Sosyal Güvenlik Hukuku Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Ortak Düzenlemeler
Genel olarak sigortalılık hallerinin çakışmasında benimsenen esaslar nelerdir?
Bir kişinin aynı anda birden fazla sigortalılık türünü kapsayacak şekilde çalışması mümkündür. Gerçekten bir kişi aynı anda hem iş sözleşmesine göre çalışabilir hem de herhangi bir bağımsız faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olabilir.
Bir Kalinin any and burden fizzle sigortalılık turn kapsayacak skilled çalışmasının faydası nedir?
Bu düzenleme biçiminin kural olarak sigortalıların lehine olduğunu belirtmek gerekir. Zira sosyal güvenlik hukukumuzda m.4/I/a bendine göre sigortalılık daha avantajlıdır. Fakat bazı durumlarda kanun koyucunun bu tercihi sigortalının zararına olabilir. Gerçekten sigortalının haftanın bir günü iş sözleşmesine göre çalışması, diğer günlerde m.4/I/b bendi kapsamında faaliyette bulunması hâlinde sigortalının sadece m.4/I/a bendine göre sigortalı sayılması söz konusu kişinin kendisine yaşlılık aylığı bağlanması için gereken prim ödeme gün sayısını tamamlamasını neredeyse imkânsızlaştırır.
Zorunlu sigortalılık ile isteğe bağlı sigortalılığın çakışması durumda uygulanacak kural nedir?
Zorunlu sigortalılık (m. 4/1/a,b,c) ile isteğe bağlı sigortalılığın çakışması hâlinde isteğe bağlı sigortalılık hâli sona erer, zorunlu sigortalılık devam eder.
Yasal düzenlemeye uygun olmayan sigortalılık hali ve türü için prim ödenmesi durumunda yapılan uygulama nedir?
Ödenen primler m.53/I fıkrasına göre esas alınan sigortalılık hâli için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık hâlinde geçmiş kabul edilir (m.53/V). Böylece Kanun koyucu, sigortalıya sigortalı sayılmadığı sigortalılık türüne göre ödediği primleri iade eder.
Sigortalılık türünü değiştirerek yaşamını sürdürmüş kişilerde hukuken emeklilik aylığı hangi türe göre düzenlenmektedir?
Kanun’a göre, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan m.4/I/a,b ve (c) bentlerinden birden fazlasına tabi olarak çalışmış olanların yaşlılık aylığı bağlanması taleplerinde, en fazla sigortalılığın geçtiği, hizmet sürelerinin eşit olması hâlinde ise son sigortalılık hâli esas alınır. Buna karşılık, malullük ve ölüm hâlleri ile yaş haddinden resen emekli olma, süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme ve bağlı oldukları sigortalılık hâlinin kanunla değiştirilmesi durumunda ise son sigortalılık hâline göre aylık bağlanır (m.53/VI).
Bir kişinin çalışmasının hukuki temelinin bilinmesinin önemi var mıdır?
Bir kişinin çalışmasının hangi hukuki temele dayandığının tespiti sosyal sigorta ilişkisi açısından büyük önem taşımaktadır. Zira kişinin tabi olacağı sigortalılık türü bu çalışmaya göre belirlenmektedir.
Bir veya birkaç sigorta olayı aynı kişide birleşerek birkaç gelir veya aylıktan aynı anda yararlanması mümkün müdür?
Bir veya birkaç sigorta olayı aynı kişide birleşerek onun birkaç gelir veya aylıktan aynı anda yararlanmasına yol açabilir. Gerçekten örneğin malullük aylığına hak kazanmak için gerekli prim ödeme gün sayısına ve sigortalılık süresine sahip bir sigortalı bir iş kazasına uğrar ve bunun sonucunda malul sayılacak duruma düşerse söz konusu sigortalı hem malullük aylığına hem de sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanma koşullarını yerine getirmiş olur. Böyle bir durumda sigortalıya her iki sigorta kolundan da gelir ve aylık bağlanıp bağlanmayacağı kanun koyucunun tercihine göre belirlenir.
Uzun vadeli sigorta kollarından bağlanacak aylıklarda 5510 sayılı Kanun’a göre düzenlemeler nasıl yapılmıştır?
: Bu konuda kesin bir kuraldan söz etmek mümkün değildir. Kanun koyucu bazı olasılıklarda aylıkların birleşmesini kabul etmemiş, bazı olasılıklarda her iki aylığın alınması, bazı olasılıklarda ise yüksek olanın tamamının, düşük olanın ise yarısının alınması esasını benimsemiştir (Bu tercihin sebepleri konusunda değerlendirmeler için bkz. Güzel/Okur/Caniklioğlu, 442 vd. ve 579 vd. Tuncay/Ekmekçi, 414 vd.).
