Temel İlk Yardım Bilgisi Dersi 1. Ünite Özet

İlkyardıma Giriş

İlk Yardımın Tanımı

İlkyardım, herhangi bir kaza ya da yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar hayatın kurtarılması ya da durumun daha kötüye gitmesini önleyebilmek amacıyla olay yerinde, tıbbi araç gereç aranmaksızın mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız uygulamalar şeklinde tanımlanabilir.

İlkyardımın 4 temel amacı bulunmaktadır:

  • Hayati tehlikeyi ortadan kaldırmak
  • Yaşamsal fonksiyonların sürmesini sağlamak
  • Durumun kötüye gitmesini engellemek
  • İyileştirmeyi kolaylaştırmak

İlkyardım uygulamalarını yapmak için doktor ya da sağlık personeli olmak gerekmez. İlkyardımcı “İlkyardım tanımında belirtilen amaçlar doğrultusunda hasta veya yaralıya tıbbi araç gereç aranmaksızın eldeki araç gereçlerle ilaçsız uygulama yapabilen en azından temel ilkyardım eğitimi almış kişileri ifade eder.”

Acil Tedavi

İlkyardımdan farklı olarak, acil tedavi, herhangi bir hastalık ya da kaza sonucunda sağlığı bozulan ya da hayatı tehlikeye girmiş kişilere tıbbi eğitim almış uzman kişilerce olay yerinde, ambulanslarda ya da sağlık kuruluşlarında ilaçlı ve tıbbi aletlerle yapılan girişimlerdir.

İlkyardımın Temel Uygulamaları

İlkyardımın temel uygulamaları Koruma, Bildirme ve Kurtarma’dır.

Koruma ilkesi ilkyardım yapan kişinin öncelikle kendisini, sonra çevresini ve en sonunda yaralanan kişiyi koruması, güvenli bir ortama alması anlamına gelir. İlkyardımcı her zaman ve her aşamada koruma ilkesi ile hareket etmelidir.

Trafik kazası durumunda, kendi güvenliğinizi sağladıktan sonra, aracın patlama riski olup olmadığı değerlendirilir. Aracın hareket imkanı ortadan kaldırılır ve kalabalığın uzaklaştırılması sağlanır.

Elektrik kazalarında, elektrik akımı kesilmeli, iletkenlerle ve suyla müdahale edilmemelidir.

Suda boğulma durumunda ilk yapılması gereken, boğulan kişiyi su üstünde tutabilecek bir nesneyle ona ulaşmaktır.

Yangın, gaz sızıntısı ve radyasyon riskinin olduğu durumlarda olaya direkt müdahale etmeyip, ilgili birimlere haber vermek daha doğrudur.

İlkyardımın korumadan sonra gelen uygulaması, ilgili birimlere derhal bildirimde bulunmaktır. Türkiye’de acil yardım merkezi numarası “112”dir. Acil yardım merkezine olay net bir şekilde anlatılmalı, karşıdan gelen sorulara da aynı açıklıkla cevaplar verilmelidir. Ancak, acil yardımı her durumda arayamayız. Hastanın durumunu doğru değerlendirmemiz gerekmektedir.

Acil yardıma durumu bildirdikten sonra kurtarma aşaması gelir. Bu aşamada, müdahale önceliği olanları belirleyip, onlara ilkyardımda bulunulmalıdır. Hastanın bilinci, solunum ve dolaşımı kontrol edilmeli, hastayı yatırarak ve fazla hareket ettirmeden müdahale edilmelidir.

Hayat kurtarma zinciri 4 ana unsurdan oluşur: Sağlık kuruluşuna haber verilmesi, olay yerinde yapılan hayat kurtarıcı işlemler, ambulansta yapılan işlemler, acil serviste yapılan işlemler. Bu zincirin ilk 2 halkası ilkyardımcının görevidir.

İlkyardımın ABC’si

İlkyardıma öncelikle bilinci kapalı (sesi soluğu çıkmayanuyarılara tepki vermeyen), soluk alıp-veremeyen ve nabız alınamayan kişilerden başlanmalıdır. Yaşamın devamlılığını sağlamak için ilkyardımcı hastanın bilinç durumuna göre ilkyardımın ABC’sini yaparak solunum ve dolaşım kontrolü yapmalıdır. ABC harfleri İngilizce A: Airway; B: Breathing ve C: Circulation kelimelerinden uyarlanmıştır.

A: Solunumun kontrol edilmesi: Önce ağız içinde bir cismin olup olmadığı kontrol edilir. Daha sonra hastaya baş geri-çene ileri pozisyonu verilir (bebeklerde 60, yetişkinlerde 90 derecelik açıyla).

B: Solunumun değerlendirilmesi: Bak-dinle-hisset uygulaması yapılır. Göğüs bölgesinin hareketi, nefes sesi ve sıcaklığı kontrol edilir.

