Ceza Muhakemesi Hukuku Dersi 7. Ünite Özet

Dar Anlamda Kovuşturma

Giriş

Yasakoyucunun geniş anlamda ele aldığı kovuşturmanın olay mahkemesi önünde gerçekleşen kısmını ifade eden dar anlamda kovuşturma ise üç devreden oluşur. Bunlar;

  1. Duruşma hazırlığı
  2. Duruşma
  3. Hükmün oluşturulması devreleridir.

Duruşma Hazırlığı Devresi

Duruşma hazırlığı devresinde, duruşma devresinin en kısa zamanda ve kesintisiz yapılabilmesini sağlayacak işlemler yapılır; soruşturma evresinde eksik kalmış olan hususlar tamamlanır. Bu devrede aktif olan makam, yargılama makamıdır. Yargılama makamı da kural olarak bu devrede hâkimlik makamı olarak görev yapar. Toplu mahkemelerde hâkimlik makamını mahkeme başkanı temsil eder.

Duruşma hazırlığı devresinde yapılan işlemler genellikle duruşma gününün belirlenmesi, çağrı kâğıtlarının (davetiyelerin) gönderilmesi gibi biçime ilişkindir. Ancak istisnaen bu devrede tanık veya bilirkişinin erken dinlenmesi, keşif gibi esasa ilişkin işlemler de yapılabilir.

Mahkeme başkanı veya hâkim (Yasa’da mahkeme denilmektedir) iddianamenin kabulünden sonra davaların geliş sırasına göre duruşma gününü belirler. Duruşma gününün yanı sıra duruşma saatinin de isabetli olarak tespit edilmesi gerekir. Ayrıca, duruşmanın yapılacağı yerin de (salonun da) belirtilmesi gerekebilir.

Sanığa (varsa sanığın müdafiine) duruşma gününü bildiren çağrı kâğıdı (davetiye) ile birlikte iddianame de tebliğ edilir. Savunma hakkını güvence altına almak için yasa koyucu iddianamenin ve dolayısıyla duruşma gününün tebliği ile duruşma günü arasında en az bir hafta süre olması gerektiğini belirtmiştir. İlgililere çağrıların yapılması, kararların bildirilmesi, iddianamenin gönderilmesi kısaca tebligat, Ceza Muhakemesi Yasası’nda belirtilen özel hükümler saklı kalmak koşuluyla, Tebligat Yasası’nda belirtilen hükümlere göre yapılır. Uluslararası antlaşmalar, yazılı belgelerin doğrudan doğruya postayla veya diğer iletişim araçlarıyla gönderilmesini kabul ettiğinde; yurt dışına yapılan tebligat, iadeli taahhütlü posta veya diğer iletişim araçları ile gerçekleştirilir.

Tutuklu olmayan sanığa tebliğ olunacak çağrı kâğıdına mazereti olmaksızın gelmediğinde zorla getirileceği yazılır. Sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır. Tutuklu sanığın çağrılması, iddianamenin ve duruşma gününün tebliği suretiyle yapılır.

İddianamede adı belli olan müdafiin de sanıkla birlikte davet edilmesi gerekir. İddianamede belirtilen tanık ve bilirkişiler duruşmaya çağrı kâğıdı (davetiye) ile davet edilirler. Mağdur ile şikâyetçi (suçtan zarar gören) diğer kişiler olarak tanıklar gibi çağrı kâğıdı ile duruşmaya davet edilir. Sanığın yasal temsilcisine duruşma gün ve saati bildirilir. Yasal temsilci davete uyduğunda duruşmaya kabul edilerek istemi üzerine dinlenebilir.

Bu devrede, Cumhuriyet savcısı suçun ispatına yarayacak delilleri iddianame ile birlikte mahkemeye verir veya bildirir. İddianame yeterli delili içerdiğinde kabul edilir. Sanık, tanık veya bilirkişinin davetini veya savunma delillerinin (emare ve belge delillerinin) toplanmasını istediğinde, bunların ilişkin olduğu olayları göstererek bu konudaki dilekçesini duruşma gününden en az beş gün önce mahkeme başkanına verir. Katılan ve Cumhuriyet savcısı da tanık veya bilirkişi davetini isteme hakkına sahiptir. Belirtelim ki mahkeme başkanı bu devrede re’sen tanık ve bilirkişilerin davetine karar verebilir.

