Belge Yönetimi ve Ofis Uygulamaları Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
İş Sağlığı Ve Güvenliği Sistemi: Belgeler Ve Yaptırımlar
İşverenlerin “acil durumlara ilişkin” yükümlülükleri nelerdir?
İşveren; çalışma ortamı, kullanılan maddeler, iş ekipmanı ile çevre şartlarını dikkate alarak meydana gelebilecek acil durumları önceden değerlendirerek, çalışanları ve çalışma çevresini etkilemesi mümkün ve muhtemel acil durumları belirler ve bunların olumsuz etkilerini önleyici ve sınırlandırıcı tedbirleri alır. Acil durumların olumsuz etkilerinden korunmak üzere gerekli ölçüm ve değerlendirmeleri yapar, acil durum planlarını hazırlar. Kanun koyucu işverenin acil durumlarla mücadele için nasıl bir hareket planı izlemesi gerektiğini de belirlemiştir. İşveren acil durumlarla mücadele için işyerinin büyüklüğü ve taşıdığı özel tehlikeler, yapılan işin niteliği, çalışan sayısı ile işyerinde bulunan diğer kişileri dikkate alarak; önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda uygun donanıma sahip ve bu konularda eğitimli yeterli sayıda kişiyi görevlendirmeli, araç ve gereçleri sağlayarak eğitim ve tatbikatları yaptırmalı ve ekiplerin her zaman hazır bulunmalarını sağlamalıdır.
İşçiler işyerinde sağlık ve güvenlikle ilgili hangi kurallara uymakla yükümlüdür?
Herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmamak için işçiler işyerinde sağlık ve güvenlikle ilgili aşağıda belirtilen konulara uymakla yükümlüdür:
a. İşçiler, davranış ve kusurlarından dolayı, kendilerinin ve diğer kişilerin sağlık ve güvenliğinin olumsuz etkilenmemesi için azami dikkat gösterirler ve görevlerini, işveren tarafından kendilerine verilen eğitim ve ta-limatlar doğrultusunda yaparlar.
b. İşçiler, işveren tarafından kendilerine verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda, özellikle;
1. Makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını doğru şekilde kullanmak,
2. Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve kullanımdan sonra muhafaza edildiği yere geri koymak,
3. İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalardaki güvenlik donanımlarını kurallara uygun olarak kullanmak ve bunları keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek,
4. İşyerinde sağlık ve güvenlik için ciddi ve ani bir tehlike olduğu kanaatine vardıkları herhangi bir durumla karşı-laştıklarında veya koruma tedbirlerinde bir aksaklık veya eksiklik gördüklerinde, işverene veya sağlık ve güvenlik işçi temsilcisine derhal haber vermek,
5. İşyerinde, sağlık ve güvenliğin korunması için teftişe yetkili makam tarafından belirlenen zorunlulukların yerine getirilmesinde, işverenle veya sağlık ve güvenlik işçi temsilcisi ile işbirliği yapmak,
6. İşveren tarafından güvenli çalışma ortam ve koşullarının sağlanması ve kendi yaptıkları işlerde sağlık ve güvenlik yönünden risklerin önlenmesinde, işveren veya sağlık ve güvenlik işçi temsilcisi ile mevzuat uygulamaları doğrultusunda işbirliği yapmaktır.
İşverenlerin “iş sağlığı ve güvenliği organizasyonu kurma” yükümlülüğü neleri kapsar?
İş sağlığı ve güvenliğinin önlemeye çalıştığı riskler işyeri ve/veya işverenin iş organizasyonuna bağlı olarak ortaya çıkan risklerdir. Bu nedenle iş sağlığı ve iş güvenliğine yönelik korumaların işyerinden ve/veya iş organizmasından başlaması gerekmektedir. Kural olarak Kanun iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini işverenin kendisinin vermesini engellememektedir. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verebilmek için Kanun’un aradığı niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması halinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yürütülmesini kendisi üstlenebilir. İşveren iş sağlığı ve güvenliği hizmeti için Kanun’un aradığı niteliklere sahip olmasa da iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini belirli koşullarda kendisi veya işveren vekili aracılığı ile verebilir. Bunun için işyeri az tehlikeli sınıfında olmalı, işveren veya işveren vekili Bakanlıkça ilan edilen eğitimlere katılmış olmalıdır. Bu iki koşulun yerine getirilmiş olması durumunda işveren veya işveren vekilleri işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç diğer iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini kendileri yürütebileceklerdir.Diğer taraftan iş sağlığı ve güvenliği alanının düzenlenmesi birbirinden farklı uzmanlık alanlarında birden fazla işlemin yapılmasını zorunlu kıldığından, geleneksel işveren vekilliği aracılığı ile düzenleme yapılması beklenen koruma amacını gerçekleştiremeyecektir. Bu nedenle kanun koyucu, belirtilen istisna durumların dışında iş sağlığı ve güvenliği alanında belirlemiş olduğu hizmetlerin iş sağlığı ve güvenliği uzman personeli tarafından yerine getirilmesini öngörmüştür. Kanun işverene bu uzman personelden hizmet alma yükümlülüğü getirmiştir. Bundan dolayı işveren, iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi görevlendirmek zorundadır. İşyerinde çalışan sayısı on ve daha fazla ve işyeri çok tehlikeli sınıfında yer alıyorsa işveren sağlık personeli de görevlendirmelidir.
İş sağlığı ve güvenliğinin amacı nedir?
İş sağlığı ve iş güvenliğinin üç temel amacı bulunmaktadır. Bunlar;
1. Çalışanların korunması
• Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak,
• Çalışanları çalışma ortamından kaynaklanan sağlık ve güvenlik risklerine karşı korumak,
• Çalışanların sağlık, güvenlik ve refahını sağlamak ve geliştirmek,
2. İşletmenin korunması
• Kaza veya istenmeyen olayları önceden tespit edip gerekli önlemleri alarak, oluşabilecek direk ve dolaylı zarar ve ödemeleri önlemek,
3. Üretimin korunması
• Üretimin devamlılığını sağlamak,
• Verimi artırmaktır.
Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile ilgili yükümlülükleri nelerdir?
Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğe göre, çalışanlar uygulamaya konulan eğitim programları çerçevesinde iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerine katılmak ve eğitimlerde edindikleri bilgileri yaptıkları iş ve işlemlerde uygulamak ve bu konulardaki talimatlara uymak zorundadır. İşçilerin alınan her türlü önleme uyma yükümlülüğü, verilecek eğitimlere eksiksiz katılmalarını da kapsamakta, eğitim işçiye ek bir mali külfet yüklemedikçe, eğitimi işverenin kendisinin ya da gösterdiği bir kişi ya da kurumun vermesinin önemi olmaksızın işçinin eğitime katılması gerekmektedir.
İş sağlığı ve güvenliğinin temel kavramlarından olan “destek elemanı” ne anlamda kullanılır?
Destek elemanı, asli görevinin yanında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda özel olarak görevlendirilmiş uygun donanım ve yeterli eğitime sahip kişiyi ifade eder.
İşverenin önlem alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda işyerinde işin durdurulması veya işyerinin kapatılması mümkün müdür?
İşverenin önlem alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda işyerinde işin durdurulması veya işyerinin kapatılması mümkün olabilecektir. İş Kanunu’nda; bir işyerinin tesis ve tertiplerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde, makine ve cihazlarında işçilerin hayatı için tehlike olan bir durum tespit edilirse, bu tehlike giderilinceye kadar işin tamamen veya kısmen durdurulabileceği veya işyerinin kapatılabileceği hükmü bulunmaktadır.
İdari denetim sonucu iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinde herhangi bir eksiklik görüldüğünde ilk aşamada nasıl bir ceza uygulanmaktadır?
İdari denetim sonucu iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinde herhangi bir eksiklik görüldüğünde ilk aşamada para cezaları uygulanmaktadır. İdari yaptırımlar henüz bir zarar doğmadan uygulandığı için cezalandırmaktan çok onarmayı ve önlemeyi amaçlamaktadır. Bu bakımdan da iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması açısından büyük önem taşımakta ve oldukça etkili olmaktadır. İdari para cezaları her yıl Vergi Usul Kanunu uyarınca ilan edilen yeniden değerleme oranına göre arttırılmaktadır.
Cumhuriyet öncesi dönemde Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği konusunda ne tür gelişmeler yaşanmıştır?
Türkiye’de sanayileşme hareketi Cumhuriyet dönemi ile başladığı için iş sağlığı ve güvenliğine yönelik mevzuatın gelişimi de gecikmiştir. Cumhuriyet öncesi dönemde iş sağlığı ve güvenliği konusunda daha çok bölgesel nitelikte bazı hukuki düzenlemeler yapılmış ve asıl amaç üretimin devamlılığını sağlamaya yönelik olmuştur. Bu döneme yönelik en önemli düzenlemeler Ereğli kömür havzalarında çalışan işçilere yönelik olarak 1865 yılında çıkarılan Dilaver Paşa Nizamnamesi, yine aynı işkoluna yönelik olarak 1869 yılında çıkarılan Maadin Nizamnamesi ve 1921 yılında çıkarılan 151 sayılı Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun’dur. Genel olarak Ereğli kömür bölgesi ile sınırlı kalan, işçilerin çalışma ve dinlenme zamanlarını, ücretlerini, barınmalarını, iş kazalarına karşı koruyucu önlemleri, iş kazası durumunda ödenecek tazminatları içeren bu düzenlemeler, dönemin ilk çalışmaları olması bakımından önemlidir.
İşverenin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda işçinin çalışmaktan kaçınma hakkı var mıdır?
İşverenin gerekli olan iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda (örneğin bir kaynak işçisine işini yapması sırasında koruyucu gözlük vermemesi durumunda) işçinin iş görme borcunu yerine getirmesi olanaksız hale gelebilir. Bu durumda işçi gerekli önlemler alınıncaya kadar çalışmayı reddedebilir ve Borçlar Kanunu’nun 325. maddesine dayanarak çalışma yapmaksızın ücretini talep edebilir. Ancak işçinin çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabilmesi için, iş sağlığı ve güvenliği açısından sağlığını bozacak veya vücut bütünlüğünü tehlikeye sokacak yakın, acil ve hayati bir tehlike ile karşı karşıya kalmış olması gerekmektedir. Ancak bu tehlikenin varlığına yönelik değerlendirmeyi kendisi yapmayacak, işverene veya iş sağlığı ve güvenliği kuruluna başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını isteyecektir. Eğer kurul işçinin talebi yönünde karar verirse, işçi, gerekli önlemler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilecek ve bu dönem içinde ücreti ve diğer hakları da saklı kalacaktır.
Hangi olay iş sağlığı ve güvenliğinde yasal düzenlemelerin dönüm noktası olmuştur?
Yasal düzenlemelerin dönüm noktası Percival Pott’un baca temizleyicilerinin yakalandığı kanser hastalığı üzerine yapmış olduğu çalışmalar sonucu, İngiliz Parlamentosu’nun 1788 yılında kabul ettiği Baca Temizleyicileri Yasası’dır. En etkili mevzuat, 1833 yılında kabul edilen İngiliz Fabrikaları Yasası’dır. Bu iki yasanın temel özellikleri, önlemden çok, tazminatı gündeme getirmeleridir. Ancak, bu yasalar konunun diğer Avrupa ülkeleri tarafından da ele alınmasında etkili olmuşlar ve iş güvenliğine ilişkin çalışmalara ve fabrikalarda revirlerin kurulmasına yol açan diğer yasal düzenlemelerin gerekçesi olmuşlardır.
Cumhuriyet sonrasında Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği konusunda ne tür gelişmeler yaşanmıştır?
Cumhuriyet döneminde iş kazası ve meslek hastalığı ile ilgili ilk ve en önemli düzenlemelerin 1926 tarihli Borçlar Kanunu ve 1930 tarihli Umumi Hıfzısıhha Kanunu olduğu görülmektedir. Ayrıca 1936 tarihli ilk İş Kanunu ise devletin tüm yönleri ile işçi-işveren ilişkilerine müdahale ettiği ve iş sağlığı ve güvenliği konusunu ayrıntılı ve sistemli olarak düzenlendiği ilk kanundur. 1945 yılında ise İş Kazaları, Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu yürürlüğe girmiş ve aynı yıl Çalışma Bakanlığı kurulmuştur. Bakanlık; çalışma hayatının düzenlenmesi, çalışanların hayat standartlarının yükseltilmesi, verimliliğin arttırılması ve sosyal güvenliğin sağlanması ile görevli kılınmış, böylece devlet iş sağlığı ve güvenliğini sağlama görevini üstlenmiştir.
Türkiye’de anayasal düzeyde iş sağlığı ve güvenliğine yönelik hükümler ilk kez 1961 Anayasası’nda Sosyal ve İktisadi Haklar başlığı altında yer almış, daha sonra 1982 Anayasası’nda bu hükümlerde önemli bir değişiklik yapılmamıştır. Böylece çalışanların işyerlerinde iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmasını talep edebilmeleri, iş güvenliğinin sosyal riskleri önleyemediği durumlarda ortaya çıkan zararın tazmini ve asgari bir ekonomik güvencenin sağlanması anayasal dayanağa kavuşturulmuştur.
2003 yılında 4857 sayılı İş Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile çalışma hayatında yeni kavram ve düzenlemelere yer verilmiş ve getirilen yeniliklere bağlı olarak iş sağlığı ve güvenliği hükümlerinde de kapsamlı değişiklikler görülmüştür.
İş sağlığı ve güvenliği neden önemlidir?
Teknolojinin getirdiği makineleşmenin yanı sıra, yeni üretim yöntemleri, işe yabancılaşma ve işyerine ait olma duygusunun zayıflaması gibi nedenler iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda yaşanan maddi ve manevi kayıpları ürkütücü boyutlara ulaştırmaktadır. Her geçen gün yeni iş kazaları ve meslek hastalıkları ortaya çıkmakta, iş yerindeki bu tehlikeler her yıl çok sayıda işçinin yaralanmasına, hastalanmasına veya hayatını kaybetmesine neden olmaktadır. Hem çalışanların daha sağlıklı bir ortamda çalışmalarını sağlamak hem de beden ve ruh sağlıklarını korumak için mevzuatta belirtilen iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması gerekmektedir.
Sorunun sosyal boyutunun ötesinde bir de ekonomik boyutu bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliğinin sağlanamaması sonucunda ortaya çıkan iş kazaları ve meslek hastalıkları, işçiden başlayarak işyerine ve ulusal ekonomiye kadar uzanan büyük ölçekli maliyetlere neden olmaktadır.
İş sağlığı ve güvenliğinin temel kavramlarından olan “risk değerlendirmesi” ne anlamda kullanılır?
Risk değerlendirmesi, işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmaları ifade eder.
İşverenlerin “gerekli her türlü önlemi alma” yükümlülüğü nasıl açıklanabilir?
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu bağlamda mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü önlemin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar, çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önünde bulundurmalı, yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri almalıdır.
İşverenlerin “risk değerlendirmesi yapma” yükümlülüğü nasıl açıklanabilir?
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile işverene iş sağlığı ve güvenliği bakımından risk değerlendirmesi yapma veya yaptırma yükümlülüğü getirilmiştir. Buna göre işveren, çalışanların işle ilgili olarak sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır. Risk değerlendirmesi ile var olan risklerin neler olduğu, risklerin kaynağı, risklerden etkilenebilecek kişiler ve riskleri ortadan kaldırma faaliyetleri belirlenir.
İşverenlerin “iş kazaları ve meslek hastalıklarının kayıt ve bildirimi” yükümlülüğü neleri kapsar?
İşveren; bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutar, gerekli incelemeleri yaparak bunlar ile ilgili raporları düzenler. İşyerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanının zarara uğramasına yol açan veya çalışan, işyeri ya da iş ekipmanının zarara uğratma potansiyeli olan olayları inceleyerek bunlar ile ilgili raporları düzenler.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’nun ve işçinin talebine rağmen işverenin gerekli önlemleri almaması durumunda, işçinin, iş sözleşmesini feshetme hakkı var mıdır?
İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’nun ve işçinin talebine rağmen işverenin gerekli önlemleri almaması durumunda, işçinin, iş sözleşmesini feshetme hakkı doğmaktadır. İşçi Kurul kararının kendisine bildirildiği tarihten itibaren altı işgünü içinde “iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı ve yaşayışı için tehlikeli olursa” hükmüne dayanarak iş sözleşmesini haklı nedenle derhal feshedebilir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olduğu için bu süre içinde fesih hakkını kullanmayan işçinin daha sonra iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması nedeniyle derhal fesih hakkı bulunmayacaktır.
Sanayi devrimi sonrasında hangi kuruluşlar iş sağlığı ve güvenliği yönünden önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir?
Sanayi Devriminin yarattığı ve insanlık onuru ile bağdaşmayan ağır ve sağlıksız çalışma koşulları iş kazalarının ve meslek hastalıklarının büyük boyutlara ulaşmasında etken olmuştur. Bu amaçla özellikle kadın ve çocuk işçileri koruyucu dar kapsamlı bazı hukuki düzenlemeler yapılmışsa da, bu dönemde etkin bir iş denetimi sisteminin kurulmamış olması ve hüküm süren yoksulluk, yapılmak istenen iyileştirmelerin uygulanmasına engel olmuştur. Bu dönemde, Sendikalar, ILO, WHO, Milletler Cemiyeti ve bu kuruluşlarla işbirliği yapan birçok kuruluş iş sağlığı ve güvenliği yönünden önemli çalışmalar gerçekleştirmişlerdir. Özellikle ILO ve WHO’nun katkılarıyla, Sanayi Devrimi’nin yarattığı olumsuz çalışma koşullarının düzeltilmesi amacıyla koruyucu ve düzenleyici mevzuatın hazırlanması ve yaptırımlar uygulanması gösterilebilir. Böylece iş sağlığı ve güvenliğinin tüm dünyada önemle ele alınması, psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunların bu kavram içinde değerlendirilmesi, uygulanması ve bu yönde yürütülmesi kabul edilmiştir. Bu değişim; çalışma koşullarının iyileştirilmesine, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesine, birçok ülkede geniş kapsamlı, değişen ve gelişen bir iş sağlığı ve güvenliği hukuku oluşmasına yol açarken, farklı sosyal güvenlik kurumlarının da oluşturulmasını sağlamıştır.
İşverenlerin “sağlık gözetimi yapma” yükümlülüğü neleri kapsar?
İşveren, çalışanların işe girişlerinde, iş değişikliğinde, iş kazası, meslek hastalığı veya sağlık nedeniyle tekrarlanan işten uzaklaşmalarından sonra işe dönüşlerinde talep etmeleri halinde ve işin devamı süresince, çalışanın ve işin niteliği ile işyerinin tehlike sınıfına göre Bakanlıkça belirlenen düzenli aralıklarla sağlık muayenelerinin yapılmasını sağlamak zorundadır. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamaz.
İşveren sağlık gözetimini yapmanın maliyetini üstlenmek zorundadır. Sağlık gözetimi yaptırmanın getirdiği maliyetleri çalışanlara yansıtamaz. Ayrıca işveren sağlık gözetimi yaptırması sonucu çalışanın sağlık durumu ile ilgili edinmiş olduğu bilgileri, çalışanın özel yaşamının ve itibarının korunması için gizli tutmak zorundadır.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 57
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 328
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 913
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1289
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20161
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582