Medyada Dil Kullanımı Dersi 6. Ünite Özet

Sosyal Medya Ve Sosyal Medyanın Dili

Giriş

Günümüz medyasına ilişkin dijital medya, yeni medya, sosyal medya gibi yapılan farklı adlandırmalar bilgisayar ve İnternet tabanlı dijital teknolojilerin oluşturduğu yeni bir iletişim ve medya ortamına gönderme yapmaktadır. Bilgisayar, İnternet ortamı, cep telefonları, oyun konsolları ve çevrimiçi-çevrimdışı oyunlar, avuç içi veri bankası kayıtlayıcıları gibi günümüz dijital teknolojileri yeni ya da dijital medya başlığı altında değerlendirilmektedir.

Dijital medya kavramı, esas olarak bilgisayar tabanlı iletişim teknolojilerindeki sürekli yenilenen ve değişen teknolojik gelişmeleri anlatmak için kullanılır. Daha açık bir ifadeyle, belli bir teknolojiyi veya teknolojik araçlar grubundan ziyade günümüz iletişim teknolojilerindeki gelişmeyi ifade eder. Bugün için söylemek gerekirse; İnternet ortamı, cep telefonları, akıllı cep telefonları olarak bilinen ve cep telefonu olarak kullanılabilme özelliğine de sahip PDA (personal digital assistant) ve benzeri taşınabilir küçük cep bilgisayarları, dijital oyunlar, çevrimiçi (on-line) gazete vd. dijital medya denince ilk akla gelenler arasındadır.

Kullanıcı üretimli/yaratımlı içerik: İngilizcesi “user generated content” olan ve Web 2.0 teknolojisinin sonuçlarından biri olarak içeriklerin bizzat kullanıcılar tarafından üretilmesini ifade eden kavram.

Sosyal Medya Nedir?

Son yıllarda popüler bir kavram olarak sıklıkla sözü edilen sosyal medya, günümüzün etkileşimli ve katılımcı İnternet medyasını anlatmak amacıyla kullanılır. Geleneksel medya olarak adlandırılan; radyo, televizyon, basılı gazete gibi kitle iletişim araçlarından farklı olarak sosyal medya; web tabanlı dijital teknolojilerin egemen olduğu, kullanıcı (izleyici/ okuyucu/dinleyici) odaklı yeni bir iletişim ve medya ortamına gönderme yapar. Söz konusu bu yeni medya ortamında kilit nokta ise, İnternet ve yeni iletişim teknolojilerinin kullanıcıları olan sıradan vatandaşlara sunduğu yeniliklerdir. Bu yenilikler bağlamında ve en genel anlamda sosyal medya, bireylerin sosyalleşmek amacıyla kullandıkları medyadır.

Şemsiye bir kavram niteliğinde kullanabileceğimiz sosyal medya, geleneksel medyada olduğu gibi tek bir noktadan çok sayıda kişiye yayın yapmaktan, bir başka ifadeyle tek yönlü kitlesel yayıncılıktan çıkarak, iletişim yönü açısından çoktan çoğa paradigmasına dayalı “kullanıcı kaynaklı medya” özelliğine sahiptir. Bu anlamda kullanıcı kaynaklı olan sosyal medya, geleneksel medyadan farklı olarak, medya içeriğinin bizzat kullanıcılar tarafından üretilmesine ve paylaşılmasına olanak sağlamaktadır.

Küresel Köy ve Ağ Toplumu: İletişim bilimci McLuhan yeni dünya düzenini tanımlamada küresel köy; Castells ise ağ toplumu olgusunu kullanır. Küresel köy olgusu dünyanın her yerinin elektronik iletişim araçları vasıtasıyla birbirine yaklaştığı ve bir köyde nasıl ki herkes birbirinden haberdar olabiliyorsa, 20 yüzyılın son çeyreğinde de dünyanın küresel ölçekte iletişim kurma olanağına sahip olduğunu; televizyon ya da radyo kanallarından aynı haber, müzik vb. programların takip edileceğini anlatmaya çalışır. McLuhan’dan yaklaşık 20 yıl sonra Castells’in ağ toplumu da gelişmiş bilgi ve iletişim teknolojileri temelinde dünya çapında oluşturulan birtakım ağların çerçevesinde toplumsal yapının yeniden şekillenmesine dayanmaktadır.