Kural olarak tanık ve bilirkişilerin doğrudan doğruyalık ve sözlülük ilkeleri gereğince duruşma devresinde ortaya konulması ve tartışılması gerekir. Ancak belirli hâllerde bu işlem duruşma hazırlığı devresinde de yapılabilir.

Toplu mahkemelerde duruşma devresini beklemek sakıncalı olacaksa mahkeme salonunda veya mahkeme dışında mahkeme başkanının; tek hâkimli mahkemelerde duruşma hâkiminin naip hâkim sıfatıyla duruşma hazırlığı evresinde erken keşif ve muayene yapma yetkisi de kabul edilmiş ve bu işlemin usulü Yasa’da gösterilmiştir.

Yurt dışında bulunan sanığın belirlenen duruşma gününde mahkemede hazır bulunmasının zor olduğu hâllerde bu tarihten önce, yani duruşma hazırlığı evresinde de mahkeme tarafından duruşma açılarak veya istinabe suretiyle erken sorgusunun yaptırılması mümkündür.

Bu devrede mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılma talep edebilir. Bu devrede de mahkeme tarafından katılma talebi karara bağlanabilir. Sanığa isnat edilen suçun alt sınırı beş yıldan az ise sanık bu isnat sebebiyle istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Duruşma hazırlığı devresi de kovuşturma evreninin bir bölümü olduğundan bu devrede mahkeme sıfatıyla talep üzerine veya re’sen tutuklamaya karar verilebilecek, tutukluluk gözden geçirilebilecektir.

Duruşma Devresi

Duruşma devresi, mahkeme önünde gerçekleşen ve esas olarak delillerin tartışıldığı en önemli devredir. Yargılama makamı, bu tartışma sonunda sanığın suçluluğu ya da suçsuzluğu konusunda bir kanaate ulaşarak uyuşmazlığı çözer. Duruşma devresi, biçimsel işlemlerin yapıldığı örneğin kamu davasının açıldığının bildirilmesi ve yoklamaların yapılması gibi giriş ve delillerin ortaya konulup iddia ve müdafaa makamlarınca tartışıldığı esas olmak üzere iki bölümden oluşur. Duruşma devresinin tek oturumda tamamlanması esastır. Ancak sanık, tanık yahut bilirkişi sayısının çok olmasından veya sanığın sorgusunun uzaması ihtimalinden dolayı duruşmanın bir oturumda bitmeyeceği anlaşılırsa davanın makul sürede sonuçlandırılmasını olanaklı kılacak şekilde bunlardan bir kısmının dinlenmesi sonraki oturumlara bırakılabilir.

Duruşmanın amacı, delillerin tartışılması sonucunda hâkim veya hâkimlerde failin suçluluğu ya da suçsuzluğu konusunda bir kanaat oluşmasını sağlamaktır.

Duruşmaya Hâkim Olan İlkeler

  • Duruşmanın Yoğunluğu: Yoğunluk ilkesi, duruşmada delillerin tartışılması esnasında delilin doğruluğuna ve olayın ispatına ilişkin olarak oluşan kanaatin unutulmaması için duruşmanın, mümkün olduğunca bir oturumda; mümkün olmadığında birbirine yakın tarihli oturumlarda bitirilmesini ifade eder.
  • Duruşmanın Doğrudan Doğruyalığı: Hüküm verecek olan mahkeme üyelerinin, sanık, tanık ve olayın diğer tüm delilleri ile bire bir karşı karşıya gelmesini, onlarla doğrudan temas etmesini ve delil ikamesinin başka hâkime bırakılamamasını ifade eder. Yani, hükmü verecek olan hâkim beyan delilini dinleyecek, belge delilini okuyacak ve belirti delilini ise beş duyu organı ile algılayacaktır. Araya bir vasıta girdiği takdirde, hâkimin edineceği kanaat doğrudan değil, dolaylı bir kanaat olacaktır.
  • Duruşmanın Sözlülüğü: Duruşmada kural olarak Türkçe dile getirilmiş ve tartışılmış hususların hükme esas alınmasını ifade eder. Bir delil tarafların bilgisi dâhilinde olsa ve dosyadan varlığı anlaşılsa da duruşmada dile getirilip tartışılmadıkça, hüküm verilirken göz önünde tutulamayacaktır.
  • Duruşmanın Kamuya Açıklığı (Aleniliği): Gerek Anayasa’da ve gerekse Yasa’da bir ilke olarak benimsenmiştir. Aleniyet ilkesi, hem herkesin duruşma salonunda, fiziki koşulların elverdiği ölçüde, dinleyici olarak bulunabilmesini (doğrudan aleniyeti) güvenceler hem de duruşma salonunda bulunan kişilerin görüp duyduklarını duruşma dışında açıklayabilmesine (dolaylı aleniyeti) olanak tanır. Kamuya duyurma kitle haberleşme araçlarıyla da gerçekleştirilebilir. Kural duruşmanın aleni olması ise de şu hâllerde aleniyetin kaldırılmasına ve duruşmanın kamuya kapatılmasına karar verilebilir: 1) Genel ahlakın veya 2) kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde.

Mahkemenin Teşekkül Etmesi

Duruşmanın açılabilmesi için öncelikle muhakeme süjelerinin tamamının mahkeme salonunda yerini alması gerekir. Duruşmada, hükme katılacak hâkimler ve Cumhuriyet savcısı ile zabıt kâtibinin ve yasanın zorunlu müdafiliği kabul ettiği hâllerde müdafiin hazır bulunması şarttır.

Sanığın Duruşmada Hazır Bulunması

Kural olarak sanık da mahkemenin teşekkül etmesi için bulunması gereken zorunlu süjelerdendir. Yasanın ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Duruşmanın başında sanığa gönderilen çağrı kâğıdında (davetiyede) gelmemesinin geçerli nedeni olmadığında zorla getirilmesine karar verileceği ihtar edilir. Ayrıca mahkeme, lüzumlu görürse sanığın, duruşmanın devamı süresince hazır bulunmasını sağlamak veya savuşmasının önüne geçmek için gereken tedbirleri alır.

Ancak alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanık istinabe suretiyle sorguya çekilebilir.

Duruşma açılıp ilk oturumda sanığın sorgusu yapıldıktan sonra sanığın diğer oturumlara gelmesi zorunlu değildir. Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir.

Duruşmanın İdaresi ve Düzeni

Mahkeme başkanı (veya hâkim), duruşmayı yönetir ve sanığı sorguya çeker; delillerin ikame edilmesini sağlar. Bu faaliyet bir hâkimlik faaliyetidir. Duruşmanın düzeni de mahkeme başkanı tarafından sağlanır. Mahkeme başkanı, duruşmanın düzenini bozan kişinin, savunma hakkının kullanılmasını engellememek koşuluyla salondan çıkarılmasını emreder. Kişi dışarı çıkarılması sırasında direnç gösterir veya karışıklıklara neden olursa yakalanır ve mahkeme tarafından, avukatlar hariç, verilecek bir kararla derhâl dört güne kadar disiplin hapsine konulabilir. Ancak çocuklar hakkında disiplin hapsi uygulanmaz.

Duruşma İşlemlerinin Tutanağa Bağlanması

Duruşmanın nasıl yapıldığını ve kanunda belirtilen usul ve esaslara uyulup uyulmadığını denetlemek üzere duruşma için tutanak tutulur. Duruşmanın nasıl yapıldığı, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığı ancak tutanakla ispat olunabilir. Tutanağa karşı yalnız sahtecilik iddiası yöneltilebilir.

Duruşmanın Akışı

Duruşmaya, yoklamayla başlanır. Önce, sanığın ve müdafiinin hazır bulunup bulunmadığı, çağrılmış tanık ve bilirkişilerin gelip gelmedikleri saptanır. Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın başladığını, iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar. Daha sonra tanıklar duruşma salonundan dışarı çıkarılırlar. Duruşmada, sırasıyla: 1) Sanığın açık kimliği saptanır, kişisel ve ekonomik durumu hakkında kendisinden bilgi alınır, 2) İddianame veya iddianame yerine geçen belgede yer alan suçlamanın dayanağını oluşturan eylemler ve deliller ile suçlamanın hukuki nitelendirmesi anlatılır, 3) sanığa CMK m.147’deki hakları hatırlatılır. Sanık susma hakkını kullanmazsa bu hükme göre sorgusu yapılır. Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulmasına başlanır. Önce tek tek deliller ortaya konulur ve taraflara bu delillere ne diyeceği sorulur. Bütün deliller ortaya konulduktan sonra taraflar sırayla tüm delileri birlikte değerlendirip tartışmaya açarlar. Delilerin tartışılmasında son söz sanığa verilir. Sanığın son sözünden sonra, duruşmanın sona erdiği açıklanır ve hüküm verilir.

Delillerin Ortaya Konulması

Öncelikle iddianamede belirtilen deliler duruşmada ortaya konulur. Cumhuriyet savcısı ile sanık veya müdafii birlikte rıza gösterirlerse tanığın dinlenmesinden veya başka herhangi bir delilin ortaya konulmasından vazgeçilebilir. Duruşma esnasında iddianamede yer almayan yeni delillerin araştırılması ve ortaya konulması da istenebilir. Cumhuriyet savcısı, sanık, müdafi, suçtan zarar gören ve vekili olay belirterek mahkemeden her zaman yeni delil araştırılmasını ve deliller belirli ise bu delillerin duruşmaya çağrılmasını veya getirtilmesini talep edebilirler. Uygulamada bu talebe soruşturmanın genişletilmesi (tevsii tahkikat) talebi denmektedir.

Tanıklar dinlenmek üzere tek tek duruşma salonuna alınır. Dinlenen tanık duruşma salonunda kalır. Tanıklar, dinlendikten sonra ancak mahkeme başkanı veya hâkimin izniyle duruşma salonundan ayrılabilir.

Bilirkişiler genellikle görüşlerini adli makamlara rapor olarak iletir. Ancak dinlenmeleri gerektiğinde bilirkişiler de tanıklar gibi dinlenebilir.

Suç ortağının, tanığın veya bilirkişinin dinlenmesinden sonra bunlara karşı bir diyecekleri olup olmadığı katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine sorulur. Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukat; sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere, duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilirler. Sanık ve katılan da mahkeme başkanı veya hâkim aracılığı ile soru yöneltebilir. Yöneltilen soruya itiraz edildiğinde sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine, mahkeme başkanı karar verir.

Bir açıklamayı ve görüşü içeren rapor, belge ve diğer yazılar duruşmada anlatılır. Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinlenen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adli sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı belgeler, duruşmada anlatılır. Sanığa veya mağdura ait kişisel verilerin yer aldığı belgelerin, açıkça istemeleri hâlinde kapalı oturumda okunmasına mahkemece karar verilebilir.

Belirti delilleri duruşma devresinde mahkeme binasında veya mahkeme binası dışında keşfe konu olurlar. Keşif hükümlerine göre, keşif tutanağa bağlanır; ilgililer tutanağı okuyarak imzadan kaçınma hakkına sahiptirler.

Sanığa Ek Savunma Hakkı Verilmesi

Deliler ortaya koyulurken suçun hukuki niteliğinin değişmesini veya cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek bir hâl ortaya çıktığında sanığın bu konuda savunması alınmadıkça iddianamede belirtilen hükümden başkasıyla mahkûm edilemez.

Esas Hakkındaki Görüşlerin Alınması ve Duruşmaya Son Verilmesi

Yasa koyucu, duruşmada ortaya konan tüm delillerin bir bütün olarak bir kez daha taraflarca tartışılmasını öngörmüştür. Ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine veya yasal temsilcisine verilir. Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanığın, müdafiinin veya kanuni temsilcisinin açıklamalarına; sanık ve müdafii ya da yasal temsilcisi de Cumhuriyet savcısının ve katılanın veya vekilinin açıklamalarına cevap verebilir. Hükümden önce son söz hazır bulunan sanığa verilir.

Hükmün Oluşturulması Devresi

Müzakere ve Oy Verme

Duruşmanın sona erdiği bildirildikten hemen sonra, toplu mahkemelerde duruşmaya katılmış olan hâkimler, aralarında delilleri tartışmak ve oy vermek üzere duruşma salonundan çekilirler. Hâkimler müzakerede, duruşmaya getirilmiş ve huzurlarında tartışılmış delillerden hareketle vardıkları sonuçları tartışır. Bazen basit işlerde, mahkemeyi işgal eden hâkimler, duruşma salonundan çekilmeden kendi aralarında konuşarak duruşmayı müzakere eder ve o anda hükmü oluşturur. Mahkemenin uyuşmazlığı çözen son kararına hüküm denir.

Müzakerede sadece hükme katılacak hâkimler bulunur. Ancak mahkeme başkanı, deneyim kazanmalarını sağlamak üzere, avukat ve hâkim stajyerlerinin müzakerede hazır bulunmasına da izin verebilir. Savcı müzakerelere katılamaz.

