Medeni Usul Hukuku Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Mahkemelerin Görev Ve Yetkisi
Medeni yargı kolu için öngörülmüş bulunan mahkemeler hangi amaçla kurulmuştur?
Medeni yargı kolu için öngörülmüş bulunan mahkemelerin bir kısmı uyuşmazlığın ilk önce kendilerine getirilmesi; diğer bir kısmı ise, ilk önce kendisine başvurulan mahkemenin verdiği kararın doğru (hukuka uygun) olmadığını iddia eden tarafın bu kararın değiştirilmesi, düzeltilmesi ya da iptal edilmesi için başvurabilmesi amacıyla kurulmuştur.
Uyuşmazlığın ilk önce kendilerine müracaat edilmesi için kurulan mahkemelere ne ad verilir?
Bu mahkemeler ilk derece mahkemeleri ya da (uyuşmazlık hakkındaki hüküm öncelikle bu mahkemelerce verildiği için) hüküm mahkemeleri olarak adlandırılmaktadır.
İlk önce kendisine başvurulan mahkemenin verdiği kararın doğru (hukuka uygun) olmadığını iddia eden tarafın bu kararın değiştirilmesi, düzeltilmesi ya da iptal edilmesi için başvurabilmesi amacıyla kurulan mahkemelere ne ad verilir?
Bu mahkemelere kanun yolu mahkemeleri adı verilmektedir.
Medeni yargıda ilk derece mahkemeleri kaça ayrılır?
Medeni yargıda ilk derece mahkemeleri, genel mahkemeler ve özel mahkemeler olmak üzere ikiye ayrılır.
Hangi mahkemeler “genel mahkemeler” olarak adlandırılmaktadır?
Bakacakları dava ve işler belli kişi yahut iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olan, bilakis, özel bir düzenleme bulunmadıkça, medeni yargıya dahil bütün uyuşmazlıklara bakan mahkemeler “genel mahkemeler” olarak adlandırılmaktadır. Bunlar, sulh ve asliye hukuk mahkemeleridir.
Hangi mahkemeler özel mahkeme olarak anılmaktadır?
Bakacakları davalar bilhassa uzmanlık esas alınarak, işin niteliği ya da uyuşmazlığın tarafları göz önünde bulundurularak özel kanunlarla veya özel hükümlerle belirlenen mahkemeler ise özel mahkeme olarak anılmaktadır.
Kanun yolu mahkemeleri hangileridir?
Kanun yolu mahkemeleri, istinaf incelemesinin yapıldığı bölge adliye mahkemeleri ile temyiz mercii olan Yargıtay’dır.
İlk derece (hüküm) mahkemeleri nerede ve nasıl kurulur?
İlk derece (hüküm) mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu dikkate alınarak belirlenen ilçelerde, Hakimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, Adalet Bakanlığınca kurulur (5235 s.lı K. m. 5, I).
Yargı çevresi nedir?
Mahkemelerin görev yapmak üzere kuruldukları yerlerin idari sınırları (il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçeler), o mahkemenin yargı çevresi olarak adlandırılır (5235 s.lı K. m. 7, I).
Bölge adliye mahkemeleri kim tarafından, nasıl kurulur?
Bölge adliye mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu dikkate alınarak belirlenen yerlerde, Hakimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, Adalet Bakanlığınca kurulur (5235 s.lı K. m. 25, I).
Adli yargının en yüksek mahkemesi hangisidir?
Yargıtay, medeni yargının da içinde yer aldığı adli yargının en yüksek mahkemesi olup, yirmi üç hukuk ve yirmi üç ceza dairesinden oluşur (AY m. 154; 2797 s.lı YK m. 5).
“Yargı yolu ilişkisi” kavramı hangi anlamda kullanılır?
Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda yer alan mahkemeler önünde çözümleneceğini ifade etmek için kullanılır.
“Fonksiyonel yetki” kavramı hangi anlamda kullanılır?
İlk derece mahkemeleri ile kanun yolu mahkemeleri arasındaki (dikey) işlev paylaşımını ortaya koymak üzere kullanılır.
Yetki nedir?
“Yetki”, medeni usul hukukunda, medeni yargıya dahil bir uyuşmazlığın neredeki (hangi yargı çevresindeki) ilk derece mahkemesinde çözümleneceğini belirtmek üzere kullanılan bir terimdir.
Medeni yargı alanında mahkemelerin görev ve yetkisini kanun düzeyinde düzenleyen temel metinler hangi kanundadır?
Medeni yargı alanında mahkemelerin görev ve yetkisini kanun düzeyinde düzenleyen temel metinler 5235 sayılı Kanun ile Hukuk Muhakemeleri Kanunudur. Bunların yanında, özel mahkemelerin kuruluşunu düzenleyen kanunlarda ve maddî hukuka ilişkin bazı kanunlarda da görev ve yetkiye ilişkin hükümler mevcuttur.
Bir davada hangi mahkemenin görevli olduğu belirlenirken nelere dikkat edilmelidir?
Bir davada hangi mahkemenin görevli olduğu belirlenirken, öncelikle göreve ilişkin özel bir düzenlemenin bulunup bulunmadığına ve bir özel mahkemenin görevli kılınmış olup olmadığına bakmak gerekir. Çünkü, özel hükümler genel hükümlere nazaran öncelikle uygulanır ve özel mahkemelerin görevi genel mahkemelerin görevinden önce gelir.
Sulh ve asliye hukuk mahkemelerinin görevi nedir?
Medeni yargı alanındaki genel mahkemeler olan sulh ve asliye hukuk mahkemelerinin görevi, 5235 sayılı Kanunun 6. maddesi ile tayin edilmiştir. Buna göre, sulh hukuk mahkemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile diğer kanunlarda belirti len görevleri yerine getirir (5235 s.lı K. m. 6, I). Buna karşılık asliye hukuk mahkemeleri ise, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve kanunen özel mahkemelere bırakılmayan her türlü dava ve işlere bakar (5235 s.lı K. m. 6, IIIII).
Hukuk Muhakemeleri Kanununda, sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen hüküm hangi maddedir?
5235 sayılı Kanunun 6. maddesinin kendisine yollama yaptığı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen hüküm 4. maddedir.
Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer yahut tutarına bakılmaksızın hangi mahkemelere bakmakla görevlidirler?
Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer yahut tutarına bakılmaksızın, aşağıdaki davalara bakmakla görevlidirler:
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar,
b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar,
c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalar,
d) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davalar.
Bunun yanında, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 383. maddesi gereğince de, sulh hukuk mahkemeleri, aksine özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, çekişmesiz yargı işlerinde genel görevli mahkeme durumundadırlar.
Kira ilişkisine dayandığı iddia edilen davaların sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesi için koşul nedir?
Kira ilişkisine dayandığı iddia edilen davaların sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesi için, bu davaya konu uyuşmazlıkların kira sözleşmesinden kaynaklanması gerekir. Kira sözleşmesi yoksa veya kira sözleşmesi geçersizse, davaya asliye hukuk mahkemesinde de bakılabilir. Örneğin, kira sözleşmesinden kaynaklandığı iddia edilen bir alacak davası, gerçekte kira ilişkisine dayanmamaktaysa bu davaya asliye hukuk mahkemesinde bakılmalıdır.
Asliye hukuk mahkemeleri hangi davalara bakar?
Medeni yargı kolunda kural, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olmasıdır. Bu nedenle, asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve kanunen özel mahkemelere bırakılmayan her türlü dava ve işe bakar (HMK m. 2). Bu noktada, dava konusunun şahısvarlığı veya malvarlığı haklarına ilişkin bulunmasının bir önemi olmadığı gibi, şahısvarlığı haklarına ilişkin davalar da dava konusunun değer veya tutarının da herhangi bir etkisi yoktur. Sulh hukuk mahkemesi veya özel bir kanun hükmü gereğince bir özel mahkeme (örneğin aile mahkemesi) açıkça görevli tayin edilmiş olmadıkça, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi esastır. Diğer bir ifadeyle, medeni yargıya dahil bir uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülebilmesi için buna dair açık bir kanun hükmüne gerek bulunmayıp, başka bir mahkeme açık bir düzenlemeyle görevli kılınmış olmadıkça, görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Medeni yargı alanındaki özel mahkemeler hangileridir?
Medeni yargı alanındaki özel mahkemeler;
- Aile Mahkemesi,
- Asliye Ticaret Mahkemesi,
- Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi,
- İcra Mahkemesi,
- İş Mahkemesi,
- Kadastro Mahkemesi ve
- Tüketici Mahkemesidir.
Aile mahkemeleri hangi kanun ile nerelerde kurulur?
Aile mahkemeleri, aile hukukundan kaynaklanan dava ve işlere bakmak üzere, 09.01.2003 tarih ve 4787 sayılı “Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun” ile kurulmuş bulunan uzmanlık mahkemeleridir. Sözü edilen Kanunun 2. maddesi gereğince, aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca, Hakimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hakimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur.
Aile mahkemelerinin görevine giren dava ve işler hangi kanunla düzenlenmiştir?
Aile mahkemelerinin görevine giren dava ve işler, 4787 s.lı Kanunun 4. maddesinde düzenlenmiştir.
Aile mahkemelerinin görevleri nelerdir?
Aile mahkemeleri, 4721 s.lı Türk Medeni Kanununun İkinci Kitabı (Üçüncü Kısım hariç olmak üzere) ve 4722 s.lı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre, aile hukukundan doğan dava ve işler yanında 5718 s.lı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usûl Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi işlerini, ayrıca kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirirler.
Asliye ticaret mahkemeleri hangi işlere bakmakla görevlidir?
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı ve 26.6.2012 tarihli Kanunla değiştirilen 5’inci maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir.
Ticaret mahkemelerinde kimler bulunur?
Kanuna göre, bu mahkemelerde bir başkan ve yeteri kadar üye bulunur (5235 s. lı K. m. 5, III). Ticaret mahkemesi, bazı dava ve işlerde tek hakimle karar verebilir. Bununla beraber, 5235 sayılı Kanunda öngörülen hallerde (örneğin hakimin kesin olarak karara bağlayacağı dava ve işler, iflas davası, iflasın ertelenmesi vb.) tüm yargılama safhaları başkan ve iki üyenin katılımıyla heyet olarak yürütülür ve sonuçlandırılır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe giren ilk halinde, asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasında kurulan iş bölümü ilişkisi nasıl düzenlenmiştir?
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe giren ilk halinde, asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasında kurulan iş bölümü ilişkisi yürürlükten kaldırılmış; bu mahkemeler arasındaki iş paylaşımı, görev ilişkisi olarak düzenlenmiştir. Ancak kanun koyucu her yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi kurulamayacağını öngördüğünden, asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde ticaret mahkemesinin görevine giren ticari davalara asliye hukuk mahkemesinde bakılabilmesine imkan tanımıştır.
İcra mahkemelerinin kuruluşu hangi madde ile düzenlenmiştir?
İcra mahkemelerinin kuruluşu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 4. maddesiyle düzenlenmiştir.
İcra mahkemelerinin temel görevi nedir?
İcra mahkemelerinin temel görevi, icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikayet ve itirazların incelenip karara bağlanmasıdır.
İş mahkemeleri hangi davalara bakarlar?
İş mahkemelerinin kuruluşu 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile düzenlenmektedir. Bu Kanunun 5’inci maddesine göre, iş mahkemeleri;
-
5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve İş Kanununa veya Türk Borçlar Kanununda düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına;
-
İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4’üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara;
-
Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.
Tüketici mahkemelerinin görevi nedir?
İlk derece yargılamasında yer alan özel mahkemelerden biri de tüketici mahkemesidir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73. maddesine göre, bu mahkemelerin görevi, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaktır.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi nedir?
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı, devlet yargısı (mahkemeler) dışında çeşitli yöntemlerden birini veya birkaçını kullanarak, kendi aralarında çözüme kavuşturmalarıdır.
Hangi uyuşmazlıklarda, tüketici sorunları hakem heyetine başvuru yapılması zorunludur
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna göre, bu Kanunun uygulanmasından doğan dava ve işlerden belli bir parasal sınırın altında olanlar için tüketici hakem heyetine başvurulması zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetinin verdiği kararlar taraflar için bağlayıcıdır. Bu karara karşı başvurulabilecek hukuki çare, on beş gün içinde tüketici mahkemelerinde itiraz etmektir.
Tüketici hakem heyeti nedir?
Tüketici hakem heyeti, başkanlığı illerde ticaret il müdürü, ilçelerde ise kaymakam veya bunların görevlendireceği bir memur tarafından yürütülen, konunun uzmanı bir belediye personeli, baronun görevlendireceği bir avukat, duruma göre ticaret ve sanayi odası veya esnaf ve sanatkar odalarının görevlendireceği bir üye ve tüketici örgütlerinin seçecekleri bir üye olmak üzere beş üyeden oluşan, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm üreten bir hakem kuruludur.
Görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olmasının sonuçları nelerdir?
Göreve ilişkin hükümlerin kamu düzeninden olduğu kabul edilmektedir (HMK m. 1). Buna bağlı olarak, görev kurallarına uyulup uyulmadığının mahkemece, yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekir. Kamu düzeninden sayılmanın bir sonucu da, tarafların, görev konusuna ilişkin bir anlaşma yapamamalarıdır. Diğer bir ifadeyle, taraflar, aralarında yapacakları bir sözleşmeyle göreve ilişkin bir düzenleme yapamazlar; böyle bir anlaşma hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Mahkeme görevsizliğini resen gözetebileceği gibi taraflar da yargılamanın her aşamasında mahkemeye görevsiz olduğunu hatırlatabilirler.
Görevsiz olduğunu resen veya taraflardan birinin buna ilişkin itirazı üzerine tespit eden mahkeme ne yapar?
Görevsiz olduğunu resen veya taraflardan birinin buna ilişkin itirazı üzerine tespit eden mahkeme, davayı usule ilişkin bir kararla (görevsizlik kararı) reddeder. Ancak, görev açısından söz konusu olan noksanlığın giderilebilmesi mümkün ise, mahkemenin öncelikle buna yönelik bir kesin süre vermesi gerekir. Belirtmek gerekir ki, bu hükmün uygulama alanı, görev açısından çok sınırlıdır. Öte yandan, görevsiz olduğunu tespit eden mahkemenin bu husustaki (görevsizlik) kararını dosya üzerinden verebilmesi de mümkündür. Ancak, mahkeme gerekli görürse, kararını vermeden önce, tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir (HMK m. 138). Her hâlükârda, mahkemenin görev konusunu en geç ön inceleme duruşmasında karara bağlaması gerekmektedir (HMK m. 137, III; m. 138 m. 140, I). Ancak, görev konusunun bu aşamada yanlış değerlendirilmesi yahut hiç değerlendirilmemesi, mahkemenin daha sonra görevsizlik kararı vermesine engel değildir. Zira, dava şartları yargılamanın her aşamasında resen gözetilirler (HMK m. 115, I). Hatta, mahkemenin görevsiz olduğu ilk derece mahkemesindeki yargılama esnasında hiç ileri sürülmemiş olsa bile, taraflar bunu (ilk defa) kanun yolu müracaatları sırasında ileri sürebilecekleri gibi, kanun yolu mahkemeleri de (bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay), önlerine gelen kanun yolu başvurusu üzerine, karar veren ilk derece mahkemesinin görevsiz olduğunu (kanun yolu müracaatında bu istikamette bir talep bulunmasa dahi) resen gözetirler.
Bir davanın neredeki ilk derece mahkemesinde görüleceği belirlenirken hangi ölçütler kullanılır?
Bir davanın neredeki ilk derece mahkemesinde görüleceği belirlenirken bazı ölçütler kullanılır. Bu ölçütlerden bir kısmı uyuşmazlığın taraflarını, bir kısmı ise uyuşmazlığın konusunu esas alır. Keza, bazı ölçütler, aksine bir düzenleme olmadıkça bütün davalar bakımından yetkiyi tesis ederken, bazı ölçütler ise sadece belli davalar bakımından yetkili mahkemenin belirlenmesinde kullanılır. Aksine bir düzenleme olmadıkça bütün davaların görüleceği mahkemeye genel yetkili mahkeme, bu mahkemeyi belirleyen kurala ise genel yetki kuralı denir. Genel yetki kuralı, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında yer almaktadır. Buna göre, her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, davalının davanın açıldığı tarihte yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. O halde genel yetki kuralı sözü edilen kanun hükmü, genel yetkili mahkeme ise davalının dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir. Buna karşılık, gerek Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve gerekse sair kanunlarda, yetkiye dair pek çok hüküm sevkedilerek, daha ziyade uyuşmazlığın konusu esas alınmak suretiyle, bir kısmı genel mahkemenin yetkisini bertaraf ederek onun yerini alan, bir kısmı ise genel mahkemenin yanında ilave mahkemeler öngörülmüştür. İşte bu hükümlere özel yetki kuralları adı verilmektedir. Bir özel yetki kuralıyla genel yetkili mahkemenin yetkisinin bertaraf edilerek onun yerine sadece belli bir yerdeki mahkemenin yetkili tayin edilmesi durumunda, bu bir kesin yetki kuralıdır. Buna karşılık, özel yetki kuralıyla genel yetkili mahkemenin yetkisi kaldırılmıyor (bertaraf edilmiyor), bilâkis onun yanında ilave olarak başka yerlerdeki mahkemeler de aynı uyuşmazlık için yetkili kılınıyorsa, bunu düzenleyen kural, kesin olmayan yetki kuralıdır.
Yerleşim yerinin belirlenmesi bakımından Türk Medenî Kanunun öngördüğü esaslar nelerdir?
Yerleşim yerinin belirlenmesi bakımından Türk Medeni Kanunu, gerçek kişiler ve tüzel kişiler açısından farklı esaslar öngörmüştür. Buna göre, gerçek kişiler bakımından, sürekli kalmak niyetiyle oturdukları yer (TMK. m. 19); tüzel kişiler açısından ise işlerinin yönetildiği yer (TMK. m. 51) onların yerleşim yeri sayılır. Davalının böylece belirlenen yerleşim yeri, aynı zamanda medeni usul hukuku bakımından genel yetkili mahkeme olarak kabul edilmektedir. Diğer bir ifadeyle, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer hangi mahkemenin yargı çevresi içinde kalmaktaysa, o yargı çevresinde bulunan mahkemeler, söz konusu kişiye karşı açılacak olan davalar için genel yetkilidir.
Genel yetki kuralı gereğince belirlenen genel yetkili mahkemenin yetkisi (davalının yerleşim yeri) kesin yetki midir?
Önemle belirtilmelidir ki, genel yetki kuralı gereğince belirlenen genel yetkili mahkemenin yetkisi (davalının yerleşim yeri) kesin yetki değildir. Dolayısıyla, davanın genel yetkili mahkeme olarak başka bir yer mahkemesinde açılmış bulunması halinde, hâkim bunu resen gözetemeyecek, ancak davalının ilk itirazı üzerine yetkisizlik kararı verebilecektir.
Borcun ifa edileceği yer hangi kanunla nasıl düzenlenmiştir?
Borcun ifa edileceği yer (BK m. 73): Borcun ifa edileceği yer, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Sözleşmeyle aksi kararlaştırılmamışsa ifa yeri BK m. 73 hükmüne göre belirlenir. Buna göre, borcun konusu para ise, ödeme alacaklının ifa zamanında oturduğu yerde yapılır. Bir parça borcu söz konusu ise, yani ayırıcı nitelikleriyle belirlenmiş bir şey verilecek veya teslim edilecekse, ifa yeri, sözleşmenin yapıldığı sırada o şeyin bulunduğu yerdir. Para ve parça borçlarının dışında kalan bütün borçlarda ifa yeri, borcun doğduğu sırada borçlunun oturduğu yerdir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun, mirasla ilgili uyuşmazlıklar için özel yetki kuralları nelerdir?
Hukuk Muhakemeleri Kanunu, mirasla ilgili uyuşmazlıklar için özel yetki kuralları getirmiştir. Buna göre:
-
Terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar ile
-
Terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalar bakımından ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir (HMK m. 11, I).
Tereke nedir?
Tereke: Ölen bir kişinin malvarlığını, yani malları, hakları, alacakları ve borçlarından oluşan bütünü ifade eder.
Ölüme bağlı tasarruf nedir?
Ölüme bağlı tasarruf: Miras bırakan tarafından yapılmış olan ve tasarrufu yapan kişinin ölümünden sonra sonuç doğuran işlemlerdir. Ölüme bağlı tasarruflar, vasiyetname düzenlenmesi veya miras sözleşmesi yapılması şeklinde olabilir.
Mirasçılık belgesi nedir?
Mirasçılık belgesi: Mirasçılık belgesi, kişiye tereke malları üzerinde zilyetlik imkanını veren, tereke üzerinde yapılabilecek tasarruflar bakımından kişinin tasarruf yetkisine sahip olduğunu üçüncü kişilere ispat etmeye yarayan bir belgedir.
Mirasçılık belgesi nereden alınır?
Mirasçılık belgesi, mirasçılardan biri tarafından sulh hukuk mahkemesinden veya yargılamayı gerektiren haller söz konusu değilse noterden talep edilebilir.
Ayni hak nedir?
Ayni hak: Bir eşya üzerinde söz konusu olan, sahibine eşya üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet sağlayan, eşya üzerinde sağladığı hakimiyet dolayısıyla herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir haktır.
Zilyetlik nedir?
Zilyetlik bir şey üzerindeki fiili hakimiyeti ele geçirmiş olmak ve onu kaybetmemiş olmak anlamına gelir. Fiili hakimiyetin varlığından söz edilebilmesi için kişinin zilyet olma, yani fiili hakimiyeti ele geçirme iradesinin de bulunması gerekir.
İrtifak hakkı nedir?
İrtifak, bir eşya üzerinde hak sahibine o eşyadan yararlanma yetkisi sağlayan bir ayni haktır. Ayni hak olarak herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir etkiye sahiptir. İrtifak hakkı, sadece eşyadan ve eşyanın sağladığı diğer menfaatlerden yararlanma imkanı sağlar.
Haksız fiil nedir?
Haksız fiil: Bir kişinin, hukuka aykırı ve kusurlu (kasten veya ihmal suretiyle) bir eylemiyle, başkasının şahsına veya malına zarar vermesidir.
Yerersizlik kararı nedir?
Davanın yetkisiz bir mahkemede açılması üzerine, mahkemece, kesin yetki hallerinde resen, kesin olmayan yetki hallerinde ise bunun ilk itiraz olarak ileri sürülmesi koşuluyla, yetkisizlik kararı verilir. Bununla mahkeme dosyadan elini çekmekte ancak uyuşmazlığı esastan çözmemektedir. Bu sebeple, yetkisizlik kararı usule ilişkin bir nihai karardır.
Aynı mahkemenin birden fazla dairesi arasındaki iş dağılımı nasıl yapılır?
Aynı mahkemenin birden fazla dairesi arasındaki iş dağılımı, kural olarak iş yükünün ve dengesinin dengeli paylaşımı ilkesi çerçevesinde yapılır. Tarafların yahut dosya kendisine tevzi edilen mahkemenin buna karşı koyması mümkün değildir (5235 s.lı K. m. 5, V)
Ancak istisnai bazı hallerde, aksine açık hüküm bulunmadıkça, Hakimler ve Savcılar Kurulu, aynı mahkemenin birden fazla dairesi kurulan yerlerde, bunlardan birinin veya bir kısmının, uzmanlaşmayı sağlamak amacıyla, gelen işlerin sayısı ve niteliği de dikkate alarak, belli davalara bakmasını kararlaştırabilir (6460 s.lı K. m. 10, Geçici m. 4). Bu kararlar Resmi Gazete’de yayınlanır. Bu çerçevede yapılan iş dağılımına göre dosya kendisine tevzi edilen ilgili daire, davaya bakmak zorunda olmakla birlikte, eğer Hakimler ve Savcılar Kurulunun yapmış olduğu belirlemeye aykırı ise, dosyayı ilgili daireye gönderebilir. Bu gönderme kararı teknik anlamda bir görevsizlik kararı değildir. Bu sebeple tarafların bu karara karşı başvurabileceği herhangi bir yol yoktur. Buna karşılık dosya kendisine gönderilen dairenin de bu kararla bağlı olduğu söylenemez.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 9 Gün önce comment 11 visibility 18055
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1177
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 626
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2754
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 916
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25582
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14511
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12514
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12506
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10430