Sosyal medya, birçok açıdan geleneksel medyadan farklıdır. Bu farklılıklar arasında özellikle iki temel kavram ön plana çıkmaktadır: iki yönlü iletişimi mümkün hâle getiren “etkileşim” ve kullanıcı yaratımlı içerik (user generated content) üretmeye izin veren “kullanıcı kaynaklı medya” (KKM). Bu bağlamda, sosyal medyayı geleneksel medyadan farklılaştıran ve aynı zamanda onu toplumsal bir fenomen olarak vazgeçilmez kılan beş temel özelliğini şöyle sıralamak mümkündür.

Katılım: Sosyal medya, geleneksel medyadan farklı olarak izlerkitlesini aktif bir şekilde katılıma teşvik eder. Bu nedenledir ki birçok sosyal medya platformu, kullanıcılarına “ne düşünüyorsun (Facebook), neler oluyor (Twitter), neredesin (Swarm)” gibi sorular sorarak onları katılım yapmaya, içerik paylaşmaya davet eder.

Açıklık: Sosyal medya uygulamaları, kullanıcılarından gelecek geri bildirimleri birçok şekilde destekler. Yorum yapma, oylama/puan verme ya da kullanıma yönelik bilgi paylaşımları sosyal medya uygulamalarının hata ve eksikliklerinin giderilip geliştirilmesinde kullanılmaktadır.

Etkileşim (Karşılıklı diyalog): Sosyal medyanın özü sosyalleşmek ve iletişim kurmak üzerinedir. Kullanıcılar için her türlü iletişim ve etkileşim olanağı desteklenmektedir. Geleneksel medya ise yayın yapmaya, yayımlamaya ilişkindir. Geleneksel medya kitlesi için etkileşim olanakları çok sınırlı ve yetersizdir.

Örgütlenme (Topluluk): Sosyal medya, hızlı ve etkileşimli yapısıyla ortak ilgi alanları ya da kamusal soru ve sorunlar etrafında bir araya gelmeyi kolaylaştırarak topluluk oluşturmayı ve örgütlenmeyi olanaklı hâle getirmektedir.

Bağlantısallık: Sosyal medya uygulamaları birçok açıdan bağlantısaldır; diğer siteler, kaynaklar ve kişiler için bağlantılar (linkler) içermektedir. Sosyal medya, sosyal ağlarla insanları birbirine bağladığı gibi, bilgi kaynakları ve haber/içerik üreticilerini de birbirine bağlamaktadır. Birbirine linkler aracılığıyla bağlanan farklı bilgi ve haber kaynakları aynı zamanda kişileri, kitleleri veya toplulukları da birbirine bağlar.

Yeni iletişim teknolojisi ve ortamı olarak İnternet’in, geleneksel ve sosyal medya ayrımında önemli bir yeri vardır. İnternet ve yeni iletişim teknolojilerinin teknolojik olduğu kadar toplumsal olarak da sunduğu yeniliklerin anlaşılması açısından bir diğer önemli kavram ise Web 2.0 teknolojisidir. Sosyal medyanın yaygınlaşmasını sağlayan anahtar kavram olan Web 2.0 teknolojik olduğu kadar toplumsal dönüşüm sürecinin de tetikleyicisi olmuştur.

1990’ların sonuna kadar geleneksel medyaya benzer şekilde yayınlanan salt okunur bir ortam olan Web’in birinci nesil İnternet dönemi Web 1.0 olarak adlandırılır. Web’in bu ilk sürümünde, kullanıcılar sadece okuyucu/izleyici olarak içeriği tek yönlü alabilen, ancak paylaşamayan veya çoğu zaman geri bildirimde bulunamayan bir konumdadır. Ancak 2000’li yıllarla birlikte ikinci nesil İnternet çağı olarak adlandırılan Web 2.0 dönemi ise kullanıcılarına yepyeni bir sanal dünyanın kapılarını açmıştır. İlk kez 2004 yılında kullanılmaya başlanan Web 2.0, Web 1.0’dan farklı olarak, içeriğinin kullanıcılar tarafından oluşturulduğu (kullanıcı merkezli), etkileşimli İnternet dönemine işaret etmektedir.

