Mahalli İdareler Maliyesi Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
İdareler Arası Mali İlişkiler
İdareler arası mali ilişkiler sistemi nedir?
Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi için, yasa koyucu Anayasada belirtilen esaslar çerçevesinde, merkezi yönetim ile yerel yönetim arasında, bir yandan hizmetlerden dolayı yapılan harcamaların, öte yandan da giderleri karşılayan gelirlerin sistematik tarzda bölüşülmesini ifade eden sistemdir.
Mali tevzi denilince ne anlaşılır?
Mali tevzi, merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki görevlerin ve kaynakların bölüşülmesini ifade eder. Kaynak bölüşümünün literatürdeki adıdır. Tevzi aynı zamanda da denkleştirme, dengeleme anlamına da gelmektedir.
Mali tevzinin gerekçesi bu tamına göre nasıl olmalıdır?
Mali tevzinin gerekçesi, kamu maliyesinin ve ulusal ekonominin birliği ve bütünlüğünün anlayışıdır. Devletin kamusal, yarı kamusal ve özel mal ve hizmetlerin üretimine ilişkin tüm faaliyetlerin sürdürülebilmesindeki güçlük nedeniyle, yerel yönetimlerin bölgelerin iyi tanımaları gerekçesiyle bazı hizmetlerin yerel yönetimiler tarafından yürütülmesi gerekmektedir. Bu durum hem geleneksel açıdan hem de ekonomik nedenlerden dolayı doğru bir düşüncedir.
Mali tevzinin bu durumda üstün olan tarafları nelerdir?
Kamu hizmetlerinin bölüşümü aynı zamanda bölüşülen kamu hizmetlerini finanse edecek olan kamusal kaynakların hangi esas ve yöntemlere göre bölüneceğini düzenlenmesini gerektirmektedir. Bu şekilde kaynak paylaşım esasları sayesinde kaynakların kullanılması bir düzene girmiş olacaktır.
Dar tanımlı mali tevzi nedir?
Mali tevzi hem dar hem de geniş olmak üzere iki türlü tanımlanır. Dar anlamada mali tevzi, sadece kamu gelirlerinin merkezi yönetimle yerel yönetimler arasında bölüşmesine ilişkin düzenlemeleri içerir. Bu durum yerel yönetimlerin vergi koyma yetkilerinin kapsamını ve sınırlarının saptanmasını gerektirir.
Geniş tanımı mali tevzi bu durumda nasıl tanımlanır?
Geniş anlamda mali tevzi, merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki kamu gelir kaynaklarının bölüştürülmesinin yanında, yerel yönetimlerin görev ve etkinlik alanlarındaki sınır ve kapsamların saptanmasıdır.
İdareler arası mali sistemin kaç bileşeni vardır?
İdareler arası mali sistemin harcamalar, öz gelirler, idareler arası mali aktarımlar e borçlanma olarak dört bileşimi vardır.
Etkin ve verimli bir mali tevzinin düzenlenmesi nasıl olmalıdır?
Etkin ve verimle bir mali tevzinin hayata geçirilmesi için, doğru harcama sorumlulukları ve öz gelir kaynaklarının yerel yönetimlere tahsisi, yerel yönetimlerin harcamaları ve gelirleri arasında oluşabilecek dengesizlikleri ise yönetimler arası aktarmalar veya yerler borçlanmaların düzenlemeleriyle giderilmesi gerektirmektedir. Bu şekilde idareler arası mali sistemin dört bileşenin bir biriyle yakında bağlantılı ve bir çok olayda da iç içe geçmiş durumdadır.
İdareler arası mali sistem değişikliğine gidilirken hangi kriterleri göz önünde bulundurmak gerekir?
İdareler arası mali sistemin uygulanması, kamusal hizmet sunulan yerler arası farklılık gösterebilir. Harcamalar ile gelirlerin bir birine uyumu için, hesap verebilirlik, ve şeffaflık en önemli noktadır. Ülkenin kamusal yapısı ve ekonomik öncelikler göz önünde bulundurulmalıdır. Bunun için kamusal düzenlemelerin etkin işlemesi bu açıdan çok önemlidir. Bunun için kararlı ve iyi planlanmış sisteme ihtiyaç vardır. Zaman açısından da mali sistemin kalitesi ve olgunluğa erişmesi ve devletin politikalarıyla da örtüşmesi gerekmektedir.
İdareler arası mali sistemin etkin bir sistem olması neden önemlidir?
İdareler arası mali ilişkilerin denetimi, etkin ve verimli olması şarttır. Verimli ve etkin olmanın yanı sıra da adaletli bir vergi sistemine gerek duyulmaktadır. Gelir ve gider arası uyumsuzlukların ortadan kaldırılması da gerekecektir.
İdareler arası mali sistemde harcamalar nasıl bölüşülecektir?
Mali sistemde harcama sorumluluklarının saptanması için gerekli kuralları koymak gerekir. Hangi hizmetin hangi yönetim düzeyinde etkin bir biçimde oluşturulacaktır? Bunun için iyi düşünülmüş kurallara ve standartlara ihtiyaç vardır. Uygulamada hangi kurumun hangi hizmeti üsteneceğini, ekonomik kısıtlamaların getirdiği zorluklar, ülkenin tarihi ve politik faktörleri göz önüne alınarak belirlenmektedir.
İdareler arası mali sistemde harcamaların uygulamaları nasıl olmalıdır?
Uygulamada kamu harcama sorumlulukları karmaşık bir işlemdir ve çok boyutludur. Çok farklı hizmet sunumları ve katılımları olabilmektedir. Uygulamada tüm hizmet masrafları merkezi yönetim bütçesinden finanse edilirken, bazı hizmetlerde ise harcama sorumlulukları yönetim düzeyi arasında paylaşılmaktadır. Bu paylaşım genellikle fonksiyon düzeyinde olmaktadır. Merkezi yönetim, orta öğretimi hastaneneler ve sosyal yardımları üzerine alırken, yerel yönetimler de ilk okul eğitimi, teme sağlık ve sosyal hizmetleri üstlenebilmektedirler.
İdareler arası mali sistemde harcamaların paylaşımı nasıl maliyet esasına göre yapılır?
İdareler ve yerel idareler arasında yapılan görev dağılımları yapılan görevlerin fonksiyonuna göre dağılım yapılırken bazen de paylaşım maliyet bazında da yapılmaktadır. Bunu en güzel örnek, çalışanların maaşlarını merkezi yöntemi öderken, yapılan işletme masraflarını da yerel yönetim üstenmektedir. Bazı yerel yönetimler bu maliyetlerin her ikisini de üzerine almaktadır.
Komünal hizmetler nedir?
Bir çok ülkede, şehir içi yolların, su ve kanalizasyonun yapımı, parklar, spor tesisleri, itfaiye, mezarlıkların yapımı, bakımı, ışıklandırma, çöp toplama, sosyal barındırma gibi bir çok hizmetlerden yerel yönetimler sorumludur. Bunlara komünal hizmetler olarak adlandırılır. Çünkü kent halkının toplu yaşama sonucu ihtiyaç duyduğu temel kamusal hizmetlerdir.
Sosyal sektör hizmetleri denilince hangi hizmetler akla gelir?
Yerel belediyelerin komünal hizmetlerinin yanında en yüksek boyutta sorumluluk ise sosyal sektör hizmetleri denilen eğitim, sağlık ve sosyal destek alanında verilen hizmetlerdir. Bu tip sosyal sektör hizmetleri, sosyal devlet olmanın getirdiği, toplumun kalkınma ve refahı için gerekli kamusal hizmetler olarak görülmektedir.
Harcamaların bölüşümü yöntemleri nelerdir?
Harcamaların yönetimlerin arasında bölüşülmesi, yerel yönetimlerin genel yetki verilmesi, görevlerinin kanunlarda açık olarak belirtilmesi ve bu yöntemlerin karma bir biçimde uygulanması söz konusudur.
Genel yetki yöntemi neyi ifade eder?
Genel yetki yöntemi, yerel yönetimlerin, anayasada yada kanunlarda açıkça yasaklanmamış, kendi yetki alanları dışında bırakılmamış veya başka herhangi yönetimin görev alanına girmemiş ve başka herhangi bir yönetime verilmemiş olmak şartıyla her türlü görevi üstelenebilirler ve bu konuda takdir yetkisine sahip olabilirler. Ama bu tip harcamaların yerel yönetim tarafından harcanabilmesi için yerel halkın ortak ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olması gerekir.
Liste yetki yöntemi nedir?
Liste yetki yönteminde, yerel yönetimler kanuni sınırlamalara uymak zorundadır, sınır dışına çıkmak için yeniden kanuni yetkilere ihtiyaç vardır. Bu tip yerel yönetimler parlamento karşısında özerk değildirler. Yetkilerinin genişletilmesi ancak parlamento aracılığı ili olabilir. Eğer yetkisiz bir görev üstlenilirse, bu yetkiler hukuki olmayacaktır.
Karma yetki yöntemi nedir?
Merkezi ve yerel yönetimlerde, görev bölüşümlerinde, genel ve liste yönetimi dışında, bir de karma yetki yönetimi vardır. Bu yöntemde yerel yönetimler, kanunlarda öngörülen belirli sayıdaki hizmetleri yapmakla mükelleftirler. Bu durumda, yerel yönetimlere, kanunların kendilerine yüklediği görev ve hizmetleri yerine getirdikten sonra bölgenin ortak ve medeni ihtiyaçlarının gerektirdiği her türlü hizmeti yüklenme yetkisi verebilmektedir. Bu durumda yerel yönetimlerin görevleri sayıldıktan sonra, bunların zorunlu ve isteğe bağlı hizmetler olmak üzere iki kısma ayrılabilir.
Harcamaların bölüşümü ilkesi nedir?
Harcamaların yönetimi arasında bölüşüm, açıklık yerindelik, ölçek ekonomisi ve dışsallık gibi ekonomik faktörleri göz önünde bulunduran ilkelerdir.
Açıklık ilkesi neyi gerektirir?
Açıklık harcamaların sorumluluğunu gösterir ve hesap verebilirliği ilkesidir. Açıklık hangi hizmetin hangi yönetim düzeyi tarafından üretileceği yada ortaklaşa yürütülenlerin hangi rolü üsteleneceğinin belirlenmesidir. Yetkinin belirlenmesi, harcamaların hangi limitler içerisinde olacağını, ilgili yönetim düzeyinde kimin sorumlu olduğunun belirlenmesini içermektedir. Yetkinin ardından da ikinci adım olarak hesap verilebilirliğin olması gerekir. Bu adımda hizmetler için yapılan harcamaların şeffaflığının belirlenmesini içermektedir. Bu şekilde harcamaları başka yöne çeken, hesabını veremeyenlerin tekrar iş başına gelmelerini engellemektir.
Ölçek ekonomisinin başka ne gibi avantajları vardır?
Ölçek ekonomilerinin sağladığı maliyet kazanımları en yaygın biçimde gerekli hammadde ve materyallerin büyük miktarda sipariş edilmesi sonucunda daha uygun fiyattan satın alınabilmektedir. Çok defa satın almanın tekrarlanması personeli bu konuda uzmanlaştıracak ve personelin tecrübesinin artması sonucu maliyetlere etki edecektir.
Ölçek ekonomilerinin yerel yönetimlerde kullanılması nasıl olacaktır?
Ölçek ekonomileri, bir hizmet ile ilgili optimal görev ve yetki alanlarının belirlenmesinde göz önüne alınması gereken önemli bir ögedir. Nüfusu az olan yere götürülen hizmetlerden yerel yönetimler çok fazla etkin şekilde avantaj sağlayamayacaklardır. Nüfusu az olan bir yere giden bir otobüs seferi devamlı boş olacaktır. Küçük bir yere götürülmek istenilen su hizmeti nüfusa fazla olan yerlere göre daha masraflı olacaktır. Bu tür hizmetler özel amaçlarlar oluşturulan yönetim aracılığı ile de ürütülebilir. Ayrıca harcama sorumluluklarının tahsisinde ölçek ekonomisinin belirlenmesi için nüfus büyüklüğü, kırsal kentsel sınıflandırma yapılması gibi kriterler göz önünde bulundurulması gerekir.
Dışsallıklar nelerdir?
Dışsallıklar bir mal veya hizmetin üretim ve tüketiminin üçüncü kişiler üzerinde olumlu veya olumsuz etkiler yaratmasıdır. Üçüncü kişiler bölge dışında yaşayan kişilerdir.
Neden dışsallıklar göz önünde bulundurulması gerekir?
Kamusal harcamaların yerelleşmesini kısıtlayan v göz önünde bulundurulmasını gereken etkenlerinden birisi de Dışsallıklardır. Dışsallıklar, bir mal ve hizmetin üretim ve tüketimin üçüncü kişiler üzerinde olumlu veya olumsuz etikler bırakmasıdır. Bu açıdan bakıldığında mal ve hizmetlerin fayda ve maliyet alanları ile bağlantılıdır. Bazı yerel yönetimler sunduğu hizmetlerin faydalarını sınırlarının ötesine de taşıyabilmektedirler. Bir birine komşu oturan insanlar birbirlerinin hizmetlerinden faydalanabilmektedirler. Bu tip dışsal hizmetler genellikle sağlık, eğiti ve sosyal yardım gibi hizmetlerdir. Bir hizmetten daha çok komşu bölge faydalanıyorsa, yerel yönetim bu maliyetlere katlanmak zorunda kalacaktır. Dolayısıyla, dışsallıkların varlığı, söz konusu yerel hizmetler için daha fazla hizmet sunumu demektir ve bütçelerinin zorlanmasına sebep olacaktır.
Hizmetlerin sorumluluk alanı dışına kaymasının sonuçları nasıldır?
Kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması, kamu hizmetlerinin sunulması ve harcamaların tahsisi açısından, halkın tercihlerini de göz önüne alarak, sorumluluk alanı dışındaki bölgelerin, yani dışsallıktan etkilenen alanların da yerel hizmet bölgesine katılmalarıdır. Burada belirtilmek istenilen, mal ve hizmetlerin üretilmesinin veya üretilmemesinin yaratacağı fayda alanıdır. Bu durumda kaynak dağıtımında etkinlik sağlanması amacıyla dışsallık yayan hizmetin merkezi yönetim ile yerel yönetim tarafından ortaklaşa veya özel bir yönetim birimi oluşturarak hizmet sunumu da söz konusu olabilir.
Yerindenlik ilkesi neyi anlatır?
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik şartının 4. Maddesinde yerindenlik ‘subsidarite’ ilkesi, kamu sorumluluklarının genellikle ve tercihen vatandaşa en yakın olan makamlar tarafından kullanılması şeklinde tanımlanmıştır. Buradaki amaç merkezi yönteme nazaran, yerel yönetimlerin vatandaşın sorunlarını daha iyi anlamasından kaynaklanmaktadır. Mal ve hizmetlerin halka en yakın kurum tarafından çözülmesi, hizmet sunumunda şeffaflık, etkinlik ve hesap verebilirliği arttıracaktır.
Yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimlerin sunduğu hizmetler için Maliyet/fayda alanların nasıl etkinleştirebiliriz?
Merkezi ve yerel yönetimlerin sunduğu hizmetin fayda ve maliyetleri sunulan alan ile sınırlı kalmalıdır. Sunulan hizmet bir birimin sorumluluk alanına giriyorsa, o ilgili birimin sorumluluk alanında olmalıdır. Kaynak dağıtımında etkinlik için, kamusal hizmet sunumu kişilerin tercihleri ve ihtiyaçları ile orantılı olmalıdır. Kişinin beklentisinin üzerinde bir hizmet götürmek, maliyeti arttırıcı bir etkisi vardır. Bunun için hizmetin maliyetlerinin iyi belirlenmesi gerekir. Bu ilkeye göre, itfaiye, çöpün toplanması, şehir içi ulaşım, aydınlatma, kanalizasyon gibi hizmetlerin yerel yönetim birimlerince sunulması gerekmektedir.
Ölçek ekonomisi nedir?
Bir üretim ve sunum faaliyetinin ölçeğinin genişletilmesi sonucu birim başına maliyetlerin azalmasıdır. Yani bir firma ne kadar çok ürün üretirse, üretilen miktarda da maliyetleri düşecektir. Bunun nedeni işletmenin genel giderlerinin üretilen ürün sayısına bölünmesidir.
Ölçek ekonomilerinin hizmetlere sağladığı fayda nasıldır?
Ölçek ekonomileri bir üretim veya hizmet faaliyetlerinin ölçeğinin genişletilmesi sonucu sağlanan maliyet kazanımlarını ifade etmektedir. Ölçek ekonomilerinin geçerli olduğu durumda. Üretilen mal miktarı arttıkça ve sunulan hizmetlerden yararlanan kişi sayısında arttıkça kişi başına maliyetler azalmaktadır. Belediye otobüslerinin bilet fiyatlarının ucuz olmasının nedeni ölçek maliyetidir. Ama ölçek ekonomilerinin varlığı mal ve hizmetlerin niteliğine göre farklılıklar göstermektedir. Cerrahi müdahale ve örgün öğretim gibi hizmetlerde bu mümkün değildir.
