İnsan Beden Yapısı Ve Fizyolojisi Dersi 5. Ünite Özet

Sindirim Sistemi Fizyolojisi

Giriş

Besinlerin hücre içine girecek kadar küçük moleküllere parçalanıp hücrelerin içine alınmasına sindirim ve bu işlemde görev alan organlara da topluca sindirim sistemi denir. Hücreler, dolayısıyla bedenimiz dışarıdan besin alamadan yaşamayacağına ve alınan besinlerin parçalanarak hücrelere ulaştırılması gerektiğine göre sindirim sistemi olmadan yaşamımızı sürdürmemiz ancak damardan beslenerek gerçekleşebilir.

Sindirim sistemi kanalı içine alınan besinin bedene yararlı duruma getirilebilmesi için besinlerin;

  • hareket ettirilmesi (ağızdan anüse kadar) ve karıştırılması,
  • parçalanması (mekanik ve kimyasal),
  • beden hücrelerine alınması (emilmesi),
  • artıkların (dışkı) atılması gerekir.

Sindirim Kanalının Yapısı ve Görevleri

Sindirim sisteminden enine bir kesit alındığında genellikle dört tabakadan oluştuğu görülür. Bağırsak lümeninden bağırsak dışına doğru sırayla mukoza, alt mukoza, kas ve seroza tabakaları bulunur. Sindirim sisteminde dört türlü kas haraketi vardır.

  1. Karıştırıcı (segmentasyon)
  2. İlerletici (peristaltik)
  3. Kapatıcı (tonik)
  4. Kitle (kalın bağırsak)

Sindirim sisteminin kaslarında üç çeşit aksiyon potansiyel oluşur:

  1. yavaş
  2. hızlı
  3. tonik (devamlı)

Sindirim kanalı, dalak ve pankreastan çıkan toplardamarlar, kanı portal toplardamar ile karaciğere götürürler. Bu dolaşım sindirim sistemine özeldir ve portal dolaşım denir. Yalnız, sindirimle emilen yağlar kan dolaşımına değil, lenf dolaşımına geçerek karaciğere uğramadan önce doğrudan genel dolaşıma katılır ve sonra karaciğere gider.

Sindirim sisteminin kendine özgü ve otonom sinir sisteminin üçüncü bölümü olarak bazen de ‘ikinci beyin’ olarak kabul edilen enterik sinir sistemi ağı vardır. Otonom sinir sistemiyle bağlantılı çalışır ama, otonomla bağlantısı kesilse bile normal çalışmasına devam edebilir.

Periferik sinir sisteminin otonom, otonomik veya visseral sinir sistemi olarak adlandırılan bölümüne otonom sinir sistemi denir. Otonom sinir sisteminin görevi, visseral (iç organlara ait) fonksiyonları kontrol altında tutmak ve fonksiyonlarla ilgili gerekli dengeyi sağlamaktır.

Enterik ve otonom sinir sistemlerinin birbiriyle ve beyinle olan bağlantıları sindirim sisteminde 3 çeşit refleks oluşmasına neden olur.

  • Sadece enterik sistem içinde oluşan refleksler
  • Bağırsaklardan omurganın yanındaki gangliyonlara giden ve geri bağırsağa dönen sinir ağının oluşturduğu refleksler
  • Bağırsaklardan omuriliğe, bazen de beyine giden ve geri bağırsaklara dönen sinir ağının refleksleri

Sindirim sistemi hormonları sistemde bulunan endokrin hücreler tarafından yapılıp portal kan dolaşımına verilirler, oradan genel kan dolaşımına geçerek hedef hücrelere ulaşıp etki gösterirler. Bilinen yirmiye yakın hormon vardır ve bunlardan bazıları sindirim ve beslenme için çok önemlidir.

  • Gastrin hormonu:
  • Kolesistokinin (CCK) hormonu
  • Sekretin hormonu
  • Gastrik İnhibitör Peptit (GİP):
  • Motilin

Ağız : Ağız (oral) boşluğu da denir. Ağız boşluğunda dil, dişler ve yutak vardır. Dil çizgili kastan yapılmıştır ve üstünde tat duyusunu alabilen tat goncaları vardır. Dil çiğnemeye, yutmaya ve konuşmaya yardım eder.

Tükürük Bezleri : Ağız boşluğumuza açılan ve yardımcı organ olan 3 çift bez vardır:

  1. Kulak altı (parotid) bezi
  2. Dilaltı (sublingual) bezi
  3. Çene altı (submandibular) bezi

Yutak : Ağız, burun ve ön gırtlağın arkasında bulunan boşluğa yutak (farinks) denir. Bir huniye benzeyen yutağın üst kısmında yumuşak damak ve onun uzantısı küçük dil (uvula) bulunur. Hem besin ve hem de hava yolu olarak görev yapar.

Yemek Borusu : Yemek borusu (özofagus) ortalama 22 cm uzunluğundadır ve 4 tabakası vardır. Yutağın alt tarafından başlayıp diyaframı geçerek mideye kadar uzanır ve soluk borusunun arkasında bulunur. Başlangıcında, çok iyi kapanan yemek borusu üst sfinkteri vardır.

Mide : Mide (gaster) ve bağırsaklar (intestinum) yapı ve işlev açısından birbirine benzediğinden çoğu zaman gastrointestinal (GI) sistem diye anılır. Mide karın boşluğunun üst tarafında, karaciğer ve diyaframın altında yerleşmiştir. Soluk aldığımızda biraz aşağıya iner, soluk verdiğimizde tekrar yukarıya çıkar. Yemeklerden sonra genişler, açken küçülür. Görünümü J harfine benzer ve 4 bölüme ayrılır: Kardiya, fundus, gövde ve pilorus.

Midenin yaptığı işler özet olarak şöyle sıralanabilir:

  1. Besinleri kısa bir süre özellikle fundusta depo etmek.
  2. Mide özsuyu üretmek.
  3. Mekanik ve kimyasal sindirim yapmak.
  4. Mide içeriğinin boşalmasını düzenlemek.
  5. Az da olsa emilim yapmak (alkol, ilaç ve su gibi)
  6. Gastrin ve motilin hormonlarını üretmek
  7. İntrinsek faktör (İF) üretmek.
  8. Bedeni korumak. Mide içine üretilen HCL mide içinin çok asidik olmasını sağlar (pH= 2 kadar). Asidik ortamda bazı yabancı kimyasallar ve mikroorganizmalar ölür.

İnce Bağırsaklar : İnce bağırsaklar yaklaşık 6-9 metre uzunluğunda ve karın boşluğunda kıvrılmış olarak durur. Sindirim sistemimizin en uzun parçasıdır. Üç bölüme ayrılır, ilki 25 cm uzunluğunda ve C harfine benzeyen onikiparmak bağırsağı (düodenum)dır. Bu pek kıvrım yapmaz. Burada mideden gelen içerik, karaciğerden gelen öd salgısı, pankreastan gelen salgılar ve ince bağırsağın kendi salgıları birbirine karışır.

Kalın Bağırsaklar : İnce bağırsak sonunun açıldığı yer olan kalın bağırsaklar yaklaşık 2 m uzunluğunda ve 6 cm genişliğindedir. Yapı olarak yine 4 tabaka vardır, yalnız yüzey alanını genişleten vilus gibi uzantı veya kıvrımlar yoktur. Uzunlamasına düz kaslar ince bağırsaklarda olduğu gibi kalın bağırsak boyunca uzanmaz. Parçalı bir yapısı vardır ve bu durum kalın bağırsağın boğum boğum olmasını sağlar. Kalın bağırsaklar

  • kör bağırsak (çekum),
  • kolon
  • rektum diye 3 kısımdan oluşur.

Kalın bağırsağın en uzun parçası olan kolon 4 bölüme ayrılarak incelenir.

  1. Çıkan kolon: karın boşluğunun sağ tarafından yukarı doğru karaciğere kadar çıkar.
  2. Yatay kolon: karaciğer, mide ve dalağın altındadır, ama ince bağırsakların üstündedir. Sağ tarafımızdan sol tarafa doğru yatay uzanır.
  3. İnen kolon: midenin altından leğen kemiğimizin üst ucu hizasına kadar yukardan aşağı doğru sol tarafımızdan iner.
  4. Sigmoid kolon: S harfine benzeyen bu bölüm aşağıya doğru inerek devam eder.

Sindirime Yardımcı Organlar

Sindirim kanalının dışında yer alan ama ürettiği içeriklerini sindirim borusu içine gönderen, tükürük bezleri, karaciğer, ödkesesi ve pankreastan oluşan organlarımızdır.

Karaciğer : Yaklaşık 1.5 kg ağırlığında, diyaframın altında, sağ tarafımızda ve bedenimizin en büyük salgı bezi olarak kabul edilir. Birbirine bağlanmış iki parça (lob) dan oluşur. Sağ lob soldan 5 kat büyüktür. Her lob daha küçük olan altıgen şeklindeki lobüllerden oluşur. Her lobül karaciğer hücrelerinden (hepatosit) ve kan damarlarıyla safra kanalından oluşur.

Öd (Safra) Kesesi: Karaciğerin altında, armuda benzeyen, 7-10 cm uzunluğunda bir kesedir (Şekil 5.12). Karaciğerin ürettiği yaklaşık 30-50 mL öd (safra) karaciğer kanallarıyla keseye gelir ve burada depo edilir. Yemekten sonra mide ve bağırsaklar çalışmaya başlayınca, sinirler ve hormonlar (gastrin ve CCK gibi) yardımıyla kese kasılarak içeriğini safra kanalıyla 12 parmak bağırsağa gönderir.

Pankreas : Omurganın önünde ve midenin altındadır. Baş tarafı onikiparmak bağırsağınca çevrelenmiştir. Ortalama 13 cm ve 50 gram kadardır. Bir balığa benzetilebilir. Langerhans adacıkları denen, pankreasın yüzde birini ancak oluşturan endokrin bezler vardır. Bu bezler pankreas içine dağılmış noktalar hâlindedir. Langerhans adacıkları insülin, glukagon ve somastostatin hormonlarını üretir ve doğrudan kan dolaşımına verir.

Kimyasal Sindirim ve Emilim

Önceden de belirtildiği gibi sindirim, alınan besinin hücrelerimize ulaştırılması için gerekli her şeyi kapsar ve mekanik ile kimyasal olarak ayrılır.

Mekanik sindirim besinlerin küçük parçalara ayrılmasını, iyice karıştırılmasını ve sindirim kanalı içinde hareket ettirilmesini kapsar. Besinlerin karıştırılması ağızda tükürükle, midede mide özsuyuyla ve bağırsaklarda safra, pankreas, ince bağırsak salgılarıyla olur. Kimyasal sindirim ise besin maddelerimizi şekerler, yağlar, proteinler, su, mineraller ve vitaminler oluşturur. Bunlardan şekerler, yağlar ve proteinlerin hücrelerimize girebilmeleri için en küçük parçalarına kadar parçalanmaları gerekir.

Şekerler portal dolaşım damarlarıyla karaciğere giderler. Karaciğer hücreleri de fruktozu ve galaktozu glikoza dönüştürebilir. Glikoz karaciğerden kana geçip diğer beden hücrelerimize giderek enerji vermek üzere yakılabilir.

Yenen yağlar ilk kez dil lipazı ile (çok azı) parçalanır, sonra mide lipazı ile birazı daha parçalanır. Çoğunun parçalanma işi onikiparmakta bağırsak lümenine pankreastan gelen lipaz ile olur. Yağlar suda erimediği ve bir arada bulunmaya uğraştıkları için parçalanmaları zor ve uzun sürer.

Bedende oluşan kimyasal olayların tümüne birden metabolizma denir. Bedendeki kimyasal olayları,

  1. enerjiyi ortaya çıkaran olaylar (katabolizma) ve
  2. çıkan enerjiyi kullanan olaylar (anabolizma) diye ayırırız.

Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v