Sanayi Ekonomisi Dersi 6. Ünite Özet

Asimetrik Bilgi Ve Stratejik Davranış

Giriş

Asimetrik bilgi, iktisadi mübadelelerde taraflardan birinin ticarete konu olan mal veya hizmet hakkında diğerine göre daha güvenilir, doğru veya ayrıntılı bilgiye sahip olması durumudur.

Asimetrik Bilgi ile Karşılaşılan Sorunlar

Tüketicilerin alışveriş yaptıkları bir piyasada malların fiyat ve kaliteleri hakkında tam bir bilgiye sahip olmadıklarını ortaya koymaktadır. Bu sınırlı bilgiye neden olarak beş ana madde sıralanmaktadır.

  1. Bilgi güvenilirlik bakımından farklılık göstermektedir. Ele geçirilen her bilgi doğru olmayabilir.
  2. Bilgi toplamanın bir maliyeti vardır. Belli bir miktarda bilgi elde edildikten sonra ilave bir bilginin marjinal faydası o bilgiye ulaşmak için harcanan marjinal maliyeti karşılamayabilir.
  3. Tüketiciler her an kullanıma hazır olarak ancak sınırlı miktarda bir bilgiyi hafızalarında tutabilirler.
  4. Bazen bilgiyi basit kurallar çerçevesinde değerlendirmek tüketiciler için etkin olmaktadır. Yani toplanan bilginin hepsini birden değerlendirmenin maliyetinin çok yüksek olması sebebiyle hazır bilginin bir kısmını değerlendirmek daha rasyonel olabilmektedir.
  5. Bazı tüketiciler elde edilen bilgiyi tam olarak değerlendirebilmek için gerekli eğitim ve yeteneğe sahip olmayabilir.

Kötü Seçim (Adverse Selection)

Kötü seçim piyasadaki taraflardan birinin malların türünü ya da kalitesini gözleyemediği durumlarla ilişkilidir. Eksik bilgi sonucu ortaya çıkan kötü seçim probleminin piyasayı tamamen çökertecek derecede olumsuz sonuçları olabilir.

Ahlaki Tehlike (Ahlaki İstismar)

Asimetrik bilgi içeren piyasalarda karşılaşılan diğer bir ilginç problem ahlaki tehlike olarak adlandırılır. Ahlaki Tehlike, piyasada faaliyette bulunan taraflardan biri sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirirken yeterince özen göstermemesi durumudur.

Tipik olarak rekabetçi piyasada işlem gören malın miktarı arz talep eşitliği kuralları çerçevesinde belirlenir. Ahlaki tehlike durumunda piyasa dengesi şu özelliği taşır; her müşteri daha fazla sigorta satın almak istemektedir. Sigorta şirketi ise eğer müşteri aynı miktarda tedbiri sürdürmeye devam ediyorsa daha çok sigorta sunmaya istekli olacaktır. Fakat bu alışveriş gerçekleşmemektedir çünkü müşteriler daha fazla sigorta almış olsalardı rasyonel olarak daha az tedbir almayı seçeceklerdir.

Asimetrik Bilgi İçeren Piyasalar

Eğer tüketiciler piyasadan satın almayı planladıkları malların kalitesi hakkında tam bilgiye sahip değillerse potansiyel satıcılar ellerindeki malın kalitesi düşük bile olsa müşterilerinden yüksek kaliteli bir mal için istenen fiyatı talep edebilirler. Ancak piyasada satışa sunulan malların toplamının ne kadarının yüksek kaliteli olduğu biliniyorsa tüketiciler ödemek isteyecekleri fiyatı ona göre belirleyecek ve bu fiyat yüksek kaliteli malların üretim maliyetlerinin altında bile olabilecektir. Bu durumda piyasada hiç yüksek kaliteli mal mevcut piyasa fiyatından satışa sunulmayacaktır. Diğer bir ifadeyle, iyi mallar piyasadan kovulacaktır ki bu bir tür piyasa başarısızlığıdır.

Asimetrik bilgi durumuna yaygın olarak sigorta piyasalarında rastlanmış olmakla beraber limon (Limon; düşük kalitedeki kullanılmış arabalar için bu arabaların piyasasını ekonomik olarak derinlemesine ilk inceleyen George Akerlof’un yaşadığı Birleşik Devletler topraklarında kullanılan yaygın bir isimdir. Ürün kalitesi konusunda satıcı alıcıya oranla daha fazla bilgiye sahipse Limon piyasası oluşur ve bu piyasada düşük kaliteli mallar yüksek kalitedeki malları piyasadan kovar) piyasası olarak da adlandırılan kullanılmış araba piyasası, emek piyasası, dayanıklı eşya piyasası, canlı hayvan piyasası ve kredi piyasası gibi diğer piyasalarda da sıkça görülmektedir.

Kullanılmış Araba Piyasası

Arabanın kullanılmış olması gerçeği değerinin düşmesine yol açan tek nedendir. Burada potansiyel bir alıcı olarak kendi düşüncelerinizi öne koyun. Araba neden düşük fiyata satılıyor? Bu tür bir düşünce gerçekten arabanın satış nedeni midir? Yoksa arabanın bir sorunu mu vardır? Belki de araba düşük kalitedir (Limondur). Kullanılmış arabalar yeni arabalara kıyasla daha düşük değerden satılır. Çünkü kaliteleri konusunda asimetrik bilgi vardır. Araba sahibi kullanılmış araba hakkında potansiyel alıcıdan daha fazla bilgiye sahiptir. Arabayı alacak olan arabayı baktırabilir ancak yine de satıcı deneyimi nedeniyle daha çok bilgi sahibidir. Kısaca kullanılmış araba alıcısı, arabanın kalitesi konusunda her zaman şüphe taşır.

Bu türdeki piyasa aksaklıklarının kaynaklarını düşünmeye değerdir. Bir satıcı kötü bir araba satmaya karar verdiği zaman, alıcıların piyasadaki ortalama bir arabanın kalitesine yönelik beklentilerini etkiler. Böylece iyi ve kötü araba satıcıları arasında dışsallıkların oluşumu sorunu ortaya çıkar. Bu ise orta kalitedeki bir araba için ödenecek fiyatı aşağı çeker ve iyi araba satacak olanlara zarar verir. İşte piyasa başarısızlığına yol açan bu dışsallıktır.

Kullanılmış araba örneğimiz asimetrik bilginin piyasa başarısızlığına neden olabileceğini göstermektedir. Piyasa fonksiyonlarının mükemmel işlediği ideal bir dünyada tüketiciler, yüksek kalite ve düşük kalite arabalar arasında seçim yapabilirler. Bazıları daha az ödeme gerektirdiğinden düşük kalitedeki arabaları seçebilirler, diğerleri ise yüksek kalite arabalar için fazla ödemeyi tercih edebilirler. Ne yazık ki gerçek yaşamda tüketiciler, malı satın almadan önce kullanılmış arabanın kalitesini kolayca belirleyemezler. Dolayısıyla kullanılmış araba fiyatları düşer ve yüksek kalitedeki arabalar piyasadan Limon problemi kitabın 137. Sayfasında şekil 6.1 gösterilmiştir.

Emek Piyasası

Emek, klasik teorinin varsaydığı gibi türdeş (homojen) değildir. Doktor, muhasebeci, mühendis gibi binlerce mesleklerde çalışan ya da iş arayan kişiler aynı beceri ve yeteneğe sahip değillerdir. Kişiler kendi yetenek ve becerilerini bilir ancak onları istihdam etmeyi ya da onlara iş gördürmeyi düşünen firmalar ya da bireyler bunu önceden bilemezler. Aldatma modeli olarak isimlendirilen bu modele göre; işçilerin çaba düzeylerini gözlemek ya maliyetlidir ya da olanaksızdır. Bu modelde firmalar işçinin verimliliği hakkında bilgiye sahiptirler. En sade şekliyle aldatma modeli tam rekabetçi piyasa varsayımını yapar, tüm işçiler eşit verimliliğe sahiptirler ve aynı ücreti elde ederler. Bir kez işe alındıktan sonra işçiler ya verimli bir şekilde çalışırlar ya da aldatma yolunu seçerler. Bunların performansları konusunda bilgi sınırlı olduğundan, bu aldatma hareketinden dolayı işten atılmayabilirler.

Model şöyle işler; eğer firma işçilerine piyasa ücret düzeyinden ödeme yapıyorsa, aldatma ya da işten kaytarma onlar için cazip gelebilir. Hatta yakalanıp işten atılacaklarını bile bile kaytarma davranışında bulunabilirler. Çünkü aynı ücret düzeyinde başka bir yerde hemen işe girebileceklerdir. Bu durumda işten atılma korkusu işçiler üzerine, bir maliyet yüklemez, dolayısıyla işçileri verimli olmaya teşvik edecek bir durum yoktur. Bu yüzden kaytarmayı önlemede bir teşvik aracı olarak firma, işçileri için yüksek ücret önermelidir. Bu yüksek ücret durumunda, kaytarma nedeniyle işten atılanlar yeniden işe girmeleri hâlinde düşük ücret ile başlayacaklardır. Eğer ücretler arasındaki fark işçiyi verimli kılabilecek derecede büyük ise firmanın işçileriyle ilgili kaytarma problemi olmayacaktır. İşte kaytarmanın olmayacağı ücret düzeyi etkin ücret düzeyi olarak tanımlanır.

Aldatma Modeli Çerçevesinde İşsizlik kitabın 138.sayfasında şekil 6.2’de verilmiştir.

Firma-Acente Problemi

Günlük yaşamda çoğu zaman karşı karşıya kalınan asimetrik bilgiyi analiz etmede yaygın bir şekilde kullanan model Principal-Agent (P-A) modelidir. P-A temsili bireylerden ve/ veya gruplardan oluşan ve birbirleriyle ilişki içinde bulunan taraflardır. Ana firma P bir iş için A kiralar. Ana firma bilgi payı düşük olan taraftır. Acente ise bilgi payı yüksek olan taraftır. Dikkat edilirse P’nin refah düzeyi iş anlaşması önerdiği A’nın hareketlerinden etkilenmektedir. Bu etkilenmeyi optimal çerçeveye oturtmak P-A probleminin çözümüne bağlıdır. P-A problemi toplumlarda yaygın olarak görülür. Örneğin büyük bir firma için işçiler ve yöneticiler Acente (A) olarak, firma sahibi veya sahipleri Principal (P) olarak değerlendirilebilir. Burada yöneticiler, firma sahibinin düşük kâr elde etmesine neden olacağını bile bile, kendi amaçları doğrultusunda hareket edebilirler. Eğer bilgiye ulaşmak geniş bir biçimde olanaklı ise ve çalışanların verimliliğini gözlemek maliyet getirmiyorsa firma sahipleri tüm çalışanların etkin çalıştıklarından emin olur. Ancak çoğu firmalarda bu gözlem gerçekleşemez, işte eksik bilgi ve maliyetli gözlem acentelerin davranışları üzerinde etkili olur. Bu davranışların nasıl etkilendiği, hangi mekanizmaların yöneticileri ve işçileri firma sahiplerinin istekleri doğrultusunda işlem yapmaya teşvik ettiği P-A analizinin temelini oluşturur.

Asimetrik Bilgi Problemini Giderme Yolları

Asimetrik bilgi nedeniyle oluşan piyasa etkinsizliğini gidermenin bir yolu örneğin, tüketicilerin satın aldıkları malların kalitesini bir şekilde mümkün olduğunca düşük maliyetle belirleyebilmesidir. Bunun belki de en zahmetsiz yolu satıcıların bilgiyi tam olarak tüketicilere sunmasıdır.

Firmalar Arası Stratejik Davranış

Eksik rekabetçi piyasalardaki firmalar tam olarak gözlemleyemedikleri ya da kontrol edemedikleri birçok değişken tarafından etkilenmektedirler. Firmaları etkileyen bu tür etkenlerden bazıları; piyasadaki her bir firmanın maliyet fonksiyonları, piyasa talebinin durumu ve rakip firmaların stratejik davranışlarıdır. Bir endüstride bazı bilgilerin gizli olması da piyasadaki bazı davranışları asimetrik bilgi eşliğinde açıklayabilmemizi sağlar.

Statik Analiz

Statik analizde dönem için bir fiyatın belirlendiği ve dönem boyunca fiyatta bir değişikliğin yapılmadığı durum statik modeldir ki en basit hâli tek dönemlik zaman diliminde firmalar arasında yaşanan etkileşimdir. Firmalar birbirleri ile yalnızca bir defa karşılaşmakta ve belirlenen tek dönemlik zamanın sonunda ortadan kaybolmaktadırlar. Burada dönem içinde gözlemlenen diğer firmaların davranışları o firmalar hakkında bilgi veya fikir verse de gelecek olmadığı için sonradan dışa yansıyan bu bilgi bir değer taşımamaktadır. Bu sebeple geleceği görme sorunu olan bu firmalar kendi sahip oldukları özel bilgiler ve rakipleri hakkındaki tahminleri doğrultusunda kârlarını maksimize edeceklerdir. İki dönemden oluşan statik denge modelinde ise ikinci dönemin başında firmalar o zamana kadar elde ettikleri bütün bilgileri kullanacaklardır. Bu, birinci döneme ilişkin davranış setlerini de içerdiğinden her bir firma rakiplerine bilgi sızdırmak için birinci dönemdeki davranışlarını mümkün olduğunca inanılır ya da güvenilir yapmaya çalışacaklardır.

Dinamik Analiz

Yine iki dönemlik bir zaman sürecinde firmaların fiyat rekabeti içinde olduklarını ve her bir firmanın maliyet fonksiyonlarının başka firmalarca bilinmediğini varsayalım. Eğer piyasaya giriş veya piyasadan çıkış sorunu yok ise firmalar rakip firmaların fiyatlarının yüksek olmasını sağlamak için rekabete isteksiz görüneceklerdir. Bu sebeple firmalar ilk dönemde maliyetlerinin yüksek olduğuna ilişkin sinyal göndermek amacıyla yüksek fiyat belirleyeceklerdir. Yüksek fiyatlarda belirlenen piyasa dengesi fırsatçılığa açıktır.

Başka bir firma piyasa fiyatından çok az bir aşağı doğru sapma ile piyasa payında ciddi artışlar yapmakta ve yüklü ekonomik kârlılık elde edebilmektedir. Eğer piyasaya giriş ve çıkışın her an olabildiği bir piyasa ise firmalar zarar verici bir rekabet aktiviteleri içine girebilirler. Firmalar bu sefer rakiplerine kendi maliyetlerinin ne kadar düşük olduğu sinyalini vermek için düşük fiyat belirlerler. Yüksek fiyatlar yerine belirlenen düşük fiyatlar, potansiyel firmaların gözünü korkutacak ve piyasada ekonomik kâr elde edememe endişesiyle piyasaya giriş kararlarından vazgeçmelerine veya çıkış kararları almalarına sebep olacaktır. Buna sınırlı fiyatlandırma (Limit Pricing) denir. Sınırlı fiyatlandırma ile fiyatların düşük bir seviyede belirlenmesi sebebiyle piyasaya girişler engellenip endüstriden çıkışlar teşvik edilir.

Piyasa Sinyali Modeli

Piyasa sinyali modeli ilk kez Michael Spence tarafından 1973’te geliştirildi. Spence bazı piyasalarda satıcıların alıcılara ürünün kalitesi konusunda bilgi taşıyan sinyaller gönderdiğini ortaya koymuştur. Sinyal, asimetrik bilginin bulunduğu birçok piyasada önemli rol üstlenebilir. Ayrıştıran dengenin, özellikle sosyal bakış açısından, etkin olmayışı ilginçtir. Her bir yetenekli işçi kendi verimliliğini hiçbir şekilde değiştirmemesine rağmen sinyal elde etmek için ödeme yapmakla ilgilenebilir. Yetenekli işçilerin sinyal elde etme istekleri onları daha verimli yaptıkları için değil fakat kendilerini yeteneksiz işçilerden ayırdıkları içindir.

Ayrıştıran dengede veya sinyalin bulunduğu dengede, sinyalin hiç olmadığı durumla tam olarak aynı çıktı düzeyi elde edilir. Dolayısıyla bu modelde sinyalin elde edilmesi sosyal açıdan bir kayıptır. Buradaki etkinsizliğin doğası hakkında düşünmeye değer. Bu daha önce belirtildiği gibi dışsallık yüzünden ortaya çıkar. Eğer hem yetenekli hem de yeteneksiz işçiler ortalama verimliliğe göre ücret elde ederlerse yetenekli işçilerin ücretleri yeteneksizler yüzünden düşük tutulmuş olur. Bu nedenle yetenekli işçiler kendilerini daha az yetenekli işçilerden ayıracak sinyaller için harcama yapma eğilimindedirler. Bu harcamalar sosyal değil kişisel fayda sağlar.

Bilgi ve Yerleşim Yeri Seçimi

Tam veya simetrik bilginin olduğu durumda firmaların yerleşim yerlerine, rakip firmaların, müşteri kitlelerine yönelik stratejiler geliştirip uygulayabilmeleri için piyasanın tam rekabetçi bir piyasa olmaması gerekir. Gerçekçi olarak piyasalar incelendiğinde tam rekabet piyasalarını oluşturan şartların değil hepsine birden, bir tanesine bile tam anlamıyla sahip olan bir piyasa bulmak hayli zordur. Bu gözlemden hareketle, tartışmada çeşitli derecelerde eksik rekabet koşullarının hakim olduğu piyasalardan bahsedilecektir. Yer seçimi modellerinde tüketicilerin yerleşimi de önem arz etmektedir. Tüketilecek malı almak için evden uzaklaştıkça, alış fiyatına ulaşım maliyeti de katılacak ve sonuçta tüketimden elde edilecek net fayda azalacaktır. Her firma yakınlarındaki diğer firmalar rekabet ettiğinden, her biri belirli ölçüde dar coğrafik alanda da olsa bir piyasa gücüne sahiptir. Bu piyasa gücü, tüketicilerin almak istedikleri ürünü, kendilerine coğrafik olarak en yakın firmadan temin etme eğiliminden kaynaklanmaktadır.

Doğrusal Yer Seçimi Modeli

Firmaların yer seçimi ve fiyatlandırma davranışlarını inceleyip açıklayıcı bir model denemesinde bulunan iktisatçılardan biri Hotelling’dir. Hotelling yer seçimi modelinde ürünler yalnızca bir bakımdan farklılık göstermektedirler ki bu da ürünü satan firmaların yerleşimidir.

Dar ve uzun bir vadiye serpilmiş bir kasabanın sadece bir tane sınırlı uzunlukta bir caddesi vardır. Homojen tüketiciler cadde boyunca öyle eşit dağılmışlardır ki her birim mesafe başına aynı sayıda tüketici düşmektedir. Tüketicilerin birbirine göre tek farkları kasabadaki yerleşimleridir. Her bir tüketici günde bir birim tüketim malı, örneğin ekmek, satın almaktadır. Bu tüketici profiline sahip olan kasabada iki firma (A ve B) tamamıyla benzer niteliklere sahip ekmek sattıkları varsayılmaktadır. Bu iki firma aynı anda fakat birbirlerinden habersiz olarak piyasaya giriş kararları alacaklardır. Bu şartlar altında firmalar kendilerini piyasada tek başına bir monopol olarak faaliyette bulunacaklarını varsayacakları için caddenin herhangi bir noktasına yerleşebileceklerdir. Hotelling’in kasabası modeli kitabın 146.sayfasında şekil 6.3’te verilmiştir.

Çemberimsi Yer Seçimi Modeli

Salop, Hotelling’in çizgisini almış ve çizginin uç noktalarının olmadığını göstermek amacıyla çizgiyi sonsuzluğa uzatmıştır. Böylece Hotelling modelindeki denge noktası olmama, yani çözümsüzlük ihtimalini ortadan kaldırmıştır. Salop, firmaların birbirlerinden eşit uzaklıkta yerleşmiş olduklarını varsayarak, analize başlamakta ve her bir firmanın fiyatı nasıl belirleyeceğini sorgulamaktadır.

Salop modelinde simetrik denge, firmaların nerede yerleştiklerine ve fiyatlarını nasıl belirlediklerine göre değişir. Simetrik dengede diğer bütün değişkenler sabitken her bir firma kendine rakip diğer firmalardan mümkün olduğunca uzakta yerleşmek ister. Çünkü firma diğer firmalardan ne kadar uzağa yerleşirse etrafında yerleşmiş olan tüketiciler üzerinde o kadar fazla piyasa gücüne sahip olacaktır. Firmaların birbirinden mümkün olduğunca uzakta bir noktada yerleşme gayretlerinin tabii bir sonucu olarak firmalar birbirlerinden tamamıyla eşit uzaklıkta yerleşmiş olurlar. Yine masrafsız taşınma becerisi, asimetrik bilgiye sahip firmaların da belirli bir zaman geçtikten sonra burada belirtilen nihai denge yerleşim noktasına ulaşmasını sağlayacaktır.

Çemberimsi Modelde Rekabetçi Bölge

Çok sayıda firmanın yer aldığı rekabetçi bir bölgede firmaların birbirlerine oldukça yakın yerleşmek zorunda kaldıkları varsayımı ile firmalar en azından belli bir tüketici grubuna satış yapabilmek için birbiriyle rekabet edeceklerdir. Firmalar tamamıyla homojen mal sattıkları için kendi satış fiyatlarını belirlerken rakip firmaların satış fiyat ve maliyetlerini de göz önüne almak zorunda kalacaklardır. Firmalar birbirleriyle rekabet ettiklerinde her zaman, potansiyel müşterilerin hepsine satış yapamazlar, her iki taraftan en yakın mesafede yerleşmiş bulunan rakiplerine bazı müşterileri kaptırırlar. İki firmanın potansiyel pazar alanında ikamet etmekte olan müşteriler de kendilerine en yüksek net fayda sağlayacak olan firmadan alımlarını yapacaklardır. Firmalar yine de yerleşim yerlerini seçerken rakiplerinin piyasa sınırlarını ihlal etmemeye çalışacaklardır.

Çemberimsi Modelde Piyasa Dengesi

Firmaların yüksek fiyat isteklerini uygulayabildikleri bölge, firmaların müşterileri için rekabet etmek zorunda kalmadıkları bölgedir. Bu bölgelerde her bir firma kendi sınırları içinde monopolcü güce sahiptir ve bu gücü kâr maksimizasyonu için kullanır. Fakat firma fiyat düşürdükçe daha geniş bir coğrafik alana yani daha büyük bir tüketici grubuna, satış yapma fırsatı elde eder. Bu durumda firmaların potansiyel müşterilerinin yaşadığı bölgeler çakışmakta ve firmalar arası rekabet başlamaktadır. Çemberimsi modelde piyasa dengesi kitabın 148.sayfasında şekil 6.5’te verilmiştir.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi