Medya ve İletişim Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
İletişim Modelleri
İletişim nedir, tanımlayınız?
İletişimin bilginin karşılıklı değişimi olduğunu ve bu bilginin içeriğine bağımlı olarak etkili araçlarla anlaşma sağlaması olduğunu söyleyebiliriz.
Etkili bir iletişim nasıl gerçekleşir?
İletişimin etkili olabilmesi için, iletişimin mutlaka karşılıklı bir anlaşmayı sağlamaya yönelik olması gerekir. Çift yönlü iletişim olmadıkça, sağlıklı ve etkili bir iletişimden söz edilemez.
Yalnızca işitmek ya da bir şey anlatmak iletişimin etkili bir biçimde gerçekleştiği anlamına gelir mi?
Hayır, gelmez çünkü herhangi bir ortamda kişinin herhangi bir şeyi işitiyor olması, onun anlıyor olması anlamına gelmeyebilir ya da diğer bir deyişle, bir kişinin sadece anlatıyor olması onun anlatabildiği anlamına gelmeyebilir. Örneğin, bir eğitmen elindeki bir ders planını bir sınıfa okuyor. Bu sağlıklı ve etkili iletişim midir? Elbette değildir. Tek yönlü iletişim, çoğunlukla sağlıklı bir iletişim değildir.
Günlük yaşamda sözsüz iletişimin önemi nedir?
Günlük yaşamda zamanımızın birçoğunu söze dayalı iletişim süreci olarak geçirirken, zaman zaman da tek bir sözcük bile kullanmadan iletişim kurabiliyoruz. Örneğin vücut dilimiz aracılığı ile iletmek istediğimiz bilgiyi çok daha sesli ve etkileyici konuşabilir, farklı bir bakış ile anlattığımız ya da uygun el kol işaretleri ve farklı mimikler kullanarak iletilmek istediğimiz konuyu daha etkin kılabiliriz.
Bir konuyu çok iyi bilmek iletişimin başarılı olacağı anlamına gelir mi?
Hayır. Bir konu hakkında, o konuyu çok iyi bilenlerden biri olabiliriz, ancak çok iyi bildiğimiz o konudaki bilgiyi karşı tarafa aktarma konusunda güçlük çekiyorsak, iletişimde tamamen başarısız ve etkisiz olabiliriz.
İletişim kurarken iletiler nasıl tasarlanmalıdır?
Gönderilen ileti, karşıdaki kişinin nasıl algılayacağı düşünülerek verilmelidir. Bu, iletiyi alacak kişinin varlığının kabul edilmesini gerektirir. Kullanılan sembollerin alıcı tarafından bilinip bilinmediği bilgisi ile süslemesiz, dolaysız ve yalın dil kullanımı iletişimi kolaylaştırır. Çünkü etkili iletişim sürecinde olayların sadece görüneni değil, görünmeyen başka yüzlerini de görmeye çalışmak gerekir.
Etkileşim ne demektir, yeni iletişim ortamında ne anlama gelmektedir?
Etkileşim, kişiler arası faaliyeti açıklamak için kullanılan bir kavramdır. Bu faaliyetin genellikle bir etki doğurması beklenir. Yeni iletişim ortamlarında etkileşim kavramının egemen olduğu tanım, kullanıcının, ortamın içeriğini değiştirebilme özelliğine sahip olması durumu şeklindedir. Böylece geleneksel ortamlardaki izleyici, aktif bir rol üstlenerek kullanıcı haline dönüşür. Bir başka tanımda ise; Etkileşim, en az iki nesne arasındaki iletişim vasıtasıyla, nesnelerin birbirlerini davranışsal ya da biçimsel olarak değişikliğe uğratmasıdır. Yeni medya etkileşim olanak ve ortamı sunmaktadır. Ancak etkileşim kavramını bu egemen tanımla sınırlamak, büyük çerçevenin görünmesini engelleyecektir.
Günlük hayatta insanlar neden bir iletişim uzmanı olmalıdır?
Aslında her birimiz birer iletişim uzmanıyız, olmamız da gerekir. Çünkü her zaman ya bilgi, duygu ve düşünceyi birine aktarma ya da birinin bilgi, duygu ve düşüncesini alma durumuyla karşı karşıyayız. İnsanoğlunun doğası da bu durum için oldukça uygun.
“İletişim her zaman her yerdir” ifadesi ne anlama gelmektedir?
Kısaca uyku dahil olmak üzere, yaşamımızın her anında tıpkı soluk aldığımız gibi, birbirimizle ve kendimizle iletişiyoruz. İletişim, insanlar için oksijen kadar önemli. “iletişim her zaman her yerdedir”; insan istese de istemese de bir iletişim ağı içinde yaşamaktadır ve iletişim kurmaması olanaksızdır.
Modelleri günlük hayatımızda sıklıkla kullanırız. Modellerin günlük hayatımıza nasıl nüfuz ettiği konusunda birkaç örnek veriniz.
Hepimiz günlük yaşamımızda çeşitli modeller kullanırız. Erkek çocukları oyuncak otomobille, kız çocuklar bebeklerle oynarlar. Uçak mühendisi yeni bir kanat modeli oluşturur. Kent planlama uzman bir kent modeli geliştirir. Muhasebeci para akış için bir model kurar. İş adamı/yönetici örgüt içi otorite dağılımı için bir model çizer. Fizikçi olayların matematiksel modellerini yaratır. Psikanalist, düş dünyamızı kendince yorumlayıcı, açıklayıcı modeller kurabilir. İletişim bilimci, iletişim sürecini çözümlemek amacı ile model oluşturur. Okul yöneticisi, okuldaki düzeni sağlamak için, öğretmen ise sınıf içi etkili iletişimi sağlamak için iletişim modellerinden yararlanır.
Doğa bilimlerdeki modeller ile toplum bilim ve iletişim bilimlerindeki modeller arasında nasıl bir fark vardır?
Doğa bilimlerinde genellikle somut bir olgunun yine somut bir modeli oluşturulabilir. Bu anlamında geliştirilen modeller olgunun asıl cisminden daha büyük ya da daha küçük olabildiği gibi, yerini tuttuğu gerçek olgu ile aynı büyüklükte ve yapıda da olabilir. Bir toplum bilimi olan iletişim biliminde ise konu ve olgular elle tutulur, gözle görülür nesneler değildir.
Model oluşturulmasında, oluşturulmuş modellerin çözümlenmesinde, modellerin derin okunmasında ve değerlendirilmesinde hangi ilkeler yol gösterici olmaktadır?
Model oluşturulmasında, oluşturulmuş modellerin çözümlenmesinde, modellerin derin okumasında ve değerlendirilmesinde doğruluk ile yararlılık ilkeleri yol gösterici olmaktadır. Bu iki temel ilke, aynı zamanda modellerin etkin iletişim ortamlarındaki yararları ve işlevselliği ile yakından ilişkilidir.
İletişim bilimlerinde model oluşturmanın zorluğu nedir?
İletişim süreçlerinin somut olmaması yanı sıra iletişim biliminde model oluşturmanın önemli bir sınırlılığı ise iletişim süreçlerinin durağan değil dinamik bir yapıya sahip oluşudur. Bu sınırlılık, etkili iletişim sürecini de kapsamaktadır.
İletişim bilimlerinde model oluşturmanın zorluğunu, iletişim bilimciler nasıl aşar?
İletişimciler, somut olmayan bu iletişim sürecini sanki somutmuşçasına dondurur ya da sürecin bir fotoğrafını çektiğimizi varsayarak, onu büyüteç altına alır, kaynağı başlangıç noktası, alıcıyı da sonul nokta olarak görürüz, Bu iki temel öge arasındaki var olan diğer ögeleri ve ögelerin birbirleri ile olan ilişkilerini ve etkileşimlerini açıklamaya çalışırız.
İletişimciler iletişim bilimlerinde model oluştururken hangi unsurları göz önünde bulundurmalıdır?
Belirtmekte yarar vardır ki, dinamik bir yapıyı yapay bir durağanlıkla incelemenin bir takım sınırlılıkları olacaktır. Kurulan modelde zorunlu olarak yer alması beklenen, sıralanan ve tanımlanan ögeler dışında, iletişim sürecini etkileyen, rollerini kesin olarak saptayamadığımız ya da ayrıntılı olarak soyutlayamadığımız başka ögelerin de olabileceğini göz önünde bulundurmalıyız.
Tüm amaçlara hizmet edecek ya da her düzeydeki çözümlemeler için uygun olabilecek bir model bulmak mümkün müdür?
Bütün amaçlar ve her düzeydeki çözümlemeler için uygun olabilecek bir iletişim modeli bulmak mümkün olmayabilir; önemli olan amaca hizmet edecek doğru modeli seçebilmektir. Öte yandan sunulan modeller farklı şekillere ve formüle edilmeyecek kadar da kutsal değildir. Modeller, kimi zaman sadeleştirilmeye, kimi zaman da eklemlenmeye açık olan yapılar olarak görülmelidir. Bu anlamda herkesin kendi modelini geliştirebileceğini söylemek de olası görülmektedir.
Model ne demektir, neyi açıklamaya çalışır?
Bir başka anlatımla model, gerçekliğin ya da onun bir bölümünün grafiksel ya da şematik olarak basitleştirilmiş bir biçimidir. Model, herhangi bir yapının ya da sürecin temel ögelerini ve bu ögeler arasındaki ilişkiyi göstermeye, açıklamaya çalışır.
Modellerin oluşumunda hangi iki sürece dikkat çekilir?
Modellerle uğraşanlar iki sürece dikkat çekerler. Bunlar; “kodlama” (modelin gönderen ucunda) ve “açımlama”dır (modelin alıcı ucunda). Kodlama; gönderenin hedeflenen alıcılara ya da iletinin yüklendiği araca uygun olarak bir dile ya da koda çevrilmesi, açımlama ise; gönderenin anlam çıkartmak üzere tekrar çevrilmesi demektir.
İletişim modellerinde geri beslemenin önemi nedir?
Birçok iletişim modelinde geri besleme kavramına yer verilmiştir. Modelleme süreci ile ilişkili olarak geri besleme genelde, iletişimcinin hedeflenen alıcının iletiyi gerçekten istenilen gibi alıp alınmadığı hakkında bilgi edinilen herhangi bir sürece ilişkindir. Geri besleme bilgisi, süregiden ya da gelecekteki iletişim davranışını değiştirmeye yardımcı olabilir. Kodlama ve açımlama kavramları da geri beslemenin yapısının oluşma ve iletilme biçimlerini belirlemede işlevsel olmaktadır.
İletişim modelleri kaça ayrılmaktadır?
Genelde iletişim modelleri doğrusal ve doğrusal olmayan modeller olarak ikiye ayrılır.
Doğrusal ve doğrusal olmayan iletişim modelleri arasındaki farkları açıklayınız?
Doğrusal modeller geri besleme kavramını dikkate almayan modellerdir. En bilinen doğrusal modeller; Aristo, Lasswell, Shannon-Weaver, Berlo modelleridir. Doğrusal modeller basitçe kaynak-ileti-alıcı kavramlarını dikkate alan modeller olmakla birlikte, dairesel, spiral gibi doğrusal olmayan modeller ise; geri beslemeyi ve diğer iletişim süreci öğelerini de içeren modeller olmaktadır. Bunlar; Osgood ve Schramm, Dance, Gerbner, Newcomb, ABX, Westley- MacLean ve Riley-Riley modelleridir. Doğrusal olmayan bu modellerin, iletişim sürecinin daha iyi anlaşılmasına kaynaklık ettiği ve iletişim biliminin açıklanmasına, gelişmesine katkıda bulunduğu söylenebilir.
Aristo ilk iletişim modelini öne süren kişidir, Aristo modeli hangi unsurlardan oluşmaktadır?
Bu modelde asıl olan konuşmacı ve dinleyici arasındaki basit iletişim sürecidir. Konuşmacı (kaynak), konuşma (ileti) ve dinleyici (alıcı) unsurlarından oluşmaktadır. Aristo’nun iletişim modeli, yüz yüze iletişimi temel olarak anlatmaktadır. Örneğin bu modelde, geleneksel sınıf ortamında konuşan eğitimci ve dinleyen öğrenici arasında aktarılan bilgiler olarak ifade edilebilir.
Aristo modeli iletişim sürecini açıklamak açısından yeterli bir model midir?
Hayır. Bu model günümüz iletişim süreci ve günümüz yüz yüze iletişim ortamlarında gerçekleşen iletişimi tümüyle açıklama açısından yetersiz kalmaktadır.
Lasswell modeli nedir? Ne zaman, hangi amaçla öne sürülmüştür?
Amerikalı siyaset bilimci Harrold D. Lasswell 1948 yılındaki bir çalışmasında, “kim, neyi, hangi kanalla, kime, hangi etkiyle” söylediği konusunda “tek yönlü” iletişim sürecini vurgulayarak doğrusal bir model ileri sürmüştür. Lasswell’in 1948 ABD başkanlık seçimlerinde propaganda amaçlı ileri sürdüğü ve savunduğu bu modelinde, geri besleme vardır.
Lasswell modeli daha sonra diğer araştırmacılar tarafından nasıl geliştirilmiştir?
Braddock, Lasswell’in bu modeline, iletinin hangi koşullar altında gönderildiğinin önemi, ve hangi amaçla gönderildiği konularında eklemelerde bulunmuş, Lasswell’in modeli Kim?, Neyi Söylüyor?, Hangi Kanalla İletişim Ortamı, Kime Söylüyor?, Hangi Koşullarda?, Hangi Amaçla?, Hangi Etkiyle? şeklinde gelişmiştir.
Shannon ve Weaver modeli ne zaman ve nasıl gelişmiştir? Modelin özelliklerini açıklayınız?
Claude Shannon ve Warner Weaver, Bell telefon şirketi laboratuvarlarında görevli oldukları sırada bu iletişim modelini geliştirmişlerdir. 1949 yılında geliştirilen bu model, ileti gönderimi ile ortaya çıkan sorunlar üzerinde durmaktadır. Model ağırlıklı olarak “hangi kanal” en çok sinyal iletir, iletilen bu sinyallerin ne kadarı gürültü ögesi tarafından zarar görür, sorularını kapsar. Model enformasyon kaynağı, taşıyıcı ortam, sinyal değiştirici, alıcı, gürültü ve hedef ögelerinden oluşur.
Shannon ve Weaver modelindeki gürültü ögesinin önemi nedir?
Modelde ileti kavramı; iletilen mesajın içine gömülmüş herhangi bir girdi olarak tanımlanmaktadır. “Gürültü”, iletinin düzenine karşı çıkıp onu herhangi bir biçimde bozan, istenmeyen belirteçlerdir. Örneğin telefon görüşmesinde, önce bir kişinin sesi kodlanarak bir elektrik gücü-sinyali biçimine gelir. Daha sonra bu güç bir kanal -telefon telleri- aracılığı ile bir alıcıya -telefon ahizesine- iletilir. Dinleyici için bu belirteç, yeniden duyulabilir bir ses biçimine -kod açma- çevrilir. Ancak bu süreçte zaman zaman telefon teli yüzünden, ahize ya da hatlardaki sıkıntılar ya da başka iletilerin karışması yüzünden fiziksel bazı parazitler söz konusu olabilir ki; bunlar gürültülerdir.
Shannon ve Weaver modelindeki gürültü öğesi duyusal açıdan nasıl açıklanır?
Gürültü unsuruna teknik ve fiziksel etkenler yanında DeFleur, gürültü ögesinin kaynak ya da hedeflenen alıcı tarafından da kaynaklanabileceğini ileri sürerek gürültüye, bir de duyusal anlam yüklemiştir. Bu tür gürültüye örnek olarak da, kaynağın hasta olması ve kendini iyi hissetmemesi, iletiyi tam vurgulayamaması, iletiyi iletirken kafasının başka şeylerle uğraşıyor olması örnek olarak verilebilir. Aynı şekilde alıcının iletiyi alırken kafasının başka noktalara odaklanmış olması, o iletiyi alacak ruh hali içerisinde olmaması, kendisi için çok daha farklı iletilere eğilimli olması gibi durumlar örnek olarak verilebilir.
Heinich, Molenda ve Russell’ın Shannon ve Weaver modeline dair verdikleri gürültü örneği ile Shannon ve Weaver’ın gürültü öğesine yaklaşımı arasında nasıl bir fark vardır?
Heinich, Molenda ve Russell, Shannon ve Weaver modeline verdikleri örnekte “kalbin yapısı” konulu bir çalışma tahtaya çizilmekte ve ses ile anlatılmaktadır. Salondakiler, göz ve kulakla aldıkları bu iletilerde bazen tahtanın parlaması, bazen de dışarıdan gelen gürültüler nedeniyle iletileri çok net alamamakta ve konuyu gerektiği gibi anlayamamaktadır. Heinich, Molenda ve Russell bu örneklerinde gürültüyü bu biçimde tanımlarken, Shannon ve Weaver modelinin gerçek gürültü ögesini teknik anlamdaki sinyal parazitleri oluşturmakta idi. Böylelikle gürültü ögesi biraz daha farklılaşmış ve daha da işlevsel olarak açıklanmıştır.
Shannon ve Weaver modelindeki geribildirim öğesinin özelliğini açıklayınız.
Shannon ve Weaver’in iletişim modelinde kaynak ve alıcı arasındaki iletişime ek olarak alıcıdan kaynağa doğru bir geri bildirim mevcuttur. Geri bildirim, kaynağı, alıcıya iletiyi gönderdikten sonra alıcının kaynağa geri gönderdiği iletidir. Ancak etkileşim, geri bildirimden farklıdır. Alıcı, kaynağın tasarladığı iletinin tamamını almadan duruma müdahale edebilme seçeneğine sahiptir. Böylece kaynak da etkileşim doğrultusunda asıl iletiyi değiştirmeye yönelmektedir. Bu durumda kaynak, alıcıya istediği etkiyi doğrudan yansıtamamakta, aksine alıcı kendi istekleri doğrultusunda kaynağı manipüle edebilmektedir.
Berlo modeli hangi ögelere dayanmaktadır ve hangi öge bu modelde açık bir şekilde yer almamaktadır?
David Berlo tarafından geliştirilen bu model, iletişim sürecinin kaynak, ileti, kanal ve alıcı olarak temel ögelere dayanmaktadır. Geri besleme ögesi bu modelde çok açık bir şekilde yer almamaktadır.
Berlo modeline göre kaynağın iletişim becerileri ve kaynağın içinde bulunduğu sosyo-kültürel çevre arasında nasıl bir ilişki vardır?
Kaynağın iletişim sürecindeki davranışlarını belirleyen; düşünme, konuşma, yazma, çizme görüntüleme gibi iletişim becerileri bir dizi etmenle, ileti olarak kodlanmaktadır. Bu iletişim becerileri kaynağın içinde bulunduğu sosyo-kültürel çevreye karşı olan tutum ve davranışlarından bağımsız değildir. Başka deyişle kaynağın iletişim konusundaki becerileri, tutumu ya da davranışı, bilgisi ve içerisinde bulunduğu toplumsal yapılanma, onun iletişim işlevini belirleyen başlıca etmenler olarak görülmektedir.
Berlo modelinde alıcıya gönderilen ileti desenlenirken nelere dikkat edilir?
Alıcıya gönderilen ileti desenlenirken alıcının bildiği ya da kullandığı dil önem kazanmaktadır. Bununla birlikte el-kol hareketleri, mimikler gibi sözsüz ögeler ile müzik, resim ve sanat dallarının kullandığı semboller kullanılır.
Berlo modelinde kanal ögesinin işlevi nedir?
Bu modelde kanal ögesi olarak ön plana çıkan durum, beş duyular ya da iletinin üzerine yüklendiği araçtır. Burada iletinin yüklendiği duyu kanalları ve araçlar arttıkça iletişim sürecinin etkinliğinin artacağı ileri sürülmektedir.
Berlo modelinde etkileşim süreci nasıl bir yapıdadır?
Berlo modelinde etkileşim süreci, devingen değil, durağan bir yapıdadır.
İletişim modelleri nasıl gelişmektedir?
İleri sürülen yeni modeller, bir önceki modelin ömrünü tamamlaması sonucunda geliştirilmemektedir. Bir model tartışılıp, uygulamaya koşulduğu anda, yeni modeller, önceki modelin eksiklerinin farkında olarak eleştirilmesi ve önerilerin eklemlenmesi ile gelişmektedirler.
Doğrusal olmayan bir iletişim modeli olan Osgood ve Schramm modeli nasıl işlemektedir?
C. E. Osgood ve Wilbur Schramm tarafından 1954 yılında geliştirilen bu modelde kaynak ve alıcılar eşit sorumluluk ve işlev yüklenmektedir. Kaynaktan alıcıya gönderilen ileti alıcıya ulaştıktan sonra bir kod açımı sürecine, oradan da yorumlanma süreci geçirdikten sonra yeniden kodlanarak kaynağa geri besleme olarak gönderilir. Kaynağa ulaşan alıcının bu iletisi, kaynak tarafından kod açımı sürecine tabi olduktan sonra yorumlanır ve tekrar alıcıya gönderilir. Bu iletişim süreci sürer gider. Bu modelde yorumlama ve geri besleme ögesi belirgin olarak görülür ve önemli işleve sahiptir.
Osgood ve Schramm modelinde yorumlama ve geri besleme ögesinin önemi nedir?
Yorumlama ve geri besleme ögesi, gerek kaynağın, gerekse de hedef alıcının sosyal, eğitim ve bilgi birikimlerine koşut olarak iletinin yeniden düzenlenmesini kaçınılmaz kılmakta ya da kısaltmaktadır. Bu durum, tek yönlü ve doğrusal iletişim süreci kavramının açıkça yıkıldığını göstermektedir. Model bu özelliği ile bireyler arası iletişim sürecini tanımlama ve çözümlemede oldukça işlevseldir.
Osgood ve Schramm modelini günlük yaşam pratiğinde nasıl kullanmaktayız?
Bu modelin örneklerine günlük yaşam pratiğinde sıklıkla karşılaşmaktayız. Bu modelin işleyişi daha çok yüz yüze iletişim süreçlerinde belirgin olarak gözlemlenmekte ve konferans, seminer ya da panel gibi akademik ortamlardaki tartışmalar bu modele uygun olarak gerçekleştirilmekte ve iletilerin sağlıklı değişim süreci yaşanmaktadır.
Dance’in spiral modelini farklı kılan unsur nedir?
Osgood ve Schramm modelinin gelişmiş bir sürümü olarak bilinen ve 1967 yılında gündeme getirilmiş bu model, doğrusal modeller ile doğrusal olmayan modellerin karşı karşıya getirildiği en net ve temel bir modeldir.
Dance’in spiral modeli iletişim sürecini nasıl açıklamaktadır?
Şimdiye kadar sözü edilen modeller açıklanmasında, iletişim sürecinin dondurularak açıklanmaya çalışılmışken, Dance, iletişim sürecinin devingen bir yapıya sahip olduğunun altını çizmektedir. İletişim süreci, diğer tüm toplumsal süreçlerde olduğu gibi devamlı değişen ögeleri, ilişkileri ve çevresel etmenleri içerir. Spiral model, bu sürecin zamanla nasıl değiştiğini, boyutların nasıl farklılaştığını tanımlar. Örneğin; karşılıklı bir konuşmada tarafların konu ve gerçek hakkında giderek bilgilenmesi ile konunun genişlemesi gibi.
Dance’in spiral modelindeki spiral farklı durum, olgu ve bireyler karşısında nasıl şekil alır?
Spiral; farklı durum, olgu ve bireyler karşısında farklı biçim alır. Birisi için spiral çok geniştir, çünkü konu ve olay hakkında ön birikimi ve bilgisi farklıdır. Bir diğeri için çok küçük ve dardır. Çünkü o konu ya da olay hakkında daha az ön birikim ve bilgisi vardır. Sahip olunan bilginin, diğer bilgilerin yaratılması ya da elde edilmesini kolay kıldığını göstermede de yararlıdır. Ayrıca, iletişim sürecinde bireylerin karşılıklı olarak karşı tarafı bilgilendirdiği ya da bu bilgilenme ile daha ileri noktalara gidildiğini göstermesi açısından da model önemli ve işlevseldir.
Gerbner iletişim modelinin ana amacı nedir?
Amerikalı iletişimci George Gerbner, 1956 yılında kendi iletişim modelini ileri sürmüştür. Modelin temeli iletiyi gerçeklik ile ilişkilendirmeye yöneliktir. İletinin ne hakkında olduğunu göstermeyi amaçlar ve bizim algı ve anlam ile ilgili sorular üzerinde durmamızı sağlar.
Gerbner iletişim modelindeki algı kavramını açıklayınız?
Bu modelde “algı” kavramı özgün bir yere sahiptir. Modelin yatay boyutu algısal boyut ile ilişkilidir. Modeldeki dikey boyut ise iletişim sürecinin bir ögesi olan araçların, iletişim aracı ve kanal ile ilişkili boyuttur.
Gerbner iletişim modeli nasıl işlemektedir?
Modelde asıl olan işleyiş, birisi (M) bir olayı (E), (E’) olarak algılar, tepki gösterir. Algıladığı ve tepki gösterdiği bu durumu bazı araçlar yardımı ile belli bir biçim ve bağlamda, içeriğe bağlı kalmak üzere bazı sonuçlarla sunar (SE). Karmaşık gibi görülen bu anlatım aslında basit ve işlevseldir. Şekilde, ne algılandığı (E) ile gösterilmiştir. M, olayı algılayan ve E’de olayın algılanmış yeni biçimidir, yani gerçek olayın tam kendisi olmamakla birlikte, gerçeğe yakın bir sürümüdür (M bir birey olabileceği gibi bir makine de olabilir.
Gerbner iletişim modelinin işleyişini bir örnek üzerinden açıklayanız.
M’nin bir makine bir termostat olduğunu varsayarsak, algıladığı ısı düşüklüğü/yüksekliği bağlamında devreye girer). Burada E, M ve E’ arasındaki ilişki bir algılamadır. Olayın ifadesini dinleyenin, kaynağın ifadesi olan SE’den hareketle ne kadarını, nasıl algıladığı gerçeği M olarak bir başkasına (SE) olarak aktardığını varsayalım. Bu durumda gerçek ne kadar gerçektir ya da ne kadar gerçek olacaktır? Bu durumun sürüp gitmesi durumunda ne düşünüyorsunuz? Her iletiyi alanın geçmişteki deneyim ve birikiminin farklı olabileceğini hesaba kattığımızda, modelin ileti çözümlemelerinde ne kadar işlevsel olduğunu görebiliriz.
Gerbner iletişim modelinde insanlar algılaması doğru olduğu oranda gerçeğe yakındır. Bunu bir örnek üzerinden tartışınız?
Örneğin dedeniz, pencereden uzaklara bakarak ufukta bir hava kararması, bulutlanma görür ve hava kararması ve bulutlanma bağlamında fırtına, kar yağışı ya da sağanak yağışın olduğu algılamasında bulunur. Ve bu fotoğrafı size aktararak, havanın felaket bozuk olduğu gerçeğini, ortalığın toz duman olacağını algılamanız bağlamında aktarır. Burada gerçeğe ne kadar yakınsınız? Kuşkusuz algılamasının doğru olduğu oranda gerçeğe yakındır. Bunun için dedenizin “felaket bir hava” deneyimi, fırtınalı bir hava deneyiminin olması gereklidir. Bu iletiyi alan sizin, kardeşinize bu durumu aktarmasını düşündüğümüzde, iletiyi dedenizin ve onun anlattığından sizin algıladığınız kadarını ileteceksiniz.
Newcomb ABX modeli ne üzerine formüle edilmiştir?
1953 yılında Newcomb tarafından, Heiderin 1946’da geliştirdiği iki insanın ya da obje ile olan ilişkilerindeki uyum ya da uyumsuzluk çalışmaları üzerine formüle edilmiştir.
Newcob’un ABX modeli nasıl bir işleve sahiptir?
Model temelde, iki kişi arasındaki iletişim ilişkilerindeki dinamiği sunmaktadır. Daha geniş ölçekte ise bu dinamik iletişim ilişkisi sonucunda tutum değiştirme, düşünce oluşturma ve propagandist bir işlev sergilemektedir.
Newcomb’un ABX iletişim modelini bir örnek üzerinden açıklayınız.
A ile B’nin iletişim ilişkilerinin çok iyi olduğunu ve A’nın X kişi, konu ya da objesine olan tutumunun ya da düşüncesinin pozitif, B’nin ise negatif olduğunu varsayalım. Model bize, A ile B’nin bilgi iletme, inandırma, deliller sunma, kandırma, yeni bilgisel düzenlemelere yer verme türünden iletişim ilişkisine dayanarak, B, A’nın X’e karşı olan pozitif tutumunu negatif ya da tersi olarak, A, B’nin X’e karşı negatif olan düşünce ya da tutumunu pozitif yapabilme gücüne sahip olduğunu anlatır. Bunu gerçekleştirebilmek için; A ve B bireyleri arasında bir çekim gücünün olması, X kişi, kavram ya da objesinin en az A ya da B için savunulabilmesi amacıyla önemli olması ve X’in A ve B için ortak bir ilgi alanı olması gerekmektedir.
Newcomb’un iletişim modelinde A,B ve X neyi ifade etmektedir?
Yeniden uyum olarak adlandırılan Newcomb ABX modelinde A=Elit, toplumu yönlendirici karar alanları, XXXXXX’ler ise gündemdeki konuları ve B=Kamuyu simgelemektedir.
Westley ve Maclean iletişim modeli ne üzerine geliştirilmiştir ve modelin kökenleri neye dayanmaktadır?
1957 tarihine dayanan bu model, varolan araştırma modellerini düzenlemek ve kitle iletişim araştırmaları için yararlı olabilecek sistematik bir işleyiş biçimi bulmak üzere geliştirilmiştir. Modelin kökenleri; sosyal psikoloji, Newcomb ABX modelindeki denge ve yeniden uyum düşüncesine uzanır. Westley ve MacLean, iki kişinin dış objelere karşı olan yeniden uyumlarındaki sistematik ve birbirleri ile ilişkili özelliğini de dikkate alarak, kitle iletişiminin son derece karmaşık konumlarını yansıtan bir model oluşturmaya çalışmışlardır.
Westley ve MacLean düşüncelerini Newcomb’un ABX modeline uyarlarken ne önermişlerdir?
Westley ve MacLean düşüncelerini, Newcomb’un modeline uyarlarken temelde iki aşama önerirler. Bu iki aşama kitle iletişimi ve bireyler arası iletişimdeki temel farklılığı dikkate almaktadırlar. Burada bu farkların kitle iletişiminde geri beslemenin en aza indirgendiği ya da gecikmeli olması ve bireyler arası iletişim sürecinde iletiye hedef olan alıcının çevresindeki birçok objeden hangisini seçeceğine yönlendirilmesidir.
Westley ve Maclean iletişim modeli nasıl işlemektedir?
Bu modelde A çevresindeki X’den X4 gibi ya da X sonsuza kadar gitmekte olan konu ya da objelerden örneğin, X1’i seçmiş ve alıcı konumundaki B’ye iletmektedir ve onu X1 konusunda bilgilendirmek, etkilemek ya da yönlendirmek istemektedir. Seçtiği bu X1 ile B’ye, diğer X konuları arasından seçme şansı sunmamakta, onu bu seçimi ile yönlendirmektedir. Oysa alıcı konumundaki B’nin genel olarak şu ya da bu ölçüde X1 konusuna ilişkin bir düşüncesi de bulunabilir. Burada B’nin A’ya gönderdiği geri besleme (fBA), sadece A’nın X’ler arasından seçip, düzenleyip desenleyerek gönderdiği iletiye verilen bir yansıma olmayıp, B’nin daha öncesine X1’e ilişkin varolan düşüncesi ve A’nın B’ye gönderdiği ileti ile birleştirilerek verilen bir geri besleme durumundadır. Oysa normal iletişim sürecinde bu geri beslemenin A’nın B’ye gönderdiği iletiye karşılık olan gerime besleme olması gerekirdi, ama bu modelde geri besleme böyle olmayıp, B’nin daha önce X1 konusuna ilişkin düşüncesi ile birleştirilip A’ya gönderilen geri besleme konumundadır.
Westley ve Maclean iletişim modelinde geri bildirim ögesinin önemi nedir?
Bu modelde, bir kaynağın bize ilettiği bilgi karşısında alıcı olarak bizler sadece bize gönderilen iletiye ilişkin geri beslemede bulunmuyoruz, bize gönderilen ileti ile bizim o iletiye ilişkin önceden sahip olduğumuz deneyim ve birikimlerimizi de bize gönderilen iletiyle harmanlayıp geri beslemede bulunuyoruz. Kaynak aldığı geri besleme doğrultusunda iletisini yeniden düzenliyor ve bize tekrar gönderiyor. Alıcı olarak biz, elde ettiğimiz bu bilgiyi bir başkasına aktarırken, bu kez ilettiğimiz ileti sadece kaynaktan aldığımız ileti olmayıp, birikimlerimiz ve deneyimlerimizin de katıldığı yeni bir ileti haline dönüşmektedir.
Riley ve Riley modelindeki sosyolojik yaklaşım nedir, açıklayınız.
John W. Riley ve Mathilde W. Riley iletişim sürecinin açıklanmasında sosyolojik ağrlıklı açıklamalarda bulundular. İleti gönderen kaynak ya da iletiye maruz kalan alıcıların toplumdan izole olmuş yaratıklar olmadığını ve bu bireylerin birinci dereceden kan bağı olan yakınları ile geleneksel, kalıtsal ve toplumsal bir bağ olduğunu belirterek birincil gruplar olduğunu vurguladılar. Öte yandan yine bu bireylerin kan bağı ilerisinde, içerisinde bulundukları toplumda sürekli ilişki ve etkileşimde bulundukları, arkadaş çevresi, okul çevresi, iş çevresi, partiler, sendikalar gibi ikincil grup olarak adlandırılan toplumsal örgütlerin bulunduğu gerçeğini dile getirdiler. Bu anlamda, gönderilen ya da alınan iletilerin desenlenmesi ve işlevsel olması açısından bu birincil ve ikincil grup kavramının dikkate alınmasının önemi bu modelin odak noktası haline geldi.
İletişim modellerinin insanlara yararı nedir?
Kimi zaman çözümlemeye çalıştığımız iletişim sürecinde birden çok modelin işlevsel olduğunu görebilmekteyiz. İletişim modellerinin bir yararı; mesleğinin odağında iletişim hatta etkili iletişim konusu bulunanların amaçlarına ulaşmada onlara yardımcı olur, çözümleme ve açılımlarda bulunmasını kolaylaştırır. Daha da ötesi iletişim süreçlerini anlama, anlatma, çözümleme ve en önemlisi iletilerini desenlemelerinde eleştirel düşünme alışkanlığı yaratır.
İletişim süreçlerini açımlamada yararlandığımız model çalışmalarını basitleştirmeye gitmek neye yol açar?
Modellerin kullanımı ya da iletim süreçlerini açımlamada yararlandığımız ya da oluşturduğumuz model çalışmalarında aşırı basitleştirme yanlışına düşmememiz gerekmektedir. Çünkü aşırı basitleştirme; süreç içerisinde bazı önemli işleve sahip ögeleri atlamamıza ya da göremememize neden olur.
Modeller ile iletişim sürecini tümüyle çözmek mümkün müdür?
Hiçbir model ya da yaklaşım iletişim sürecini tümüyle çözmeye yetkin değildir.
İletişim modelleri bize ne açıdan kolaylık sağlar?
Temelde modeller, bizim olayların karmaşık yapılarını açıklığa kavuşturmamıza, bir iletişim süreci ögelerinin birbirleri arasındaki ilişkilerin belirlenmesine yararlar.
İletişimde modelerle uğraşanların dikkat çektiği iki süreçten hangisi "gönderenin hedeflenen alıcılara ya da iletinin yüklendiği araca uygun olarak bir dile ya da koda çevrilmesi" anlamına gelmektedir?
Kodlama.
Modellerle uğraşanlar iki sürece dikkat çekerler. Bunlar; “kodlama” (modelin gönderen ucunda) ve “açımlama”dır (modelin alıcı ucunda). Kodlama; gönderenin hedeflenen alıcılara ya da iletinin yüklendiği araca uygun olarak bir dile ya da koda çevrilmesi, açımlama ise; gönderenin anlam çıkartmak üzere tekrar çevrilmesi demektir.
Modelleme sürecinde "geri besleme" kavramı nedir?
Birçok iletişim modelinde geri besleme kavramına yer verilmiştir. Modelleme süreci ile ilişkili olarak geri besleme genelde, iletişimcinin hedeflenen alıcının iletiyi gerçekten istenilen gibi alıp alınmadığı hakkında bilgi edinilen herhangi bir sürece ilişkindir. Geri besleme bilgisi, süregiden ya da gelecekteki iletişim davranışını değiştirmeye yardımcı olabilir. Kodlama ve açımlama kavramları da geri beslemenin yapısının oluşma ve iletilme biçimlerini belirlemede işlevsel olmaktadır.
İletişim modelleri kaça ayrılır ve bu alt modeller nelerdir?
İletişim modelleri, doğrusal ve doğrusal olmayan modeller olarak ayrılır. Doğrusal modeller geri beslemeyi ön planda tutarken, doğrusal olmayan modeller geri besleme ve diğer iletişim süreci öğelerini birlikte ele almaktadır.
En bilinen doğrusal modeller; Aristo, Lasswell, Shannon-Weaver, Berlo modelleridir. Doğrusal modeller basitçe kaynak-ileti-alıcı kavramlarını dikkate alan modeller olmakla birlikte, dairesel, spiral gibi doğrusal olmayan modeller ise; geri beslemeyi ve diğer iletişim süreci öğelerini de içeren modeller olmaktadır. Bunlar; Osgood ve Schramm, Dance, Gerbner, Newcomb, ABX, Westley- MacLean ve Riley-Riley modelleridir. Doğrusal olmayan bu modellerin, iletişim sürecinin daha iyi anlaşılmasına kaynaklık ettiği ve iletişim biliminin açıklanmasına, gelişmesine katkıda bulunduğu söylenebilir.
Aristo modeli nedir?
Milattan önce 4. yüzyıla dayanan bir görüş olarak Aristo’nun düşüncesi ilk iletişim modeli olarak bilinmektedir. Bu modelde aslolan konuşmacı ve dinleyici arasındaki basit iletişim sürecidir. Aristo’nun iletişim modeli, yüzyüze iletişimi temel olarak anlatmaktadır. Örneğin bu modelde, geleneksel sınıf ortamında konuşan eğitimci ve dinleyen öğrenici arasında aktarılan bilgiler olarak ifade edilebilir. Ancak bu model günümüz iletişim süreci ve günümüz yüzyüze iletişim ortamlarında gerçekleşen iletişimi tümüyle açıklama açısından yetersiz kalmaktadır. Model, iletişimin model oluşturma çabalarının ne denli eskiye dayandırıldığını vurgulamak için önemli bir örnek olarak görülmelidir.
Konuşmacı (Kaynak) => Konuşma (İleti) => Dinleyici (Alıcı)
İletişimde Lasswell modeli nedir?
Amerikalı siyaset bilimci Harrold D. Lasswell 1948 yılındaki bir çalışmasında, “kim, neyi, hangi kanalla, kime, hangi etkiyle” söylediği konusunda “tek yönlü” iletişim sürecini vurgulayarak doğrusal bir model ileri sürmüştür. Lasswell’in 1948 ABD başkanlık seçimlerinde propaganda amaçlı ileri sürdüğü ve savunduğu bu modelinde, geri besleme olmakla birlikte şekilsel anlatımda görülmemektedir.
Kim (İletişimci) => Neyi Söylüyor (İleti) => Hangi Kanalla İletişim Ortamı (Kanal) => Kime Söylüyor (Alıcı) => Hangi Etki Düzeyinde (Etki)
Lasswell'in öncü modeli
Bu modelin kullanımı, her ne kadar basit görülse de model, daha sonra başka araştırmacılar tarafından geliştirilmiş ve Braddock, Lasswell’in bu modeline, iletinin hangi koşullar altında gönderildiğinin önemi, ve hangi amaçla gönderildiği konularında eklemelerde bulunmuş, Lasswell’in modelini şekilsel anlatıma dönüştürmüştür.
Kim (İletişimci) => Neyi Söylüyor (İleti) => Hangi Kanalla İletişim Ortamı (Kanal) => Kime Söylüyor (Alıcı)
Lasswell’in modelinde örneğin; sınıf öğrenme ve öğretim ortamlarında zaman zaman bu modelin işlevsel olduğu görülmektedir. Eğitimcinin bazı konu ve kavramları anlatımında ya da herhangi bir bilgiyi, öğrencilere söz, yazı kanalı ile öğretmek amacı ile anlattığı, hatta öğrenicilerin bu aktarım karşısında soru sormadıkları durumları hatırlayınız. İşte bu durumlar Lasswell modeli ile açıklanabilecek durumlardır.
Riley-Riley Modeli nedir?
Öncül iletişim modelleri, iletişimin toplumsal bir boşlukta yer alıp, çevresel etmenlerden etkilenmediği gibi bir izlenim yarattılar. Ancak iletişim tartışmalarının ivme kazanmaya başlaması ile birlikte, iletişimde bulunan bireyin toplumsal yapının bir parçası olduğu görüşü ağırlık kazanmaya başladı. John W. Riley ve Mathilde W. Riley iletişim sürecinin açıklanmasında sosyolojik ağırlıklı açıklamalarda bulundular. İleti gönderen kaynak ya da iletiye maruz kalan alıcıların toplumdan izole olmuş yaratıklar olmadığını ve bu bireylerin birinci dereceden kan bağı olan yakınları ile geleneksel, kalıtsal ve toplumsal bir bağ olduğunu belirterek birincil gruplar olduğunu vurguladılar. Öte yandan yine bu bireylerin kan bağı ilerisinde, içerisinde bulundukları toplumda sürekli ilişki ve etkileşimde bulundukları, arkadaş çevresi, okul çevresi, iş çevresi, partiler, sendikalar gibi ikincil grup olarak adlandırılan toplumsal örgütlerin bulunduğu gerçeğini dile getirdiler. Bu anlamda, gönderilen ya da alınan iletilerin desenlenmesi ve işlevsel olması açısından bu birincil ve ikincil grup kavramının dikkate alınmasının önemi bu modelin odak noktası haline geldi.
İletişimde model ya da yaklaşımlar iletişim sürecini tümüyle çözmeye yetkin midir?
Modellerin her biri, iletişim sürecine değişik bakış açısı getirmektedir. Hiçbir model ya da yaklaşım iletişim sürecini tümüyle çözmeye yetkin değildir.
"1957 tarihine dayanan model, varolan araştırma modellerini düzenlemek ve kitle iletişim araştırmaları için yararlı olabilecek sistematik bir işleyiş biçimi bulmak üzere geliştirilmiştir. Modelin kökenleri; sosyal psikoloji, Newcomb ABX modelindeki denge ve yeniden uyum düşüncesine uzanır."
Bilgisi verilen model hangisidir?
Westley ve MacLean Modeli 1957 tarihine dayanan bu model, varolan araştırma modellerini düzenlemek ve kitle iletişim araştırmaları için yararlı olabilecek sistematik bir işleyiş biçimi bulmak üzere geliştirilmiştir. Modelin kökenleri; sosyal psikoloji, Newcomb ABX modelindeki denge ve yeniden uyum düşüncesine uzanır. Westley ve MacLean, iki kişinin dış objelere karşı olan yeniden uyumlarındaki sistematik ve birbirleri ile ilişkili özelliğini de dikkate alarak, kitle iletişiminin son derece karmaşık konumlarını yansıtan bir model oluşturmaya çalışmışlardır. Westley ve MacLean düşüncelerini, Newcomb’un modeline uyarlarken temelde iki aşama önerirler. Bu iki aşama kitle iletişimi ve bireyler arası iletişimdeki temel farklılığı dikkate almaktadırlar. Burada bu farkların kitle iletişiminde geri beslemenin en aza indirgendiği ya da gecikmeli olması ve bireyler arası iletişim sürecinde iletiye hedef olan alıcının çevresindeki birçok objeden hangisini seçeceğine yönlendirilmesidir.
1953 yılında, Heider'in 1946’da geliştirdiği iki insanın ya da obje ile olan ilişkilerindeki uyum ya da uyumsuzluk çalışmaları üzerine formüle edilen model hangisidir?
Newcomb ABX Modeli 1953 yılında Newcomb tarafından, Heiderin 1946’da geliştirdiği iki insanın ya da obje ile olan ilişkilerindeki uyum ya da uyumsuzluk çalışmaları üzerine formüle edilmiştir. Model temelde, iki kişi arasındaki iletişim ilişkilerindeki dinamiği sunmaktadır. Daha geniş ölçekte ise bu dinamik iletişim ilişkisi sonucunda tutum değiştirme, düşünce oluşturma ve propagandist bir işlev sergilemektedir.
A ile B’nin iletişim ilişkilerinin çok iyi olduğunu ve A’nın X kişi, konu ya da objesine olan tutumunun ya da düşüncesinin pozitif, B’nin ise negatif olduğunu varsayalım. Model bize, A ile B’nin bilgi iletme, inandırma, deliller sunma, kandırma, yeni bilgisel düzenlemelere yer verme türünden iletişim ilişkisine dayanarak, B, A’nın X’e karşı olan pozitif tutumunu negatif ya da tersi olarak, A, B’nin X’e karşı negatif olan düşünce ya da tutumunu pozitif yapabilme gücüne sahip olduğunu anlatır. Bunu gerçekleştirebilmek için; A ve B bireyleri arasında bir çekim gücünün olması, X kişi, kavram ya da objesinin en az A ya da B için savunulabilmesi amacıyla önemli olması ve X’in A ve B için ortak bir ilgi alanı olması gerekmektedir.
Osgood ve Schramm modelinin gelişmiş bir sürümü olarak bilinen ve 1967 yılında gündeme getirilmiş, doğrusal modeller ile doğrusal olmayan modellerin karşı karşıya getirildiği en net ve temel model hangisidir?
Dance’in Spiral (Helical) Modeli.
Osgood ve Schramm modelinin gelişmiş bir sürümü olarak bilinen ve 1967 yılında gündeme getirilmiş bu model, doğrusal modeller ile doğrusal olmayan modellerin karşı karşıya getirildiği en net ve temel bir modeldir. Şimdiye kadar sözü edilen modeller açıklanmasında, iletişim sürecinin dondurularak açıklanmaya çalışılmışken, Dance, iletişim sürecinin devingen bir yapıya sahip olduğunun altını çizmektedir. İletişim süreci, diğer tüm toplumsal süreçlerde olduğu gibi devamlı değişen öğeleri, ilişkileri ve çevresel etmenleri içerir. Spiral model, bu sürecin zamanla nasıl değiştiğini, boyutların nasıl farklılaştığını tanımlar. Örneğin; karşılıklı bir konuşmada tarafların konu ve gerçek hakkında giderek bilgilenmesi ile konunun genişlemesi gibi.
İletişim nedir?
İletişim, bilginin karşılıklı değişimi ve bu bilginin içeriğine bağımlı olarak etkili araçlarla anlaşma sağlamasıdır.
Tek yönlü iletişime örnek veriniz. Tek yönlü iletişim sağlıklı bir iletişim midir?
Söylediğimizin etkili olabilmesi için, iletişimin mutlaka karşılıklı bir anlaşmayı sağlamaya yönelik olması gerekir. Çift yönlü iletişim olmadıkça, sağlıklı ve etkili bir iletişimden söz edilemez. Çünkü herhangi bir ortamda kişinin herhangi birşeyi işitiyor olması, onun anlıyor olması anlamına gelmeyebilir ya da diğer bir deyişle, bir kişinin sadece anlatıyor olması onun anlatabildiği anlamına gelmeyebilir. Örneğin, bir eğitmen elindeki bir ders planını bir sınıfa okuyor. Bu sağlıklı ve etkili iletişim midir? Elbette değildir, ancak hepimiz büyük sıklıkla aynı şeyi yaparken buluyoruz kendimizi. Tek yönlü iletişim, çoğunlukla sağlıklı bir iletişim değildir!
"Bir konuyu çok iyi bilenler, iyi iletişim kurarlar."
Yukarıdaki cümle doğru mudur? İletişim kurmak için çok bilmek mi gereklidir?
Bir konu hakkında, o konuyu çok iyi bilenlerden biri olabiliriz, ancak çok iyi bildiğimiz o konudaki bilgiyi karşı tarafa aktarma konusunda güçlük çekiyorsak, iletişimde tamamen başarısız ve etkisiz olabiliriz. Bu; “bir konuyu çok iyi bilmek başka, bu bilgiyi aktarabilme, iletebilme, satabilme ve etkin biçimde kullanabilme başka” anlamına gelmekle birlikte, etkin biçimde kullanabilmek için farklı yolları denemeli ya da en iyi aktarma yolunu, araçlarını seçmek gerekliliğini gündeme getirmektedir. Gönderilen ileti, karşıdaki kişinin nasıl algılayacağı düşünülerek verilmelidir. Bu, iletiyi alacak kişinin varlığının kabul edilmesini gerektirir. Kullanılan sembollerin alıcı tarafından bilinip bilinmediği bilgisi ile süslemesiz, dolaysız ve yalın dil kullanımı iletişimi kolaylaştırır. Çünkü etkili iletişim sürecinde olayların sadece görüneni değil, görünmeyen başka yüzlerini de görmeye çalışmak gerekir.
Günlük hayatta kullandığımız modellere örnek olarak neler sayabiliriz?
Hepimiz günlük yaşamımızda çeşitli modeller kullanırız. Erkek çocukları oyuncak otomobille, kız çocuklar bebeklerle oynarlar. Uçak mühendisi yeni bir kanat modeli oluşturur. Kent planlama uzman bir kent modeli geliştirir. Muhasebeci para akış için bir model kurar. İşadamı/yönetici örgüt içi otorite dağılımı için bir model çizer. Fizikçi olayların matematiksel modellerini yaratır. Psikanalist, düş dünyamızı kendince yorumlayıcı, açıklayıcı modeller kurabilir. İletişimbilimci, iletişim sürecini çözümlemek amacı ile model oluşturur. Okul yöneticisi, okuldaki düzeni sağlamak için, öğretmen ise sınıf içi etkili iletişimi sağlamak için iletişim modellerinden yararlanır.
İletişimle ilgili olarak geliştirilen modeller birbiri ile niçin farklılıklar gösterebilmektedir?
Uğraş alanı insan davranışları ve bu davranışların temelinde yatanlar insan olduğu için, iletişimle ilgili olarak geliştirilen modeller birbiri ile farklılıklar gösterebilmektedir. Ancak model oluşturulmasında, oluşturulmuş modellerin çözümlenmesinde, modellerin derin okumasında ve değerlendirilmesinde doğruluk ile yararlılık ilkeleri yol gösterici olmaktadır. Bu iki temel ilke, aynı zamanda modellerin etkin iletişim ortamlarındaki yararları ve işlevselliği ile yakından ilişkilidir. Öte yandan, iletişim süreçlerinin somut olmaması yanı sıra iletişim bilimde model oluşturmanın önemli bir sınırlılığının ise iletişim süreçlerinin durağan değil dinamik bir yapıya sahip oluşudur. Bu sınırlılık, etkili iletişim sürecini de kapsamaktadır. Ancak biz iletişimciler, somut olmayan bu iletişim sürecini sanki somutmuşçasına dondurur ya da sürecin bir fotoğrafını çektiğimizi varsayarak, onu büyüteç altına alır, kaynağı başlangıç noktası, alıcıyı da sonul nokta olarak görürüz, Bu iki temel öğe arasındaki var olan diğer öğeleri ve öğelerin birbirleri ile olan ilişkilerini ve etkileşimlerini açıklamaya çalışırız.
Bütün amaçlar ve her düzeydeki çözümlemeler için uygun olabilecek bir iletişim modeli bulmak mümkün müdür?
Bütün amaçlar ve her düzeydeki çözümlemeler için uygun olabilecek bir iletişim modeli bulmak mümkün olmayabilir; önemli olan amaca hizmet edecek doğru modeli seçebilmektir. Öte yandan sunulan modeller farklı şekillere ve formüle edilmeyecek kadar da kutsal değildir. Modeller, kimi zaman sadeleştirilmeye, kimi zaman da eklemlenmeye açık olan yapılar olarak görülmelidir. Bu anlamda herkesin kendi modelini geliştirebileceğini söylemek de olası görülmektedir. Geniş anlamda model, bir nesneye ya da olgunun dizgeli (sistematik) simgelenmesidir. Bir başka anlatımla model, gerçekliğin ya da onun bir bölümünün grafiksel ya da şematik olarak basitleştirilmiş bir biçimidir. Model, herhangi bir yapının ya da sürecin temel öğelerini ve bu öğeler arasındaki ilişkiyi göstermeye, açıklamaya çalışır.
Model nedir?
Geniş anlamda model, bir nesneye ya da olgunun dizgeli (sistematik) simgelenmesidir. Bir başka anlatımla model, gerçekliğin ya da onun bir bölümünün grafiksel ya da şematik olarak basitleştirilmiş bir biçimidir. Model, herhangi bir yapının ya da sürecin temel öğelerini ve bu öğeler arasındaki ilişkiyi göstermeye, açıklamaya çalışır.
1949 yılında, Bell telefon şirketi laboratuvarlarında görevli oldukları sırada bir iletişim modeli geliştiren kişiler kimlerdir?
Claude Shannon ve Warner Weaver, Bell telefon şirketi laboratuvarlarında görevli oldukları sırada Shannon ve Weaver modelini geliştirmişlerdir.1949 yılında geliştirilen bu model, ileti gönderimi ile ortaya çıkan sorunlar üzerinde durmaktadır. Model ağırlıklı olarak “hangi kanal” en çok sinyal iletir, iletilen bu sinyallerin ne kadarı gürültü öğesi tarafından zarar görür, sorularını kapsar.
1954 yılında geliştirilen; kaynak ve alıcıların eşit sorumluluk ve işlev yüklendiği model hangisidir?
Osgood ve Schramm Modeli C. E. Osgood ve Wilbur Schramm tarafından 1954 yılında geliştirilen bu modelde kaynak ve alıcılar eşit sorumluluk ve işlev yüklenmektedir. Kaynaktan alıcıya gönderilen ileti alıcıya ulaştıktan sonra bir kodaçımı sürecine, oradan da yorumlanma süreci geçirdikten sonra yeniden kodlanarak kaynağa geri besleme olarak gönderilir. Kaynağa ulaşan alıcının bu iletisi, kaynak tarafından kodaçımı sürecine tabi olduktan sonra yorumlanır ve tekrar alıcıya gönderilir. Bu iletişim süreci sürergider. Bu modelde yorumlama ve geri besleme öğesi belirgin olarak görülür ve önemli işleve sahiptir.
İletişim modellerinin her biri birbirinden ayrı/bağımsız değerlendirilebilir mi?
İletişim modellerinin her biri bağımsız olarak tanımlanamazlar. Bir model işleyişte iken, bu modele yönelik eleştiri ve eklemlemelerle yeni bir model oluşur. Diğer deyişle modeller, olimpiyat bayrağındaki daireler gibi içiçe geçmişlerdir. Bir model sonlanırken yeni bir model oluşur. Bu nedenle, modelle genel olarak doğrusal ve doğrusal olmayan modeller olarak sınıflandırılır.
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 1 Gün önce comment 0 visibility 442
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 4 Gün önce comment 0 visibility 1072
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 19680
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 2 visibility 1338
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 710
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25731
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14615
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12583
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12577
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10524