Sermaye Piyasası Hukuku Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Yatırımcının Korunmasına İlişkin Esaslar
Sermaye piyasasında düzenleyici otoriteler nelerdir?
Sermaye piayasasında düzenleyici otorite olarak, kamusal otorite ve/veya kamusal otoriteden yetki alan borsalar ya da meslek kuruluşları gibi piyasa katılımcıları karşımıza çıkmaktadır.
Kendi kendini düzenleme kavramıyla ifade edilen öz düzenleyici kuruluşlara ulusal ve uluslararası örnek olarak neler verilebilir?
Piyasa katılımcılarının, “öz düzenleyici kuruluşlar” olarak kendi piyasalarına ilişkin düzenlemeler getirmesi ve bunları denetime tabi tutması kendi kendini düzenleme kavramıyla ifade edilmektedir. Buna ilişkin çeşitli ülkelerdeki uygulamalara baktığımızda, ABD’de ana düzenleyici otorite olarak Menkul Değerler ve Borsa Komisyonunun (SEC) yanı sıra, öz düzenleyici kuruluş olarak 1934 tarihli Menkul Kıymetler Borsa Kanununa göre, Ulusal Menkul Kıymet Borsaları, Menkul Kıymet Birlikleri, Takas ve Saklama Kuruluşları, Mahalli İdareler Menkul Kıymetler Düzenleme Kurulu; 1938 yasa değişikliği ile de Ulusal Menkul Kıymetler Birlikleri yer almaktadır. İngiltere’de ana düzenleyici otorite olarak Hazine ve Menkul Kıymetler ve Yatırım Kurulunun yanı sıra çeşitli öz düzenleyici kuruluşlar bulunmakta; Türkiye’de ise ana düzenleyici otorite olarak Sermaye Piyasası Kurulu yer almaktadır.
Sermaye Piyasalarında düzenleme kavramından kastedilen nedir?
Sermaye piyasalarında düzenleme kavramından anlaşılması gereken husus; devlet otoritesinin, çeşitli görünümlerde yasal ve idari birtakım düzenlemeler ihdas etmek ve bunlara uymayanları cezalandırmak şeklinde ekonomik sisteme müdahele edilmesidir.
Sermaye piyasalarındaki düzenlemelerin gerekliliği nedendir?
Sermaye piyasalarında bu tür düzenlemelerinin gerekliliği iki temel görüşle izah edilmeye çalışılmaktadır. Bu görüşlerden ilkinde, söz konusu düzenlemelerin piyasa başarısızlığından ve kaynak dağılımının düzensizliğinden doğan ihtiyaç nedeniyle yapıldığı belirtilir. Diğer görüşte ise kamu tercihi ya da kamu yararının bir sonucu olarak, bu tür düzenlemelerin gündeme geldiğinden bahsedilir.
Sermaye piyasalarına ilişkin düzenlemelerde amaç nedir?
Sermaye piyasalarına ilişkin düzenlemelerde önem arz eden üç temel amaç; yatırımcının korunması, piyasaların adil, etkin ve şeffaf olmasının sağlanması ve sistemik riskin azaltılmasıdır. Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonu Örgütü (The Internatioanal Organization of Securities Commissions, IOSCO) tarafından yayımlanan Sermaye Piyasası Düzenlemelerinin Amaçları ve İlkeleri (Objectives and Principles of Securities Regulation) adlı raporda bu üç temel amaç vurgulanmış ve açıkça belirtilmiştir. Aralarında yakın ve süreklilik arz eden bir ilişki bulunan bu amaçlar, herhangi bir hiyerarşik ilişki içinde bulunmamaktadır. Ancak, daha geniş ifade biçimiyle “yatırımcıların hak ve yararlarının korunması” hususu, amaçlar arasında öne çıkmakta, eşitler arasında birinci konumunda yer almaktadır.
Yatırımcı çeşitleri nelerdir?
Yatırımcı kavramı; sermaye piyasalarında gösterilen faaliyetler çerçevesinde, işlevsel açıdan üçlü bir ayrıma tabi tutulur. Bunlar;
- Katılımcı Sıfatıyla Yatırımcı
- Piyasa Oyuncusu Sıfatıyla Yatırımcı
- Müşteri Sıfatıyla Yatırımcı
Yatırımcı, ne zaman katılımcı sıfatıyla yatırımcı olabilir?
Yatırımcılar, bir ihraççının menkul kıymetlerine yatırım yaptıkları takdirde katılımcı sıfatına sahiptirler.
Yatırımcı, ne zaman piyasa oyuncusu sıfatıyla yatırımcı olabilir?
İkincil piyasalarda faaliyet gösteren yatırımcılar, piyasa oyuncusu sıfatına sahiptirler.
Piyasa oyuncusu sıfatıyla yatırımcıların karşılaşabilecekleri sorunlar nelerdir?
Piyasa oyuncusu sıfatıyla yatırımcılar, iki tür sorunla karşılaşabileceklerdir. Piyasanın etkin olmaması, piyasa hizmetlerine adil ve eşit erişim sağlanamaması ya da işlem bilgilerinin yatırımcılara etkin bir şekilde duyurulmaması gibi birinci tür problemler; piyasaların düzeni ve işleyiş sistemi ile ilgilidir. İkinci tür problemler ise piyasanın diğer oyuncularından kaynaklanmaktadır.
Yatırımcı, ne zaman müşteri sıfatıyla yatırımcı olabilir?
Yatırımcılar, aracı kuruluşlarca sağlanan hizmetleri tüketirken bu kuruluşların müşterisi statüsündedirler.
Müşteri sıfatıyla yatırımcılar ne gibi durumlarla karşılaşabilirler?
Yatırımcılar; hileli davranışlar, varlıklarının ve fonlarının kötüye kullanımı, çıkar çatışmaları ve aracı kurumun hizmet sağlamadaki yetersizliği gibi durumlarla karşılaşabileceklerdir.
Yatırımcının korunması ilkesinin hayata geçirilebilmesi için yapılacak düzenlemeler neler olabilir?
Yatırımcının korunması ilkesinin hayata geçirilebilmesi için yapılacak düzenlemelerin, şu çerçevede olması düşünülebilir:
- Sağlam, güvenilir ve uzman yatırım tavsiyelerinin mevcudiyetini sağlamalıdır,
- Dürüst ve güvenilir reklam ve promosyon uygulamalarını içermelidir,
- Etkin ve hızlı bir yatırımcı tazmin sisteminin varlığı ile birlikte, yükümlülüğünü yerine getirmeyenler aleyhine sürekli ve etkili çareler mevcut olmalıdır,
- Açık, kolayca anlaşılabilir ve yeterli koruma sağlayacak kapsamı içermelidir.
Dünya Bankası’na göre yatırımcının korunmasına ilişkin hususlar nelerdir?
Dünya Bankası tarafından yayımlanan Finansal Piyasalarda Tüketicilerin Korunmasına ve Finansal Kültüre İlişkin İyi Uygulamalar Danışma Taslağı’nda, yatırımcının korunmasına ilişkin düzenlemelere ilişkin yedi önemli husus bulunmaktadır:
- Yatırımcının korunması müesseseleri,
- Kamuyu aydınlatma ve satış teknikleri,
- Müşteri hesabının idaresi ve korunması,
- Gizlilik ve bilgi korunması,
- Uyuşmazlık çözüm mekanizmaları,
- Aracı kuruluşların iflası,
- Tüketicilerin yetkilendirilmesi.
Sermaye piyasasında yatırımcının korunmasına yönelik ne gibi mekanizmalar bulunmaktadır?
Sermaye piyasasında yatırımcının korunmasına yönelik mekanizmaların; yatırımcıların yanlış karar almalarını engelleme ve yatırımcıları, aracıların mali risklerine karşı korumadır.
Yatırımcının yanlış karar almasını engellemeye yönelik yaklaşımlar nelerdir?
Yatırımcının yanlış karar almasını engellemeye yönelik yaklaşımlar, sermaye piyasası düzenlemelerinde, liyakat ve kamuyu aydınlatma yaklaşımı olarak ifade edilmiştir.
Liyakat yaklaşımına göre menkul kıymetlerin halka arzında kim izin verir?
1982 yılında ilk yürürlüğe girdiği hâliyle 2499 sayılı eski Sermaye Piyasası Kanunu bakımından, menkul kıymetlerin halka arzında Sermaye Piyasası Kurulunun izin vermesi söz konusudur.
Kamuyu aydınlatma yaklaşımının liyakat yaklaşımından üstün yönü nedir?
Liyakat yaklaşımında yatırımcı, sadece birincil piyasalarda korunabilmekteydi. Buna karşın kamuyu aydınlatma yaklaşımında, riskli menkul kıymetlere izin verilmekle birlikte; birincil ve ikincil piyasada menkul kıymetler ve bunları ihraç eden şirketler ile ilgili bilgiler ve yatırım kararını etkileyen diğer hususların; yatırımcılara zamanında, eksiksiz ve gerçeğe uygun bir şekilde ulaştırılması hedeflenmektedir.
Kamuyu aydınlatma yaklaşımının temel işlevleri nelerdir?
Kamuyu aydınlatma yaklaşımı; koruyuculuk, caydırıcılık ve aydınlatıcılık olmak üzere üç temel işlev görmektedir:
Koruyuculuk işlevi ile sermaye piyasası aracı ihraç eden ortaklıkların; yönetimi, finansal durumları ve faaliyet sonuçları ile ihraç edilen araçların nitelikleri hakkında yeterli ve doğru bilgilerin yatırımcıya zamanında ulaştırılması yoluyla yatırımcının aldatılmasının önüne geçilmektedir. Bu işlevle, taraflar arasındaki bilgi düzeylerindeki dengesizlik giderilerek yatırımcının risklerinin azaltılması sağlanmaktadır.
Caydırıcılık işlevinde, içeriden öğrenilen bilgilerin ticareti (bilgi suistimali) ve manipülasyon (piyasa dolandırıcılığı) gibi hileli ve ahlak dışı uygulamaların ağır müeyyidelere bağlanması yoluyla ihraççı ortaklıkların yöneticileri ve diğer ilgililer bu tür uygulamalardan uzak tutulmaktadır.
Aydınlatıcılık işlevi ise yatırımcının alacağı yatırım kararlarında gerekli olan bilgilerin, ayrıntılı olarak sunulmasını sağlayarak ve bu bilgileri doğru analiz ederek; yatırımcıların hak ve menfaatlerini bilinçli bir şekilde kullanmasını sağlamayı hedeflemektedir.
Yatırımcının kararını etkileyen bilginin, doğru, tam ve zamanında ulaştırılması hususundaki kamuyu aydınlatma yaklaşımı düzenlemeleri nelerdir?
Kamuyu aydınlatma yaklaşımının hayata geçirilmesine yönelik olarak, yatırımcının kararlarını etkileyen bilginin; doğru, tam ve zamanında ulaştırılması hususunda aşağıdaki birtakım düzenlemeler, ilgili kamu otoriteleri tarafından sermaye piyasası mevzuatında hüküm altına alınmaktadır:
- İhraç sırasında şirket ile ilgili bilgileri, izahname ve sirküler vasıtasıyla yatırım yapacaklara açıklamak,
- Şirketin mali tablo ve raporlarıyla ilgili standartları belirlemek, (Finansal raporlar, işletmelerin faaliyetleri hakkında bilgi edinmenin en temel aracıdır. Bu özelikleri nedeniyle finansal raporlar, kamuyu aydınlatma prensibi kapsamında olmazsa olmaz bir önemi haizdir).
- Mali tablo ve raporlarda yer alan bilgileri, gerçeği dürüst bir şekilde yansıtma ilkesine uygunlukları bakımından bağımsız denetime tabi tutmak,
- Bağımsız denetim raporlarını kamuya duyurmak,
- Sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek olay ve gelişmeleri kamuya duyurmak,
- Vekâleten oy kullanma, şirket ele geçirmeleri gibi şirketin sermaye ve yönetiminde kontrolü sağlamaya yönelik hareketleri düzenlemek,
- Şirketin ortaklık yapısındaki değişiklikler ve özel durumların kamuya açıklanması,
- Ortaklık hakkında özel bilgileri bilebilecek kişilerin alım-satım faaliyetlerinin, çeşitli kurallara bağlanması ve kamuya açıklanmamış bilgiye dayalı ticaretin önlenmesi (insider trading),
- Piyasanın güvenilirliği ve dürüstlüğünü bozacak ve sermaye piyasası araçlarının değer kaybına neden olacak yanlış, yanıltıcı ve gerçek dışı bilginin yasaklanması,
- Derecelendirmeye (rating) ilişkin düzenlemeler yapılması.
3794 sayılı Kanun’da neler değişmiştir?
3794 sayılı Kanunun gerekçesinde de açıkça izin sisteminin terk edildiği hususu vurgulanmıştır. Kanun ile getirilen değişiklikle, 4’üncü maddenin başlığı “Halka Arz İzni” yerine “Kurul Kaydına Alınma” olmuştur. Bu maddeye göre, “İhraç veya halka arz olunacak sermaye piyasası araçlarının Kurul’a kaydettirilmesi zorunludur”. Kanunun 5.maddesine göre ise artık Kurul; incelemesini, sadece kendisine sunulan bilgilerin tam ve doğru olup olmaması açısından yapacaktır.
Sermaye Piyasası Kanunu’nun 14. maddesinde finansal raporlama ve bağımsız denetimle ilgili hangi hususlar bulunmaktadır?
SerPK m.14’de, finansal raporlama ve bağımsız denetime ilişkin şu hususlara yer vermiştir:
- İhraççı, kamuya açıklanacak veya gerektiğinde Kurulca istenecek finansal tablo ve raporları, şekil ve içerik bakımından Türkiye Muhasebe Standartları çerçevesinde Kurulca belirlenen düzenlemelere uygun olarak, zamanında, tam ve doğru bir şekilde hazırlamak ve ibraz etmek zorundadır.
- Finansal tablo ve raporların birinci fıkrada yer aldığı şekilde Kurulca belirlenen düzenlemelere uygun olarak hazırlanmasından, sunulmasından ve gerçeğe uygunluğu ile doğruluğundan ihraççı ile kusurlarına ve durumun gereklerine göre ihraççının yönetim kurulu üyeleri sorumludur. Yönetim kurulunun, bu maddede belirtilen kapsamda hazırlanacak finansal tablo ve raporların kabulüne dair ayrı bir karar alması gerekir. Ayrıca finansal tablo ve raporlarla ilgili olarak bunları hazırlayan ortaklık yöneticileri ile birlikte sorumlu yönetim kurulu üyelerinin kamuya yapacakları bildirimlerde finansal tablo ve raporların gerçeğe uygunluğu ve doğruluğu konusundaki beyanlarına yer verilmesi zorunludur.
- İhraççılar düzenleyecekleri finansal tablo ve raporlardan Türkiye Muhasebe Standartları kapsamında kurulca belirlenenleri, bu kanun uyarınca listeye alınan bağımsız denetim kuruluşlarına, Türkiye Denetim Standartları çerçevesinde bilgilerin gerçeği doğru ve dürüst bir biçimde yansıtması ilkesine uygunluğu bakımından inceleterek bir bağımsız denetim raporu almak zorundadırlar.
- Kurul, halka arzda, borsada işlem görme başvurusunda, 23’üncü maddede tanımlanan önemli nitelikte işlemlerde ve ortaklığın faaliyetlerini ve finansal durumunu önemli derecede etkileyen olay ve gelişmelerde, işlemin tarafı ortaklıklardan da bu madde hükümlerine göre hazırlanacak bağımsız denetim raporu istemeye yetkilidir.
- Kurulca düzenlenmesi istenilen finansal tablo ve raporlar ile bağımsız denetime tabi olunması durumunda bağımsız denetim raporu, Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kamuya duyurulur.
Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15. maddesinde kamunun aydınlatılmasında özel durumlarla ilgili hangi hususlar bulunmaktadır?
SerPK m.15’te, kamunun aydınlatılmasında özel durumlara ilişkin şu hususlara yer vermiştir:
- Sermaye piyasası araçlarının değerini, fiyatını veya yatırımcıların yatırım kararlarını etkileyebilecek nitelikteki bilgi, olay ve gelişmeler, ihraççılarca veya ilgili taraflarca kamuya açıklanır.
- Birinci fıkrada belirtilen bilgi, olay ve gelişmelerin kamuya açıklanması, ilgili ihraççıya bildirimi, istisnai hâllerde açıklamanın ertelenmesi veya açıklama yapılmamasına ilişkin usul ve esaslar kurulca belirlenir.
Hangi durumlarda Kamuyu Aydınlatma belgelerinin yanlış, yanıltıcı veya eksik olmasından kaynaklanan tazminat talebinin reddine karar verilebilir?
Yeni SerPK’nin aynı maddesinde düzenlenen diğer bir husus ise, Kamuyu aydınlatma belgelerinin yanlış, yanıltıcı veya eksik olmasından kaynaklanan tazminat talebinin bazı hallerde red edileceğidir. Şöyle ki;
- Sermaye piyasası araçlarının alım veya satımının, kamuyu aydınlatma belgesine dayanmaması,
- Sermaye piyasası araçlarının alım veya satımının kamuyu aydınlatma belgelerinde yer alan bilgilerin yanlış, yanıltıcı veya eksik olduğu bilinmesine rağmen yapılması,
- Kamuyu aydınlatma belgelerinde yer alan yanlış, yanıltıcı veya eksik bilgilere ilişkin düzeltmenin, yatırım kararının verilmesinden veya bu belgeye dayanarak işlem yapılmasından önce ilan edilmiş olması,
- Kamuya açıklanan belgede yer alan bilgiler yanlış, yanıltıcı veya eksik olmasaydı dahi yatırımcıların zarara uğrayacak olmaları,
durumunda vuku bulan tazminat talepleri red edilecektir.
Kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan tazminat talebi ne zaman zamanaşımına uğrar?
Kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan tazminat talebi, dördüncü fıkradaki zararın meydana geldiği tarihten itibaren altı ay içinde zamanaşımına uğrar.
Sermaye Piyasası Kurulu tarafından kamuyu aydınlatmayla ilgili yapılan düzenlemeler nelerdir?
Kanun ile verilen yetkiye dayanarak Sermaye Piyasası Kurulu tarafından çıkarılmış tebliğlerde de kamuyu aydınlatmaya ilişkin düzenlemeler getirdiği görülmektedir. Kurul kamuyu aydınlatmayla ilgili olarak, 13/6/2013 tarihli ve 28676 sayılı Sermaye Piyasasında Finansal Raporlamaya İlişkin Esaslar Tebliği (II-14.1); 30/12/2013 tarih ve 28867 (Mükerrer) sayılı Yatırım Fonlarının Finansal Raporlama Esaslarına İlişkin Tebliğ (II-14.2); 23.1.2014 Tarih ve 28891 sayılı Özel Durumlar Tebliği (II-15.1); 23.1.2014 tarih ve 28891sayılı Payları Borsada İşlem Görmeyen Ortaklıklara İlişkin Özel Durumlar Tebliği (II-15.2) ve 27.12.2013 tarih ve 28864 sayılı Kamuyu Aydınlatma Platformu Tebliği (VII-128.6)’ni çıkarmıştır.
Yatırımcıların aracılık faaliyetleri nedeniyle birincil piyasalarda karşılaşabilecekleri riskler nelerdir?
Birincil piyasalarda aracı kuruluş risklerinin başında; ortaklıkların ihraç ettikleri sermaye piyasası araçlarının satılmasını taahhüt eden aracıların, bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle bu araçları satın alan yatırımcıların zarara uğramaları görülmektedir. Birincil piyasalarda görülebilecek diğer bir durum ise aracı kuruluşların kamuyu aydınlatma yükümlülüklerini gereği gibi veya hiç yerine getirmemeleridir. Bu durum; ortaklıklar hakkındaki yatırımcıların kararlarını etkileyecek olumlu veya olumsuz bilgilerin saklanması yoluyla bu bilgiden mahrum olan yatırımcıların zarar görmelerine, bilgi sahibi olanların da haksız kazanç elde etmelerine neden olmaktadır.
Yatırımcıların aracılık faaliyetleri nedeniyle ikincil piyasalarda karşılaşabilecekleri riskler nelerdir?
İkincil piyasalarda ise aracılık faaliyetleri nedeniyle müşterilerin varlıklarına yönelik olarak aracı kurumlarda istihdam edilenler tarafından gerçekleştirilen hileler veya yetersiz gözetim ile muhasebe sürecindeki aksaklıklar yahut müşteri adına işlem gerçekleştiren aracıların ödeme güçlüğüne düşmeleri veya iflas etmeleri sonucunda çeşitli riskler doğmaktadır. Zikredilen bu risklerin hepsi önem arz etmekle birlikte; aracı kurumun ödeme güçlüğüne düşmesi veya iflas etmesi durumunda müşterilerin uğrayacağı kayıp, tartışmasız şekilde çok büyük olacaktır.
Yatırımcının varlıklarını korumaya yönelik tedbirler nelerdir?
Yatırımcının varlıklarını korumaya yönelik tedbirler, aracı kurumun ödeme güçlüğüne düşmesini veya iflas etmesini önleyici tedbirler ile bu hususların vukuundan sonra yatırımcı/ müşteri varlıklarını koruyucu tedbirler olarak ikiye ayrılır.
Yatırımcının varlıklarını korumaya yönelik olan önleyici tedbirler nelerdir?
Aracı kurumun ödeme güçlüğüne düşmesini veya iflas etmesini önlemeye yönelik tedbirler de, iç kontrol ve ilgili düzenleyici otoritelerin gözetimi olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulabilir. Defter ve kayıtların; zamanında ve doğru bir şekilde tutulması, müşteriler adına tutulan varlıkların ve yapılan işlemlerin açık bir şekilde kayıt altına alınması, müşteri varlıklarının kullanılış biçimiyle ilgili iç kontrol mekanizmalarının işleyişi hakkında düzenleyici konumundaki kamu otoritelerine bilgi verilmesi vb. enstrümanlar; iç kontrolün sağlanmasına yönelik tedbirler olarak sıralanabilir. Düzenleyici otoritelerin aracı kurumları gözetim görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmeleri neticesinde; ödeme güçlüğüne düşme veya iflas etme olasılığı bulunan aracı kurumlar derhal tespit edilebilecek, bunlara tahsis edilen, yatırımcıların varlıklarını kontrol ve saklama yetkilerine derhal son verilebilecek, böylelikle müşteri varlıklarındaki olası kayıpların tamamen ya da kısmen önüne geçilebilecektir.
Yatırımcının varlıklarını korumaya yönelik olan iç koruyucu tedbirler nelerdir?
Birçok hukuk sisteminde yatırımcıların varlıklarını koruyucu tedbir mekanizmaları farklı ölçeklerde katkı sağlasa da birlikte kullanılmaktadır. Söz konusu koruyucu tedbir mekanizmaları şu şekilde sıralanabilir:
- Müşterilere Olan Yükümlülüklerinin Farklı Statüde Olması
- Müşterilerin Zararlarının Belirli Ölçüde Tazminine İlişkin Düzenlemeler
- Müşteriler Tarafından Alınan Önlemler
Sermaye piyasalarında yatırımcıyı korumaya yönelik hukuki düzenlemeler nelerdir?
Sermaye piyasalarında yatırımcıyı korumaya yönelik hukuki düzenlemeler, şu üç başlık altında ele alınabilir:
- Sermaye Piyasası Kanunu
- Türk Ticaret Kanunu
- Diğer Düzenlemeler
Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili diğer kanunlar dışında; Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yönetmelikler ve Sermaye Piyasası Kurulu tebliğleri; sermaye piyasası hukukunun diğer düzenlemeleri olarak sıralanabilir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulu’nun sirküleri, ilke kararları, Borsa İstanbul’un genelgeleri, genel mektupları ve Takasbank’ın Takas ve Saklama İlkelerini duyurduğu genel mektupları ile TCMB’nin özel sektör anonim ortaklıklarının tahvillerinin faiz koşullarına ilişkin tebliğlerini de sermaye piyasasını düzenleyen mevzuat içine dâhil etmek gerekmektedir.
Yatırımcının varlıklarının korunması amacıyla SerPK m.46’de getirilen düzenlemeler nelerdir?
SerPK m. 46’ya göre, Kurul, yatırım hizmetleri ve faaliyetlerinde bulunacaklara teminat yatırma veya bulundurma zorunluluğu getirebilecektir. Yatırım kuruluşları, yatırımcılardan teminat verilmesini isteyebilirler. Buna ilaveten, borsalar ile takas ve saklama kuruluşları, yatırım kuruluşları ve yatırımcılardan yatırım hizmetleri ve faaliyetleri kapsamında teminat verilmesini isteyebilirler.
Yatırımcı Koruma Fonu’nun kurulma amacı nedir?
Aracı kuruluşların ödeme güçlüğüne düşmeleri veya iflas etmeleri hâlinde yatırımcı varlıklarının iadesi hususunda getirilen tedbirlerin yetersiz kalması ve sermaye piyasalarına duyulan güvenin kaybedilmesi, yatırımcı varlıklarını koruyan bir sistemin varlığını gerektirmiştir. Bu eksikliğin giderilmesi amacıyla Sermaye Piyasası Kanunu’na, 15.12.1999 tarih ve 4487 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle eklenen 46/A maddesi uyarınca “Yatırımcıları Koruma Fonu” (Fon) kurulmuştur. Ayrıca Fon’un yönetim ve çalışma esaslarını düzenleyen “Yatırımcıları Koruma Fonu Yönetmeliği” de 21.06.2001 tarih ve 24439 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Fon, Merkezi Kayıt Kuruluşu AŞ’nin 21.10.2001 tarihinde kurulması ile faaliyete geçmiştir. Ancak 6362 sayılı SerPK’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte bu kurum kaldırılmakta ve kısaca YTM olarak ifade edilen yatırım kuruluşlarının, yatırım hizmet ve faaliyetinden kaynaklanan nakit ödeme veya sermaye piyasası araçları teslim yükümlülüklerini yerine getirememeleri hâlinde, Kurulca bu Kanun çerçevesinde alınan tazmin kararını yerine getirmek amacıyla kurulmuş olan kamu tüzel kişiliğine sahip Yatırımcı Tazmin Merkezi mevzuatta yer bulmaktadır.
Tazminin kapsamı nedir?
Tazminin kapsamını, yatırımcılara ait olan ve yatırım hizmeti ve faaliyeti veya yan hizmetler ile bağlantılı olarak yatırım kuruluşu tarafından yatırımcı adına saklanan veya yönetilen nakit ödeme veya sermaye piyasası araçlarının teslim yükümlülüklerinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan talepler oluşturur (SerPK m. 84/1).
Yatırımcıya ödenecek azami tazmin tutarı ne kadardır?
Hak sahibi her bir yatırımcıya ödenecek azami tazmin tutarı yüz bin Türk lirasıdır. Bu tutar her yıl ilan edilen yeniden değerleme katsayısı oranında artırılır. Kurulun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından toplam tazmin tutarı beş katına kadar artırılabilir. Bu sınır, hesap sayısı, türü ve para birimine bakılmaksızın, bir yatırımcının aynı kuruluştan olan taleplerinin tümünü kapsar. YTM tarafından ödenecek azami tutarın üzerinde kalan tutarın başka bir yatırımcıya ödenmesi amacıyla devredilmiş olması hâlinde devralana YTM tarafından ödeme yapılmaz (SerPK m. 84/5).
Tazmin kapsamı dışındaki kalemler nelerdir?
Yatırımcıları tazmin kararı verilen kuruluşların yatırımcıları, bu madde kapsamında tazmin talep etme hakkına sahiptir. Buna karşın, yatırımcıların yatırım danışmanlığı veya piyasadaki fiyat hareketlerinden kaynaklanan zararları tazmin kapsamında değildir (SerPK m. 84/2). Tazmin kapsamı dışında olan diğer bir kalem ise SerPK m. 84/3’e göre, söz konusu eylemlerle ilgili alacaklarla sınırlı olmak üzere, 106’ncı ve 107’nci maddelerde yer alan suçlardan veya suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçundan mahkûm olan yatırımcılara ait taleplerdir. Bunlarla birlikte ayrıca, SerPK m. 84/4’e göre, aşağıda sayılan kişiler de tazmin edilmezler:
Yatırımcıları tazmin kararı verilen yatırım kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve şahsen sorumlu ortakları, yüzde beş veya daha fazla paya sahip ortakları, denetim kurulu üyeleri veya ilgili yatırım kuruluşları ile aynı grup içinde yer alan diğer şirketlerde benzer konumda olan kişiler ile bu kişilerin eş ve ikinci dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile bu kişiler adına hareket eden üçüncü kişiler,
- Yatırımcıları tazmin kararı verilen yatırım kuruluşları ile aynı grupta yer alan diğer şirketler,
- Bu fıkranın (a) bendinde sayılan gerçek ve tüzel kişilerin yüzde yirmi beş veya daha fazla paya sahip olduğu şirketler,
- Yatırım kuruluşlarının mali sıkıntıya düşmesine neden olan veya finansal durumunun bozulmasına önemli etkileri olan olaylarda sorumluluğu bulunan veya bu olaylardan menfaat sağlayan kişiler.
Tazmin süreci nasıl işler?
Yatırımcılar tazmin taleplerini YTM’ye yazılı olarak yaparlar. YTM, tazmine hak kazanan yatırımcıları mümkün olan en kısa sürede tazmin etmek üzere gerekli hazırlıkları yapmak ve hak sahiplerini ve tazmin tutarlarını belirledikten sonra üç ay içinde ödemeleri gerçekleştirmekle yükümlüdür. Zorunlu hâllerde bu süre, Kurul’un onayıyla en fazla üç ay daha uzatılabilir. Tazmin talebinde bulunma hakkı, tazmin kararının ilanından itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrar (SerPK m. 85/1-2).
Tedrici tasfiyenin amacı nedir?
Yatırımcı varlıklarını korumaya yönelik bir diğer mekanizma olan tedrici tasfiyede, aracı kurumun mali yapısının daha fazla kötüleşerek yatırımcı varlıklarının uğraması muhtemel zararların da önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
Tazmin sürecinin kapanmasına ilişkin kararla birlikte tedrici tasfiye kararının verilmesi amacı nedir?
SerPK 82 nci madde uyarınca yatırımcıları tazmin kararı verilenler hakkında Kurul, bankalar hariç olmak üzere, tazmin sürecinin kapanmasına ilişkin kararı ile birlikte tedricî tasfiye kararı da verebilir. Bu durumda tedricî tasfiye işlemleri YTM tarafından yürütülür. Buradaki amaç, tedricî tasfiyesine karar verilenlerin mal varlığını aynen veya nakde çevirmek suretiyle elde edilen bedeli tahsis ederek, 85’inci maddede düzenlenmiş olan tazmin süreci kapsamında yatırımcıların tazmin edilmeyen bakiye alacakları ile YTM’nin yatırımcılara halef olmasından kaynaklanan alacaklarının ödenmesidir. Tedrici tasfiye karar ve işlemlerinde; 6102 sayılı Kanun, 2004 sayılı Kanun ve diğer mevzuatın tasfiye ile ilgili hükümleri uygulanmaz (SerPK m.86/1-2).
Hakkında tedrici tasfiye kararı verilen işletmelerle ilgili hangi işlemler yapılamaz?
Hakkında tedricî tasfiye kararı verilenlerin ödemeleri durur ve tüm mal varlığı üzerinde, sadece YTM tarafından tasarruf edilebilir. Ayrıca, tedricî tasfiye kararı verilmesi hâlinde, bu tasfiyenin kapatılması kararına kadar iflas kararı verilemez. Tedricî tasfiye kararı verilenler hakkında 2004 sayılı Kanun ve 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takip yapılmaz, evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez (SerPK m.86/4). Haklarında tedricî tasfiye kararı verilenlerin yönettiği portföylerin yönetiminin bir başka kuruluşa devrine Kurulca karar verilebilir. YTM, yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak, tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının malvarlıkları üzerine teminat aranmaksızın ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz kararları ile ilgililerin yurt dışına çıkış yasağı dâhil olmak üzere alacaklıların menfaati için zorunlu olan her türlü muhafaza tedbirinin alınmasını ilgili mahkemeden istemeye yetkilidir.
Müşteri bazında saklama hizmetinin riskleri nelerdir?
Saklama sisteminin temel riski; müşterilere ait menkul kıymetlerin, müşteri izni olmaksızın aracı kuruluşlar tarafından kullanılması olasılığıdır.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 10 Gün önce comment 11 visibility 18093
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1182
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 627
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2757
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 917
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25584
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14512
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12516
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12506
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10433