Bireyler Arası İletişim Dersi 8. Ünite Özet

Bireylerarası İletişimi Geliştirme Biçimleri

Bireylerarası İlişkileri Düzenleyen İlkeler

İnsan davranışlarını yönlendirmede temel ilke; davranışlar ne denli akla uygun olursa, ilişkilerde anlamlı bir uyum, güzellik, zarafet sağlanabilir biçiminde ifade edilen ilkedir. Bunun yanı sıra konuşma, dinleme, sorun çözme, kısaca iletişim kurma ve ilgili davranış biçimlerini kapsamaktadır.

İnsan ilişkilerini başarıya yönlendirmede konuşma, büyük önem taşımaktadır. Kişinin konuşma biçimi, seçtiği sözcükler, sözcükleri kullanma becerisi, konuşurken takındığı jest ve mimikler, ses tonu bu alandaki önemli noktalardan bazılarıdır.

Kişinin konuşma biçimi, karşısındakinin davranışını yönlendirir, onun olumlu ya da olumsuz tepkisine neden olur. Bu nedenle konuşmaya başlama sırasında seçilen sözcüklere özen gösterilmeli, bir eleştiri, bir direktif, bir olumsuzluk ifadesiyle söze başlanmamalıdır. İfadelerin doğru anlaşılması için açık ve net konuşmak gereklidir. Bunun için de karşıdaki kişi ile konuşurken genel ifadelerden kaçınmak ve belirgin ifadeler kullanmak gerekir. Kişilerarası ilişkilerde duygu, düşünce ve istekler somut olarak dile getirilmelidir.

Konuşma biçimi, bazı kişilerde yoğun eleştirel bir nitelik taşıdığında, bu tür konuşmalar insanların istek ve zevklerini kırar ve kişilerin atılım gücünü yok edebilir. Bunu engellemek için eleştiride denge sağlanarak, olumlu ve olumsuz yönler birlikte ele alınarak, yerinde, yumuşak, anlayışlı ve hoşgörülü bir konuşma yapılmalıdır. Bu tarz bir konuşma, eleştirinin yapıcı etkisini artırabilir.

Eleştiri, başka insanların düşünce ve davranışları hakkındaki kendi düşünce ve duygularımızı ifade etmek olarak tanımlanabilir. Eleştiri yaparken dikkat edilmesi gerekenler şöyle sıralanabilir:

  • Eleştiri yapmanın karşınızdakinin yararına olduğuna inanın,
  • Eleştiri için uygun yeri ve zamanı seçmeye dikkat edin,
  • Karşınızdakini aşağılamayın,
  • Gelişmeleri vurgulayın,
  • Karşınızdakine ilgi gösterin,
  • Kendi duygularınızı denetim altında tutun,
  • Aldığınız eleştiriden yararlanmaya çalışın.

Eleştiri, bir insanın hem kendine dair algısını yıkmanın hem de ilişkileri zehirlemenin en hızlı yoludur. Sürekli eleştiren biri kimse tarafından hoş karşılanmaz, bu tip insanlarla iletişim kurmak tercih edilmez.

Eleştiri yapıcı eleştiriler ve yıkıcı eleştiriler olmak üzere ikiye ayrılır. Yapıcı ve yıkıcı eleştiri arasındaki fark eleştiren kişinin tutumundan kaynaklanmaktadır. Yapıcı eleştiri, karşımızdaki kişinin anlattıklarından dolayı onu kırmadan onu eleştirmektir.

Yapıcı eleştirinin amaçları şöyle sıralanabilir:

  • Daha iyi olmasına yardım etmek
  • Bir şeyin farkına varmamızı sağlamak
  • Endişe ya da ilgi belli etmek
  • İletişim kanallarını açık tutmak
  • Fikir ayrılıkları olduğunda havayı temizlemek
  • Bizi olumlu değişiklikler yapmaya motive etmek

Yıkıcı eleştirinin amaçları ise şunlardır:

  • Can yakmak ya da küçük düşürmek
  • Yönlendirmek ya da kontrol etmek
  • Suçu atmak ya da suçlu hissettirmek
  • Dikkat çekmek

Bireylerarası iletişimde önemli olan unsurlardan biri de dinlemektir. Dinleme, insan ilişkilerini yönlendiren oldukça önemli bir ilkedir. Dinleyen ve anlayan kişiler çevreleriyle uyumlu ve dengeli kişilerdir. Karşıdaki kişiyi dinlemeden, dinlemek yerine söylenen şeyi anlamadan kendi bakış açımızı dile getirmeye çalışmak iletişim ve ilişkiyi kötü etkiler, hatta iletişim ve ilişki üzerinde yıkıcı bir etkisi vardır.