Öz-gelirlerin bölüşümü nasıl olmalıdır?
Bütçe yapılınca, harcamaların yeri belirlendikten sonra sıra bu harcamaların nasıl finanse edeceği sorununa gelir. Harcamaların önceliği ilkesinden hareket edilerek, idareler arası mali sistemin önemli kararı öz gelirlerin bölüştürülmesidir. Şeffaflık ve hesap verilebilirliği göz önüne alarak, yerel harcama sorumlulukları ağırlıklı olarak mahalli idarelerin elde edecekleri öz gelirler ile finanse edilecek şekilde tasarlanması gerekir. Genel olarak idarelerin öz gelirleri, yerel vergiler, yerel harçlar, harcamalar katılma payları, taşınır taşınmazlardan elde edilen kiralar, satış ve başka yollarla elde edilen gelirlerdir. Ama bunlar içinde en büyük payı yerel vergiler almaktadır.
Yerel yönetimlerde öz gelir nedir?
Yerel vergi ise, yerel yönetimler tarafından tarh olunan ve yerel yönetimlerin belirlediği, gelirleri yerel yönetimlere kalan vergilerdir. Buna göre bir vergi, merkezi yönetim tarafından tahsil edilse bile, söz konusu özellikleri taşıyorsa öz gelir sayılır.
Öz gelirler hangi yöntemler ile bölüşülür?
Bazı ülkelerde yerel yönetimlere sınırsız vergilendirme yetkisi verilse de, bazı vergiler idareler arasında paylaşılmakta, merkezi ve mahalli idareler aynı vergi üzerinden değişen oranlarda pay almaktadırlar.
Sınırsız vergileme yöntemi nedir?
Yerel yönetimlerin, idari etkinlik faktörü ve yerel hudutlar içerisinde hiç bir sınırlamaya tabi olmaksızın, tamamen kendi takdirine bağlı olarak tam bir vergilendirme yöntemine, vergi kaynağı seçimine ve idaresinde özerktirler.
Sınırsız vergilendirme yönteminin en önemli faydası ve sakıncaları nelerdir?
Sistemin en önemli faydası, yerel yönetimlere tam bir mali özerklik sağlamasıdır ama sistemin sakıncalı tarafları ise, gerekli düzenlemelerin önceden yapılmaması ve belirli kriterlere bağlanmaması, vergilendirme yetkisinin kötüye kullanılmasına sebep olur. Bu aşırılık durumunda, toplumda vergi direnci oluşur ve çifte vergilendirme gibi sorunlar ile karşı karşıya kalınabilir.
Vergilerin bölüşüm yöntemi nasıldır?
Vergi kaynaklarının çeşitli idari üniteler arasında paylaştırılır. Bazı vergiler yerel yönetimlere bırakılır, bazı vergiler de merkezi yönetime bırakılır.
Vergilendirmenin tek bir idare tarafından yönetilmesi ne anlama gelmektedir?
Bu sistemde her vergi tek bir idare tarafından yönetildiğinden başka bir idarenin vergileme yetkisini kullanmaması, tekrarın öne geçilmesini sağlamakta ve çifte vergiyi engellemektedir.
Vergilendirmenin tek bir idare tarafından yönetilmesinin olumsun yanı nasıldır?
Bu sistemin olumsuz yanı ise idarelerin mali kapasitelerinde ve politikalarında birlik ve bütünlüğün sağlanmasının güçlüğü ve ayrı ayrı saptanacak vergi oranlarının varlığı nedeniyle optimal bir yapıya ulaşmanın zorluğudur.
Vergilendirmede ek oran yöntemi nasıl çalışır?
Ek oran yöntemine göre, elde edilen vergiler, elde ettiği geliri diğer yönetimler ile paylaşan, tek bir yönetim tarafından idare edilmektedir. Bazen yerel yönetim, bazen de merkezi yönetim vergiyi toplarken, belirli bir oranı da merkezi yönetim için tahsil eder. Bunun amacı verginin tek bir idare tarafından toplanması, maliyet açısından avantajlı olmasıdır.
Bu yöntemin olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?
Ek oran yönteminde, vergiler tek yönetim tarafından toplanır ve yönetilir, böylece çifte vergilendirmenin önüne geçilir. Ayrıca, mali açıdan yeterli gelire sahip olmayan bölgeler arasındaki eşitsizliği gidermeye çalışır. Bu yöntemin olumsuz yanı ise, başka bir idare tarafından toplanılan verginin, toplama gayretinin azalması. Vergi gelirinin azalmasına sebep olur.
Öz gelirlerin bölüşümü ilkeleri neye göre yapılır?
Etkin bir öz gelir sistemi tasarlanırken iç piyasa etkinliği, idari maliyetler, istikrarlılık, esneklik, ulusal eşitlik ve fayda/maliyet ilişkisi gibi konular göz önünde bulundurulur.
İç piyasa etkinliği ne anlama gelir?
Vergiler ekonomik aktivitelerin bölgeler arasındaki etkinliğini etkileyen en önemli unsurdur. Vergi mükellefinin uluslararası dolaşımı maliyetli ve zor olmasına rağmen aynı ülke içinde dolaşması nispeten daha kolaydır. Bu bakımdan vergi oranlarının belirlenmesinde koordinasyon sağlanması gerekir. Vergi yasaları da tasalanırken, yerel yönetimler arası kaynak hareketliliğini de göz önünde bulundurmak gerekir. Bölgeler arası hareketi dikkate alarak ve bölgeler arası faktörleri de dikkate alarak vergilendirmeler yerel yönetimlere bırakılmalıdır. Bunun en iyi örneği emlak vergisi ile motorlu taşıt vergileridir.
İdari maliyetlere neden katlanılır?
Vergi kayıp ve kaçağını en aza indirmek için yerel yönetimlerin birbirleriyle eş güdümlü çalışmaya ihtiyacı vardı ve buda ek maliyet getirir. Bu maliyetler göz ardı edildiğinde ise bazı vergi tabanları çifte vergilendirilmeyi konu olacak bazı vergiler ise hiç vergilendirilmeyecektir. Yerel yönetimler gelir yönetmesi biraz zayıftır ve bu zor karmaşık ve masraflı olan gelirleri yerel yönetimler üstlenmemelidirler.
Yerel yönetimler için istikrar ve esneklik ne anlama gelir?
Yerel yönetimlerin sunduğu hizmetlerin boyutunun ve maliyetlerinin zaman içerisinde arttığı gözlemlenmektedir. Bunun sebebi de, hızlı kentleşme, nüfus artışı ve yükselen yaşam standartlarıdır. Bu gibi nedenler de yerel yönetimlere beklenmedik ve büyük çaplı ilave hizmet maliyetleri yükleyebilmektedirler. Yerel yönetimlere tahsis edilen gelirlerin istikrarlılık ve esneklik özelliklerini bir arada bulundurması beklenmektedir. Etkin ve dengeli harcama sistemini tahmin etmek, maliyetlerdeki gelişmelere cevap verebilecek yeterli esnekliğe sahip bir gelir sisteminin varlığına ihtiyaç duyulmaktadır.
Ulusal eşitlik kavramı ne anlama gelir?
Ekonomik aktiviteler genellikle belirli bir nüfus yoğunluğuna ve ticari potansiyele sahip yörelere yoğunlaşma eğilimi göstermektedir. Bu yoğunlaşma da zengin yöreler ile fakir yöreler arasındaki farkları derinleştirmektedir. Öz gelire dayalı bir sistemin uygulanması durumunda zengin yöreler daha avantajlıdır. Ama fakir yörelerdeki yönetimler de kendi temel ihtiyaçlarını bile zar zor yerine getirebilmektedirler.
Yerel yönetimlerde gelir eşitsizliğinin sonuçları neler olabilir?
Fakir yörelerdeki insanlar yerel yönetimlerinde gelirlerinin az olması nedeniyle yeterince hizmet alamazlar ve bunun sonucunda da, fakir bölgelerde yaşayan halk zengin yönetimlerin olduğu bölgelere göç etmeye başlayacaktır.
Yerel yönetimlerin gelir eşitsizliklerinin olduğu yerde nasıl bir politika uygulamaları gerekir?
Yerel yönetimler de yüksek gelirli mükellefleri kendilerine çekme isteyecekler bunun yanında da düşük gelirli mükellefleri kaçırmak isteyeceklerdir. Ters gelir dağılımı politikaları şeklinde vergi ve aktarım politikaları uygulamaları gerekir. Merkezi yönetimce dengeleyici yardımlara müdahale edilemez ise zengin yerel yönetim ile fakir yerel yönetim arasındaki fark açılacaktır.