C: Dolaşımın değerlendirilmesi: Bebeklerde (0-1 yaş) nabız dirsek üstündeki kol atardamarından, çocuklarda (1- 8 yaş) ve yetişkinlerde (8 yaş üstü) ise boyunun her iki yanında bulunan şah damarından ölçülür.

Temel Beden Yapısı ve Fizyolojisi

Hücre bir canlının en temel yapı taşı birimidir. Bedenimiz yaklaşık 200 çeşidi bulunan toplam 100 trilyon kadar hücreden oluşur. Hücreler belli işlevleri yerine getirmek amacıyla farklılaşarak gruplaşır ve dokuları oluştururlar. Bedende kas dokusu, sinir dokusu, bağ dokusu ve epitel doku olmak üzere 4 temel doku çeşidi bulunmaktadır. Bu dokular belirli fonksiyonları yerine getirebilmek için bir araya gelerek organ oluştururlar. Belli fonksiyonları yerine getirmek için bir araya gelen organ toplulukları sistemleri oluşturur.

Bedeni oluşturan temel sistemler hareket, dolaşım, solunum, sinir, boşaltım, sindirim ve üreme sistemidir.

Hareket Kas-İskelet Sistemi

Hareket sistemi kemikler ile bu kemiklerin birleştiği bölgelerdeki eklemler ve hareketi sağlayan kaslardan oluşur. Yürümek, konuşmak, oyun oynamak, beslenmek gibi hareket gerektiren tüm fonksiyonlardan hareket sistemi sorumludur. Hareket sisteminin temel elemanları kemik, eklem ve kastır.

Kemik: Bir araya gelerek bedenimizin iç iskeletini oluştururlar. İskelet bedene şeklini verir, iç organları korur ve kaslar için tutunma yeri sağlar.

Eklem: Kemikleri birbirine bağlayan oluşumlardır. Eklemler, yapı ve hareket özelliklerine göre oynar, yarı oynar ve oynamaz olarak sınıflandırılır.

Kas: Yatmak, koşmak, üremek, kan dolaşımı gibi bedenin bütün hareketleri kasların kasılıp gevşemesiyle olur. Kaslar, kemiklere bağlı (çizgili kaslar) olarak bulunabildiği gibi iç organların ve kan damarlarının yapısında (düz kaslar) da bulunabilirler. Bedende 3 tip kas bulunmaktadır: İskelet kası, düz kas ve kalp kası.

Dolaşım Sistemi

Dolaşım sistemi, Hücrelerin beslenmesi, madde alışverişi, onarımı, beden ısısının eşit bir biçimde dağılması, hormonların hücrelere ulaştırılması ve hücreler arası iletişimin sağlanması gibi görevleri yerine getirir.

Kalp: Kalp dolaşım sisteminin merkezinde oturur. Üst tarafta kulakcık, alt tarafta 2 karıncık olmak üzere, ortadan ikiye bölünmüş şekilde 4 odalıdır. Dört tane de kapakçığı vardır. Yüreğimiz kendi elektriğini üretebildiğinden beynimizden bağımsız olarak çalışabilir. Dinlenim durumundayken dakikada ortalama 70 kere atarken hızlı koştuğumuzda atım sayısı 200 kadar olabilir.

Damarlar: Akciğerler hariç, yürekten aldığı kanı bedenin her tarafındaki hücrelere götürüp, geri kalbe getiren dolaşım sistemine büyük (sistemik) dolaşım denir. Bu dolaşım sistemi besinleri hücrelere götürür ve artık maddeleri dışarı atılacak bölgelere getirir. Küçük (pulmoner) dolaşım, kalpten aldığı oksijeni az ama karbon dioksiti fazla kanı akciğerlere götüren ve akçiğerlerde temizlenip oksijenlenen kanı geri kalbe getiren dolaşım sistemidir. Yapıları ve görevlerine göre damarlar 3 türlüdür; atar (arter), kılcal (kapiller) ve toplar (ven) damarlar.

Atardamarın görevi yüreğin pompaladığı kanı doku ve organlara çabukça götürmektir. İçindeki kan miktarına göre genişleyip daralabilirler. Bu genişleyip daralmayı nabız olarak ölçeriz.

Dolaşımın bir parçası olarak lenfatik sistem de vardır. Bu sistem lenf damarlar, lenf düğümleri, bademcikler, timus bezi ve dalaktan oluşur. Genel olarak, hücreler arasına kaçmış proteinlerin ve bağırsaklardan emilen yağları alarak dolaşıma verilmesini sağlar. İçlerinde ve lenf düğümlerinde lenfosit denen hücreler vardır ve beden bağışıklığına yardım ederler.

Kan: Lenf damarları hariç, diğer damarlarımız içindeki sıvıdır. Erişkin erkekte 5.5 ve kadında 4.5 litre kadardır. Kanın sıvı kısmına plazma denir ve içinde proteinler, hormonlar, besin, artık maddeler, elementler ve gazlar bulunur ama % 92’si sudur. Hücreler alyuvar (eritrosit), akyuvar (lökosit) ve kan pulcukları (trombositler)dır. Kırmızı olan alyuvarlar, içlerindeki hemoglobin sayesinde O2 ve CO2 taşırlar. Akyuvarlar bedeni toksinlere ve yabancı canlılara karşı savunur. Kan pulcukları hücre parçalarıdır, hücre değildirler. Damarda açılabilecek bir deliği kümelenerek kapatırlar ve kan kaybını önlerler. Kan damarı büzülerek, kan pulcukları kümelenerek ve kan plazması pıhtılaşarak hep birlikte akan kanı durdururlar.

Dolaşım sisteminin bedende 3 temel görevi vardır: Taşıma, düzenleme ve savunma.

Dolaşım sisteminin en önemli görevlerinden birisi beden ısısını düzenlemektir. Normal beden içi sıcaklığı 36.5 0 C dir.

Bedende kan dolaşımının olup olmadığını yani kalbin kanı damar içine pompalama görevinin devam edip etmediğinin göstergesi nabızdır. Nabız atardamar üzerinden kalp atımlarının hissedilmesidir.

Solunum Sistemi

Solunum sistemi burun boşluğu (bazen ağız boşluğu), yutak (farinks), gırtlak (larinks), soluk borusu (trake), tüpler (bronşlar) ve akciğerlerden oluşmaktadır. Solunum sisteminin amacı hücre ve dokuların O2 ihtiyacını karşılamak, metabolizma sonucu oluşan karbondioksiti hücre ve dokulardan uzaklaştırmaktır.

Burun: Atmosferden bedene havanın ilk giriş yaptığı solunum sistemi yapısıdır. Burundan hava girince, burunda bulunan kıllar aracılığıyla havadaki toz, polen gibi yabancı parçacıklar tutulur. Bu şekilde akciğerlere giden hava kısmen temizlenmiş olur.

Yutak: Hem sindirim sistemi hem de solunum sisteminde görev alır. Yutak anatomik olarak burun ve ağız boşluklarının arkasında geniş bir yapı ve gırtlağın başlangıç kısmında ise dar bir yapı olarak bulunan bir organdır.

Gırtlak: Boyunun ön tarafında 4. ve 6. boyun omurlar arasına yerleşmiş, soluk borusu ve yutak arasında bulunan kıkırdak yapıda bir organdır. Atmosferden alınan havanın soluk borusuna gönderildiği yapıdır. İçinde ses telleri bulunur.

Soluk borusu: Yemek borusunun önünde ve gırtlağın altında devam eder. Soluk borusunun iç yüzeyini örten titrek tüylü epitel hücreler hava yoluyla giren yabancı maddeleri balgam şeklinde tutarak, atılmak üzere ağza doğru yukarı taşırlar.

Bronşlar: Soluk borusunun dallanarak sağ ve sol akciğerlere giren yapılarıdır. Bunların yapısında da sililar vardır ve yabancı maddeleri ve balgamı yukarı doğru süpürürler.

Akciğerler: Göğüs boşluğu içinde sağda ve solda olmak üzere bulunan akciğerlerin temel görevi hava ile kan arasında gaz alışverişini sağlamakdır. Soluk alma işi aktif bir olaydır ve enerji harcarız. Soluk verme (ekshelasyon) pasiftir.

Atmosferdeki O2 epitel hücrelerin içindekinden fazla olduğundan, yoğunluk farkına dayanarak difüzyonla hücrelere girip öbür taraflarından çıkarak kana ulaşır. Kandaki CO2 yoğunluk farkına dayanarak ters yönde dışarı çıkıp akciğer içindeki atmosfere karışır. Böylece beden için gerekli olan O2 hücrelere taşınırken metabolizma sonucu oluşan CO2 beden dışına atılmaktadır.

Bir dakikada alınıp verilen solunum sayısına solunum sıklığı denir. Yetişkinlerde dakikada alınıp verilen soluk sayısı 12-20; çocuklarda 15-20, bebeklerde ise 18-25 arasındadır.

Sinir Sistemi

Sinir sistemi, iç ve dış ortamdaki değişiklikleri algılayarak, bedenimizin değişmiş yeni durumlara uymasını sağlar. Elde edilen bilgiler merkezi sinir sistemine iletilir.

Merkezi sinir sistemi: Dışarıdan kafatası ve omurlar tarafından koruma altına alınmış olan merkezî sinir sistemi beyin ve omurilikten oluşur. Kemiklerin hemen altında üç tabakadan oluşmuş beyin zarı vardır. Merkezî sinir sistemini çevreleyen ve onları yıkayan bir de beyinomurilik sıvısı (BOS) vardır.

Beyin: Beyin 100 milyardan fazla sinir hücresi ve bir o kadar da glia hücrelerinden oluşmuş, çok gelişmiş bir bilgi işlem merkezidir. Kabuk, ara beyin, beyin sapı ve beyincikten oluşur.

Kabuk (serebral korteks): Beynin tüm yapılarını üstten örter. Görevi, bedenin hemen her bölgesinden gelen (görme, dokunma, işitme, tat, hareket, konuşma gibi) girdilerin işlemek, karara bağlamak ve onları tekrar gerekli bölgelere yanıt vermeleri için göndermektir. Düşünme, sonuç çıkarma, algılama ve öğrenmenin en ileri düzeyde yapıldığı yerdir. İnsan aklının bulunduğu yerdir.

Ara beyin: Bedenden gelen bilgilerin ayrıştırılarak korteksin belirli bölgelerine gönderme ve bazı bilgileri de kendi içinde işleme görevi vardır. Talamus kısmı uykuyu düzenlerken, hipotalamus kısmı otonom sinir merkezi gibi çalışır.

Beyin sapı (Omurilik soğanı): Omurilik ile ara beyin arasında bulunur. Beyin sapı bedenin yaşaması için şart olan işlevlerin yapıldığı en ilkel beyin gibi çalışır.

Beyincik: Beden hareketlerinin ince ayarını yapar, dengemizi ve postürümüzü sağlar.

Omurilik: Omurilik, omurlarımızın (33 tane) oluşturduğu kemik kanal içine yerleşmiştir ve beyinin aşağı doğru devamıdır. Omuriliğin temel görevi bedeni saran sinirlerden aldığı bilgileri beyine ve beyinden gelen geri bildirimleri organlara iletmektir.

Çevresel sinir sistemi: Beyin ve omurilikten çıkarak bedene dağılan sinirlerden oluşur.

Merkezî sinir sisteminin herhangi bir sorun olmadan çalıştığına dair en önemli bulgu bilinç durumudur. Bilinç, kişinin kendisinin farkında olması durumudur. Hasta veya yaralının bilinç durumuna, kişiye öncelikle “NASILSIN” şeklinde sözel uyarı göndererek bakılır. Herhangi bir tepki vermiyorsa yetişkinlerde ve çocuklarda omuz başlarından, bebeklerde ise ayak tabanından hafifçe sarsarak-vurarak vereceği tepkiye bakılır.

Boşaltım Sistemi

Tuz ve su miktarını düzenleyen başlıca sistem boşaltım sistemidir. Boşaltım sistemimizin temel görevi, beden hücrelerimizin metabolizması sonucu üretilen atıkları önce kanımızdan süzerek çıkardıktan sonra idrar yoluyla beden dışına atmaktır.

Boşaltım sistemi böbrekler, idrar boruları, sidik torbası ve idrar kanalından oluşmaktadır. İdrar oluşumunun ilk aşaması kanın böbreklerce süzülmesidir. Böbreklerin süzme ve geri emme olaylarını nefron denen tüpsü yapılar yapar. Geri emilmeyen atılacak maddeler (üre, fazla gelen şeker, mineraller ve su ) ile böbreklerin salgıladığı istenmeyen bazı maddeler önce yaklaşık 25-30 cm uzunluğunda olan idrar borularına (üreter), sonra da sidik torbasına (mesane) iletilir. Boşaltım sisteminin diğer görevleri arasında bedenin su, elektrolik ve pH dengesini düzenlemek yer alır.

Sindirim Sistemi

Sindirim sistemi besinlerin alınması, sistem içinde hareket ettirilmesi, parçalanması, emilmesi ve artıkların atılmasını sağlar. Sindirim sistemi ağız, tükürük bezleri, yutak, yemek borusu, mide, ince ve kalın bağırsaklar, karaciğer, safra kesesi ve pankreastan oluşur.

Bedene enerji veren ve yapıtaşı olarak kullanılan maddelere besin denir. Besin maddelerimiz şeker, yağ, protein, mineral, vitamin ve sudan oluşur. Enerji veren ana besin kaynaklarımız şekerler, proteinler ve yağlardır.

Üreme Sistemi

Üreme sistemi birincil üreme organları ve yardımcı üreme organları olarak incelenir. Erkekte birincil organ erbezleri (testisler)dir, dişide yumurtalıklar (ovaryumlar)dır.

Erkek yardımcı (ikincil) organları döl kanalı (vas deferens), salgı bezleri (seminal vesiküller ve prostat) ve penisten oluşur. Dişi yardımcı organları follap tüpleri, döl yatağı (uterus) ve vajinadır.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi