Görsel Kültür Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim

Görsel Okuryazarlık

1. Soru

Yontma taş devrinde insanın barınmak ve korunmak için sığındığı geniş mağaraların duvarlarına çizdiği hayvan sürülerine ilişkin resimleri gördüğümüzde düşünmemiz gereken çıkarımlar neler olmalıdır?

Cevap

İnsana ilişkin ve insanlık tarihinin başlangıç noktalarından biri sayılabilecek ‘yontma taş’ devrinde insanın barınmak ve korunmak için sığındığı geniş mağaraların duvarlarında hayvan sürülerine ilişkin resimlere tanıklık ediyoruz. O halde, bu resimleri gördüğümüz zaman düşünebileceğimiz tek şeyin “o dönemlerde de resim yapabiliyorlarmış” olduklarını hatırlamamız gerekir. Bu resimlerde genelde avlanmaya ilişkin faaliyetlerin, ava konu olan hayvanların korkulan ya da sadece çevrelerinde gördükleri hayvanların yer aldığını söyleyebiliriz. Görsel mesajın dışında görsel malzemelere ilişkin de tartışmamızı derinleştirebiliriz. Kullanılan renkler ve resmetme teknikleri gibi soruları da yanıtlamaya çalışabiliriz. Tartışmaları daha da derinleştirebilmek mümkündür. Gördüğümüz mağara resminin bize nasıl bir hikaye anlattığını, hikayenin derinliğini, vurgu noktasını, kullanılan araçlar ile teknikleri ve resmi yapanlar ile ilgili ne tür bilgiler verebileceğini de düşünebiliriz. Kısacası, o döneme ve o dönemin insanı ile yaşayışı hakkında daha derinlemesine tartışmalarda bulunabiliriz. İnsanlığın ilk görsel çalışmaları da olsa görsel okuryazarlıktan da yararlanabilmiş oluyoruz. 


2. Soru

Yazıya ilişkin ilk gelişmeler nelerdir?

Cevap

Yazıya ilişkin gelişmeleri çeşitli örneklerle açıklayabiliriz. Örneğin, Çin’de kağıdın bulunması ve anlatımı, ifade ediş biçimlerinin farklı harfler ile görselleştirilmeye ve yayılmaya çalışılması vurgulanabilir. Aynı amaçlar ile Mısır’da bitkiden üretilip kullanılan ve bir çeşit kağıt olan “Papirüs” ile hayvan derisinden elde edilen ve Bergama Krallığı’nda kullanılmış olan “Parşömen” kağıdı da bunlar içerisinde sayılabilecek örneklerdendir. Belirttiğimiz gibi gerek dini metinlerin kullanılması, gerek ticari faaliyetlerin kayıtlarının tutulması gibi farklı amaçlar ile belli bir yüzey üzerine sabit görsel kayıtlardan yararlandıkları sonucuna varıyoruz.


3. Soru

Görsel çağın özellikleri nelerdir? 

Cevap

İçinde bulunduğumuz görsel çağı tanımlayan belli başlı
özellikleri:
1. Hayat her zamankinden çok daha fazla görsel. Çağdaş hayatın çoğu bölümü ekranlar üzerinde gerçekleşiyor. Bu doğrultuda, insan deneyimi her zamankinden çok daha fazla görsel ve görselleştirilmiş durumda.
2. Algılarımız ve özellikle görsel algılarımız kültürel temellere bağlı hareket ediyor. Hayatımızda yer alan görseller ve görsellere iliştirilmiş olanlar sosyal, politik ve kültürel hayatımızdan yararlanıyor. Görme biçimimiz ve gördüklerimize bağlı olarak verdiğimiz tepkiler temellerini kültürümüzden alıyor. Bu bağlamda, görseller de sosyal olarak inşa edilmiş oluyor.
3. Görme, öğrenilen bir etkinlik halini aldı. Algılama kültürel etkenlere ve geçmiş görsel deneyimlere bağlı olarak gerçekleşiyor.
4. Yazılı ve görsel iletişim arasında fark var. Yer alan araştırmalar görsel iletişimin farklı bir durum üzerinden hareket ederken yazılı iletişimin daha farklı anlaşma biçimleri üzerinde hareket ettiğini ortaya koyuyor.


4. Soru

Görsel içeriğe ilişkin temelde sorgulanmak istenen “anlamdır”. Biçim ve anlam arasındaki yapı dikkate alındığında sorgulama yapılırken hangi ilişkilerden yararlanılabilinir?

Cevap

• Biçim-Yapı İlişkisi
• Semboller ve sembolize ettikleri arasındaki ilişki
• Görsellerin, kültürel temeller ve sosyal etkileşim ile ilişkileri


5. Soru

Atina, Akropol’deki Parthenon Tapınağı görsel okuryazarlık açısından incelendiğinde hangi sonuçlara varabiliriz?

Cevap

Bu görkemli tapınağı incelerken akla gelebilecek birçok soru olabilir. Öncelikle, bu kadar merkezi ve görkemli bir yapı oluşu onun bir kamu binası olduğunu bizlere düşündürebilir. Milattan Önce beşinci yüzyılda inşa edilmiş bu tapınak bize farklı sonuçlar çıkartmamıza da yardımcı olabilir. Örneğin, bir tapınak dediğimizde temelde görsel olarak inceleyebileceğimiz başlıca parçalarından birinin sütunları olduğunu biliyoruz. Sütunlar ile ilgili bir araştırma ve değerlendirme bize eserin yapılış tarihi ve dönemi hakkında fikir verebilir. Tapınak sütunları içerisinde farklı biçimlerden bahsedebiliyoruz. Bunlar Dor, İyon ve Korent biçimlerdir. Dor sütunlar daha başlangıç stilini ifade ederken, İyon stilin daha estetikleşmiş olduğunu ve Korent sütun ve başlıklarının ise ileri estetik düzenlerde olduğunu düşünebiliriz. Bu anlamda, Parthenon Tapınağı’nda Dor sütunların ve stilin yer almasının “yerleşik gücü” temsil ettiği yorumunda bulunabiliriz.


6. Soru

Ağ toplumunun en önemli ögesi nedir? Açıklayınız. 

Cevap

Ağ toplumunun en önemli öğesinin insan olduğunu unutmayalım. Belirttiğimiz gibi metinleri, fotoğrafları ve filmleri üreten, paylaşan, çözümleyen, paylaşıma sokan da ağı kuran bireylerden oluşuyor. O halde, görsel içerikleri farklı ortamlarda iletişim sürecine katmak isteyen bireylerin ilk görevinin ağa “katılım” olduğunu vurgulayalım. Katılım ile birlikte istedikleri mesajı ve iletişimi paylaşıma sokabilmek için belli “tasarımlarda” bulunmaları gerekiyor. Ağ içerisinde görsel tasarımlara dayalı içerikleri paylaştıkları diğer bireyler ile farklı boyutlarda “tartışmalarda” yer aldıklarını da söylememiz gerekiyor. Karşılıklı verdiğimiz yanıtlar, bir fotoğrafı beğenmek, sergilenen bir filme aktarılan yorum gibi çeşitli örnekler verilebilir.


7. Soru

Marshall McLuhan'nın insan ve teknoloji ilişkisi hakkında ki görüşleri nelerdir? . 

Cevap

Marshall McLuhan; Kendisi “kıyıya vurmadıkları sürece balıklar suyun farkında değildirler” diyerek insan ve teknoloji ilişkisini metaforik biçimde tanımlamıştır. Teknolojik determinist olmakla suçlanan McLuhan bu sözüyle önemli mesajlar vermiştir aslında. İnsanlar Teknolojiyi ancak sonuçlarını gördükten sonra anlayabilirler. Ancak teknolojiyi anlamak için acele etmekte fayda vardır...Demek istemektedir ki
Mcluhan; teknolojinin esiri olmamak için onu zaptetmeli ve önce onu keşfetmeli, nimetlerinden yararlanmalıyız. Mcluhan aynı zamanda postmodern kurama esin kaynağı olmuş, Baudrillard’ı etkilemiştir. 


8. Soru

Görsel okuryazarlık açısından düşünüldüğünde harita bir örnek olabilir mi?

Cevap

İnsanın serüveni içerisinde görsel okuryazarlık açısından değerlendirilebilecek çok fazla örnek olduğunu biliyoruz. Bir başka örneği ise “harita” için verebiliriz. Harita, tam anlamıyla görsel bir çözümleme ve bir tür anahtar kullanma yöntemi olarak görülebilir. Büyük bir coğrafyanın belli bir ölçek ve yöntemle küçültülmüş modelidir. Haritalar sayesinde görsel yorumlamalarda bulunabiliyoruz. Belli bir coğrafyanın fiziksel özelliklerinden çeşitli görsel kodlar ve işaretler aracılığı ile haberdar olmanın yanı sıra yaşam alanları hakkında da temel bilgiler edinebiliyoruz. Haritacılığın ilk çağlara kadar gittiği düşünülmekle beraber çok daha tanıdık gelecek önemli bir örnekten yararlanabiliriz. Osmanlı’da Amiral Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye eserini harita ve görsel okuryazarlık açısından son derece önemli bir eser olduğunu vurgulamamız gerekir. 1528’de ortaya koyduğu ve denizcilik için rehber olan eserinde farklı birçok haritaya yer vermiş ve o dönemde çözülememiş olan coğrafyalara görsel bir rehber olarak haritaları sunmuştur.


9. Soru

Leonardo da Vinci'nin “Son Akşam Yemeği” adlı freski görsel okuryazarlık ile ilişkilendirildiğinde neler söylenebilir? 

Cevap

Da vinci’nin Son Akşam Yemeği, sadece görsel biçim ve tasarım açısından düşünülecek olursa, son derece kayda değer bir çalışma olduğu sonucuna varabiliriz. Yer aldığı yüzeyin iki boyutlu olduğunu aklımızdan çıkartmayalım. Da Vinci, iki boyutlu bir yüzey üzerinde üç boyutlu bir etki üretebilmek ve eserindeki görsel öğeler arasında gerçek hayat deneyimine benzer etkiler uyandırabilmek için ‘derinlik’ ve ‘perspektiften’ yararlanıyor. Arkada gördüğümüz pencereler sayesinde vadiye uzanan bir derinlik elde etmiş, iki boyutlu yüzey üzerinde üçüncü boyut deneyimine ulaşmış oluyoruz. Aynı şekilde, İsa ve havarileri ile içinde bulundukları odanın tavan, sütun ve kiriş düzenlemeleri hem görsel öğeler arasında belli düzendeki dağılımlara, perspektife, hem de derinliğin üretilmesine hizmet etmektedir. Leonardo da Vinci’nin bütün eserlerinde yüklediği gizemlerdir ve eserlerinde bilinir. 


10. Soru

Günlük hayatımızda görsel okuryazarlığı uygulamanın faydaları nelerdir?

Cevap

• Görsel imgeler ile ilişkilendirerek eleştirel düşünmeyi geliştirebiliriz,
• Görsel parça ve bütünler hakkında yazabilmek ve konuşabilmek için sözlü ve yazılı okuryazarlık becerilerimizi ve sözcük dağarcığımızı güçlendirebiliriz,
• Görsellerin üretimi, yönlendirme teknikleri ve farklı yazılımlar hakkında tanışıklığımızı artırabiliriz,
• Görsel okuryazarlığı farklı yaşam deneyimleri ile birleştirebiliriz,
• Görsel ve metinlere bağlı anlatımların biçim ve içerik ilişkileri hakkında farkındalığımızı artırabiliriz,
• Günlük hayatımızda yer alabilecek tasarımlarda görsel anlatım ilkeleri hakkında fikir sahibi olabilir, nesneleri daha derinlemesine tanıyabiliriz,
• Görsel öğelere ilişkin daha fazla soru sorarak eleştirel düşünmeyi geliştirebiliriz,
• Görsel parça ve bütünlerin içerisinde yerleşik varsayımları ve vurgulamaları ortaya koyabiliriz,
• Görsel parça ve bütünlerini içersinde yerleşik değerleri inceleyebiliriz ve değerlendirebiliriz.


11. Soru

Görsel okuryazarlığın farklı alanlarla ilişkisi varmıdır?

Cevap

Görsel okuryazarlığın tarihsel süreç içerisinde farklı birçok alan ile etkileşimde bulunduğunu görmekteyiz. Görsel sanatlar ve estetik, dil bilimi, okur-yazarlık, psikoloji, kültürel çalışmalar, medya çalışmaları, öğretim tasarımı, anlambilim, iletişim çalışmaları ve eğitim teknolojileri gibi farklı birçok alan ve tarihsel süreç içerisinde yer almış yaklaşımlar ile ortak çözümlemelere kaynak olmuştur.


12. Soru

Johannes Gutenberg'in oluşturduğu sistem görsel okuryazarlık kavramına nasıl bir etki sağlamıştır?

Cevap

XVI. yüzyıla ilişkin örneklerden yararlanmışken son derece önemli bir gelişmeyi de vurgulamakta fayda var. 1450 yılında Johannes Gutenberg hareketli parçalar ile yazı baskısını ilk defa gerçekleştiren kişi olmuştur. Bir anlamda ilk matbaanın da kurucusu diyebiliriz. Bu gelişmeyi tekil mekanik bir gelişme olarak değerlendirmek son derece sınırlı olur. Oluşturduğu sistem sayesinde görsel bir malzemenin birçok baskısı yapılabilir hale gelmiştir. Görsel anlatımın ve ifade edişin böylesine teknik bir imkanla çoğaltılabilir hale gelmesi elbette başka sonuçlar da doğuruyor. İlk baskıların dini kitaplar olduğunu düşünecek olursak dinin yaygınlaşması, daha uzak coğrafyalara taşınabilmesi, okur-yazarlığın artması, özgür düşüncenin yaygınlaşması, bilimsel çalışmaların gelişerek daha geniş kitlelere ulaşması gibi daha birçok toplumsal değişim ve gelişmeye de aracılık ettiği sonucuna da varabiliyoruz.


13. Soru

Mısır’daki hiyeroglifleri görsel okuryazarlık ile ilişkilendirecek olursak varılacak sonuçlar neler olabilir?

Cevap

Resmedilenler içerisinde yer alan şekillerin, çizimlerin, resimlerin tek tek ne anlam ifade ettiğini, ne tür seslerin yerine geçmeye çalıştığını ve bir bütün anlatım içerisinde nasıl bir dil ve anlatım sisteminden yararlanmaya çalıştığını tartışabiliriz. Bu yönde düşünmenin yanı sıra hiyerogliflerin oldukça karmaşık ve derin bir yazı tekniği olması nedeniyle Mısır’da yazı yazabilen ve okuyabilenlerin sayısının da son derece sınırlı olduğu ve okur-yazarlığın sadece özel ve ayrıcalıklı bir kesime ait bir durum olduğu sonucuna da varabiliriz. Genellikle yazının anıtlarda ve dini metinlerde yer aldıklarını görüyoruz.


14. Soru

Picasso dönemin toplumsal gelişmelerini nasıl kayda almıştır? 

Cevap

Alman savaş uçaklarının General Franko’nun emriyle yakıp yıktığı yerlerden biri de küçük bir Bask şehri olan Guernica’dır. Tarih ise Nisan 1937’dir. Picasso da bu tarihi olaylara ve yıkımlara tanıklık etmektedir. Kendi içsel tartışmaları içerisinde söz konusu olan bu bombalamaların ve askeri harekatın insan hayatı için bedeline yer vermektedir. Kasabanın ismiyle Guernica olarak adlandırdığı tablosuyla gerçekleşen olaylara ilişkin duygusal bir tepki ortaya koymaktadır


15. Soru

Hollandalı ressam Rembrandt’ın 1632’de tamamladığı Anatomi Dersi adlı resmi hangi açıdan görsel belge olarak değerlendirilebilinir?

Cevap

Hollandalı ressam Rembrandt’ın 1632’de tamamladığı Anatomi Dersi adlı resmi ve diğer benzer çalışmaları günümüzde farklı aydınlatma biçimlerinin temelini oluşturmuştur. Günümüzde Rembrandt aydınlatma olarak geçen Işığın ve gölgenin bir arada kullanımının ve ortaya koyduğu dramatik etkinin temellerini o döneme ait resimlerinde buluyoruz. Daha derinlemesine incelemeler sonucunda resmin ötesinde değerlendirme ve tartışmalara da varabiliyoruz. Örneğin, “Dr. Nicolaes Tulp’un Anatomi Dersi”, adlı resminde Rembrandt’ın anatomik araştırmaları konu aldığını görüyoruz. Çünkü, o dönemde yer alan anatomik çalışmaların sonuçta Avrupa’da yaşam süresi beklentilerini artırdığını görüyoruz. O dönemlere ait kesin istatiksel veriler elde olmamakla beraber Rembrandt’ın eseri ve benzer çalışmalar dönemin gelişmelerini ortaya koyan görsel belgeler olarak da değerlendiriliyor.


16. Soru

Görsel okuryazarlık ne demektir?

Cevap

Görsel iletişimin görseller kullanarak mesaj yollama ve alma süreci olduğunu söylemiştik. Bu bağlamda, görsel okuryazarlık da “görsel öğelerden anlam üretme veya anlam inşa etme becerisi” olarak tanımlanabilir. Görsel okuryazarlık, başkaları ile iletişimdeyken
özellikle görsellerin kullanılması ve anlaşılması konusunda belli becerileri kullanmada kişiyi etkinleştiren bir anlayışı da içerir. Görsel okuryazarlık, gözler ile görünen ile aklımız ile algılanandır. Bu ilişkiyi kuran kişiler “görsel dili” okuyup yazabilirler. Bu, görsel mesajların çözümlenebilmesi ve yorumlanabilmesi ile anlamlı görsel iletişim kurabilme ile düzenleyebilmeyi de içerir. Görsel okuryazarlık, görsellere ait içeriklerin yorumlanması olduğu kadar bu içeriklerin sosyal etkisinin incelenebilmesi ile amacının, hedef kitlesinin ve sahiplik ilişkilerinin tartışılabilmesi anlamına da gelir. O yüzden, çizgi filmlerin veya bilgisayar oyunlarının incelenmesinden başlayarak, bu film ve oyunlardaki karakterlerin incelenmesi, sosyal medyanın görsel öğelerinin ne amaçla kullanıldığı gibi geniş bir yelpazede çok çeşitli bir sorgulama
alanını içermektedir. 


17. Soru

Görsel tasarımların günümüzdeki hedef kitlesi eskiye oranla nasıl olmuştur? 

Cevap

Görsel tasarımların günümüzdeki hedef kitlesinin veya bir başka deyişle tüketicisinin durumunun da farklılaştığını bir kere daha anımsayalım. CNN veya TRT gibi haber yayını yapan kanallarda yer alan ve gün geçtikçe artan “kişisel görüntüleri” hatırlayalım. İçinde bulunduğumuz çağda artık en sıradan insanın bile bir film yönetmeni gibi davranabildiğini ve çektiklerini YouTube’a yükleyebildiğini
veya önemli ise haber kanallarında yayınlatabilmektedir. Bugün geldiği nokta bakımından “görsel okuryazar olmak” demek aynı zamanda görsel tasarımların karşılıklı yorumlarda bulunulduğunu ve görüntü ile taşınan olayın içeriğinin nasıl bambaşka bir boyuta taşınıp tartışıldığını da unutmayalım.


18. Soru

Gelişen teknoloji görsel okuryazarlık adına farklı felsefi ve ideolojik sonuçlar doğurmaktamıdır?

Cevap

Yaşanan tüm gelişmeler doğrultusunda ortaya çıkan yeni teknolojilerin de “görsel okuryazarlık” adına farklı felsefi ve ideolojik sonuçlar doğurduğunu da söyleyebilmeliyiz. Sayısal teknolojiler ile görsel ifade etme, ortaya koyma ve paylaşma biçimlerinin ve anlamlarının da değişim içerisindedir. 2000’lerin başında 36 adet kareden oluşan film ruloları belli bir maliyeti üstelenerek çektiğimiz fotoğrafları hemen ardından sonuçları görebilmek için banyo ettirip kartlara bastırıyorduk. Bugün ise sayısal teknolojiler ile sınırsız sayıda fotoğraf çekip, istediklerimizi saklıyor ve istediklerimizi silebiliyoruz. Lütfen içimizde kaç kişinin artık kartlara baskı yaptırdığını kendinize sorun. 
Kartlara baskının yerini internet ortamlarında paylaşılan sayısal fotoğraflar almadı mı? O halde, sayısal teknolojilerin fotoğrafı demokratikleştirdiğini söyleyemez miyiz? Elbette söyleyebiliriz. En azından bunu tartışabiliriz. Bu konuların ve soruların da görsel okuryazarlığın temel tartışma alanları içerisinde olduğunu unutmamalıyız.


19. Soru

Bireyin tanıklık ettiklerine karşı “görsel okuryazar” olabilmesi için hangi temel değerlendirmeleri yapabilmesi gerekir?

Cevap

Bireyin tanıklık ettiklerine karşı “görsel okuryazar” olabilmesi için en azından şu temel değerlendirmeleri yapabilmesi gerekir:
• Görsel parça veya bütünlerin konusunu anlayabilmeli,
• Görsel parça veya bütünlerin içinde bulundukları kültürel yapıda kazandıkları ve sahip oldukları anlamı anlayıp yorumlayabilmeli,
• Görsel parça veya bütünlerin stil ve düzenini görsel yapı açısından değerlendirebilmeli, 
• Görsel parça veya bütünlerin üretilmesinde kullanılan teknikleri inceleyebilmeli,
• Görsel çalışmanın estetik değerini değerlendirebilmeli,
• Görsel çalışmanın değerini, amacı ve hedef kitlesi açısından değerlendirebilmeli,
• Görsel öğe veya bütünün ortaya koyduğu topyekün sinerjiyi, etkileşimi, yeniliği, etkin yanını ve hissettirdiklerini de tartışabilmeli.


20. Soru

İçinde bulunduğumuz yirmibirinci yüzyıl aynı zamanda hangi adla anılmaktadır? Açıklayınız. 

Cevap

İçinde bulunduğumuz yirmibirinci yüzyıl görüntülerin önemli aracılık rolü oynadığı bir durumu ortaya koyuyor. Farklı tartışmalarda ve yorumlardan da hatırlayabileceğiniz gibi içinde bulunduğumuz yirmibirinci yüzyıl aynı zamanda “ağ toplumu çağı” olarak da adlandırılıyor. Metinlerin, fotoğrafların, filmlerin ve daha birçoğunun oluşturduğu görsel düzenlemelerin yer aldığı sosyal ve yeni medyanın yaygınlaşması ve yeni örgüler sunması ağ toplumu tanımını da beraberinde getirmektedir.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v