Avrupa Birliği Dersi 7. Ünite Özet

Ortak Pazardan Ekonomik Ve Parasal Birliğe

Ekonomik ve Parasal Birliğin Tarihsel Gelişimi

Avrupa Topluluklarının kuruluşu aşamasında bir ekonomik ve parasal birlik alanının tesisi öngörülmemiş; üye ülkeler arasında bir Ortak Pazarın yaratılması ve bu pazarın iyi işlemesinin sağlanması hedeflenmiştir. Ortak Pazar, hem gümrük birliğinin yaratılmasını hem de üretim faktörlerinin serbest dolaşımını kapsamaktadır.

Bu amaçla, AB’nin kurucu antlaşmasında (o tarihteki ismiyle Avrupa Ekonomik Topluluğu Antlaşması ya da Roma Antlaşması ) gerek malların gerek işgücünün serbest dolaşımının dörder yılı kapsayan üç aşamada ve toplam 12 yıllık bir sürede tamamlanması öngörülmüştür.

1970’li yılların başında işleyemez hale gelen uluslararası para sistemi (Bretton Woods sistemi) ve 1980’li yıllarda başlayan küreselleşme dalgası AB’nin ekonomik bütünleşme stratejisinde değişikliklere yol açmıştır. Bu uluslararası düzeydeki gelişmelere Birlik içinde yaşanan ekonomik sorunlar da eklenince, AB’nin kuruluşundan itibaren zaman zaman gündeme getirilen ancak Birlik üyeleri arasında kabul görmeyen ekonomik ve parasal birlik fikrine üye devletler daha sıcak bakmaya başlamışlardır.

Sonuçta bir EPB alanının oluşturulmasına Avrupa Topluluklarının kuruluşundan itibaren geçen 30 yılı aşkın bir süre sonra güçlü destek vermişlerdir. EPB , iki boyutlu (parasal birlik ve ekonomik birlik) ekonomik bütünleşme aşaması olup hem tek bir paranın kullanılması hem de Birlik üyesi ülkelerin ekonomi ve para politikalarının uyumlaştırılması sürecini kapsamaktadır.

Aslında Avrupa ülkeleri arasında bir parasal birlik oluşturulmasının ilk örneği, 1999 yılında oluşturulan EPB değildir. 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupa’da gerçekleştirilen çok sayıda parasal birlik örnekleri görülmüştür. Bir parasal birlik alanının oluşumu için tek para kullanımı zorunlu değildir. Bu tür bir ekonomik bütünleşme girişimine taraf olan üye ülkelerin ulusal paraları arasında döviz kurunun sabitlemesi de parasal birliğin sağlanması için yeterlidir.

Parasal birlik içinde ve dışında ekonomik ve siyasi koşullar değiştiğinde her ülke, kendi çıkarı doğrultusunda hareket etmiş ve yürürlükteki parasal birlik ilişkisi sona ermiştir. Günümüzde AB’de yürürlükte olan “parasal birlik, eski bir mekanizmanın yeniden yaratılmasıdır.” (Baldwin ve Wyplosz, 2012: 276-277) Öncekilerden farkı, bağlayıcı bir antlaşma ile oluşturulmuş olması, sağlam bir kurumsal çatıya sahip olması ve üye devletlerin parasal birliğe katılımının belirli ekonomik koşulların karşılanması halinde mümkün olabilmesidir.

Tarihi olarak Avrupa’da bir EPB alanının gerçekleştirilmesi süreci, ekonomik bütünleşme sürecinde önemli dönemeç noktalarının başında gelen Avrupa Birliği Antlaşması (ABA) öncesi ve sonrası olmak üzere iki dönemde incelenmektedir.

Avrupa Birliği Antlaşması Öncesi Dönem
AB’nin ortak parası Avro kullanıma girmeden önce, AB üyesi ülkelerin bir parasal birlik oluşturma yönündeki girişimleri, Tüneldeki Yılan uygulamasının ve Avrupa Para Sisteminin yürürlüğe girmesi ile Avrupa Tek Senedinin kabulüdür. AB üyesi ülkelerin bir parasal birlik alanı oluşturma yönündeki girişimlerinin en önemlisi, ekonomik ve parasal birliğin 1980’lere kadar gerçekleştirilmesini tavsiye eden Werner Raporu’dur.

Tüneldeki Yılan uygulaması, 1960’lı yılların sonuna kadar sorunsuz işleyen uluslararası para sisteminin (Bretton Woods para sisteminin) bölgesel versiyonudur. (Baldwin ve Wyplosz, 2012, 286) Birlik içinde döviz kurlarında istikrarın sağlanmasını amaçlayan bu uygulama ile üye ülkelerin ulusal paraları, ± %2,25’lik dalgalanma marjıyla birbirine bağlanmış ve bu sistemi desteklemek amacıyla, Nisan 1973’te Avrupa Parasal İşbirliği Fonu (European Monetary Cooperation Fund) kurulmuştur.

Tüneldeki Yılan uygulamasının beklentilere cevap verememesi, 1977 yılından itibaren Topluluk kurumlarında parasal birliğe ilişkin çalışmalara hız verilmesine yol açmıştır. Sonuçta, 4-5 Aralık 1978’de gerçekleştirilen Brüksel Zirvesinde bir Avrupa Para Sistemi’nin (APS-European Monetary System) yürürlüğe konulmasına karar verilmiştir. Bu tarihte dokuz üyesi olan Toplulukların altı üyesi (Belçika, Danimarka, Almanya, Fransa, Lüksemburg ve Hollanda), bu yeni sisteme hemen katılma kararı almıştır. İtalya ve İrlanda daha sonra katılacaklarını bildirirken, İngiltere sistemin dışında kalmak istemiştir.

Tüneldeki Yılan uygulamasından edinilen deneyimin de etkisiyle APS, bazı yeni mekanizmalar ve araçlarla donatılmıştır. Bunlar; Avrupa Para Birimi (European Currency Unit- ECU ), Döviz Kuru Mekanizması (DKM-I), Avrupa Parasal İşbirliği Fonu (APİF) ve Kredi Mekanizmasıdır.

ECU , değerini bu dönemde Topluluk üyesi olan dokuz devletin paralarından belirli miktarlar içeren bir sepetten alan ve maddi varlığı olmayan bir para birimiydi. Yani na

Döviz Kuru Mekanizması, DKM-I mekanizması, iki döviz kurunu (merkezi ECU pariteler ve merkezi ikili pariteler) kapsamakta idi. Mekanizmaya katılan her üyenin parası için bir “merkezi ECU paritesi” belirlenmiş olup gerekli görüldüğünde bu kurun, üye ülkelerin ortak kararı ile değiştirilebilmesine karar verilmiştir. Akdî değil kaydî para olarak işlevlerini yerine getirmiştir.

Tüneldeki Yılan uygulaması aşamasında kurulan, Avrupa Parasal İşbirliği Fonu ’nun (APİF), APS’nin yürürlüğe girmesiyle sorumlulukları artırılmıştır. Böylece ulusal merkez bankalarının nezdindeki altın ve döviz rezervleri karşılığında ECU ihraç etme; üye ülkeler arasında döviz değişim mekanizmasının iyi işlemesini sağlama; bankaların hesap durumlarını, borçlarını ve alacaklarını her ay belirleyip ödemelerini sağlama, kullanılabilir kredi miktarını artırma ve kısa vadeli finansmanın yönetimini yapma görevleri verilmiştir.

Kredi Mekanizması nın kuruluşu ile istikrarı sağlamak üzere piyasalara yapılacak müdahaleleri finanse etmek amaçlanmıştır. Çok kısa vadeli, kısa vadeli ve orta vadeli finansman olmak üzere üç farklı vadede finansman sağlayabilecek yapıda oluşturulan Kredi Mekanizmasından, dış ödemeler bilançosunda sorunları olan ve para birimlerinin değeri kritik sınıra gelen üye ülkelerin faydalanmaları öngörülmüştür.

Ekonomik ve parasal birlik (EPB) fikrine sıcak bakılmasında, küresel düzeyde yaşanan gelişmelerin yanında Avrupa Komisyonu tarafından 1985 yılında hazırlanan tek bir Avrupa Pazarının tesisinin yaratacağı sonuçları kapsayan raporların (Cecchini Raporu ve Beyaz Kitap) da etkisi yadsınamaz. Bu raporların ilk yansıması, 1987 yılında kabul edilen Avrupa Tek Senedinde ekonomik ve parasal birlik’ kavramına ilk kez yer verilmesi olmuştur. Üstelik Tek Senet ile birlikte konuya, üye devletler açısından bağlayıcı bir nitelik kazandırılmıştır.

Nitekim Tek Senedin kabulünden kısa bir süre sonra APS’de döviz kuru mekanizmasının işleyişi açısından, yaratması muhtemel güçlüklerin tartışıldığı 27-28 Haziran 1988’de yapılan Hannover Zirvesinde, aşamalı olarak EPB’ye geçilmesi hedefi benimsenmiştir. Bu hedef doğrultusunda Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ve EPB’nin gerçekleştirilmesinin olumlu sonuçlarını ve bu yönde yapılması gerekenleri kapsayan kısaca “ Delors Raporu ” olarak anılan bir rapor hazırlanmıştır.

Avrupa Birliği Antlaşması ve Sonrası Dönem
1989 yılında hazırlanan Delors Raporunun önemli kısmı, Maastricht Antlaşması ’nın (Avrupa Birliği AntlaşmasıABA) içeriğini oluşturmuştur. Bu Antlaşma, kurucu antlaşmalarda düzeltme ve eklemeler yapmış ve ekonomik bloğun resmi adını Avrupa Birliği (AB) olarak değiştirmiştir. Üye devletler, ABA ile güçlü bir para ve maliye politikası yaklaşımı ile kuşatılmışlardır. Ayrıca bu yaklaşım, kurallar ve prosedürlerle kurumsallaşmış ve Avrupa Merkez Bankası (AMB) kurulmuştur.

AMB , fiyat istikrarını sağlamadan sorumlu tutulmuş ve kendi fiyat istikrarı hedefini tanımlamak için yetki verilmiştir. Kamu açıklarının parasal finansmanı yasaklanmış ve mali-parasal disiplinin sağlanmasının güvencesi olarak enflasyon, bütçe açıkları, kamu borcu, uzun vadeli faiz oranları ve döviz kuru istikrarından oluşan “yakınlaşma kriterleri” (Maastricht kriterleri) kabul edilmiştir.

Avro Bölgesi (EPB alanı) üç aşamada oluşturulmuştur;

Birinci Aşama (1 Haziran 1990-31 Aralık 1993): Bu aşamada Birlik içi sermaye hareketlerinin tümüyle serbestleştirilmesi amacı gerçekleşmiştir. Daha ABA yürürlüğe girmeden önce başlayan bu aşamada; üye devletler arasında ve üye devletlerle üçüncü ülkeler arasındaki sermaye hareketlerine ilişkin her türlü kısıtlama kaldırılmış, fiyat istikrarının sağlanması ve kamu maliyesinin güçlendirilmesine yönelik tedbirler alınmış ve ulusal merkez bankalarını bağımsızlaştıracak önlemler uygulamaya konulmuştur.

İkinci Aşama (1 Ocak 1994–31 Aralık 1998): Avrupa Para Enstitüsü nün kurulması ile 1 Ocak 1994’de başlayan ikinci aşamada üye ülkeler, AB ülkelerinin merkez bankaları arasındaki işbirliğini güçlendirmek ve fiyat istikrarını sağlamak amacıyla, para politikalarının koordinasyonunu güçlendirecek, Avrupa Para Sisteminin işleyişini gözetleyecek ve Avrupa Para Biriminin kullanımını kolaylaştıracak önlemleri almışlar ve ortak paranın (Avronun) kullanılması sürecine uyum sağlamaya çalışmışlardır.

Üçüncü Aşama (1 Ocak 1999- Devam): Başlangıçta bu aşamanın yani EPB alanının tesisinin tarihi, diğer aşamalarda olduğu gibi kesinleştirilmemiş ve üye devletlerin EPB alanına katılım için gerekli koşulları yerine getirip getirmediklerine ilişkin hem Avrupa Komisyonu hem de Avrupa Para Enstitüsünün hazırlayacağı raporların esas alınarak tarihin belirlenmesine karar verilmiştir. Ek olarak tarih belirlendikten sonra, EPB alanına katılma kararı, ulus devletlerin yetkisine bırakılmıştır.

Danimarka, İsveç ve İngiltere hariç diğer 11 üye ülke EPB alanına katılmaya karar vermişlerdir. Böylece 1 Ocak 1999 tarihinde EPB alanı (Avro bölgesi) oluşturulmuştur. 1 Ocak 1999 tarihinde EPB alanı na katılan üye ülkeler şunlardır: Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa, Finlandiya, Hollanda, İrlanda, İtalya, İspanya, Lüksemburg ve Portekiz’dir. Avro bölgesi, 28 üyeli AB’nin 19 üyesinin yer aldığı bir bölgedir.

Ekonomik ve Parasal Birliğe Katılım Koşulları

EPB alanında (Avro bölgesinde) yer almak isteyen ülkelerin belirli koşulları karşılamaları gerekmektedir. Bu koşulları yerine getirip EPB alanına katılmaya karar veren ülkeler, ulusal paralarından vazgeçerek ortak parayı (Avro) kullanmayı kabul etmekte, dış ticaret politikasının yanında daha fazla sayıda makroekonomi politikasının (para ve döviz kuru politikaları) belirlenmesine ilişkin yetkilerini supranasyonal bir kuruma (Avrupa Merkez Bankası) devretmektedirler.

AB üyesi ülkelerin, EPB alanına dâhil olabilmeleri için gerekli koşulları karşılayıp karşılamadıklarına ilişkin değerlendirme, Avrupa Komisyonu ile Avrupa Merkez Bankası tarafından hazırlanan raporlara dayalı olarak yapılmaktadır.

Avrupa Komisyonu ile Avrupa Merkez Bankası tarafından hazırlanan değerlendirme raporları, Yakınlaşma raporu (Convergence report) başlığını taşımaktadır. Yakınlaşma raporunda EPB alanına dâhil olmak isteyen bir ülke, aşağıda belirtilen üç grup kriter bağlamında değerlendirilmekte ve bu kriterleri karşıladığı takdirde Avro bölgesine katılması beklenmektedir:

  • Mevzuata uygunluk kriteri,
  • Yakınlaşma kriterleri (Maastricht kriterleri),
  • Diğer kriterler.

1. Mevzuata Uygunluk Kriteri ile üye ülkenin merkez bankasına ilişkin mevzuatının, Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın (ABİHA) 140. Maddesi ile Avrupa Merkez Bankaları Sistemi (AMBS) ve Avrupa Merkez Bankasına (AMB) İlişkin Protokole uygunluğunun sağlanması kastedilmektedir.

2. Yakınlaşma Kriterleri (Maastricht kriterleri), parasal ve mali kriterler olmak üzere iki grupta toplanan ve bir AB üyesi ülkenin Avro bölgesine katılabilmesi için yerine getirmesi gereken kriterlerdir. Yakınlaşma kriterleri (Maastricht kriterleri) ABİHA’nın 140. Maddesinde belirtilen şu beş kriterden oluşmaktadır:

  • Fiyat istikrarı,
  • Faiz oranı,
  • Devletin mali durumu (bütçe kriteri ve borç kriteri),
  • Döviz kuru.

a. Fiyat istikrarı kriteri ile bir üye ülke, sürdürebilir fiyat istikrarına sahip olup olmadığı açısından değerlendirilmektedir.

b. Faiz oranı kriteri , bir üye ülkenin nominal yakınlaşmasının sağlamlığı ve döviz kuru istikrarının değerlendirilmesinde önemli bir kriterdir. Bu amaçla bir referans değer hesaplanmaktadır. Bu hesaplamada ele alınan dönemde en düşük uzun vadeli nominal faiz oranına sahip üç üye ülkenin, yıllık faiz ortalaması bulunmakta ve bu ortalama rakama %2 ilave edilerek referans değer bulunmaktadır. Eğer ülkenin yıllık faiz oranı, bulunan referans değeri aşmıyorsa bu ülkenin faiz kriterini karşıladığı sonucuna varılmaktadır.

c. Döviz kuru kriteri, ülkenin döviz istikrarı koşulunu sağlayıp sağlamadığını ölçmektedir. Bu amaçla, Avro bölgesine katılmak isteyen bir AB üyesi ülkenin, inceleme döneminden önceki son iki yıl boyunca ulusal parasının Avro karşısındaki dalgalanma marjının, döviz kuru mekanizmasından belirlenmiş normal dalgalanma marjlarını (±%15) aşıp aşmadığı incelenmektedir.

d. Borç kriteri , devletin mali durumunun sürdürülebilirliğinin göstergesi olarak kamu borcuna ilişkin belirlenmiştir. Bu kriterle üye ülke tarafından aşılmaması gereken bir üst limit getirilmiştir. Bu üst limit (referans değer) üye ülkenin kamu borcunun GSYİH’ye oranının % 60’ı olarak belirlenmiştir.

e. Bütçe kriteri, devletin mali durumunun sürdürülebilirliğinin göstergesi olarak bütçe pozisyonuna ilişkin belirlenmiştir. Borç kriterine benzer şekilde, üye ülke tarafından aşılmaması gereken bir üst limiti ifade etmektedir. Bu üst limit (referans değer), üye ülkenin bütçe açığının GSYİH’ye oranının %3’ü olarak belirlenmiştir.

Avro bölgesine katılan üye ülkeler yukarıda sıralanan şartları zaman içinde yerine getirmedikleri takdirde yaptırım mekanizması, diğer bir ifadeyle aşırı açık prosedürü uygulanmaktadır. Nitelikli çoğunlukla karar alınarak uygulanabilecek olan ve Avrupa Birliği Antlaşmasında yer alan bu yaptırımlar şunlardır:

  • Üye ülkenin bonolarının sağlıksız olduğu yönünde bildiri yayımlanması,
  • Avrupa Yatırım Bankasının ilgili ülkeye kredi vermemesi,
  • Avrupa Birliği’ne faizsiz depozito yatırılması zorunluluğu,
  • Para cezası.

Ekonomik ve Parasal Birlik Alanının Temel Unsurları

Avrupa Birliği’nin EPB alanının temel unsurları şunlardır:

  • Avro (ortak para),
  • Döviz Kuru Mekanizması (DKM-II),
  • Avro Sistem.

Avro
EPB alanında tek para tedavüldedir. Diğer bir ifadeyle AB üyesi ülkeler, EPB alanına katıldıktan sonra ulusal paralarının yerine ortak para olarak Avro’yu (Euro) kullanmaktadırlar. 9-10 Aralık 1991’de yapılan Maastricht Zirvesinde, EPB’nin üçüncü aşamasında, EPB alanında tek bir paranın kullanımına karar verilmiştir. 31 Ocak 1998 gecesinde, EPB alanına katılım koşullarını sağlayan 11 AB üyesi ülkenin ulusal paralarının Avroya dönüşüm oranları, geri dönülmez şekilde sabitlenmiş ve 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren bu ülkelerde tek para olarak Avro kullanıma girmiştir.

Ancak EPB’nin oluşturulduğu 1 Ocak 1999 tarihinde Avro, nakdi para olarak kullanılmamıştır. Başlangıçta ortak paraya geçiş ile Avro banknotlarının ve madeni paralarının tedavüle çıkışı için üç yıllık bir geçiş dönemi (1 Ocak 1999-31 Aralık 2001 tarihleri arasında) belirlenmiştir. Böylece 1 Ocak 2002 tarihine kadar EPB alanında ulusal paralar tedavülde kalmaya devam etmiş ve Avro ise kaydi para olarak işlem görmüştür.

Döviz Kuru Mekanizması-II
EPB’nin diğer bir unsuru, 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren, Avrupa Para Sisteminin (APS) yerini alan yeni Döviz Kuru Mekanizmasıdır (DKM-II). Yeni döviz kuru mekanizmasının amacı, Avro ve mekanizmaya katılan ülkelerin ulusal paraları arasındaki döviz kuru istikrarını sürdürmektir. Ayarlanabilir sabit bir döviz kuru mekanizmasına dayanan bu sistem aracılığıyla EPB alanının dışında kalan AB üyesi ülkelerin paraları da Avroya bağlanmıştır. Bu mekanizmanın hesap birimini ve çıpasını, Avro oluşturmaktadır. EPB alanının dışında kalan ülke paraları Avroya tek bir kurla bağlanmış ve kendi aralarındaki bağlantı ortadan kaldırılmıştır.

Avro Sistem
EPB’nin diğer önemli unsuru olan Avro sistem, AMB ve EPB’ye dâhil olan üye ülkelerin merkez bankalarından oluşmaktadır. Tüm AB ülkeleri EPB’ye katılmadıkları için, Avrupa Merkez Bankaları Sistemi (AMBS) içinde EPB’ye katılanları ayırt etmek için, parasal birliğe dâhil olan üyelerin merkez bankaları için ‘Avro sistem’ terimi kullanılmaktadır. Hem AMB’nin hem de ulusal merkez bankalarının politik etkilerden katı şekilde korunduğu Avro sistem, büyük ölçüde bağımsız olma özelliğine sahiptir ve EPB alanında para politikasını yürütmektedir.

Avro sistem, finansal istikrarına ve kredi kurumlarının basiretli denetimine ilişkin konularda, yetkili kesimlerce takip edilen politikaların mevzuata uygun olarak uygulanmasına da yardımcı olmaktadır. Amacı fiyat istikrarını sağlamak olan Avro sistemin görevleri şu şekilde sıralanabilir:

  • EPB alanındaki para politikasını belirlemek ve uygulamak,
  • Döviz kuru operasyonlarını yönetmek,
  • Üye devletlerin resmi döviz rezervlerini tutmak ve yönetmek
  • Ödemeler sisteminin düzgün işlemesini sağlamak.

Avro Bölgesindeki Son Gelişmelerin Değerlendirilmesi

Bugün AB’nin 17 trilyon Doları aşan üretim hacminin 3/4’ünü Avro bölgesi gerçekleştirmektedir. Avro bölgesinin oluşumu, hem AB üyesi ülkelerin ekonomilerini hem de AB’nin uluslararası ilişkilerini etkilemiştir. Bir yandan tek bir Avrupa pazarının yaratılma sürecine olumlu katkıda bulunurken diğer yandan uluslararası piyasada AB’nin pozisyonunu güçlendirici etki yapmıştır.

Oluşturulduktan sonra Avro bölgesi (EPB alanı), ilk kez 2009 yılından itibaren derin ekonomik krizle karşı karşıya kalmıştır. 2009 yılının sonlarına doğru Yunanistan’da başlayan devlet borç krizi, kısa sürede İrlanda, Portekiz ve İspanya gibi EPB ülkelerine yayılmış bir EPB krizine (Avro krizine) dönüşmüştür. Daha sonra bu borç krizine, rekabet ve büyüme ve bankacılık krizleri eklenmiştir (Akçay ve Çamlıca, 2013, ss.54-110). AB’nin borç krizine girmesine zemin hazırlayan olaylar zinciri, Temmuz 2007’de Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D.)’de ortaya çıkan ve 2008 yılında küreselleşen finansal krizle başlamıştır.

Bunlara ek olarak, EPB alanında girilen borç krizinin yarattığı belirsizlik ortamını gidermek ve finansal istikrarı sağlamak üzere mevzuata ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerin en önemlileri; yürürlüğe giriş tarihine göre Avro + Paktı (2010), Altılı Paket (2011), Ekonomik ve Parasal Birliğin İstikrarı, Koordinasyonu ve Yönetişimi Hakkında Antlaşma (2013) ve İkili Pakettir (2013).

Ayrıca 2015 yılında Bakanlar Konseyi, Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Birliği Parlamentosu ve Avro grubun başkanları tarafından “Avrupa’nın Ekonomik ve Parasal Birliğinin Tamamlanması (Completing Europe’s Economic and Monetary Union) başlıklı bir rapor yayımlanmıştır. Raporda üç aşamalı 10 yıllık süreç (2015-2025) belirlenmiş ve bu aşamalarda Avro bölgesinde yer alan ülkelerce yapılması gerekenler ve alınması gereken önlemler sıralanmıştır (Jean-Claude Juncker, 2015).

Yakınlaşma kriterlerinin referans değerleri açısından değerlendirildiğinde, bugün EPB alanında yer alan 19 ülkeden sadece Lüksemburg, Estonya, Letonya, Litvanya ve Slovakya’nın tüm yakınlaşma kriterlerini sağladığı görülmektedir (Tablo 7.5). Özellikle borç kriteri kaynaklı olarak, EPB’nin kuruluşunda yer almış olan ülkelerden ise sadece Lüksemburg yakınlaşma kriterlerinin tümünü karşılayabilmektedir.

Özellikle mali kriterleri karşılamada yaşanan sorunlar nedeniyle, maliye politikasının koordinasyonunun sağlanması hem AB yetkilileri hem de üye ülkelerin yetkilileri için artan öneme sahiptir. Hâlihazırda EPB alanında yer alan 19 üye ülke arasında tek bir para politikası, fakat 19 farklı maliye politikası uygulanmaktadır. Ortak para politikası olan ancak ortak bir maliye politikası olmayan EPB’nin başarısının önündeki engellerin başında, farklı AB kurumları ve üye ülkeler arasında parasal ve mali amaçların koordinasyonunun etkili bir şekilde sağlanamaması gelmektedir.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi