Tefsir Tarihi ve Usulü Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim

Tefsirin Tanımı Ve Niteliği

1. Soru

Tefsîr sözlük anlamı nedir?

Cevap

Keşfetmek, ortaya çıkarmak, üzerindeki örtüyü açmak, beyan etmek, açıklamak, anlaşılır hale getirmek gibi manalara gelmektedir.


2. Soru

Tefsîr kavram olarak ne demektir?

Cevap

Kur’ân âyetlerini Arap dili ve edebiyatı açısından tahlile tâbi tutup kastedilen manayı tespit etmek’tir.


3. Soru

Te’vîl kelimesi, sözlük manası nedir?

Cevap

Aslına dönmek anlamına gelen (??? )kökünden (?????) vezninde mastar olup, döndürmek ve herhangi bir şeyi varacağı yere vardırmak demektir.


4. Soru

Te’vîl’in Kur’ân bütünlüğü içerisindeki anlamları nelerdir?

Cevap

• Tefsîr, / Onun tefsîrini ancak Allah bilir (Âl-i İmrân (3), 7), • Sebep, ‘’ / Hakkında sabredemediğin şeylerin te’vîlini/sebebini sana bildireceğim (Kehif (18), 78), • Sonuç./ Bu daha iyidir ve te’vîl/sonuç bakımından daha güzeldir (Nisâ (4) 59), • Rüyâ tabiri, / Ve Yûsuf dedi ki: Babacığım! İşte bu daha önce gördüğüm rüyanın te’vîli/tabiridir (Yusuf (10), 100).


5. Soru

Tefsîr ile Te’vîl arasındaki fark nedir?

Cevap

Tefsîr, tek anlama gelebilen; te’vîl ise, birden fazla manayı da içeren kelime ya da cümleler için söz konusudur.


6. Soru

Te’vîlin şartları nelerdir?

Cevap

• Te’vîle esas olan mananın, mecâz yoluyla da olsa lafzın kendisine delâlet ettiği manalardan olması lazımdır. • Te’vîlin anlam yönüyle açık bir âyete ters düşmemesi gereklidir. • Lafzın ilk anda akla gelen zâhirî anlamının dışında başka bir mananın verilmesine imkân tanıyan dînî bir delile dayanması zorunludur.


7. Soru

Te’vîlin çeşitleri nelerdir?

Cevap

Beyânî, burhânî ve irfânî te’vîldir.


8. Soru

Beyânî te’vîl nedir?

Cevap

Bu yöntem, daha ziyade kelâmcıların, fakihlerin, müfessir ve dilcilerin kullandığı bir yorum yöntemidir. Arap dilinin kuralları dahilinde hareket edilerek Kur’ân’dan anlamlar üretmek olarak tanımlanmaktadır.


9. Soru

Burhânî te’vîl nedir?

Cevap

Burhânî te’vîlin İslâm düşüncesindeki en meşhur kuramcısı İbn Rüşd’dür. Bu yüzden söz konusu te’vîli İbn Rüşd’ün anlayışı istikametinde tanımlamak gerekmektedir. Ona göre; nassları bütünsellik içinde ele alarak, zâhirî manalarına uygun düşecek şekilde yorumlamaktadır.


10. Soru

İrfânî te’vîl nedir?

Cevap

Bu te’vîl tarzı da tasavvuf erbâbının kalbine sezgi, keşf ve ilham yoluyla doğan bir bilgi türüdür.


11. Soru

Tefsîr ve te’vîl kavramları arasındaki başlıca farklar nelerdir?

Cevap

• Tefsîr, Hz. Peygamber ve sahâbeden geldiği için kesinlik arzeder; ancak te’vîl herhangi bir karîneden/delilden dolayı lafzın muhtemel manalarından birisini tercih etmek anlamı taşıdığı için katiyet (kesinlik) ifade etmez. • Tefsîr, ekseriya âyetlerin lafızlarında, te’vîl ise manalarında görülür. • Tefsîrde hakikate delâlet ettiği için ekseriyetle tek bir anlam, te’vîlde ise yoruma müsait olması hasebiyle birden çok anlam söz konusudur. • Tefsîr hakikat yoluyla lafızların zâhirî manalarını, te’vîl ise onların içsel anlamlarını ortaya çıkarmaktadır. • Te’vîl ekseriya semâvî kitaplarda kullanılır, tefsîr ise bu kitaplarda kullanıldığı gibi bunların dışındaki kitaplarda da kullanılmaktadır.


12. Soru

Tercüme kelimesi sözlükte ne anlama gelir?

Cevap

Bir kelâmı bir dilden başka bir dile çevirmek, bir sözü diğer bir dilde tefsîr ve beyân etmek, bir lafzı kendisinin yerini tutacak başka bir lafızla değiştirmek gibi manalara gelmektedir.


13. Soru

Tercüme çeşitleri nelerdir?

Cevap

Lafzî ve tefsîri tercümedir.


14. Soru

Lafzî tercüme nedir?

Cevap

Nazmında yani söz dizimi ve tertibinde aslına benzemesi gözetilen tercüme çeşididir.


15. Soru

Tefsîrî tercüme nedir?

Cevap

Asıl dildeki kelimelerin tertibine ve nazmına bağlı kalmaksızın herhangi bir sözün anlamını bazı şerh ve izahlarla başka bir dile nakletmekten ibarettir.


16. Soru

Tefsîrle tercüme arasındaki farklılıklar nelerdir?

Cevap

• Tercümeyle, asıl metinden müstağni olma kastedilir. Tefsîr aslın aynı olmayıp açıklamasıdır. • Tercümede istidrat (daha fazla izah ve açıklama) mümkün değildir. Tefsîr ise böyle değildir. Onda istidrat yapmak caiz, hatta bazen gerekli bile olmaktadır. • Tercüme örf yönünden aslın bütün mana ve maksatlarına uygunluk manasını taşır. Tefsîr için böyle bir durum söz konusu değildir. Tefsîr aslın bütün mana ve maksatlarına uygun olma manasını ihtiva etmez. • Tercüme, teknik anlamda mütercimin naklettiği maksat ve manaların, tercümesi yapılan sözün ifade ettiği anlamlar olduğuna ve bu sözün sahibinin de söz konusu anlamları kasdettiğine dair bir güven duygusu vermelidir. Halbuki tefsîr böyle değildir. Ancak müfessirin yanında birçok delil bulunursa karşı tarafta böyle bir güven duygusu oluşur.


17. Soru

Meâl kavram olarak ne manaya gelir?

Cevap

Bir sözün manasını tam olarak değil de, biraz noksanıyla ifade etmek demektir.


18. Soru

Müfessir ne demektir?

Cevap

Kur’ân’ı başından sonuna kadar âyet âyet ele alıp belli bir yöntemle açıklamaya çalışan kiş demektir.


19. Soru

Müfessir ‘in bilmesi gereken ilimler nelerdir?

Cevap

• Arap dili ve Edebiyatı, • Kur’ân İlimleri, • Fıkıh, • Fıkıh Usûlü, • Hadis, • Sosyo-Kültürel Tarih, • Sosyal-Psikoloji, • Astronomi .


20. Soru

Tefsîr ilminin konusu ve gayesi nedir?

Cevap

Konusu Kur’ân, gayesi de Kur’ân’ın içerdiği yüce manaları ve hakikatleri araştırıp ortaya çıkarmak ve insanın bu hakikatlere göre bir hayat sürmesini sağlamaktır.


21. Soru

Kur’ân’ı tefsîr etmeyi zorunlu kılan hususlar nelerdir?

Cevap

• Bütün âyetleri muhkem yani tefsîre ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve anlaşılabilir nitelikte değildir. Bir kısmı böyle olmakla beraber bir kısmı da tefsîre ihtiyaç duyacak âyetlerden oluşmaktadır. İşte bu özelliği sebebiyle söz konusu kitabın tefsîr edilmesi elbette ki zarurîdir. • Yüce Allah Hz. Peygamber’e, Ey Peygamber! Sana Rabbinden gönderileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçilik görevini (insanlara) ulaştırmamış olursun (Mâide (5), 67). Sana Kur’ân’ı gönderdik ki insanlara indirileni onlara açıklayasın (Nahl (16), 44) âyetlerinde de ifade edildiği gibi Kur’ân’ı tefsîr etmesini emretmiştir. • Kur’ân, ilk muhataplarının terim olarak anlamını bilmedikleri salât/??????, zekât/?????? vb. birtakım kavramlara yeni mana ve mefhumlar yüklemiştir. • Kur’ân, müminlerin şahsî ve toplumsal hayatlarını düzenlemek gayesiyle ibâdât ve muâmelât konularında hükümler koymuştur. Bu hükümleri ortaya çıkarmak yalnızca Kur’ân metnini dilsel açıdan çözümlemekle mümkün değildir. • Kur’ân’da mecâz, kinâye, istiâre ve teşbih gibi edebî sanatların yer aldığı da bir vâkıadır. Tabii ki bu tarz âyetler söz konusu sanatları iyi bilenler tarafından tefsîr edilmelidir. • Kur’ân-ı Kerîm’de ayrıca bilimsel hakikatler içeren kevnî (kozmolojik) âyetler bulunmaktadır. Bu nassları bilimsel keşiflerden istifade ederek tefsîr etmek gerekmektedir. • Kur’ân ulûhiyyet, nübüvvet, insan, ibâdet ve âhiret gibi temel konuları da ihtiva etmektedir. Bu yüzden Kur’ân’ın beşerî telif mantığına uymayan bu farklı beyân tarzını, onun asıl gayesine uygun olarak tefsîr edip bütün muhataplarının zihnine yerleştirmek gerekmektedir. • Herkes kendi anlayışına göre Kur’ân’a mana verirse bir çok hatalar meydana gelir ve hakikatler kaybolur. Bu nedenle onun ehlince tefsîri yapılmalıdır.


22. Soru

Tefsîrde öznellik hangi sebeplere dayanır?

Cevap

Kur’ân’dan kaynaklanan öznellik, müfessirden kaynaklanan öznellik.


23. Soru

Tefsîr ilmi hangi ilimlerden yararlanmıştır?

Cevap

Hadis, siyer ve tarih ilminden; ayrıca hem Kur’ân’ın hem de bütün İslâmî ilimlerin dilini oluşturan Arapça’dan yararlanmıştır.


24. Soru

Kur’ân’dan kaynaklanan öznelliğin sebepleri nelerdir?

Cevap

• Muhkem âyetlerin anlaşılması ve yorumunda herhangi bir problem söz konusu değildir. Ancak müteşâbih âyetlerde antropomorfik (insan biçimci) ve sembolik bir dil kullanıldığı için onları anlamada bazı sıkıntılar bulunmaktadır. • Kur’ân-ı Kerîm, gaybî (metafizik) konulara da zaman zaman değinmektedir. Anlatılanların muhataplar tarafından tecrübe edilme imkânı da olmadığı için, söz konusu nassların farklı yorumlanmaları mümkün olabilmektedir. • Kur’ân, indirildiği dönemin Arap toplumundaki bireysel ve toplumsal hayatla ilgili cevaplar, tespitler, öğütler, tavsiyeler, emir ve yasaklara yer vermiştir. Bu tür nasslar da yorumcunun farklı bir şekilde onları anlamasına ve te’vîl etmesine yol açabilmektedir. • Esasen Kur’ân, bütün insanlığa hitap etmektedir. Yani Kur’ân aynı zamanda bilgi, kültür ve anlayış seviyesi itibariyle sıradan insanlardan filozoflara, bilim ve fikir adamlarına kadar geniş bir kitleyi muhatap almaktadır. Böyle olması sebebiyledir ki Kur’ân’ın anlam boyutuyla ilgilenen herkes gerek anlama gerekse yorumlama konusunda kişisel tercih ve yaklaşımlarda bulunmaktadır. • Müfessirlerin farklı anlayışlara gitmesine yol açan önemli bir öznellik sebebi de Kur’ân’ın farklı kırâatlerle okunmasıdır.


25. Soru

Müfessirden Kaynaklanan Öznellik sebepleri nelerdir?

Cevap

• Müfessirler akıl, zekâ, kabiliyet ve bilgi birikimi yönünden birbirlerinden farklı seviyede olması. • İnsanların farklı medeniyet, kültür, çevre ve ortamlarda sahip oldukları bilinç farklılığı da Kur’ân yorumcusunun öznel anlayışında etkili bir unsur olarak görünmektedir. • İlk dönemlerden itibaren Kur’ân tefsîrinde başlıca iki eğilim söz konusudur. Bunlardan biri naklî, diğeri aklî yaklaşımdır. • Bilindiği gibi insan, olgular dünyasında yaşamaktadır. Yani o, bulunduğu dünyaya ve yaşadığı çevreye aittir. Bu sebeple içinde var olduğu anlam dünyasından koparak yorumda bulunamaz. • İslâm düşünce tarihi boyunca çeşitli ilim dallarına mensup din bilginlerinin, Kur’ân nasslarını yorumlama konusunda farklı bakış açısı benimsedikleri anlaşılmaktadır. Bu gruplar içerisinde kesinlikle kabul edilemeyecek nitelikte olanı, Kur’ân nasslarının zâhirî tarafını hiç dikkate almayarak yalnızca bâtınî yönüne itibar etme anlayışıdır. İşte bu anlayışın tezâhürüne aşırı yorum denilmektedir.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi