İletişim Kuramları Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Eleştirel Yaklaşımlar
Eleştirel yaklaşımları anaakım yaklaşımlardan ayıran temel nitelikler nelerdir?
Kitle iletişimiyle ilgili araştırmalarda; pozitivist, deneysel, davranışçı, yapısal-işlevselci yönelimlerle belirlenen anaakım iletişim çalışmalarının toplumsal olguları soyutlayan, var olan sistemin dengesini sürdürme yollarını araştıran mantığına ve hipotezlerine karşı gelişen araştırmaların bütünü eleştirel yaklaşımlar niteliği olarak değerlendirilebilmektedir.
İletişim alanındaki eleştirel yaklaşımların ortak noktası nedir?
İletişim alanındaki eleştirel yaklaşımların ortak noktası, tüm toplumsal ilişkilerin ve iletişim ilişkilerinin aynı zamanda iktidar ilişkileri olduğu; bu iktidar ilişkilerinin de karmaşık bir toplumsal sistemde tahakküm (baskı, zorbalık, hükmetme) biçimini aldığı varsayımıdır. Eleştirel yaklaşımlar “toplumsal bütünleşme”yi “toplumsal denetim” olarak yeniden tanımlarlar.
Anaakım kuramlarını eleştiren eleştirel yaklaşımların çıkış noktası olarak kabul edilen düşünür kimdir?
Eleştirel yaklaşımlar, kitle iletişiminin ulusal ve uluslararası bağlamlardaki siyasal ekonomisinden egemen ideolojiler ve bilinç yönetimi ilişkisine kadar çeşitlenen geniş bir araştırma alanını kapsar. Pozitivist-deneyci yaklaşımlarla belirlenen anaakım kuramlarını eleştiren bu yaklaşımların çıkış noktası, büyük oranda Karl H. Marx’ın görüşleridir.
Marx’a göre, toplumsal yaşamın temelini ne oluşturmaktadır?
Tarihsel hareketin gücü, evrimin belirli anlarında üretim güçleri ile üretim ilişkileri arasındaki çelişkidir. Marx’a göre, toplumsal yaşamın temelini üretim süreci oluşturur. Üretim sürecinin temel ögesi işgücüdür. İşgücünün temel amacı ise doğal kaynakları ya da hammaddeleri işleyerek yaşamın temel gereksinmelerini üretmektir.
"Siyasal ekonomi" hangi düşünür ile birlikte bir bilim dalık olarak kendini var etmeye başlamıştır?
Siyasal ekonomi bir bilim dalı olarak Adam Smith ile birlikte yerleşmiştir. Kavram, 1700’lü yılların ikinci yarısında hem bir “ekonomi kuramı”nı hem de “ekonomi politikası”nı ifade etmeye başlamıştır.
İletişim çalışmalarındaki ekonomi politik yaklaşımlara göre kitle iletişim araçlarının meta ve artı değer üretme sürecini kısaca açıklayınız.
Bir mal yalnızca kullanım amacıyla değil de başka bir ürünle değiştirme ya da satma amacıyla üretiliyorsa “meta” olur. Kapitalizm bir meta üretimi sistemidir ve doğası gereği her şeyi metalaştırır. Üretilen malın fiyatı ile bu malın üretimi için ödenen ücret arasındaki fark ise artı-değerdir. Kitle iletişim araçları da doğrudan meta üretirler ve bu üretim sırasında artı-değer yaratırlar. Kitle iletişim araçları metaların reklamını yaparak da dolaylı olarak başka alanlardaki meta üretiminde artı-değer yaratırlar.
Eleştirel siyasal ekonomi yaklaşımını kısaca açıklayınız.
Eleştirel siyasal ekonomi, incelediği konulara ilişkin gerçekçi bir kavrayışı varsayar. Bir başka deyişle çalışırken kullandığı kuramsal yapılar, olayları, iç yüzünü ve temelindeki nedenleri düşünmeksizin yalnızca dış görünümleri ile incelemez. Eleştirel çözümleme, gerçek dünyadaki gerçek aktörlerin yaşantılarını ve fırsatlarını biçimlendiren gerçek sınırlamaları açığa çıkarmak üzere asıl olarak eylem ve yapı sorunlarıyla ilgilenir.
Golding ve Murdock'a göre eleştirel siyasal ekonominin, anaakım ekonomi biliminden farklılaştığı noktalar nelerdir?
Eleştirel siyasal ekonomi, anaakım ekonomi biliminden dört özellik açısından farklılaşır. Golding ve Murdock, bu özellikleri şöyle sıralamaktadırlar:
- Eleştirel siyasal ekonomi bütüncüldür. Ekonomiyi ayrı ve uzmanlaşmış bir alan olarak ele almak yerine, ekonomik örgütlenme ile siyasal, toplumsal ve kültürel yaşam arasındaki etkileşimle ilgilenir. Kültür konusunda, özellikle ekonomik dinamiklerin kamusal kültürel anlatımın yayılım alanı ve çeşitliliği ile bunlardan farklı toplumsal grupların yararlanabilirliği üzerindeki etkiyi araştırırlar.
- Eleştirel siyasal ekonomi tarihseldir. Hem dinamik hem de sorunlu olarak tanımladığı geç kapitalizmin incelenmesi ve betimlenmesiyle ilgilenir. Eleştirel siyasal ekonomi, bu tarihsel konumlanışı nedeniyle zaman ve mekanın tarihsel özelliklerini dikkate almayan yaklaşımlardan farklıdır.
- Merkezi olarak kapitalist girişim ile devlet müdahalesi arasındaki dengeyle ilgilenir.
- Adalet, eşitlik, kamu yararı gibi temel ahlaki sorunlarla ilgilenebilmek için verimlilik gibi teknik konuların ötesine gider.
Kültürel bağımlılık yaklaşımını kısaca açıklayınız.
Kültürel bağımlılık yaklaşımı, özellikle Latin Amerika ülkelerine ilişkin araştırmalarla geliştirilmiştir. Bu yaklaşım, merkez (endüstrileşmiş) ülkeler ile periferi (yan/üçüncü dünya ülkeleri) arasında bir tarafın egemenliğine dayanan dengesiz ekonomik ilişki varsayımına dayanır. Ülkeler arasındaki ekonomik bağımlılığın beraberinde kültürel bağımlılık getirdiği üzerinde durulur.
Kültürel bağımlılık yaklaşımına göre kitle iletişim araçlarının görevi nedir?
İdeolojik egemenlik kavramını temel alan kültürel bağımlılık yaklaşımı, bağımlılık ilişkilerinin pekiştirildiği her yerde ideolojik egemenlik sürecinin var olduğunu belirtir. Bu sürecin bir aracı olarak kitle iletişim araçlarının görevi, kapitalizme özgü değerleri yaymak ve temel nitelikleriyle ulusal bağlamın dışında olan davranışlara özendirmektir. Bu değerler kapitalizmin hegemonyacı merkezlerinde yaratılmakta, bu nedenle de dış çıkarlar tarafından yönetilmekte ve ulusal çıkarlara karşıt olmaktadır.
Herbert Schiller’e göre kültürel emperyalizm nedir?
Schiller’e göre kültürel emperyalizm, “Bir toplumun modern dünya sistemi içine çekilmesi amacıyla onun hakim toplumsal katmanının, dünya sisteminin tahakküm merkezinde geçerli değer ve yapılara uygun hale getirilmek, hatta bunlara güç katmak üzere kendi toplumsal kurumlarını şekillendirmesi için cezbedildiği, baskı altına alındığı, zorlandığı, bazen rüşvetle elde edildiği bir süreçler toplamıdır.”
Schiller'in haberleşme özgürlüğü görüşünü kaçıklayınız.
Schiller, haberleşme özgürlüğü görüşünün dayandığı varsayımların maskesini indirerek iletişimde kullanılan araçların çözümlenmesini, sermayenin uluslararası yayılması bağlamına yerleştirmiştir. Schiller’e göre bireysel ifade özgürlüklerinin korunması gibi ifadelerin ardında; hem ekonomik (kendi ürünlerinin dağıtımı) hem de (kapitalizmle tutarlı değerlerin korunması yoluyla) ideolojik olarak içeriğin belirlenmesinde merkezi yeri emperyalist çıkarlara veren, uluslararası şirketler bulunmaktadır.
Kültürel emperyalizm görüşüne yöneltilen temel eleştiriler nelerdir?
Kültürel emperyalizm görüşüne yöneltilen eleştirilerden biri; iletişim sürecinde izleyicilerin pasif olmadıkları, kendilerine değişik yollardan ulaşan iletilerden kendi anlamlarını yaratabildikleri, hegemonyacı anlamlara karşı direniş noktaları oluşturabildikleri yönündedir. “Aktif izleyici” varsayımına dayanan bu tür araştırmalar, aynı sonuca varmasalar da etki araştırmaları geleneğine dayanır. Aktif izleyici ve alımlama kuramının eleştirileri ise izleyicinin küresel medya holdingleri ya da kültürel politika üzerinde çok az etkisi olduğu yönündedir.
Medya emperyalizmi yaklaşımını kısaca açıklayınız.
Oliver Boyd-Barrett tarafından 1977’de ortaya atılan medya emperyalizmi tezi, güç dengesizlikleri ve medya akışını ele almaktadır. Boyd-Barrett’e göre medya emperyalizmi, herhangi bir ülkedeki medya sahipliği, yapısı, dağıtım veya içeriğinin tek başına veya birlikte, diğer ülke veya ülkelerin medya çıkarlarının önemli miktarda dış baskısına maruz kalması sürecidir. Buna göre, medya emperyalizminin dört biçimi vardır:
- İletişim medyasının şekli: Alıcının kullandığı teknoloji
- Endüstriyel yapı setleri
- Medya firmalarındaki ideal pratikle ilgili neyin nasıl yapılacağını içeren değerler
- Belli kitle iletişim araçları içeriklerinin (ürünlerin) ithali.
Deregülasyon nedir?
Deregülasyon, yasal düzenlemelerin ortadan kaldırılarak kamu mallarının özel kesime devredilmesidir. Kavram olarak “kuralsızlaştırma” ya da “serbestleştirme” gibi karşılıkları olan deregülasyon, kitle iletişiminin kamu gücünün denetiminden çıkmasını ifade eder.
Frankfurt Okulu’nun en önemli üyeleri kimlerdir ve temel çalışma alanları nelerdir?
Frankfurt Okulu’nun en önemli üyeleri Max Horkheimer, Theodor W. Adorno, Herbert Marcuse, Leo Lowenthal ve Franz Neumann’dır. Bu düşünürler, kültür ve modernizmle ilgili sorunlar üzerine yoğunlaşmışlar, Marksist toplum teorisini varoluşçuluk ve psikanalizle tamamlamaya çalışmışlardır.
Frankfurt Okuluna yöneltilen temel eleştiriler nelerdir?
Frankfurt Okulunun Eleştirisi Genel olarak Frankfurt Okulu düşünürleri kitle iletişim araçları konusunda kötümserdirler. Okulun çalışmaları kitle iletişim araçlarına ve kültür endüstrisine hem burjuva bireyciliğini hem de işçi sınıfının devrimci potansiyelini yıkan ideolojik baskınlık rolü verir. Frankfurt Okulu düşüncesine getirilen eleştirilerden biri, kuramsal çerçevesinin yapısal bütünlüğünün olmayışıdır. Eleştirel kuram, ayrıntılı çözümlemelerden çok genellemelerden oluşmuştur. Frankfurt Okulu düşünürleri daha çok ideoloji konusu üzerinde odaklanırlar. Bu nedenle indirgemecilikle, seçkincilikle ve “Hegelci idealizmle” eleştirilirler.
Kültür endüstrisi kavramını kısaca açıklayınız.
Adorno ve Horkheimer, 1940’lı yılların ortalarında okulun genel yaklaşımını ifade eden “kültür endüstrisi” kavramını geliştirmişlerdir. Kültür endüstrisi kavramına göre, kültürel ürünler de diğer mallar gibi seri olarak üretilmekte, dağıtılmakta ve tüketilmektedir. Kültür ürünlerinin metalaşması ise boyun eğmeyi, tektipleşmeyi ve totaliterliği beraberinde getirmektedir. Kültür endüstrisi kavramı, kapitalist sistemin ve endüstri toplumunun kendini altyapıda ve üstyapıda, her düzeyde nasıl yeniden ürettiğini ve meşrulaştırdığını açıklamada kullanılmaktadır. Bu kavramla, kültür ile endüstrinin birleşiminden doğan yeni bir ekonomik, toplumsal ve siyasal gerçekliğin eleştirel değerlendirilmesi yapılır.
Kültürel çalışmalar, iletişim alanını nasıl tanımlamaktadır?
Kültürel çalışmalar, iletişim alanını toplumsal tahakküm ve iktidar için çeşitli sınıfların bir söylem savaşı verdiği yerlerden biri olarak tanımlar.
İngiliz Kültürel Okulunun önde gelen temsilcileri kimlerdir ve temel çalışma alanları nelerdir?
İngiliz Kültürel Okulu, Frankfurt Okulu’na benzer şekilde kitle kültürüne eleştirel bir bakış açısı sunmuştur. Kültürel çalışmaların biçimlenmesinde Richard Hoggart, Raymond Willams ve Edward Palmer Thompson’ın çalışmaları önemli olmuştur. İngiliz kültürel çalışmaları ya da Birmingham Okulu, İkinci Dünya Savaşı sonrası İngilteresinde kültür, endüstri, demokrasi ve sınıf arasındaki ilişkileri, medya içerikleri, popüler kültür ürünleri ve edebi metinleri inceleyerek ortaya koyan bir okul olarak tanımlanabilir.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 7 Gün önce comment 11 visibility 17769
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1149
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 607
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2736
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 903
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25564
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14500
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12507
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12494
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10421