Yargı Örgütü Ve Tebligat Hukuku Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Yargı Örgütü Hukukunun Temel Kavramları Ve Anayasa Yargısı
Yargı örgütü hukuku nedir?
Yargı örgütü hukuku, Anayasa tarafından aynı zamanda bir yetki olarak nitelendirilmiş bulunan yargı fonksiyonunu konu edinen, bu fonksiyonu yerine getirmeyi üstlenmiş olan mahkemelerin, kuruluş ve görevlerini, çalışmasına ilişkin dış ko- şulları, yargılama sürecinin işleyişine doğrudan veya dolaylı olarak katılan görevlilerin statülerini, görev ve yetkilerini belirleyen hukuk kuralları bü- tünüdür.
Yargı örgütü hukukuna ilişkin temel düzenlemeler nerede yer alır?
Bu hukuk alanına ilişkin temel düzenle- meler, Anayasa’da (m. 2, 9, 37, 40, 138-160) yer almaktadır.
Kaç temel yargı kolu vardır?
Yargı ayrılığı sistemini benimsemiş bulunan ülkemizde, kararları aynı yüksek mahkemede temyiz edilen mahkemelerin oluşturduğu birçok yargı kolu öngörülmüştür. Anayasa’nın 146-160. maddelerinde düzenlenen yüksek mahkemeler- den hareketle, anayasa yargısı, adlî yargı, idarî yargı ve uyuşmazlık yargısı olmak üzere dört temel yargı kolunun varlığından söz edilebilir.
Ayrıca, Anayasa’da yüksek mahkemeler arasında sayılmamakla birlikte, öğretide yargı fonksiyo- nunu yerine getirdiği kabul edilen Yüksek Seçim Kurulu ile Sayıştay da dikkate alındığında iki yargı kolundan daha söz etmek mümkündür.
Geleneksel olarak devlette kaç fonksiyon vardır?
Geleneksel olarak devlette belli başlı üç fonk- siyon vardır. Yasama fonksiyonu, yürütme fonk- siyonu ve yargı fonksiyonu. Devlet, bu üç tür fonksiyonunu yerine getirmek için egemenlikten kaynaklanan üç tür yetkiye sahiptir: Yasama yetki- si, yürütme yetkisi ve yargı yetkisi. Nihayet devle- tin bu üç ayrı fonksiyonunu yerine getirmesi için sahip olduğu üç ayrı yetkisini kullanacak organlara da gereksinimi vardır. Bu organlar ise, yasama orga- nı, yürütme organı ve yargı organıdır.
Çağdaş bir demokraside devletin bu üç fonksiyonun ayrı organlarda toplanmasının nedeni nedir?
Çağdaş bir demokraside devletin bu üç fonksi- yonu ayrı organlarda toplanmıştır. Bunun nedeni, söz konusu organların birbirini denetlemesinin ve dengelemesinin sağlanması ve kişi hak ve hürriyet- lerinin güvenceye kavuşturulmasıdır. Anayasamız da, kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiştir.
Yasama, yürütme ve yargı fonksiyonlarını kim yerine getirir?
Bu ilke uyarınca, yasama fonksiyonu, Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisince (Anayasa m.7); yürütme fonksiyonu, Cumhurbaşkanınca (Anayasa m.8); yargı fonksiyonu da, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce (Anayasa m. 9) yerine getirilir.
Genel bir ifadeyle, yasama fonksiyonu nedir?
Genel bir ifadeyle, yasama fonksiyonu, genel ve soyut norm koyma, değiştirme ve kaldırma faali- yetidir. Yürütme fonksiyonu, genel ve soyut norm- ların belli kişi ve durumlara uygulanmasıdır.
Genel bir ifadeyle, yargı fonksiyonu nedir?
Yar- gı fonksiyonu ise, genel anlamda devletin hukuk düzeninin devam etmesi ve kişilerin sübjektif hak- larının korunması amacını güden faaliyetidir. Bu faaliyet, devlet için hem bir hak, hem de yüküm- lülüktür. Yargı fonksiyonu, biri şeklî (organik), diğeri maddî olmak üzere iki ölçütten hareketle tanımlanabilir.
Şeklî (organik) anlamdaki tanımlamanın ölçü- tü, faaliyette bulunan makamdır. Bu ölçüt esas alındığında, yargı fonksiyonu, yargı organlarının fonksiyonu olup, yargı organlarının her türlü faaliyetini ifade eder. Anayasa’nın “Yargı yetkisi”kenar başlıklı 9. maddesi de yargı fonksiyonunu organik içerikle tanımlamıştır. Buna göre, “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mah- kemelerce kullanılır.”
Şeklî (organik) ölçüt, yargı fonksiyonunu, ya- sama ve yürütme işlevlerinden ayırt etmek için el- verişli bir ölçüttür. Zira, bu ölçütten hareket edil- diğinde, yasama ve yürütme organlarının yaptığı bir işlem hiçbir zaman yargı fonksiyonuna dâhil olamaz. Bununla birlikte, şeklî (organik) ölçüt, mahkemelerin her türlü faaliyetini yargı fonksiyo- nunun içine soktuğundan gereğinden fazla geniştir.
Maddî ölçüt yargı fonksiyonunu tanımlamak için yeterli midir?
Maddî ölçüt yargı fonksiyonunu tanımlamak için gerekli, ama bu fonksiyonu diğer devlet fonk- siyonlarından ayırmak için her zaman yeterli de- ğildir. Zira, yasama ve yürütme organları da bazen maddî açıdan yargı fonksiyonuna benzer nitelikte işlemler yapabilmektedir. Örneğin, idarenin disip- lin soruşturması açarak disiplin cezası vermesinde ya da yasama dokunulmazlığının kaldırılması usu- lünde durum budur. Bu örneklerde de, hukuka ay- kırılık iddiası, hukuka aykırılığın tespiti ve müey- yide uygulanması aşamaları mevcuttur. Dolayısıyla şeklî (organik) ölçütü göz ardı etmek mümkün değildir. Bununla birlikte, idarî işlem olarak kabul edilen “hâkimin idari personele disiplin cezası ver- me yetkisi”nin gerek şeklî (organik) gerek maddî açıdan yargısal bir nitelik sergilediği göz önüne alındığında, yargı fonksiyonunun bu iki ölçüt bir arada kullanılarak tanımlanması da eleştiriye açık- tır. Yasama, yargı ya da yürütmenin uyuşmazlık çözme faaliyetleri arasındaki esas farkın işlemin yapılış şeklinde, yani “biçimsel ölçüt”te kendisini gösterdiği söylenebilir.
Yargı Fonksiyonunun Devletin Diğer Fonksiyonları ile İlişkisi genel olarak nasıldır?
Yargı fonksiyonu, yasama ve yürütme işlevlerin- den, tümüyle ayrı ve özel bir konumdadır. Devletin hukuk devleti olabilmesi ve hukukun üstünlüğü il- kesinin gerçekleştirilebilmesi için, yargı fonksiyo- nu, yasama ve yürütme fonksiyonlarının bütünüy- le dışında kalmak zorundadır. Anayasamızda da yargının, yasama ve yürütme organı karşısındaki bağımsızlığını sağlamak amacıyla çeşitli tedbirler öngörülmüştür. Bu tedbirlere ilişkin düzenlemele- ri, genel olarak, mahkemelerin bağımsızlığı ilkesive hâkimlik teminatı başlıkları altında toplamak mümkündür
Görülmekte olan bir dava hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisinde (T.B.M.M.) yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili ne yapılabilir?
Görülmekte olan bir dava hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisinde (T.B.M.M.) yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz; görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz (Anayasa m. 138, III).
Mahkeme kararları, yasama ve yürütme organları ile idare için bağlayıcı mıdır?
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu or- ganlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini gecik- tiremez (Anayasa m. 138, IV).
Mahkemelerin Bağımsızlığı ilişkisini genel olarak açıklayınız.
Anayasamıza göre, yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır (Anayasa m. 9). Hâkimler, görevlerinde bağımsız- dırlar; Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler (Anaya- sa m. 138, I; Hâkimler ve Savcılar K. m. 4, II). Hâkimlerin yürütme ve yasama organları karşısın- da bağımsızlığını koruyabilmek ve onların hiçbir baskı ve etki altında kalmadan, hukuka ve vicdanla- rına göre karar vermelerini sağlayabilmek amacıyla, anayasal boyutta çeşitli ilkeler öngörülmüştür. Bu çerçevede, hiçbir organ, makam, mercii veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gön- deremez; tavsiye ve telkinde bulunamaz (Anayasa m. 138, II; Hâkimler ve Savcılar K. m. 4, I). Mah- keme ve hâkimlere emir ve talimat verilemeyeceği,
genelge gönderilemeyeceği, tavsiye ve teklinde bu- lunulamayacağına ilişkin bu kural, maddî anlamda yargı yetkisinin kullanılması ile sınırlıdır. Mahke- melerin, doğrudan doğruya hukukî uyuşmazlıkları çözme faaliyetleri dışındaki personelin yönetimi ve yazı işlerinin yürütülmesi gibi idarî işlem ve faa- liyetlerinde, bu yasaklar ya da sınırlamalar geçerli değildir. Zira hâkimler ve savcılar idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar (Anayasa m. 140, VI; Hâkimler ve Savcılar K. m. 5, IV). Bu çerçevede, Adalet Bakanı, yargı yetkisinin kullanıl- masına ilişkin görevler hariç olmak üzere hâkim ve savcılar üzerinde gözetim hakkını haizdir (Anayasa m. 144; Hâkimler ve Savcılar K. m. 5, V).
Hâkimlerin bağımsız karar verebilmeleri için yasama, yürütme ve yargı dışında başkaca çevre faktörlerine karşı da korunmaları gerekir. Bu yönde hangi düzenlemeler mevcuttur?
Hâkimlerin bağımsız karar verebilmeleri için yasama, yürütme ve yargı dışında başkaca çevre faktörlerine karşı da korunmaları gerekir. Bu ne- denle, hâkimlerin kanunda belirtilenlerden başka, resmî ve özel hiçbir görev alamayacakları kabul edilmiştir (Anayasa m. 140, V). Bu düzenlemenin amacı, hâkimleri, etkilenmeleri muhtemel bu tür çevrelerden uzak tutmaktır. Ancak, günümüzde hâkimleri en çok etkileyebilecek çevre faktörü, dör- düncü kuvvet olarak anılan basındır. Bu nedenle de, Anayasa’nın 26. maddesinde, düşünceyi açık- lama ve yayma hürriyetinin, yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amacıyla sınırlanabileceğini öngörülmüştür.
Hâkimlik Teminatı'nı genel olarak açıklayınız.
Hâkimlik Teminatı
Mahkemelerin organ olarak bağımsızlığı, ancak yargı fonksiyonunu ifa eden hâkimlerin hiçbir bas- kı veya tehditle karşılaşmaksızın görevlerini tam bir serbestlik ve tarafsızlıkla yerine getirebilmeleriyle gerçek bir anlam kazanır. Bu çerçevede, Anayasa’da hâkimlik teminatına ilişkin temel bazı ilkeler kabul edilmiştir: Hâkimler, azlonulamazlar (Anayasa m. 139, I; Hâkimler ve Savcılar K. m. 44) ve kendileri istemedikçe 65 yaşından önce emekliye sevk edile- mezler (Anayasa m. 139, I; m. 140, IV; Hâkimler ve Savcılar K. m 44). Hâkimler, bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık ve ödeneklerden ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamazlar (Anayasa m. 139, I; Hâkimler ve Sav- cılar K. m. 44-45).
Adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarının mesleğe kabul edilme, atanma ve nakil, geçici yetki verilmesi, yükseltilme ve birinci sınıfa ayrıl- ması, kadro dağıtılması, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verilmesi, disiplin cezası uygulanması, görevden uzaklaştırılması gibi bütün özlük işleri hakkında karar verme yetkisi kimdedir?
Hâkim ve savcıların, özellikle yürütme orga- nına karşı bağımsızlıklarının sağlanabilmesi için özlük haklarının teminatlı olması zorunludur. Bu çerçevede, adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarının mesleğe kabul edilme, atanma ve nakil, geçici yetki verilmesi, yükseltilme ve birinci sınıfa ayrıl- ması, kadro dağıtılması, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verilmesi, disiplin cezası uygulanması, görevden uzaklaştırılması gibi bütün özlük işleri hakkında karar verme yetkisi,“Hâkimler ve Savcılar Kurulu”na verilmiştir (Ana- yasa m. 159, VIII; HSYKK m. 4).
Hakim ve Savcılar Kurulu kaç üyeden oluşur?
Hâkimler ve Savcılar Kurulu, on üç üyeden olu- şur; iki daire halinde çalışır (Anayasa m. 159, II; HSYKK m. 3).
Hakim ve Savcılar Kurulu'nun başkanı kimdir?
Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir. Kurulun, üç üyesi birinci sınıf olup, birinci sını- fa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından, bir üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nite- likleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları ara- sından Cumhurbaşkanınca; üç üyesi Yargıtay üye- leri, bir üyesi Danıştay üyeleri, üç üyesi nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından Türkiye Büyük Millet Mecli- si tarafından seçilir. Öğretim üyeleri ile avukatlar arasından seçilen üyelerden, en az birinin öğretim üyesi ve en az birinin de avukat olması zorunludur (Anayasa m. 159, III). Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler bir kez daha seçilebilir (Anayasa m. 159, IV).
Mahkeme kavramının etimolojik olarak anlamı nedir?
“Mahkeme”, etimolojik olarak, “hüküm” kö- künden türetilmiş Osmanlıca bir kelimedir ve “hü- küm verilen, muhakeme yapılan yer” anlamında kullanılır.
Dar ve teknik anlamda mahkeme nedir?
Dar ve teknik anlamda mahkeme, devlet tara- fından görevlendirilen ve adalet dağıtımı işiyle uğ- raşan yargılama yerlerini ifade eder. Bu tanım çer- çevesinde, mahkemeler, hukukî statüleri itibariyle devlet kuruluşları olup yargı fonksiyonunu yerine getirmeyi üstlenmişlerdir. Bu nedenle, mahkemele- rin yargı fonksiyonunun yerine getirilmesine yöne- lik faaliyetleri, doğrudan doğruya devletin yargısal faaliyeti olarak nitelendirilir. Oysa devlet mahke- melerinin yanı sıra, bazı hukukî uyuşmazlıkların çözümünde hakem mahkemeleri de görev yapar.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 10 Gün önce comment 11 visibility 18128
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1183
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 629
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2761
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 921
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25588
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14515
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12516
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12509
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10436