Kısa vadeli sigorta kollarından bağlanacak aylıklarda 5510 sayılı Kanun’a göre düzenlemeler nasıl yapılmıştır?
Sürekli iş göremezlik geliriyle birlikte ölen eşinden dolayı da gelire hak kazanan eşe her iki geliri (m.54/I,b,1), • Ana ve babadan ayrı ayrı gelire hak kazananlara, yüksek olan gelirin tamamı, az olanın yarısı (m.54/I,b,2), • Birden fazla çocuğundan gelire hak kazanan ana ve babaya, en fazla ödemeye imkân veren ilk iki dosyadan yüksek olan gelirin tamamı, düşük olan gelirin yarısı (m.54/I,b,3), • Hem eşinden hem de ana ve/veya babasından ölüm gelirine hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak geliri (m.54/I,b,4), • Evliliğin ölüm nedeniyle sona ermesi durumunda sonraki eşinden de gelire hak kazananlara tercih ettiği geliri bağlanır (m.54/I,b,5).
Kısa ve uzun vadeli sigorta kollarından yapılacak ödemelerin birleşmesini açıklayınız?
Malullük, yaşlılık, ölüm sigortaları ve vazife malullüğü ile iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse sigortalıya veya hak sahibine bu aylık veya gelirlerden yüksek olanın tamamı, az olanın yarısı, eşitliği hâlinde ise iş kazası ve meslek hastalığından bağlanan gelirin tümü; malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığının yarısı bağlanır (m.54/I,c,I).
5510 Sayılı Kanun’a göre gelir veya aylık bağlanan sigortalı ile hak sahibi kişilerin durumlarının değişmesi halinde çözümü nasıl ifade edilmiştir?
Değişmesi hâlinde, gelir veya aylık tutarları, değişikliğin meydana geldiği tarihten sonraki ödeme dönemi başından başlanarak yeni duruma göre düzeltilir (m.55/I).
Gelir ve aylıkların arttırılması nasıl ifade edilmiştir?
Gelir ve aylıklar, her yılın ocak ve temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye istatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak belirlenir (m.55/II).
Gelir ve aylıkların alt sınırı nedir?
5510 sayılı Kanun’a göre sigortalıya bağlanacak aylıklar ile ölen sigortalının hak sahiplerinin aylıklarının hesabına esas tutar, çalışma sürelerindeki her yıl için 82. maddeye göre tespit edilen prime esas günlük kazanç alt sınırları dikkate alınarak, talep veya ölüm yılına ait ocak ayı itibarıyla 29. maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenen ortalama aylık kazancın % 35’inden, sigortalının bakmakla yükümlü olduğu eşi veya çocuğu varsa % 40’ından az olamaz. Hak sahibi kimselerin aylıkları, hak sahibi bir kişi ise bu fıkraya göre hesaplanan alt sınır aylığının % 80’inden, hak sahibi iki kişi ise % 90’ından az olamaz.
Aylıkların ilgili kişilerce uzun süre tahsil edilmemesi durumunda ne yapılır?
Gelir veya aylıkların ilgili kişilerce uzun süre tahsil edilmemesi Kanun’da şüpheli bir durum olarak görülmüştür. Bu nedenle Kanun’da bağlanan gelir ve aylıklarını tahakkuk ettirildiği tarihten itibaren aralıksız altı ay sonuna kadar tahsil etmeyenlerin gelir ve aylık bağlanma şartlarının devam edip etmediğinin tespiti amacıyla söz konusu gelir ve aylıkların ödenmesi durdurulması kabul edilmiştir (m.97/IV). Doğal olarak yapılan inceleme sonucunda bu koşulların hâlâ devam ettiğinin anlaşılması hâlinde durdurulan gelir ve aylıkların ödenmesine devam edilir.
Gelir ve aylıkların haczi nasıl yapılır?
Gelir, aylık ve ödenekler; 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Maddede haciz yasağının iki istisnası öngörülmüştür. İlki, Kurumun prim alacağı, diğeri ise nafaka alacağıdır. Bu alacaklar dışındaki başka bir alacak nedeniyle gelir veya aylıkların haczi mümkün değildir. Belirtelim ki bu madde, sosyal sigorta haklarının dokunulmazlığını sağlamaya yöneliktir (Güzel/Okur/Caniklioğlu, 439). Zira Kurumdan alınan gelir ve aylıklar, ücret gibi, ilgili kişilerin geçimini temin etmeye yönelik ödemelerdir.
Kanun’da kurumda yapılacak avans ödemesi yapılacak kişiler nasıl ifade edilmiştir?
Kanun’da avans ödemesi yapılacak kişiler iki ayrı kategori içinde değerlendirilmiştir. İlki, sosyal sigortalı/genel sağlık sigortalısı olanlar ile bunların hak sahipleri/bakmakla yükümlü oldukları kişiler, ikincisi ise sağlık hizmet sunucularıdır. Kurum sosyal sigortalı ya da bunların hak sahipleri/bakmakla yükümlü oldukları kişilere hak ettikleri alacaklarını süresi içinde ödeyemeyecek olursa, bir başka deyişle ödemelerde gecikirse, avans verebilir. Kanun’da bu konuda Kuruma yetki tanınmıştır (m.97/VI).
Gelir ve aylık bağlanmayacak halleri açıklayınız?
5510 sayılı Kanun’a göre kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı veya gelir ya da aylık bağlanmış olan sigortalıyı kasten öldürdüğü veya öldürmeye teşebbüs ettiği veya bu Kanun gereğince sürekli iş göremez hâle veya malul duruma getirdiği kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile sabit olan kişilere gelir ve aylık ödenmez (m.56/I,a). Aynı şekilde kendisinden aylık bağlanacak sigortalıya veya gelir ya da aylık bağlanmamış olan sigortalıya veya hak sahibine karşı ağır bir suç işlediği veya bunlara karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi nedeniyle ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçılıktan çıkarıldığı bir mahkeme kararı ile sabit olanlara aylık bağlanmayacaktır (m.56/I,b). Ödenmiş bulunan gelir ve aylıklar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.
Sosyal sigortalarda denetleme ve kontrol yetkisi nasıl yapılmaktadır?
Sosyal sigortalarda iki yönlü denetim söz konusudur. Bunlardan ilki, Kurumun faaliyet ve hesaplarının denetimine ilişkin olup dış denetim olarak adlandırılır. Öteki ise 5510 sayılı Kanun ve buna dayanılarak çıkarılan diğer mevzuat hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığı yönündeki denetim olup bizzat Kurum tarafından yapılır ve iç denetim olarak kabul edilir. Bunların dışında bir de yargı denetiminden de söz etmek gerekir.
Denetim ve kontrol bakımından kamu kurum kuruluşlarının denetim elemanlarına yüklenen yükümlülükler nelerdir?
Kanun’a göre kamu idarelerinin denetim elemanları kendi mevzuatı gereğince işyerlerinde yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler sırasında, çalıştırılanların sigortalı olup olmadığını da tespit ederek sigortasız çalıştırılanları Kuruma bildirmek zorundadırlar (m.59/VII). Bu kurumlar ayrıca kendi mevzuatları gereğince yaptıkları inceleme ve tespitler sırasında bu Kanun’a göre sigortalı sayılanların prime esas kazançlarının veya sigortalı gün sayılarının eksik bildirilmesi sonucunu doğuran tespitlerini de en geç bir ay içinde Kuruma bildirirler. Kurum bu bildirimleri esas almak üzere gerekli yasal işlemi yapar.
Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun Görev, Yetki, Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik nedir?
Sosyal sigorta uygulamasında, sosyal riskler nedeniyle ortaya çıkan kimi sorunların çözümü ayrı bir uzmanlık gerektirir (Güzel/Okur/Caniklioğlu, 220). Özellikle tıbbi konularda çıkacak uyuşmazlıkların çözümü önem taşır. İşte Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun oluşturulması bu amaca yöneliktir. SSGSSK. m.58’de bu Kurulun kimlerden oluşacağı, görevleri ve çalışma biçim ve esaslarının bir yönetmelikle belirleneceği öngörülmüştür. Maddede sözü geçen yönetmelik Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun Görev, Yetki, Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik adı ile çıkarılmıştır (RG. 27021, T. 11.10.2008).
Kurul kimlerden oluşmaktadır?
Kanun ve Yönetmelik hükümleri incelendiğinde Kurulun 5510 sayılı Kanun’a ilişkin tıbbi uyuşmazlıklarda yetkili en yüksek organ olduğu ortaya çıkmaktadır. Kanun’a göre 5510 sayılı Kanun’da yazılı olan görevleri yerine getirmek üzere branşları Kurum tarafından belirlenecek uzman hekimlerden oluşan Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kurulur. Kurul, çeşitli bakanlıklar, Yükseköğretim Kurulu, en fazla üyeye sahip işveren, işçi ve kamu çalışanlarını temsil eden konfederasyonlar, bazı birlikler, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu ile Kurum tarafından görevlendirilecek birer uzman hekimden oluşur. Bakanlık ihtiyaç görürse Kanun’da belirlenen usule uygun olarak birden fazla Kurul oluşturmaya yetkilidir (m.58/I).
Sosyal sigortaların zorunluluk ilkesi nedir?
Sigortalı olmak, kişi açısından yalnızca bir hak değil aynı zamanda bir yükümlülüktür. Başka bir ifadeyle sigortalı olup olmama konusunda kişinin iradesi rol oynamaz kişi istese de istemese de belirli koşulların varlığı hâlinde sigortalı olmak zorundadır. Sigortalı niteliği elde edildikten sonra, bu niteliğin sağladığı haklardan ve yükümlülüklerden kaçınılamaz ve vazgeçilemez. SSGSSK. m.92, belirtilen esasları şöyle ifade etmektedir: Kısa ve uzun vadeli sigorta kapsamındaki kişilerin sigortalı ve genel sağlık sigortalısı olması, genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin ise genel sağlık sigortalısı olması zorunludur. Bu Kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak, vazgeçmek veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler geçersizdir.
Genel sağlık sigortası bakımından kontrol muayenesi yaptırılmasının sebebini açıklayınız?
Kurum sigortalı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmetini satın alarak sunmaktadır. Bazen uygulamada bu durumu kötüye kullanmalar söz konusu olabilmektedir. İşte bu nedenle Kanun’da Kuruma bu durumu araştırma ve kontrol muayenesi yaptırma olanağı tanınmıştır.
Sosyal sigorta hakları bakımından kontrol muayenesinin sebebini açıklayınız?
Sigortalılara ya da hak sahiplerine tanınan bazı haklar, bunların çalışma gücünü ya da meslekte kazanma gücünü % 60 kaybetmelerine, vazifesini yapamayacak durumda olmalarına ya da başkasının sürekli bakımına muhtaç duruma düşmelerine bağlanmıştır. Bu durumdaki değişiklikler, bağlanan aylığın ya da gelirin kesilmesini, yükseltilmesini veya azaltılmasını gerektirebilir. İşte tüm bu nedenlerle sigortalıların ya da hak sahiplerinin kontrol muayenesine tabi tutulmaları sosyal sigorta uygulamasında bir zorunluluktur.
Sosyal Güvenlik Kurumunda yersiz ödemelerin geri alınmasını açıklayınız?
Sosyal Güvenlik Kurumu sosyal sigorta ilişkisinin karmaşık yapısı içinde bazen Kanun’daki koşullar mevcut olmamasına rağmen işverenlere, sigortalılara, Kurumdan gelir veya aylık almakta olanlara ya da bunların hak sahiplerine veya bakmakla yükümlü olunan kişilere bazı sosyal sigorta yardımları yapabilmektedir. Bu durumda sözü geçen kişilere yapılan yardımların geri istenip istenmeyeceği önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte 5510 sayılı Kanun’un 96. maddesi bu ödemeleri yersiz ödeme olarak adlandırmakta ve bunların geri alınmasını düzenlemektedir.
Sosyal sigortalarda zaman aşımı süresi ne kadardır?
Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık zaman aşımına tâbidir (m.93/II).
Sosyal sigortalarda hakkın düşme süresi ne kadardır?
Kanun’da aksine hüküm bulunmayan hâllerde iş kazası, meslek hastalığı vazife malullüğü ve ölüm hâllerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zaman aşımına uğrar (m. 97/I). Ancak Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını genel hükümlere göre ispat edenler hak kaybına uğramazlar (m.97/II).
Sosyal sigorta yükümlülükleri nedeniyle işverenin ücretlerde kesinti yapılamaması hangi Kanun da belirtilmiştir?
5510 sayılı Kanun’a göre işveren, sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası için kendisine düşen yükümlülükler nedeniyle, sigortalıların ücretlerinden kesinti yapamaz (m.98/I). Böylece işverenin kanunun kendisine yüklediği bir yükümlülüğü sigortalıya yansıtması ve ücretinde kesinti yapması engellenmiştir. Zaten genel bir ilke olan bu hususun Kanun’da da ayrıca düzenlenmesi isabetli olmuştur.
Zorunlu sigortalılık ile isteğe bağlı sigortalılığın çakışması durumunda ne yapılır?
5510 sayılı Kanun’da sadece zorunlu sigortalılıkların çatışması hâlinde uygulanacak kural belirlenmemiş, zorunlu sigortalılık ile isteğe bağlı sigortalılığın çakışması hâlinde nasıl bir işlem yapılması gerektiği de açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre, isteğe bağlı sigor- talı olanların 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamına tabi olacak şekilde çalışmaya başlamaları hâlinde isteğe bağlı sigortalılık hâli sona erer (m.53/III). Böylece zorunlu sigortalılığın asıl olduğu yasa metni olarak ifadesini bulmuştur. Öte yandan Kanun’da bu kuralın da bir istisnası bulunmaktadır. Gerçekten, isteğe bağlı sigortalılık kısmında tekrar belirtileceği üzere, kısmi süreli çalışanlar, zorunlu sigortalılı- ğın dışında kalan süreler için isteğe bağlı sigortalı olabilirler (m.51/III). Böylece bir kişinin aynı anda hem zorunlu hem de isteğe bağlı sigortalı olabilmesi mümkün kılınmıştır.
Yasal düzenlemeye uygun olmayan sigortalılık hâli ve türü için prim ödenmesi nasıl olur?
Kanun’un m.53/V fıkrası bu olasılığı düzenlemektedir. Buna göre sigortalının, sigortalı sayılması gerekenin dışında başka bir sigortalılık hâli için prim ödemesi hâlinde, ödenen primler m.53/I fıkrasına göre esas alınan sigortalılık hâli için ödenmiş ve esas alı- nan sigortalılık hâlinde geçmiş kabul edilir (m.53/V). Böylece Kanun koyucu, sigortalıya sigortalı sayılmadığı sigortalılık türüne göre ödediği primleri iade edip, sigortalı sayılması gereken sigortalılık türüne göre de gecikme faizi ile prim ödeme zorunluluğu getirmek yerine, bizce de isabetli olarak, daha basit bir yöntem benimsemiştir.
Uzun vadeli sigorta kollarından bağlanacak aylıklarda 5510 sayılı kanun’a göre neler yapılır?
5510 sayılı Kanun’a göre
-
Hem malullük hem de yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya, bu aylıklardan
yüksek olanı, aylıklar eşitse yalnız yaşlılık aylığı (m.54/I,a,1),
-
Malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığı ile birlikte ölen eşinden dolayı da
aylığa hak kazanan sigortalıya her iki aylığı (m.54/I,a,2),
-
Ana ve babasından ayrı ayrı aylığa hak kazanan çocuklara, yüksek olan aylığın
tamamı, az olan aylığın yarısı (m.54/I,a,3),
-
Birden fazla çocuğundan aylığa hak kazanan ana ve babaya en fazla ödemeye
imkân veren ilk iki dosyadan yüksek olan aylığın tamamı, düşük olan aylığın yarısı
(m.54/I,a,4),
-
Hem eşinden hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara terci-
hine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığı (m.54/I,a,5),
-
Kanun’a göre vazife malullüğü aylığı almakta iken tekrar sigortalı olanlardanhem vazife malullüğüne hem de malullük aylığına hak kazananlara bu aylıklar- dan yüksek olanı, aylıkları eşitse yalnızca vazife malullüğü aylığı, bunlardan hem vazife malullüğü hem de yaşlılık aylığına hak kazananlara, bu aylıkların her ikisi
(m.54/I,a,6),
-
Evliliğin ölüm nedeniyle sona ermesi durumunda sonraki eşinden de aylığa hak
kazananlara tercih ettiği aylığı bağlanır (m.54/I,a,7).
Kısa vadeli sigorta kolundan bağlanacak gelirlerde 5510 sayılı Kanun’a göre nasıl düzenlenir?
5510 sayılı Kanun’a göre
-
Sürekli iş göremezlik geliriyle birlikte ölen eşinden dolayı da gelire hak kazanan eşe
her iki geliri (m.54/I,b,1),
-
Ana ve babadan ayrı ayrı gelire hak kazananlara, yüksek olan gelirin tamamı, az
olanın yarısı (m.54/I,b,2),
-
Birden fazla çocuğundan gelire hak kazanan ana ve babaya, en fazla ödemeye
imkân veren ilk iki dosyadan yüksek olan gelirin tamamı, düşük olan gelirin yarısı
(m.54/I,b,3),
-
Hem eşinden hem de ana ve/veya babasından ölüm gelirine hak kazananlara, ter-
cihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak geliri (m.54/I,b,4), (06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanacak gelir ve aylıklar açısından farklı bir düzenleme için bkz. 506 sayılı Kanun geç. m.91, ayrıca bkz. YHGK, T. 21.03.2012, E. 2012/21-21, K. 2012/223),
-
Evliliğin ölüm nedeniyle sona ermesi durumunda sonraki eşinden de gelire hakkazananlara tercih ettiği geliri bağlanır (m.54/I,b,5).
Gelir ve aylıkların düzeltilmesi 5510 sayılı Kanun'a göre alt sınırı nasıl ayarlanır?
5510 sayılı Kanun’a göre sigortalıya bağlanacak aylıklar ile ölen sigortalının hak sahiplerinin aylıklarının hesabına esas tutar, çalışma sürelerindeki her yıl için 82. maddeye göre tespit edi- len prime esas günlük kazanç alt sınırları dikkate alınarak, talep veya ölüm yılına ait ocak ayı itibarıyla 29. maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenen ortalama aylık kazancın % 35’inden, sigortalının bakmakla yükümlü olduğu eşi veya çocuğu varsa % 40’ından az olamaz. Hak sahibi kimselerin aylıkları, hak sahibi bir kişi ise bu fıkraya göre hesaplanan alt sınır aylığının % 80’inden, hak sahibi iki kişi ise % 90’ından az olamaz. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince bağlanan kısmi aylıklar için bu fıkra hükümleri uygulanmaz (m.55/III).
m.4/I/a,b ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı olmak üzere malullük sigortasından dosya bazında her yıl bağlanan aylıkların aylık başlangıç tarihinin ait ol- duğu yılın ocak ayı itibarıyla yıl içine ait artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları, yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son ödeme ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı dosya bazında ödenen en düşük yaşlılık aylığından az olamaz (m.55/IV).
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu başka birinin sürekli bakımına muhtaç duruma gelen sigortalı için ödenmesi gereken sürekli iş göremezlik geliri, 82. maddeye göre tespit edilen prime esas kazanç alt sınırının aylık tutarının % 85’inden az olamaz (m.55/V).
Gelir ve aylıkların düzeltilmesi 5510 sayılı kanuna göre nasıldır?
5510 Sayılı Kanun’a göre gelir veya aylık bağlanan sigortalı ile hak sahibi kişilerin du- rumlarının, kendilerine veya başka hak sahiplerine bağlanmış bulunan gelir veya aylık tutarının düzeltilmesini gerektirir bir şekilde değişmesi hâlinde gelir veya aylık tutarları, değişikliğin meydana geldiği tarihten sonraki ödeme dönemi başından başlanarak yeni duruma göre düzeltilir (m.55/I).
Gelir ve aylıkların artırılması 5510 sayılı kanuna göre nasıldır?
Gelir ve aylıklar, her yılın ocak ve temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak belirlenir (m.55/II).
Gelir, aylık ve ödenekler ne gibi durumlarda haczedilemez?
Gelir, aylık ve ödenekler; 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafa-ka borçları dışında haczedilemez.
Gelir ve aylık bağlanmayacak hâller 5510 sayılı Kanun’a göre nasıl düzenlenir?
5510 sayılı Kanun’a göre kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı veya gelir ya da aylık bağlanmış olan sigortalıyı kasten öldürdüğü veya öldürmeye teşebbüs ettiği veya bu Ka- nun gereğince sürekli iş göremez hâle veya malul duruma getirdiği kesinleşmiş bir mah- keme kararı ile sabit olan kişilere gelir ve aylık ödenmez (m.56/I,a). Aynı şekilde kendi- sinden aylık bağlanacak sigortalıya veya gelir ya da aylık bağlanmamış olan sigortalıya veya hak sahibine karşı ağır bir suç işlediği veya bunlara karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi nedeniyle ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçılıktan çıkarıldığı bir mahkeme kararı ile sabit olanlara aylık bağlanmayacaktır (m.56/I,b). Ödenmiş bulunan gelir ve aylıklar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.
Görüldüğü gibi maddede sadece kasten öldürme hâline yer verildiğinden kastı aşan fiil sonucu ya da taksirle öldürme durumunda ölüm aylığı bağlanabilecektir (Güzel/Okur/ Caniklioğlu, 559; Tuncay/Ekmekçi, 2011, 417). Bunun gibi maddede mirası redde ilişkin bir hüküm bulunmadığı için mirası ret ölüm aylığı talep hakkını etkilemeyecektir (Güzel/ Okur/Caniklioğlu, 559; Tuncay/Ekmekçi, 2011, 401-402; Uşan, 245).
Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu görevleri nelerdir?
Kurul, sigortalılar hakkında vazife malullük derecesi iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik derecesi tespiti ile çalışma gücünün maluliyeti gerektirecek derecede kaybına ilişkin Kurumca verilen kararlardan itiraza konu olanları inceleyerek karara bağlar. Kurul, sigortalı veya hak sahiplerinin talebi üzerine görevlendirdiği uzman bir hekimi dinlemek zorundadır (m.58/IV). Ayrıca Kurul, bu Kanun’da yazılı görevlerle sınırlı olmak kaydıyla, mahkemelerden intikal eden ve bilirkişi sıfatıyla rapor düzenlenmesi talep edilen dava dosyaları hakkında, gerekli incelemeleri yaparak görüş bildirir. Mahkemeler, bahse konu dosyalar için belirlediği bilirkişi ücretini kurul üyelerine iletilmek üzere Kuruma gönderir (m.58/V).
Sosyal sigortaların zorunluluğu 5510 sayılı kanunda nasıl düzenlenmiştir?
Sigortalı olmak, kişi açısından yalnızca bir hak değil aynı zamanda bir yükümlülük- tür. Başka bir ifadeyle sigortalı olup olmama konusunda kişinin iradesi rol oynamaz kişi istese de istemese de belirli koşulların varlığı hâlinde sigortalı olmak zorundadır. Sigortalı niteliği elde edildikten sonra, bu niteliğin sağladığı haklardan ve yükümlülüklerden kaçı- nılamaz ve vazgeçilemez. SSGSSK. m.92, belirtilen esasları şöyle ifade etmektedir: “Kısa ve uzun vadeli sigorta kapsamındaki kişilerin sigortalı ve genel sağlık sigortalısı olması, genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin ise genel sağlık sigortalısı olması zorunludur. Bu Kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak, vazgeçmek veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler geçersizdir”.
Genel Sağlık Sigortası Bakımından kontrol muayenesi yaptırılması hangi durumlarda talep edilir?
Kurum sigortalı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmetini satın alarak sun- maktadır. Bazen uygulamada bu durumu kötüye kullanmalar söz konusu olabilmektedir. İşte bu nedenle Kanun’da Kuruma bu durumu araştırma ve kontrol muayenesi yaptırma olanağı tanınmıştır. Gerçekten Kurum, yürütülen soruşturma kapsamıyla sınırlı olmak üzere, sağlık hizmeti alan genel sağlık sigortalısından veya bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerden, sağlık hizmetinin gerçekten alınıp alınmadığını ve sigortalının, isteğe bağlı sigortalının veya bunların hak sahiplerinin malullük, iş göremezlik raporlarında belirtilen rahatsızlıklarının mevcut olup olmadığını tespit amacıyla kontrol muayenesi ve tetkik yaptırılmasını talep edebilir (m.94/I,a,b). Böylece uygulamada ortaya çıkabilen kö- tüye kullanmaların önüne geçilmek istenmiştir.
Gelir, Aylık, İşgöremezlik Ödenekleri ile Masraf Ödemelerinde zaman aşımı ve hakkın düşmesi nasıl gerçekleşir?
Kanun’da aksine hüküm bulunmayan hâllerde iş kazası, meslek hastalığı vazife malullü- ğü ve ölüm hâllerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zaman aşımına uğrar (m. 97/I). Ancak Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını genel hükümlere göre ispat edenler hak kaybına uğramazlar (m.97/II).
Kısa vadeli sigorta kollarından ve ölüm sigortasından kazanılan diğer haklar ise hak- kın doğduğu tarihten itibaren beş yıl içinde istenmezse düşer (m.97/III). Bu hükümde sözü geçen haklar iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortasından ödenen ge- çici işgöremezlik ödenekleri ile ölüm sigortasından ödenen evlenme ve cenaze ödeneğidir. Görüldüğü gibi kanun koyucu, gelir ve aylıklar bakımından hakkın zaman aşımına uğra- ması esasını benimsemiş iken ödenekler bakımından hakkın düşmesini kabul etmiştir.
Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin alacakları ise hakkı do- ğuran olayın öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl içinde istenmezse zaman aşımına uğrar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren ise beş yıl sonunda düşer (m.97/V). Hükümde iki yıl geçmekle zaman aşımına uğrayan hakkın beş yıl geçmekle tamamen ortadan kalması kabul edilmiştir. Bilindiği üzere hak düşümü süresi durma ve kesilmeye tabi değilken zaman aşımı süresinde kesilme ve durma söz konusudur (Uşan, 308). Ayrıca hâkim hak düşümü süresini kendiliğinden dikkate almak zorundadır.
İdari para cezası gerektiren hâller nelerdir?
Sigortalının Kuruma Bildirilmemesi
Sigortalılık Niteliğinin Sona Erdiğinin Bildirilmemesi
İşyeri Bildirgesinin Verilmemesi
Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin Verilmemesi
Defter ve Belgelerin Kuruma İbraz Edilmemesi
Defter ve Belgelerin Geçersizliği
Kurumun İstemesine Rağmen Bilgi ve Belge Vermeme
Bakmakla Yükümlü Olunan Kişinin Tescilin Yapılmaması
Kanun’a göre aylık prim ve hizmet belgesini belgeleri, süresi içinde Kurumca belirlenen şekilde ve usulde vermeyenlere her bir fiil için nasıl düzenlenir?
-
Belgenin asıl olması hâlinde aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla bel- gede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin beşte biri tutarında (m.102/ I,c,1),
-
Belgenin ek olması hâlinde aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla herbir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri tutarın- da (m.102/I,c,2); ek belgenin 86. maddenin beşinci fıkrasına istinaden Kurumca resen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin yarısı tutarında (m.102/I,c,3),
- Belgenin mahkeme kararı, Kurumca veya diğer kamu idarelerinin denetim eleman- larınca yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bazı ku- rum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden, hizmetleri veya kazançları Kuru- ma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması hâlinde belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın aylık asgari ücretin iki katı tutarında (m.102/I,c,4), idari para cezası uygulanır. İdari para cezasının uygulanmış olması, Kanun’da belirtilen belge- lerin Kuruma verilmesi yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz (m.102/III).
Kanun’da sağlık hizmet sunucuları bakımından bazı idari yaptırımlar öngörülmüştür. Bunlar nasıl düzenlenir?
Kanun’da sağlık hizmet sunucuları bakımından bazı idari yaptırımlar öngörülmüştür. Buna göre Kurumca yapılan inceleme neticesinde
a) Sağlık hizmeti sunulmadığı hâlde sağlık hizmetini fatura ettiği,
b) Faturayı veya faturaya dayanak oluşturan belgeleri, gerçeğe aykırı olarak düzenlediği, c) 64’üncü madde gereğince kapsam dışı tutulan sağlık hizmetlerini, kapsam içinde
olan sağlık hizmetleri gibi gösterdiği,
d) Sağlık hizmetlerine hak kazanmayan kişilere, sağlık hizmeti sunarak Kuruma fatu-
ra ettiği,
e) 73’üncü madde gereğince belirlenen tavanın üzerinde ilave ücret aldığı tespit edilen sağlık hizmeti sunucuları hakkında genel hükümlere göre takip yapılır. Bu fiiller nedeniyle Kurumun yersiz ödediği tutar 96. maddeye göre geri alınır (m.102/I).
İdari para cezalarında zaman aşımı nasıldır?
İdari para cezaları on yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Zaman aşımı süresi, fiilin işlen- diği tarihten itibaren başlar (m.102/VII). 506 sayılı Kanun döneminde beş yıl olan zaman aşımı 5510 sayılı Kanun’la on yıla çıkarılmıştır.
İdari para cezaları hakkında, 5510 Kanun ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nda hüküm bulunmayan hâllerde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uy- gulanır (m.102/VIII).
İdari para cezalarına itiraz nasıl olmaktadır?
İdari para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendile- rine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilir- ler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması hâlinde idari para cezası kesinleşir (m.102/VI).
İdari para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde peşin ödenmesi hâlinde bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi hâlinde daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 89. maddenin ikinci fıkrası hükmü dedikkate alınarak tahsil edilir (m.102/V). Mahkemeye başvurulması idari para cezasınıntakip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde ödenmeyen idari para cezaları, 89. madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir (m.102/VI).
İdari para cezası nedir? Açıklayınız.
5510 sayılı Kanun’da öngörülen cezaların büyük bir kısmı idari para cezası niteliğin- dedir. Kanun’da idari para cezaları asgari ücrete bağlanmış olup burada sözü geçen as- gari ücret, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 39. maddesine göre 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari ücrettir. Ayrıca idari para cezasının uygulanmasında fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan asgari ücret dikkate alınır. Belirtelim ki fiile uygulanacak idari para cezasında değişiklik hâlinde failin lehine olan idari para cezasının uygulanması gerekir.
İşyeri bildirgesinin verilmemesi durumunda ne gibi durumlar gerçekleşir?
İşyeri bildirgesini, Kanun’daki usule ve süreye uygun olarak Kuruma vermeyenler hakkında, kamu idareleri ile bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin üç katı, diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin iki katı, defter tutmakla yükümlü olmayanlar için ise aylık asgari ücret tutarında idari para cezası verilir.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 10 Gün önce comment 11 visibility 18093
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1182
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 627
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2757
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 917
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25586
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14513
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12516
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12507
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10433