Müzakereler tamamlandıktan ve deliller tartışılıp her bir hâkim kanaate ulaştıktan sonra, oy verme işine geçilir. Kıdemsiz üyelerin kıdemli üyelerden etkilenmelerini engellemek için oylar en kıdemsiz üyeden başlanarak açıklanır. En son başkan oyunu açıklar. Hâkimler, oylama sırasında bir mesele (sorun) hakkında azınlıkta kaldıklarını ileri sürerek diğer bir mesele (sorun) hakkında oy vermekten çekinemez. Belirli bir konuda karar oybirliği ile alınabileceği gibi oy çokluğu ile de alınabilir. Kararlar oyçokluğu ile alındığında karşı oy gerekçelerinin de tutanakta gösterilmesi gerekir. Oylar dağılırsa sanığın en çok aleyhine olan oy çoğunluk meydana gelinceye kadar kendisine daha yakın olan oya eklenir.

Tek hâkimli mahkemelerde tartışma (müzakere) ve oy verme işi olmayacağı için gereği düşünüldü, denilerek hemen karar verilmekte ve karar tutanağa geçirilmektedir.

Müzakere Sonucu Oluşturulacak Hüküm Çeşitleri

Hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı hükümdür.

Bu kararlarla mahkeme uyuşmazlıktan elini çeker. Bu kararlar dışında şu kararlar da verilebilir.

  • Ceza verilmesine yer olmadığı kararı
  • Mahkûmiyet kararı
  • Güvenlik tedbiri kararı
  • Davanın reddi kararı
  • Davanın düşmesi kararı
  • Görevsizlik kararı

Gerekçeli Hüküm, Hüküm Fıkrası ve Bunların Duruşmada Açıklanması

Mahkeme, müzakere sonunda kısa kararını ve gerekçesini birlikte oluşturabileceği gibi önce hüküm fıkrasını oluşturup gerekçesinin hazırlanmasını sonraya da bırakabilir. Hüküm fıkrasında, verilen kararın ne olduğu, uygulanan kanun maddeleri, verilen ceza miktarı, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığı, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.

Hüküm fıkrası (kısa hüküm) veya hazırlanmışsa gerekçeli hüküm aleni oturumda açıklanır. Eğer hükmün gerekçesi hazırlanamamışsa hüküm fıkrası, gerekçenin ana çizgileriyle duruşmada bildirilir ve tutanağa geçirilir. Ayrıca, hazır bulunan sanığa başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir. Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir. Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir. Duruşma, gizli yapılmış olsa da hüküm aleni duruşmada açıklanır.

Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç on beş gün içinde dava dosyasına konulur. Gerekçeli hüküm ilam adı altında ayrı bir formatta yeniden hazırlanır. Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır. Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.

Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kime/kimlere yükletildiği de gösterilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, iki yıldan az hapis cezasına veya adli para cezasına ilişkin hükümlerin açıklanmasının daha sonraya ertelenmesine imkân tanıyan bir muhakeme kurumudur.

Geri Bırakmanın Koşulları

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

  • Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olmalı,
  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyeti bulunmamalı,
  • Mahkeme, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışlarını göz önünde bulundurarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varmış olmalı,
  • Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zarar, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmeli,
  • Sanık hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmelidir.

Geri Bırakmanın Sonuçları

Geri bırakmanın bir sonucu, kurulan hükmün sanık hakkında hiçbir hukuki sonuç doğurmamasıdır. Yani hüküm temyiz edilemez, infaz edilemez.

Geri bırakmanın diğer bir sonucu sanığın beş yıl süreyle çocuklarda üç yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasıdır. Denetim süresi içinde sanığa bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanabilir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir.

Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verilir.

Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşulların varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.

Hükmün Bildirilmesi

Hüküm fıkrası veya hazırlanmış ise gerekçeli hüküm aleni duruşmada açıklanır ve tutanağa geçirilir. Yüze karşı yapılan bu bildirime tefhim denir. İlgili isterse kararın bir örneği de verilir. Sanık veya müdafiin son oturumda hazır bulunmadığı hâllerde hükmün tefhimi gerçekleşmeyeceğinden, yazılı bildirimin yapılması gerekir.

Tebligat Yasası’na göre, avukatla takip edilen işlerde tebligatın avukata yapılması açıkça hükme bağlanmıştır. Müdafi birden fazla ise bunlardan birine tebligat çıkartılması yeterlidir.

Kanun yolu süresi tefhimle işlemeye başlar. Bu süre, duruşmada sanık bulunursa sanığa, müdafi bulunursa müdafie tefhimden itibaren işlemeye başlar. Hüküm her ikisinin de yokluğunda verilmişse bu durumda müdafie yapılan tebligat ile temyiz süresi işlemeye başlar.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi