Lojistik Yönetimi Dersi 1. Ünite Özet

Lojistik Yönetimine Giriş

Ticari Lojistik Faaliyetlerin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

Milattan önceki çağlarda, eşyalarını bir yerden bir yere daha az yorularak, daha hızlı bir şekilde ulaştırma ihtiyacının bir çözüm yolu olarak tekerleği keşfeden insanoğlu, belki de lojistiğin ilk temellerini o zamandan atmıştır. Müşteri istek, ihtiyaçlarına uygun olarak, ürün, hizmet ve bilgi akışının, başlangıç noktasından, tüketildiği noktaya kadar tedarik zinciri içindeki hareketinin etkin, verimli olarak gerçekleştirilmesini sağlayan lojistik taşıma, depolama, dağıtım, stok yönetimi gibi dağıtım sürecinde gerçekleştirilen ve ürüne katma değer sağlayan birbiriyle ilişkili işlevleri kapsamaktadır. Lojistiğin günümüzde en çok kullanılan ve kabul gören tanımı ise ismi daha sonra Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri olarak değişen Lojistik Yönetim Konseyi tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre lojistik; müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürün, hizmet ve bunlarla ilgili bilgi akışının, başlangıç noktasından, ürünün tüketildiği son noktaya kadar olan tedarik zinciri içindeki hareketinin, etkin ve verimli bir şekilde akış ve depolanmasının sağlanması için planlama, uygulama ve kontrol uygulamaları sürecidir. Bununla birlikte kavramın ortaya çıkmasında ve gelişmesinde büyük rol oynayan askerî sahada ise lojistik; silahlı birimlerin ulaştırma, ikmal, haberleşme, tıbbi yardım ve benzeri alanlarda muharebe birliklerini desteklemek amacıyla yürütülen hizmetler bütünü için kullanılmaktadır. Geçmişte olduğu gibi bugün de yaşam kalitemizi arttırmak, hayattan daha fazla verim almak için haftanın yedi günü, günün yirmi dört saati lojistik faaliyetlere ihtiyaç duyduğumuz ortadadır. Fakat işletmeler düzeyinde rekabet avantajı elde etmek ve bunu uluslararası arena da korumak isteyen işletmelerin lojistiği yeteneklerini rekabet avantajı yaratan bir güç olarak geliştirmeleri gerekmektedir. Şöyle ki bazı şirketlerde lojistik, toplam maliyetin % 20-25’idir-*098. Bu önemli maliyet, lojistik gibi önemli bir faaliyetin pazarlama, satış, finans veya muhasebe gibi nasıl yönetileceğinin iyi bilindiğini düşündürebilir fakat böyle değildir. İlk olarak lojistik işletme yönetimi açısından yeni bir alandır. Bir başka neden de ürünleri hareket ettirmenin onların görünüşünü değiştirmemesi ve dolayısıyla lojistiğin mamule değer katmıyor gibi görünmesidir. Özellikle 1990’lı yıllarda küreselleşmenin artmasıyla birlikte, işletmeler daha fazla ithalat ve ihracat yapmaya başlamışlardır. Böylelikle ulaştırma, işletmeler için hem maliyet açısından hem de pazarda zamanında yer alma isteğinden dolayı önemli bir faktör hâline gelmiştir. İşletmeler hem faaliyetlerindeki hızlarını korumak hem de bunun sayesinde içinde bulundukları pazarı kaybetmemek adına ulaştırma faaliyetlerini stratejik olarak daha önemli görmüşler ve böylece maliyetlerini düşürmeyi hedeflemişlerdir. Bunun sonucunda ulaştırma operasyonlarının yerine getirilmesini sağlayacak bütün kademeleri içinde barındıran modern anlamda “lojistik yönetimi” ortaya çıkmıştır. Lojistik sistemin gelişmesine en büyük katkıyı teknolojik alanda yapılan bazı önemli

buluşlar yapmıştır. Bu buluşların başında tekerleğin ortaya çıkışı aslında lojistik faaliyetlerin tarih sahnesine çıkışını temsil eder. Lojistik alanının gelişimine katkı sağlayan diğer gelişmeler ise aslında teknolojik olarak birbirini iz-leyen gelişmelerdir. Pusula MS 100 yılında Çinliler icat edilmiştir. Daha sonraki yıllarda lojistik sisteme büyük katkıları olacak haberleşme alanındaki keşifler 19’uncu yüzyılda peş peşe gelmiştir. 1837 yılında S. Morse tarafından telgraf geliştirilmiş, 1876 yılında A.G. Bell telefonu icat etmiştir. Bu icatlar iletişim teknolojisinde çığır açarken aynı zamanda dünya sathına yayılan ticaret adamlarının ürünlerinin, tedarikçilerinin ve müşterilerin durumlarından haberdar olmalarını sağlamıştır. Aslında elektriğin iletiminin sağlanmasıyla başlayan süreç bilgisayarın icadına kadar erişmiş ve ardından internet kullanımı bilişim anlamında tüm dünyayı küçük bir köy hâline getirmiş ve küreselleşme dediğimiz olgunun ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur. Lojistik kavramının ortaya çıkışında olduğu gibi ticari lojistiğin başlangıcını askerî gelişmelere bağlayabiliriz. 1940-1950; Modern lojistik sistemin kuruluş aşamasını geçirdiği yıllardır. 1950’li yıllara kadar dünya genelinde işletmeler lojistik kavramını tanımamakta ve lojistik faaliyetlerini ayrı ayrı bölümlerde ve farklı sorumluluklar altında sürdür-mekteydiler. 1950’lerin sonu ile 1960’lar arası süreçte bu soruna çözüm olarak pazarlama fonksiyonu ön plana çıkmıştır. 1960’lar; lojistik sistemin kurumsallaştığı ve itibar kazandığı yıllar olmakla birlikte bu dönem için lojistikle ilgili bir test dönemi olduğu da söy-lenebilmektedir. 1970’ler; bu yılları önceliklerin ve modellerin değişme çağı olarak yani modern lojistik anlayışının temellerinin atıldığı dönem olarak ifade ede-biliriz. 1980’den günümüze olan dönemi yeni ekonomik ve teknik değişim çağı diye ifade edebiliriz. Bu dönem, taşımacılık düzenlemeleri, bilgisayar teknolojisine giriş ve iletişimde devrim yaratan teknolojik ve politik değişimlerin yaşandığı bir süreç olmuştur. 1990’lı yıllarda akademisyenlerin bu alana olan ilgilerinin şirketlerin ilgisine paralel olarak artmasıyla araştırmalar büyük bir ivme kazanmış ve lojistik sistemlerinin tamamen yenilenmesi teorileri hayata geçirilmeye başlanmıştır.20. yy.ın sonu ve 21. yy.ın başlangıcında ise, işletme dünyasında ortaya çıkan “entegrasyon”, “uzmanlaşma”, “küçülme” ve “dış kaynak kullanımı (outsourcing)” gibi uygulamalar lojistik anlayışını daha ileri bir entegrasyonun yaşandığı tedarik zinciri yönetimi düzeyine taşımıştır. Günümüzde lojistik kavramı; küreselleşme, tedarik zinciri yönetimi, kurumsal kaynak yönetimi ve iş birlikçi planlama talep tahmini ve bütünleme kavramları çerçevesinde gelişimini sürdürmektedir.

Ticari Lojistiğin Gelişimini Hızlandıran Etkenler

Lojistiğin tarihsel süreç içindeki gelişimi her yeni oluşum gibi zorunluluklardan kaynaklanmıştır. Buhar makinesinin taşıtlara uygulanmasıyla başlayan lojistikteki evrim aslında o tarihten bugüne durmadan ve ivmelenerek devam etmektedir. Son yıllarda üretim ve ticaret alanındaki gelişmeler ve buna bağlı ortaya çıkan problemler dolayısıyla yükselen maliyetlerin düşürülmesi ve küresel çerçevede rekabet avantajı kazanmak açısından ortaya konan yeni stratejik yaklaşımlar ışığı altında firmalar yeni arayışlara yönelmiştir.

Ticaretin Küreselleşmesi ve Artan Mal Hareketliliği

II. Dünya Savaşı’nın ardından gelen dönemde A.B.D. firmaları, seri üretim hattından çıkan düşük değerli ve sürümü fazla olan mamuller ile dünya ticaretine egemen olmuşlardır. Özellikle 1994 yılında Dünya Ticaret Örgütünün kurulmasının sağladığı ortam küreselleşme kavramının tam da özüne temas edecek şekilde uluslararası mal hareketliliğini arttırmıştır. Mal hareketliliğinin artması ise çok doğal olarak lojistik fonksiyonunu zaman ve maliyet açısından önemli bir rekabet aracı haline getirmiştir.

Değişen Tüketici Davranışları ve Üretimde Çeşitlilik

Dünya savaşlarının kötü psikolojisini yavaş yavaş üzerinden atan kitleler fonksiyonel ve standart olmasına rağmen genellikle düşük kaliteli bu ürünlere gösterdikleri ilgiyi zaman içinde azaltmaya başlamıştır. Buna bağlı olarak stil ve kişisellik güçlü rekabet silahları hâline gelince renk çeşitliliği, ambalaj ve diğer hususlar pek çok tüketim malında uygulanmıştır. Dolayısıyla müşteri istek ve beklentilerini tatmin edebilmek için yaygın olarak kullanılan üretim hatlarının karakteristikleri değişmek zorunda kalmıştır. Bunun diğer nedenleri olarak klasik yönetim anlayışının yerini zamanla yeni yönetim anlayışlarına bırakma eğilimi göstermesi ve bu bakış açısının getirdiği yeni üretim yaklaşımları sayılabilir.

Üretim Planlama

Mamul miktar ve çeşidinin artması seri ve stoğa üretim yapmak için tasarlanmış olan üretim hatlarının verimliliğini azaltmıştır. Bunun sonucunda üretim planlaması giderek zorlaşmıştır. Üretim süreleri kısalmış ve büyük sanayiler zor durumda kalmıştır. Artık sadece teknik açıdan üretimi bilmenin yetmemesi nedeniyle üretim ve pazarlama arasındaki işbirliği daha da önemli hale gelmiştir.

Müşteri Beklentilerinin Karşılanması ve Stok Yönetimi

Pazarlama anlayışının benimsenmesi ve müşterilerin istediğini istediği anda karşılama çabaları, ürün hattında çok büyük bir genişlemeye yol açmıştır. Ancak sonuçta, depolarda veya ürün hatlarındaki stoklar büyük, miktarda artmıştır. Günümüzde işletmeler stok yönetimini müşteri ihtiyaçlarının karşılanmasında temel bir rekabet aracı olarak görmektedirler.

Yüksek Değerli Mamuller

II. Dünya Savaşı’nın ardından gelen dönemde A.B.D. firmaları, seri üretim hattından çıkan düşük değerli ve sürümü fazla olan mamullerin yanında değeri yüksek mamuller de üretmişlerdir. Üretilen bu yüksek değerli mamullerin doğal olarak taşıma ve envanter masrafları da yükselmişti. Üretimde ortaya çıkan bu yüksek maliyetlerin firmaları zorlaması, firmaları bu konuda incelemeler

yapmaya yöneltmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda, çoğu zaman hammaddeden bitmiş mamule kadar olan fiziksel akış hakkında yeterli bilgilerinin olmadığı ortaya çıkmıştır.

Artan Taşıma Maliyetleri

Taşıma lojistik içinde önemli ve maliyetli bir fonksiyondur. Üretimde çeşitliliğin artmasıyla birlikte Ölçek ekonomisi şartlarının zayıflaması ve mamul sayısının artışına ilave olarak pazarların coğrafik olarak genişlemesi taşıma maliyetlerini önemli ölçüde arttırarak işletme karları üzerinde baskı yaratmıştır.

Yönetsel ve Teknolojik Gelişmeler

1980’lerden sonra dünya ticaret ortamındaki rekabetçi gelişmeler lojistiğe olan ilgiyi bir rekabet unsuru olarak hızlı bir şekilde artmıştır. Ortaya çıkan bu problemli durum dünya tarihinde sıkça görüldüğü üzere bilimsel ve teknolojik açıdan çözümler yaratılmasını tetiklemiştir.

Askerî Lojistikte Sağlanan Gelişmeler ve Güncel Trendler

1990’ların başında yaşanan Körfez Savaşları (deniz aşırı bir askerî harekâtta askerî lojistikte sağlanan başarılı gelişmelerin nihai sonuca olan etkisini açıkça ortaya koy-muştur. Yapılan araştırmalar lojistik maliyetlerde elde edilecek çok küçük bir tasarrufun toplam karlarda çok büyük artış etkisi yarattığını ortaya çıkararak bu inancı desteklemiştir.

İşletmelerde Lojistik Faaliyetler

İşletmeler müşteri ihtiyaçlarını karşılamak üzere kendi uzmanlık alanı olan sektörlerde ürün ve hizmet üretirler. Bu kapsamda birer açık sistem olarak çevreden birtakım girdiler alırlar, bu girdileri mevcut kaynakları vasıtasıyla bir dönüşüm sürecinden geçirdikten sonra çıktılarını çevreye verirler. İşletmenin kendi iç sistemi içerisindeki doğrudan üretim faaliyetlerini hariç tutarsak geri kalan faaliyetlerin çoğu lojistiğin ilgi alanına girmektedir.

İşletmelerde Lojistik Faaliyetlerin Amacı

İşletmelerde lojistik yönetiminin temel amacı işletme stratejilerine uygun olarak önceden belirlenmiş bir üretim ya da pazarlama hedefine mümkün olan en düşük toplam maliyetle etkin bir biçimde erişmektir. Bu amaca ulaşabilmek için malların sevki, ambalajlanması ve depolanması yani fiziksel dağıtım fonksiyonu ile malzemelerin akış planının yapılması, tedarik edilmesi ve depolanması ve kontrolü yani malzeme yönetimi fonksiyonunun birbiriyle uyumlu hâle getirilmesi sağlanmalıdır. Lojistik yönetiminin temel amacına ulaşabilmesi için operasyonel düzeyde başarı elde edilmesi gereken amaçlar şunlardır:

  • Hızlı yanıt
  • Düşük operasyonel yanıt
  • Kalite
  • İzlenebilirlik
  • Sürdürülebilirlik

İşletmelerde Lojistik Faaliyetlerin Temel İlkeleri

Lojistik faaliyetlerin amacı; doğru ürünler ve/veya hizmetlerin doğru miktarlarda, doğru durumda (şartlarda), doğru yerde, doğru zamanda, doğru tüketiciye, doğru fiyatla (rekabet edebilir bir fiyatla) ulaştırılmasıdır. Lojistik işletmeler tarafından yaratılan değerin müşterilere ulaştırılması açısından vazgeçilmez bir fonksiyon sahasıdır. Her işletme müşterilerine dört çeşit fayda sunar. Bunlar; şekil faydası, mülkiyet faydası, yer faydası ve zaman faydasıdır. Yer ve zaman faydası doğrudan doğruya lojistik faaliyetler vasıtasıyla müşterilere sunulabilmektedir. Bu faydaları müşterilere ulaştırarak işletme stratejilerinin başarıya ulaşmasına destek sağlayan lojistik operasyonların bazı prensiplere göre gerçekleşmesi gerekmektedir. Çeşitli kaynaklara göre farklılık gösterse de genel olarak lojistik ilkeleri şunlardır:

  • Uyum
  • Sadelik
  • Süreklilik/standartlık
  • Ekonomiklik
  • İzlenebilirlik
  • Esneklik
  • İş birliği ve koordinasyon
  • Yeterlilik

Lojistik Faaliyetlerin İşletmedeki Yeri ve Önemi

Lojistiğin günümüzde kabul gören en geçerli tanımı Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri Konseyi tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre lojistik yönetimi; müşterilerin gereksinimlerini karşılamak üzere, her türlü ürün, hizmet ve onlarla ilgili bilginin başlangıç noktasın-dan (kaynağından) tüketim noktasına (nihai tüketiciye) kadar tedarik zincir yönetiminin bir parçası olarak etkin ve verimli bir şekilde ileri ve ters yönlü akışı ile depolanmasının planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesidir. Bowersox ve arkadaşları (2002) ise kavramı bir yönetim bilimi olarak tanımlamıştır. Bu tanıma göre lojistik yönetimi; kurum stratejisini desteklemek üzere; malzeme akışını, işlem sürecini ve envanterdeki ürünleri kontrol etmek için bir sistem dizayn ve idare etme konusundaki yönetim sorumluluğudur. Bir işletmenin varlığını sürdürebilmesi için iki önemli fonksiyon vardır, bunlardan ilki sunduğunuz hizmet ya da ürüne değer biçen bir müşterisinin olması, diğeri de sunulan bu hizmet ya da ürünün kar sağlamasıdır. Lojistiğin müşterinin talebiyle başlayıp, talebini gerçekleştirmenizle son bulan süreci etkin yönetmenizi sağlayan bir yapı olarak gerçekleştirdiği her lojistik faaliyetinin getirdiği maliyet ile ürün fiyatı üzerinde bir paya sahip olması nedeniyle işletmeler için iktisadi açıdan önem içermektedir.

Bowersox’un “İlişki Yönetimi” başlığı ile malzeme akışını incelediği yapıda lojistik birbirleriyle uyumlu olarak gerçekleşen tedarik üretim ve dağıtım süreçleri içerisinde satın alma, müşteri ve ürün faktörlerinin koordinesini içermektedir. Şöyle ki ürün veya hizmetin üretilmesi için gerekli olan malzemenin tedariki ile başlayan bu süreç, ürün

veya hizmetin oluşturulması, müşteri talepleri doğrultusunda şekillendirilmesi ve nihai tüketiciye ulaştırılması takip etmektedir. Gerçekleştirilen bu sü-reçlerde unutulmaması gereken faktörlerden birincisi, firma kapasitesinin, yeterliliğinin göz ardı edilmemesi gerçeği, bir diğeri de yapılan işlemlerde firma verimliliğini maksimize edebilmek için bilgi akışının muhakkak sağlanmasıdır. Bu iki temel faktörün atlanması hâlinde şirket içi süreçlerde yaşanan dengesizlik süreçlerde karmaşaya sebebiyet verecektir. İşletmelerdeki lojistik süreçleri müşteri talebiyle başlayan bir yapıda sınıflandırırsak yapılan faaliyetler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

  • Müşteri talebi
  • Müşteri talebini karşılamak için tedarikçiden satın alma
  • Müşteri isteğine göre ürün veya hizmeti hazırlamak
  • İlgili ürün veya hizmetin üretilmesi için gerekli malzeme yönetimi
  • Tüm süreçte kullanan envanterin (stokun) yönetimi
  • Müşteri için küresel pazara uygun olarak ürünün paketlenmesi
  • Bitmiş ürünün depoya veya dağıtım merkezine götürülmesini sağlamak
  • Tüm satıcı veya perakendeciye veya nihai müşteriye ürünün ulaştırılması
  • Sürece eşil eden bilgilerin yönetimi
  • Müşterinin aldığı hizmet veya ürünün ödemesini yaptığından emin olmak (finansal yönetim)

Lojistik Yönetiminin İşletmeler İçin Yararları

Lojistik sistemin kendisi müşterilere fayda sağlamak üzere tasarlanmıştır. Ancak bu sistemi gerçekleştiren işletmelere de bir takım faydalar sağlamaktadır. Bu faydalar şunlardır:

  • Lojistik rekabet avantajı sağlar
  • Lojistik zaman ve yer faydası sağlar
  • Lojistik, yaratılan değerin müşterilere doğru etkin hareketini sağlar
  • Lojistik işletme stratejisi için önemli bir işletme kaynak ve yeteneğidir
  • Lojistiğin işletmenin finansal performansı üzerine etkileri vardır

İşletme Lojistiğin Çalışma Alanları

Lojistik faaliyetler müşteri memnuniyeti ve işletme maliyetleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Herhangi bir alandaki zayıflık, gecikmelerle veya birbirini tutmayan iletimlerle sonuçlanabilir. Eğer, iletim performansı düşük olursa müşteriler işletmeleri için düzgün ve etkin maliyetli bir işlem sağlamak için emniyet stoku taşımak, ikincil tedarik kaynakları geliştirmek veya tamamen başka bir tedarikçiye yönelmek zorunda kalabilirler. Endüstriyel pazarlama bakış açısından fiziksel dağıtım, firmanın pazar-lama amaçlarını desteklemek için yardımcı yetenek veya pazarda rekabet avantajı ele geçirmek için pozitif bir güç olarak görülmek zorundadır. Lojistik; gelişimini hızlandıran tüm faktörlere, bazı şirketlerde toplam maliyetin % 20-25’i kadar yer tutmasına ve tedarik zinciri sistemi içindeki önemine rağmen birçok işletmede hâlâ fonksiyonel olarak ikinci planda yer almakta, bu derece büyük bir maliyet kalemine gereken önem verilmemesi işletmeler açısından bir paradoks olarak ortaya çıkmaktadır. Lojistiğin işletmelerde üvey evlat muamelesi görmesine kanımızca yarattığı katma değerin çoğu zaman açıkça görülmemesi etken olmaktadır. Oysa bir mamulün satın alındığı veya bir başka endüstri sürecinde kullanıldığı zamandaki değerinin üretildiği zamandaki değerinden yüksek olmasına, bahse konu mamul için yapılan özel paketleme, madde ve malzeme işleme, depolama, stok kontrol ve nakliye faaliyetleri neden olmaktadır. İş alanında lojistik, bitmiş ürünlerin müşterilere arzulanan şekil, zaman ve yerde ulaştırılabilmesi maksadıyla hammaddelerin gereken yer ve zamanda üretim hattında mevcut olması için gereken tüm faaliyetlerin yönetimini ve bu faaliyetler arası ilişkiyi de içerir. Bu maksatla işletme lojistiği öncelikle iki süreci gerekli kılar. Bunlar, “fiziksel tedarik” ve “fiziksel dağıtım” süreçleridir. İşletme lojistiğini oluşturan faaliyetler, lojistik fonksiyonlarının müşterilerin fiziksel tedarik sistemi ile bir-birini etkileyen dağıtım tarafıdır. Bu kapsamda, tedarikçiler, müşterilerinin imalat süreçlerini desteklemek için, onların fiziksel tedarik sistemi içerisindeki ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde lojistik yeteneklerini geliştirmelidir. Lojistik yeteneği işletmelerde genel olarak ayrı bir lojistik yöneticisinin sorumluluğu altında bir bölümdür. Özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde ise bu fonksiyonun genel olarak işletme sahibi tarafından bizzat ya da çok güvendiği hatta aileden olan kişiler tarafından idare edilmesi konunun önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Gerek işletme sahibi, gerek profesyonel yöneticilerin lojistik faaliyetlerde başarı sağlayabilmeleri ise lojistik fonksiyon alanında her biri ayrı bir öneme sahip lojistiğin temel faaliyet alanlarının “sıfır hata” ile koordinasyonu gereklidir. Tüm firmalar baştan sona lojistik işlemlerini tamamlamak için diğer bütün işlerin desteğine ve iş birliğine ihtiyaç duyarlar. Bu iş birliğini ortak hedefler, politikalar ve programlar etrafında birleştirirler. Toplam tedarik zinciri bakış açısından etkinliği sağlamak tekrarların ve israfın elenmesine bağlıdır. Bununla birlikte karşılıklı örgütsel koordinasyon anonim planlamaya ve ilişkilerin yönetimine de ihtiyaç duyar. Taşıma ve depolama firmaları olarak müşterileri adına lojistik çalışmaları yerine getiren bazı hizmet firmaları vardır. Bu uzmanlar, kapsanan işlerin yerine getirilmesi için müşterilerinin bir işçisi gibi çalışabileceği gibi bunlara ilave de olabilir. Bu dış uzmanlar lojistik sistemde kullanılacaksa bunların, müşterilerinin makul idari kontrolünü kabul etmesi gerekir. Bu yüzden, özel bir görevin performansı dış kaynaklı uzmanlara verildiği zaman sözleşme yapılan firmanın yöneticileri ihtiyaç duyulan çalışmaların başarı ile yapılmasından sorumlu olurlar. Lojistiğin temel fonksiyonları şunlardır:

  • Talep tahmini
  • Envanter yönetimi
  • Şebeke/ağ tasarımı
  • Depolama
  • Malzeme elden geçirme
  • Ambalajlama/paketleme
  • Taşıma/nakliye

İşletmelerde Lojistik Kararlar ve Yönetsel Hususlar

Lojistik yönetimi, ürünlerin müşterilere dağıtılması gibi sadece fiziki akışın sağlanmasından ibaret değildir. Bunun yanında bu akışın sağlanmasıyla ilgili bir sistem tasarlanması, bu sistem için gerekli kaynakların belirlenmesi ve ilgili bölümlere tahsisin yapılması, bu sistemin içinde yer alan çalışanlardan istifade edilerek işletilmesi, sistem birimleri arasında gerekli koordinasyonun ve bilgi akışının sağlanmasını da içermektedir.

Lojistik Sistem ve Faaliyetlere Yönelik Kararlar

Bir lojistik sistem oluşturulurken ve işletilirken yöneticilerin bir dizi önemli hususu dikkate alarak birçok karara imza atması gerekmektedir. Örneğin yeni bir tesis (depo, dağıtım merkezi vd.) açmaya gerek var mıdır? Şayet açılacaksa kaç tane açılması gerekmektedir? Boyut ve lokasyonları ne olmalıdır? Mevcut tesislerden birisi kapatılacak ya da küçültülecek midir? Yönetsel lojistik sorunlara işletmenin diğer fonksiyonlarında da olduğu gibi farklı yönetim kademelerinde kararlar alınır. Bu yönetim kademeleri geleneksel olarak planlama ufkuna göre stratejik, taktik ve eylemsel (operasyonel) olarak üç ayrı seviyede sınıflandırılırlar. Stratejik seviyedeki kararlar uzun dönemli bir zaman ufkunu kapsayan ve işletmenin ya da lojistik sistemin tamamını ilgilendiren kararlardır. Yöneticiler, bir lojistik stratejisi oluşturulurken öncelikle hizmet düzeyinin artırılması, işlem maliyetlerinin ve sermaye gereksiniminin azaltılmasını amaçlarlar.

İşletmelerde Lojistik Yapılanma

Yöneticilerin lojistik sistem üzerinde etkisi olacak kararlar alması gereken bir diğer konu ise işletme içerisinde lojistik faaliyetlerin ne şekilde yapılandırılacağıdır. Bir firma içinde lojistik faaliyetlerin organize edilmesi işletme stratejisi, işletmenin büyüklüğü, müşterilere ait dağıtım noktasının sayısı, dağıtıma konu olan malzemelerin sayısı, benzerliği ve hacimlerini de içeren birçok faktöre bağlıdır. Lojistik faaliyetler açısından örgüt tasarımı iki önemli so-runun cevabına göre yapılabilmektedir. Bunlardan birisi lojistik faaliyetleri icra etme sorumluluğunun çeşitli birimlere mi yoksa bir lojistik birime mi ait olacağıdır. Bu sorunun yanıtı lojistikle ilgili örgütlenmenin parçalı mı yoksa bütünleşik mi olacağını belirler. Diğer önemli soru ise lojistik ile doğrudan ilgili birimlerin işletmenin yapısı içindeki önemli birimlerde mi yoksa işletme merkezinde mi bulunacağı ile alakalıdır. Bu soruya verilecek yanıt ise şayet lojistikle ilgili doğrudan ilişkili bölüm ya da bölümler kurulacaksa bunun merkezî mi yoksa dağıtık ya da özerk mi olacağını belirler.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi