinden olur. Balıklar, kuşlar ve sürüngenlerde eritrositlerin her birinin bir çekirdeği vardır. Buna karşılık, memelilerde çekirdek hücreden dışarı atılır. Hücre geliştiği vakit çekirdek kaybolur. Ancak, eritrositlerin ömrünün kısalığına (insanda 3 ay) yorulmaktadır. Ölen bu hücreler yerine daimi olarak yenileri gelir. Memelilerin hayatı süresince, kırmızı kemik iliği içinde ara vermeden sürüp giden hücre bölümleriyle yeni eritrositler oluşur. Eskiyen eritrositler dalak ve karaciğerdeki kimi hücreler tarafından tahrip edilir ve vücuttan dışarı atılır. Aşırı çalışma, heyecan ve yaralanmaya kapı aralayan sarsıntılar, eritrositlerin artmasına taban hazırlar. Akyuvar isimi verilen lökositler, eritrositlerle beraber kan hücrelerini alana getirirler. Lökositler, Vücuda giren canlı cansız her çeşit yabancı maddeyi tanımak ve onlarla savaşmak için görev yaparlar. Bir bölümü direk mikroplarla savaşırken, başka bir bölümü yabancı molekülleri ve mikropları tanıyarak sistemi uyarır, diğerleri de mikropla savaşmak üzere antikor, spesifik proteinleri üretir. Trombositler, bir yaralanma hâlinde yaralanan bölgeyi ilk onarma ve bu bölgede pıhtı oluşması için bir dizi olayı başlatma görevi olan hücrelerdir. Bu hücrelerin hayat müddetleri 7-9 gündür.
Kan, hücrelerden ve “plazma “ isimi verilen bir sıvıdan oluşmuştur. Hücreler alyuvarlar (kırmızı kan hücreleri), akyuvarlar (beyaz kan hücreleri) ve trombositlerdir. Hücrelerin % 99’undan fazlasını alyuvarlar oluşturur. Alyuvarlar kanın oksijen taşıyan hücreleridir. Akyuvarlar vücudu enfeksiyonlara ve kansere karşı savunan hücrelerdir. Trombositler ise kanın pıhtılaşmasında görev alırlar. Şayet kan santrifüj edilirse, hücreler plazmadan ayrılır. Hücreler daha ağır oldukları için dibe çökerken daha hafif olan plazma üstte kalır. Kan, içi heparin ile sıvanmış “mikropipet” denilen küçük tüplerde santrifüj edilir. Bu tüpün en alttaki bölümünde alyuvarlar toplanır, bunun hemen üstünde ise çok ince bir tabaka hâlinde akyuvarlar bulunur, en üstte ise plazma bulunur.
Hematokrit, alyuvarların oluşturduğu kan hacminin toplam kan hacmine oranıdır. Hematokrit tayini için kan heparinize özel tüplerde santrifüj edilir, alyuvarlar en altta toplanır, onun üstünde akyuvar ve trombositlerin oluşturduğu çok ince bir tabaka oluşur, en üstte ise plazma isimi verilen açık saman sarısı-beyaz renkte sıvı toplanır.
Nükleer tıp
Nükleer Tıp, radyoaktif elementlerle işaretli kimyasal moleküller ve biyolojik materyaller yardımıyla, insan hastalıklarının tanı ve tedavisi ile uğraşan bir tıp dalıdır ve bu dalın uzmanına nükleer tıp uzmanı denilmektedir. Nükleer tıbbı ayrıca sağaltım (tedavi) ilgilendiren yanı da vardır. Vücuda ayrı yollarla verilen radyonüklidlerden yararlanılır. Yüzyılı aşkın bir süredir insanlığın yararı için kullanılmakta olan radyoaktivite, hastalıkların tanı ve tedavisinde her geçen gün artan bir oranda uygulanmakta, başka hiçbir yöntemle sağlanamayacak bilgilerin elde edilmesinin yanı sıra, birçok hastalıkta hasta için son derece kolay ve rahat tedavi olanağı da sunmaktadır. Klinik Nükleer Tıp uygulamaları genel olarak üçe ayrılır;
- Radyonüklid Tedavi
- Görüntüsüz Tanı Uygulamaları
- Görüntülü Tanı Uygulamaları
Pediatri-çocuk hastalıkları
Çocuk hastalıkları ile ilgilenen tıp dalıdır. İlgili uzmanına pediatrist denilmektedir. Pediatri 0 ile 15 yaş ya da 18 yaşına kadar olan hastalar ile ilgilenen bir ana bilim dalıdır. Hasta grubu bebek, çocuk, ergen olarak üç grupta incelenir. Pediatri kelimesini ilk yunanlılar kullanmıştır. Pediatri (erkek çocuk veya erkek doktor) anlamına da gelmektedir. Pediatride çocuklar üzerine yazılar çok eskilere dayanır. İlk yazı M.S. 2. yüzyılda soraenus adında bir bilginin manuskripti adındaki yayınıdır. Pediatri (Çocuk Hastalıkları) de ana başlık olarak başlıca şu bölümler hizmet vermektedir. Bunlar; Çocuk acil, çocuk endokrinolojisi, çocuk enfeksiyon hastalıkları, çocuk gastroenterolojisi, çocuk genetik hastalıkları, çocuk göğüs hastalıkları, çocuk hematolojisi. çocuk onkolojisi, çocuk immünoloji ve alerji hastalıkları, çocuk kardiyolojisi, çocuk metabolizma hastalıkları, çocuk nefrolojisi, çocuk nörolojisi, çocuk romatolojisi, çocuk yoğun bakımı, neonatoloji (yenidoğan).
Geriatri
Geriatri; 65 yaş ve üstü hastaların sağlık sorunları, hastalıkları, sosyal ve fonksiyonel yaşamları, hayat kaliteleri, koruyucu hekimlik uygulamaları ve toplum yaşlanması ile ilgilenen bilim dalı olup iç hastalıklarının bir yan dalıdır. Geriatri uzmanına Geriatrist de denilmektedir. Görev tanımına uyacak şekilde; hemşire, fizyoterapist, diyetisyen, sosyal hizmet uzmanı ve mümkün ise psikolog ile birlikte çalışmalıdır. Geriatrist gerekli gördüğü durumlarda ilgili ana bilim dalları ile konsültasyon yapar. Sonuç olarak amaç; yaşlının sağlığını korumak, hastalığında tedavi etmek, bağımsız olarak yaşamını sürdürmesine yardımcı olmak ve hayat kalitesini yükseltmektir. Çok kapsamlı bir iç hastalıkları hikâye alma ve fizik muayenesine ek olarak; banyo, giyinme gibi temel günlük hayat aktiviteleri; telefon kullanma, alışveriş, yemek hazırlama gibi enstrümental günlük hayat aktiviteleri testleri; görme değerlendirme testi; işitme testi, mobilite ve düşmenin değerlendirilmesi test ve sorguları, beslenme testi; istemsiz idrar ve büyük abdest kaçırma sorgusu; unutkanlığa yönelik mini mental test, depresyona yönelik geriatrik depresyon testi ve son olarak da aldığı ilaçların sorgusu yapılır. 65 yaş ve üstünde olan ve zaten iç hastalıkları kapsamında olan hipertansiyon, şeker hastalığı gibi hastaların yanı sıra osteoporoz, idrar kaçırma, bellek bozukluğu (Alzheimer Hastalığı, yaşa bağlı unutkanlık), depresyon, düşme, bayılma, beslenme bozukluğu, bası yaraları, çoklu ilaç kullanımı hastaları Geriatri ünitesine başvurabilirler. Geriatri hastalarının çoğunluğunu kronik hastalar oluşturuyor olsa da, bazı durumlarda örneğin yaşlı yüksek ateşli hastalar (zatüre, idrar yolu enfeksiyonları gibi), genel durumun birden bozulduğu hastalar, kullandığı ilaca bağlı olduğunu düşündüren yan etki gelişen hastalar, kontrolde olan hipertansiyonun veya diyabetin ayarının aniden bozulduğu hastalar Geriatri ünitesine başvururlar. Geriatri bütün bilgi, ilgi, uğraşı ve araştırmasının 65 yaş ve üstünde odaklandığı, bu nedenle deneyiminin de o ölçüde arttığı bir bilim dalı olup iç hastalıkları muayene ve tetkiklerinin yanı sıra bu yaş grubunda sık görülen hastalık ve komplikasyonların geniş ölçüde incelendiği bir disiplindir. Bu kadar kapsamlı bir inceleme birçok hastalığın daha belirti vermeden önce dahi teşhis ve tedavisini mümkün kılar. Hangi belirtinin yaşlılığın doğal bir sonucu, hangisinin hastalığa bağlı olduğunu ortaya koyar. Ayrıca bu yaş grubunda hastalık belirtilerinin çoğunluğu genç ve orta yaşta görüleninkinden farklı (zatüre ve idrar yolu enfeksiyonu örneği)olup teşhisi geriatri bilgisini gerekli kılar. Geriatri 65 yaş ve üstünün sadece muayene, teşhis ve tedavisi ile yetinmez, birlikte çalıştığı sosyal hizmet uzmanı, fizyoterapist, diyetisyen ve hemşire ile poliklinik dışı desteğini, evde bakım modeli dâhil sağlamaya yoğun çaba gösterir.
Psikiyatri
Psikiyatrinin başlıca ilgi alanı beyin hastalıklarıdır. Bu alanda günlük dilde akıl hastalığı, ruh hastalığı, sinirlilik hâlleri, ... denilen durumlar yer alır. Bu hastalıklar düşünce, davranış, duygu değişiklikleri ile kendini gösterir. Psikiyatri bu hastalıkların tanı ve tedavileriyle uğra- şır. Ruh-zihin gibi kavramların bedenin işlevlerinden bağımsız olduğu düşüncesi yaygındır.
Bütün işlevler gibi insan varlığını biçimlendiren işlevler de hem bedensel hem dış koşullardan etkilenir. Psikiyatrik hastalıkların ortaya çıkışında bedende ve dış ortamda oluşan değişikliklerin etki derecesi hastalıktan hastalığa değişebilir. Psikiyatrik hastalıkların tedavisinde, hastalıkların özelliklerine göre farklı yöntemler uygulanır. Doğrudan bedene uygulananlar (ilaç, elektrokonvülzif tedavi vb) olduğu gibi, insanın duygusal, düşünsel özelliklerini veya ilişkilerindeki değişkenleri hedef alan yöntemler (psikoterapi) de yer alır. Psikiyatrik bilgi ve uygulamalar bilimsel veriye dayalı olmak zorundadır. Son dönemde beyne ilişkin bilgi birikiminde artış olmuştur. Bu durum tedavi yöntemlerinde de eskisine göre daha hızlı değişiklikler ortaya çıkarmıştır. Ancak yeni bir tedavi yönteminin ya da ilacın deneysel çalışmalardan uygulama alanına girmesi için bilimsel ve etik olarak tanımlanmış süreçlerden geçmesi, etkili olduğunun kanıtlanması ve meslek topluluğunca kabul edilmesi zorunludur.
Radyoloji
Radyoloji, x ışınları ve diğer görüntüleme yöntemlerinin tıpta tanı ve tedavi amacıyla kullanılmasıdır. Radyan enerjiyi (radyasyonu) hastalıkların tanısında görüntüleme amacıyla ya da girişimsel işlemlerde (girişimsel radyoloji) vücuda girişim yeri ve yolunu göstermek için kılavuzluk amacıyla kullanan bilim dalıdır. Radyasyon, boşlukta düz bir çizgi boyunca yayılım gösteren enerjilerdir. Radyolojide başlıca iki ana grupta toplanabilecek değişik enerji türleri kullanılmaktadır. Birinci gurupta kullanılan enerjiler elektromanyetik radyasyonlardır. Elektromanyetik radyasyonlardan x-ışınları röntgen ve bilgisayarlı tomografide (BT) , gamma ışınları nükleer tıpta (NT) , radyo dalgaları ise manyetik rezonans görüntülemede (MR) kullanılmaktadır. İkinci gurupta bulunan, elektromanyetik radyasyonlardan farklı özellik gösteren ultrases enerjisi de ultrasonografi (US) yönteminde kullanılmaktadır.
Bu ünite ile ilgili tıp terimleri için;
- Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Semptom ve Hastalık ilgili terimlerini gözden geçirmek için sayfa 192 tablo 6.1’i inceleyiniz.
- Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Tanı Terimlerini gözden geçirmek için sayfa 194 tablo 6.2’i inceleyiniz.
- Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Teşhis Yöntemleri Terimlerini gözden geçirmek için sayfa 195 tablo 6.3’ü inceleyiniz.
- Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Cerrahi Müdahale ve Ameliyat Terimleri gözden geçirmek için sayfa 195 tablo 6.4’ü inceleyiniz.
- Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Tıbbi Sağaltım ve İlaç Terimleri gözden geçirmek için sayfa 196 tablo 6.5’i inceleyiniz.
- Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Kısaltmaları gözden geçirmek için sayfa 196 tablo 6.6’ı inceleyiniz.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 57
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 328
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 914
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1289
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20161
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582