Dinlemek, mesaj alışverişinde çok büyük önem taşıyan bir süreçtir. Bunun nedeni iletişim sürecinde zamanımızın büyük bir bölümünü mesaj vermek değil almakla geçiriyor olmamızdır. Alınan mesajı sonuna kadar dinlemeden değerlendirmeye ve sonuca varmaya çalıştığımızda da iletişim sorunlarıyla karşı karşıya kalırız.

Önyargı

Türk Dil Kurumu sözlüğünde önyargı, “Bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı” olarak tanımlanmaktadır. Önyargı, belirli bir durum hakkında önceden bir yargıya varmak demektir. Temelinde mantıksızca sevmek ya da sevmemek olan önyargı, genelde bir tutum olarak ele alınır.

Önyargının iki temel ögesi vardır. Bunlardan birincisi, bir kişi ya da gruba karşı olumsuz bir duygunun var olmasıdır. İkincisi ise kişileri tanımadan onları bir grubun üyesi olarak değerlendirmek, yani kalıp yargılara sahip olmaktır.

Önyargıların en önemli özelliği insanları bir sınıflandırmaya tabi tutmasıdır. Ayrıca önyargılar, önyargının konusu hakkında basmakalıp yargılar oluşturur. Önyargının bir diğer özelliği ise insanlar arasında sosyal uzaklık yaratmasıdır. İnsanların kafasında, önyargıdan dolayı tutum nesnesine karşı olumsuz düşüncelerin oluşmasıyla beraber tutum nesnesinden uzaklaşma fikri de oluşur.

Önyargı insanlarda aşağılık duyguları oluşturabilir. Özellikle büyük grupların önyargıları ile karşı karşıya kalan azınlık grubun bireylerinde aşağılık duyguları oluşması mümkündür.

Stereotip (Kalıpyargılar)

Zihnimiz, algıladığı bilgiyi sınıflama ve adlandırma ihtiyacı duymaktadır. İnsanların bu biçimde sınıflanarak genel kategorilere oturtulması sonucunda ortaya çıkan kalıplara stereotip (kalıpyargı) denilmektedir. Kalıpyargı, özellikle sosyal ve bilişsel psikolojide farkında olmadan kararlarımızı ve seçimlerimizi etkileyen düşünce süreçleri olarak adlandırılmaktadır.

Stereotipler değişmeye karşı dirençli, ancak değişme potansiyeli olan şemalardır. Stereotipler, insanları bir takım türlere, tiplere bölmeyi ifade eden zihinsel yapıtlardır. Belli özelliklerin belirli insanlarda mevcut sanılmasını ifade ederler.

Stereoripler iki doğrultuda gelişmektedir:

  1. Genelleştirme Eğilimine Göre: Kendisini tanıdığımız bir veya birkaç kişinin özelliklerini, onunla aynı kategoride bulunan bütün diğer kişilere genellemesidir.
  2. Özelleştirme Eğilimi: burada, bir ülke, bir grup veya kategori hakkında sahip olduğumuz bir kanaati, bir grup, bir ülke veya kategoriden olan kimseye uygulamamız söz konusudur. Bu, daha çok uygulanan bir eğilimdir.

Empatik ve Empatik İletişim

Bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması empatidir. Empati veya eşduyum, bir başkasının duyguları, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır.

Empatinin gelişimi ile ilgili “Bryant Üç Faktör Teorisi”ne göre;

  • Duyguların doğuştan gelmesi: Duygular doğum yolu ile kişinin kazandığı özelliklerdir. Genel olarak kişinin uyaranlara verdiği otomatik tepkilerdir. Empati de otomatik olarak verilen tepkidir.
  • Duyguların uyarılma ile meydana gelmesi: Duygular çevreden gelen fiziksel uyarılar ile ortaya çıkan ve kişiyi farklı duygulanımlar içerisine sokan otomatik tepkilerdir. Empati de hem otomatik hem de koşullanarak ortaya çıkabilir.
  • Duyguların deneyimle oluşması: Duygular kişilerin kendi duygularının bilincinde olması, çeşitli durumlarda ortaya çıkan duygusal durumları tanımlama, düzenleme ve yönlendirme yeteneğine bağlıdır. Empati kişinin duygusal durumunu yönlendirme yeteneği ile ilgilidir.

Karşıdaki kişiyi anlamak, empatik iletişimde esastır ve süreç bunun üzerine kurulur. Bu süreç içinde üç önemli öğeden söz edilebilir:

  1. Empati kuracak kişi kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır.
  2. Empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gereklidir.
  3. Empati tanımındaki son öğe ise empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır.

Empati, dışımızdaki insanların inançlarını, duygularını, düşüncelerini kendi yaklaşımlarımızı dahil etmeden anlayabilmek, başkalarını “okuyabilmek” olarak tanımlanabilir. Empatide, dinlemesini bilmek işin en önemli bölümüdür. İnsanlar günün %70’ini iletişim kurarak geçirir, bunun %45’i ise dinlemeyi kapsar.

Empati kurmanın yararları şöyle sıralanabilir:

  • Empati yapacağımız kişiye içten davranmalıyız; bu durum onu bize yakınlaştıracaktır.
  • Empati ve iletişim, sözden önce davranış, bakış ve jest/mimiklerle başlar. Buna dikkat ederek iletişime yönelmek gerekir.
  • Yanlış anlaşılma/anlama durumunda karşımızdakine bunu düzeltmesi şansını vermeliyiz. Böylece uzun bir yanlış anlaşılmanın yükünden ve oluşturacağı muhtemel sıkıntılardan kurtulmuş oluruz.
  • Empati karşımızdaki hakkında daha fazla şey öğrenmemize olanak verir.
  • Dostluklar iyi empatilerin ürünüdür. Dostluk çemberinin gelişmesi sürekli empati ile mümkündür.
  • Dinlerken, konuşan kişinin, olduğu gibi kabul edildiğini hissettirerek güvenini kazanır ve kendini bize daha yakın hissetmesini sağlamış oluruz.
  • Anlamak rahatlatır ve öfkemizi azaltır. Yanlış anlaşılmalar empati aracılığıyla azalınca öfke de azalır, hatta yok olabilir.
  • Empati önyargılarımızın azalmasına neden olur ve bir dizi yanlışı engeller.
  • Kendimizi daha iyi hissetmek kurduğumuz iletişim ve empatinin kalitesiyle doğrudan ilişkilidir.
  • Hayatımızı sevimsiz kılan anlaşılamama/anlatamama duygusudur. Empatiyle bu sorun aşılır/aşılabilir.
  • İçe kapanık olmamız kendimizin dışındaki hayata kapıları kapatmak demektir. İletişim ve empatiyle dışarıyla daha sağlıklı alışveriş yapma olanağı buluruz.

Bireylerarası İletişimi Geliştirme

Bireylerarası iletişimde, bir ilişkinin analizi önemlidir. Bir ilişkiyi analiz etmek demek o ilişkiyi farklı bakış açılarından incelemek ve izlenebilecek en doğru yolu bulmak demektir.

Bir sosyal ilişkinin analizinde şu önemli aşamalar vardır:

  • İlişkinin sınırlarını doğru belirlemek,
  • Diğer kişilerin ilişkiden beklentilerini göz ardı etmemek,
  • Diğer kişiler hakkındaki izlenimlerinizi gözden geçirmek,
  • Diğer kişilerin sizin hakkınızdaki izlenimlerinin ne olduğunu anlamaya çalışmak,
  • Olağan dışı durumları incelemek,
  • İlişkinin amaçlarını belirlemek.

Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v