Diğer yandan, sosyal medyayı da içine alacak şekilde günümüz yeni medyasını geleneksel medyadan farklılaştıran niteliksel ve niceliksel özellikleri de şu şekilde sıralamak mümkündür.

Dijitallik: Sayısallaşma olarak da ifade edilen dijitallik; metin, fotoğraf, video, ses gibi her tür enformasyonun “bit”lere (0ve1’lere), mikroişlemciler yardımıyla bilgisayar diline dönüştürülmesidir. Her çeşit enformasyonun dijital (sayısal) olarak işlenmesi, o enformasyonun saklanmasını, çoğaltılmasını, paylaşılmasını kolaylaştırmaktadır.

Etkileşimlilik: Sosyal medyanın kullanıcı kaynaklı içerik üretimi için zemin yaratan etkileşimlilik özelliği, iletişim sürecindeki kaynak ile alıcı arasındaki rol değişimini olanaklı hâle getirmiştir. Bir başka ifadeyle; kaynağın alıcı, alıcının kaynak olabilmesine imkân veren, kullanıcının içerik üretmesini ve içeriği düzenleyip, yayımlamasını sağlayan teknolojidir.

Hipermetinsellik: Kısa adı HTML (Hyper Text Markup Language) olan ve Türkçe’ye “hiper (sıçramalı) metin işaretleme dili” olarak çevrilebilen html, İnternet ortamında bilgi görüntülemeyi olanaklı hâle getiren dosya formatıdır. Yeni medyanın hipermetinsellik özelliği sayesinde ağ üzerindeki bir noktadan başka noktalara (bir metinden diğer metne) kolayca erişim mümkündür. Hipermetinsellik, metinler ve sayfalar arasındaki bağlantıyı ifade etmektedir.

Multimedya: Multimedya (çoklu ortam) özelliği, bilgisayar tabanlı yeni teknolojilerin kendi içinde ve dışında yer alan donanım-yazılım unsurlarının birbirlerine bağlanabilir olmasından kaynaklanmaktadır. Böylece her tür veri girişi, veri işleme, depolama ve verinin dağıtımı farklı elektronik ortamlarda yapılabilir olmaktadır. Multimedya biçemselliği, yeni medya ortamlarının dijital tabanlı olmasından beslenmekte ve kullanıcı kaynaklı içerik üretimini de desteklemektedir.

Yayılım: Sosyal medyanın temel özelliklerinden olan kullanıcıların içerik üretimi yanında içerik paylaşımlarının da desteklenmesi yayılımı sağlamaktadır. Kullanıcılar kendi yarattıkları içerikleri paylaştıkları gibi diğer kullanıcıların paylaşımlarını da tekrar tekrar paylaşabilmekte, böylece içeriğin yayılımını artırmaktadırlar.

Sanallık: Gerçek hayat deneyimi olarak “orada olma veya katılım” hissinin çevrimiçi (online) ortamlardaki karşılığı olarak sanallık, kullanıcılara istedikleri sanal grup/topluluk ve ortamlara katılım özgürlüğü sunmaktadır. Coğrafi uzaklık ya da başka sebeplerle fiziksel olarak katılımın mümkün olmadığı durumlarda katılımın psikolojik olarak gerçekleştirilmesine imkan verir.

Sosyal medya platformları ya da uygulamaları, içeriğinin tamamının veya çoğunluğunun kullanıcılar tarafından oluşturulup yine kullanıcıların kendileri tarafından yayınlandığı (paylaşıldığı) her tür platformun genel adıdır. Kullanıcısına, kişisel içerik alışverişi yapabilme, diğer kullanıcılarla iletişim kurabilme ve kendi kişisel profil web sayfasını oluşturma olanağı veren yeni medya uygulamalarını kapsamaktadır. Sosyal medya; bireylerin ortak ilgi alanları üzerinden birbirleri ile bağlantı kurarak sosyalleşmelerini de sağlayan mobil ve İnternet servislerinin uygulanabildiği platform yazılımıdır.