Fayda maliyet ilişkisi nasıl sağlanır?
Yerel yönetimler hizmetlerin fayda ve maliyet ilişkilerini iyi kurmaları gerekir. Bunun için gelir yönetim araçları faydalanma vergileri ve kullanıcı harçlarıdır. Aynı zamanda ortaya çıkan sıkışık maliyetleri ve dışsallıkları da kontrol etmek içinde kullanılabilir. Akaryakıt vergisi bu tip bir vergidir. Bu vergiden gelen para ile daha iyi yolların yapımında kullanabileceklerdir.
İdareler arası mali aktarım yönleri nelerdir?
İdareler arası mali aktarım yöntemleri iki temel gruba ayrılır. Bunlardan ilki Gelir paylaşım düzenlemeleri ve yardımlardır.
Gelir paylaşım düzenlemeleri ne anlama gelir?
Bu düzenlemeler genellikle belirli bir vergi üzerinden yada tüm gelir havuzundan, gelirin elde edildiği kaynağa göre veya daha önce belirlenmiş bir formüle göre yerel yönetimlere bay verilir.
Bu düzenlemenin sakıncaları nelerdir?
Gelirlerin paylaşımları istikrarlı ve maliyetsiz olmasına rağmen gelir yönetimi konusunda yerel yönetimlere esneklik bırakmaz ve ihtiyaca göre gelir arttırma imkanını ortadan kaldıracaktır.
Yardımlar nedir?
İdareler arası mali yardımlar merkezi yönetimin tasarrufuna yada yerel yönetimin talebine bağlı olarak süreklilik taşımayan yardımlardır.
Koşullu yardım nedir?
Koşullu yardım, merkezi yönetimin belirli bir harcama programının bir parçası olarak kullanılmak şartıyla verilir. Örnek olarak yerel yatırımın yetersiz görüldüğü dışsal yarar sağlayan yerel hizmetler için konulabilir.
Koşulsuz yardım nasıl yapılır?
Koşulsuz yardım genel bir katkı olarak yapılır ama yardım kriterlerini belirlemek önemlidir. Bu kriterler objektif veya sübjektif de olabilir.
Yatay mali dengenin sağlanması nasıl olur?
Bölgeler arası mali kapasite ve hizmet sunum maliyetlerinden konaklamaktadır. Bu mali farlılıklar çarpık gelir dağılımına yol açıp yaşam kalitesini de etkileyebilir.
Bölgeler arası dışsallıklar nasıl giderilir?
Kamusal mal ve hizmetlerin fayda alanları her bir mal ve hizmet için farklılıklar göstermektedir. Eğer bir hizmetin fayda alanı, bu hizmeti sunan yönetim düzeyinin yetki alanı ile tam olarak örtüşmüyorsa, merkezi yöntemi söz konusu kamusal mal ve hizmetlerin optimal sunum için mali aktarımlara müdahale etmesi gerekecektir.
Yerel borçlanma ilkeleri nasıldır?
Merkezi yönetimler yerel yönetimlerin borçlanmasını doğrudan kontrol yetkisine sahiptir. Bu kontroller yıllık toplam dış borç miktarına veya sadece dış borçlanmaya sınırlama gerilmesi, aynı şekilde borçlanmanın tümünün merkezîleştirilmesi ve yerel yönetimlere ihtiyacı kadar borç verilmesidir.
Yerel borçlanma ilkeleri nelerdir?
Yerel borçlanma ilkeleri , nesiller arası eşitleme, sermaye yatırım harcamaları finansmanı, gelir ve gider harcama akımlarının uyumlaştırılmasıdır.
Nesiller arası eşitleme nedir?
Çeşitli yatırım projeleri uzun süreli projelerdir ve geniş zamana yayılmıştır. Bunun anlamı sadece şimdiki nesiller değil aynı zamanda gelecekteki nesillerinde faydalanacağı yatırımlardır. Bu nedenler yatırım harcamalarında nesiller arası bağlantı kurulması gerekmektedir.
Sermaye yatırımı harcamalarının finansmanı nasıldır?
Bazen yerel yatırımlar büyük kamu yatırımları yapmaları gerekmektedirler. Ama bu tip yatırımların finansmanı yerel yönetimler tarafından karşılanamaz. Önemli alt yapı yatırımlarını ertelemekte ekonomik performans üzerinde kötü etkiler yapabilir. Bu nedenle yerel yönetimler kalkınmaya etki eden yatırımlar için kullanıcıların faizi üstlenerek uzun vadeli yatırımlara girişebilir.
Altın kural nedir?
Altın kurala göre devlet yalnızca yatırım amacıyla borçlanabilir.
Gelir ve harcama akımlarının uyumlaştırılması nasıl yapılır?
Yerel yönetimlerin yapacakları harcamalar ile gelirlerin elde edileceği zamanlar arasında farklılıklar olabilir. Bazen yatırımları ertelemek mümkün olmayabilir. Diğer taraftan da yerel işletmeye yatırım ilave faiz yükü getirecektir. Bu bakımdan yerel yönetimler gelir ve harcamalarını uyumlu bir hale getirmesi gerekmektedir.
İdareler arası mali ilişkiler sistemi nedir?
Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi için, yasa
koyucu Anayasada belirtilen esaslar çerçevesinde, merkezi
yönetim ile yerel yönetim arasında, bir yandan
hizmetlerden dolayı yapılan harcamaların, öte yandan da
giderleri karşılayan gelirlerin sistematik tarzda
bölüşülmesini ifade eden sistemdir.
Mali tevzi denilince ne anlaşılır?
Mali tevzi, merkezi yönetim ile yerel yönetimler
arasındaki görevlerin ve kaynakların bölüşülmesini ifade
eder. Kaynak bölüşümünün literatürdeki adıdır. Tevzi aynı
zamanda da denkleştirme, dengeleme anlamına da
gelmektedir.
Mali tevzinin gerekçesi bu tamına göre nasıl
olmalıdır?
Mali tevzinin gerekçesi, kamu maliyesinin ve
ulusal ekonominin birliği ve bütünlüğünün anlayışıdır.
Devletin kamusal, yarı kamusal ve özel mal ve
hizmetlerin üretimine ilişkin tüm faaliyetlerin
sürdürülebilmesindeki güçlük nedeniyle, yerel
yönetimlerin bölgelerin iyi tanımaları gerekçesiyle bazı
hizmetlerin yerel yönetimiler tarafından yürütülmesi
gerekmektedir. Bu durum hem geleneksel açıdan hem de
ekonomik nedenlerden dolayı doğru bir düşüncedir.
Mali tevzinin bu durumda üstün olan tarafları
nelerdir?
Kamu hizmetlerinin bölüşümü aynı zamanda
bölüşülen kamu hizmetlerini finanse edecek olan kamusal
kaynakların hangi esas ve yöntemlere göre bölüneceğini
düzenlenmesini gerektirmektedir. Bu şekilde kaynak
paylaşım esasları sayesinde kaynakların kullanılması bir
düzene girmiş olacaktır.
Dar tanımlı mali tevzi nedir?
Mali tevzi hem dar hem de geniş olmak üzere iki
türlü tanımlanır. Dar anlamada mali tevzi, sadece kamu
gelirlerinin merkezi yönetimle yerel yönetimler arasında
bölüşmesine ilişkin düzenlemeleri içerir. Bu durum yerel
yönetimlerin vergi koyma yetkilerinin kapsamını ve
sınırlarının saptanmasını gerektirir.
Geniş tanımı mali tevzi bu durumda nasıl tanımlanır?
Geniş anlamda mali tevzi, merkezi yönetim ile
yerel yönetimler arasındaki kamu gelir kaynaklarının
bölüştürülmesinin yanında, yerel yönetimlerin görev ve
etkinlik alanlarındaki sınır ve kapsamların saptanmasıdır
İdareler arası mali sistemin kaç bileşeni vardır?
İdareler arası mali sistemin harcamalar, öz
gelirler, idareler arası mali aktarımlar e borçlanma olarak
dört bileşimi vardır
Etkin ve verimli bir mali tevzinin düzenlenmesi nasıl
olmalıdır?
Etkin ve verimle bir mali tevzinin hayata
geçirilmesi için, doğru harcama sorumlulukları ve öz gelir
kaynaklarının yerel yönetimlere tahsisi, yerel yönetimlerin harcamaları ve gelirleri arasında oluşabilecek
dengesizlikleri ise yönetimler arası aktarmalar veya yerler
borçlanmaların düzenlemeleriyle giderilmesi
gerektirmektedir. Bu şekilde idareler arası mali sistemin
dört bileşenin bir biriyle yakında bağlantılı ve bir çok
olayda da iç içe geçmiş durumdadır
İdareler arası mali sistem değişikliğine gidilirken
hangi kriterleri göz önünde bulundurmak gerekir?
İdareler arası mali sistemin uygulanması,
kamusal hizmet sunulan yerler arası farklılık gösterebilir.
Harcamalar ile gelirlerin bir birine uyumu için, hesap
verebilirlik, ve şeffaflık en önemli noktadır. Ülkenin
kamusal yapısı ve ekonomik öncelikler göz önünde
bulundurulmalıdır. Bunun için kamusal düzenlemelerin
etkin işlemesi bu açıdan çok önemlidir. Bunun için kararlı
ve iyi planlanmış sisteme ihtiyaç vardır. Zaman açısından
da mali sistemin kalitesi ve olgunluğa erişmesi ve devletin
politikalarıyla da örtüşmesi gerekmektedir.
İdareler arası mali sistemin etkin bir sistem olması
neden önemlidir?
İdareler arası mali ilişkilerin denetimi, etkin ve
verimli olması şarttır. Verimli ve etkin olmanın yanı sıra
da adaletli bir vergi sistemine gerek duyulmaktadır. Gelir
ve gider arası uyumsuzlukların ortadan kaldırılması da
gerekecektir.
İdareler arası mali sistemde harcamalar nasıl
bölüşülecektir?
Mali sistemde harcama sorumluluklarının
saptanması için gerekli kuralları koymak gerekir. Hangi
hizmetin hangi yönetim düzeyinde etkin bir biçimde
oluşturulacaktır? Bunun için iyi düşünülmüş kurallara ve
standartlara ihtiyaç vardır. Uygulamada hangi kurumun
hangi hizmeti üsteneceğini, ekonomik kısıtlamaların
getirdiği zorluklar, ülkenin tarihi ve politik faktörleri göz
önüne alınarak belirlenmektedir.
İdareler arası mali sistemde harcamaların
uygulamaları nasıl olmalıdır?
Uygulamada kamu harcama sorumlulukları
karmaşık bir işlemdir ve çok boyutludur. Çok farklı
hizmet sunumları ve katılımları olabilmektedir.
Uygulamada tüm hizmet masrafları merkezi yönetim
bütçesinden finanse edilirken, bazı hizmetlerde ise
harcama sorumlulukları yönetim düzeyi arasında
paylaşılmaktadır. Bu paylaşım genellikle fonksiyon
düzeyinde olmaktadır. Merkezi yönetim, orta öğretimi
hastaneneler ve sosyal yardımları üzerine alırken, yerel
yönetimler de ilk okul eğitimi, teme sağlık ve sosyal
hizmetleri üstlenebilmektedirler.
İdareler arası mali sistemde harcamaların paylaşımı
nasıl maliyet esasına göre yapılır?
İdareler ve yerel idareler arasında yapılan görev
dağılımları yapılan görevlerin fonksiyonuna göre dağılım
yapılırken bazen de paylaşım maliyet bazında da
yapılmaktadır. Bunu en güzel örnek, çalışanların
maaşlarını merkezi yöntemi öderken, yapılan işletme masraflarını da yerel yönetim üstenmektedir. Bazı yerel
yönetimler bu maliyetlerin her ikisini de üzerine
almaktadır.
Komünal hizmetler nedir?
Bir çok ülkede, şehir içi yolların, su ve
kanalizasyonun yapımı, parklar, spor tesisleri, itfaiye,
mezarlıkların yapımı, bakımı, ışıklandırma, çöp toplama,
sosyal barındırma gibi bir çok hizmetlerden yerel
yönetimler sorumludur. Bunlara komünal hizmetler
olarak adlandırılır. Çünkü kent halkının toplu yaşama
sonucu ihtiyaç duyduğu temel kamusal hizmetlerdir.
Sosyal sektör hizmetleri denilince hangi hizmetler akla
gelir?
Yerel belediyelerin komünal hizmetlerinin
yanında en yüksek boyutta sorumluluk ise sosyal sektör
hizmetleri denilen eğitim, sağlık ve sosyal destek alanında
verilen hizmetlerdir. Bu tip sosyal sektör hizmetleri,
sosyal devlet olmanın getirdiği, toplumun kalkınma ve
refahı için gerekli kamusal hizmetler olarak
görülmektedir
Harcamaların bölüşümü yöntemleri nelerdir?
Harcamaların yönetimlerin arasında bölüşülmesi,
yerel yönetimlerin genel yetki verilmesi, görevlerinin
kanunlarda açık olarak belirtilmesi ve bu yöntemlerin
karma bir biçimde uygulanması söz konusudur.
Genel yetki yöntemi neyi ifade eder?
Genel yetki yöntemi, yerel yönetimlerin,
anayasada yada kanunlarda açıkça yasaklanmamış, kendi
yetki alanları dışında bırakılmamış veya başka herhangi
yönetimin görev alanına girmemiş ve başka herhangi bir
yönetime verilmemiş olmak şartıyla her türlü görevi
üstelenebilirler ve bu konuda takdir yetkisine sahip
olabilirler. Ama bu tip harcamaların yerel yönetim
tarafından harcanabilmesi için yerel halkın ortak
ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olması gerekir.
Liste yetki yöntemi nedir?
Liste yetki yönteminde, yerel yönetimler kanuni
sınırlamalara uymak zorundadır, sınır dışına çıkmak için
yeniden kanuni yetkilere ihtiyaç vardır. Bu tip yerel
yönetimler parlamento karşısında özerk değildirler.
Yetkilerinin genişletilmesi ancak parlamento aracılığı ili
olabilir. Eğer yetkisiz bir görev üstlenilirse, bu yetkiler
hukuki olmayacaktır.
Karma yetki yöntemi nedir?
Merkezi ve yerel yönetimlerde, görev
bölüşümlerinde, genel ve liste yönetimi dışında, bir de
karma yetki yönetimi vardır. Bu yöntemde yerel
yönetimler, kanunlarda öngörülen belirli sayıdaki
hizmetleri yapmakla mükelleftirler. Bu durumda, yerel
yönetimlere, kanunların kendilerine yüklediği görev ve
hizmetleri yerine getirdikten sonra bölgenin ortak ve
medeni ihtiyaçlarının gerektirdiği her türlü hizmeti
yüklenme yetkisi verebilmektedir. Bu durumda yerel yönetimlerin görevleri sayıldıktan sonra, bunların zorunlu
ve isteğe bağlı hizmetler olmak üzere iki kısma ayrılabilir.
Harcamaların bölüşümü ilkesi nedir?
Harcamaların yönetimi arasında bölüşüm, açıklık
yerindelik, ölçek ekonomisi ve dışsallık gibi ekonomik
faktörleri göz önünde bulunduran ilkelerdir.
Açıklık ilkesi neyi gerektirir?
Açıklık harcamaların sorumluluğunu gösterir ve
hesap verebilirliği ilkesidir. Açıklık hangi hizmetin hangi
yönetim düzeyi tarafından üretileceği yada ortaklaşa
yürütülenlerin hangi rolü üsteleneceğinin belirlenmesidir.
Yetkinin belirlenmesi, harcamaların hangi limitler
içerisinde olacağını, ilgili yönetim düzeyinde kimin
sorumlu olduğunun belirlenmesini içermektedir. Yetkinin
ardından da ikinci adım olarak hesap verilebilirliğin
olması gerekir. Bu adımda hizmetler için yapılan
harcamaların şeffaflığının belirlenmesini içermektedir. Bu
şekilde harcamaları başka yöne çeken, hesabını
veremeyenlerin tekrar iş başına gelmelerini engellemektir.
Yerindenlik ilkesi neyi anlatır?
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik şartının 4.
Maddesinde yerindenlik ‘subsidarite’ ilkesi, kamu
sorumluluklarının genellikle ve tercihen vatandaşa en
yakın olan makamlar tarafından kullanılması şeklinde
tanımlanmıştır. Buradaki amaç merkezi yönteme nazaran,
yerel yönetimlerin vatandaşın sorunlarını daha iyi
anlamasından kaynaklanmaktadır. Mal ve hizmetlerin
halka en yakın kurum tarafından çözülmesi, hizmet
sunumunda şeffaflık, etkinlik ve hesap verebilirliği
arttıracaktır.
Yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimlerin sunduğu
hizmetler için Maliyet/fayda alanların nasıl
etkinleştirebiliriz?
Merkezi ve yerel yönetimlerin sunduğu hizmetin
fayda ve maliyetleri sunulan alan ile sınırlı kalmalıdır.
Sunulan hizmet bir birimin sorumluluk alanına giriyorsa,
o ilgili birimin sorumluluk alanında olmalıdır. Kaynak
dağıtımında etkinlik için, kamusal hizmet sunumu kişilerin
tercihleri ve ihtiyaçları ile orantılı olmalıdır. Kişinin
beklentisinin üzerinde bir hizmet götürmek, maliyeti
arttırıcı bir etkisi vardır. Bunun için hizmetin
maliyetlerinin iyi belirlenmesi gerekir. Bu ilkeye göre,
itfaiye, çöpün toplanması, şehir içi ulaşım, aydınlatma,
kanalizasyon gibi hizmetlerin yerel yönetim birimlerince sunulması gerekmektedir.
Ölçek ekonomisi nedir?
Bir üretim ve sunum faaliyetinin ölçeğinin
genişletilmesi sonucu birim başına maliyetlerin
azalmasıdır. Yani bir firma ne kadar çok ürün üretirse,
üretilen miktarda da maliyetleri düşecektir. Bunun nedeni işletmenin genel giderlerinin üretilen ürün sayısına bölünmesidir.
Ölçek ekonomilerinin hizmetlere sağladığı fayda
nasıldır?
Ölçek ekonomileri bir üretim veya hizmet
faaliyetlerinin ölçeğinin genişletilmesi sonucu sağlanan
maliyet kazanımlarını ifade etmektedir. Ölçek
ekonomilerinin geçerli olduğu durumda. Üretilen mal
miktarı arttıkça ve sunulan hizmetlerden yararlanan kişi sayısında arttıkça kişi başına maliyetler azalmaktadır.
Belediye otobüslerinin bilet fiyatlarının ucuz olmasının
nedeni ölçek maliyetidir. Ama ölçek ekonomilerinin
varlığı mal ve hizmetlerin niteliğine göre farklılıklar
göstermektedir. Cerrahi müdahale ve örgün öğretim gibi
hizmetlerde bu mümkün değildir
Ölçek ekonomisinin başka ne gibi avantajları vardır?
Ölçek ekonomilerinin sağladığı maliyet
kazanımları en yaygın biçimde gerekli hammadde ve
materyallerin büyük miktarda sipariş edilmesi sonucunda
daha uygun fiyattan satın alınabilmektedir. Çok defa satın
almanın tekrarlanması personeli bu konuda
uzmanlaştıracak ve personelin tecrübesinin artması sonucu
maliyetlere etki edecektir.
Ölçek ekonomilerinin yerel yönetimlerde kullanılması
nasıl olacaktır?
Ölçek ekonomileri, bir hizmet ile ilgili optimal
görev ve yetki alanlarının belirlenmesinde göz önüne
alınması gereken önemli bir ögedir. Nüfusu az olan yere
götürülen hizmetlerden yerel yönetimler çok fazla etkin
şekilde avantaj sağlayamayacaklardır. Nüfusu az olan bir
yere giden bir otobüs seferi devamlı boş olacaktır. Küçük
bir yere götürülmek istenilen su hizmeti nüfusa fazla olan
yerlere göre daha masraflı olacaktır. Bu tür hizmetler özel
amaçlarlar oluşturulan yönetim aracılığı ile de
ürütülebilir. Ayrıca harcama sorumluluklarının tahsisinde
ölçek ekonomisinin belirlenmesi için nüfus büyüklüğü,
kırsal kentsel sınıflandırma yapılması gibi kriterler göz
önünde bulundurulması gerekir.
Dışsallıklar nelerdir?
Dışsallıklar bir mal veya hizmetin üretim ve
tüketiminin üçüncü kişiler üzerinde olumlu veya olumsuz
etkiler yaratmasıdır. Üçüncü kişiler bölge dışında yaşayan
kişilerdir.
Neden dışsallıklar göz önünde bulundurulması
gerekir?
Kamusal harcamaların yerelleşmesini kısıtlayan v
göz önünde bulundurulmasını gereken etkenlerinden birisi
de Dışsallıklardır. Dışsallıklar, bir mal ve hizmetin üretim
ve tüketimin üçüncü kişiler üzerinde olumlu veya
olumsuz etikler bırakmasıdır. Bu açıdan bakıldığında mal
ve hizmetlerin fayda ve maliyet alanları ile bağlantılıdır.
Bazı yerel yönetimler sunduğu hizmetlerin faydalarını
sınırlarının ötesine de taşıyabilmektedirler. Bir birine
komşu oturan insanlar birbirlerinin hizmetlerinden
faydalanabilmektedirler. Bu tip dışsal hizmetler genellikle sağlık, eğiti ve sosyal yardım gibi hizmetlerdir. Bir hizmetten daha çok komşu bölge faydalanıyorsa, yerel
yönetim bu maliyetlere katlanmak zorunda kalacaktır.
Dolayısıyla, dışsallıkların varlığı, söz konusu yerel hizmetler için daha fazla hizmet sunumu demektir ve
bütçelerinin zorlanmasına sebep olacaktır.
Hizmetlerin sorumluluk alanı dışına kaymasının
sonuçları nasıldır?
Kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması, kamu
hizmetlerinin sunulması ve harcamaların tahsisi açısından,
halkın tercihlerini de göz önüne alarak, sorumluluk alanı
dışındaki bölgelerin, yani dışsallıktan etkilenen alanların
da yerel hizmet bölgesine katılmalarıdır. Burada
belirtilmek istenilen, mal ve hizmetlerin üretilmesinin
veya üretilmemesinin yaratacağı fayda alanıdır. Bu
durumda kaynak dağıtımında etkinlik sağlanması amacıyla
dışsallık yayan hizmetin merkezi yönetim ile yerel
yönetim tarafından ortaklaşa veya özel bir yönetim birimi
oluşturarak hizmet sunumu da söz konusu olabilir.
Öz-gelirlerin bölüşümü nasıl olmalıdır?
Bütçe yapılınca, harcamaların yeri belirlendikten sonra
sıra bu harcamaların nasıl finanse edeceği sorununa gelir.
Harcamaların önceliği ilkesinden hareket edilerek, idareler
arası mali sistemin önemli kararı öz gelirlerin
bölüştürülmesidir. Şeffaflık ve hesap verilebilirliği göz
önüne alarak, yerel harcama sorumlulukları ağırlıklı olarak
mahalli idarelerin elde edecekleri öz gelirler ile finanse
edilecek şekilde tasarlanması gerekir. Genel olarak
idarelerin öz gelirleri, yerel vergiler, yerel harçlar,
harcamalar katılma payları, taşınır taşınmazlardan elde
edilen kiralar, satış ve başka yollarla elde edilen
gelirlerdir. Ama bunlar içinde en büyük payı yerel vergiler
almaktadır.
Yerel yönetimlerde öz gelir nedir?
Yerel vergi ise, yerel yönetimler tarafından tarh olunan ve
yerel yönetimlerin belirlediği, gelirleri yerel yönetimlere
kalan vergilerdir. Buna göre bir vergi, merkezi yönetim
tarafından tahsil edilse bile, söz konusu özellikleri
taşıyorsa öz gelir sayılır
Öz gelirler hangi yöntemler ile bölüşülür?
Bazı ülkelerde yerel yönetimlere sınırsız
vergilendirme yetkisi verilse de, bazı vergiler idareler
arasında paylaşılmakta, merkezi ve mahalli idareler aynı
vergi üzerinden değişen oranlarda pay almaktadırlar.
Sınırsız vergileme yöntemi nedir?
Yerel yönetimlerin, idari etkinlik faktörü ve yerel
hudutlar içerisinde hiç bir sınırlamaya tabi olmaksızın,
tamamen kendi takdirine bağlı olarak tam bir
vergilendirme yöntemine, vergi kaynağı seçimine ve
idaresinde özerktirler
Sınırsız vergilendirme yönteminin en önemli faydası ve
sakıncaları nelerdir?
Sistemin en önemli faydası, yerel yönetimlere
tam bir mali özerklik sağlamasıdır ama sistemin sakıncalı
tarafları ise, gerekli düzenlemelerin önceden yapılmaması
ve belirli kriterlere bağlanmaması, vergilendirme
yetkisinin kötüye kullanılmasına sebep olur. Bu aşırılık durumunda, toplumda vergi direnci oluşur ve çifte
vergilendirme gibi sorunlar ile karşı karşıya kalınabilir.
Vergilerin bölüşüm yöntemi nasıldır?
Vergi kaynaklarının çeşitli idari üniteler arasında
paylaştırılır. Bazı vergiler yerel yönetimlere bırakılır, bazı
vergiler de merkezi yönetime bırakılır.
Vergilendirmenin tek bir idare tarafından yönetilmesi
ne anlama gelmektedir?
Bu sistemde her vergi tek bir idare tarafından
yönetildiğinden başka bir idarenin vergileme yetkisini
kullanmaması, tekrarın öne geçilmesini sağlamakta ve
çifte vergiyi engellemektedir.
Vergilendirmenin tek bir idare tarafından
yönetilmesinin olumsun yanı nasıldır?
Bu sistemin olumsuz yanı ise idarelerin mali
kapasitelerinde ve politikalarında birlik ve bütünlüğün
sağlanmasının güçlüğü ve ayrı ayrı saptanacak vergi
oranlarının varlığı nedeniyle optimal bir yapıya ulaşmanın
zorluğudur
Vergilendirmede ek oran yöntemi nasıl çalışır?
Ek oran yöntemine göre, elde edilen vergiler,
elde ettiği geliri diğer yönetimler ile paylaşan, tek bir
yönetim tarafından idare edilmektedir. Bazen yerel
yönetim, bazen de merkezi yönetim vergiyi toplarken,
belirli bir oranı da merkezi yönetim için tahsil eder. Bunun
amacı verginin tek bir idare tarafından toplanması, maliyet
açısından avantajlı olmasıdır
Bu yöntemin olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?
Ek oran yönteminde, vergiler tek yönetim
tarafından toplanır ve yönetilir, böylece çifte
vergilendirmenin önüne geçilir. Ayrıca, mali açıdan yeterli
gelire sahip olmayan bölgeler arasındaki eşitsizliği
gidermeye çalışır. Bu yöntemin olumsuz yanı ise, başka
bir idare tarafından toplanılan verginin, toplama
gayretinin azalması. Vergi gelirinin azalmasına sebep olur.
Öz gelirlerin bölüşümü ilkeleri neye göre yapılır?
Etkin bir öz gelir sistemi tasarlanırken iç piyasa
etkinliği, idari maliyetler, istikrarlılık, esneklik, ulusal
eşitlik ve fayda/maliyet ilişkisi gibi konular göz önünde
bulundurulur.
İç piyasa etkinliği ne anlama gelir?
Vergiler ekonomik aktivitelerin bölgeler
arasındaki etkinliğini etkileyen en önemli unsurdur. Vergi
mükellefinin uluslararası dolaşımı maliyetli ve zor
olmasına rağmen aynı ülke içinde dolaşması nispeten daha
kolaydır. Bu bakımdan vergi oranlarının belirlenmesinde
koordinasyon sağlanması gerekir. Vergi yasaları da
tasalanırken, yerel yönetimler arası kaynak hareketliliğini
de göz önünde bulundurmak gerekir. Bölgeler arası
hareketi dikkate alarak ve bölgeler arası faktörleri de
dikkate alarak vergilendirmeler yerel yönetimlere
bırakılmalıdır. Bunun en iyi örneği emlak vergisi ile
motorlu taşıt vergileridir
İdari maliyetlere neden katlanılır?
Vergi kayıp ve kaçağını en aza indirmek için
yerel yönetimlerin birbirleriyle eş güdümlü çalışmaya
ihtiyacı vardı ve buda ek maliyet getirir. Bu maliyetler göz
ardı edildiğinde ise bazı vergi tabanları çifte
vergilendirilmeyi konu olacak bazı vergiler ise hiç
vergilendirilmeyecektir. Yerel yönetimler gelir yönetmesi
biraz zayıftır ve bu zor karmaşık ve masraflı olan gelirleri
yerel yönetimler üstlenmemelidirler.
Yerel yönetimler için istikrar ve esneklik ne anlama
gelir?
Yerel yönetimlerin sunduğu hizmetlerin
boyutunun ve maliyetlerinin zaman içerisinde arttığı
gözlemlenmektedir. Bunun sebebi de, hızlı kentleşme,
nüfus artışı ve yükselen yaşam standartlarıdır. Bu gibi
nedenler de yerel yönetimlere beklenmedik ve büyük çaplı
ilave hizmet maliyetleri yükleyebilmektedirler. Yerel
yönetimlere tahsis edilen gelirlerin istikrarlılık ve esneklik
özelliklerini bir arada bulundurması beklenmektedir. Etkin
ve dengeli harcama sistemini tahmin etmek,
maliyetlerdeki gelişmelere cevap verebilecek yeterli
esnekliğe sahip bir gelir sisteminin varlığına ihtiyaç
duyulmaktadır.
Ulusal eşitlik kavramı ne anlama gelir?
Ekonomik aktiviteler genellikle belirli bir nüfus
yoğunluğuna ve ticari potansiyele sahip yörelere
yoğunlaşma eğilimi göstermektedir. Bu yoğunlaşma da
zengin yöreler ile fakir yöreler arasındaki farkları
derinleştirmektedir. Öz gelire dayalı bir sistemin
uygulanması durumunda zengin yöreler daha avantajlıdır.
Ama fakir yörelerdeki yönetimler de kendi temel
ihtiyaçlarını bile zar zor yerine getirebilmektedirler.
Yerel yönetimlerde gelir eşitsizliğinin sonuçları neler
olabilir?
Fakir yörelerdeki insanlar yerel yönetimlerinde
gelirlerinin az olması nedeniyle yeterince hizmet
alamazlar ve bunun sonucunda da, fakir bölgelerde
yaşayan halk zengin yönetimlerin olduğu bölgelere göç
etmeye başlayacaktır
Yerel yönetimlerin gelir eşitsizliklerinin olduğu yerde
nasıl bir politika uygulamaları gerekir?
Yerel yönetimler de yüksek gelirli mükellefleri
kendilerine çekme isteyecekler bunun yanında da düşük
gelirli mükellefleri kaçırmak isteyeceklerdir. Ters gelir
dağılımı politikaları şeklinde vergi ve aktarım politikaları
uygulamaları gerekir. Merkezi yönetimce dengeleyici
yardımlara müdahale edilemez ise zengin yerel yönetim
ile fakir yerel yönetim arasındaki fark açılacaktır.
Fayda maliyet ilişkisi nasıl sağlanır?
Yerel yönetimler hizmetlerin fayda ve maliyet
ilişkilerini iyi kurmaları gerekir. Bunun için gelir yönetim
araçları faydalanma vergileri ve kullanıcı harçlarıdır. Aynı
zamanda ortaya çıkan sıkışık maliyetleri ve dışsallıkları da
kontrol etmek içinde kullanılabilir. Akaryakıt vergisi bu tip bir vergidir. Bu vergiden gelen para ile daha iyi
yolların yapımında kullanabileceklerdir.
İdareler arası mali aktarım yönleri nelerdir?
İdareler arası mali aktarım yöntemleri iki temel
gruba ayrılır. Bunlardan ilki Gelir paylaşım düzenlemeleri
ve yardımlardır.
Gelir paylaşım düzenlemeleri ne anlama gelir?
Bu düzenlemeler genellikle belirli bir vergi
üzerinden yada tüm gelir havuzundan, gelirin elde edildiği
kaynağa göre veya daha önce belirlenmiş bir formüle göre
yerel yönetimlere bay verilir.
Bu düzenlemenin sakıncaları nelerdir?
Gelirlerin paylaşımları istikrarlı ve maliyetsiz
olmasına rağmen gelir yönetimi konusunda yerel
yönetimlere esneklik bırakmaz ve ihtiyaca göre gelir
arttırma imkanını ortadan kaldıracaktır.
Yardımlar nedir?
İdareler arası mali yardımlar merkezi yönetimin
tasarrufuna yada yerel yönetimin talebine bağlı olarak
süreklilik taşımayan yardımlardır.
Koşullu yardım nedir?
Koşullu yardım, merkezi yönetimin belirli bir
harcama programının bir parçası olarak kullanılmak
şartıyla verilir. Örnek olarak yerel yatırımın yetersiz
görüldüğü dışsal yarar sağlayan yerel hizmetler için
konulabilir.
Koşulsuz yardım nasıl yapılır?
Koşulsuz yardım genel bir katkı olarak yapılır
ama yardım kriterlerini belirlemek önemlidir. Bu kriterler
objektif veya sübjektif de olabilir.
Yatay mali dengenin sağlanması nasıl olur?
Bölgeler arası mali kapasite ve hizmet sunum
maliyetlerinden konaklamaktadır. Bu mali farlılıklar
çarpık gelir dağılımına yol açıp yaşam kalitesini de
etkileyebilir.
Bölgeler arası dışsallıklar nasıl giderilir?
Kamusal mal ve hizmetlerin fayda alanları her bir
mal ve hizmet için farklılıklar göstermektedir. Eğer bir
hizmetin fayda alanı, bu hizmeti sunan yönetim düzeyinin
yetki alanı ile tam olarak örtüşmüyorsa, merkezi yöntemi
söz konusu kamusal mal ve hizmetlerin optimal sunum
için mali aktarımlara müdahale etmesi gerekecektir.
Yerel borçlanma ilkeleri nasıldır?
Merkezi yönetimler yerel yönetimlerin
borçlanmasını doğrudan kontrol yetkisine sahiptir. Bu
kontroller yıllık toplam dış borç miktarına veya sadece dış
borçlanmaya sınırlama gerilmesi, aynı şekilde
borçlanmanın tümünün merkezîleştirilmesi ve yerel
yönetimlere ihtiyacı kadar borç verilmesidir.
Yerel borçlanma ilkeleri nelerdir?
Yerel borçlanma ilkeleri , nesiller arası eşitleme,
sermaye yatırım harcamaları finansmanı, gelir ve gider
harcama akımlarının uyumlaştırılmasıdır.
Nesiller arası eşitleme nedir?
Çeşitli yatırım projeleri uzun süreli projelerdir ve
geniş zamana yayılmıştır. Bunun anlamı sadece şimdiki
nesiller değil aynı zamanda gelecekteki nesillerinde
faydalanacağı yatırımlardır. Bu nedenler yatırım
harcamalarında nesiller arası bağlantı kurulması
gerekmektedir.
Sermaye yatırımı harcamalarının finansmanı nasıldır?
Bazen yerel yatırımlar büyük kamu yatırımları
yapmaları gerekmektedirler. Ama bu tip yatırımların
finansmanı yerel yönetimler tarafından karşılanamaz.
Önemli alt yapı yatırımlarını ertelemekte ekonomik
performans üzerinde kötü etkiler yapabilir. Bu nedenle
yerel yönetimler kalkınmaya etki eden yatırımlar için
kullanıcıların faizi üstlenerek uzun vadeli yatırımlara
girişebilir.
Altın kural nedir?
Altın kurala göre devlet yalnızca yatırım
amacıyla borçlanabilir.
Gelir ve harcama akımlarının uyumlaştırılması nasıl
yapılır?
Yerel yönetimlerin yapacakları harcamalar ile
gelirlerin elde edileceği zamanlar arasında farklılıklar
olabilir. Bazen yatırımları ertelemek mümkün olmayabilir.
Diğer taraftan da yerel işletmeye yatırım ilave faiz yükü
getirecektir. Bu bakımdan yerel yönetimler gelir ve
harcamalarını uyumlu bir hale getirmesi gerekmektedir.
Mali tevzin kavramını kısaca açıklayınız.
Merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında görev ve kaynak bölüşümü ne mali tevzin denilmektedir.
Dengeleme, denkleştirme anlamına gelen mali tevzinin gerekçesi nedir?
Mali tevzinin gerekçesini kamu maliyesinin ve ulusal ekonominin birliği ve bütünlüğü anlayışı oluşturur.
Dar anlamda mali tevzini tanımlayınız.
Sadece kamu gelirlerinin merkezi yönetimle yerel yönetimler arasında bölüşülmesine ilişkin düzenlemeleri ve yerel yönetimlerin vergi koyma yetkilerinin kapsamının ve sınırlarının saptanmasını içermektedir.
Geniş anlamda mali tevzini tanımlayınız.
Merkezi y önetim ile yerel yönetimler arasında kamu gelir kaynaklarının bölüştürülmesinin yanı sora yerel yönetimlerin görev ve etkinlik alanlarının da sınır ve kapsamının saptanmasını ifade etmektedir.
İdareler arası mali sistemin bileşenleri nelerdir?
İdareler arası mali sistemin dört bileşeni bulunmaktadır: - harcamalar, - özgelirler, - idareler arası mali aktarımlar - borçlanmadır.
İdareler arası mali sistemin tasarımında dikkat edilecek hususlar nelerdir?
İdareler arası mali sistemin kamusal hizmet sunumunda yerel farklılıkları dikkate alan, harcamalarla gelirler arasındaki bağı güçlendirerek hesap verebilirliği ve şeffaflığı geliştiren bir şekilde tasarlanması gerekmektedir.
İdareler arası mali ilişkilerin ilk aşaması nedir?
Yerel yönetimlerin harcama sorumluluklarının saptanması idareler arası mali ilişkilerin ilk aşamasını oluşturmaktadır.
Çoğu ülkede komünal hizmetler olarak adlandırılan hizmetlere örnek veriniz.
Şehir içi yolların, su ve kanalizasyon tesisatının, parklari spor tesisleri ve mezarlıkların yapımı, bakımı ve işletilmesi ile itfaiye, ışıklandırma, çöp toplama, sosyal barındırma gibi hizmetlerdir.
Sosyal sekmtr hizmetlerine örnek veriniz.
Eğitim, sağlık ve sosyal destek alanlarından harcama sorumluluklarıdır.
Sosyal sektör hizmetleri ile komünal hizmetler hangi açılardan birbirinden farklılık göstermektedir?
İlk fark; vatandaşlar bu hizmetlerden yararlanmada eşit hakka sahip olmaları gerektiğinden, nerde ikamet ederlerse etsinler, ulusal standartlarda sunulmaları beklenmektedir. Farktan ikincisi; bu hizmetlerin etki alanları geniş alanı kapsamaktadır.
Harcamaların yönetimler arası bölüşümünde hangi yöntemler uygulanmaktadır?
Harcamaların yönetimler arasında bölüşümünde 3 yöntem vardır: - yerel yönetimlere genel yetki verilmesi, - görevlerin kanunlarda listeler halinde sayılması, - bu yöntemlerin karmasıdır.
Harcamaların bölüşümü yöntemlerinden genel yetki yöntemini açıklayınız.
Genel yetki yöntemi, yerel yönetimlerin, anayasa ya da kanunlarla açıkça yasaklanmamış, kendi yetki alanları dışında bırakılmamış veya başka herhangi bir yönetimin görev alanına girmemiş ve başka herhangi bir yönetime verilmemiş olmak kayıt ve şartıyla her türlü görevi üstelenebilmeleridir.
Harcamaların bölüşümü yöntemlerinden liste yetki yöntemini açıklayınız.
Yerel yönetimlerin görev alanı sınırının kanunlarla kesin olarak belirlenmesi ve yerel yönetimlerin yasa koyucudan kanuni yetki almadan bu sınırların dışına çıkmamalarıdır.
Harcamaların bölüşümü yöntemlerinden karma yetki yöntemini açıklayınız.
Merkezi ve yerel yönetimler arasında yetki ve görev bölüşümünde genel ve liste yetki ilkesinin yanında üçüncü bir sistemdir. Kanunlarda öngörülen belirli sayıdaki hizmetleri yapmakla yükümlüdürler.
Harcamaların bölüşümünde esas alınacak ilkeleri sıralayınız.
Bunlar; açıklık, yerindenlik, ölçek ekonomisi ve dışsallıktır.
Yerel yönetimlerin özgelirleriyle finansmanı neden önemlidir?
şeffaflık ve hesap verebilirliğin geliştirilmesi açısından, yerl harcama sorumluluklarının mahalli idarelerin özgelirleriyle finanse edilecek şekilde tasarlanması görüşü bulunmaktadır.
Yerel yönetimlerin özgelirleri hangi kaynaklardan oluşmaktadır?
Yerel vergiler, yerel harçlar, harcamalara katılma payı, taşınır ve taşınmaz malların kira, satış ve başka şekilde değerlendirilmesinden elde edilen gelirler ile her türlü girişim, iştirak ve faaliyetler karşılığı elde eidlen gelirler oluşturmaktadır.
Özgelirlerin bölüşümü ilkelerini sıralayınız.
Özgelirlerin bölüşüm ilkeleri; iç piyasanın etkinliği, idari maliyetler, istikrarlılık ve esneklik, ulusal eşitlik, fayda maliyet ilişkisidir.
İdareler arası mali aktarım yöntemleri nelerdir?
İdareler arası aktarımlar temel olarak gelir paylaşımı düzenlemeleri ve yardımlarıdır.
İdareler arası mali aktarım ilkelerini sıralayınız.
İdareler arası mali aktarımların dikey ve yatay mali dengenin sağlanması, politikaların ulusal düzeyde uyumlaştırılması ve bölgeler arası dışsallıkların giderilmesi gibi kapsamlı amaçları gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Yerel borçlanma ilkelerini sıralayınız.
Yerel borçlanma ilkeleri; nesiller arası eşitleme, sermaye yatırımı harcamalarının finansmanı, gelir ve harcama akımlarının uyumlaştırılmasıdır.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 9 Gün önce comment 11 visibility 17998
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1176
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 623
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2751
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 914
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25581
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14510
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12513
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12504
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10430