Bloglar: Türkçe karşılığı “ağ günlüğü” olan bloglar, kişilerin ilgi alanlarına göre tercih ettikleri konularda ve belirli aralıklarla fikirlerini, deneyimlerini, gözlemlerini paylaştıkları; diğer İnternet kullanıcılarının da bu sayfaları ziyaret edip, paylaşılan içeriği takip edebildikleri, yorum yapabildikleri web siteleridir. Bloglar, kullanılan içerik türlerine göre fotoğraf (photoblog), video blog (vlog) gibi alt kategorilere ayrılmaktadır. Konularına göre de kişisel, kurumsal (şirket, kurum vb.) ve tematik (müzik, yemek, moda vb.) gibi farklı kategorilerden söz etmek mümkündür.

Mikrobloglar: Mikroblog, insanların 140 ile 200 karakterden oluşan kısa metinler paylaşmalarını olanaklı kılan küçük çaplı blog hizmeti olarak tarif edilebilir. Aslında bloglar kategorisi altında değerlendirebileceğimiz bir sosyal medya platformu olan mikrobloglar, dünyada en çok kullanılan uygulamalardan olan Twitter’la popüler hâle gelmiştir.

Wikiler: Wikiler (Vikiler), içeriği kolayca oluşturulabilen ve düzenlenebilen çok sayıda birbirine bağlı web sayfasından oluşan İnternet sitelerini tanımlamak için kullanılır. Hawaii dilinde “hızlı, çabuk” anlamına gelen Wiki sözcüğünden esinlenerek, web ortamında hızlı bir şekilde değiştirilip düzenlenebilir sayfalar yaratılmasına imkân veren veritabanıdır.

Forumlar: İlan tahtası veya mesaj panoları şeklinde de tarif edilen forumlar, genellikle özel ilgi alanlarına yönelik bilgi ve fikir alışverişinin yapılabildiği uygulamalardır. Bu anlamda forumlar, tartışma ve paylaşım platformudur. Wikiler ve bloglardan farklı olarak forumlarda, sıkı bir şekilde denetlenen üyelik sistemleri ve kuralları vardır. Bu denetleme, forum yöneticisi olarak adlandırılan yetkili kişiler tarafından yapılır. Forum yöneticileri, konuşma ve tartışmaların belirli kurallar çerçevesinde yürütülmesine dikkat ederler ve kurallara uymayan kullanıcıları ikaz etme ya da üyelikten çıkarma yetkisine sahiptirler.

Podcastler: Türkçe karşılığı olarak “oynatıcı yayın aboneliği” ifadesini kullanabileceğimiz podcast terimi, teknolojik olarak yeni bir yayın dağıtım sistemidir. Dijital medya dosyalarının; tabletler, akıllı telefonlar, yeni teknoloji müzikçalarlar (mp3, Ipod gibi) gibi taşınabilir medya oynatıcılarda veya bilgisayarlarda oynatılmak üzere İnternet aracılığıyla dağıtılması tekniğini anlatmaktadır.

Sosyal ağlar: Sosyal ağlar ya da diğer bir ifadeyle sosyal paylaşım ağları; insanların ortak bir platform içerisinde yer alarak, karşılıklı fikir alışverişinde bulunabildikleri, resim, video, fotoğraf ve ses gibi her türlü içeriği paylaşabildikleri, tanıdık ya da tanımadıkları çok sayıda kişiyle eş zamanlı ve/veya eş zamansız olarak etkileşim içine girebildikleri platformların genel adı olarak tarif edilebillir.

Facebook: Harvard Üniversitesi öğrencisi Mark Zuckerberg ve birkaç arkadaşı tarafından Şubat 2004 yılında kurulan Facebook, bugün dünyanın en çok ziyaret edilen sitelerinden biridir. Facebook, dünyanın bir numaralı sosyal paylaşım platformu ve en hızlı büyüyen İnternet sitesi haline gelmiştir. Facebook’ta, her kullanıcının kendisine özel bir profil sayfası bulunmaktadır. Profil sayfası, kullanıcının arkadaşlarının ve Facebook üyesi diğer kullanıcıların da görebileceği (sınırlı ya da sınırsız) bilgileri içerir. Facebook’a üye olduktan sonra kullanıcının yaşı, cinsiyeti, eğitim durumu ve fotoğraflarından oluşan birtakım bilgileri girmesi gerekir.

Twitter: 2006 yılında kurulan Twitter bir sosyal ağ ve mikroblog sitesidir. Mikroblog, küçük çaplı bir blog hizmeti olarak tarif edilebilir. Bu hizmeti sağlayan mikroblog siteleri ile metin, resim, link, küçük video gibi küçük çaplı dijital içerik alışverişi gerçekleştirebilir. En popüler mikroblog sitesi olan Twitter, kullanıcılarına 280 karakterden oluşan metinler yazma ve paylaşma imkânı sunar. Kullanıcılar tarafından yazılan metinler Türkçesi cıvıldamak anlamına gelen “tvit (tweet)”ler olarak adlandırılır ve herkes tarafından görünebilir. Kullanıcılar takip etmek istedikleri ya da istemedikleri kişileri seçebilirler. Kullanıcı mesajları (tweetleri) tüm Twitter topluluğuna açık bir şekilde veya sadece seçilen kullanıcılara özel olarak gönderilebilir.

Instagram: Günümüzün en popüler fotoğraf paylaşım ağlarından biri olan ve 2010 yılında kurulan Instagram, 2012’de Facebook tarafından yaklaşık 1 milyar dolara satın alındı. Özellikle mobil cihazlar için tasarlanmış olan bu uygulama, kullanıcılarına fotoğraflarını sosyal ağlarda paylaşma ve farklı filtreleme seçenekleri sunuyor. Filtreler sayesinde çekilen fotoğrafları düzenlemeye imkân veren uygulama kullanıcıların teknik bilgiye ihtiyaç duymadan fotoğrafları üzerinde iyileştirme yapmalarını mümkün kılıyor. 2013’de getirdiği video paylaşım özelliği ile de kullanıcılarının 15 saniyelik videolar çekip paylaşmalarına olanak sağlıyor.

Sosyal Medyanın Yapı Taşları

Kietzmann vd. sosyal medyanın yapı taşları olarak 7 kategoriden söz eder. Bunlar; bir bal peteği şeklinde formüle edilen şemada kimlik kategorisi etrafında toplanan varlık, ilişkiler, itibar, gruplar, diyalog ve paylaşım kategorileridir. Birbirine göre farklılaşan işlevsellik düzeyleriyle, kullanılan sosyal medya uygulamasının türüne göre bu kategorilerden biri ya da birkaçı ön plana çıkmaktadır. Örneğin, Swarm gibi lokasyon (konum) temelli bir sosyal medya kullanımında “varlık” kategorisi daha ön planda iken, Youtube gibi sosyal paylaşım ağında “paylaşım” kategorisi birincil önemdedir.

Kimlik kategorisi, kullanıcıların sahip oldukları sosyal medya hesaplarında gerçek kimlik bilgilerini kullanıp kullanmadıklarıyla ilgilidir. Birçok sosyal medya platformu, kullanıcılarından ad soyad, yaş, cinsiyet, eğitim durumu ve meslek gibi kendilerine ait kişisel bilgileri doğru olarak belirtmelerini istemektedir.

Diyalog kategorisi, kullanıcıların diğer kullanıcılarla karşılıklı iletişim kurmak için ne ölçüde sosyal medyayı kullandığıyla ilgilidir. Sosyalleşmek, sosyal medyanın kullanılma nedenleri arasında ilk sıralardadır. İnsanlar, başka kişilerle çok farklı nedenlerle diyalog kurabilmektedir.

Paylaşım kategorisi sosyal medyanın temel yapı taşlarından biridir. Kullanıcılar arasındaki içerik alışverişi sosyal medyanın da temelini oluşturmaktadır. Sonuçta sosyal medya metin, fotoğraf, video gibi içeriklerle birbirine bağlı sayfalar ve insanlardan oluşmaktadır. Sosyal medyaya adını veren “sosyal” kavramı da insanlar arasındaki paylaşımın önemine işaret etmektedir. Paylaşım, başlı başına başkalarıyla iletişime ve etkileşime geçmenin bir yoludur ancak paylaşımın niteliği kullanılan sosyal medya platformunun kuruluş amacıyla bağlantılıdır.

Var olma/varlık kategorisi, sosyal medya kullanıcılarının ulaşılabilirliği ile ilgilidir. Kullanıcıların, gerçek ya da sanal dünyada nerede oldukları ve/veya ulaşılır olup olmadıkları bilgisine karşılık gelmektedir. Kullanıcılar sanal dünyada “durum” (status) bilgisi ile diğer kullanıcıların ulaşılabilirlik durumları (uygun-uygun değil) hakkında bilgi sahibi olabilir. Bu durumun, özellikle artan mobil İnternet kullanımlarıyla gerçek ve sanal dünyayı birleştiren bir köprü görevi gördüğü söylenebilir.

İlişkiler kategorisi, sosyal medya platformlarının kullanıcılar arasındaki ilişkileri nasıl geliştirdiği ile ilgilidir. Sosyal medya, kullanıcılar arasındaki ilişkisel bağlantıları; sohbet etme, birbirini arkadaş olarak ekleme, karşılıklı bir şeyler paylaşma gibi çeşitli iletişim biçimleriyle destekleyebilir. Ayrıca herhangi bir sosyal medya platformu kullanıcılarının neyi nasıl paylaştıkları, çoğunlukla birbirleriyle olan ilişkilerini de düzenlemektedir. Bu ilişkiler bazı durumlarda oldukça resmidir, kuralları ve sınırları belirlidir.

Gruplar kategorisi, sosyal medyanın kullanıcılarına yeni topluluklara ve gruplara üye olabilmesine imkan vermesine işaret eder. Örneğin; eğer arkadaşlar, takipçiler ve iletişimde bulunulan diğer kişilerle içinde bulunulan çevrimiçi grup büyürse, o ağ da daha sosyal hâle gelir. Aynı zamanda sosyal medya platformları, kullanıcılarını belli kriterlere göre gruplara ayırma eğilimindedir. Çünkü, kullanıcıların gruplar halinde kategorileştirilmesi şirketlerin reklam, pazarlama ve halkla ilişkiler faaliyetleri açısından doğru hedef kitleye ulaşmasını kolaylaştırmaktadır.

İtibar/tanınma kategorisi, sosyal medya platformlarının niteliğine göre farklı anlamlar içerebilir. Çoğu zaman itibar güven meselesidir. Ancak itibar, insanların sadece kendileriyle ile ilgili değil, aynı zamanda paylaştıkları içeriklerle de ilişkilidir.

Sosyal Medyada Dil Kullanımı ve Söylem

İletişim ve medya çalışmaları kapsamında geleneksel kitle iletişim araçları aracılığıyla belirlenen medya söylemini inceleyen araştırmalara ek olarak, bireysel içerik üreticisi haline gelen sosyal medya kullanıcılarının da dil kullanımı ve söylemlerinin incelenmesi yeni ve önemli bir çalışma alanı olarak kabul edilmektedir.

Sosyal medyada dolaşıma sokulan içeriklerin kontrolü konusunda ister bireysel ister kurumsal düzeydeki paylaşımlarda karşımıza çıkan belli başlı iletişim sorunları ve kazaları bulunmaktadır. Bu anlamda bilinçli (kasıtlı) veya bilinçsiz (kasıt olmayan) olarak gerçekleştirilen her tür iletişim eyleminden kaynaklanan gelişmeler sosyal medya aracılığıyla kamusallaşmakta, toplumların gündelik hayatlarında etkileri de görülebilmektedir.

Nefret söylemi, “bir kişi ya da grubu; ırkı, cinsiyeti, yaşı, etnik kökeni, milliyeti, dini, cinsel yönelimi, cinsel kimliği, engelliliği, ahlaki ya da politik görüşleri, sosyoekonomik sınıfı, mesleği, görünüşü, zihinsel kapasitesi vb. herhangi bir özelliği nedeniyle küçük düşürmeye, yıldırmaya ve onlara karşı şiddet veya ön yargıyı kışkırtmaya niyet eden söylemler” şeklinde tarif edilebilir.

Nefret söylemi başta olmak üzere her türlü ayrımcılık içeren söylemin geleneksel iletişim araçları dolayımıyla meşrulaştırılması ve yeniden üretilmesini araştıran çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Bunun yanı sıra son yıllarda İnternet ve yeni iletişim teknolojileri aracılığıyla yayılan içeriklerin de ayrımcı çerçeve ve söylemlerin oluşumundaki yeri tartışılmaya başlanmıştır.

Gazete, radyo, televizyon gibi geleneksel iletişim araçlarının aksine, yeni sosyal medya, etkileşimli kamusal alanlar yaratarak nefret söyleminin yaşam bulabileceği ve yeniden üretilebildiği en elverişli ortamı sağlamaktadır. Özellikle kullanıcı sayıları milyonları geçen Facebook, Youtube gibi sosyal paylaşım ağlarında nefret söylemi nitelikli içeriklere ulaşmak çok kolay olmaktadır.

Öteki kavramı ve algısından türeyen ötekileştirme, belirli bir grubun, kendisine karşıt olarak konumlandırdığı kişi ya da kişileri tanımladığı söylem biçimlerine gönderme yapmaktadır. “Biz” ve “öteki” ayrımından beslenen ötekileştirme, toplumsal bir süreç olarak “biz”den olmayanlara karşı bir grup ön yargısı geliştirilmesine dayanır.

Medya, ayrımcılık söylemini en temelde “biz”ler ve “öteki”leri yaratarak ve bunu toplumsal söyleme sokarak, normalleştirerek yapmaktadır. Bununla birlikte, medya ürünlerinin İnternet dolayımıyla yeni medyada kullanıcıların yorumuna açık hâle gelmesi sorunun yeni bir boyutunu gündeme getirir: “biz”lik ve “öteki”leştirme İnternet ve yeni medya aracılığıyla da devam eder. Özellikle haberlere yapılan okur yorumlarıyla ayrımcı söylemlerin perçinlendiği görülmektedir. Ayrımcı ve ötekileştirici söylemlerin haber portalları, sosyal ağlar gibi yeni medya ortamlarında basılı yayıncılığa oranla daha rahat üretilebildiği söylenebilmektedir.

İnternet’in, özellikle farklı ideolojilere ve inançlara sahip gruplar arasındaki çekişmelere ideal bir zemin oluşturduğuna dikkat çeken araştırmacılar, bilgisayar ve enformasyon teknolojilerinin toplumsal grupların kendi çıkarlarını ve gündemlerini desteklemek amacıyla kullanılmasının giderek yaygınlaşacağına da işaret ederler.

Sosyal medyada sıkça karşılaşılan iletişim kazalarının başında yanlış, yalan (gerçek dışı) ya da eksik bilginin dolaşıma sokularak ilgili haber, konu ya da olaya ilişkin yanlış bir yönlendirmenin gerçekleştirilmesi bulunur. Özellikle kamuoyu tarafından tanınan birtakım politikacı ya da sanatçı gibi haber aktörlerine yönelik kasıtlı/bilinçli ya da yanlış anlaşılmadan kaynaklı karalama kampanyaları düzenlenmektedir. Bu bağlamda, bir kişiye ya da kuruma yönelik negatif düşünce ve ifadelerin de sosyal medya ortamlarında çok büyük hızla ve etkiyle katlanarak büyüdüğünü söylemek mümkündür.

Sosyal medya dolayımıyla gerçekleştirilen her türlü iletişim faaliyeti açısından doğru ve etkili bir dil kullanabilmek, amaçlanan iletişim hedefine ulaşmak açısından çok önemlidir. Bireysel ya da kurumsal düzeyde iletilmek istenen mesajların hızlı ve etkili bir şekilde hedef kitleye ulaştırılmasının en kolay ve en az maliyetli yollarından biri sosyal medyadır. Özellikle kurumsal iletişim anlamında bir nimet olarak değerlendirilen sosyal medya platformları hedef kitle ile iletişimi geliştirmek açısından birçok avantajı bünyesinde barındırmaktadır.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi